TEMEL ZOOTEKNİ - Ünite 10: Hayvancılıkta Yeni Yaklaşımlar, Türkiye Hayvancılığında Genel Durum, Türkiye Hayvancılığının Geleceği Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 10: Hayvancılıkta Yeni Yaklaşımlar, Türkiye Hayvancılığında Genel Durum, Türkiye Hayvancılığının Geleceği

Hayvancılıkta Yeni Yaklaşımlar

Hayvancılık sektöründe birim alanda en yüksek ekonomik verimliliğe ulaşmanın yanında biyogüvenlik, çiftlikten sofraya güvenli gıda üretimi, çevrenin korunması, hayvan refahının geliştirilmesi gibi konular günümüzde yoğun entansif üretimin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Başta İngiltere, Hollanda gibi Avrupa Birliği ülkelerinde özellikle çevre ve hayvan refahı konusunda büyük bir tüketici hassasiyeti mevcuttur. Avrupa Birliği çok yakın bir gelecekte ithalat yapacağı ülkelerde de hayvan refahı ile ilgili düzenlemelerin uygulanmasını şart koşmayı planlamaktadır. Bu açıdan bakıldığında Türkiye hayvancılık sektörü için başta gıda güvenliği ve hayvan refahı olmak üzere ilgili standartların yakalanması, yetersiz ise geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir.

Artan nüfus, gelişen teknoloji, tüketici istekleri, artan rekabet vb nedenlerle teknik ve ekonomik alanda daha yüksek verimlilik için çalışmalar gelişerek devam etmektedir. Ancak yoğun yığınsal üretimin bir sonucu olarak hayvanların bir takım özgürlükleri kısıtlanmış ve doğal hayattaki kadar mutlu olmadıkları gözlenmiştir. Başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere gelişmiş ülkelerde hayvan refahına dönük endişeler toplumsal bir harekete dönüşmüş, kanun ve yönetmelikler ile hayvan refahı standartlarının yükseltilmesi ve hayvanların daha mutlu olması için bir takım düzenlemeler yapılmıştır.

Hayvan refahı, hayvanların bulundukları ortamda mevcut çevresel etkilere karşı korku, hastalık düzeyinde artış gibi tepkisel reaksiyonlar olarak tanımlanmaktadır. Normalde hayvanlar bulundukları ortamda uzun süreli aç ve susuz bırakılmamalı, fizyolojik durumlarına ve davranışlarına uygun ve rahat barındırma koşulları sağlanmalı, ağrı, yara ve hastalıklar ile bunlara neden olabilecek hazırlayıcı faktörlerden uzak olmalı, eşinme, tüneme, kanatlarını yeterince açma gibi doğal davranışlarını sergileyebilmeli, korku ve stresten uzak olmalıdırlar. Hayvan yetiştiriciliğinde bu beş temel koşul hayvanların beş temel özgürlüğü olarak tanımlanmaktadır ve bu özgürlüklerin korunması hayvan refahının sağlanmasında önemlidir. Hayvanların refahı ya da yaşadıkları ortamda mutluluk düzeyleri; canlı ağırlık kazancı gibi performans parametreleri, ölüm oranı, davranışsal gözlemler, hayvan sağlığı ve fizyolojik parametreler incelenerek bilimsel düzeyde ölçülebilir.

İngiltere, Hollanda gibi Avrupa Birliği ülkeleri geneli ve diğer hayvansal üretimde gelişmiş ülke halklarında hayvan refahı ve hayvan hakları konusunda önemli düzeyde bir hassasiyet mevcuttur. Türkiye’ de çiftlik hayvanları yetiştiriciliğinde hayvan refahı genelde gönüllülük esasına göre uygulanmakta olup konu ile ilgili yönetmelikler yakın zamanda yayımlanmıştır. Türkiye’ de 2011 yılı sonunda çıkartılan Çiftlik Hayvanlarının Refahına İlişkin Yönetmelik gereği 2015 yılında geleneksel kafes sisteminin yasaklanması planlanmaktadır. Ancak yönetmelik çıkana kadar hiçbir hazırlığın olmadığı sektörde bu kadar kısa bir zamanda değişimin yaşanması oldukça güç görünmektedir.

Etlik piliç yetiştiriciliğinde hayvan refahı ile ilgili düzenlemeler etlik piliçlerin bakım ve yönetimi, hayvanların taşınması ve kesim üzerinde yoğunlaşmış olup, en fazla tartışılan konulardan birisi üretimde kullanılan hibritlerdir. Hızlı büyüme yeteneği ile kısa zamanda yüksek oranda kas biriktirebilen hibrit hayvanlarda ayak problemleri ve kalp-dolaşım problemleri ile karşılaşılabilmektedir. Proje, benzersiz ve özgün bir ürün, hizmet veya sonuç üretmek amacıyla yürütülen geçici faaliyetler bütünü bir girişimdir. Hibrit kullanımının yanı sıra çiftlik hayvanlarının refahını ilgilendiren diğer etmenler; birim alanda barındırılan hayvan sayısı, altlık ve altlık kalitesi, aydınlatmadır. Sığır, koyun ve keçi yetiştiriciliğinde de hayvan refahı ile ilgili düzenlemeler tavuklarda olduğu gibi çiftlikte bakım ve yönetim, taşıma ve kesim konuları üzerinde yoğunlaşmıştır.

Dünya genelinde gıda kaynaklı hastalıklar ve ölümler ile bundan kaynaklanan maliyetlerin düşürülmesi amacıyla güvenli gıdalara olan talep giderek artmaktadır. Gıda güvenliği, Dünya Tarım Teşkilatı (FAO) ve Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) Codex Alimentarius tarafından “sağlıklı ve hatasız gıda üretimini sağlamak amacıyla gıdaların; üretim, işleme, muhafaza ve dağıtımları sırasında gerekli kurallara uyulması ve önlemlerin alınması” olarak tanımlanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü küresel düzeyde gıda güvenliği endişelerini; mikrobiyolojik tehlikeler, kimyasal tehlikeler, gıda kaynaklı hastalıkların taranması ve izlenmesi ile yeni teknolojiler ve artan kapasitenin yol açabileceği tehlikeler gibi sıralamaktadır. Gıda güvenliği sadece üretilen gıdalarla ilgili olmayıp, hayvanların yediği yem de bu kapsamda değerlendirilip, gerekli kontrol ve denetimler gıda ve yem güvenliği temelinde yapılmalıdır.

Gıda üretiminde “önleyici yaklaşım” ilkesine göre geliştirilmiş en önemli sistematik yaklaşım HACCP olarak isimlendirilen “Tehlike Analizi Kritik Kontrol Noktalarıdır”. Güvenli gıda üretim zincirinde çiftlikten sofraya üretimin her aşamasında izlenebilirlik en önemli konudur.

Doğal üretim yöntemleri hayvanların doğalarına ve fizyolojik ihtiyaçlarına uygun ortamlarda barındırılıp beslendiği, başta genetik canlı materyal ve beslenme olmak üzere moda ve entansif üretimin bir sonucu olarak ortaya çıkan uygulamalardan önemli düzeyde farklılıklar gösteren alternatif bir üretim yöntemidir. Doğal üretim organik üretimden farklı olup, organik üretim gibi tanımlanmış, sınırları çizilmiş bir yapısı ve sertifikalandırma yoktur. Doğal üretim yöntemleri hayvanların besinlerini karşılama şekline göre eksantif, karma ve entansif olarak sınıflandırılabilir.

Günümüz hayvancılığında yoğun yığınsal üretim sonucu doğal ekolojik dengenin bozularak tarımsal ve hayvansal ürünlerdeki kimyasal artıkların insan sağlığını tehdit eder hale gelmesi organik hayvansal üretime büyük bir önem kazandırmıştır.

Organik üretim; insanların daha güvenli gıdalar ile beslenmesini hedefleyen, çevreye ve hayvan haklarına saygılı, hayvanların fizyolojik ihtiyaçlarına uygun bakım- yönetim sistemlerinin uygulandığı, koruyucu hekimliğin ön planda olduğu, alternatif ilaç ve tedaviye öncelik verilen, sertifikalandırılmış doğal ya da doğala yakın bir üretim yöntemidir. Dünya genelinde organik hayvansal üretimin en yaygın olduğu kıta Avrupa kıtasıdır. Avrupa Birliği ülkeleri’ nde organik hayvansal üretimin toplam üretim içindeki payı 2003 yılında yaklaşık %2.3 olarak bildirilmiştir. Türkiye’de de organik üretimin geliştiği, yaygınlaştığına ilişkin veriler bulunmaktadır.

Organik Hayvansal Üretim çiftlikten sofraya bir sertifikasyon kuruluşu kontrolünde izlenip kontrol edilen alternatif bir üretim yöntemidir. Organik üretimde ırk/genotip seçiminde doğal olarak hastalıklara dayanıklı ırklar seçilmelidir. Organik üretimde hayvanların genetik yapısı değiştirilemez ve gen mühendisliği yolu ile hayvan ıslahına izin verilemez. Hayvanların rahatça ve doğal olarak durabilecekleri, kolayca yatabilecekleri, dönebilecekleri, gerinme ve kanat çırpma gibi tüm doğal pozisyonları alabilecekleri şekilde yerleşim yoğunluğu sağlanmalıdır. Organik üretimde hayvanları strese sokacak herhangi bir uygulamadan mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.

Organik üretimde hayvanlar fizyolojik ihtiyaçlarına uygun düzenlenmiş ve sertifikalı hammaddelerden üretilmiş organik yemler ile beslenmelidir. Hayvanlara yem kısıtlaması uygulanması yasak olup, antibiyotikler, üreme kontrol ediciler, hormon ve benzeri maddeler kullanılmamalıdır. Hayvanlara doğal bağışıklık kazandırmak için merada otlatma yapılmalı ve yüksek kaliteli yemler kullanılmalıdır. Geleneksel üretimde olduğu gibi organik hayvancılık ta da koruyucu hekimlik ve biyogüvenlik kurallarının dikkatli bir şekilde uygulanması gerekmektedir.

Organik ürün üretecek, işleyecek, pazarlayacak, ithal veya ihraç edecek özel veya tüzel kişilerin faaliyette bulunabilmeleri için Türkiye’de T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan Avrupa Birliği ve diğer ülkelerde kendi yetkili kuruluşlarından yetki almış kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarından birisiyle sözleşme yapmaları zorunludur. Ürün ambalajı üzerinde organik ürün logosu ile birlikte, sertifikasyon kuruluşunun adı ve kod numarası ile ürün içeriği yazılmak zorundadır.

Organik hayvansal üretimde başlıca amaç birim alanda en fazla miktarda ürün elde etme yerine, yabani ot ilacı olarak kullanılan pestisitler ve kimyasal artıklar gibi insan sağlığına zararlı maddeler yönünden daha güvenli ve kaliteli güvenli gıda üretimi olmalıdır.

İyi Tarım Uygulamaları, üreticiler için tarımsal ve hayvansal üretimi sosyal açıdan yaşanabilir, ekonomik açıdan karlı ve verimli, insan sağlığını koruyan, hayvan sağlığı ve refahı ile çevreye saygılı ve belirtilen bu hedeflere ulaşılması için uygulanması gereken işlemleri ifade etmektedir.

Zenginleştirilmiş gıdalar aynı zamanda insan fizyolojisi ve metabolizmasına ek faydalar sağlayarak hastalıklardan korunmada daha etkin, daha sağlıklı yaşam sunan gıdalardır. Gıdaların zenginleştirilmesinde temel ilke, toplumda tüketimi yaygın olan gıdaların, yetersizliği görülen besin öğelerince zenginleştirilmesi, bu maddelerin daha fazla yer almasının sağlanmasıdır.

Türkiye Hayvancılığında Genel Durum

Türkiye hayvancılık sektörü son yıllarda hızlı bir değişim sürecine girerek sadece köylünün yaptığı bir iş kolu olmaktan çıkmış büyük kapasiteli, yatırım, sermaye ve teknoloji kullanımına önem verilen, teknik ve ekonomik verimliliğin ön plana alındığı bir sanayi durumuna gelmiştir. Bu gelişmelere rağmen her ülkede olduğu gibi Türkiye hayvancılığının da kendine özgü aşılması gereken bazı sorunları bulunmaktadır.

Tavukçuluk sektörü dışında bütün türlerde hayvan sayısında bir azalma mevcut olup, son yıllarda hayvan arzındaki bu azalma kendini iyice hissettirmiştir. Türkiye’ de genel olarak yüksek verimli ve kaliteli damızlık materyal konusunda sıkıntı çekilmektedir. İhtiyacı karşılayacak kaliteli ve yeterli sayıda damızlık hayvan için; kayıt-kontrol ve sertifika esasına dayalı yetiştiriciliğin teşviki, tohumlamalarda ırk sağlığının korunmasının garanti altına alınması, suni tohumlamanın yaygınlaştırılması gibi önlemler alınmalıdır.

Türkiye’ deki hayvancılık işletmelerinin çoğunluğu küçük ölçekli aile işletmeleridir. Karlı bir işletmecilik için; işletmecinin geçimini sadece bu iş kolundan sağlamaya yetecek, en az 50 baş sığır veya 300 baş koyun-keçi ya da 30.000 baş etlik piliç gibi büyük kapasiteli işletmelerin kuruluşu teşvik edilmelidir. Türkiye’ de soya ve mısır gibi bazı yem hammaddeleri üretimi ve hammadde çeşitliliği yetersiz olup, girdi maliyetlerimiz genelde yüksektir. Üretimi yetersiz olan hammaddelerin üretimi teşvik edilerek artırılmaya ve fiyatların dengeli bir seviyeye gelmesi sağlanmaya çalışılmaktadır.

Türkiye bulunduğu konum itibari ile hayvan sağlığı açısından risk altındadır. Sağlık sorunlarının çözümü için iç ve dış hayvan hareketleri çok sıkı kontrol edilmeli, karantinaya gereken önem verilmelidir. Salgın hastalıklarla mücadele etkinleştirmeli, serbest veteriner hekimlik özendirilmelidir.

Türkiye’ de gıda güvenliği ve benzeri konular ile dengeli beslenme konusunda tüketiciler yeterince bilinçli değildirler. Tüketicilerin hayvansal ürünler, beslenme ve gelişme konusundaki bilgi ve ilgileri artırılarak üretimi yönlendirici bir rol oynamaları sağlanmalıdır.

Türkiye' de hayvancılık işletmelerinin küçük ölçekli dağınık yapıda olması, üretici ile son tüketici arasında aracı sayısının fazla olması, vb. nedenler ile üreticiler tarafından kurulan ve demokratik bir yönetime sahip olan üretici örgütlerinin sayısı yetersizdir. Bunların sayısının arttırılması gerekmektedir.

Son yıllardaki önemli gelişmelere rağmen Türkiye hayvancılık sektörü genelde iç piyasaya dönük üretim yapmaktadır. İç ve dış pazarlar dikkate alınarak üretim planlaması yapılmalıdır. Ülkemizde üretilen hayvansal ürünlerin büyük bir kısmı sanayi de işlenememektedir. Sanayi yolu ile pazarlanan ürünlere belli bir oranda teşvik verilmeli, pazarlamada yüksek fiyat yerine uygun fiyatta ama sürekli arz düşünülmelidir. Türkiye’ de Üniversite, Bakanlıklar, sanayici ve üreticiler arasındaki işbirliği yeterince gelişmemiştir. Kurumlar arasında bir problemi çözmeye dönük, ulusal düzeyde öncelikli çalışma alanları belirlenerek uzun soluklu proje ortaklıkları oluşturulmalıdır.

Türkiye Hayvancılığının Geleceği

Türkiye’ de hayvancılık sektörünün genel durumu ve artan nüfus ile kişi başı hayvansal gıda tüketimi dikkate alındığında tüm hayvansal üretim dallarında devamlı artışlar beklenebilir. Türkiye hayvancılığının geleceği ile ilgili olarak en fazla uğraşı alanları ve ekonomik getirinin aşağıdaki alanlarda olması beklenmektedir;

  • Damızlık Üretimi,
  • İlaç/aşı Üretimi,
  • Araştırma ve Geliştirme Faaliyetleri,
  • Anahtar Teslimi Hayvancılık Projeleri ve Danışmanlık Hizmetleri,
  • İleri Düzeyde İşlenmiş hayvansal Ürünler,
  • Teknoloji, Araç, Gereç ve Ekipman Üretimi,
  • Alternatif Yeni Yaklaşımlar ya da Üretim Dallarına Yatırımdır.