TIBBİ VE PSİKİYATRİK SOSYAL HİZMET - Ünite 5: Sağlık Kurumlarında Sosyal Çalışmacılar ve İletişim Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 5: Sağlık Kurumlarında Sosyal Çalışmacılar ve İletişim

Giriş

Özellikle farklı sebepler dolayısıyla hassas ve kırılgan yapıda olan bireyler ve gruplarla doğru iletişim kurmak, sosyal çalışmanın en temel noktalarından biridir. Bu nedenle, toplumda fiziksel ve ruhsal istismara en yüksek oranda maruz kalan gruplar olan çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve engellilerle doğru iletişim kurmak oldukça önemlidir. Hassas gruplarla iletişimin yanı sıra fiziksel ve ruhsal istismara uğramış bireylerle de iletilişim konusu oldukça hassastır. Sağlık kuruluşları, genel olarak istismar mağdurlarıyla karşılaşılma olasılığı en yüksek olan yerlerin başında gelmektedir. Sağlık çalışanının istismar içeren vakaları gözden kaçırmamak, doğru yorumlayabilmek ve doğru müdahalede bulunabilmek için dikkat edilmesi gereken noktalar, bu ünitenin konularını oluşturmaktadır.

İletişim ve Sağlık Hizmetlerinde İletişimin Önemi

İletişim, en basit şekilde bilgi, duygu ya da düşüncenin bir kişiden diğer kişiye taşınması şeklinde tanımlanabilir. İnsana ait bütün yaşantılar, iletişimin içeriği ve kalitesinden yoğun şekilde etkilenmektedir. Kuşkusuz iletişimin etkisinin yoğun hissedileceği alanlardan biri de sağlık hizmetleridir.

Sağlık alanında çalışan tüm profesyoneller, etkili iletişim becerileri bigisine ihtiyaç duymaktadırlar. Böylelikle hasta ve sağlık personeli veya hekimler ile daha sağlıklı bir süreç geçirmektedir. Doğru iletişim ile hasta karşısındaki kişiye karşı kendine rahat hissederek tedavi sürecinin de olumlu ilerlemesine katkıda bulunur. Bütün sosyal çalışmacıların sahip olması gereken iletişim becerileri kısaca aşağıdaki biçimde özetlenebilir:

  • İletişim kurulan kişiye güven verme,
  • Bireyin açık şekilde ifade etmesine imkân verecek şartları oluşturma,
  • Kendisinin ve sorununun ciddiye alındığını ve saygı gördüğünü hissetmesini sağlama.
  • Empatik bir dil benimseme, samimi bir ilgi sergileme,
  • Hastaya anlayabileceği ve hatırlayabileceği ifadelerle bilgi sağlama,
  • Tedavi yönetimini basitleştirme,
  • Sağlık inançlarını öğrenme, değerlendirme ve gerekiyorsa değiştirme,
  • Tedaviden beklentilerini anlama ve gerekiyorsa değiştirme,
  • Yaşa, eğitim durumuna, kişinin dâhil olduğu gruba uygun bir dil kullanma,
  • Ayrımcı bir dil kullanmama,
  • Ses tonunun olumlu duygular taşıması,
  • Çok hızlı konuşmama,
  • Aktif dinleme becerileri göstermek olarak belirtilebilir.

Doktorlar hastalarla geçirdikleri sürede daha çok tedavi ve uzmanlaşma üzerine yoğunlaştıklarından iletişimde oluşan boşlukların sosyal çalışmacılar tarafından doldurulması beklenir. Bu iletişim esnasında da hastaya karşı empatik yaklaşma, hastanın anlayıp hatırlayabileceği bir dil kullanma, tedavi yöntemini basitleştirme, sağlık inançlarını anlamak, tedaviden beklentiyi anlamak ve gerekiyorsa değiştirmek gibi kriterler yer alır. Sağlık hizmetlerinde etkili iletişimin yaraları kitabın 110. sayfasındaki Tablo 5.1 ile açıklanmıştır.

Mağdurla İletişim

Sosyal çalışmacılar sık sık karşılaştığı gruplardan biri de istismar madurlarıdır. Dünyanın her yerinde, istismarlar mağdurlarının önemli ölçüde sessiz kalarak yaşadıkları durumu gizleme eğilimindelerdir. İstismar mağdurlarıyla çalışma sırasında sosyal çalışmacılar öncelikle aşağıdaki noktalara odaklanmalıdırlar:

  • Mağduriyetin tespitinin yapılması,
  • Mağdura ilişkin ilk müdahalenin doğru şekilde yapılması,
  • Mağdurun sağlık kuruluşu içinde duygusal ve fiziksel olarak tekrar örselenmesinin engellenmesi,
  • Mağduriyete ilişkin hukuki sürecin sağlıklı bir şekilde başlayabilmesi açısından özel hassasiyet gösterilmesi.

İstismar mağdurlarıyla iletişim, özel hassasiyet gösterilmesi gerekmektedir. Görüşmeye hem mesleki hem de duygusal yönden hazırlanılmalıdır. Görüşmenin her aşamasında madurun kendini güvende hissetmesi sağlanmalı; bu güven hasta mahremiyetinin korunacağı ve paylaşılan bilgilere inanıldığı yönünde olmalıdır. Mağdura, hukuki olarak sahip olduğu haklar konusunda bilgi verilmelidir. Bunun yanında ihtiyaç duyuyorsa barınma, korunma gibi konularda ne tür hizmetler alabileceğiyle ilgili bilgilendirilmelidir. Kısa sorular sorulmalıdır. Mağdurun konuşmasına fırsat tanınmalı, sözü kesilmemeli ve dinlemeye ağırlık verilmelidir.

Mağdurlara yönelik müdahalede takip edilebilecek 7 aşamalı “krize müdahale” yaklaşımı da bu görüşmelerde takip edilebilir. Bu aşamalar Giriş, Yaşanan olayla ilgili bilgilerin aktarılması, Duygu ve düşünce izlenimleri, Tepkileri hissetme, Normalleştirme, Krizin üstesinden gelmek üzere plan yapma ve Görüşmeyi bitirme şeklinde sıralanabilir.

Mağdur, istismar eylemi sonrasındaki soruşturma ve kovuşturma aşamalarında da farklı mağduriyetler yaşayabilir. İkincil mağdur adı verilen bu durum, sosyal, psikolojik ve zihinsel travmalara neden olabilir. Aynı kişinin, belli bir süre içinde birden çok kez istismara maruz kalması ise tekrarlanan mağduriyet olarak tanımlanır. Mağduriyet konusunda altı çizilmesi gereken bir diğer konu da ensesttir. Hukuki olarak ensestin tanımı; “Evlenmeleri törece ve yasaca yasaklamış olan, aralarında yakın kan bağı olanlar arasındaki cinsel ilişki” şeklindedir.

Çocuklara Yönelik İstismar ve İletişim

Bir çocuğun bir yetişkin ya da başka bir çocuk tarafından zarar görmesine sebep olabilecek bir eyleme maruz bırakılması çocuğun istismarıdır. İstismar fiziksel, cinsel ve duygusal olarak gerçekleşebilir ya da bir çocuk birden fazla istismar türüne maruz kalabilir. İhmal ise; ‘bir çocuğun temel ihtiyaçlarının -süreklilik gösteren bir şekilde- karşılanmaması durumu’ olarak tanımlanır. Çocukların devlet tarafından koruma altına alınmasındaki en yaygın sebeplerden biri olan ihmalin fiziksel, duygusal, eğitim ve çevresel ihmal gibi çeşitleri mevcuttur.

İhmal ve istismar mağduru çocukların yaşamları boyunca zayıf fiziksel sağlık, zayıf duygusal ve zihinsel sağlık, sosyal zorluklar, bilişsel fonksiyon bozuklukları, sağlığı riske atıcı davranışlar ve davranış sorunları gibi durumlarla karşılaşma ihtimallerinin diğer çocuklara oranla daha yüksektir.

İstismar Mağduru Çocukla Görüşme

Çocuğa yönelik fiziksel istismara dair kuşku bulunan durumlarda sağlık uzmanları fikir almak isteyebilirler ya da istismar şüphesi taşıyan çocuk, sosyal çalışmacıya yönlendirilebilir.

Sosyal çalışmacının ilk aşamada dikkat etmesi gerekenler şunlardır:

Fiziksel İstismarı Tespit Etme

Çocukta görülen herhangi bir belirti sebebiyle fiziksel istismara uğramış olabileceğiyle ilgili şüphe oluşmuşsa, öncelikle belirtinin bir kaza sonucu mu yoksa istismar amacıyla mı yapıldığı anlaşılmalıdır. Belirtiye ilişkinin açıklamanın anlamlı/ilişkili görünüp görünmediğinin anlaşılması gereklidir.

Çocuğun fiziksel durumuna rağmen tıbbi müdahalenin ertelenmiş olduğu görülüyorsa fiziksel istismar ihtimali düşünülmelidir. Bazı vakalarda çocuğu hastaneye getiren aile üyesi ya da bakım veren kişi, çocukta gözlemlenen fiziksel bulgular hakkında bilgi vermekten kaçabilir. Bu, bilinmesi istenmeyen gerçekleri saklamaya ya da olası bir suçlama karşısında inkar edebilmeye yönelik bir davranış olabilir.

Cinsel İstismarı Tespit Etme

Çocuklar üzerinde her türden istismarın bütün ömür olumsuz etkiler bıraktığı üzerine pek çok araştırma bulunmaktadır. Bu olumsuz etkilerin cinsel istismar türünde daha yoğun şekilde yaşandığı bilinmektedir. Ancak cinsel istismarla ilgili her konu gibi, istismarın tespiti ve mağdurla iletişimin şekli, olağanüstü önem taşımaktadır. Bu yüzden cinsel istismar mağduru olduğu bilgisi ya da şüphesi taşıyan çocukla sağlıklı görüşme yapmanın ilk kuralı, görüşme yapacak kişinin bu konuda yeterli bilgi ve donanıma sahip olmasıdır. Hastanelerde, istismar mağdurlarının tespiti ve onlara yapılacak müdahalelere ilişkin doktor, hemşire, sosyal çalışmacı ve psikologlardan kurulu bir ekip oluşturulması son derece önemlidir. Bu ekip içinden çocukla görüşme yapacak kişinin şu alanlarda yetkin olması beklenir;

  • Genel çocuk gelişimi bilgisi (çocuğun gelişim evresi özelliklerine göre soru sormak, çocuğun ifadelerini doğru anlamak ve çocuğun gelişim evresiyle cinsel bilgisi arasında doğru orantı olup olmadığını tespit edebilmek için),
  • İstismar mağduruyla görüşme teknikleri,
  • İstismarın çocuklar üzerindeki etkileri (çocuğun fiziksel ve davranışsal olarak bu yönde verebileceği ipuçlarını okuyabilmek için),
  • Çocukla yakınlık ve uyum yakalayabilme becerisi.

Çocuk Koruma Kanunu da istismar mağduru çocukla görüşmenin şartı olarak yetkin bir uzmanın bu görüşmeyi gerçekleştirmesinin gerekliliği belirtmektedir.

Bu yetkinliğe sahip bir uzman ile yapılacak görüşme hem çocuğu ve vakayı daha iyi analiz etme, oluşturulacak raporun daha sağlıklı olmasına hem de hukuki sürece de olumlu yönde ilerlemesine olanak sunar.

Ülkemizde son dönemlerde cinsel istismar mağduru çocuklara uzmanlaşmış bir şekilde müdahale edilebilmesi amacıyla Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) kurulmaya başlanmıştır. Eğer vakanın gerçekleştiği ilde ÇİM var ise mağdur çocuğun buraya yönlendirilmesi, muayenenin ve sürecin buradaki uzmanlarca takip edilmesi gerekmektedir. Kitabın 115. sayfasında tablo 5.2’de çocuğun cinsel istismara uğradığını düşündürecek belirtiler verilmiştir.

Cinsel istismar mağduru bir çocuğun hastaneye başvurmasından sonra yapılması gerekenler sırasıyla şu şekilde olmalıdır. Çocuğun muayenesi sırasında yanında mutlaka çocuğun güvendiği bir yetişkinin olması, muayene için çocuktan ve ailesinden yazılı onay alınması, istismardan sonraki ilk 72 saat, fiziksel bulgular için önemlidir. Bunun için çocuk hemen değerlendirilmeli, üzerindeki kıyafetler kâğıt bir torbaya konularak adli tıp kurum gönderilmesi, çocuğa ali tıp kurumu tarafından muayene edilmeden önce yıkanmaması gerektiği hatırlatılması, inceleme sırasında vücutta görülen yaralar ayrıntılı şekilde kaydedilmeli, mümkünse fotoğraflanmasıdır. Ancak vücutta herhangi bir yara ya da iz gözlemlenmiyorsa dahi, çocuğun söylemlerinin yanlış olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır.

Cinsel istismardan şüphelenilen vakalarda ilk görüşmede öncelikle bazı noktaların aydınlatılması gerekmektedir. İstismar hakkında ilk bilgi verenin kim olduğu, çocuğun istismarla ve yaşadıklarıyla ilgili neler söylediği, vermiş olduğu bilgilerin yaşıyla orantılı olup olmadığı, çoçuk tarafında olayın nerede gerçekleştiği bilgisi, olayın bir yanlış anlaşılma olma ihtimali gibi detayların aydınlatılması gerekmektedir.

Cinsel istismar mağduru olduğu düşünülen çocukla yapılacak görüşmeler; çocukla ve vaka ile ilgili bilgiler olmak üzere iki ana alanla ilgili almaya yönelik düzenlenmelidir:

Çocukla ilgili bilgiler: Çocuğun özellikleri (yaş, gelişim durumu, bedensel ya da ruhsal sağlığı ve akıl sağlığı durumu, vb.), davranışları, duyguları, akranları ve ailesi ile ilişkileri. Günlük aktiviteleri ile ilgili bilgiler bu kapsamdadır.

Vakayla ilgili bilgiler: İstismar eyleminin tipi, ciddiyeti, ne kadar süredir devam ettiği, kim ya da kimler tarafından ve kaç kez gerçekleştirildiği, durumdan kimlerin haberdar olduğu gibi bilgiler.

Bu iki temel amaç etrafında yapılacak görüşme, şu noktaları da aydınlatma amacı taşımalıdır: Çocuğun gelecekte istismara uğrama ihtimalinin değerlendirilmesi, ailenin bundan sonraki dönemde çocuğu koruma durumunun belirlenmesinde kullanılacak bilgilerin toplanması, istismarın çocuk üzerindeki etkileri hakkında fikir sahibi olmaktır.

Mağdur çocuk, öncelikle güven içinde olduğunu hissetmek isteyecektir. Bunun yanında sosyal çalışmacı, mağdur çocukla görüşürken şu noktaların üzerinde hassasiyetle durulmalıdır; çocuğun kendini güvende hissetmesi, anlattıklarının kabul görmesi, kendisinin ciddiye alındığını hissetmesi, anlattıkları karşısında tepki vermeden dinlenilmesi, çocukla konuşurken yüzüne bakılıp, sözünün kesilmemesi,

“Olay nerede oldu?”, “nasıl oldu?” gibi açık uçlu sorular sorulmalı buna karşın çocuğa yönlendirici sorular yöneltilmemeli çocuk hatırladığı kadarını anlatmalı, çocukla aynı seviyede kalacak şekilde koltuk ya da sandalyede oturulmalı. (Konuşmacının masada; çocuğun ise sandalye seviyesinde oturması doğru değildir.) Görüşmenin yapılacağı ortam çocuğun dikkatini dağıtmayacak şekilde sade ve düzenli olmalıdır. Görüşmenin yapılacağı ortamda kamera kaydının yapılması; bu imkan yoksa bile en azından ses kaydı alınması şarttır. Telefonla oynamak, 3. kişilerin görüşme ortamında olması, çocuğa destek olmak isteğiyle de olsa dokunmak, sarılmak gibi davranışlardan tamamen kaçınmak gerekir. Çocuğun dikkatini dağıtacak sorulardan kaçınarak, basit ve net cümleler kurulmalı ve tekrardan kaçınılmalıdır. Ses tonu sıcak ve güven verici olmalıdır. Cevap verirken çocuk zaman zaman sessiz kalınırsa ya da tereddüt ederse zaman tanınmalı.

Bunların yanı sıra her çocuğun zihinsel ve gelişimsel özellikleri farklıdır.

Yukarıdaki maddelerin yanı sıra çocukların gelişimsel özellikleri ve zihinsel kapasiteleri ile dili kullanma yeteneklerinin her çocuk için farklı şekilleniyor olduğunu da akılda tutmak gerekir. Özellikle travma mağduru çocuk, yaşadığı travmaya dair anıları netlikle hatırlayacaktır. Bunun yanında olay anını ayrıntılarıyla hatırlayarak anlatamasalar bile, kendilerini esas etkileyen olayın ne olduğunu net şekilde hatırlayacaklardır. Bu bilgi ışığında, çocukları hatırlayamadıkları ayrıntıları anlatmaya zorlamamak gerektiği akılda tutulmalıdır.

Uzmanın istismar mağduru çocukla görüşme sürecinin planlaması da oldukça önemlidir. Her bir vaka için kendi koşulları çerçevesinde görüşme planlanmalıdır. Görüşmenin nerde ve ne zaman yapılacağı, her bir görüşmenin ne kadar süreceği, başka uzmanların görüşmeye katılıp katılmayacağı kararlaştırılmalıdır.

Çocukla yapılan görüşmenin ardından varsa mağdurun kardeşleri ile görüşmektir. Bu aşama ise benzer durumların kardeşler için de yaşanıp yaşanmadığı ve olaya dair kardeşlerden farklı bilgi almayı amaçlar. Ayrıca aile ortamının risk oluşturup oluşturmayacağına dair de bilgi alınmasına katkı sağlayacaktır. Daha sonrasında ise çocuğun birlikte yaşadığı tüm bireyler ile de görüşme yapılarak ailenin, çocuk ve vaka ile ilgili bilgiler toplanması amaçlanır.

İstismar Mağduru Kadınla Görüşme

Kadınlar, dünyada en çok istismara uğrayan grupların başında gelmektedir.

İstismar ve şiddet içeren davranışlar; yaş, sosyal statü, eğitim düzeyi, sosyol-kültürel ve sosyo-ekonomik bağlamlardan neredeyse bağımsız şekilde kadınları hedef almaktadır. Ülkemizde de şiddet gören ve istismara uğrayan kadınlara yapılacak müdahaleler tıbbi ve psikolojik sosyal hizmetin önemli konularından birini oluşturmaktadır.

Kadınlara Yönelik Şiddet Türleri

Kadınlara yönelik şiddet genel olarak fiziksel ve cinsel temalıdır. Kadınlar en çok eş, baba ve kardeş gibi birinci derece yakınlarından şiddet görürler. Evlilik içinde kadınlara yönelik şiddet genellikle gebelik döneminde başlar ya da artış gösterir. Kadına yönelik şiddetin bazı eylemleri şunlardır: Aile içi şiddet (hane içindeki erkeklerin uyguladığı ve fiziksel, duygusal, cinsel içerikli olabilen şiddettir), namus cinayetleri, cinsel şiddet, zorla ve erken evlendirme ve insan ticareti gibidir.

Kadınlara yönelik şiddetin ve cinsel istismarın sağlık açısından pek çok istenmeyen sonuç doğurduğu bilinmektedir. Bunlar: Ölüm, fiziksel yaralanmalar, istenmeyen gebelik ve istenmeyen kürtaj, cinsel yolla bulaşan AIDS gibi hastalıklar, depresyon, travma sonrası depresyon bozukluğu gibi psikolojik sorunlar, içki, uyuşturucu gibi zararlı madde kullanımı, yeme bozuklukları, şiddetle doğrudan ilişkili olarak işitme kaybı, diş kaybı, kemik kırıklıkları, çürükler.

Yukarıda sıralananların yanı sıra şiddetin kadınların ruh halleri ve sosyal yaşantıları üzerinde de ciddi şekilde zarar verici etkileri de bulunmaktadır. Özellikle sürekli şiddete uğrayan kadınlarda kendini yetersiz ve değersiz görme, kendinden utanma ve suçluluk.

Kadın aile yapısının ve toplumdaki rolü itibariyle önemli bir bireyi olduğundan kadının şiddete maruz kaldığı durumlarda tüm toplum bundan etkilenir. Özellikle annenin şiddete maruz kaldığı ailedeki çocuklar bu durumdan oldukça olumsuz yönde etkilenmektedir.

Kadın Mağdurla İletişim

Sosyal çalışmacılar, istismar mağduru olduğu bilinen bir kişiyle doğru iletişim geliştirme ve daha sonraki süreci sağlıklı geliştirebilme konusunda birinci derecede sorumludurlar.

İstismar ve şiddet mağduru kadın, duygusal açıdan hassas bir durumda olacaktır. Özellikle şiddetle ilk defa karşılaşıyorsa şaşkınlık, öfke gibi duyguların yoğun şekilde gözlemlenmesi de mümkündür. Sosyal çalışmacının, temasa geçtiği şiddet mağduru olan ya da olduğu şüphesi taşınan kadınlarla iletişim kurarken, kadının büyük olasılıkla bu karmaşık duygular içinde ve hassas bir durumda olduğunu bilmesi ve hassas davranması gerekir. Utanç ve korku, kadınların yaşadıkları şiddet ve istismarı açıklamak ve ayrıntıları paylaşmak konusunda rahat hissetmemelerine sebep olabilir Mağdura yönelik bir muayene gerçekleştirilecekse bu da mağdurun rızası dâhilinde olmalıdır.

Görüşme esnasında öncelikle mağdur kadının güvende ve hayati tehlikeye sebebiyet verecek ortamda olmadığı, mağdurun mahreminin gizliliğinin sağlanacağı, yargılayan bir tavır yerine sakin ve destekleyici bir tavırla olunması, mağdurun vereceği tepkilere anlayış ve sükunetle karşılanması,

Kadın şiddet veya istismar mağdurlarıyla çalışırken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar şunlardır:

Kadınlar uğradıkları şiddetin sebebinin kendi davranışları olduğuna ya da şiddeti hak ettiklerine inanıp bu fikri savunabilirler. Bu uzun süre şiddet ve aşağılanma eylemlerine maruz kalma sonucunda kişinin kendini değersiz hissetmeye başlamasının sonucu ortaya çıkan bir ruh durumudur. Bu durumdaki kadınlara, şiddeti meşru kılacak bir davranışın olmadığı, şiddetin hukuki cezası olan bir suç olduğu hatırlatılmalıdır.

Kadınlara yalnız olmadıkları, şiddetin toplum içinde pek çok kadını etkilediği ve yaygın bir durum olduğu hatırlatılmalı; aile içi şiddet dinamikleri ve türleriyle ilgili bilgi verilmelidir.

Yaşlı Mağdurla İletişim

Yaşlılar zihinsel ve bedensel olarak esnekliklerini ve iyileşme güçlerini önemli ölçüde yitirmişlerdir. Bunun yanında yine zihinsel kapasitelerinde yaşamaları muhtemel düşüş sebebiyle istismarın farkına varmaları ve yaşadıklarını doğru şekilde ifade etme ihtimalleri düşüktür. Yaşlı bireylere yönelik istismar da fiziksel, ruhsal, ekonomik ya da cinsel içerikli olabilmektedir.

Yaşlılar, genellikle utanç, korku, gurur gibi sebeplerden ötürü istismarı saklarlar. Bu yüzden de yaşlı ile iletişim kurarken ‘değerlendirme’ aşaması oldukça önemlidir. İhmal ya da istismara uğradığı şüphesi taşınan yaşlı bireye şu tarz sorular yöneltilebilir: Gün içinde neler yaptığını, bir gününün nasıl geçtiğine, kendisine verilen bakımla ilgili ne tür beklentileri olduğunun, on dönemde aile içinde büyük bir sorunun yaşanıp yaşanmadığı, aile içinde alkol veya madde bağımlılığı, hastalık, davranış bozuklukları gibi sorunların olup olmadığı, ihmal, istismar, kasti olarak yaşanmış ev içi kazalar olup olmadığı gibi... Yaşlılara yönelik istismarın belirtileri kitabın 122 no’lu sayfasında tablo 5.3’te ayrıntılı olarak verilmiştir.

Engelli Mağdurla Görüşme

Engelli istismarı; bir bireyin engelli olmasıyla doğrudan ilişkili olarak fiziksel, cinsel, duygusal veya finansal olarak istismar edilmesidir. Engelli bireyler, genel nüfus içinde bir kıyaslama yapıldığında en çok istismara uğrayan gruplardan biri olarak ortaya çıkmaktadır.

Engelli bireylerin istismara yoğun şekilde uğramalarının sebepleri şunlardır: Uzun süreli bakım ihtiyacı, fiziksel olarak kendini koruyamama, sosyal anlamda suistimale açık olma, istismarcıların engelli bireylere yönelik saldırılarının anlaşılmayacağını düşünmeleri, engelli bireyin normal ve sağlıklı bir sosyal ilişki ile, istismar arasındaki farkı anlayabilecek zihinsel yetiye ya da eğitime sahip olmamasıdır.

Bireylerdeki engellilik durumuna göre iletişim teknikleri uygulamak ve ihtiyaçlarına göre tavır almak gereklidir.