TOPLU İŞ HUKUKU - Bölüm 4: Kuruluşların Faaliyetleri, Gelir ve Giderleri, Denetlenmeleri ve Sona Ermeleri Özeti :

PAYLAŞ:

Bölüm 4: Kuruluşların Faaliyetleri, Gelir ve Giderleri, Denetlenmeleri ve Sona Ermeleri

Kuruluşların Faaliyetleri

Serbest Faaliyetler

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 2821 sayılı Sendikalar Kanununda yer alan “sendikaların çalışma hayatına ilişkin faaliyetleri” ve “sendika ve konfederasyonların sosyal faaliyetleri” ayrımını kaldırmıştır. Kanunun 26. maddesinin birinci bendine göre, “Kuruluşlar, tüzüklerinde yer alan konularda serbestçe faaliyette bulunur”. Bu düzenleme ile kuruluşların faaliyetlerini tüzükleri ile serbestçe belirleyebilecekleri öngörülmüştür.

Sendikaların toplu iş sözleşmesi yapmaları, toplu iş sözleşmesi yapılma sürecinde resmi arabulucuya ve hakeme başvurmaları, grev ve lokavt kararı almaları ve uygulamaları çalışma hayatına ilişkin yapabilecekleri faaliyetlerin başında gelir. Ayrıca kuruluşlar üyelerine adli yardım, üyelerinin eğitimi ve kanun ve uluslararası sözleşme hükümlerine göre çeşitli kuruluşlara temsilci gönderme gibi faaliyetlerde bulunabilirler. Belirtmek gerekir ki, kuruluşların faaliyetlerini tüzükleriyle belirleyebilme serbestileri sınırsız değildir. Kanunun 26. maddesinin beşinci bendine göre, kuruluşlar, tüzükleriyle belirlenen amaçları dışında faaliyette bulunamazlar.

Kuruluşların yargılama hukukuna ilişkin yapabilecekleri faaliyetler de Kanunun 26. maddesinin ikinci bendinde düzenlenmiştir. Buna göre;

  • Kuruluşlar, çalışma hayatından, mevzuattan, örf ve adetten doğan uyuşmazlıklarda işçi ve işverenleri temsilen;
  • Sendikalar, yazılı başvuruları üzerine iş sözleşmesinden ve çalışma ilişkisinden doğan hakları ile sosyal güvenlik haklarında üyelerini ve mirasçılarını temsilen dava açmak ve bu nedenle açılmış davada davayı takip yetkisine sahiptir. Yargılama sürecinde üyeliğin sona ermesi üyenin yazılı onay vermesi kaydıyla bu yetkiyi etkilemez.
  • İşveren sendikaları, tüzüklerinde hüküm bulunmak ve şartları genel kurul kararıyla belirlenmek kaydıyla, işçilerin sigorta primlerinin işveren payının ödemelerinde kullanılmak ve nakit mevcudunun yüzde yirmibeşini aşmamak üzere karşılıksız yardıma dayalı dayanışma ve yardım fonu oluşturabilir. ( m. 26 Ek fıkra 10).
  • Kuruluşlar, yönetim kurulu kararıyla ve nakit mevcudunun yüzde onunu aşmamak kaydıyla;
    a) Yurt içi ve yurt dışındaki doğal afet bölgelerine doğrudan veya yetkili makamlar aracılığıyla konut, eğitim ve sağlık tesisleri kurulması amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarına ayni ve nakdi yardımda bulunalibilrler. (Md. 28/7-a)
    b) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile koordunasyon halinde 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 64. maddesi ve 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47. maddesinin sekizinci fıkrasında sayılanlar ile 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 3.11.1980 tarihli ve 2330 sayılı Maddi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 17.7.2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun ek 1. maddesi hükümlerine göre nakdi tazminat ödenmesi veya aylık bağlanması hakkı bulunanlara, ayni ve nakdi yardımda bulunabilirler. ( Md. 28/7-b).
    c) Bakanlıkça yapılacak işbirliği protokolü çerçevesinde, kadın istihdamını destekleyici faaliyetler kapsamında kullanılmak şartıyla Bakanlığa, ayni ve nakdi yardımda bulunabilirler. (Md.28/7-c). Kuruluşlar, faaliyetlerinden yararlanmada üyeleri arasında eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasaklarına uymakla yükümlüdür. Kuruluşlar, faaliyetlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetir (m.26/3).

Kuruluşların kendi faaliyetleri ile üyelerine sağladıkları hak ve çıkarların üyesi olmayanlara uygulanması, Kanunun toplu iş sözleşmesi ve toplu iş uyuşmazlıklarının çözümüne ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla, yazılı onaylarına bağlıdır (m.26/4).

Yasak Faaliyetler

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, kuruluşlar tüzüklerinde belirtilen amaçları dışında faaliyette bulunamazlar (m.26/5). Bunun dışında kuruluşların yasak faaliyetleri hükümde şu şekilde sayılmıştır:

  • İşçiler ve işçi kuruluşları işveren kuruluşlarına, işveren kuruluşları da işçi kuruluşlarına üye olamaz; gerek doğrudan doğruya, gerek temsilcileri veya mensupları veya araya koyacakları diğer kimseler aracılığıyla biri diğerinin kurulmasına, yönetim ve faaliyetine müdahalede bulunamaz (m.26/6). Bu düzenleme ile sendikaların karşılıklı bağımsızlığının sağlanması amaçlanmıştır. Karşıt çıkarları temsil eden işçi ve işveren kuruluşlarının karşılıklı olarak birbirlerine üye olamamaları, kuruluşlarına müdahalede bulunamamaları ve birbirlerine mali yardımda bulunamamaları sendikal saflık ilkesinin gereğidir. Uygulamada işverenin kontrolü altında kurulan veya faaliyette bulunan sendikaya sarı sendika adı verilmektedir.
  • Kuruluşlar siyasi partilerin ad, amblem, rumuz veya işaretlerini kullanamaz (m.26/7).
  • Kuruluşlar ticaretle uğraşamaz. Ancak, kuruluşlar genel kurul kararıyla nakit mevcudunun yüzde kırkından fazla olmamak kaydıyla sanayi ve ticaret kuruluşlarına yatırımda bulunabilir (m.26/8). Ancak kuruluşlar elde ettikleri gelirleri üyeleri ve mensupları arasında dağıtamaz. Bununla birlikte sendikaların grev ve lokavt süresince tüzüklerine göre üyelerine yapacakları yardımlar ile kuruluşların eğitim amaçlı yardımları bu hükmün dışındadır (m.26/9).

Kuruluşların Gelir ve Giderleri

Kuruluşların gelirleri 6356 sayılı Kanuna göre şunlardır:

  • Üyelik ve dayanışma aidatları,
  • Tüzüklerine göre yapabilecekleri faaliyetlerden sağlanacak gelirler,
  • Bağışlar,
  • Malvarlığı gelirleri, malvarlığı değerlerinin devir, temlik ve satışlarından doğan kazançlar.

Sendikar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa göre, üyelik aidatı için bir üst sınır yoktur.

Kuruluşların Denetimi ve Şeffaflık

Kuruluşların denetimini iç ve dış denetim olmak üzere iki başlık altında ele alınabilir. İç denetim kuruluşun kendi organları tarafından yürütülen denetimdir. Dış denetim ise kuruluşun organları dışında kalan kurum ya da kişiler tarafından yapılan denetim faaliyetidir.

İç Denetim: Kuruluşu en üst düzeyde denetleme yetkisi kuruluşun genel kuruluna aittir. Genel kurulda, yönetim kurulu ve denetleme kurulu raporları ile yeminli mali müşavir raporları görüşülür ve yönetim kurulu ve denetleme kurulunun ibrası genel kurulda karar bağlanır (m.11/ç, d). Ayrıca, kuruluşların denetimi, kanun ve kuruluşun tüzük hükümlerine göre denetleme kurulları tarafından yapılır. Denetimde, yönetim ve işleyişin, gelir, gider ve bilançoların ve bunlarla ilgili işlemlerin kanun, tüzük ve genel kurul kararlarına uygunluğu incelenir (m.29/1).

Dış Denetim: Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, kuruluşların bağımsız kuruluşlarca mali denetim zorunluluğu öngörmüştür. Buna göre, kuruluşların gelir ve giderlerine ilişkin mali denetimleri, en geç iki yılda bir 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre denetim yetkisine sahip yeminli mali müşavirlerce yapılır. Bu denetimin yapılmış olması, denetleme kurulunun yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz (m.29/2). Ayrıca Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kurulu ve Yüksek Denetleme Kurulunun kuruluşlar üzerinde genel denetim yetkisinin bulunduğunu belirtmek gerekir.

Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kuruluşlar açısından şeffaflık sağlamaya yönelik düzenlemeler de getirmiştir. Bunlar:

  • Kuruluşlar; faaliyet, dış denetim ve denetleme kurulu raporları ile genel kurul kararlarını uygun vasıtalarla derhal yayınlar (m.29/3).
  • Kuruluşların ve şubelerin kurucu ve yöneticileri, kendileri, eşleri ve velayetleri altında bulunan çocuklarına ait mal bildirimlerini 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu ve ilgili yönetmeliklere göre vermek zorundadır (m.29/4).

Sendika ve Konfederasyonların Sona Ermesi ve Faaliyetlerinin Durdurulması

Kuruluşların Faaliyetlerinin Durdurulması

Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda çeşitli nedenlere bağlı olarak kuruluşların faaliyetlerinin durdurulması öngörülmüştür. Kanunda öngörülen nedenler sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar dışında kalan başka nedenlere dayanılarak, kuruluşların faaliyetleri durdurulamaz. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda kuruluşların faaliyetlerinin durdurulma nedenleri 2821 sayılı Sendikalar Kanuna göre azaltılmıştır. Bu nedenler:

Tüzük ve Belgelerde Kanuna Aykırılık: Serbest kuruluş esası gereğince kuruluşlar, tüzük ve belgelerini merkezlerinin bulunacağı ilin valiliğine vermeleri ile birlikte tüzel kişilik kazanırlar (m.7/1). Bu nedenle, idari makamların kuruluşların tüzel kişilik kazanmasından önce, tüzük ve belgeler üzerinde inceleme yapma yetkileri yoktur.

Tüzel kişiliğin kazanılmasından sonra, tüzüğün veya ekli belgelerin içerdikleri bilgilerin kanuna aykırılığının saptanması ya da Kanunda öngörülen kuruluş koşullarının sağlanmadığının anlaşılması halinde ilgili valilik kanuna aykırılık veya eksikliklerin bir ay içinde giderilmesini ister. Bu süre içinde kanuna aykırılığın veya eksikliğin giderilmemesi halinde, Bakanlığın veya ilgili valiliğin başvurusu üzerine mahkeme, gerekli gördüğü takdirde kurucuları da dinleyerek üç işgünü içinde kuruluşun faaliyetinin durdurulmasına karar verebilir. Mahkeme kanuna aykırılığın veya eksikliğin giderilmesi için altmış günü aşmayan bir süre verir (m.7/3). Tüzük ve belgelerin kanuna uygun hale getirilmesi üzerine mahkeme durdurma kararını kaldırır (m.7/4).

Kapatma Davalarında Tedbir Niteliğinde Faaliyetin Durdurulması: Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümleri uyarınca açılan kuruluşların kapatılmasına ilişkin davalarda, mahkeme yargılamanın her safhasında istek üzerine veya kendiliğinden kuruluşların faaliyetlerinin durdurulmasına ve yöneticilerin görevlerine son verilmesine karar verebilir (m.31/2). Kuruluşların faaliyetinin durdurulması halinde, kuruluşların tüzel kişiliği devam eder. Ancak bu süre içerisinde faaliyetlerini sürdüremez. Faaliyeti durdurulan sendikanın taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden dayanışma aidatı ödeyerek yararlanan işçilerin bu süre içerisinde aidat ödeme yükümlülükleri ortadan kalkar (m.39/6). Kuruluşların faaliyetlerinin durdurulması hallerinde, kuruluşların mallarının yönetimi ve çıkarlarının korunması ve durdurma süresi sonunda yeniden faaliyete geçebilmesi için genel kurul yapılması, Medeni Kanun hükümleri gereğince tayin olunacak bir veya üç kayyım tarafından sağlanır (m.31/3). Sendikanın faaliyetinin durdurulmuş olması, sendikanın toplu iş sözleşmesi yapma yetkisini ortadan kaldırmaz. Ancak bu süre içerisinde sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmesi mümkün değildir.

Kuruluşların Sona Ermesi

Sona Erme Halleri

Kendiliğinden Sona Erme

Kuruluşların tüzel kişilikleri, kanunda belirtilen bazı olayların gerçekleşmesiyle hiçbir karara gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erer. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda kendiliğinden sona ermeye ilişkin bir hüküm yoktur. Bu nedenle Medeni Kanunun derneklere ilişkin 87. maddesi kuruluşlar hakkında da uygulama alanı bulur. Medeni Kanunun 87. maddesine göre,

  • Kuruluşun borçlarını ödeyemez duruma (acze) düşmüş olması,
  • Tüzük gereğince yönetim kurulunun oluşturulmasının olanaksız hale gelmesi,
  • Olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste yapılamaması, hallerinde kuruluşun tüzel kişiliği kendiliğinden sona erer.

Fesih

Sendika ve konfederasyonlar kendi tüzel kişiliklerine her zaman son verebilirler (MK m.88). Bu yetki, sendika genel kuruluna aittir (m.11/j). Tüzükte daha yüksek bir yeter sayı belirlenmemişse fesih için karar yeter sayısı genel kurul üye veya delege tamsayısının salt çoğunluğudur (m.13/3).

Kapatılma

Sendika ve konfederasyonlar ancak Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda düzenlenen nedenlerle ve mahkeme kararı ile kapatılabilir. Bunun dışında başka nedenlerle veya idari makamlar tarafından kuruluşların tüzel kişiliğine son verilemez. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda düzenlenen kuruluşların kapatılma nedenleri şunlardır:

  • Tüzük ve Belgelerdeki Kanuna Aykırılığın Süresi İçinde Giderilmemiş Olması: Tüzük ve belgelerde kanuna aykırılığın giderilmesi için 6356 sayılı Kanunun 7. maddesi üçüncü bendi uyarınca verilen süre sonunda kuruluş, tüzük ve belgeleri kanuna uygun hale getirmemişse, süre veren mahkeme tarafından kuruluşun kapatılmasına karar verilir (m.7/4). Tüzük değişikliğinde kanuna aykırılık halinde de aynı düzenleme uygulama alanı bulur (m.7/5).
  • Kuruluşların Cumhuriyetin Niteliklerine ve Demokratik Esaslara Aykırı Faaliyette Bulunmaları: Anayasa’da belirtilen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı faaliyetlerde bulunan kuruluş, merkezlerinin bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine mahkeme kararı ile kapatılır. Aykırı davranış bireysel olarak yöneticiler tarafından gerçekleştirildiği takdirde, mahkemece sadece o yöneticilerin görevine son verilmesine karar verilir (m.31/1).

Sona Ermenin Sonuçları

Kuruluşların sona ermesi ile birlikte tüzel kişiliği ortadan kalkar. Bundan sonra artık tüzel kişiliğin tasfiyesi ve ardından tahsis işlemine geçilir.

Tasfiye

Kuruluşların sona ermesi halinde öncelikle malvarlığının tasfiyesi yapılır. Başka bir deyişle, kuruluşların aktif ve pasif malvarlığı belirlenir ve hukuki ilişkileri kesilir. Bu tasfiye sendikanın tüzüğündeki hükümlere göre yapılır (m.8/j).

Tahsis

Tasfiye işleminden sonra tahsis yapılır. Bir diğer ifade ile tasfiye sonucunda geriye kalan malvarlığının nereye devredileceği belirlenir. Kuruluşların sona ermesi halinde, tahsisin nasıl yapılacağı 6356 sayılı Kanunun 32. maddesinde emredici olarak düzenlenmiştir. Para ve mallar, bu maddede belirtilen kuruluşlar dışında gerçek veya tüzel kişiye devredilemez. Kanunda öngörülen tahsis sistemi şöyledir:

  • Sendikalar için: Tüzüğünde hüküm bulunması kaydıyla tüzel kişiliği sona eren sendikanın malvarlığı bu Kanuna göre kurulmuş aynı nitelikteki bir kuruluşa ya da üyesi bulunduğu üst kuruluşa; üst kuruluş üyesi değilse aynı nitelikteki bir üst kuruluşa bırakılabilir (m.31/1).
  • Konfederasyonlar için: Üst kuruluşun sona ermesi halinde, malvarlığı üyesi bulunan kuruluşlara bırakılabilir. Tüzükte hüküm bulunmaması halinde feshe karar veren genel kurul, malvarlığını bu Kanuna göre kurulmuş aynı nitelikteki bir kuruluşa devredebilir (m.31/1). Tüzükte hüküm olmaması ya da fesih halinde genel kurul kararının bulunmaması veya devrin ilgili kuruluş tarafından kabul edilmemesi halinde, tasfiye sonucunda kalacak paralar İşsizlik Sigortası Fonuna aktarılır ve mallar Türkiye İş Kurumuna devredilir.