TÜKETİCİ HUKUKU - Ünite 2: Ayıplı Mal ve Hizmetlere Karşı Tüketicinin Korunması Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: Ayıplı Mal ve Hizmetlere Karşı Tüketicinin Korunması
Temel Kavramlar
Mal Kavramı
Tüketici hukuku kapsamında mal alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut veya tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. TKHK anlamında mal kavramına öncelikle alışverişe konu olan taşınır eşyalar dâhil olmaktadır. Taşınmaz mal ise özüne zarar vermeksizin yeri değiştirilemeyen, bir yerden başka bir yere taşınamayan mallardır. Elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayrimaddi mallar da TKHK anlamında mal kavramına dâhildir. Taşınır, taşınmaz ya da gayrimaddi malların TKHK kapsamında korumadan yararlanabilmesinin ortak temel koşulu, alışverişe konu edilmiş olmalarıdır.
Hizmet Kavramı
Hizmet, bir başkasının herhangi bir işinin görülmesidir. Tüketici hukuku kapsamında “hizmet”, bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Hizmet, bedenî bir çalışma veya fikrî bir çalışma şeklinde olabileceği gibi hem bedenî hem de fikrî bir çalışmayı da içerebilir. Hizmetin TKHK kapsamında kabul edilebilmesi için bir ücret ya da parasal bir çıkar karşılığı yerine getirilmesi gerekir.
Ayıplı Mal ve Ayıplı Hizmet Kavramı
Genel anlamıyla ayıp, bir mal ya da hizmetin taşımak zorunda olduğu ortalama niteliklere sahip olmamasıdır.
- Ayıplı mal veya hizmetin söz konusu olacağı ilk durum, mal veya hizmetin taraflarca kararlaştırılmış olan nitelikleri taşımamasıdır.
- Ayıplı mal veya hizmetin söz konusu olacağı ikinci durum bildirimlere aykırılıktır.
- Ayıbın ortaya çıktığı üçüncü durum ise aynı özellikteki tüm mal ve hizmetlerin objektif olarak sahip olması gereken lüzumlu niteliklerdeki eksikliklerdir.
Belli bir standardı olmayan mal ve hizmetlerde mal veya hizmetin lüzumlu niteliklere sahip olup olmadığının tespitinde ise mal veya hizmetin tahsis ve amacı ya da tüketicinin beklediği fayda dikkate alınacaktır. Hizmetler açısından, yukarıda sayılan üç durum dışında, hizmetin sözleşmede belirlenen süre içinde başlamaması da ayıplı hizmet olarak kabul edilmektedir. Tüketici hukuku açısından “ayıp” ve “hata” kavramları arasındaki farka da işaret etmek gerekir. “Ayıp” kavramına subjektif değerlendirmeler de dâhildir. Ayıplı bir mal veya hizmetten söz edebilmek için işlev bozukluğu veya zarar verme şartı aranmaz. Buna karşılık “hata”, ürünün piyasaya sürüldüğünde kendisinden beklenilen makul fonksiyonları yerine getirip getirmediği ve zarar verebilme durumu ile ilgili olup tamamen objektiftir.
Ayıp Türleri
Mal ya da hizmetteki ayıplar;
- Maddi,
- Hukuki veya
- Ekonomik ayıp şeklinde olabilir.
Maddi Ayıp: Bir malın sahip olması gereken renk, şekil, kalite vb. fiziki özelliklerde eksiklik bulunması durumunda maddi ayıptan söz edilir. Maddi ayıp, hizmetlerde de söz konusu olabilir. Temizliğin eksik yapılması, elbisenin hatalı dikilmesi, otel odasının soğuk olması gibi durumlar hizmet ayıbı oluşturur. Satılan şey yerine tamamen farklı bir malın verilmesi durumunda ise ayıplı mal durumu söz konusu olmamakta yanlış ifa durumu ortaya çıkmaktadır. Yine bir mal, sırf sonradan piyasaya daha iyi bir malın sürülmesi sebebiyle ayıplı sayılmaz. Miktar farklılıkları da kural olarak ayıp kavramına dâhil değildir.
Hukuki Ayıp: Hukuki ayıp, tüketime konu mal veya hizmet açısından tüketicinin o mal ya da hizmetten faydalanma olanağını azaltan ya da tamamen ortadan kaldıran hukuki yasaklama ya da sınırlamaların bulunması durumudur.
Ekonomik Ayıp: Tüketicinin mal veya hizmetten beklediği ekonomik yararları azaltan veya malın ekonomik değerini düşüren eksikliklerdir. Ekonomik ayıbın oluşabilmesi için herhangi bir işlev bozukluğu ya da kullanımla sağlanan faydada eksiklik bulunması gerekmez.
Ayıplı Mal veya Hizmetten Doğan Sorumluluk
Sorumluluğun Koşulları
Ayıbın Malın Tüketiciye Teslimi Anında Mevcut Olması
Kural olarak, satılanın yarar ve hasarı taşınır satışlarında zilyetliğin devri, taşınmaz satışlarında ise tescil anına kadar satıcıya, zilyetliğin devri veya tescil anından sonra alıcıya aittir. TKHK. m. 8’de de ayıbın teslim anında var olması aranmaktadır. Teslim ya da tescilden sonra oluşmuş hasarlar ise alıcıya aittir. Hizmetlerde de ayıbın, hizmetin ifası anından önce var olan bir sebebe dayanması veya ifa anında oluşması gerekir.
Tüketicinin Ayıbı Bilmemesi
Tüketicinin, ayıplı mal veya hizmetler nedeniyle sahip olduğu hakları kullanabilmesi için mal veya hizmetteki ayıbı önceden biliyor olmaması gerekir. Sorumluluktan kurtulmak isteyen satıcının veya sağlayıcının malın ayıbını ya da hizmetin ayıbına neden olacak sebebi tüketicinin bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat etmesi gerekir.
Bunun yanında satıcı, TKHK’de belirlenmiş olan ayıplı mal satımına ilişkin kurallara uyularak satışın yapıldığını ispat ederek de sorumluluktan kurtulabilir. Teknik düzenlemesine uygun olmayan ürünler ise piyasaya hiçbir şekilde arz edilemez.
Ayıbın İspatı
TKHK’de tüketici lehine bir karine getirmekte ve tüketicinin ispat yükünü hafifletmektedir. Şöyle ki TKHK. m. 10/1’de teslim tarihinden itibaren ilk 6 ay içinde ortaya çıkan ayıpların teslim tarihinde zaten var olduğu karinesi kabul edilmiştir. Dolayısıyla ilk 6 ay içinde mal bozulmuşsa veya bir ayıp oluşmuşsa bu ayıbın teslim anında da var olduğu veya nedeninin teslim anında var olan bir ayıba dayandığı kabul edilir. Sorumluluktan kurtulmak isteyen satıcının bu karineyi çürütmesi yani, ayıbın teslim anında bulunmadığını ve teslim anındaki bir ayıp nedeniyle de oluşmadığını ispat etmesi gerekir.
İlk 6 aylık sürede geçerli olan karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyorsa uygulanmaz. Tüketicinin, mal veya hizmetteki ayıbı tespit amacıyla muayene etmesi ve ayıp ortaya çıktığında da bunu satıcıya ihbar etmesi yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak tüketici, ayıbın ortaya çıkmasından sonra bunu satıcıya bildirmeyerek, zararın artmasına sebep olmuşsa tüketicinin genel hükümler kapsamında talep edeceği tazminatta indirim yapılması söz konusu olabilecektir.
Süre
Ayıplı mal nedeniyle sorumlu tutulanlar, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zaman aşımı süresince sorumlu olurlar. Ayıplı hizmetlerde de ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile ayıplı hizmetten dolayı yapılacak talepler, hizmetin ifasından itibaren iki yıllık zaman aşımına tabidir. Zaman aşımı süresi konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Zaman aşımı sürelerini taraflar kendi aralarında yapacakları sözleşme ile de kararlaştırabilirler.
İkinci el satışlarda da satıcının ayıplı maldan sorumluluğu bir yıldan, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise üç yıldan az olamaz. Zaman aşımı süreleri, teslim veya ifa tarihinden itibaren işlemeye başlar. Tüketicinin ayıbı öğrendiği zamanın önemi yoktur. TBK’de da satıcının ayıptan doğan sorumluluğunda iki yıllık zaman aşımı öngörülmüştür. Bu süre, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden itibaren başlar. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zaman aşımı süresinden yararlanamaz.
Sorumlular ve Sorumluluğun Niteliği
Sorumlular
Satıcı, sağlayıcı, üretici, ithalatçı, kredi veren ve servis istasyonları tüketiciye karşı sorumlu tutulmuştur. Türk Borçlar Kanunu’nda ise ayıptan dolayı sadece satıcı sorumlu olmaktadır. Dolayısıyla TKHK’ye göre ayıptan dolayı sorumluların kapsamı, TBK’ye göre sorumlu olanlardan daha geniştir.
Satıcı
Satıcı, kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişilerdir.
Sağlayıcı
Sağlayıcı, kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye hizmet sunan gerçek veya tüzel kişilerdir. Ayıplı hizmetlerde sağlayıcı tüketiciye karşı sorumludur.
Üretici
Üretici, kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere tüketiciye sunulmuş olan mal veya hizmetleri ya da bu mal veya hizmetlerin ham maddelerini yahut ara mallarını üretenler ile mal üzerine kendi ayırt edici işaretini, ticari markasını veya unvanını koyarak satışa sunanlardır.
İthalatçı
İthalatçı, kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere tüketiciye sunulmuş olan mal veya hizmetleri ya da bu mal veya hizmetlerin ham maddelerini yahut ara mallarını yurt dışından getirerek satışa sunan gerçek veya tüzel kişilerdir. Tıpkı üreticiler gibi ithalatçılar da tüketici ile bizzat muhatap olmamakta ve sözleşme ilişkisi içerisine girmemektedir.
Kredi Veren
Kredi veren, mevzuatları gereği tüketicilere nakit kredi vermeye yetkili olan banka ve finansman şirketleridir. Kredi veren bu tür şirketlerin tüketicilere karşı sorumlular kapsamında yer alması için “bağlı kredi” ilişkisinin olması gerekir. Bağlı tüketici kredilerinde, mal veya hizmet hiç ya da gereği gibi teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde müteselsilen sorumludur. Bağlı konut finansmanında, konutun hiç ya da gereği gibi teslim edilmemesi nedeniyle satıcı ve konut finansmanı kuruluşu müteselsilen sorumludur.
Servis İstasyonları
Servis istasyonları da ayıplı mal ve hizmetlerden dolayı tüketiciye karşı sorumludurlar.
Sorumluluğun Niteliği
Ayıplı mal veya hizmet nedeniyle sorumlu olan yukarıda sayılan kişiler, tüketiciye karşı müteselsilen sorumludur. Satılan malın veya sunulan hizmetin ayıplı olduğunun sorumlular tarafından bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Ayıplı ifa hâlinde tüketicinin sahip olduğu seçimlik hakların kullanılması, sorumluların kusurlu olmasına bağlı değildir.
Sorumluluktan Kurtulma
Satıcı veya sağlayıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan açıklamanın içeriğinin satış veya hizmet özleşmesinin kurulduğu anda düzeltilmiş olduğunu veya satış veya hizmet sözleşmesinin kurulma kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içermediğini ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz.
Satıcı ve Sağlayıcı Açısından
Satıcı veya sağlayıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan açıklamanın içeriğinin satış veya hizmet sözleşmesinin kurulduğu anda düzeltilmiş olduğunu veya satış veya hizmet sözleşmesinin kurulma kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içermediğini ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz.
Üretici ve İthalatçı Açısından
Ayıplı mal veya hizmetler nedeniyle tüketicilere tanınan haklar farklı nitelik taşımaktadırlar. Farklı nitelikleri nedeniyle tüketicinin sahip olduğu hakların, sorumluların her birine karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. Şöyle ki sözleşmeden dönme ve bedelin indirilmesi talebi ancak satıcıya karşı ileri sürülebilir. Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları ise üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir.
Ayıplı Mal ve Hizmetlere Karşı Tüketicinin Hakları
Bir malın ayıplı çıkması durumunda tüketicilerin sahip oldukları haklar TKHK. m. 11’de düzenlenmiştir: sözleşmeden dönme, satış bedelinden indirim isteme, satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme seçimlik hakları tanınmıştır.
Hizmetin ayıplı çıkması durumunda tüketicilerin sahip olduğu haklar da TKHK. m. 15’te düzenlenmiştir: sözleşmeden dönme, bedel indirimi isteme, hizmet sonucu ortaya çıkan eserin ücretsiz onarılmasını isteme, hizmetin yeniden görülmesini isteme seçimlik hakları tanınmıştır.
TKHK açısından tüketicinin seçim hakkının sınırı bulunmamaktadır. Yani tüketici seçim hakkını dilediği yönde kullanabilmektedir. Ancak TBK’de seçim hakkının kullanılmasına yönelik bazı kısıtlamaların getirildiği görülmektedir.
Sözleşmeden Dönme Hakkı
Tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullanılmasıyla satıcı veya sağlayıcı ile tüketici arasındaki sözleşme ilişkisi ortadan kalkmış olur. Taraflar arasındaki satım veya hizmet sözleşmesi bir tasfiye ilişkisine dönüşür. Tüketicinin ödemiş olduğu bedelin tümü derhâl tüketiciye iade edilir. Bunun karşılığında tüketicinin de elindeki ayıplı malı iadesi gerekir. Sözleşmeden dönüldüğünde tarafların hak ve borçları TBK’nin dönmenin sonuçlarına (m. 229) ve sebepsiz zenginleşmeye (m. 77-82) ilişkin hükümlerine göre belirlenir.
Bedelin İndirilmesini İsteme Hakkı
Tüketiciye tanınan seçimlik haklardan biri de satış ya da hizmet bedelinin indirilmesini isteme hakkıdır. Tüketici seçimlik hakkını bedelin indirilmesi yönünde kullandığında, sözleşme sona ermiş olmaz sadece edimde değişiklik olur. Tüketicinin ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, bedelden yapılan indirim tutarı derhâl tüketiciye iade edilir. İndirim miktarı, malın veya hizmetin, hasarın geçmesi anındaki yani teslim ya da ifa anındaki durumuna göre belirlenir. İndirim oranının tespitinde “nispi metod” uygulanır. Buna göre, ayıplı değer ile ayıpsız değer arasındaki oran, kararlaştırılan bedel ile ödenecek bedele uygulanır.
Malın Değiştirilmesini, Hizmetin Yeniden Görülmesini İsteme Hakkı
Tüketici, satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebini satıcıya, üreticiye veya ithalatçıya karşı ileri sürülebilir. Tüketiciye karşı satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Hizmetlerde yeniden ifa talebi ise sağlayıcıya yöneltilecektir. Değiştirme ve yeniden ifa masrafları da satıcı, üretici veya ithalatçıya, hizmetlerde de sağlayıcıya aittir. Malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakkının seçilmesi durumunda bu talebin, satıcıya, üreticiye veya ithalatçıya yöneltilmesinden itibaren azami otuz iş günü, konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ise altmış iş günü içinde yerine getirilmesi zorunludur.
Malın veya Hizmet Sonucu Ortaya Çıkan Eserin Ücretsiz Onarımını İsteme Hakkı
Tüketici, malın ya da hizmet sonucu ortaya çıkan eserin ücretsiz onarılması talebini satıcıya, üreticiye veya ithalatçıya karşı ileri sürülebilir. Tüketiciye karşı satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludurlar. Hizmetlerde, hizmet sonucu ortaya çıkan eserin ücretsiz onarılmasını isteme talebi ise sağlayıcıya yöneltilecektir. Ücretsiz onarım, satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.
Üretici, İthalatçı ve Satıcının Garanti Yükümlülüğü
Garanti belgesi, tüketiciye özel bir onarım hakkı sağlar. Satıcı, garanti belgesi kapsamındaki malların, garanti süresi içerisinde arızalanması hâlinde malı, işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret talep etmeksizin tamiri ile yükümlüdür.
Garanti Süresi
Garanti süresi malın teslim tarihinden itibaren başlar ve asgari iki yıldır. Ancak özelliği nedeniyle bazı malların garanti şartları, Bakanlıkça başka bir ölçü birimi ile belirlenebilir. Malın arızalanması durumunda, tamirde geçen süre garanti süresine eklenir. Garanti belgesiyle satılmak zorunda olan bir malının garanti süresi sonrasında arızalanması durumunda da o malın Bakanlıkça belirlenen azami tamir süresi içerisinde onarımı zorunludur.
Tüketicinin Garanti Kapsamında Onarım Hakkını Kullanmasının Diğer Seçimlik Hakları Üzerindeki Etkisi
Tüketicinin onarım hakkını kullanmasına rağmen malın;
- Garanti süresi içinde tekrar arızalanması,
- Tamiri için gereken azami sürenin aşılması,
- Tamirinin mümkün olmadığının, yetkili servis istasyonu, satıcı, üretici veya ithalatçı tarafından bir raporla belirlenmesi
durumlarında tüketici malın bedel iadesini, ayıp oranında bedel indirimini veya imkân varsa malın ayıpsız misli ile değiştirilmesini satıcıdan talep edebilir.
İhtiyari Garanti Belgesi
Tüketicinin sahip olduğu yasal hakların sınırlandırılması geçerli değil iken bu hakların daha da genişletilmesi ise mümkündür. İhtiyari garanti, tüketicinin yasal hakları saklı kalmak kaydıyla mal veya hizmetle ilgili; değişim, onarım, bakım, bedel iadesi ve benzeri hususlarda satıcı, sağlayıcı, üretici veya ithalatçı tarafından verilen ilave taahhüdü ifade eder. İhtiyari garanti taahhüdünün tüketiciye yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile verilmesi zorunludur Kanun koyucu, tüketicinin bilgilendirilme yükümlülüğünü kuvvetlendirmek için garantinin yazılı olarak veya tüketicinin kullanımına açık kalıcı bir veri taşıyıcısı üzerinde kayıtlı olarak kendisine verilmesini zorunlu tutmuştur.
Üretici ve İthalatçıların Servis Hizmeti Sunma Zorunluluğu
Servis istasyonu, üretici veya ithalatçıların, ürettikleri veya ithal ettikleri mallar için kullanım ömürleri süresince satış sonrası montaj, bakım ve onarım hizmetlerini yürütmek üzere, kendileri tarafından ve/veya aralarındaki sözleşme uyarınca, bu amaçla yetki verilen gerçek veya tüzel kişiler tarafından kurulan ya da kurulmuş bulunan tesisleri ifade eder. Bakanlık, hangi mallar için servis istasyonları kurulmasının zorunlu olduğu ile servis istasyonlarının kuruluş ve işleyişine dair usul ve esasları tespit ve ilanla görevlidir. Nitekim bu konuda bir yönetmelik çıkarılmış ve servis istasyonu kurulması gerekli olan mallar ve servis istasyonlarının tabi olacakları esaslar belirlenmiştir.
Tamir Süresi
Tamir süresi, yönetmelikle belirlenen azami tamir süresini geçemez. Tamir süresi kural olarak 20 iş günüdür. Ancak otomobil gibi bazı mallar için bu süre 30 iş günü olarak belirlenmiştir. Malın arızasının 10 iş günü içerisinde giderilememesi hâlinde üretici veya ithalatçı; malın tamiri tamamlanıncaya kadar, benzer özelliklere sahip başka bir malı tüketicinin kullanımına tahsis etmek zorundadır.
Servis İstasyonlarına İlişkin Yükümlülükler
Servis istasyonlarına ilişkin yükümlülükler şöyle sıralanabilir:
- Bakım ve onarım yükümü
- Servis fişi verme yükümü
- Yedek parça bulundurma ve satma yükümü
- Yedek parça fiyat listesi asma yükümü
- Değiştirilen parçanın gösterilmesi ve iadesi yükümü
Servis Hizmetlerinden Sorumlu Olanlar
Servis istasyonlarının ayrı bir tüzel kişiliği olsa dahi üretici veya ithalatçılar, satış sonrası hizmetlerin sağlanmasından ve yürütülmesinden yetkili servis istasyonları ile birlikte müteselsilen sorumludurlar.
Ayıplı Mal veya Hizmetin Neden Olduğu Zararlardan Sorumluluk
Burada söz konusu olan zararlar malın veya hizmetin kendisine gelen zararlar olmayıp ayıplı mal veya hizmet nedeniyle uğranılan diğer zararlardır. Bu tür zararlar için “ayıbı takip eden zarar” gibi ifadeler de kullanılmaktadır. TKHK. m. 11/6’da “Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir” hükmü getirilmiştir.
Ayıplı Mal ve Hizmetlere Karşı Tüketicinin Sahip Olduğu Hakların Sözleşme ile Sınırlandırılması
Tüketici sözleşmelerinde, ayıplı mal ve hizmet nedeniyle tüketicilerin sahip oldukları hakları sınırlandıran kayıtlara rastlanabilir. Tüketici haklarını kısıtlayan bu tür sınırlandırmaların geçerli olabilmeleri, tüketicilerin korunması amacıyla TKHK’de birtakım koşullara bağlanmıştır.
Tüketici haklarında sınırlama öngören bu tür kayıtların geçerli olabilmesi için haksız olmamaları gerekir. Satıcı, sağlayıcı veya kredi veren ile tüketici arasında akdedilen sözleşmede yer alan haksız şartlar geçersiz olacaktır.
Tüketici sözleşmelerinde yer alan haksız şartların tespit edilmesine ve bunların sözleşme metninden çıkartılmasının sağlanmasına ilişkin usul ve esaslar bir yönetmelikle belirlenmiştir.
Bir sözleşme şartının haksızlığı değerlendirilirken sözleşme konusu olan mal veya hizmetin niteliği, sözleşmenin kuruluşunda var olan şartlar ve sözleşmenin ilgili diğer hükümleri dikkate alınır.
Standart bir sözleşmenin bir hükmünün veya bir şartının müzakere edilmiş olması sözleşmenin kalan kısmında haksız olarak yer alan başkaca şartların geçersiz sayılmasını etkilemez. Dolayısıyla sadece müzakere edilen şartlar geçerli olur. İkinci olarak da sözleşmede getirilen kısıtlama, iyi niyet kurallarına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olmamalıdır.