TURİZM COĞRAFYASI - Ünite 7: Asya-Pasifik Bölgesinde Turizm Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: Asya-Pasifik Bölgesinde Turizm

Giriş

Ulaşım ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, 19. yy’da birkaç kişinin katılımıyla Avrupa’da başlayan turizm hareketi, günümüzde milyarlarca insanı ilgilendirir bir duruma getirmiştir. Dünya Turizm Örgütü (WTO)’ne göre günümüzde 1,3 milyar civarında olan dünyadaki turist sayısı, 2020 yılında 1,6 milyara ulaşacaktır. Turizme katılım oranındaki en büyük pay % 52 ile Avrupa’nındır. Buna karşın Dünya Turizm Örgütü tarafından gelecekte turizmde en fazla büyümenin Asya-Pasifik ülkelerinde yaşanacağı öngörülmektedir. Turist geliş oranları göz önünde tutularak dünyada küresel ölçekli üç turizm bölgesinden söz edilebilir. Bunlar; Avrupa-Akdeniz, Asya-Okyanusya (Asya-Pasifik) ve Kuzey Amerika’dır. 2014 istatistiklerine göre turistlerin en çok ziyaret ettikleri ilk on ülke arasında Fransa, ABD (Amerika Birleşik Devletleri), İspanya, Çin Halk Cumhuriyeti, İtalya, Türkiye, Almanya, Birleşik Krallık (İngiltere), Rusya ve Meksika (WTO, 2016) bulunmaktadır. Dünya genelinde uluslararası turizm arz ve talebi, daha çok gelişmiş ülkeler arasındadır. Buna karşın son zamanlarda gelişmiş ülke veya sanayi bölgelerinden Asya-Pasifik Bölgesine doğru bir yönelme söz konusudur.

Coğrafi özellikler, insanları etkileyerek yapmakta oldukları turizm planlarını şekillendirmektedir. Bu nedenle haritalar incelenerek bir alanın turistik çekiciliği hakkında karara varılabilir. Özellikle fiziki haritalardan yararlanılarak bir alanın iklimi, bitki örtüsü, yeryüzü şekli gibi doğal değerleri öngörülebilir. Sözü edilen alanda ne kadar farklı doğal değer varsa oranın turistik çekiciliği o oranda artmaktadır. Bölgelerin turizmleri üzerinde, konumlarıyla ilgili olan coğrafi yakınlık veya uzaklık kavramları çok etkilidir. Coğrafi yakınlık, insanların ulaşımını kolaylaştırarak o bölgeye gitme taleplerini artırmaktadır. Turizm hareketliliğinde farklı kültürleri tanıma önemli bir güdülenme nedeni haline gelmiştir. Bu bağlamda Afrika (Güney Afrika Cumhuriyeti, Tunus, Mısır…), Latin Amerika (Arjantin, Brezilya, Küba…), Uzak Doğu (Çin Halk Cumhuriyeti, Kore…), Güney Asya (Hindistan, Tayland), eski doğu bloku ülkeleri (Rusya, Romanya, Polonya…) kültür turizminde önemli bir yere sahip olmuşlardır.

Asya-Pasifik (Asya-Okyanusya) Turizm Bölgesi

Asya ve Okyanusya’da bulunan ülkeler, turizm odaklı çalışmalarda Dünya Turizm Örgütü tarafından AsyaPasifik turizm bölgesi kapsamında incelenmektedir. AsyaPasifik turizm bölgesi, iki kıtayı bünyesinde toplamaktadır.

2000-2006 yılları arasında turizm sektöründe dünya genelinde yıllık ortalama büyüme oranı % 3,6 olarak gerçekleşmiş, Asya-Pasifik bölgesinde bu oran, bunun neredeyse iki katını (%7,1) bularak dünya ortalamasının üzerine çıkmıştır.

Asya-Pasifik bölgesinin 2020’ye kadar % 6,5’lik büyüme oranıyla dünyada ikinci en fazla turist çeken yer olacağı ifade edilmektedir. Dünya Turizm Örgütü’nün gelecek tahmini, 2020 yılında en çok turist çekecek bölgelerin başında yine Avrupa’nın yer alacağı yönündedir. Ancak Avrupa’yı takip eden bölge ise Asya-Pasifik olacaktır.

Asya-Pasifik ülkeleri, kendilerine dünyanın diğer bölgeleriyle turizm alanında rekabet üstünlüğü sağlayan koşul ve özelliklere sahiptirler. Asya’ya özgü vahşi yaşamın oluşturduğu doğal, biyolojik ve kültürel çeşitlilik, kıtanın turizm gelişimini şekillendirmede çok etkili olmuştur.

Yeni Gine adasının batısındaki Arafura ve Timor Denizi’ni de içine alan çizgi, Okyanusya ile Asya’nın sınırı olarak kabul edilmektedir. Okyanusya, yüzölçümü 8,5 milyon kilometrekareyi bulan 300.000’in üzerindeki adadan oluşmaktadır. Bu adalar kıtanın adına yakışır bir biçimde Pasifik Okyanusu’na dağılmış durumdadır. En büyük adaları Avustralya, Yeni Zelanda, Yeni Gine ve Tasmanya’dır.

Özellikle yılbaşlarında Avrupalı turistler tarafından yeni yılı ilk karşılayan Pasifik Adaları (Samoa, Kiribati, Fiji vb.), ziyaret edilen alanlar haline dönüşmektedir.

Asya’da Turizm

Asya, yüzölçümünün yanında nüfusuyla da dünyanın yarısını bünyesinde toplamaktadır. Asya kıtası, yaklaşık 4,5 milyar kişiye ev sahipliği yapmaktadır. Güney Kore, Japonya, Çin, Malezya ve Tayland başta olmak üzere kırk sekiz ülkeden oluşan bu kıta, sahip olduğu doğal güzellikler ve kültürel miras sayesinde her yıl milyonlarca turisti ağırlamaktadır.

Asya, dünyanın en geniş yüzölçümüne (43.608.000 kilometrekare) sahip kıtasıdır. Bering Boğazı’nda Kuzey Amerika ile komşu olan kıtanın batısını Avrupa kaplamaktadır. Süveyş Kanalı’yla Kızıldeniz, Afrika kıtasıyla olan sınırını oluşturmaktadır. Kıtanın fiziki haritası incelendiğinde dağ, plato ve ova gibi karasal yeryüzü şekillerinin yanı sıra birçok kıyı şeklinin de bulunması, turizm açısından önemli bir potansiyele sahip olduğu görülmektedir.

Asya ülkelerinden bazıları Çin Halk Cumhuriyeti, Japonya, Kuzey Kore, Güney Kore, Moğolistan, Tayvan, Kamboçya, Endonezya, Malezya, Filipinler, Singapur, Tayland, Vietnam, Bangladeş, Hindistan, İran, Maldivler, Nepal, Pakistan’dır. Bunlar arasında Japonya gibi gelişmiş ülkeler olduğu gibi gelişmekte olan ülkeler de bulunmaktadır. Doğal ve kültürel çeşitliliğinden kaynaklanan zenginliğine karşın Asya’da ekonomik anlamda yoksulluğun yaygın bir biçimde yaşandığı görülmektedir. Bunun nedenleri turizm bağlamında incelendiğinde, kıtada doğal ve kültürel zenginliklerin yeteri kadar sosyo-ekonomik gelişmede kullanılamadığı yargısına ulaşılmaktadır.

Genellikle turistler, kendi ülkelerinde yaşadıklarından çok farklı özellikleri gittikleri destinasyonlarda (turistik bölge) yaşamak isteyen insanlardır. Bu nedenle gidilen alanda var olan çeşitlilik, oranın turizm potansiyelini artırmaktadır.

Genişliğine bağlı olarak Asya’nın ekvatordan kuzey kutbuna kadar uzanan arazisinde, neredeyse dünyada var olan her iklim görülmektedir. İklim çeşitliliği de, başta bitki örtüsü ve hayvan varlığı olmak üzere yaşam ve canlıların çeşitlenmesini sağlamaktadır.

Kuzeydeki kutup (polar) ikliminden başlayarak güneye doğru Asya kıtasında; kutupaltı (subpolar), ılıman (karasal ve okyanusal), subtropikal (Akdeniz), tropikal ve ekvatoral iklimler görülmektedir.

Asya Kıtası, doğal güzelliklerinin yanı sıra birçok kültürel etkinliğe de ev sahipliği yapar. Eşsiz saraylar ve festivallerden dinî törenlere kadar turistler için çekim alanı yaratacak ortamlar oluşturur. Ancak bu fırsatlardan yararlanmak için kıtaya bahar mevsiminde gidilmelidir. Çünkü kıtanın turizm açısından daha canlı ülke ve şehirlerinde ılıman iklim ve muson iklimi yaşanır. Özellikle kiraz çiçeklerinin açtığı Nisan ayı, Güney Kore ve Japonya’ya gitmek için ideal zamanlardır. Avrupalılar, kıtalarında kış mevsimi yaşanırken Vietnam ve Tayland’a giderek denize girebilmektedirler.

Yukarıda belirtilen iklim çeşitliliği Asya kıtasında doğal bitki örtüsünün de çeşitlenmesi ve zenginleşmesine neden olmuştur. Bu bağlamda kuzeyden güneye doğru kıtada tundra, tayga, step, çöl bitkileri, muson ormanları, savanlar ve ekvatoral yağmur ormanları görülmektedir. Özellikle çöl bitkileri, muson ormanları, savanlar ve ekvatoral yağmur ormanları, bölgeye en çok turist gönderen Avrupa’da bulunmayan bitki örtüleridir.

Asya Kıtası’ndaki yeryüzü şekli çeşitliliği, turizm için önemli bir çekim alanı oluşturmaktadır. İklim ve bitki örtüsü, hayvan çeşitliliğini, yeryüzü şekillerindeki zenginlik de güçlendirmiştir.

Asya, dünyadaki ortalama yüksekliği en fazla olan kıtadır. Çünkü kıtanın güneyinde çok geniş bir alan, batıda Alpler’den başlayarak doğuya doğru uzanan Himalaya Dağları’yla kaplıdır. Dünyanın en yüksek dağları olan Himalayalar, dünyanın çatısı olarak nitelendirilmektedirler. Doğal güzellikleriyle Himalayalar, turistler için önemli bir çekim alanı oluştururlar.

Annapurna, Nepal’deki en gözde yürüyüş (trekking) alanlarındandır. Her yıl 25.000’den fazla ekoturist tarafından yürünen bu güzergâhtan elde edilen gelir 40.000 yerlinin geçimini sağlamaktadır.

Çin-Hindi Yarımadası ve Güneydoğu Asya adalarında (Sumatra, Java, Borneo, Timor, Yeni Gine) zaman zaman şiddetli depremler üreten fay kuşakları bulunur. Buna bağlı olarak termal kaynaklar çoktur. Son yıllarda termal turizm alanında büyük gelişmeler yaşanmaktadır. Ada ve volkanlar, turistler açısından çekici manzaralar olarak ortaya çıkmaktadırlar. Bunda volkan yamaçlarının ekvatoral ve muson ikliminin de etkisiyle yoğun bir bitki örtüsüyle kaplı olmaları da etkili olmaktadır. Ayrıca buralarda Asya fili, Bengal kaplanı, orangutan başta olmak üzere çeşitli maymun türleri, Komodor ejderi gibi turistlerin ilgisini çeken çeşitli hayvanlar da yaşamaktadır.

Himalayalar’ın doğusundaki yamaçlarda dev ve kızıl pandalar yaşar. Dünyada sadece bu bölgede yaşayan pandalar, (endemik tür) hayvan gözlemciliğine ilgi duyan turistler için önemli bir çekim alanı oluşturmaktadır.

Sibirya gerek ova gerekse platosuyla büyük bir bölge olup Rusya Federasyonu sınırları içinde bulunmaktadır. Kuzeyi ise Kuzey Buz Denizi’yle kaplıdır. Sibirya’da hava sıcaklığı kış mevsiminde sıfırın altında 68 dereceye kadar düşer. Burası dünyanın en soğuk yeri olarak bilinir.

Kıtanın amfibi (hem denizel hem karasal) yapısı, turizm açısından önemli bir çekim alanı olmasını sağlamaktadır. Çünkü böylece karasal olduğu kadar denizel yeryüzü şekilleri de görülmektedir.

Su varlığı turizm için çok önemlidir. Asya-Pasifik Bölgesi; Hint ve Pasifik Okyanusu, Bengal ve Tayland Körfezleri, Japon, Sarı, Güney Çin, Kore, Tasman ve Timor Denizleri ile turizm için önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Ayrıca Asya-Pasifik Bölgesinde birkaç büyük akarsu bulunmaktadır.

Dünya turizm bölgeleri içinde Asya Kıtası, eski dünya arazilerinden biri olarak görülür. Bunun nedeni insanlığa ilişkin ilk uygarlıkların buralarda doğmasıdır. Dolayısıyla tarihi ve kültürel birçok eserin burada bulunmasıdır.

Batılı turistler için Asya Kıtası’nın hareketli sokakları, renkli festivalleri ve özgün yiyecekleri kültürel doyum sağlamaktadır. Kıtada kültürel alanları biçimlendiren en önemli etmen dindir. Güney Asya’da Hinduizm, Budizm, İslam ve Sihizm gibi dinler kültürel miraslar olan türbeler ve tapınakların belirli alanlarda toplanmalarına neden olmuştur. Taç Mahal’le çok tanınan İslamî mimari Afganistan, Pakistan, Bangladeş, Maldivler ve Kuzey Hindistan’daki eserlerle turistler için bir alternatif oluşturmaktadır.

Asya, kültürel bağlamda neredeyse dünyada her dinîn doğduğu ve yayıldığı kıta olarak birçok uygarlığa yuvalık yapmaktadır. Dinî turizm merkezleri, asırlar boyunca insan akınına uğramışlardır.

Güneydoğu Asya’da yaşayan Vietnam, Laos, Kamboçya, Tayland, Malezya ve Singapur halkları geleneksel yapılarıyla, Batılı turistlerin ilgilerini çekmektedirler. Gelenekleriyle dikkat çeken diğer ülkeler Çin, Hindistan, Nepal, Botan, Pakistan, Bangladeş, Sri Lanka, Myanmar ve Burma’dır. Singapur ve Hong Kong bu bölgenin en hareketli ticaret merkezlerindendir (Atalay, 2001; 429). Ayrıca Hong Kong ve Çin, kıtanın en gözde turistik mekanları arasında yer almaktadır.

Çin Halk Cumhuriyeti, Kuzey Kore, Güney Kore, Tayvan, Moğolistan ve Japonya’dan oluşan Doğu Asya, Uzak Doğu olarak da tanınmaktadır. Doğası yanında kültürel özgünlükleriyle de Batılı turistlerin ilgisini çeken Doğu Asya’da iş turizmi de önemlidir.

Güneydoğu Asya’da Burma (Myanmar), Filipinler gibi ülkelerde yaşanan Uzak Doğu kültürü, Çin ve Hint uygarlıklarından etkilenerek şekillenmiştir. Asya-Pasifik turizm bölgesinin en çok turist çeken ülkesi Çin’dir.

Hindistan’ın güneyinde Hint okyanusunda bulunan Maldiv Cumhuriyeti, 298 kilometre kare yüzölçümünde sahiptir. %98’i Müslüman olan ülkenin nüfusu 305 bindir. Küçük ama zengin bir ülke olan Maldivler, turizm açısından şanslı görülür.

Okyanusya’da (Pasifik’te) Turizm

Asya’ya Pasifik Okyanusu’na dağılmış birçok adadan oluşan Okyanusya Kıtası da eklenince turistik alan daha da genişler. Asya ve Okyanusya kıtaları birleşerek AsyaPasifik Destinasyonu adını alır. Sahip olduğu boylamlar itibariyle dünyada yeni yıl veya günü ilk ve son karşılayan yer olarak Pasifik bölgesi ortaya çıkar. Okyanusya kıtasında Avustralya, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine, Mikronezya, Malinezya, Polinezya, Fiji, Guam, Marşal, Yeni Kaledonya, Palau, Solomon, Vanuatu ve Samoa ülkeleri bulunur. Bir ada kıtası olan Okyanusya’da en büyük adalar, Avustralya, Yeni Zelanda, Yeni Gine ve Tasmanya’dır.

Asya’ya gelen turistler kolaylıkla Okyanusya’ya (Pasifik bölgesine) geçebilirler. Okyanusya, Asya’dan Amerika’ya kadar uzanan çok geniş bir alanı kaplamaktadır. Yüzbinlerce adadan oluşan bu alanda Yeni Zelanda, Fiji (Malinezya), Tahiti (Polinezya), Guam (Mikronezya), Hawai (ABD) gibi daha büyük adalar da bulunmaktadır. Turistler buraları ziyaret ederek konaklayabilmektedirler.

Asya-Pasifik bölgesinde turizm alanında büyük gelişmeler yaşanmaktadır. Gizemli yapısı ve efsanevi zenginlikleriyle bu bölge, Avrupalılarda hep bir merak uyandırmıştır. Bölge, sadece kültürel değerleri değil doğal kaynaklarıyla da dikkat çekmiştir. Bu bölge birçok kitaba olduğu gibi filme de konu olmuştur. Küreselleşmenin bir sonucu olarak sözü edilen filmlerin dünyanın birçok ülkesinde izlenmesi, buralara olan ilgiyi daha da artırmaktadır. Bunlara Dr. Moreau’nun Adası, King Kong ve Jurassic Park film serisi örnek gösterilebilir.

Avustralya adasının en çok bilinen yaban hayvanları kanguru, emu ve dingodur. Pasifik adalarıyla birlikte Avustralya’nın çevresinde karides, ıstakoz, fil ve ayı balıkları, denizaslanı, orkinos, pollok, kelebek, anemon, zargana gibi deniz canlıları da yaşamaktadır. Bölge halkının yaşadığı mavnalar ve kazıklı su üstü evleri turistlerin çok ilgisin çekmektedir.

Japonlar, Avustralya’nın en çok doğal kaynaklarını ziyaret etmeyi tercih etmektedirler. Yeni Zelanda ve İskandinav halkları ülkenin tropikal bölgelerine yönelmektedirler. Bu sonuçlar, kendi ülkelerinden farklı özelliklere sahip olan alanlara turistlerin yöneldiklerini göstermektedirler.

Avustralya’da olduğu gibi Yeni Zelanda’da da turistlerin yarısı, ulusal parkları ziyaret etmektedirler. Avustralya’nın, kuzey yarım küre ülke ve halkları için bir kış destinasyonu olduğu bilinmektedir. Çünkü kuzey yarım kürede kış yaşanırken Avrupalı turistler, yaz koşullarını yaşamak amacıyla Okyanusya Kıtası’na yönelmektedirler.

Asya-Pasifik bölgesinin en çok tanınan turistik ülkeleri Japonya, Çin, Avustralya, Yeni Zelanda, Singapur ve Tayland’dır. Burayı Asya ve Amerika kıtaları arasındaki binlerce ada izler. Asya-Pasifik turizm bölgesinde sosyoekonomik yapıları ve gelişmişlik düzeyleri birbirinden çok farklı ülkeler bulunmaktadır. Özellikle Güneydoğu Asya’da geleneksel kültürleri yaşatan ve kabile yaşantısı süren ilkel toplumlar bulunmaktadır. Endonezya, Papua Yeni Gine, Tayland ve Malezya’nın dağlık ve ormanlık alanlarındaki kabileler buna örnek gösterilebilir. Özellikle golf turizmi için Japonya, Avustralya, Batı Avrupa ve ABD’den bölgeye turistler gelmektedir.

Asya-Pasifik ülkelerinde, stratejik bir sektör olarak görülen turizmin yeri ve önemi büyüktür. Bu ülkeler, iç ve dış turizm, yabancı yatırımcılar ve tur operatörleri tarafından büyük ve çok zengin potansiyele sahip bir destinasyon olarak görülmektedir.

Turizm yoluyla yoksulluğun azaltılabileceği AsyaPasifik’teki turizm etkinlikleriyle kanıtlanmıştır. Çünkü turizmin en temel hammaddesi güneş, deniz, kar, dağ, gibi aslında doğada var olan kaynaklardır.

Asya-Pasifikte daha çok açık hava turizmi uygulanmakta ve ekoturizm öne çıkmaktadır. Bunda kıtanın sahip olduğu doğal güzellikler ve yaban hayatı etkili olmaktadır.

Asya’da turizm açısından kıtanın güçlenmesini sağlayan birçok özellik bulunmaktadır. Ancak kıtada güvenlikle ilgili zayıf yanlar da görülmektedir. Bunlar arasında savaşlar ve terörizm, SARS ve AIDS gibi hastalıklar; iklim değişiklikleri gibi gittikçe büyük bir risk oluşturan doğa olayları sayılabilir. Bu tür olaylar, turizmin sürdürülebilir olmasını olumsuz yönde etkilemektedir.

Bazı Asya-Pasifik Ülkelerinin Turizmine Genel Bir Bakış

Asya-Pasifik bölgesi, doğal ve kültürel çeşitliğine bağlı olarak turistler için gün geçtikçe cazip bir turistik alan haline gelmektedir. Ancak ülkelerin doğal ve kültürel yapılarındaki farklılıklar kadar siyasal yapıları ve turizme yaklaşımları turist geliş oranlarını etkilemektedir. Dünya Turizm Örgütü’nün verilerine göre 2017’de bölgede en çok turist çeken ülkeler şunlardır; Çin Halk Cumhuriyeti, Tayland, Japonya, Malezya, Hindistan, Kore Cumhuriyeti, Singapur ve Endonezya’dır. Bunları Vietnam ve Tayvan izlemektedir.

Çin Halk Cumhuriyeti’nde Turizm

Çin Halk Cumhuriyeti’nin bulunduğu arazi, 15-52 derece kuzey enlemlerinin arasında bulunmaktadır. Ülkede yaygın iklimler, ılıman (karasal, okyanusal) ve muson iklimleridir. Çin Halk Cumhuriyeti arazisinde görülen bitki örtüleri, muson ormanları, stepler, çayırlar, geniş ve iğne yapraklı ağaç ormanlarıyla mangrov (kıyı ağaçları) ormanları görülmektedir.

Ülkenin doğusundaki deniz kıyılarında, akarsu yatakları ve çevrelerinde geniş ovalar bulunmaktadır. Ovaların batısındaki akarsu yatakları derin vadilere girmekte Himalayalara doğru kanyonlar oluşmakta ve arazi platoya dönüşmektedir. Ülkenin büyük bir alan kaplaması, doğal kaynaklar açısından çeşitliliğin artmasına neden olmuştur. Bu da turizm için alternatiflerin artması anlamına gelmektedir. Manzara seyir, gözlemcilik, rekreasyon, ekoturizm, termal turizm, trekking vb. doğaya dayalı birçok turizm türüne ülkenin uygun doğal koşullar taşıdığı söylenebilir.

Çin Halk Cumhuriyeti’nde nüfus ve kent yerleşmeleri doğuda yoğunlaşmaktadır. Çünkü ülkenin doğusunun yaşam ve yerleşmeye daha uygun olduğu söylenebilir. Çin’e turistlerin çoğunluğu Avrupa ve ABD’den gelmektedir. İş amacıyla gelen turistlerin en çok ziyaret ettikleri kentler Şangay, Beijing ve Gwangzhou’dur.

Ülkede turistik anlamda dört ayrı bölgeden söz edilebilir. Kuzey Çin’de bulunan Hoang Ho Nehri Havzası hanedanlık eserlerinin yoğunlaştığı Çin Uygarlığı’nın beşiği durumundadır. 3000 km’yi aşan uzunluğuyla Çin Seddi turistlerin en çok görmek istedikleri eser olarak ortaya çıkmaktadır.

Doğu Çin’in odağında Yangçe Nehri bulunur. Şangay buranın en büyük kentidir. Uluslararası limanıyla Çin’in batıya açılan kapısıdır.

Batı Çin, Sincan ve İç Moğolistan özerk bölgelerinden oluşmaktadır. Seyrek nüfusu çöl ve dağlarıyla hiç Doğu Çin’e benzemeyen alanda egemen olan dil Uygur Türkçesi, din İslam’dır. Buradaki en büyük turistik çekicilik Ortadoğu’yu Kuzey Çin’e bağlayan “İpek Yolu”dur. Tibet 5000 m’nin üzerinde olan dünyanın en yüksek platolarıyla, derin vadileriyle, çok yükseklerdeki yerleşimleriyle turistlerin dikkatini çekmektedir. Burada Budistlere ait manastırlar, keşişlerin yaşam biçimleri ve törenleriyle Dalay Lama’nın sarayı ulaşma güçlüğüne karşın kimi turistler için çekim alanı oluşturmaktadır.

Güney Çin, kantonlardan oluşmaktadır. Bu alan iklim ve yeryüzü şekilleri açısından ekoturizme çok uygundur. Çünkü muson iklimine dayalı yağış fazlalığı yoğun bitki örtüsü ve orman varlığını ortaya çıkarmıştır (Erdoğdu, 1996; 255). Deniz ve macera turizmi arayan turistler için de uygun koşullara sahiptir. Bu alanda bulunan Hong Kong ve Macau kentleri de çok sayıda turist çekmektedir.

2020’de 137 milyon turistin Çin Halk Cumhuriyeti’ni ziyaret etmesi beklenmektedir. Böylece turist kabul eden ülkeler arasında ilk sıraya yerleşmesi öngörülmektedir. Bunda Çin yönetiminin ABD, Rusya, Güney Kore ve Japonya gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirmesiyle bu ülkelerden gelen turist sayısının artması etkili olmuştur.

5000 yıllık geçmişi, kendine özgün kültürel yapısı, örf ve adetleri, dünyaca meşhur mutfağı ve doğal kaynaklarıyla Çin Halk Cumhuriyeti, turistlerin ilgisini çekmektedir.

Hindistan’da Turizm

Birçok kaynağı bulunmasına karşın Hindistan turizmi, pek gelişmemiştir. Hindistan’a daha çok çevresindeki ülkelerden turist gelmektedir. Bunlar arasında Bangladeş, Pakistan, Sri Lanka ve Nepal yer almaktadır. Bu turistlerin geliş amaçları arasında, dinî tören ve mekânları görmek önemli yer tutmaktadır. Son yıllarda Hindistan da, Çin Halk Cumhuriyeti gibi bazı ekonomi ve turizm politikaları belirlemiştir. Buna göre Çin’in ardından Asya’nın ikinci büyük gücü olmayı hedeflemektedir.

Hindistan 7-33 derece kuzey enlemleri arasında bulunmaktadır. Bu nedenle ekvatoral ve tropikal iklimler yoğun olarak yaşanır. Coğrafi farklılıkları nedeniyle Hindistan’ı kuzey, orta ve güney olmak üzere üçe ayırmak mümkündür. Kuzey Hindistan’a Himalaya Sıradağları damgasını vurmuştur. Orta Hindistan’da ise Ganj Nehrinin etkisi yoğun bir biçimde hissedilir. Ganj ovası oldukça verimli bir alan olmakla birlikte muson yağmurlarının etkisiyle özellikle Haziran-Eylül ayları arasında yoğun yağış alır.

Orta Asya Türk Devletlerinde Turizm

Orta Asya ülkeleri, bağımsızlıklarını kazandıktan sonra turizm hareketinde büyük bir değişme gözlenmiştir. Son yıllarda Orta Asya, kıtanın turistik merkezlerinden birine dönüşmeye başlamıştır. Orta Asya Türk Devletleri’nden Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ın turizm açısından diğer ülkelere göre daha iyi durumda oldukları görülmektedir.

Kazakistan , turizm açısından önemli gelişme göstermekte ve turizm konusunda çeşitli hedefler ortaya koymaktadır. Kazak tarihine paralel olarak ülkede Kazak halkının göçebe yaşam tarzını gösteren tarihi yerler, eski şehirler ve antik binalar bulunmaktadır. Kazakistan’daki turizm türleri iş/ticaret turizmi, eko ve doğa turizmi, kış turizmi ve sağlık turizmidir.

Kırgızistan ’da, Orta Asya Türk Devletleri arasında önemli potansiyele sahip devletler arasında yer almaktadır. Kırgızistan, Tanrı Dağları (Tiyenşan), Narin Nehri kıyısındaki vadiler, Issık Gölü ve Sarı Çelenk gibi doğal ve güzel gölleri, Oş ve Özgen gibi tarihi kentlere sahiptir. Kırgızistan çok sayıda ve çeşitli av hayvanlarını barındırmakta olup, özellikle av turizmi için dünyanın birçok yerinden insanın Kırgızistan’a gittiği bilinmektedir.

Özbekistan , tarihi ve eski çağlardan kalan tarihi eser ve yapılarıyla pek çok insanın dikkatini çekmektedir. Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan İpek Yolu, çevresinde bulunan tarihi mekân ve eserlerle turizmde önemli bir yer tutmaktadır. Özbekistan; Semerkant, Buhara, Hiva, Termez, Andijan, Taşkent vb. pek çok tarihi ve turistik kente sahiptir.

Türkmenistan ’ın büyük bölümünü çöller oluşturmaktadır. Bu nedenle bitki örtüsü genellikle endemik türlerdendir. Petrol ve doğal gaz üretimi ağırlıkta olan ülkede, yetersiz su kaynakları ve çevre kirliliği gibi etkenlerden dolayı doğal kaynaklar, devlet tarafından koruma altına alınmıştır. Gerçekte Türkmenistan, Karakum Çölü’nün kendine özel güzelliği ve tarihi kentleriyle önemli bir turizm potansiyeline sahip bulunmaktadır.

Tacikistan ’ı ziyaret eden turist sayısı, yukarıda ele alınan ülkelere göre çok azdır. Pamir Dağları dünyada alpinizm alanında çok ayrı bir yere sahiptir. Zirvelere çeşitli zorluklarda tırmanış yolları mevcut olup turistlerin sıkça uğradıkları yerlerden biridir.

Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan gibi Orta Asya ülkelerinin, turizm konusunda gelişme göstermeyi amaçlasalar da içe kapalı politikalar izlemeleri nedeniyle, turizm konusunda yavaş büyümeleri beklenmektedir.