TURİZM COĞRAFYASI - Ünite 3: Turizmin Mekânsal Yapısı Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Turizmin Mekânsal Yapısı

Ünite 3: Turizmin Mekânsal Yapısı

Giriş

Yeryüzünde çeşitli doğal coğrafi birimlerde (dağlar, tepeler, ovalar, platolar, vadiler, kıyılar vb.), kırsal ve kentsel mekânlar ile onların arasında kalan kontak bölgeleri üzerinde birçok sektör ve onların işlevsel alanları (ticaret, sanayi, tarım, ulaşım, yönetim, yerleş- me, turizm vb.) gelişim gösterir. Bir mekân bilimi olan ve mekânda gerçekleşen karşılıklı ilişkileri inceleyen coğrafya bilimi ile birlikte daha birçok bilim ve bilim dalı mekânla yakından ilgilidir. Özellikle mimarlık, peyzaj mimarlığı, sosyoloji, psikoloji, antropoloji ve turizm, mekânı çeşitli yönlerden ele almakta ve araştırmaktadır. İnsan, coğrafi mekânı kullanmadan ve düzenlemeden önce onu tanımalıdır. Coğrafi mekân ile iç içe olan bir diğer kavram da “coğrafi görünüm” dür. Coğrafi mekân ve coğrafi görünüm, turizmle yakından ilgili iki kavramdır. Mekândan kastedilen; turizm kaynakları ya da çekiciliklerin ve turistik hizmetlerin yer aldıkları ortamlardır. Buraları turizmin başlangıcında ve gelişmesinde rol oynayan, turizm için potansiyel taşıyan ve sonra da bu potansiyelin değerlendirildiği alanlardır. Aynı zamanda turizmin etkilerinin görüldükleri yerlerdir. Coğrafi görünüm; turizm söz konusu olduğunda, mekân üzerinde turizm yoluyla meydana gelen değişikliklerin mekâna yansıması ve görsel yolla algılanmasıdır.

Coğrafi Mekan

Mekân, beşeri coğrafyanın merkezinde yer alan bir kavramdır. Mekân ve yer kavramları, kimi zaman birbirinin yerine kullanılmakta, bazen de birbirlerinden ayrı tutulduklarına tanık olunmaktadır. Bazı coğrafyacılara göre yer; daha yerel ve kişisel, mekân ise daha büyük ve daha az kişiseldir. Yer “burası” (dar çevre) iken mekân “orası”dır (geniş çevre). Bir diğer görüşte yer; mekâna göre daha fazla deneyim, daha çok yaşama ve sıkı etkileşim demektir. Bazılarına göre ise yer; sınırlandırılmış ve özel, mekân ise daha açık ve geniş alanlardır. Yerler arasındaki farklılıklar, mekânsal karşılıklı etkilenmenin temel nedenidir, o yüzden etkilenmenin boyutu da değişir. Mekânsal etkileşim, insan faaliyetlerinden doğan her türlü hareket ve akış demektir. Beşeri coğrafyada mekânın kırsal ve kentsel olmak üzere iki önemli bileşeni vardır. Kırsal mekân; insanın ve onun kültürünün yarattığı mekândır. Kırsal kültür (halk kültürü), geleneklerini sürdüren halkların sahip olduğu kültürdür. Kırsal mekânları açıklamada en çok tercih edilen yolların başında, kültürel coğrafi görünümde insanın imzasının en iyi simgesi olan “konutlar” gelmektedir. Kentsel mekân; tarihsel ve doğal unsurlarca biçimlendirilmiş, ideoloji ya da siyasetten arındırılamayan toplumsal bir üründür. Kentin, yerel-ulusal-bölgesel-küresel etkileşim ağlarının kesiştiği toplumsal, sosyal ve fiziki bir mekân olması sonucu, kentsel mekân, yüzyıllar boyunca ekonomik, sosyal, teknolojik ve siyasal süreçlerin etkisinde değişim/ dönüşüm geçirmektedir. Coğrafi mekân içinde önemli bir yeri olan güzergâhlar (rotalar), mekânın hareketli olduğunun bir göstergesidir. Çeşitli ulaşım sektörlerinin rotaları vardır ve mekânın her yerini kullanırlar. O yüzden coğrafi mekânların değişiminde önemli bir role sahiptirler. Coğrafi mekân, doğal ve kültürel elemanlarıyla, kırsal ve kentsel yerleşmeleriyle geçmişten bugüne oldukça değişmiş, bundan sonra da değişimine devam edecektir. Önemli olan bu değişimlerin bir sorun yumağı olarak kalıcı dönüşümlere uğramamasıdır.

Turizmde Coğrafi Mekan

Turizm için coğrafi mekân; alansal olarak küçük bir yer olabileceği gibi, bir yöre, bir bölge ya da ülke olabilir. Bir yerde turizmin başlayabilmesi ve gelişebilmesi için o yerin “turizm potansiyeli”nin olması gerekir. Turizm potansiyeli; arz çekicilikleri, talep ve hizmet çekicilikleri olarak gruplandırılır. Arz çekicilikleri, doğal ve kültürel mekâna ait olan çekiciliklerdir. Hizmet çekicilikleri ise insan eliyle yaratılmış, turiste sunulan tüm hizmetleri (ulaşım, konaklama, yeme-içme, alışveriş, eğlence vb.) içine alır. Tüm turistik çekicilikler, bir yerde turizmin başlamasında ve talebi yaratmada büyük güce sahiptir. Turizm ve coğrafi mekân arasındaki ilişkiler, iki yönlüdür: birincisi; mekâna ait özelliklerin turizmin başlaması, gelişmesi ve sonlanmasında rol oynaması, ikincisi; turizmin mekân üzerindeki etkileri. Turizm her türlü coğrafi mekân üzerinde çeşitli değişimlere yol açmaktadır. Turizm, yerleşmelerin nüfus olarak büyümesinde ve mekânsal genişlemesinde rol oynayan büyük bir itici güçtür. Çevresel, doğal ve kültürel özelliklerin her biri turizm için çekici bir özelliktir. Bu nedenle turizmde doğanın korunması çok önemlidir. Turizm, tatile çıkanlar için “yer”’ sağlayan, yerleşmelerin mekânsal biçimlenmesini etkileyen, kısacası mekânla doğrudan ilişkili bir sektördür. Turizm faaliyetleri, basit konut yerleşmelerinden daha özel karakterde alanlar yaratır. Turizm ve coğrafi mekân arasında güçlü bir ilişki olduğu ortadadır. Bir kez daha vurgulamak gerekirse; bir yerde turizmin başlayabilmesi için öncelikle doğal ya da kültürel çekiciliklerin var olması gerekir. Turizmin sürdürülebilir olabilmesi için de bu çekiciliklerin korunması şarttır. Turizm, gerçekleştiği yerde birçok etkilere yol açtığı için ister doğal, ister toplumsal, isterse ekonomik boyutta olsun, beraberinde bazı değişimleri ve dönüşümleri getirir. Genellikle olumsuz olarak gözlenen turizme bağlı etkiler, coğrafi mekânda kalıcı veya geçici değişiklikler yaratır, turizm ağırlıklı yeni coğrafi görünümler (peyzajlar) ortaya çıkar. Kıyılar, denizler, akarsular, göller, termal sular, dağlar, ormanlar, ilginç oluşumlar ve eşsiz doğal peyzajlar, iklimsel özellikler, turizmin başlaması ve gelişmesi için hem birer kaynak hem birçok turizm türünün uygulanma mekânıdırlar. Doğal coğrafi mekânlar; zihinsel ve bedensel dinlenme, sağlığını kazanma ve koruma, spor yapma, heyecan, adrenalin, güçlüklere karşı meydan okuma, gücünü sınama, dostluk, dayanışma, ekip çalışması, keşfetme, öğrenme, deneyim, hobi kazanma ve uygulama fırsatları sunduğu için, kent insanı, yaşlılar, gençler ve çocuklu aileler için uygun yerlere sahiptir. Doğal mekânlara ve kaynaklara bağlı gelişim gösteren birçok turizm türü ve çok sayı- da aktivite bulunmaktadır. Turizm türlerinin başlıcaları; kıyılar ve deniz, sular, dağlar, yaylalar ve vadiler, ovalar, iklim, ilginç doğal oluşumlardır. Jeoturizm; doğayı ve onun jeolojik-jeomorfolojik oluşumlarını görmek, incelemek amaçlı seyahat, ziyaret ve gezilerden oluşan bir turizm türüdür. Bu tür oluşumlar, ilginç ve eşsiz olduklarından çekicilik gücüde o kadar yüksektir. Türkiye’den jeoturizm için en güzel örnek Kapadokya bölgesidir. Kırsal alanlarda geleneksel ekonomik işlevler, tarım ve hayvancılık olup, bunlara turizm sonradan eklenmiştir. Turizm için “kırsal”ın taşıdığı anlam; kitlesel kıyı turizmi merkezleri dışında kalan, kentsel yerleşmelerden ve sanayi bölgelerinden uzak, kırlara özgü kültürel yapının korunduğu, sakin, havası temiz, sağlıklı ürünlerin elde edildiği, yapaylıkla tanışmamış alandır. Kırsal mekânlar, doğal coğrafyayla bütünleşmiş, kırsal yerleşmeleri ve kültürel mirası içine alan, birçok turizm türü için yerel ve otantik çekicilikler barındıran yerlerdir. Köyler, çiftlikler, tarımsal alanlar ve etkinlikler, dağ başındaki kulübeler, kırsal yolların kenarındaki oberjler ve restoranlar, sürüleriyle dolaşan çobanlar, yerel el sanatları, geleneksel şenlikler vb. kırsal yaşama özlem duyan kent insanını kendine çekmektedir. Kırsal mekânların turizmde kullanımı daha doğrusu rekreasyonel amaçlı olarak kırlara gidişin tarihi çok eskidir. Dünya kültür âlemlerinin ve bölgelerinin çeşitliliği, kültür turizmi için eşsiz zenginlikler sunmakta, dolayısıyla kırsal kültürün otantik yapısı, kırsal mekânlarda birçok turizm türünün gelişmesine zemin hazırlamaktadır. Nitekim Afrika kırsalından Avrupa kırsalına, Uzakdoğu kırsalından Okyanusya adalar kırsalına kadar kültür coğrafyasının birbirinden çok farklı yapısı, kırsal mekânların talep görmesini beraberinde getirmektedir. Kırsala özgü en önemli turizm türü “kırsal turizm”dir. Kırsal turizm; kişilerin doğal ortamlarda dinlenmek ve değişik kültürlerle bir arada olmak amacıyla bir kırsal yerleşmeye gidip, orada konaklamaları ve o yöreye özgü etkinlikleri izlemeleri ya da katılmalarıyla gerçekleşen bir turizm türüdür. Bir başka tanım ise şöyledir: doğal kaynakların, tarımsal alanların, kültürel mirasın, kırsal konutların, geleneklerin ve bölgesel kimliği yansıtacak “marka” olmuş ürünlerin turistik açıdan değerlendirilmesidir. Bu turizm türüne şu yakıştırmalar yapılmaktadır: köy turizmi, aile ve yetişkin turizmi, geri dönüş turizmi, geleneklere adanmış tatil turizmi, keşif turizmi. Kırsal turizm; kırlarda başlayıp kırlarda biten bir turizm türüdür. Çiftlik turizmi; Kırsal alanlarda konaklama ve aktiviteler köy yerine çiftliklerde yapıldığında bu turizm türüne çiftlik turizmi denilmektedir. Çiftlikteki üretim biçimleri turistlere gösterilmekte, ürünlerin tadımı ve satışı yapılmakta, konaklama hizmeti oda-kahvaltıdan tam pansiyona kadar çeşitli şekillerde verilmektedir. Çiftlik tatilleri kapsamında tarımsal üretimin ilgi çekici yanları, kısa doğa gezileri, sergiler, tarihi eserler, avcılık gibi aktiviteler, misafirperverlik anlayışı ve dostluk havası içinde sunulmaktadır. Çiftlik turizmi ve agroturizmi birleştiren İtalya, Avrupa’nın en büyük pazarı haline gelmiştir. Agroturizm (Tarımsal turizm/ Tarım turizmi): Herhangi bir kırsal yerleşmede ekonomik etkinlik tarım ise ve turistik uygulamalarda tarıma dayalı programlar ağırlıklı yer alıyorsa, bu turizm türüne “Agroturizm” adı verilmektedir. Agroturizm; başta küçük çiftlikler olmak üzere, çiftçilere ek gelir sağlamak amacıyla bağ, bahçe, tarla, ahır, ağıl, kümes vb. tarımsal üretim alanları ile küçük ölçekli ve geleneksel gıda işleme tesisleri gibi faaliyet alanlarını ziyaret etmek, günlük işlere katılmak, çiftlik evinde gecelemek, çevreyi keşfetmek, eğlenmek, alış veriş yapmak ve bazen de eğitim almak gibi aktivitelerin bir veya birkaçını kapsayan bir turizm türüdür. Kırsal mekânlarda kırsal turizm kadar önemli olan ve onu tamamlayan başka turizm türleri daha vardır ve iki grupta toplanabilirler:

  • Kırsal kültürel mekânlarda uygulanan, aktivitelerin tamamına yakını kültürel kaynaklara dayalı olan ve katılımcıların doğrudan birincil amaç olarak yerel kültürleri tercih ettiği turizm türleri: kültürel turizm, inanç turizmi, etnik turizm, festival- şenlik turizmi, anı turizmi, gastronomi turizmi, etnoğrafik turizm vb.

  • Kırsal doğal ve kültürel mekânların birlikte kullanıldığı, aktivitelerin doğal ve kültürel kaynaklara dayalı olduğu, yerine göre doğal ya da kültürel aktivitelerin tercih edildiği turizm türleri: kırsal turizm, ekoturizm, yayla turizmi, çiftlik turizmi, agroturizm, kamp-karavan turizmi vb.

Kentsel mekânlar, hem çoğu kentte var olan tarihsel çekirdeğe sahip hem de popüler kültürün sergilendiği yerler olarak kültür turizmi ve kent turizmi için potansiyel taşırlar. Büyük kentler-küçük kentler, tarihsel kentler-çağdaş kentlerin büyük bir kısmı kapılarını turistlere açmışlardır. Kentlerin turizm potasiyeli kent içi kaynaklar kadar kentin lokasyonu ve çevresindeki doğal çekiciliklerle hatta kırsal zenginliklerle de yakından ilgilidir. Günümüzde “bütünleşik turizm” yaklaşımıyla bir liman kentinin kruvaziyer turizmiyle (örneğin Kuşadası/Türkiye, Valensiya/İspanya), ard ülkesi tarım açısından zengin bir kentin agroturizm, çiftlik turizmi ve gastronomi turizmiyle (örneğin Floransa ve Siena/İtalya), çevresinde otantik köylerin yer aldığı bir kentin kırsal turizmle (örneğin Bordo ve Strasburg/Fransa), çevresinde kayak alanlarının var olduğu bir kentin dağ ve kış sporları turizmiyle (örneğin Innsbruck/Avusturya, Davos/İsviçre) bütünleşmesi mümkün olmaktadır. Kentleri turizmde diğer mekânlardan ayrıcalıklı ve avantajlı kılan iki en önemli özelliği vardır: birincisi; ulaşım olanaklarının çeşitliliği ya da kolay erişebilirlik, ikincisi; sayısız türde, her bütçeye uygun konaklama seçeneklerinin olması. Bu iki güç, kent yöneticilerinin ve turizm otoritelerinin yaratıcı çabalarıyla kent için bir fırsata dönüşmektedir. Nitekim; turistlere kent turu yaptıran otobüsler, nostaljik tramvaylar, mini trenler, faytonlar, nehir, kanal, göl gezi tekneleri, füniküler ve teleferikler kenti bir bütün halinde tanımaya olanak vermektedir. Bazı turlar, kent yakınındaki bir kayak merkezine, bir köye, bir rekreasyonel alana, bir kale ya da şatoya kadar uzanmaktadır. Kent turizmi; Kültür, sanat, eğlence, iş-ticaret, alışveriş, yeme-içme, festival-şenlik-fuar, kongre, inanç vb. amaçlarla herhangi bir kentsel yerleşmeye seyahat etme, kent içi ziyaretlerde bulunma, etkinliklere katılma ve konaklamalardan oluşan bir turizm türüdür. Alternatif; “seçenek” demektir, bu noktada alternatif turizm; deniz-kum-güneş üçlüsüne bağlı olarak gelişen kıyı turizmine karşı bir seçenek sunmaktır. Kitle turizmine alternatif olarak düşünülen alternatif turizmde, grup yerine bireysel turlar ön planda tutulmakta, büyük konaklama tesisleri yerine küçük ve orta boy işletmelerin seçimi öngörülmektedir. Alternatif turizm, bir yerin kitlesel ya da esas turizm ürününe karşı alternatif olarak geliştirilmiş ürün çeşididir. Bu genellikle, deniz-kum-güneş üçlüsü olabileceği gibi, bazen de kış turizmi ya da kültür turizminin esas motif olmasına karşı aranan yeni bir alternatif tür de olabilir. Ancak, alternatif turizm türleri kitle turizminin rakibi değil, onun seçeneğidir. Alternatif turizm; yeşil turizm, soft turizm, ekoturizm, yumuşak turizm, kırsal turizm, sürdürülebilir turizm, düşük etkili turizm, doğa merkezli turizm, kültürel turizm, macera turizmi, inceleme turizmi ile zaman zaman aynı anlamlarda kullanılmaktadır. Buradan anlaşılmaktadır ki alternatif turizm; yalnız bir turizm türü değil aynı zamanda bir “çerçeve kavram” ve bir “anlayış”tır

Coğrafi Görünüm

Coğrafi görünüm; manzara ve peyzaj gibi anlamlar taşıması yanında çevre, bölge, yer, habitat ve lokal gibi kavramlarla da iç içedir. Özellikle de coğrafi görünümün bölgesel kavramla ilgisi güçlüdür. Coğrafi görünüm, doğal coğrafi mekânlar ile doğa ve kültürün sentezi olarak ortaya çıkan kültürel görünümleri içine almaktadır ve bu ikincisi gizli olarak bu kavramı daha çok temsil etmektedir. Yine de coğrafi görünümleri ayırmak gerektiğinde esas olarak ikili bir ayrıma gidilebilir: doğal ve kültürel coğrafi görünümler. Bu noktada doğal coğrafi görünümlere dilimizde “manzara” denilmesi doğru düşmektedir. Coğrafi görünüm (peyzaj) tipolojik olarak bir başka şekilde ikiye ayrılmaktadır (Animation Pédagogique, 2010): birincisi; yer şekilleri düzeyinde peyzaj (ova, plato, kıyı dağ vb.), ikincisi; insan yerleşmesi olarak peyzaj (kır ve kent). Kültürel coğrafi görünüm (kültürel peyzaj) kavramı oldukça eskidir. Amerikalı coğrafyacı Carl Sauer, 1925 yılında şu tanımı yapmıştır: “kültürel peyzaj, bir kültür grubu tarafından doğal peyzajların şekillendirilmiş halidir”.

Turizmde Coğrafi Görünümler

Turizm, insanların mekân değiştirerek yaptıkları, seyahat ve konaklamalardan oluşan, “dinlendirici” yönü ağır basan bir hareketliliktir. Turizme katılanların en büyük beklentilerinden biri gittikleri yerde ruhen ve bedenen dinlenebilmeleri, yenilenmeleridir. Onun için en önce ilgili destinasyonun bu beklentilere yanıt vermesi gerekir ki, her turist tipine uygun coğrafi mekânlar ve görünümler, bu gereksinimi karşılamaktadır. Turizm ve coğrafi görünüm arasında ikili bir ilişki vardır. Birincisi; peyzajdan turizme doğru: doğal ve kültürel mirasın turistik potansiyel oluşturması (turistikleşme). Peyzajın güzelliğini yaşamak ve onu deneyimlemek için bir araç olarak turizmden yararlanma. İkincisi; turizmden peyzaja doğru: mekânsal planlama ve turizm altyapılarının geliştirilmesi, ekosistemlerin tüketilmesi, turistlerin izdiham, tıkanıklık, kirlilik yaratması ya da tam tersi gelişmeyi sağlayıcı olması. Bu ilişkiler ve güncel gelişmeler beraberinde şu gereksinimleri de yaratmıştır: iklim değişimi ve turistik alanlara yoğun baskı ile mücadele edecek, doğal ve kültürel kaynakları koruyacak bir yapılanma (doğal ve kültürel mirasa saygılı/duyarlı bir yönetim sistemi); sürdürülebilir turizme adanmış bir yaklaşım; turizmi, peyzaj düzenleme ve planlama dâhilinde ele alacak, onları bütünleştirecek veya tam tersi olarak ayrı tutacak bir politika. Kıyıların turistik kullanımı, öncelikle tatil ve eğlence içindir. Bu kullanım mevsimlik ve kompleks bir yapıdadır. Kıyılar zamanla kentleşmiş peyzajlara dönüşebilir, gerçek değerlerde bayağılaşma görülebilir. Turizmde bayağılaşmanın (banalleşme) anlamı; hem kültürel yapıda hem de doğal yapıda özgünlüğün kalmaması, seçkinliğin kaybolması ve gerçek değerlerin ucuzlaması, yozlaşmasıdır. Bütün bunlar tabii ki coğrafi görünümlere de yansımaktadır. Söz gelimi, çarşılarda tabela kirliliği, yoğun yapılaşmadan doğan çirkin görü- nümler, yerel mimari özelliği taşımayan, her yerde birbirine benzeyen yapılar vb. Kırsal coğrafi görünümler, doğal ortamlarda kırsal yerleşmelerin ve insan eliyle değiştirilmiş doğal çevrelerin peyzajıdır (kırsal kültürel coğrafi görünüm). Kırsal alanlarda kırsal yerleşme dokusu (bir coğrafi mekânda yerleşmeler arası mesafeye göre sık-seyrek olma), kırsal yerleşme şekli (bir yerleşmede konutlar arası mesafeye göre toplu-dağınık olma), kırsal yerleşme planı, kırsal konutlar ve eklentileri, ibadet yapıları, ticaret yapıları, barınaklar, ağıllar, kırsal yollar, tarımsal alanlar ve kırsal coğrafi görünümlere damgasını vurmaktadır. Bugün kentler önemli turistik destinasyonlar haline gelmiştir. 1990’lı yıllara kadar peyzaj yaklaşımı kırsal dünyaya bağlı iken, bugün çok çeşitlenmiştir. Doğal unsurların yeniden inşasıyla kentlerin imajı değişmekte, çekiciliği ve turistlerin ilgisi artmaktadır. Bir ülke ya da bölge halkının yaşam tarzı, gelenek-görenek, değer yargıları ve alışkanlıklar, din, dil, giyim-kuşam, mutfak, mimari ve el sanatları gibi dışa yansıyan özellikleri kültürel turizm alanı içinde kalmaktadır (Özgüç, 1998). Buralarda kültürel turizm başta olmak üzere, arkeo turizm (arkeolojik turizm), inanç turizmi, etnik turizm ve onlardan doğma özel ilgi turizmi etkinlikleri uygulanmaktadır.