TURİZM COĞRAFYASI - Ünite 7: Asya-Pasifik Bölgesinde Turizm Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: Asya-Pasifik Bölgesinde Turizm

Ünite 7: Asya-Pasifik Bölgesinde Turizm

Giriş

Ulaşım ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, 19. yy’da birkaç kişinin katılımıyla Avrupa’da başlayan turizm hareketi, günümüzde milyarlarca insanı ilgilendirir bir duruma getirmiştir. Dünya Turizm Örgütü (WTO)’ne göre günümüzde 1,3 milyar civarında olan dünyadaki turist sayısı, 2020 yılında 1,6 milyara ulaşacaktır. Toplam turizm gelirinin ise 2 trilyon dolar olacağı öngörülmektedir.

Turist geliş oranları göz önünde tutularak dünyada küresel ölçekli üç turizm bölgesinden söz edilebilir. Bunlar; Avrupa-Akdeniz, Asya-Okyanusya (Asya-Pasifik) ve Kuzey Amerika’dır.

2014 istatistiklerine göre turistlerin en çok ziyaret ettikleri ilk on ülke arasında Fransa, ABD (Amerika Birleşik Devletleri), İspanya, Çin Halk Cumhuriyeti, İtalya, Türkiye, Almanya, Birleşik Krallık (İngiltere), Rusya ve Meksika bulunmaktadır. Zaman zaman bu ilk on ülke arasına Malezya da girmektedir.

Bu durumda turizm hareketinin en yoğun olarak yaşandığı kıtanın Avrupa olduğu söylenebilir. Avrupa, Amerika ve Asya-Pasifik bölgelerinin sanayileşmiş zengin ülkeleri, hem en çok turist çeken hem de en çok turist gönderen konumundadır. Bir başka deyişle hem en çok turizm harcaması yapan hem de turizmden en çok gelir elde eden ülkeler bu kıtalarda bulunmaktadır. Dünyada turistlerin yarısından fazlası yine bu bölgelere yönelmekte ve pazarın % 90’dan fazlası yine bu, gelişmiş ülkelerin elinde bulunmaktadır.

Asya-Pasifik (Asya-Okyanusya) Turizm Bölgesi

Asya ve Okyanusya’da bulunan ülkeler, turizm odaklı çalışmalarda Dünya Turizm Örgütü tarafından Asya-Pasifik turizm bölgesi kapsamında incelenmektedir. Asya-Pasifik turizm bölgesi, iki kıtayı bünyesinde toplamaktadır. Asya ve Okyanusya, dünyanın en doğu ve en batısında yer alan arazilere sahiptir. Birbirinden çok farklı koşul ve özelliklere sahip olan bu ülkelerin turizmlerini bir çalışmada incelemenin zorluğu nedeniyle Asya-Pasifik bölgesinin; Kuzey-Doğu Asya, Güney-Doğu Asya ve Güney Asya-Pasifik gibi gruplara ayrılmasında yarar vardır. Ancak Asya ve Okyanusya (Pasifik) kıtalarını ayrı ayrı ele almak da başka bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir.

2000-2006 yılları arasında turizm sektöründe dünya genelinde yıllık ortalama büyü- me oranı % 3,6 olarak gerçekleşmiş, Asya-Pasifik bölgesinde bu oran, bunun neredeyse iki katını (%7,1) bularak dünya ortalamasının üzerine çıkmıştır. Seyahat ve turizm endüstrisinin yarattığı doğrudan istihdam 2006 yılında toplam istihdamın Asya’da yakla- şık olarak %10’u, Okyanusya’da %15’ini oluşturmuştur. Diğer taraftan seyahat ve turizm, Asya-Pasifik ülkelerinin gelirleri içinde %13’e varan önemli bir paya sahip olmuştur.

Asya-Pasifik bölgesinin 2020’ye kadar % 6,5’lik büyüme oranıyla dünyada ikinci en fazla turist çeken yer olacağı ifade edilmektedir. Dünya Turizm Örgütü’nün gelecek tahmini, 2020 yılında en çok turist çekecek bölgelerin başında yine Avrupa’nın yer alacağı yönündedir. Ancak Avrupa’yı takip eden bölge ise Asya-Pasifik olacaktır.

Asya-Pasifik ülkeleri, kendilerine dünyanın diğer bölgeleriyle turizm alanında rekabet üstünlüğü sağlayan koşul ve özelliklere sahiptirler. Asya’ya özgü vahşi yaşamın oluşturduğu doğal, biyolojik ve kültürel çeşitlilik, kıtanın turizm gelişimini şekillendirmede çok etkili olmuştur. Kıtada yeryüzü şekilleri çeşitliliğinden kaynaklanan çekici manzaralar ve büyük çöller bulunmaktadır. Bunun yanında muson ormanlarının başını çektiği zengin bitki örtüleriyle savanlar da bu kıtada yer almaktadır. Turistlerin ilgisini çeken yabani hayvan toplulukları ve çeşitli doğal yaşam alanları, özellikle eko turizm konusunda kıtaya yönelik ilgiyi artırmaktadır.

Asya’da Turizm

Asya, yüzölçümünün yanında nüfusuyla da dünyanın yarısını bünyesinde toplamaktadır. Asya kıtası, yaklaşık 4,5 milyar kişiye ev sahipliği yapmaktadır. Güney Kore, Japonya, Çin, Malezya ve Tayland başta olmak üzere kırk sekiz ülkeden oluşan bu kıta, sahip olduğu doğal güzellikler ve kültürel miras sayesinde her yıl milyonlarca turisti ağırlamaktadır. Tokyo, Seul, Şangay gibi büyük şehirlerin yanı sıra Bali, Jeju, Phuket gibi adaların da ilgi gördüğü kıta, her kesimden insanın aradıklarını bulabileceği bir mekândır.

Ayrıca Asya, “enler kıtası” olarak da tanınmaktadır. Enler, macera arayan birçok turist için çekim alanı oluşturmaktadır. Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir; dünyanın en geniş kıtası, en yüksek tepe (Everest) ve dağlarının (Himalaya) olduğu kıta, en yüksek platonun (Pamir) bulunduğu kıta, en geniş arazisine sahip ülkesinin (Rusya Federasyonu) kıtası, en büyük gölün (Hazar) ve en derin gölün (Baykal) kıtası, en derin okyanus çukurluğunun (Mariana) kıtası, en kalabalık kıta, en kalabalık ülkenin (Çin Halk Cumhuriyeti) bulunduğu kıta gibi…

Asya Kıtası, doğal güzelliklerinin yanı sıra birçok kültürel etkinliğe de ev sahipliği yapar. Eşsiz saraylar ve festivallerden dinî törenlere kadar turistler için çekim alanı yaratacak ortamlar oluşturur. Ancak bu fırsatlardan yararlanmak için kıtaya bahar mevsiminde gidilmelidir. Çünkü kıtanın turizm açısından daha canlı ülke ve şehirlerinde ılıman iklim ve muson iklimi yaşanır. Muson yağışları sayesinde yaz aylarında nem oranı %80’lere kadar çıkmaktadır. Muson yağışlarından yola çıkılarak, kıtayı ziyaret etmek için en uygun mevsimin ilkbahar veya sonbahar olduğu sonucuna ulaşılabilir. Özellikle kiraz çiçeklerinin açtığı Nisan ayı, Güney Kore ve Japonya’ya gitmek için ideal zamanlardır. Bu dönemde yapılan festivallerle, parklar renkli renkli çiçeklerle kaplanır. Ayrıca, Mayıs ayında Buda’nın doğum günü kutlanmaktadır. Bu bağlamda özellikle Budist nüfusun yoğun olduğu yerlerdeki festivaller görülmeye değerdir.

Kıtanın amfibi (hem denizel hem karasal) yapısı, turizm açısından önemli bir çekim alanı olmasını sağlamaktadır. Çünkü böylece karasal olduğu kadar denizel yeryüzü şekilleri de görülmektedir. Kıtayı Kuzey Buz, Ohotsk, Japon, Çin, Umman, Kızıl ve Akdeniz gibi denizler çevrelemektedir. Güneyini ise Hint Okyanusu kaplamaktadır. Kıtanın kıyılarında Arabistan, Hindistan, Çin Hindi, Çukçi, Kamçatka, Kore, Malakka gibi çeşitli yarım adalar bulunmaktadır. Severneya, Sahalin, Japon, Tayvan, Filipin, Haynan, Borneo, Sumatra ve Cava gibi adalar da kıtanın çevresinde yer almaktadır. Buralardaki falez, ria, delta vb. kıyı şekilleri, eşsiz ekosistemler olarak dikkat çekmektedir. Buna Ganj Deltası ve Fly Nehri riyası güzel bir örnek oluşturmaktadır.

Okyanusya’da (Pasifik’te) Turizm

Asya’ya Pasifik Okyanusu’na dağılmış birçok adadan oluşan Okyanusya Kıtası da eklenince turistik alan daha da genişler. Asya ve Okyanusya kıtaları birleşerek Asya-Pasifik Destinasyonu adını alır. Böylece hedefteki turistik alanın 55 derece güneyden 85 derece kuzey enlemine kadar geniş bir alanı kapladığı anlaşılır. Boylam aralığı ise 25 derece doğu ile 120 derece batı arasını bulur. Sahip olduğu boylamlar itibariyle dünyada yeni yıl veya günü ilk ve son karşılayan yer olarak Pasifik bölgesi ortaya çıkar. Asya-Pasifik destinasyonunun Pasifik kısmına bakıldığında bu kıtayı oluşturan yaklaşık üç yüz bin adanın, 40 derece kuzey ile 55 derece güney enlemleri arasında sıralandıkları görülür. Okyanusya kıtasında Avustralya, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine, Mikronezya, Malinezya, Polinezya, Fiji, Guam, Marşal, Yeni Kaledonya, Palau, Solomon, Vanuatu ve Samoa ülkeleri bulunur.

Asya’ya gelen turistler kolaylıkla Okyanusya’ya (Pasifik bölgesine) geçebilirler. Okyanusya, Asya’dan Amerika’ya kadar uzanan çok geniş bir alanı kaplamaktadır. Yüzbinlerce adadan oluşan bu alanda Yeni Zelanda, Fiji (Malinezya), Tahiti (Polinezya), Guam (Mikronezya), Hawai (ABD) gibi daha büyük adalar da bulunmaktadır. Turistler buraları ziyaret ederek konaklayabilmektedirler. ABD’nin Hawai adalarına Kuzey Amerika’dan, Mikronezya’nın Guam ve Saipan adalarına Japonya’dan çok turist gelmektedir. Malinezya’daki Fiji ve Polinezya’daki Tahiti adaları her yıl birçok turist ağırlamaktadır. Hawai, Tahiti ve Fiji hem geziler için hem de Asya-Amerika arasında yolculuk yapanlar için uğrak noktalarıdır.

Bazı Asya-Pasifik Ülkelerinin Turizmine Genel Bir Bakış

Asya-Pasifik bölgesi, doğal ve kültürel çeşitliğine bağlı olarak turistler için gün geçtikçe cazip bir turistik alan haline gelmektedir. Ancak ülkelerin doğal ve kültürel yapılarındaki farklılıklar kadar siyasal yapıları ve turizme yaklaşımları turist geliş oranlarını etkilemektedir. Dünya Turizm Örgütü’nün verilerine göre 2014’te bölgede en çok turist çeken ülkeler şunlardır; Çin Halk Cumhuriyeti, Malezya, Tayland, Güney Kore, Japonya, Singapur, Tayvan ve Endonezya’dır. Bunları Hindistan ve Vietnam izlemektedir.

Çin Halk Cumhuriyeti’nde Turizm

Çin Halk Cumhuriyeti’nin bulunduğu arazi, 15-52 derece kuzey enlemlerinin arasında bulunmaktadır. Arazinin kabaca 75-130 derece boylamları arasında olduğu anlaşılmaktadır. Ülkede yaygın iklimler, ılıman (karasal, okyanusal) ve muson iklimleridir. Çok yüksek alanların engellemesi ve arazinin büyüklüğü nedenleriyle çevredeki su kütlelerinden gelen nemli hava hareketlerinin zayıflaması nedeniyle ülkede ılıman iklim kuşağında çok kurak alanlar (karasal çöller) oluşmuştur. Çin Halk Cumhuriyeti arazisinde görülen bitki örtüleri, muson ormanları, stepler, çayırlar, geniş ve iğne yapraklı ağaç ormanlarıyla mangrov (kıyı ağaçları) ormanları görülmektedir. Ayrıca ülkenin iç kısımlarında karasal çöl alanlar ve özgün bitki örtüleri bulunmaktadır.

Ülkede turistik anlamda dört ayrı bölgeden söz edilebilir. Kuzey Çin’de bulunan Hoang Ho Nehri Havzası hanedanlık eserlerinin yoğunlaştığı Çin Uygarlığının beşiği durumundadır. Karasal iklimin egemen olduğu löslerle kaplı bu alanda ağaç azdır. Alan daha çok kültür turistleri için bir çekim merkezi durumundadır. 3000 km’yi aşan uzunluğuyla Çin Seddi turistlerin en çok görmek istedikleri eser olarak ortaya çıkmaktadır.

Doğu Çin’in odağında Yangçe Nehri bulunur. Şangay buranın en büyük kentidir. Uluslararası limanıyla Çin’in batıya açılan kapısıdır. Kentin batısında yoğunlaşan tarihî eserler kültür turistleri için bir çekim alanı oluşturur. Şangay’a yakın olan Hwangzhou, Wuxi, Suzhou gibi kentlerde de ipek endüstrisi ve geleneksel Çin Bahçeleri bulunur.

Batı Çin, Sincan ve İç Moğolistan özerk bölgelerinden oluşmaktadır. Seyrek nüfusu çöl ve dağlarıyla hiç Doğu Çin’e benzemeyen alanda egemen olan dil Uygur Türkçesi, din İslam’dır. Buradaki en büyük turistik çekicilik Ortadoğu’yu Kuzey Çin’e bağlayan “İpek Yolu’dur. Tibet 5000 m’nin üzerinde olan dünyanın en yüksek platolarıyla, derin vadileriyle, çok yükseklerdeki yerleşimleriyle turistlerin dikkatini çekmektedir.

Güney Çin, kantonlardan oluşmaktadır. Bu alan iklim ve yeryüzü şekilleri açısından eko turizme çok uygundur. Çünkü muson iklimine dayalı yağış fazlalığı yoğun bitki örtüsü ve orman varlığını ortaya çıkarmıştır. Deniz ve macera turizmi arayan turistler için de uygun koşullara sahiptir. Geleneksel Çin sanatçılarının esin kaynağı olan Li Nehri havzasında yer alan Gulin bölgesindeki karstik dağlarda bulunan manzaralar görülmeye değerdir. Doğa yürüyüşü açısından gözde bir yer olan Kunming’de 30 azınlık kültürü keşfedilmiş ve koruma altına alınmıştır. Bölgenin en büyük iş merkezi olan Gwangzhou’da sergi ve gösteri alanları gezilebilmektedir.

Hindistan’da Turizm

Birçok kaynağı bulunmasına karşın Hindistan turizmi, pek gelişmemiştir. Hindistan’a daha çok çevresindeki ülkelerden turist gelmektedir. Bunlar arasında Bangladeş, Pakistan, Sri Lanka ve Nepal yer almaktadır. Bu turistlerin geliş amaçları arasında, dinî tören ve mekânları görmek önemli yer tutmaktadır. Birçok dinîn doğmuş olduğu Hindistan’da Budizm, Hinduizm, Sihizm ve İslamîyete ait çeşitli ibadethane ve tarihi eserler bulunmaktadır. Son yıllarda Hindistan da, Çin Halk Cumhuriyeti gibi bazı ekonomi ve turizm politikaları belirlemiştir. Buna göre Çin’in ardından Asya’nın ikinci büyük gücü olmayı hedeflemektedir. Yönetim, ülkeyi 15 turizm bölgesine ayırmıştır. Bürokratik işlemleri azaltarak gelişmenin önünü açmıştır. Turizmin en önemli can damarlarından olan hava, deniz, kara ve demir yolu ulaşımı alt yapısını modernize etmeye başlamıştır.

Orta Asya Türk Devletlerinde Turizm

Orta Asya ülkeleri, bağımsızlıklarını kazandıktan sonra turizm hareketinde büyük bir değişme gözlenmiştir. Son yıllarda Orta Asya, kıtanın turistik merkezlerinden birine dönüş- meye başlamıştır. Orta Asya Türk Devletleri’nden Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ın turizm açısından diğer ülkelere göre daha iyi durumda oldukları görülmektedir. Türkmenistan ve Tacikistan’da ise turizm yeterli seviyede gelişememiştir. Genel olarak bu ülkelerin hepsinde önemli bir turizm potansiyeli söz konusudur.

Kazakistan, turizm açısından önemli gelişme göstermekte ve turizm konusunda çeşitli hedefler ortaya koymaktadır. Kazak tarihine paralel olarak ülkede Kazak halkının göçebe yaşam tarzını gösteren tarihi yerler, eski şehirler ve antik binalar bulunmaktadır. Kazakistan’daki turizm türleri iş/ticaret turizmi, eko ve doğa turizmi, kış turizmi ve sağlık turizmidir. Kazakistan’da Almatı, Türk dünyasının manevi başkenti Türkistan, kuzeyde Kökçetav, Aktöbe gibi güzel yer ve şehirler bulunmaktadır.

Kırgızistan’da, Orta Asya Türk Devletleri arasında önemli potansiyele sahip devletler arasında yer almaktadır. Kırgızistan, Tanrı Dağları (Tiyenşan), Narin Nehri kıyısındaki vadiler, Issık Gölü ve Sarı Çelenk gibi doğal ve güzel gölleri, Oş ve Özgen gibi tarihi kentlere sahiptir. En önemlisi, Eski Sovyetler Birliği ülkelerinden yaz tatili amacıyla gençlik ve izci kamplarına gelen turist sayısında büyük azalmalar görülmüş; buna karşın iş amacıyla Batılı ve komşu ülkelerden daha fazla yabancı turist gelmeye başlamıştır. Günümüzde Kırgızistan’ın dağ, av, sağlık, iş, macera ve eko turizm türleri konusunda önemli bir potansiyele sahip olduğu görülmektedir. Kırgızistan çok sayıda ve çeşitli av hayvanlarını barındırmakta olup, özellikle av turizmi için dünyanın birçok yerinden insanın Kırgızistan’a gittiği bilinmektedir.

Özbekistan, tarihi ve eski çağlardan kalan tarihi eser ve yapılarıyla pek çok insanın dikkatini çekmektedir. Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan İpek Yolu, çevresinde bulunan tarihi mekân ve eserlerle turizmde önemli bir yer tutmaktadır. Özbekistan; Semerkant, Buhara, Hiva, Termez, Andijan, Taşkent vb. pek çok tarihi ve turistik kente sahiptir. Bu şehirler eşsiz görüntülerini, özellikle İslam mimarisinin kervansaraylarıyla ortaçağa ait eserlerini korumalarına borçludurlar.

Türkmenistan’ın büyük bölümünü çöller oluşturmaktadır. Bu nedenle bitki örtüsü genellikle endemik türlerdendir. Petrol ve doğal gaz üretimi ağırlıkta olan ülkede, yetersiz su kaynakları ve çevre kirliliği gibi etkenlerden dolayı doğal kaynaklar, devlet tarafından koruma altına alınmıştır. Milli Parklardan biri olan Repetek, biyosfer rezervi Karakum Çölü’nde yer almaktadır ve 1979 yılında UNESCO’nun dünya doğa ekosistemleri listesine alınmıştır. Ayrıca son dönemlerde Avaza, turizm bölgesi ilan edilerek turizmde gelişme sağlanması hedeflenmiştir. Gerçekte Türkmenistan, Karakum Çölü’nün kendine özel güzelliği ve tarihi kentleriyle önemli bir turizm potansiyeline sahip bulunmaktadır

Tacikistan’ı ziyaret eden turist sayısı, yukarıda ele alınan ülkelere göre çok azdır. Pamir Dağları dünyada alpinizm alanında çok ayrı bir yere sahiptir. Zirvelere çeşitli zorluklarda tırmanış yolları mevcut olup turistlerin sıkça uğradıkları yerlerden biridir. Genellikle Kırgızistan’daki tırmanış turları ile birleştirilerek turizme sunulmaktadır. Ülkede turizm potansiyeli bulunmakla birlikte, üst ve alt yapı yetersizliğinden dolayı turist gelişleri yeterli değildir. Tacikistan, gökyüzüne uzanmış muhteşem dağlara ulaşan yolları, vadileri, tarihi kentleri ile önemli bir turizm potansiyeline sahiptir.