TURİZM ULAŞTIRMASI - Ünite 4: Denizyolu Ulaştırması Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Denizyolu Ulaştırması

Giriş

Dünya yüzeyinin yaklaşık dörtte üçü deniz ve okyanuslar ile kaplıdır. Bu kadar büyük bir alana sahip olan suyun, insanlar, ülkeler ve kıtalar arası ulaşımda ne denli önemli olduğu aşikârdır. Uluslararası rekabetin belirgin olduğu denizyolu taşımacılığının temel elemanları ise deniz araçları ve limanlardır. Denizyolu taşımacılığının yurtiçi, yurtdışı ve transit taşımacılıkla ülke ekonomisine katkısı büyüktür. Taşıma maliyetinin demiryoluna göre 3,5 kat, karayoluna göre 7 kat ve havayoluna göre 22 kat daha ucuz olması, tek seferde büyük miktarlarda taşıma özelliği denizyolu taşımacılığının önemli avantajları arasındadır. Ayrıca, denizyolu ile yük ve yolcu taşımacılığı hızlı, güvenli, konforlu ve ekonomiktir.

Denizyolu Ulaştırmasının Tarihsel Gelişimi

Denizyolu ulaşımı, taşımacılığı ve ticareti, tarihin en eski dönemlerinden beri var olmuş ve denizcilik dünyada Akdeniz’de başlamıştır. İlk deniz aracı MÖ 3000 yıllarında Mısırlılar tarafından yapılmıştır. Denizyolu ulaştırmasının tarihsel gelişimi içinde Vikingler 10. yüzyıl sonlarında Grönland’a (Atlas Okyanusunun kuzeyinde Danimarka’ya bağlı bir bölge) kadar, sonrasında Akdeniz’e kadar ilerlemişlerdir. Ticaret gemileri ve savaş gemilerinin ortaya çıkması ile birlikte Romalılar ilk donanma kavramını ortaya çıkarmıştır. 1517’de Piri Reis tarafından ilk dünya haritasının hazırlanması ve Mısır seferi sonrasında hazırladığı Kitab-ı Bahriye dünya denizciliğinin kılavuzu olmuştur. Bilindiği üzere Piri Reis'in eserinde bütün denizlerin sathı akıntıları, koyları, körfezleri, boğazları, limanları birer birer ve bütün bilimsel nitelikleri ile belirtilmektedir. 1517’de Piri Reis tarafından ilk dünya haritasının hazırlanması ve Mısır seferi sonrasında hazırladığı Kitab-ı Bahriye dünya denizciliğinin kılavuzu olmuştur. Bilindiği üzere Piri Reis'in eserinde bütün denizlerin sathı akıntıları, koyları, körfezleri, boğazları, limanları birer birer ve bütün bilimsel nitelikleri ile belirtilmektedir. İnebahtı Savaşı (1571) sonrasında kadırga gemilerinin yerini korvetler ve firkateynler almaya başlamıştır. 19. yüzyıla gelindiğinde sanayi devrimiyle birlikte ahşap savaş gemileri yerini buharla çalışan zırhlılara bırakmıştır. 20. yüzyıla gelindiğinde dünyadaki politik ve teknolojik gelişmeler deniz ticaretini de etkileyerek değişimlere yol açmıştır. Teknolojik gelişmelere paralel olarak gemilerin süratlerinin ve tonajlarının artması denizyolu ulaşımını cazip hale getirmiştir. Kara, deniz ve hava taşımacılığı bütünleşerek kombine taşımacılık gelişmiş, özellikle de konteynırların ortaya çıkması ile giderek artan bir önem kazanmıştır.

Türkiye’de Denizcilik Tarihi ve Denizyolu Ulaştırması

Ege, Karadeniz ve Akdeniz sahillerindeki ülkeler Osmanlı topraklarına katıldıkça, donanmaya ve deniz gücüne duyulan gereksinim artmaya başlamış, Marmara kıyılarında Karamürsel, İzmit ve Gemlik’te üsler kurulmuş, İzmit’te amiral sancağı oluşturulmuştur. Fatih Sultan Mehmet döneminde Kadırga Limanı’nda ve Haliç’te iki ayrı tersane yapılarak, yeni bir donanma kurma çalışmaları başlamıştır. Türk denizciliği ve gemileri 15. ve 16. yüzyıllarda Osmanlı Devleti ile Akdeniz’in stratejisini belirleyen en büyük güç olmuştur. Türk denizciliğinin en parlak dönemlerinden biri ünlü Türk denizcilerimizden Barbaros Hayrettin Paşa’nın 1534 yılında fiilen göreve başladığı dönemdir. Dünyada 16. yüzyılda limanlar arası taşımacılık ve ticaret artmış, 17. yüzyılda daha geniş bir coğrafyayı kapsamıştır. Osmanlı Devleti önce Avrupa ile olan ticaretini Fransız bayrağını taşıyan gemilere vermiş, kapitülasyon ile Türk limanları arasında da Fransız gemileri işletilmiştir. 19. yüzyılın ilk yarısının sivil ve ticari denizciliğimizde çok önemli bir yeri vardır. Aynalıkavak tersanesinde yurdumuzda ilk buharlı gemi olan Eseri Hayr vapuru 1837 tarihinde inşa edilmiş, sonra aynı tersanede Mesir-i Bahri ve Tair-i Bahri vapurları inşa edilmiştir. Tanzimat Fermanı’nın ilan edildiği 1839 yılında deniz bilimlerini öğretmek ve ülkenin gereksinim duyduğu denizcilerin yetişmesi amacıyla Mekteb-i Fünun-ı Bahriye adıyla bir okul ve 1843 yılında denizcilik alanında faaliyet gösteren ilk firma Fevaid-i Osmaniye kurulmuştur. 1890’lı yıllarda yabancı yatırımcılara İstanbul'da liman tesisleri kurma ve işletme imtiyazları verilerek, denizcilik faaliyetleri daha çok Avrupalıların eline bırakılmıştır. Sivil denizcilik kuruluşlarının deniz ticareti yapmaları 1908 yılında 2. Meşrutiyetin ilanından itibaren devletçe desteklenmiştir. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Anlaşması ile kabotaj hakkı elde edilmiş, ancak türlü zorluklar nedeniyle bu hakkın kullanılamaması hükümeti harekete geçirmiş ve yeni gemilerin alınarak, ulusal taşıma filosunun büyütülmesi zorunlu olmuştur. Cumhuriyet ile her alanda olduğu gibi, deniz ticareti ve taşımacılığı açısından da önemli adımlar atılmış ve 1925 yılında İstanbul Liman İşleri İnhisarı bir anonim şirket olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin millileştirme politikasına paralel olarak da 1934 yılında İstanbul Liman İşleri Umum Müdürlüğü kurulmuştur. 1935 yılında Fransız şirketinin bütün hisseleri 162 milyon Fransız Frangına satın alınarak liman millileştirilmiştir. 1981 yılında denizciliğimize dinamizm kazandırabilmek için İstanbul Deniz Ticaret Odası (DTO) kurulmuştur. Bunu izleyen yıllarda açılan şubelerle DTO'nun faaliyet alanı tüm kıyılarımızı kapsayacak biçimde genişletilmiştir.

Denizyolu Taşımacılığındaki Uygulamalar

Yük Taşımacılığındaki Uygulamalar Ülkemizde ve dünyada deniz taşımacılığı başlıca iki ana sınıfta toplanmaktadır:

  • Kabotaj taşımacılığı
  • Uluslararası taşımacılık

Kabotaj ve uluslararası deniz taşımacılığı, "hizmet" ve "rekabet" yönünden birbirinden farklılıklar gösterir. Uluslararası rekabete kapalı olan deniz taşımacılığı türü diye tanımlayabileceğimiz kabotaj taşımacılığında hizmet iç piyasaya dönüktür. Açık deniz taşımacılığında ise uluslararası rekabet söz konusu olup, taşıma hizmeti uluslararası piyasa koşullarına göre yürütülür. Deniz taşımacılığı, taşıtan ve taşıyan (donatan/armatör) arasında bağ kuran bir ulaşım sistemidir. Deniz taşımacılığında arztalep dengesi, taşınacak yük ile onu taşıyan tonaj arasında oluşur. Deniz taşımalarında hizmetin parasal karşılığı navlun olarak tanımlanır. Navlunda fiyatlandırma ise arztalep dengesine göre belirlenir. Taşıma hizmetinde arzı tonaj, talebi de yük belirler. Tramp taşımacılığında arz talep dengesi layner taşımacılığına göre daha esnektir. Çoklu taşıma ise bir yükün, satıcıyla alıcı arasında en az iki taşıma sistemiyle ve tek yük senediyle taşınmasıdır. Çoklu taşıma bir ülkenin ulusal sınırları içinde yapılabileceği gibi, uluslararası alanda da yürütülür. Yükün uluslararası alanda taşınması durumunda taşıma uluslararası çoklu taşımaya dönüşür.

Yolcu Taşımacılığındaki Diğer Uygulamalar

Kruvaziyer dışında denizyolu ile yapılan diğer yolcu taşımacılığına baktığımızda yolcu motorları, feribotlar ve yolcu gemileri ile yapılan düzenli seferler karşımıza çıkmaktadır.

  • Yolcu gemisi: On ikiden fazla yolcu taşıyan ticaret gemisidir.
  • Yolcu motoru: Tam boyları kırk iki metreden az olan ve liman sefer bölgesi içinde veya merkez iskelesinden yirmi beş milden uzaklaşmadan günübirlik yolcu taşıyan ticaret gemisidir.
  • Feribot: Asıl amacı kısa ve orta mesafeli hatlarda yolcu taşımak olan, ancak bunun yanında araba ve kuru yük taşıyacak şekilde inşa edilmiş veya uyarlanmış ve bu amaçla kullanılan ticaret gemisidir.
  • Ro-Ro/Yolcu gemisi: Asıl amacı yükü bir rampa üzerinden tekerlekli araçlarla yükleyip boşaltılacak olan ve bununla birlikte on ikiden fazla yolcu taşımak için inşa edilmiş ya da dönüştürülmüş ve bu amaçla kullanılan ticaret gemisidir.

Deniz Turizmi

Deniz turizmi; kruvaziyer turizmi, yat işletmeciliği, yat limanı işletmeciliği, günübirlik tekne turları, eğlence ağırlıklı su üstü ve su altı aktiviteleri ve dalma sporlarından oluşan ve doğrudan denizalanı içerisinde gerçekleşen faaliyetler bütünü olarak tanımlanabilir. Önceleri belli bir kesimin denizde spor, eğlenme, dinlenme aracı olarak ortaya çıkan deniz turizmi, 1960’lı yıllardan itibaren yaygınlaşmış ve uluslararası bir nitelik kazanmıştır.

Deniz Turizmi Tarihi

Deniz yollarının turizm faaliyetlerinde kullanılması 19. yüzyılın ikinci yarısıyla başlamıştır. İngiltere’de bir turizm işletmecisi olan Thomas Cook 1866 yılında bir turist grubu oluşturarak, turistik amaçla ilk olarak İngiltere’den Amerika’ya yandan çarklı bir gemiyle seyahat düzenlemiştir. 1960’lı yıllarda ilk turist taşıyan teknelerin Ege kıyılarımıza uğraması ile başlayan yat turizmimiz 1970’li yıllarda Batı Avrupalı ve Amerikalı turistlerin gelmeye başlaması ve Yunanistan’dan gelen yatların uzun süre kalmaya başlamasıyla ortaya çıkmıştır. Ülkemizde deniz turizmi alanındaki düzenlemeler ilk defa 1982 yılında yayımlanan 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile yasallık kazanmıştır.

Kruvaziyer Turizmi

Kruvaziyer turizmi, kruvaziyer limanlarında, kruvaziyer adı verilen lüks yolcu gemileri ile üst gelir grubu dâhil, turistlerin getirilmesi-götürülmesi veya yolcu değişiminin yapılmasıdır. Kruvaziyer turizminde yolcuların getirilipgötürülmesi yolcu taşımacılığından farklı olup, turistik gezi amacıyla yapılmakta, yolcular açısından herhangi bir ticari amaç güdülmemektedir. Kruvaziyer turizminde verilen hizmetin kalitesi çok önemlidir. Çünkü kruvaziyer sektörü rekabetçi bir sektör olup, aynı yolcunun yeniden aynı gemiyi tercih etmesi iyi bir hizmeti ve güçlü bir organizasyonu gerektirmektedir. Hizmet kalitesine paralel olarak gemideki mürettebat, navigasyon, makine ve diğer tüm bölümlerde çalışan personel bazen gemideki yolcu sayısının yarısına ulaşabilmektedir. Bir kruvaziyer şirketinde operasyon ve pazarlama olmak üzere iki ana bölüm yer almaktadır. Operasyon genelde, limanlar arasındaki bağlantıyı sağlamakta, hangi programda hangi limanın hangi sırayla izleneceğini planlamaktadır. Uğranılacak limanlar saptanırken geminin en ekonomik hızla iki liman arasını kat edeceği süre hesaplanmakta ve seyir ekonomik hızla gerçekleştirilmektedir. Ayrıca teknik olanaklar ve maliyet de operasyon bölümü tarafından hesaplanmaktadır. Pazarlama bölümü ise gezi programları ve paketlerin pazarlanması ve satılmasıyla ilgilenmektedir.

Kruvaziyer Türleri

  • Klasik Kruvaziyerler: Kruvaziyer pazarının yaklaşık %30’unu oluşturan klasik kruvaziyerlerde yolculuk süreleri biraz daha uzundur. Bu kruvaziyer türünde eğlence, oyun ve alışverişten ziyade kaliteli servis önemsenmektedir.
  • De Luxe Kruvaziyerler: Üst gelir grubuna hitap eden ve çok lüks gemilerle yapılan de luxe kruvaziyerler pazarın küçük bir bölümünü oluşturmaktadır.

Bunların dışında daha özel kapsamlı kruvaziyer turları da bulunmaktadır:

  • Fly/Cruise: Yolcunun evinden gemiye binişine ve gemiden inişinden evine varışına uçak yolculuğunun eklenmesi şeklinde oluşan turlardır.
  • Özel İlgi Cruise: Bu kruvaziyer türünde kültür ve sanat gibi özel ilgi alanları ön plana çıkmaktadır. Tarihi ve coğrafi özellikleri olan yöreler kruvaziyer programlarının temelini oluşturmaktadır.
  • Eğitsel Cruise: Öğrencilerin tarih, coğrafya, arkeoloji, deniz bilimleri gibi eğitsel alanlarda öğrendiklerinin yerinde görülmesine olanak sağlayan eğitsel kruvaziyerler genellikle birkaç ay için düzenlenmektedir.
  • Resort Cruise: Tenis, golf, dalma, derin deniz balık avcılığı gibi sportif faaliyetler için özel olarak düzenlenen resort kruvaziyerler spor olanaklarının var olduğu bölgeler seçilerek gerçekleştirilmektedir.
  • Kıyı Gezi Turları: Aynı ülke limanları arasında veya birbirine yakın ülke limanları arasında, gemi dışındaki ulaşım biçimidir.

Dünyada Kruvaziyer Turizmi

Kruvaziyer turizmi gezi endüstrisi içerisinde en hızlı büyüme sağlayan alandır. Cruise Lines International Association (CLIA) verilerine göre kruvaziyer turizmi 1970’den bu yana %2.100 büyüme sağlamıştır. Son yıllarda Akdeniz çanağı kruvaziyer turizm açısından önemli uğrak yerlerden biri olmuştur. Akdeniz çanağında 2010 yılında 162 gemi aktif olarak çalışmış, bu 162 geminin toplam yatak kapasitesi 190.114, gemi başına ortalama yatak kapasitesi ise 1.174 düzeyinde olmuştur. Yine 2010 yılında 3,47 milyon yolcu ortalama 8 gün olmak üzere Akdeniz çanağında seyahat etmiştir.

Türkiye'de Kruvaziyer Turizmi

Bir geminin limanlara girmesi ve çıkmasıyla ilgili olarak o ülkeye ödenmesi gereken vergiler ile limanın vermiş olduğu hizmetlerin bedeli kruvaziyer turizmi işletmeleri açısından önemli bir maliyet kalemidir. Pilotaj, römorkaj, palamar hizmeti, çöp hizmetleri, katı atık, sıvı atık vb. gibi hizmetler kruvaziyer gemilere ücret karşılığı verilmektedir. Ayrıca ayakbastı parası da liman giderleri arasındadır. Liman hizmet tarifelerinin indirilmesi ve ayakbastı paralarında yapılan bazı indirimler ülkemize gelen kruvaziyer yolcu sayısını ciddi biçimde arttırmıştır. Bir kruvaziyer yolcunun ülkemize uğradığında ortalama günlük 400 dolar harcama yaptığı belirtilmektedir. Kaba bir hesap ile 2010 yılında sadece kruvaziyer yolcularının ülkemize bıraktıkları döviz yaklaşık 700 milyon dolar civarındadır.

Günübirlik Gezi Tekneleri

Günübirlik gezi tekneleri, adından da anlaşılacağı üzere bir günlük faaliyet olup, genellikle yakın yerlerin ve daha önceden belirlenmiş yerlerin tekne ile gezilmesidir. Günübirlik yapılan boğaz turları verilebilecek en güzel örneklerden biridir. Deniz Turizmi Yönetmeliğinde de gezi, spor, eğlence ve turizm amacıyla limandan aldığı yolcuları aynı gün aynı limanda indiren, denize elverişlilik belgesine sahip deniz turizmi aracı olarak tanımlanmıştır.

Yat Turizmi

Deniz turizmi, yat ve kruvaziyer turizmi olarak iki ayrı başlık altında incelenebilir. Kruvaziyer turizm ile ilgili bilgiler yukarıda verilmiştir. Yat turizmi ise turistin yata ulaşması ve belirli bir gezinti sonunda tekneyi terk etmesi süresi içinde gerçekleşen tüm turistik faaliyetler şeklinde ifade edilebilir.

Yat Turizminin Tarihçesi

Tarihte nehir ve göl kıyılarında yerleşen insanlar gezinti amacıyla deniz araçlarını geliştirmeye başlamış ve ilkel yelkenlilerin yapımıyla deniz alanlarına çıkmışlardır. MÖ 3000’li yıllarda Mısırlılar tarafından papirus denilen sazlardan yapılmış teknelerin gezinti amaçlı kullanıldığı bilinmektedir. Milattan sonra 8. yüzyıldan sonra Vikinglerin güverteli yelkenlileri yapımı deniz ticaretini de geliştirmiştir. Sonrasında ise Felemenkler tarafından küçük tekneler korsan ve kaçakçıları yakalamak için kullanılmış ve kendi ticaret yollarını korumak için küçük ve hızlı tekneleri geliştirerek “avcı” anlamına gelen “Jaght” ismini vermişlerdir. Dünyada deniz turizminin odaklandığı nokta olarak Akdeniz görülmektedir. Yat turizmi de özellikle Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde gelişim göstermiştir. Bu bölgede eski medeniyetlerin bıraktığı arkeolojik zenginlikler yat turizminin bu bölgelerde ön plana çıkmasını sağlamıştır. İlk olarak İngilizler tarafından yelkenin spor olarak benimsenmesi sağlanmış ve 1839 yılında Seamark Club adlı bir kulüp kurulmuştur. Ülkemizde benzer amaçlı yat kullanımı ve yat yarışlarının yapılması, Büyükada Yat Kulübü tarafından 1898 yılında 2 haftalık düzenlenen seri yarışlar olarak tarihimizde yer almaktadır.

Dünyada ve Türkiye’de Yat Turizmi

Akdeniz çanağında deniz turizmi Batı Akdeniz’den başlayarak doğuya doğru devam eden bir gelişme içerisindedir. Coğrafi konumu, iklimi, yat güzergâhları, tarihsel ve kültürel değerleri bakımından bütünüyle zengin bir potansiyel oluşturan kıyılarının çokluğu nedeniyle Türkiye, Doğu Akdeniz ülkeleri içerisinde en şanslı ülkelerden biridir. Türkiye’de yat turizmi hareketleri, 1980’li yılların ikinci yarısından sonra iç ve özelliklede dış talebin uyanışı ile gündeme gelmiştir. Ege ve Akdeniz kıyılarının yat turizmine çok uygun zeminler oluşturması, ayrıca dünya yatçılarının temizlik, yoğunluk ve alışkanlık bakımlarından diğer yatçılık bölgelerinden kaçmaları, Türkiye’de yatçılık hareketlerine ilk ivmeyi kazandırmıştır. Son yıllarda Avrupa Birliği ülkelerinde yatlar için belirlenen vergiler yatçıların Doğu Akdeniz’e yönelmelerine neden olmuş ve bu durum Türkiye de yat turizmi için önemli bir fırsat ortaya çıkarmıştır. Ancak, ülkemizde yat limanlarının yetersizliği, altyapı ve üstyapı eksiklikleri yatçılık faaliyetlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Ülkemizin sürekli büyüyen yat turizmi sektöründeki payını artırması yeni yat limanlarının hizmete sunulması ile mümkün olacaktır.

Yat İşletmeciliği

Yat turizminde en önemli iki bölge Akdeniz Çanağı ve Karayipler’dir. Ülkemizin coğrafi konumunun Akdeniz Çanağında olması önemli bir avantajdır. Ayrıca üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin sahip olduğu 8.333 km’lik kıyı şeridinin yaklaşık 6.500 km’si yat turizmine elverişlidir. Genel turizm gelirleri içerisinde yat turizm gelirleri farklı bir konuma sahiptir. Yat turizmini tercih eden bir turist, kara turizmini tercih eden bir turiste göre 20-30 kat fazla gelir bırakmaktadır. İnsanları turizme iten temel etkenlerden biri de meraktır. Özellikle de yat turizminde bakir kalabilmiş doğal ve tarihi alanların keşfi çok önemlidir.

Yat Tanımı ve Sınıflandırılması

Yönetmeliğe göre yat; gezi, spor ve eğlence amacıyla deniz turizmi ticaretinde kullanılmaya uygun, taşıdığı yolcu sayısı on ikiyi geçmeyen, yük, yolcu ve balıkçı gemisi niteliğinde olmayan, kamarası, tuvaleti ve mutfağı olan deniz aracıdır. Ayrıca kabotaj seferinde yüz mille sınırlı, en yakın karadan yirmi milden fazla uzaklaşmamak koşulu ile taşıdığı yolcu sayısı otuz altıyı geçmeyen, tonilato belgesinde yat olduğu belirtilen deniz turizmi araçları da yat olarak tanımlanmaktadır. Yönetmelik, on iki yatak kapasitesinden fazla, tonilato belgelerinde yolcu gemisi olarak nitelendirilmiş yat tipinde inşa edilmiş deniz araçlarını da yat olarak kabul etmektedir. Kullanım amaçlarına göre yatlar özel ve ticari yatlar olmak üzere, hareket gücüne göre ise motor yat ve yelkenli olarak ikiye ayrılmaktadır. Yatlar yapıldıkları malzemelere göre de adlandırılmaktadır. Bu malzemeler ahşap, sac, fiber-glass, beton, çelik, polyester, alüminyum gibi malzemelerdir. Kullanım sıklığına göre genel olarak üç ana gruba ayrılmaktadır. Son yıllarda kullanımı yaygınlaşan ve yat turizmi içerisinde cazibesi artan mega yatlar üst gelir grubu tarafından tercih edilen 25-30 metre üzerinde büyüklüğe sahip olan yatlardır.

Yat İşletme Çeşitleri

  • Mürettebatlı Yatçılık (Crewed): Klasik yatçılık olarak adlandırılan bu tür yatçılıkta tüm hizmetler yat mürettebatı tarafından görülür.
  • Mürettebatsız Yatçılık: Bare-boat olarak da adlandırılan, mürettebatsız olarak 2-6 kişilik yatlarla yapılmakta olan ve bir veya birkaç teknenin kiralanarak birlikte gezmesi şeklinde yapılmaktadır.
  • Yabancı Bayraklı Yatlar: Yabancı bayraklı deniz turizmi araçlarının kiralanması veya yabancı işletmelerin temsilciliği, mülkiyetinde işletme belgeli 30 yatak ve üzerinde Türk bayraklı yatlara sahip olan deniz turizmi aracı işletmeleri, beş yıla kadar yabancı bayraklı yat kiralayabilir veya yabancı yat işletmelerinin temsilciliğini yapabilirler.

Yat Limanları (Marinalar)

Yat Limanı Tanımı

Yat limanı, yatların bağlanabilecekleri ve yatçıların yatlarından yürüyerek çıkabilmelerine olanak sağlayan iskelelere, dinlenme, konaklama ve alışveriş gibi sosyal tesisler ile yatlara bakım, onarım, karaya çekme ve teknik hizmet sunan birimlere sahip deniz turizmi tesisleridir.

Yat Limanlarının Sınıflandırılması ve Özellikleri

Yat limanları; üç çıpalı yat limanları, dört çıpalı yat limanları, beş çıpalı yat limanları olarak üçe ayrılmıştır. Yat limanlarının kalitesini belirlemede ve sınıflandırılmasında çıpa verilmesi esas alınmış, çıpa verilmesine ilişkin kıstaslar belirlenmiştir. Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihinden önce belgelendirilen yat limanları ve yat işletmelerinin, fiziki nitelikleri ve işletme nitelikleri değiştirilmediği sürece, belgeleri geçerliliğini korumaktadır.

Türkiye’deki Yat Limanlarının Durumu

Türkiye’de, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belgeli 22’si yabancı olmak üzere toplam 114 yat işletmesi, 24’ü işletme belgeli 18’i yatırım belgeli olmak üzere toplam 42 adet de yat limanı ve çekek yeri bulunmaktadır.

Yat Limanı İşletme Belgesi

Deniz Turizmi Yönetmeliği kapsamında deniz turizmi tesisi olarak tanımlanan yat limanlarına, turizm yatırım belgesi veya doğrudan yatırım işletme belgesi verilmektedir. Turizm yatırım belgesi yatırım aşamasında verilen belge, doğrudan turizm işletme belgesi de turizm yatırımı belgesi almadan verilen belgedir.

Mavi Bayraklı Marinalar ve Mavi Bayrak Kriterleri

Mavi Bayrak, belirlenmiş standartları taşıyan plaj ve marinalara verilen uluslararası bir çevre ödülüdür. 1987 yılında Avrupa Çevre Eğitim Vakfı (FEEE) tarafından mavi bayrak çalışmaları birleştirilerek ilk 11 Avrupa Birliği üyesi ülke tarafından uygulanmaya başlanmıştır. 2001 yılında ise Avrupa’nın dışında yer alan ülkelerden gelen talepler doğrultusunda kampanyanın kapsamı genişletilmiş ve Avrupa Çevre Eğitim Vakfı’nın adı Çevre Eğitim Vakfı olarak değiştirilmiştir.

Mavi Bayrak Kriterleri

Mavi bayrak kriterleri; çevre eğitimi, çevre yönetimi, güvenlik ve deniz suyu kalitesi olarak dört ana bölüme ayrılmıştır. Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı tarafından belirlenen bu kriterler, yine aynı organizasyon tarafından geliştirilip değiştirilmektedir.