TÜRK ANAYASA HUKUKU - Ünite 8: Anayasa’nın Değiştirilmesi Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 8: Anayasa’nın Değiştirilmesi
Ünite 8: Anayasa’nın Değiştirilmesi
Genel Olarak Anayasaların Değiştirilmesi Sorunu
Anayasal Değişmeye Yol Açan Faktörler
Genel olarak anayasal değişmeye yol açan faktörler, başka bir ifadeyle anayasal değişmenin temel dinamikleri arasında sosyal, siyasal ve ekonomik faktörler, teknolojik gelişmeler, yeni bir devletin kurulması ya da bağımsızlığını elde etmesi ve bir ülkenin siyasal rejiminde meydana gelen değişiklikler gibi durumları saymak mümkündür.
Anayasayı Yapan veya Değiştiren İktidar
Bir devletin anayasasını yapan ya da değiştiren iktidara “kurucu iktidar” adı verilmektedir. Kurucu iktidar, asli kurucu iktidar ve tali kurucu iktidar olarak ikiye ayrılır:
Asli kurucu iktidar, bir ülkenin siyasal rejiminde ihtilal, hükûmet darbesi veya ülkenin parçalanması sebebiyle bir hukuk boşluğu meydana gelmesi ya da bağımsızlığın kazanılması veya yeni bir devletin kurulması gibi durumlarda hiçbir hukuk kuralıyla bağlı olmaksızın yeni anayasayı yapan iktidara denir. Asli kurucu iktidar, sınırsız ve hukuk dışı bir olay olmasına karşılık, sosyolojik anlamda toplumdaki siyasal değer ve inançlar, siyasal güç dengesi, uluslararası ortam ve ülkenin dış ilişkileri gibi faktörlerle kendini sınırlı hissedebilir. Öte yandan, evrensel anlamda hukukun varlığının anayasadan bağımsız olduğu kabul edilirse, asli kuruculuğun tamamen hukuk dışı bir işlev olmadığı söylenebilir. Bu durumda özellikle demokratik bir kurucu iktidarın, hukukun genel ilkeleri ve insan haklarından kendini muaf tutması mümkün olmayacaktır.
Tali kurucu iktidar ise, bir ülkenin anayasasını, mevcut anayasal kural ve usuller çerçevesinde tümden yenileyen ya da değiştiren iktidara denir. Asli kurucu iktidarın aksine, tali kurucu iktidar hukuken sınırlı bir iktidar olup yaptığı yeni anayasa ya da anayasa değişiklikleri, geçerliliğini yürürlükteki anayasadan alır. Tali kuruculuk işlevi, bağımsız olmayıp yürürlükteki anayasadan türediği için “türev kurucu iktidar” olarak da adlandırılmaktadır. Anayasa’nın zaman içerisinde ortaya çıkan yeni gelişmelere uyarlanabilmesi için değişmesi gerektiğinden, hangi yöntemlere göre değiştirilebileceği de anayasada belirtilmektedir. Bir ülkenin normal yasama organının anayasayı değiştirebileceği, ancak yeni bir anayasa yapamayacağı yolunda görüşler olmakla birlikte, bu yaklaşım tümüyle hukuki dayanaktan yoksundur. Anayasa ile yetkilendirilen normal bir yasama organı da kurucu meclis niteliğine sahiptir. Darbe dönemlerinde öncelikle yürürlükteki anayasa ve mevcut seçilmiş parlamento ortadan kaldırıldığından, darbeciler yeni anayasayı hazırlarken hukuken hiçbir kuralla bağlı değildirler ve dolayısıyla da uymak zorunda oldukları usul kuralları da yoktur. Bu dönemlerdeki kurucu meclisler de bu nedenle “asli kurucu meclis” olarak adlandırılır. Buradaki “aslilik” üstünlüğü değil, hukuk-dışılığı ifade eder. Buna karşılık, normal demokratik dönemlerde anayasayı ülkenin parlamentosu değiştirir ve bunu yaparken anayasadaki usul kurallarıyla bağlı olduğundan “tali kurucu meclis” olarak adlandırılır. Dolayısıyla demokratik olarak seçilmiş normal meclisler gerekli usule uyarak pekâlâ yeni bir anayasa da yapabilirler.
Anayasaların Yapımı veya Değiştirilmesi Yöntemleri
Anayasa yapımı veya Anayasa’nın değiştirilmesi bakımından, anayasa hukukçuları ve politika bilimcileri tarafından belirlenen çeşitli yöntem veya modelleri en genel biçimde üç kategori hâlinde inceleyebiliriz. Bu yöntemler hiyerarşik yöntem, organik yöntem ve sözleşme yöntemidir.
Hiyerarşik yöntemde anayasa yapımı, Anayasa’nın, bir kişi, kurul ya da temsili olmayan bir meclisçe “tepeden inme” (top-down) bir usulle kabul edilmesi biçiminde. Bu yöntemin klasik uygulaması, hükümdar ya da monarkın tek yanlı bir iradi tasarruf ile “ferman” biçiminde bir anayasayı kabul ve ilan etmesidir. Monarkın kendi yetkilerini bir ferman ile sınırlaması, mutlak monarşiden, sınırlı (meşruti) monarşiye geçişi ifade eder. Ancak monarkın kendi iktidarını sınırlaması, genellikle birtakım tarihî, sosyal ve siyasal faktörlerden kaynaklanır.
Organik yöntemde anayasalar mevcut anayasal kurumlar tarafından yürürlükteki usul ve kurallara göre, genellikle yasama işlemi biçiminde yapılır. Bu yöntemi, “tali kurucu iktidar” tarafından yeni bir Anayasa’nın yapılması veya mevcut Anayasa’nın değiştirilmesi olarak açıklamak da mümkündür. Organik yöntemi diğerlerinden ayıran en önemli fark, bu yöntemde anayasa yapımı sürecinin büyük ölçüde “nötr” bir şekilde işlemesidir. Kuşkusuz bu yöntemde de hukuki sürecin gerisinde bir takım siyasal faktörlerin ve görüşmelerin anayasa yapımını etkilemesi söz konusu olabilmektedir. Kurulu anayasal düzen içinde anayasal değişmenin gündeme gelmesi ve gerçekleşmesi sürecinde, hukuki işlemlerin yanı sıra, toplumun çeşitli kesimleri bu konudaki ilgilerini ortaya koyabilirler. Organik yönteme göre anayasa yapımı veya değişikliği sürecinin tamamlayıcı bir unsuru olarak referandumlara da başvurulabilmektedir. Öte yandan bu yöntemde anayasa değişikliği sürecinde yürütme organına da (genellikle devlet başkanı ya da cumhurbaşkanı) bazı yetkiler verilebilmektedir.
Sözleşme (veya pakt) yönteminde, anayasa yapımı, toplumu temsil eden siyasal güçler (gruplar ve partiler) veya seçilmiş bir kurul ya da kurucu meclis tarafından “katılma ve uzlaşma” ilkelerine dayalı olarak “toplumsal sözleşme” biçiminde gerçekleştirilmektedir. “Tabana dayalı” (aşağıdan yukarı=bottom-up) anayasa yapımı olarak da adlandırılabilecek olan sözleşme yönteminin esası, toplumu temsil eden bütün grupların katılımıyla bir uzlaşmaya varmak olmakla birlikte, bu her zaman mümkün olmayabilir. Bir Anayasa’nın yapımında sözleşme yöntemi uygulanmaktaysa, bu durumda Anayasa’nın temsili bir kurul ya da kurucu mecliste hazırlanıp kabul edilmesi bu sözleşme niteliğini ortadan kaldırmaz. Çünkü bu kurul ya da meclis, taraflar arasındaki anlaşmalarla kendini sınırlı hisseder ve varılan uzlaşmayı onaylamakla yetinir. Sözleşme yöntemine göre anayasa yapımı, genellikle siyasal sistemin de sözleşme veya anlaşmaya dayalı olarak kurulduğu toplumlarda görülür. Özellikle demokrasiye geçişi sözleşme yoluyla gerçekleştiren ülkeler, anayasa yapımında da çoğunlukla bu yöntemi kullanmışlardır. Sözleşme yönteminde anayasalar çeşitli siyasal güçleri temsil eden konvansiyonlar (kurullar) ya da temsili kurucu meclisler tarafından yapılır. Bu yöntemle yapılan Anayasa’nın referanduma sunulması da mümkündür. Tarafların veya katılımcıların eşit olduğu sözleşme yönteminde, anayasal değişme ya bütün tarafların onayı, ya da daha önce kararlaştırılmış ise çoğunluğun kabulü ile gerçekleşir. Söz konusu anayasal değişme, Anayasa’nın tamamen yenilenmesi ya da kısmen değiştirilmesi biçiminde ortaya çıkabilir.
1982 Anayasası’na Göre Anayasa’nın Değiştirilmesi Usulü
Anayasa’nın 175’nci maddesinde yer alan Anayasa’nın değiştirilmesi usulünde “teklif”, “görüşme”, “karar” ve “onay” olmak üzere dört safha bulunmaktadır.
Değişikliğin Teklif Edilmesi: Anayasa’nın 175’inci maddesinin birinci fıkrasına göre, “Anayasa’nın değiştirilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir.” Görülüyor ki, Anayasa, anayasa değişikliği teklif etme yetkisini sadece TBMM üyelerine vermiştir. Başka bir organın, örneğin Cumhurbaşkanının ya da bakanların “anayasa değişikliği teklifi” verme yetkisi yoktur. Yine Anayasa’ya göre, değişiklik teklifi verilebilmesi için Meclis üye tamsayısının en az üçte birinin, yani en az 200 milletvekilinin imzası gereklidir. Ancak, bir anayasa değişikliği teklifi verildikten sonra, bunun komisyonda veya Genel Kurulda görüşülmesi sırasında verilecek değişiklik önergeleri bakımından üye tamsayısının en az üçte birinin imzası şartı aranmaz. Bir milletvekili de görüşmeler sırasında önerge üzerinde değişiklik teklifi verebilir. Anayasa değişikliği teklifinin yazılı olması şarttır. Teklife katılan bütün milletvekilleri teklif metnini imzalamak zorundadır. Bir anayasa değişikliği teklifi Meclis Başkanlığına sunulduktan sonra, Meclis Başkanı bunu ilgili komisyona havale etmeden önce teklif yeter sayısının olup olmadığını kontrol etmelidir. Teklif yeter sayısının tespitinde, geri çekilen imzalar yeter sayıdan düşülmeli, buna karşılık ölüm ya da milletvekilliği sıfatının sona ermesi hâllerinde imzalar geçerli sayılmalıdır. Anayasa değişikliği tekliflerinin gerekçeli olması zorunludur. Çünkü Anayasaya göre (m.175/2), “Anayasa’nın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu maddedeki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tâbidir.” TBMM İçtüzüğüne göre ise (m.m74/2), kanun teklifleri gerekçesi ile birlikte Başkanlığa verilir. Anayasa’nın 4’üncü maddesine göre, “Anayasa’nın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.” Anayasa’nın ilk üç maddesinin değiştirilmesine ilişkin bir teklif verilmesi hâlinde, Meclis Başkanının bu teklifi komisyona havale etmeyerek teklif sahiplerine iade etmesi gerekir.
Değişiklik Teklifinin Görüşülmesi: Anayasa’nın 175’inci maddesinin ikinci fıkrasına göre, “Anayasa’nın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu maddedeki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tâbidir.” Kanun tekliflerinin Mecliste görüşülmesine ilişkin usul ve esaslar ise TBMM İçtüzüğü’nün 73 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, anayasa değişikliği teklifinin Meclis Başkanlığınca Anayasa Komisyonuna (İçtüzük, m.20) havale edilmesi gerekir (İçtüzük, m.74). Anayasa Komisyonu, kendisine havale edilen bir anayasa değişikliği teklifini inceledikten sonra vardığı sonuçları bir rapora bağlayarak Genel Kurula sunulması için Meclis Başkanlığına gönderir. Raporda konu hakkında komisyonun düşünceleri ile komisyonca yapılan değişikliklerin gerekçeleri yer alır (İçtüzük, m.42). Anayasa’nın 175’inci maddesinin birinci fıkrasına göre, “Anayasa’nın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurulda iki defa görüşülür.” TBMM İçtüzüğüne göre ise (m.93), “ikinci görüşmeye birinci görüşmenin bitiminden kırksekiz saat geçmeden başlanamaz” ve “ikinci görüşmede yalnızca maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri görüşülür, birinci görüşmede üzerinde değişiklik teklifi bulunmayan bir madde hakkında ikinci görüşmede önerge verilemez.” Birinci görüşmede anayasa değişikliği teklifinde yer alan maddelerden bazılarının kabul edilip bazılarının reddedilmesi durumunda, ikinci görüşmede, birinci görüşmede reddedilen maddeler hakkında tekrar oylama yapılabilir mi? Anayasa’nın 175’inci maddesinin birinci fıkrasındaki “Değiştirme teklifinin kabulü Meclisin üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür” hükmü buna izin verici nitelikte değildir (Onar, 1993: 55). Ancak, 1996 yılında değiştirilen TBMM İçtüzüğü’nün 94’üncü maddesine göre bu mümkündür. Bu maddeye göre, “birinci görüşmede gerekli çoğunlukla kabul oyu alamayan bir madde ikinci görüşmede de gerekli çoğunlukta kabul oyu alamamışsa reddedilmiş olur.” Kanaatimizce, İçtüzüğün bu hükmü (m.94/2), Anayasa’nın 175’inci maddesine aykırı olduğu gibi, İçtüzüğün aynı maddesinin (m.94) birinci fıkrası ile de tezat içindedir. Çünkü birinci fıkraya göre, “Anayasada değişiklik tekliflerinin birinci ve ikinci görüşmelerinde, maddelerin kabulü ile ikinci görüşmenin sonunda tümünün kabulü üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyu ile mümkündür.”
Değişiklik Teklifinin Karara Bağlanması: Bir anayasa değişikliği teklifi hakkındaki görüşmeler tamamlandığında TBMM Genel Kurulu bu teklifi karara bağlayacaktır. Anayasa değişikliği tekliflerinin Genel Kurulda kabulü için Anayasa’nın 175’inci maddesi, üye tamsayısının beşte üçü (360 oy) veya üçte ikisi (400 oy) şeklinde, iki farklı karar yeter sayısı öngörmüştür.
Kabul Edilen Değişikliğin Onaylanması: Anayasa, Meclis Genel Kurulunda kabul edilen anayasa değişikliklerinin onaylanması yetkisini Cumhurbaşkanı ile halk arasında paylaştırmıştır. Kabul yeter sayısının beşte üç veya üçte iki olmasına göre “onay usulü” değişmektedir.
- Bir anayasa değişikliği teklifi TBMM tarafından üye tamsayısının beşte üçü ile veya üçte ikisinden az (yani, 360 oydan 399 oya kadar) bir oyla kabul edilirse, Cumhurbaşkanı bunu Meclise geri gönderebilir ya da zorunlu olarak halk oyuna sunar.
a. Cumhurbaşkanı bu anayasa değişikliği kanununu geri gönderdiği takdirde, Meclisin üçte iki çoğunluğu sağlaması gerekmektedir. Meclis, kendisine geri gönderilen anayasa değişikliği kanununu üçte iki çoğunlukla (400 oy) aynen kabul edemezse, anayasa değişikliği reddedilmiş sayılır. Meclis, geri gönderilen anayasa değişikliği kanununu üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla (400 oy) aynen kabul ederse, Cumhurbaşkanının anayasa değişikliği kanununu onaylama ya da halk oyuna sunma yetkisi vardır. Cumhurbaşkanı kanunu onaylarsa, anayasa değişikliği kanunu Resmî Gazete’de yayımlanır (AY.m.175/5) ve kesinleşmiş olur. Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliği kanununu halk oylamasına sunarsa, halk oylamasında geçerli oyların yarısından çoğunun olumlu olması hâlinde değişiklik kabul edilmiş (AY.m.175/6) ve kesinleşmiş olur.
b. Cumhurbaşkanı anayasa değişikliği kanununu bir defa daha görüşülmek üzere Meclise geri göndermediği takdirde, değişiklik üye tamsayısının beşte üçüyle kabul edilmiş olduğu için, zorunlu olarak halk oylamasına sunulmak üzere Resmî Gazete’de yayımlanır (m.175/4). Halk oylamasında geçerli oyların yarısından çoğunun olumlu olması hâlinde değişiklik kabul edilmiş (AY.m.175/6) ve kesinleşmiş olur.
- Anayasa değişikliği teklifi TBMM tarafından üye tamsayısının üçte ikisi (400 veya daha fazla oy) ile kabul edilmiş ise, Cumhurbaşkanı bu anayasa değişikliği kanununu onaylayabilir, Meclise geri gönderebilir ya da ihtiyari olarak halk oyuna sunabilir.
a. Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliği kanununu onaylarsa, anayasa değişikliği kanunu Resmî Gazete’de yayımlanır (m.175/5) ve böylece kesinleşmiş olur.
b. Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliği kanununu halk oyuna sunarsa, halk oylamasında geçerli oyların yarısından çoğunun olumlu olması hâlinde değişiklik kabul edilmiş (AY.m.175/6) ve kesinleşmiş olur.
c. Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliği kanununu bir defa daha görüşülmek üzere Meclise geri gönderirse, bu durumda Meclis, anayasa değişikliği kanununu üçte iki çoğunlukla (400 oy) aynen kabul edebilir. Burada Meclisin anayasa değişikliği kanununu aynen kabul edebilmesi için daha yüksek bir yeter sayı aranmaz. Üçte iki çoğunluk yeterli sayılmaktadır. Cumhurbaşkanı, Meclisin üçte iki çoğunlukla aynen kabul ettiği anayasa değişikliği kanununu onaylama ya da ihtiyari olarak halk oyuna sunma yetkisine sahiptir. Cumhurbaşkanı onaylarsa anayasa değişikliği kanunu Resmî Gazete’de yayımlanır (m.175/5) ve kesinleşmiş olur. Cumhurbaşkanı halk oyuna sunarsa, halk oylamasında geçerli oyların yarısından çoğunun olumlu olması hâlinde değişiklik kabul edilmiş (AY.m.175/6) ve kesinleşmiş olur. Zayıf bir ihtimal olmakla birlikte, Meclis geri gönderilen anayasa değişikliği kanununu, önceden sağlanmış olan çoğunluğun yitirilmesi nedeniyle, üçte iki oyla aynen kabul edemediği takdirde anayasa değişikliği gerçekleşmez.
Görüldüğü gibi, 1982 Anayasası halk oylamasını, anayasa değişikliği sürecinde geçerli olmak üzere, hukuki açıdan bağlayıcı, usul bakımından ise duruma göre mecburi ya da ihtiyari olarak başvurulacak bir kurum olarak öngörmüş bulunmaktadır. Anayasaya göre (m.175/3,5), TBMM’nin beşte üçü ile veya üçte ikisinden az oyla kabul edilen Anayasa değişikliklerinin, Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere Meclise geri gönderilmemesi hâlinde, bunların yine Cumhurbaşkanı tarafından halk oylamasına sunulması mecburidir (f.4). Buna karşılık, TBMM’nin üçte iki çoğunlukla kabul ettiği Anayasa değişikliklerinin halk oylamasına sunulması ise ihtiyaridir. Yani, Meclisin bir Anayasa değişikliğini başlangıçta üçte iki çoğunlukla kabul ettiği, ya da Cumhurbaşkanınca geri gönderilmesi üzerine üçte iki çoğunlukla aynen kabul ettiği durumlarda, Cumhurbaşkanı bu değişikliği onaylayarak yayınlayabileceği gibi, halk oylamasına da sunabilir. Anayasa değişikliği kanununun ihtiyari olarak halk oyuna sunulabildiği hâllerde, Cumhurbaşkanı dilerse anayasa değişikliği paketinde yer alan bazı maddeleri onaylayarak Resmî Gazete’de yayımlayabilir, bazı maddeleri ise halk oyuna sunabilir (AY.m175,f.5). Anayasa’nın 175’inci maddesinin yedinci fıkrasına göre, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların kabulü sırasında, bu Kanunun halk oylamasına sunulması hâlinde, Anayasa’nın değiştirilen hükümlerinden, hangilerinin birlikte hangilerinin ayrı ayrı oylanacağını da karara bağlar.” Bu hükümle anayasa değişikliği kanununun bütünlüğünün korunması için, Meclise, kabul ettiği anayasa değişikliği kanununun; maddeler hâlinde, blok hâlinde veya yarısı blok diğerleri ise maddeler hâlinde halk oyuna sunulmasını kararlaştırma imkânı verilmiştir. 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halk oylamasına Sunulması Hakkında Kanuna göre, “Anayasa değişikliği halk oylaması, ilgili Anayasa değişikliği kanununun Resmî Gazete’de yayımını takip eden altmışıncı günden sonraki ilk Pazar günü yapılır (m.2). Halk oyuna sunulma işlemleri Yüksek Seçim Kurulunun yönetim ve denetiminde seçim kurullarınca yürütülür (m.3).” Halk oylamasının sonucu Yüksek Seçim Kurulu tarafından ilan edilir. Anayasaya göre (m.175/6), “Halk oyuna sunulan Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların yürürlüğe girmesi için, halk oylamasında kullanılan geçerli oyların yarısından fazlasının kabul oyu olması gerekir.” Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere Cumhurbaşkanının yetkileri anayasa değişikliği sürecindeki yetkisi, duruma göre anayasa değişikliği kanununu “onaylamak”, “geri göndermek” ya da “halk oyuna sunmak”tır. Anayasa’ya göre (m.175), Cumhurbaşkanının, TBMM tarafından beşte üç veya üçte iki çoğunlukla kabul edilen bir anayasa değişikliğini yeniden görüşülmek üzere Meclise geri gönderme yetkisi bulunmaktadır. Birinci hâlde, yani anayasa değişikliğinin beşte üç çoğunlukla kabul edilmesi hâlinde, Cumhurbaşkanının geri gönderme yetkisini kullanması bir “güçleştirici veto” niteliğindedir. Bu durumda Meclisin, anayasa değişikliğini yeniden Cumhurbaşkanına göndermesi için üçte iki çoğunluk sağlaması gerekir. Meclisin anayasa değişikliğini üçte iki oyla kabul edip gönderdiği ikinci hâlde ise, Cumhurbaşkanının geri göndermesi sadece bir “geciktirici veto” niteliğine sahiptir. Çünkü Meclis, hâlihazırda sağlanmış bulunan üçte iki çoğunlukla söz konusu değişikliği “aynen kabul” edebilecektir. Anayasa değişikliklerinin geri gönderilmesi, Cumhurbaşkanının kanunları bir defa daha görüşülmek üzere Meclise geri gönderme yetkisini düzenleyen Anayasa’nın 89’uncu maddesindeki usule tâbidir. Buna göre, geri gönderme işleminin Cumhurbaşkanınca on beş gün içinde ve gerekçeli olarak yapılması gerekir. Meclis, geri gönderilen Anayasa değişikliğini aynen kabul etmeyip Cumhurbaşkanının düzeltme istemi dışında yeni bir değişiklik yapacak olursa, Cumhurbaşkanı bu kanunu tekrar geri gönderebilir. Ancak, Cumhurbaşkanının geri gönderme işlemindeki düzeltme isteminin de kendisinin anayasa değişikliği teklif etme yetkisi olmadığından, Meclisin sunduğu metinle ilgisi olmayan yeni bir değişiklik teklifi niteliğine dönüşmemesi zorunludur (Onar, 1993: 86-87; Özbudun, 1998: 131). Geri gönderme yetkisinin dışında Cumhurbaşkanının, anayasa değişikliğini referanduma sunma yetkisi de bulunmaktadır. Cumhurbaşkanının referanduma gitmesi, anayasa değişikliğinin beşte üç çoğunlukla kabulü hâlinde zorunlu iken, üçte iki çoğunlukla kabul durumunda ihtiyaridir.
Anayasa Değişikliklerinin Denetimi
1982 Anayasası’nın Anayasa değişikliklerinin yargısal denetimine ilişkin düzenlemesine göre; sadece şekil bakımından denetim mümkündür, bu denetim de belli noktalarla sınırlanmış bulunmaktadır. Anayasa’nın 148’inci maddesine göre, “Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler... (f.1). Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır... (f.2).” Ayrıca Anayasaya göre (m.149), Anayasa değişikliklerinin şekil bakımından denetiminde iptale karar verilebilmesi için mahkeme başkanı veya bir başkan vekilinin başkanlığında en az on üye ile toplanacak olan Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu ile karar vermesi şarttır. Anayasa’nın, Anayasa değişikliklerinin denetiminde koyduğu sınırlardan “teklif çoğunluğu”, değişiklik teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yapılmasını (AY.m.175/1); “oylama çoğunluğu”, Anayasa değişikliğinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte üç (Cumhurbaşkanı tarafından Meclise geri gönderilen bir Anayasa değişikliğinin aynen kabulünde ise üçte iki) çoğunluğuyla kabul edilmiş olmasını (m.175/1,3); “ivedilikle görüşülememe” ise Anayasa’nın değişik 175’inci maddesiyle getirilen “Anayasa’nın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurul’da iki defa görüşülür” hükmündeki iki defa görüşülme zorunluluğunu ifade etmektedir. Anayasa, şekil bakımından denetimde kanunlar için sadece “son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı”na bakılacağını ararken Anayasa değişikliklerinde “son oylama” yerine, “oylama çoğunluğu”ndan söz etmektedir. Bu nedenle Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun maddelerine geçilmesi ve maddelerin kabulü aşamalarında da oylama çoğunluğunun sağlanması gerekir. Cumhurbaşkanı tarafından halk oyuna sunulan ve oylama sonucunda kabul edilen bir Anayasa değişikliğinin Türkiye Büyük Millet Meclisindeki işlemlerinde şekil bakımından bir aykırılık olması hâlinde, artık “kurucu iktidarın asli sahibi olan halk iradesinin onayı” ile bu sakatlıkların ortadan kalktığının kabulü gerekir (Özbudun, 1998: 138-139). Halk oylamasının usulüne uygunluğu hakkındaki denetim yetkisi ise Yüksek Seçim Kuruluna aittir.