TÜRK ANAYASA HUKUKU - Ünite 6: Yürütme ve Olağanüstü Yönetim Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Yürütme ve Olağanüstü Yönetim

Ünite 6: Yürütme ve Olağanüstü Yönetim

Yürütme Fonksiyonu

Maddi kritere göre yürütme fonksiyonu, kişisel, somut ve subjektif işlemler yapılmasını ifade eder. Şeklî-organik kritere göre ise yürütme fonksiyonu, yürütme organı tarafından yapılan işlemlerdir. Türk Anayasa Hukuku bakımından yürütme fonksiyonunun da şeklî ve organik kritere göre tanımlanması gerekir. Çünkü, Anayasa, yürütme yetkisi ve görevini Anayasa’ya ve kanunlara uygun olarak yerine getirecek olan yürütme organına, bireysel ve somut işlemlerin yanı sıra Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmelik gibi kural-işlem mahiyetinde olan düzenleyici işlemleri yapma yetkisini de tanımıştır. Buna göre Türk Anayasa Hukuku bakımından yürütme fonksiyonu, yürütme organı tarafından yapılan işlemleri ifade eder.

Yürütmenin temel görevi kanunların uygulanmasıdır. Yürütme organı kanunların uygulanması görevini düzenleyici ve bireysel işlemler yapmak suretiyle yerine getirir. Yürütme organının düzenleyici işlemleri Anayasada Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve yönetmelikler şeklinde düzenlenmiş olmakla birlikte, yürütme organının başka düzenleyici işlemler yapması mümkündür. Örneğin yürütme organı, Cumhurbaşkanı kararı, genelge, tebliğ gibi adlar altında da genel, soyut ve objektif kurallar içeren düzenlemeler yapabilir. Yürütme organı düzenleyici işlem yapma yetkisini, daha önce çıkarılmış bulunan kanunlara veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine dayanarak kullanacaktır. Ancak doğrudan Anayasanın verdiği yetkiyle çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin, önceden var olan bir kanuna dayanma zorunluluğu yoktur. Anayasada münhasıran Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile düzenleneceği öngörülen konularda ise yürütme organının mahfuz (sadece yürütmeye ait) bir düzenleme yetkisi olduğundan, bu hususların kanun ile düzenlenebilmesi mümkün değildir. Öte yandan yürütme organının yaptığı bireysel işlemlerin ise Anayasaya, kanunlara ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine uygun olması şarttır. Ancak idare işlem yaparken, aynı konuda hem kanunda hem de Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde hüküm bulunması durumunda kanundaki hükümleri uygulayacaktır.

Yürütme İşlemleri

Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri

1982 Anayasası Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini, olağan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (m.104/17) ve olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (m.119/6) olmak üzere iki kategori hâlinde düzenlemiştir.

a. Olağan Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri

Anayasaya göre (m.104/17), “Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemez. Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, kural olarak kanunlara eşdeğer normlar olup, yürütme ve yargı bakımından uyulması zorunlu düzenlemelerdir. İdare işlem yaparken, mahkemeler de karar verirken ilgili kanunlara ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine dayanmak zorundadır. Ancak idare işlem yaparken, mahkemeler de karar verirken, aynı konuda hem kanunda hem de Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde hüküm bulunması durumunda kanundaki hükümleri uygulayacaklardır.

b. Olağanüstü Hâl Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri

Anayasa’ya göre (m.119), olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini çıkarma yetkisi, Cumhurbaşkanına aittir. Olağan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, Cumhurbaşkanınca çıkarıldıktan sonra TBMM onayına sunulmazken, olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Meclis onayına sunulmaları zorunludur (m.119/6). Bu kararnameler de Resmî Gazete’de yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler.

Olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılabilmesi için Anayasada öngörülen sebeplerin gerçekleşmesi gerekir. Buna göre, bir olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılabilmesinin ön şartı, daha önce Cumhurbaşkanı tarafından Anayasada belirtilen usule göre ilan edilmiş bir olağanüstü hâlin bulunmasıdır. Olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle ancak, “olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda”, düzenleme yapılabilir. Kanun hükmünde olan bu kararnamelerle temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevler de düzenlenebilir (AY.m.119/6). Olağanüstü halin gerektirmediği konularda bu kararnamelerle düzenleme yapılamaz ve olağanüstü hâl ile ilgisi bulunmayan kanun hükümlerinde değişiklik yapılamaz. Olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek ve durumun gerektirdiği ölçüyü aşmamak kaydıyla, temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasa’da öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir (AY.m.15/1). Ancak bu hâllerde dahi, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararıyla saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz (AY.15/2).

c. Yönetmelikler

Yönetmelikler (talimatnameler), Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren konularda, kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkardıkları yazılı hukuk kurallarıdır. Bütün yönetmeliklerin yayımlanması zorunlu değildir. Hangi yönetmeliklerin Resmî Gazete’de yayımlanacağı kanunla belirtilir (AY.m.124). Resmî Gazete’de yayımlanmayan yönetmeliklerin ise ilgililere duyurulması zorunludur. Zira hukuk devletinde hukuk kurallarının belirli olması gerekir. Yönetmelikler, ayrıca bir yürürlük tarihi belirtilmemiş ise Resmî Gazete’de yayımlandığı gün yürürlüğe girer.

d. Cumhurbaşkanı Kararları ve Yürütme Organının Diğer Düzenleyici İşlemleri

Anayasada yer alan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve yönetmelikler dışında, Cumhurbaşkanının başka düzenleyici işlemler yapması mümkündür. Zira kanun altı düzenleyici işlem yapma yetkisi yürütme organının takdir yetkisinden kaynaklanmaktadır. Anayasada belirtilenlerle sınırlı değildir. Nitekim uygulamada Cumhurbaşkanı kararı ve genelge gibi adlar altında da genel, soyut ve objektif kurallar içeren düzenlemeler yapılmaktadır. Cumhurbaşkanı kararları genellikle bireysel işlemler niteliğinde olmakla birlikte, düzenleyici işlem şeklinde de çıkarılabilmektedir. Örneğin, “Sanayi İşbirliği Projelerinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar” hakkındaki Cumhurbaşkanı kararı düzenleyici işlem niteliğindeyken, Cumhurbaşkanınca alınan atama kararları bireysel işlem niteliğindedir. Bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin de kendi görev alanlarını ilgilendiren konularda, yönetmelikler dışında başka düzenleyici işlemler yapması mümkündür. Nitekim uygulamada yürütme organı, kararname, genelge, tebliğ, yönerge, karar, sirküler, plan, tarife, ilke kararı, genel emir gibi adlar altında da genel, soyut ve objektif kurallar içeren düzenlemeler yapmaktadır.

Yürütme Organı

2018 yılında ülkemizin başkanlık sistemine geçtiği tarihe kadar yürütme organı Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulundan oluşmaktaydı. Başkanlık sistemine geçildikten sonra, Anayasa’mıza göre, “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir” (m.8). Buna göre Anayasanın kabul ettiği başkanlık (Cumhurbaşkanlığı) sistemi içinde yürütme organı, yalnızca Cumhurbaşkanından oluşan monist (tekçi) bir yapıya sahiptir. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar ise kendi başlarına politika belirleyemezler, Cumhurbaşkanının politikalarını ve programını uygulamakla yükümlü kamu görevlileridirler.

Cumhurbaşkanı

Anayasa’ya göre (m.101/2), Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Ancak Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir (AY. m.116/3). Bu durum yalnızca Cumhurbaşkanının ikinci dönemi için söz konusudur. Dolayısıyla Cumhurbaşkanının birinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanının üçüncü bir defa daha aday olabilmesi mümkün değildir.

Cumhurbaşkanının Görev ve Yetkileri

Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi ve görevi tümüyle Cumhurbaşkanına aittir (AY.m.8). Ayrıca Anayasa’ya göre (m.104/1-2) Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder. Cumhurbaşkanı yürütme organı olarak yürütme yetkisini kullanır; “Devletin başı” sıfatıyla da Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milletinin birliğini, içeride ve dışarıda temsil eder ve Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını sağlar. Cumhurbaşkanının Anayasa ve diğer mevzuatta yer alan yetki ve görevlerinden yürütme alanında “icrai etkisi olmayanların” devlet başkanı olmasından kaynaklandığı kabul edilebilir. Anayasa, Cumhurbaşkanının bazı görev ve yetkilerini 104’üncü maddede düzenlemiştir. Bu maddede sayılan görevlerden bir kısmı yürütme yetkisiyle, bir kısmı ise devlet başkanı olarak temsil yetkisiyle ilgilidir. Cumhurbaşkanının Anayasanın diğer bazı maddelerinde de çeşitli yetki ve görevlerine yer verilmiştir. Bu yetki ve görevler, ilgili bölümlerde incelenmektedir:

\1. Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapar.

\2. Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise mesaj verir.

\3. Kanunları yayımlar.

\4. Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir.

\5. Kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinde iptal davası açar.

\6. Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir.

\7. Üst kademe kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler. Valiler, büyükelçiler, rektörler, Yükseköğretim Kurulu üyeleri üst kademe kamu yöneticilerine örnek verilebilir.

\8. Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyeti’nin temsilcilerini gönderir, Türkiye Cumhuriyeti’ne gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul eder.

\9. Milletlerarası andlaşmaları onaylar ve yayımlar.

\10. Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunar.

\11. Milli güvenlik politikalarını belirler ve gerekli tedbirleri alır.

\12. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil eder.

\13. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verir.

\14. Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.

\15. Yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarır.

\16. Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır. Bu yetkilerden bazıları ise şunlardır:

\1. Anayasa Mahkemesine üye seçmek (m.146),

  1. Danıştay üyelerinin dörtte birini seçmek (m.155)

\3. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilini seçmek (m.154)

\4. Hâkimler ve Savcılar Kuruluna üye seçmek (m. 159).

\5. Türkiye Büyük Millet Meclisini gerektiğinde toplantıya çağırmak (m. 93/2).

\6. Seçimlerin yenilenmesine karar vermek (m. 116).

\7. Genelkurmay Başkanını atamak (m.117/3).

\8. Millî Güvenlik Kuruluna Başkanlık etmek (m.118).

\9. Olağanüstü hâl ilan etmek (m.119).

\10. Devlet Denetleme Kurulunun üyelerini ve Başkanını atamak (m.108).

\11. Devlet Denetleme Kuruluna idari soruşturma, inceleme, araştırma ve denetleme yaptırtmak. (m.108).

Cumhurbaşkanının Sorumluluğu

Siyasi Sorumluluk: Yönetenlerin siyasi sorumluluğu, ekonomik, sosyal, kültürel, askerî, idari, mali konulardan, dış politikadan, kasaca yönetenlerin her türlü işlem ve eyleminden kaynaklanabilir. Siyasi sorumluluğun müeyyidesi, sorumluluk sahibi kişinin görevden uzaklaştırılmasıdır. Başkanlık sisteminde başkan (Cumhurbaşkanı) doğrudan halk tarafından seçildiğinden, siyasi sorumluluğu da halka karşıdır ve ancak seçimler yoluyla ortaya çıkarılır.

Cezai Sorumluluk: Cumhurbaşkanının görevleriyle ilgili olarak işlediği suçlardan kaynaklanan sorumluluğunu ifade eder. Örneğin, Cumhurbaşkanı görevini yaparken Türk Ceza Kanunu’nda yer alan; zimmet, irtikap, görevi kötüye kullanma gibi suçları işleyecek olursa, Cumhurbaşkanı hakkında Meclis soruşturması açılması mümkündür. Cumhurbaşkanı göreviyle ilgili olmayan suçlardan dolayı da cezai sorumluluğa sahiptir. Örneğin, adam öldürme, müessir fiil veya hakaret gibi Türk Ceza Kanunu’nda yer alan suçları işlediği takdirde yargılanabilecektir. Cumhurbaşkanının kişisel suçlarından dolayı yargılanması da, Anayasa ile görevle ilgili suçlar için öngörülen Meclis soruşturması usulüne tabi tutulmuştur. Bu suçlar bakımından soruşturma usulü, yargılanma ve sonuçları tümüyle cezai sorumluluktaki gibidir (m.105). Bu düzenlemenin amacı, Anayasa ile yürütme yetkisini yerine getirmekle görevlendirilen Cumhurbaşkanının görevini yaparken haksız soruşturmalara maruz kalmasını önlemek ve hakkında ciddi bir suç isnadı varsa daha güvenceli bir soruşturma ve yargılama yapılmasını sağlamaktır.

Hukuki Sorumluluk: Cumhurbaşkanının göreviyle ilgili olarak işlediği suçlar (örneğin, görevi kötüye kullanma) veya yaptığı işlemler nedeniyle Devlet hazinesi bir zarar görmüşse, bu zararların tazmin edilmesi gerekir. Devletin uğradığı zararların tazmini, Cumhurbaşkanı aleyhine genel hukuk mahkemelerinde açılacak tazminat dâvaları yoluyla gerçekleştirilir. Bu tazminat dâvalarına Yüce Divanda bakılması mümkün değildir. Çünkü Yüce Divan, Anayasa gereğince sadece görevle ilgili suçlara bakmaya yetkilidir. Cumhurbaşkanının göreviyle ilgili işlem ve eylemleri nedeniyle kişilere verdiği zararların da tazmin edilmesi gerekir. Bu sorumluluk, İdare Hukukundaki “idarenin sorumluluğu”yla ilgili kurallara tabidir. Cumhurbaşkanının kişisel hukuki muamele ve sözleşmelerinden dolayı hukuki sorumluluğu vardır. Cumhurbaşkanı tıpkı diğer kişiler gibi Medeni Kanun, Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve özel hukuka ilişkin diğer mevzuat ile düzenlenmiş bulunan hukuki muamele, eylem ve sözleşmeleri yaptığı takdirde, bunlarla öngörülen sorumluluğu da üstlenmiş olur. Örneğin, Cumhurbaşkanı yapmış olduğu bir satış veya kira sözleşmesinden dolayı edimini ifa etmezse, sözleşmenin diğer tarafı hukuk mahkemesine başvurarak edimin ifasını talep edebilir.

Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar

Bakanlar, kendi bakanlıklarının faaliyet alanındaki işleri Cumhurbaşkanı adına yürütmekle görevlidirler. Bakanların görev ve yetkileri Anayasa’nın 106’ncı maddesi uyarınca çıkarılan, Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmiştir. Bu Kararnameye göre (m.503), “Bakan, bakanlık kuruluşunun en üst amiri olup, bakanlık icraatından ve emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden sorumlu, bakanlık merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların faaliyetlerini, işlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkilidir… Bakanlar, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımı amacıyla, bakanlık hizmetlerini mevzuata, Cumhurbaşkanının genel siyasetine, Cumhurbaşkanı karar ve talimatlarına, kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle, bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevli ve Cumhurbaşkanına karşı sorumludur.” Bu düzenlemede başkanlık sisteminin anayasal mantığına paralel olarak bakanların bakanlık hizmetlerini, yeni sistemde Bakanlar Kurulunun yerine geçen Cumhurbaşkanının “genel siyasetine” uygun olarak yerine getirmeleri öngörülmektedir. Bakanların hukuki statüleri, sorumlulukları ve görevleri bakımından ise, başkanlık sisteminden kaynaklanan farkların dışında, önceki dönemdekine benzer bir düzenleme yapılmıştır. Bakanlar bu görevlerini yerine getirirken, Devlet tüzel kişiliğini temsil, hiyerarşi, idari vesayet, harcama ve yönetmelik çıkarma gibi, önceki sistemde de var olan yetkileri kullanırlar. Cumhurbaşkanı, seçildikten sonra bir veya daha fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilir (m.106). Cumhurbaşkanı yardımcıları da Cumhurbaşkanına vekalet ederler, Cumhurbaşkanı tarafından verilen görevleri yaparlar ve Cumhurbaşkanına karşı sorumludurlar.

Olağanüstü Yönetim

Olağanüstü Hâl İlanı Sebepleri

Olağanüstü hâl ilan edilebilmesi için her şeyden önce Anayasanın belirttiği sebeplerin gerçekleşmesi gerekir. Olağanüstü hâl ilanı sebepleri şunlardır:

a. Savaş, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi

b. Seferberlik

c. Ayaklanma

d. Vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma

e. Ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması

f. Anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması

g. Şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması

h. Tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması

Olağanüstü Hâl İlanında Yetki, Usul ve Şekil

Anayasa’ya göre (m.119), olağanüstü hâl sebeplerinin ortaya çıkması hâlinde, Cumhurbaşkanı yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hâl ilan edebilir. Olağanüstü hâl ilanı kararı, verildiği gün Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Cumhurbaşkanının olağanüstü hâl ilanı kararı Resmî Gazete’de yayımlandığı gün yürürlüğe girer ve bütün hukuki sonuçlarını doğurur. Meclis, olağanüstü hâl kararını kaldırırsa ilan edilmiş olan olağanüstü hâl ortadan kalkmış olur. Meclis, olağanüstü hâl kararını onaylarsa olağanüstü hâl ilanı kararı yerini Meclis kararına bırakır. Bu durumda olağanüstü hâlin hukuki dayanağı Cumhurbaşkanı kararı değil, artık Meclisin onay kararıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanının istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere olağanüstü hâl süresini uzatabilir. Savaş hâllerinde bu dört aylık süre aranmaz (AY.m.119).

Olağanüstü Hâl İlanının Hukuki Sonuçları

  1. Vatandaşlar için para, mal ve çalışma yükümlülükleri getirilebilir: Anayasa’ya göre (m.119/5), Olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri getirilebilir.

  2. Temel hakların kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir.

  3. Olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılabilir.

  4. Olağanüstü hâl rejiminde yöneticilerin yetkileri genişler.

  5. Olağanüstü hâl rejiminde genel mahkemelerin yargı yetkisi devam eder.

Yargısal Denetim

Olağanüstü Hâl İlanı İşleminin Yargısal Denetimi Olağanüstü hâl ilanında, birincisi olağanüstü hâl ilanına ilişkin Cumhurbaşkanı kararı (idari işlem), ikincisi de Cumhurbaşkanı kararının onaylanmasına dair Türkiye Büyük Millet Meclisi kararı (yasama işlemi) olmak üzere iki işlem bulunmaktadır. Olağanüstü Hâl İlanına İlişkin Cumhurbaşkanı Kararının Yargısal Denetimi Olağanüstü hâl ilanına ilişkin Cumhurbaşkanı kararı bir idari işlemdir. Bu nedenle, Danıştay Kanunu uyarınca, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da iptal davası açılması mümkündür. Danıştay, olağanüstü hâl ilanı kararını işlemin bütün unsurları bakımından denetleyebilir. Olağanüstü hâl ilanına ilişkin Cumhurbaşkanı kararının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanması işlemi bir kanun biçiminde değil, parlamento kararı biçiminde gerçekleşmektedir. Bazı yazarlar, Anayasada belirtilen istisnalar dışında parlamento kararlarının yargı denetimine tâbi olmaması nedeniyle, olağanüstü hâl ilanı kararının onaylanmasına ilişkin Meclis kararlarının da Anayasa Mahkemesince denetlenemeyeceği görüşündedirler. Kanaatimizce, olağanüstü hâl kararının onaylanmasına ilişkin Meclis kararları Anayasa Mahkemesince denetlenmelidir. Çünkü, Meclis bu işlemleri her ne kadar “karar” adı altında yapıyorsa da, olağanüstü hâl ilanının onaylanması işlemleri kişilerin temel hak ve hürriyetlerini etkileyen hukuki sonuçlar doğurduğundan gerçekte “kanun” niteliğindedirler. Meclisin, kişilerin temel hak ve hürriyetlerini etkileyen işlemleri, yargısal denetime tâbi olmayan “parlamento kararı” biçiminde değil, denetim kapsamında bulunan “kanun” biçiminde yapması gerekir. Anayasa Mahkemesinin yerleşmiş kararlarına göre, kanunla yapılması gereken bir düzenleme, parlamento kararıyla yapılırsa bu bir “usul saptırması” olarak değerlendirilir ve yapılan işlemin adı karar dahi olsa denetlenir.

Olağanüstü Hâlde Yapılan İşlemlerin Yargısal Denetimi

Olağanüstü hâlin yürürlüğe girmesinden sonra yetkili idari makamların yaptıkları düzenleyici veya bireysel işlemlerin, Anayasa’nın (m.125/1) “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” hükmü gereğince yargısal denetime tâbi olacağı kuşkusuzdur. Olağanüstü hâllerde yetkili idari makamlarca yapılan bütün işlemlere karşı iptal ve tam yargı davaları açılabilir ve bu davalarda yürütmenin durdurulması kararı verilebilir.