TÜRK HALK ŞİİRİ - Ünite 9: XVII.ve XVIII. Yüzyıllarda Aşık Şiiri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 9: XVII. ve XVIII. Yüzyıllarda Âşık Şiiri

XVII. Yüzyıl Âşıkları Ve Özellikleri

Bu yüzyılda divan şiirinde Nef’î, Nab’î, Neşatî, Rasih, Haletî gibi şairler bulunmaktadır.

Tasavvufi Türk halk şiiri alanında ise; Aziz Mahmud Hüdaî, Niyazi Mısrî gibi şairler bulunmaktadır.

Bu yüzyıl âşık edebiyatının en popüler olduğu dönem olarak bilinmektedir. Âşık, Âşık İbrahim, Âşık Mustafa, Âşık Ömer gibi şairler âşık şiirinin temsilcileri olarak bilinmektedir.

XVII. yüzyılda bulunan âşıkların şiir sayısı çok fazladır. Bu yüzden günümüzde bu dönemdeki şairler daha çok tanınmaktadır.

Bu yüzyılda Türk âşık şiirinin ilkleri görülmektedir. Âşık Ömer şairnâme türünde ilk örneklerden birine sahiptir.

Bu yüzyıldaki âşıklar hece vezni ile aynı zamanda da aruz vezni ile şiirler yazmışlardır. Divan sahibi olan âşıklar da bulunmaktadır.

XVII. yüzyılda bulunan âşıklar, koşma, destan, semai, divanî, kalanderi dallarında eserler vermişlerdir.

XVI. yüzyıldan itibaren âşıkların hayatları etrafında oluşan halk hikâyeleri meydana gelmiştir. Şiirlerde siyasi olaylar ve kavgalar da işlenmiştir.

XVII. Yüzyıl Âşıkları ve İz Bırakan Temsilcileri

Âşık Ömer: Doğum ve ölüm tarihlerinin bilgisi kesin değildir. Şairin Konya şehrindeki Gözleve köyü, Aydın şehri ve Kırım’daki Gözleve ismindeki yerleşim yerleri sahip çıkmaktadır. Bunun yanında Kırım Türkleri de şaire sahip çıkmışlardır. Kırım Türkleri arasında şairin şiirleri bestelenmiş ve meclislerde okunmuştur.

Konya’daki Gözleve köyünde Âşık Ömer şenlikler anılmaktadır. Konya Mevlana Müzesi’nde şiirleri bulunmaktadır. Âşık Ömer’in ünü bütün Türk dünyasına yayılmıştır.

Üsküdarlı Hasib’in eserinde Âşık Ömer’in mezarının İstanbul’da olduğu ve ölüm tarihinin 1707 olduğu yazılmıştır.

Âşık Ömer’in şiirlerine bakıldığı zaman; Bursa, Varna, Sakız, Tunca gibi yerlerde bulunduğu anlaşılmaktadır.

Medrese öğrenimi görmüş olan Âşık Ömer, sarf, nahiv, mantık, Arapça, Farsça okumuştur.

Âşık Ömer’in bazı şiirleri bestelenmiş olup, günümüzde musiki meclislerinde okunmaktadır.

Âşık Ömer’in Divan’ına bakıldığında hece ve aruz vezni ile şiirler yazdığı görülmektedir. Divanının hem matbu hem de yazma nüshaları bulunmaktadır. Birçok cönkte şiirlerine rastlanmaktadır.

Âşık Ömer şiirlerinde Ömer mahlasının yanında, Derviş Nihanî ve Adlî mahlaslarını da kullanmıştır.

Âşık Ömer’in Türk şiirine getirdiği yeniliklerden biri 58 dörtlükten oluşan şairnâmesidir. Bu şiirde; Dağlı Mustafa, Karaca Oğlan, Emirzade, Köroğlu gibi 88 şairden bahsetmiştir. Şair destanlarında, aynı zamanda İstanbul ve semtlerini ve hayvanları da anlatmaktadır.

Âşık Ömer’in şiirlerinde Nesimî, Ahmed Paşa, Fuzulî,, Bakî, gibi şairlerden az da olsa etkilendiği görülmektedir. Şiirlerinin birçoğu aruz ve hece vezninden oluşmaktadır. Arapça ve Farsçadan etkilenmiş olan şair bu durumu şiirlerine yansıtmıştır.

Âşık Ömer’in şiirlerine Âhu, Levnî, Ruhî, Siyahî gibi şairler nazireler yazmışlardır. Ayrıca XX.yüzyıl aşıklarından Bardızlı Nihanî ‘de Ömer için bir mehdiye söylemiştir. Âşık Ömer, şiirlerinde; aşk, tabiat, sevgi, kahramanlık ve tasavvuf konularını işlemiştir.

Gubarî ve Hızrî de, Âşık Ömer’in adı bulunmaktadır. Bunun yanında; Ruhsatî, Feryadî, Emsalî ve Talip Kılıç şairnâmelerinde şairden bahsetmektedirler.

Ercişli Emrah: Doğum ve ölüm tarihi hakkın kesin bilgiye ulaşılamamaktadır. Ercişli Emrah’ın hayatı ile ilgili bilgilere; Ercişli Emrah ve Selvihan Hikâyesi ile bir iki küçük belgeden ulaşılabilinmektedir. Varlığından uzun süre haberdar olunmaması nedeniyle şiirleri Erzurumlu Emrah’a mal edilmiştir.

Ölümü ile ilgili bilgilere etrafındaki hikayelerden ve yapılan araştırmalardan ulaşılmaktadır.

Ercişli Emrah ile ilgili ilk araştırmayı Murat Uraz yapmıştır. Araştırıcılara göre;

  • Erzurumlu Emrah’ta divan şiirinin etkisi görülür, Ercişli’nin ise şiirleri halk şiiri tarzındadır.
  • Erzurumlu Emrah medrese eğitimi görmüştür, Ercişli’nin öğrenim durumu bilinmemektedir.
  • Erzurumlu Emrah bade içmemiştir, Ercişli Emrah badelidir.
  • Ercişli; din, tasavvuf, ezel, ebed, varlık, yokluk gibi kavramlarla ilgilenmemiştir.
  • Erzurumlu Emrah ise din ve tasavvuf konuları ile ilgilenmiştir.
  • Erzurumlu halk şiiri, divan, kalenderi, gazel gibi türlerde yazmıştır. Ercişli ise; aruzu kullanmamış, hece veznini kullanmıştır.
  • Erzurumlu Emrah Nakşibendî tarikatının Halidiye kolundadır. Ercişli Emrah herhangi bir tarikate bağlı değildir
  • Ercişli Emrah’ın bütün şiirlerine ulaşılamamıştır. Erzurumlu Emrah ise divanı bulunmaktadır.
  • Ercişli Emrah’ın mezarının Erciş’te olduğu rivayet edilirken, Erzurumlu Emrah’ın mezarı Tokat’ın Niksar ilçesinde bulunmaktadır.
  • Ercişli Emrah’ın şiirleri 150 civarındadır, Erzurumlu Emrah’ın şiir sayısı ise daha fazladır.

Buna bağlı olarak Ercişli Emrah’ın şiirlerinin çok azı cönklerde bulunmaktadır. Şiirleri daha çok sözlü kaynaklarda bulunmaktadır. Ercişli Emrah’ın şiirlerinde aşk, tabiat, sevgili ve gurbet gibi konular işlenmiştir.

Günümüzde Ercişli Emrah’ın hikâyesini ve şiirlerini, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki âşıklar ezbere bilmektedir.

Gevherî: Doğum ve ölüm tarihi hakkında bilgi bulunmamaktadır. Adının Mehmet ya da Mustafa, memleketinin ise Kırım ya da İstanbul olduğu birçok kaynakta bulunmaktadır. İstanbul, Bağdat, Şam ve Rumeli’yi gezmiştir. Ordu şairliği ve divan kâtipliği de yapmıştır.

Gevherî’nin hayatının geçtiği bazı kaynaklar şunlardır:

  • Evliya Çelebi Seyahatnâmesi: Burada şairin saz çalışına övgüler edilmiştir. Ayrıca IV. Murad seferlerine katıldığından da bahsedilmiştir.
  • Ali Ufkî, Mecmuâ-i Sâz ü Söz: Burada şairin iki adet koşması bulunmaktadır.

Köprülü Ahmet Paşa’nın Uyvar Seferi ve Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın II. Viyana Kuşatması hakkında söylemiş olduğu şiirler bulunmaktadır.

Sunî ve Hızrî’nin şairnâmelerinde Gevherî’nin adı Cevherî olarak geçmektedir. Buna bağlı olarak Gevherî’nin XVII. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadığı düşünülmektedir.

Gevherî’nin Bektaşî olduğu düşünülmektedir. Şiirlerine bakıldığında medrese eğitimi aldığı varsayılmaktadır. Şiirlerindeki dili ağır olmakla beraber; Arapça ve Farsça kelimeleri çok kullanmıştır. Semaî, koşma, divan, kalenderi, gazel, müstezat tarzında şiirleri bulunmaktadır.

Gevherî’nin şiirleri divan ve cönklerde bulunmaktadır. Çorum ve Bursa’daki yazmalarda divançe özelliği görülmektedir.

Gevherî şiirlerinde; aşk, tabiat, sevgili ve ayrılık gibi konular işlemiştir. Ayrıca musikî ile ilgilendiği de bilinmektedir.

Karaca Oğlan: Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bilgi bulunmamaktadır. Mehmet, Hasan, Halil ve Smayıl isimlerinin adlarından biri olduğu düşünülmektedir. En îçok kabul edilen düşünceye göre Adana’nın Göğçeli köyündendir. Ancak başka il ve ilçeler de aşığı sahiplenmektedir.

Araştırıcılar birden fazla Karaca Oğlan olduğunu düşünmektedir. Bu yüzyılın Karaca Oğlan’ı, Güneylı Karaca Oğlan ve Çukurovalı Karaca Oğlan olarak bilinmektedir. Âşıkla ilgili belgeler arasında; Albert Bobowski’nin Mecmûâ-i Sâz ü Söz adlı eser bulunmaktadır.

Karaca Oğlan’ın adının geçtiği belgenin yüzyılına göre, farklı yüzyılların âşığı olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Diğer Karaca Oğlanlar: Karaca Oğlan’ın XVII. yüzyılda yaşadığı kesindir. Ancak diğer Karaca Oğlanların sayısının 10 ‘a ulaştığı bilinmektedir.

XVI. Yüzyıl Karaca Oğlan’ı: Şehzade Mehmet’in düzenlediği sünnet düğünü, Surnâme-i Hümâyûn adlı eserde anlatılırken içinde Karaca Oğlan türküsü sözü yer almıştır. Berlin, Paris, Vatikan’da bulunan yazmalarda da bulunan XVI. yy Karaca Oğlanına ait şiirlerdir.

Diğer Karaca Oğlanlar arasında; Yozgatlı Karaca Oğlan, Azerbaycanlı Karaca Oğlan, Türkmenistanlı Karaca Oğlan bulunmaktadır.

Benli Ali: Sunî’’nin Tekerlemesi’nde balıkçı olduğundan, Hızrî’’nin şairnâmesinde ise adından bahsedilmektedir.

Kayıkçı Kul Mustafa: Doğum ve ölüm tarihi hakkında bilgi bulunmamaktadır. Bir ordu şairi olduğu bilinmektedir. Duru bir dil ve akıcı bir üsluba sahiptir.

Köroğlu: Hayatı hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Çöğür çalmada beceriklidir ve sade bir dille şiir söylemektedir.

Kuloğlu: Hayatı hakkında çok fazla bilgi yoktur. Hece ve aruzla yazılmış şiirleri bulunmaktadır. Konuları arasında aşk ve kahramanlık vardır.

Öksüz Âşık: Asıl adı Ali olan şairin adı, âşık Ömer’in Şairnâmesinde geçmektedir. Şiirlerinde sevgi konusunu işlemiştir.

XVIII. Yüzyıl Âşıkları Ve Özellikleri

Bu yüzyılda divan şiirinde; Nedîm, Şeyh Galip, Koca Ragıp Paşa, Esrar Dede, Veysî gibi âşıklar bulunmaktadır. Bu yüzyılda, XVII. yüzyıldaki gibi bilindik âşıklar bulunmamaktadır. Ordu şairi olarak bilinmektedirler. Bu yüzyıldaki önemli temsilciler arasında; Abdî, Ahmet, Ali, Civan, Derunî, Nifarî, Kabasakal Mehmet, Kara Hamza, Sırrı, Talibî sayılmaktadır.

Âşıklar hakkında fazla bilgi olmadığından, cönklerde yer alan şiirlerden bilgi alınmaktadır. Şairler genellikle şiirlerinde hece veznini kullanmışlardır.

XVIII. Yüzyıl Âşıkları Ve Önemli Temsilcileri

Duraklama dönemi olarak görülen bu yüzyılda XVII. yüzyıldaki âşıklarla kıyaslanabilecek bir âşık bulunmamaktadır.

Abdî: Sun’î şairnâmesinde Abdî’nin Bağdat’a şan veren bir şair olduğunu belirtmiştir. Âşık Ömer ve Gevherî’nin etkisinde kalan şair, hece ve aruz veznini şiirlerinde kullanmıştır.

Âgahi: Hızrî’nin şairnâmesinde adı geçenin Âgahi olma olasılığı yüksektir.

Âşık Ahmed: Avusturyalıların Bosna’ya yaptığı seferle ilgili yazdığı eserden dolayı bu yüzyılın âşığı olduğu düşünülmektedir.

Âşık Halil: III. Selim döneminde yaşamıştır. Bursalı olan şair hece ve aruz vezni ile şiirler yazmıştır. Şiirlerinde, dini ve tasavvufi konulara değinmiştir.

Levni: XVIII. Yüzyılın en önemli aşığı olarak bilinmektedir. Asıl adı Abdülcelil Çelebi olan şair Edirnelidir. Levni aynı zamanda ressamlığı, minyatür ustalığı ve hattatlığı ile de bilinmektedir. 1733 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.