TÜRK İDARE TARİHİ - Ünite 3: Osmanlı Kuruluş Dönemi’nde Yönetim Yapısı Özeti :
PAYLAŞ:U¨nite 3: Osmanlı Kurulus¸ Do¨nemi’nde Yo¨netim Yapısı
Kurulus¸ Do¨nemi’nde Osmanlı Yo¨netim Anlayıs¸ı ve Yapılanması
Osmanlı Yo¨netim Anlayıs¸ı
Osmanlı Devleti kurulus¸ yeri ve tarihi Halil I·nalcık’a go¨re 1302 yılında ve Yalova yakınlarında meydana gelen bir savas¸la ilgilidir. Osmanlı do¨nemi yo¨netim ve idari yapısı, beylik zamanlarında c¸ogˆulcu bir ortama sahiptir. Ancak XVI. yu¨zyılda fetihlerin yayılması, devletin daha genis¸topraklara sahip olması, nu¨fus ve etnik c¸es¸itliligˆin artması gibi nedenlerden dolayı giderek merkeziyetc¸i yo¨netim yapısına dogˆru evrilmis¸tir.
Tarih ic¸inde gelis¸ip degˆis¸meye devam eden Osmanlı Devlet anlayıs¸ı, kurulus¸ yıllarında Tu¨rkiye Selc¸ukluları veI·lhanlılar’ı o¨rnek almıs¸tır. I·lhanlılar, Cengiz Han’ın torunu Kubilay ve Mengu¨ Hanların kardes¸i Hu¨lagu Han tarafından kurulmus¸tur. Tebriz bas¸kent olmak u¨zere bugu¨nku¨ Mogˆol Devletidir. I·dari bakımdan Osmanlıları etkilemis¸tir. O¨rnegˆin “defterdar” kelimesi I·lhanlılardan gelmektedir.
Osmanlı devlet anlayıs¸ı kurulus¸ yıllarında eski Tu¨rk to¨resine go¨re is¸leyen as¸iret sistemi yapılanmasını su¨rdu¨ru¨rken, Osmanlı Beyligˆi bu¨yu¨du¨kc¸e ortaya c¸ıkan ihtiyac¸lardan dolayı yerini daha karmas¸ık bir idare sistemi almıs¸ ve kurumsal yapılas¸ma bas¸lamıs¸tır.
Osmanlı Devleti’nde adaletin sagˆlandıgˆı yer Diva^n’ı Huma^yu^n’dur. Burada hu¨ku¨mdarın go¨revi devlet yetkililerine kars¸ı s¸ika^yetleri dinlemek ve haksızlıgˆı o¨nlemektir. Bu yapının temelinde halkın sınıflandırılma anlayıs¸ı yatar. Osmanlıda toplumsal yapı tarım ve ticaretle ugˆras¸an rea^ya^ ve askeri/yo¨netici sınıf olarak ikiye ayrılmıs¸tır. Rea^ya^ vergiye tabi olan askeri sec¸kinler dıs¸ında kalan Mu¨slu¨man ve gayrimu¨slim tebaaya verilen isimdir. Burada konumlar sabit olup rea^ya^dan c¸ıkmak o¨zel izinler gerektiriyordu.
Kurulus¸ Do¨neminde Osmanlı Devlet I·daresinin Yapılanması
Osman Gazi do¨neminde ilk fethedilen yerlerle beraber ilk idari tes¸kilatında temelleri atılmıs¸tır. Devletin sınırları genis¸ledikc¸e yeni idari birimler olus¸turulmus¸ ve o¨nde gelen komutanlar fethedilen s¸ehirlere yo¨netici olarak atanmıs¸tır. I·dari o¨rgu¨tlenmeyle beraber ticari ve ekonomik faaliyetlerde de du¨zenleme getirilerek, toprak-meta mu¨lkiyetine yo¨nelik devletin ilk vergilendirme tes¸ebbu¨su¨ bas¸lamıs¸tır. Osman Gazi Do¨nemi’nde devletin ileri gelenlerinin kıyafetinin bir kurala bagˆlanması ve para bastırılması uygulamaları devletin o¨rgu¨tlenmesini go¨sterir. Ayrıca sultanın kararları umera ve komutanlarına danıs¸arak alması “Diva^n” tes¸kilatının c¸ekirdegˆini olus¸turur.
14. yu¨zyılın ilk yarısından itibaren ihtiyac¸ dogˆrultusunda du¨zenli ordu sistemine gec¸ilmeye bas¸lanmıs¸tır. Osmanlı
devleti her go¨revin bir gelir kaynagˆına bagˆlı olan ikta vemukataa sistemiyle saray hiyeras¸isinden, maliye yo¨netimine kadar devleti yeniden o¨rgu¨tlemeye c¸alıs¸mıs¸tır. Bu sistem ileride tımar sistemi olarak bilinen hem askeri hem de tas¸ra yo¨netiminin o¨nemli bir unsuru olacaktır. Yine aynı do¨nemde devlet hizmetinde ve idaresinde kullanmak u¨zere ko¨lelerin yetis¸tirildigˆi kul (gulam) sistemi ortaya c¸ıkmıs¸tır. Bu sistem devs¸irme sistemi ve yenic¸eri ordusunun temelini olus¸turmaktadır.
Devs¸irme Sisteminin Ortaya C¸ıkıs¸ı
14. yu¨zyılın bas¸larında Tu¨rkmen go¨c¸ebelerinden olus¸an Osmanlı ordusu kendi as¸iret ve boylarının emrinde du¨zenli bir ordudan ziyade yagˆma ve akınlarla elde ettikleri ganimetlere bagˆımlı birliklerdi. Osman Gazi zamanında dogˆrudan hu¨ku¨mdara bagˆlı olarak piyadelere yaya ve su¨varilere mu¨sellem denilen paralı bir ordu kuruldu. Bu paralı ordu u¨cretini dogˆrudan merkezi yo¨netimden alacaktı. Ancak buna ragˆmen orduya ha^kim olan komutanlar, Tu¨rk beyleri ve ileri gelen askeri sınıftı. Merkezi otoriteye zarar veren bu durumdan dolayı I. murat zamanında dogˆrudan devlete bagˆlı ko¨lelerden olus¸an bir ordu kuruldu.
Bu yeni ordu savas¸ tutsagˆı Hristiyanların Mu¨slu¨man yapılması sonrasında egˆitim verilerek yetis¸tirilmesiyle (devs¸irilmelerine) olus¸maktadır. Yalnızca sultana bagˆlı olan bu askeri ve idari sınıf Kapıkulları olarak adlandırılmıs¸tır. Yenic¸eriler ise bu Kapıkulları nın piyadelerini olus¸turmaktadır. I. Murat zamanında bas¸layan kul sistemi I. Bayezid zamanında daha da gu¨c¸lenmis¸ Fatih Sultan Mehmet Devri’nde veziriazamlık dahil devletin o¨nemli icra yetkileri kullara teslim edilmis¸tir.
Merkez Tes¸kilatı
Diva^n-ı Hu¨ma^yu^n , “padis¸ah diva^nı” anlamına gelen ve Osmanlı merkez tes¸kilatının en o¨nemli organı olan bir kurumdur. Diva^n-ı Hu¨ma^yu^n Farsc¸a bir kelime olup aynı zamanda danıs¸ma meclisi, gu¨nu¨mu¨z bakanlık ofisi ve ku¨c¸u¨k s¸iir kitaplarına verilen addır. Osmanlılarda devlet is¸lerinin Diva^n kurutularak yu¨ru¨tu¨lmesi I·ran, I·slam ve Tu¨rk-I·slam devlet gelenegˆinden gelmektedir. Diva^n’a padis¸ah yada padis¸ah bulunmadıgˆı zamanlarda vezir bas¸kanlık eder ve Diva^n bas¸kentte veya padis¸ahın bulundugˆu yerde kurulurdu. Osmanlılar’da Diva^n-ı Hu¨ma^yu^n ilk Orhan Bey zamanında kurulmus¸tur. Bu do¨nemde askeri yetkileri elinde toplayan ilk veziriazam Tu¨rkmen bir aileden olan, erken do¨nem Osmanlı tarihinde bu¨yu¨k hizmetler veren ve o¨nemli go¨revleri u¨stlenen C¸andarlı Kara Halil Hayreddin Pas¸adır. Diva^n-ı Hu¨ma^yu^n I. Murad ve I. Bayezid zamanında ise gelis¸tirilmis¸tir. Fatih Kanunnamesi ile de Diva^n-ı Hu¨ma^yu^n’un hukuki niteligˆi tam olarak s¸ekillenmis¸tir.
Divan u¨yeleri, her gu¨n sabah namazından sonra padis¸ahın huzurunda toplanarak, devlete ve halka ait askeri, mali, hukuki ve o¨rfi is¸ler hakkında karar verirdi. Diva^n-ı Hu¨ma^yu^n bugu¨nku¨ manada bir bakanlar kurulu, Danıs¸tay, Yargıtay, Anayasa mahkemesi olarak padis¸ah ve veziriazamı da bagˆlayan en yu¨ksek karar ve yu¨ru¨tme organıdır. Burada alınan kararlar, Osmanlı hukuk sistemince kanun sayılmıs¸, gerekli aras¸tırmalar ve gerekli go¨ru¨ldu¨gˆu¨nde kadıdan alınan fetvayla birlikte yu¨ru¨rlu¨gˆe konurdu.
Diva^n-ı Hu¨ma^yu^n’un u¨yeleri ve yardımcıları as¸agˆıdaki gibidir:
Veziriazam ve Vezirler : Veziriazam padis¸ahın en mutlak vekili olup, bu¨tu¨n devlet is¸lerinden sorumluydu. Diva^n’da askeri ve o¨rfi is¸lere bakardı.
Kazaskerler (Kadıaskerler) : Askeri sınıfların s¸er’i^ is¸lerine bakmak, seferlerde bulunmak ve ilmiye sınıfının en yu¨ksek mertebesinde bulunmak sorumlulugˆuna sahipti. Diva^n’da s¸eri ve hukuki is¸lere bakardı.
Defterdar : Osmanlı Devleti’nin mali is¸lerinden sorumluydu.
Nis¸ancı : Osmanlı Devletinde birinci derecede memur sıfatına sahipti. Arazi kayıtlarını ic¸eren Tahir Defterindeki du¨zeltme ve degˆis¸iklikleri yapmak en o¨nemli go¨revidir.
Digˆer U¨yeler : Rumeli Beylerbeyi, Anadolu Beylerbeyi, Yenic¸eri agˆası, donanma kaptanı ve S¸eyhu¨lislam. Bu u¨yeler sadece gerekli go¨ru¨len toplantılara katılırdı.
Tas¸ra Tes¸kilatı
Tas¸ra Tes¸kilatı Diva^n-ı Hu¨ma^yu^na bagˆlı olarak eyalet ve kaza tes¸kilatı olmak u¨zere iki birimden olus¸maktadır. Tas¸ra Tes¸kilatında her idari birime Diva^n-ı Hu¨ma^yu^na iki amir tayin edilir. Bunlardan biri sultanın yu¨ru¨tme yetkisine sahip askeri sınıftan olan “bey” digˆeri ise sultanın hukuki yetkilerini kullanan ilmiye sınıfına mensup “kadı”dır. I·kiside birbirine yaptırım olarak bagˆımlıdır. Osmanlı Devletinde tas¸ra idari bakımdan ko¨y, nahiye, kaza, sancak ve eyaletlere ayrılmıs¸tır.
Tas¸ra tes¸kilatında en fazla yere sahip kaza ve sancaklardır. Kazaların yo¨netici sınıfını kadı, alaybeyi ve subas¸larından olus¸maktadır. Kadılar yargı kuvvetinin en yetkili ismidir. Osmanlı Devletinin ilk kadısı Osman Bey tarafından atanan Dursun Fakih’tir. Dursun Fakih 1300’lu¨ yıllarda Karacahisar’a atanmıs¸, Osman Gazi’nin askerleriyle ilis¸kilerini anlatan Gazavatna^me adlı esere sahiptir. I·yi egˆitim go¨rmu¨s¸ ilmiye sınıfından olan kadılar hukuki ves¸eri is¸lerden sorumlu olup askeri sınıfın bir u¨yesidir. Devlete sorumlu olup devletle merkez arasında bir ko¨pru¨du¨rler. Subas¸ının go¨revi ise kazaların asayis¸ini sagˆlamaktır.
Sancakların idaresi sancakbeyinin yo¨netimindeydi. Sancak beyleri daha c¸ok saray go¨revlileri, u¨mera c¸ocukları, alaybeyi, za’im, defter kethu¨dası, tımar ve hazine deftedarları gibi kis¸iler arasından sec¸ilir. Askeri ve idari sorumlulukları olan sancakbeyleri, sancakta asayis¸ ve emniyeti sagˆlamak, kalpazanlıkla mu¨cadele, o¨zel go¨rev ic¸in gelen devlet memurlarına yardımcı olma, sınır bo¨lgelerindeyse ise yabancı devletlerle yapılan anlas¸malara uyma, is¸lenen suc¸ları cezalandırma gibi go¨revlere sahiptirler.
Osmanlı idari tes¸kilatında sancakların birles¸mesiyle beyler beyilik olus¸maktadır ve bu isim XVI. yu¨zyılın sonlarından itibaren eyalet kelimesini almıs¸tır. Osmanlı Devletinde beylerbeyilik ilk bas¸ta Rumeli ve Anadolu’dan olus¸urken XV. Yu¨zyılda sınırlar genis¸ledikc¸e Rum ve Karaman beylerbeylikleri de eklenmis¸tir. Tas¸ra tes¸kilatının idari ve askeri amiri olan beylerbeyi, kendi bo¨lgesinin temsilcisi olarak, Diva^n’da askeri meselelerle ilgilenmek, bulundugˆu bo¨lgeyi asayis¸ ve gu¨venligˆi sagˆlamak, tımar tevcihinde bulunmak, yagˆma ve du¨s¸man askerlerinden korumak ve gerektigˆi zaman savas¸a katılmak gibi go¨revlere sahiptir.
Erken Do¨nem Osmanlı Devlet Tes¸kilatında Toprak I·daresi
Osmanlı Devleti toprak idaresinde birtakım sınıflandırılmalar yapılmıs¸tır. I·slam hukuku geregˆince devlet arazisi, arazi-i o¨s¸riyye, arazi-i haraciyye ve arzi-i emiriyye (miri topraklar) olmak u¨zere u¨c¸e ayrılmıs¸tır. Bunlardan ilki Mu¨slu¨manlar, ikincisi gayrımu¨slimler tarafından kullanılmaktadır. Arzi-i emiriyye ya da arz-ı memleket denilen topraklar ise devlete ait miri topraklardır. Bu toprakların mu¨lkiyeti devlete ait olup kullanma hakkı reayaya aittir. Bu tarlalara ait o¨s¸u¨r ve resimleri(vergileri) her yıl tahsil edilen kis¸iye verilirdi.
Miri topraklar, alınan vergi ve bu¨yu¨klu¨klerine go¨re has, zeamet ve tımar olmak u¨zere u¨c¸e ayrılmıs¸tır. Has , senelik geliri yu¨z bin ve daha fazla olup en yu¨ksek gelire sahip topraklardır. Bunlar padis¸ah, hanedan mensuplarına, vezirlere, beylerbeylerine ve sancakbeylerine tahsil edilirdi. Zeamet , senelik geliri yirmi bin akc¸a ile yu¨z bin akc¸a arasında gelire sahip dirliklere verilen addır. Zeamet, eyalet merkezindeki eyalet ve tımar defterdarlarına, zeamet kethu¨dalarına, sancaklardaki alabeylerine, kale dizdarlarına, kapucubas¸ılara, Diva^n-defterhane ve hazine ka^tiplerine verilmektedir. Tımar ; senelik geliri bin ile yirmi bin akc¸a arasında olan dirligˆe denmektedir. Bunlar kılıc¸ hakkı olan sipahilere ve subas¸ılara verilen topraklardır. Bu sistem birtakım asker ve memur gec¸imlerini sagˆlamak ic¸in kullanılmaktadır. Bo¨ylece en kuvvetli en kuvvetli su¨vari birlikleri bu sistem sayesinde devlete ku¨lfet getirmeden yetis¸tirilmektedir. Ayrıca Osmanlı Devleti ic¸in hem tımar topragˆının du¨zgu¨n is¸lenmesi ve u¨retimi denetlenen sipahi hem de devletin buradaki kontrol aracı olarak fayda sagˆlamıs¸tır.
Bunların haricinde vakıf ve mu¨lkiyet toprakları da mevcuttur. Vakıf toprakları vergi alınmaz, satılmaz ve hediye edilemezdi. Gelirleri cami, medrese ve imarethane gibi hayır is¸lerine harcanırdı. Mu¨lklerinde aynı s¸ekilde mu¨dahale edilmesi, satılması, hediye edilmesi yasaktı.
Askeri^ Tes¸kilat
Osmanlı askeri tes¸kilatının olus¸masında Tu¨rkiye Selc¸ukluları, I·lhanlı ve Memlu¨klerin etkisi go¨ru¨lmektedir.
Yaya ve Mu¨sellemler Orhan Bey zamanında olus¸turulmus¸ askeri birliklerdir. Yaya olanlar onar ve yu¨zer kis¸ilik gruplara ayrılmıs¸tır, Mu¨sellem denilen atlı birlikler ise her otuz neferi bir ocak olarak olus¸turulmus¸tur. Bu birliklere savas¸ su¨resince her gu¨n o¨nce bir sonra iki akc¸e verilirdi.
Kapıkulu Askerleri savas¸larda esir alınan Hristiyan c¸ocuklarının Tu¨rk terbiyesi ile yetis¸tirilerek merkeze bagˆlı askeri bir sınıfın olus¸turulmasıyla ortaya c¸ıkmıs¸tır.
Acemi Ocagˆı akıncıların du¨s¸man memleketlerine yaptıkları akınlar sonucunda ele gec¸irilen esirlerden olus¸turulan maas¸lı askeri birliklerdir. Yapılan savas¸lardaki ele gec¸irilen esirlerin bazılarının devlet eliyle alınması penc¸ik kanunu yla yasallas¸tırılmıs¸tır.
Yenic¸eri Ocagˆı temeli acemi ocagˆına dayanan askeri bir birliktir. Savas¸larda ele gec¸irilen erkek esirler Devs¸irme kanunuyla birlikte Tu¨rk ailelerin yanına hem hizmet etmeleri ic¸in hem de Tu¨rkc¸e o¨gˆrenmeleri ic¸in verilir ve 3-4 senelik egˆitimin sonunda go¨reve bas¸lamaları ic¸in Yenic¸eri Ocagˆına go¨nderilirdi.
Cebeci Ocagˆı yenic¸erilere ok, yay, kalkan, kılıc¸, tu¨fek, kazma, ku¨rek, barut gibi savas¸ aletlerini tedarik etmek, savas¸a getirmek ve savas¸ sonunda geri getirip, onarmakla sorumlu ocagˆa verilen isimdir.
Topc¸u Ocagˆı Kapıkulu Ocagˆı’nın yaya kısmı olup, top do¨kmek, top merasimleri du¨zenlemek ve top atamak amacıyla kurulmus¸tur.
Kapıkulu Su¨varileri padis¸ahın s¸ahsına ait atlı kuvvetlerdir. Buraya sarayın padis¸aha ait ic¸ kısmı olan Enderun’da, dıs¸ saraydaki ic¸ogˆlanları ve Yenic¸eri Ocagˆı’ndan terfi edilenler sec¸ilirdi. Kapıkulu Su¨varileri sipah, silahdar, sagˆ ve sol ulufeci ve sagˆ ve sol garipler olmak u¨zere altı bo¨lu¨kten olus¸maktadır. Kapıkulu Su¨varileri savas¸a giderken padis¸ahın sagˆ ve sol tarafında yu¨ru¨rler ve savas¸ su¨resince savas¸ alanındaki konaklama yerinin her tu¨rlu¨ gu¨venligˆini sagˆlamakla go¨revlidirler.
Eyalet Askerleri , tımarlı sipahilerden, azablar ve akıncılardan olus¸maktadır.
Tımarlı Sipahiler savas¸ zamanlarında tımar miktarına go¨re orduya tam tec¸hizatlı bir veya birkac¸ su¨vari ile savas¸a katılmakla yu¨ku¨mlu¨du¨r.
Azablar ordunun hafif yaya askerleridir. Bu askerler, dinc¸, kuvvetli ve beka^r Tu¨rk erkeklerinden olus¸maktadır ve merkez ordunun o¨nu¨nde ok, yaya ve palalarla ilk hu¨cumu yaparlar.
Akıncılar tes¸kilatı, sınırları du¨s¸man is¸galinden korumak ve gerekli go¨ru¨ldu¨gˆu¨ takdirde onların topraklarına da akınlar yaparak ganimet sagˆlamak amacıyla kurulmus¸ hafif su¨vari birliklerdir. Bunlar savas¸ zamanında gu¨zerga^hları ordudan o¨nce tespit ederek, ordunun yolunu ac¸ar, ko¨pru¨ ve gec¸itleri tutarak du¨s¸manın pusu kurmasına mani olurlar. Akıncılık babadan ogˆula gec¸er ve gu¨c¸lu¨, yigˆit delikanlılar arasından sec¸ilirdi.
Erken Do¨nem Osmanlı Bahriye Tes¸kilatı
Osmanlı Devleti ilk zamanlarda ku¨c¸u¨kte olsa Karamu¨rsel, Edincik ve I·zmit’te tersane kurmus¸lardır. Ancak Osmanlı donanması Yıldırım Bayezid zamanında bu¨yu¨k gelis¸me go¨stermis¸tir. Bu do¨nemde donanmalar iki bu¨yu¨k c¸atıs¸maya girmis¸tir. Bunlardan birinde Venedik ve Ceneviz yenilgiye ugˆratılmıs¸ digˆerinde ise C¸elebi Mehmed zamanında 1415 yılında meydana gelmis¸ ancak donanma yenilerek bu¨yu¨k kayıplar vermis¸tir. Bu durum her ne kadar denizciligˆin gelis¸mesini yavas¸latsa da donanmaya olan ihtiyacı ve c¸alıs¸maları hızlandırmıs¸tır.