TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI - Ünite 7: Türkiye’de Gençlik Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: Türkiye’de Gençlik

Giriş

Türkiye’de nüfusun önemli bir bölümünü genç nüfus oluşturmaktadır. Zaman dilimi açısından değerlendirildiğinde UNESCO 15-25 yaş aralığını gençlik dönemi olarak belirlemiştir. Çok sayıda ülkede ve Türkiye’de ise 15-24 yaş aralığı genç nüfus olarak kabul edilmektedir.

Gençlik: Kısa Bir Sosyolojik ve Tarihsel Arka Plan

Gençlik kavramının tanımı; dönemlere, ülkelere, gruplara göre değişmektedir. Bu bağlamda gençlik sadece yaşla tanımlanabilecek bir durum değildir ve gençlik dönemi olarak adlandırılan zaman dilimi homojen bir yapı içermez. Genç nüfusun bazı genel özellikleri şunlardır:

  • Gençler eylemcidir. Dinamiktirler.
  • Eleştireldir. Kolay beğenmezler.
  • Sabırsızdırlar.
  • Öfkelidirler.
  • İdealisttirler.
  • Kafa karışıklıkları, kişilik ve değer bunalımları yoğundur.
  • İsyankâr ve protestocudurlar.

Gençliği yaşanan yer, cinsiyet, eğitim, çalışma, ekonomik gelir farklılıkları, din unsurlarına göre altı kategoriye ayırabiliriz.

Dünyada dönemlere göre öne çıkan kuşak tanımlamaları ve özellikleri söz konusudur.

1920 ve 1945 yılları arasında doğan kuşak, Dünyanın önemli sorunlarla boğuştuğu bir dönemde dünyaya gelen kuşak, sessiz kuşak olarak tanımlanır. 2. Dünya Savaşı sonrasından 1960’lı yılların ortasına kadar olan süreçte doğanları kapsayan (1946-1964), doğum oranının çok yüksek olduğu kuşak, bebek patlaması kuşağı olarak tanımlanır. X kuşağı , 1965-1979 arasında doğan kuşağı tanımlamaktadır. Geçiş döneminin özelliklerini yaşayan bir kuşak olarak öne çıkmaktadır. Y Kuşağı 1980- 2000 yılları arasında doğan kuşağı kapsamaktadır. Dünyada önemli değişimlerin yaşandığı bir süreçte yetişirler. Bu kuşak, çalışma kadar, boş zaman kullanımını da önemsiyor. Disiplinden hoşlanmayan bir kuşak. Teknolojiye çok hâkimdirler. Z Kuşağı 2000 ve sonrasında doğan kuşak. Bu kuşak, çocuk yaştan itibaren bilgisayarlar ve internet ile tanışmaktadır. Teknoloji aşinalığı bu kuşakta çok yaygındır.

Cumhuriyet’ten Günümüze Türkiye’de Gençliğin Değer, Tutum ve Davranışları

Dünya tarihinde de Türkiye’de de bazı dönemlere etkisini biraz daha fazla vuran belirli özellikler bulunmaktadır. Aşağıda ana hatlarıyla belirli dönemlerde Türkiye’de gençlikte öne çıktığı düşünülen temel özelliklere vurgu yapılmaktadır.

Cumhuriyetin Kuruluş Dönemi Gençlik Politikaları

Modern Türkiye’nin yaratılmasında her türlü eğitim kurumundan, birbirinden çok farklı ailelerde yetişmiş çocuk ve gençlerin istenen değerler etrafında toplumsallaştırılmalarında büyük ölçüde yararlanılmıştır. Okullar, devletin ideolojik aracıları bağlamında önemli rol oynamıştır. Bu dönem eğitim seviyesi yüksek, devletçi, idealist, laik, cumhuriyetin değerlerine bağlı bir gençlik prototipi oluşturulması hedeflenmiştir. Dönemin önemli bir özelliği eğitim seviyesinin düşük olmasıdır. Bu amaçla, halk evleri, köy enstitüleri yoluyla yaratılmak istenen vatandaş prototipi Türkiye’nin en ücra köylerine kadar gidilerek eğitim yoluyla yaratılmaya çalışılır.

1960’lı ve 1970’li Yılların Gençliği

1945 yılında İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte dünyada siyasal ve ekonomik anlamda önemli gelişmeler yaşanır. 2. Dünya Savaşı sonrasında ABD ve SSCB merkezinde iki kutuplu bir dünya ortaya çıkmaya başlamıştır. 2. Dünya Savaşı sonrasında ülkelerin yeniden inşası için devlet, çalışma hayatı da dâhil olmak üzere çok farklı alanlarda aktif olarak yer alır. Eğitim, sağlık vb. birçok hizmet devlet tarafından ücretsiz olarak karşılanır. Sosyal devlet ilkesi öne çıkar. Sanayileşme anlamında önemli atılımlar gerçekleştirilir. Bu dönemin hem dünyada hem de Türkiye’de gençlerin değerleri üzerinde önemli etkileri olur.

1960 ve 1970’li yıllarda Türkiye’de hem genel anlamda değerler hem de gençliğin değer, tutum ve davranışlarıyla ilgili bazı genellemeler yapmak mümkündür. Türkiye’de 1960 ve 1970’li yılların gençliğinin bazı özellikleri olarak şu unsurlar belirtilebilir:

  • Toplumsal sorunlara duyarlıdırlar. Türkiye, o dönem toplulukçu değerler sisteminin hâkim olduğu bir ülke görünümü sergilemektedir.
  • Gençler arasında siyasete ilgi ve katılım yüksektir. Üniversite öğrencileri arasında partilerin gençlik kollarına katılmak ve üye olmak yaygındır.
  • Türkiye, gelişme çabasında olan bir ülke konumundadır. Ekonomik sorunlar önemli boyuttadır. Tüketim, çok gelişmemiştir. Bu bağlamda kanaatkârlığın önemli bir değer olduğu söylenebilir.

1970’li yıllarda ise gençler arasında farklı kutuplaşma ve ideolojik farklılıklara tahammülsüzlük yaygınlaşmıştır.

1980’li ve 1990’lı Yılların Gençliği

1980’li ve 1990’lı yılların gençliğinin tutum ve davranışlarını etkileyen en önemli unsurlardan biri 12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleştirilen darbe oldu. 1970’li yılların son bölümü özellikle aşırı sağ ve sol olarak adlandırılabilecek ideolojiler arasında yoğun çatışma ve şiddetin yaşandığı bir dönemdi. 12 Eylül 1980 Darbesi sonrasında yaşananlar, geniş kesimler arasında siyasete yönelik bir korku, mesafe duygusunu da beraberinde getirdi. 1980 ve 1990’lı yıllarda çocuklarını üniversiteye gönderen ailelerin en önemli korkularından birini çocukların siyasal grupların içerisinde yer alması oluşturuldu. 1980’li ve 1990’lı yılların gençliğini tanımlayan en önemli özelliklerden birisi, gençliğin “apolitik” olması, politikaya mesafeli durmasıydı. 1980’li yıllarda yaşanan gelişmeler önceki gençlik kuşaklarıyla karşılaştırıldığında gençliğin değer, tutum ve davranışlarında önemli farklılaşmalar ortaya çıkarmaya başladı. 1980’li yıllar Türkiye’de gençler arasında tüketimin önemli bir değer haline geldiği yıllardır. Ayrıca 1980’li yıllardan itibaren bireyciliğin, tüketimin, zenginliğin önemli değerler hâline gelmesi de gençliği etkilemiştir. 1990’lı yılların başından itibaren özel televizyonların ve radyoların Türkiye’de yaygınlaşması da gençliği etkilemiştir.

2000’li Yılların Gençliği

2000’li yılların gençliğinin değer, tutum ve davranışlarını belirleyen en önemli unsurlardan biri internet oldu. İnternet, 1990’lı yılların ikinci yarısında yaygınlaşmaya başladı ve 2000’li yıllarda Türkiye’de her alanda önemli değişimler ortaya çıkmasını da beraberinde getirdi. 2000’li yıllarda özellikle üniversite eğitiminin gençler için araçsallaştığını, üniversitenin bir işe girmek için tamamlanması gereken bir proje olarak görüldüğünü söylemek mümkün. Bu durum üniversite eğitiminde öğrenciler açısından eğitim alınan alanda derinleşmek yerine, şekilciliği öne çıkarmaktadır. 2000’li yıllarda toplumsal hayatın her alanında olduğu gibi gençler arasında da şiddet, önceki durumlara göre çok daha artış göstermiştir. Bunda toplumsal bağların zayıflaması, bireyciliğin yükselişi, gelecek güvensizliği, ekonomik sorunlar, yoksulluk, ailesel problemler önemli rol oynamaktadır.

Türkiye’de Gençliğin Temel Sorunları

Günümüzde Türkiye’de gençliğin önemli sorunları bulunmaktadır. Bu sorunların öne çıkanları aşağıda belirtilmektedir.

İşsizlik Yüksek

Son dönemlerde bütün istatistiklerde genç nüfusu tanımlayan 15-24 yaş grubu arasındaki işsizlik oranları, genel işsizlik oranlarının çok üzerinde seyretmektedir. Gençler arasında işsizlik giderek artmaktadır. Gençler arasında işsizliğin yüksek olmasının çok önemli toplumsal sonuçları ortaya çıkmaktadır.

Geleceğe Yönelik Umutsuzluk Yaygın

Günümüzde işsiz, çalışmak isteyen, iş arayan, kendi vasıf seviyelerinin altında işe girmeye razı durumda olan önemli bir genç kitleri bulunmakta. Bu gençlerin önemli bir bölümü iş bulamıyor. Bu durumun önemli bir sonucu olarak gençler arasında geleceğe yönelik güvensizlik, karamsarlık, umutsuzluk artıyor.

Kuşaklar Arası Kültürel Çatışmalar Bulunmakta

Gençler ile aile, ebeveynler, farklı iktidar odakları arasında kültürel çalışmalar gençliğin önemli sorunları arasındadır. Nesiller arası kuşak çatışmalarının her dönem görülmektedir. Bu kaçınılmaz bir durumdur. Günümüzde ise bu çatışmalar daha da artmış durumdadır.

Eğitim Sisteminden Kaynaklanan Sorunlar

Türkiye’de 15-24 yaş grubu nüfusun önemli bir bölümü ortaöğretim ve üniversite eğitimi almaktadır. Bunun yanında toplumsallaşmanın en etkili kurumu olan eğitim, çocukluktan itibaren devletin istediği ideal vatandaşın oluşturulmasında, istenen değerlerin yerleştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Eğitim süreçlerinin bütününde de gençlerin önemli sorunları bulunmaktadır. Türk eğitim sisteminin çalışma hayatında bilgi toplumu süreçlerinin hâkim olduğu bir yapıda hem zihniyet hem de nitelik ve mesleki açıdan ihtiyaç duyulan insan gücünü yetiştirmede önemli sorunları bulunmakta. Eğitim sistemimizde ilköğretimden başlayan ve sürekli tekrar eden sınavlar nedeniyle ezbercilik çok yaygın bir özellik gösteriyor. Türkiye’de ilköğretim, ortaöğretim ve üniversite düzeyinde çok iyi, küresel kalitede eğitim veren eğitim kurumları bulunmaktadır. Bunun yanında eğitim kurumları arasında büyük eşitsizlikler, eğitim kadrosu açısından da nitelik açısından da önemli sorunlar söz konusudur.