ULAŞTIRMA SİSTEMLERİ - Ünite 8: Taşımacılık Düzenlemeleri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Taşımacılık Düzenlemeleri

Ünite 8: Taşımacılık Düzenlemeleri

Taşımacılıkta Türkiye’deki Düzenlemeler

Başarılı bir sanayileşmenin temel bileşenlerinden birisi olan ulaştırma sektöründe kaynakların etkin kullanımı iş gücünün dengeli dağılımı, mal ve hizmetin hızlı dağıtımı ancak iyi organize olmuş ulaştırma sistemi ile gerçekleştirilebilir. Türkiye’de mevcut mevzuat AB müktesebatına tam olarak uyumlu değildir. Ulaşımda demir yollarının payını arttırmak için altyapı inşaatları ve mevzuat çalışmaları sürmektedir. Hava yolu ulaşımında, kamu hizmet yükümlülükleri ve uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan bazı kısıtlamalar bulunmaktadır. Türkiye AB’nin ulaştırma politikalarının örtüşmesini sağlayacak deniz yolu ve demiryolunun taşımacılık payının yükseltilmesi ile taşıma modlarını zincir hale getirecek stratejik politikaların ülkemiz açısından üretilmesi kaçınılmazdır.

Karayolu Taşımacılığı ile ilgili düzenlemeler:Ülkemizde karayolu taşımacılığı ile ilgili 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, 19 Temmuz 2003 tarih ve 25173 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Amacı, karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri olan kanundur.

25.02.2004 tarih ve 25384 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanan Karayolu Taşıma Yönetmeliği “Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun” una dayanılarak hazırlanmıştır. Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin amacı “Karayolu Taşıma Kanunu” nda yer alan karayolu taşımalarını, ülke ekonomisinin gerektirdiği şekilde düzenlemek, taşımada düzeni ve güvenliği sağlamak, dağıtıcılık ve benzeri hizmetlerin şartlarını belirlemek ve karayolu taşımalarının, diğer taşıma sistemleriyle birlikte ve birbirlerini tamamlayıcı olarak hizmet vermesini, denetimini ve mevcut imkanların daha yararlı bir şekilde kullanılmasını sağlamaktır.

İl sınırları içerisindeki taşımalar ile yüz kilometreye kadar olan şehirler arası taşımaların düzenlenmesi il ve ilçe trafik komisyonları ile iş birliği yapılmak suretiyle ilgili valiliklere, belediye sınırları içerisindeki şehir içi taşımalar belediyelere bu Kanun’a göre düzenlenecek yönetmelik esasları dahilinde bırakılabilir.

Karayolu ulaştırması kapsamında Ulaştırma Bakanlığı Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü görev yapmaktadır. Araçların ağırlıkları ile ilgili konularda İçişleri Bakanlığı, dinlenme süreleri ile ilgili konularda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ilgilenmektedir.

1950’lerden günümüze kadar Türkiye’de taşımacılıkta hakim model karayolu taşımacılığı olarak gerçekleşmiştir. Bunun nedenleri ise yeterli demiryolu ve deniz yolu altyapısı bulunmaması ve yatırımların karayollarına yönlendirilmesine yol açmış ve karayolu taşımacılık endüstrisinin büyümesine neden olmuştur. Türkiye’de karayolu taşımacılığı AB üyesi ülkelerin ortalamasının üzerindedir. Ülkemizde meydana gelen kazalar ve bunun sonucunda oluşan insan kaynağı kayıplarının nedeni taşımacılıkta karayolunun payının büyük olmasına bağlanabilir. Türkiye’nin 2013 karayolu vizyonu: Türkiye’nin coğrafi ve doğal kaynaklarını iyi kullanan, diğer taşımacılık şekilleriyle adil ve dengeli bir şekilde bütünleşmiş bir karayolu taşıma sistemi kurmaktadır. Ülkemizin 2007 yılı toplam ihracatının %41’i, ithalatın ise % 24’ü karayolu taşımacılığı ile gerçekleşmiştir.

Avrupa Birliği (AB), karayolu taşımacılığında liberal ve rekabetçi bir Pazar ortamı yaratmıştır. Ulusal mevzuattaki boşlukları doldurmak ve farklılıkları gidermek amacıyla Türk karayolu taşımacılık pazarının AB taşımacılık pazarına entegrasyonu için bir uyum programının benimsenmesi öngörülmektedir. Türkiye’nin, mevcut uygulama ve kurallardan ayrı tutulma, bir başka deyişle yasa ve kurallara getirilen istisna anlamına gelen derogasyon talep edip karayolu taşımacılığında kabotaj hakkını ileriki yıllara ötelemesi gerekmektedir.

Deniz Yolu Taşımacılığı İle İlgili Düzenlemeler:Ülkemizde Denizcilik Sektörü ile ilgili çalışmalar DenizTicareti Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Söz konusu müdürlük 13.12.1983 tarihinden itibaren “Deniz Ulaştırması Genel Müdürlüğü“ adını alarak denizciliğin bütün alanlarında görev yapacak şekilde yetkilendirilmiştir.

Denizcilik sistem ve hizmetlerini daha etkin ve verimli, ülkemiz çıkarlarına, ihtiyaçlarına uygun olarak yürütmek ve hizmetlerin geliştirilmesini sağlamak amacıyla 10.08.1993 tarihinde Başbakanlığa bağlı “Denizcilik Müsteşarlığı“ kurulmuştur. Denizcilik Müsteşarlığı; düzenleyici, belgelendirici, izin verici, ulusal ve uluslararası temsil edici, kontrol edici, sistemi çalıştıran ve yönlendiren bir misyon üstlenmiş ve sektörde şemsiye görevi yapan kamusal bir otoritedir.

Deniz yolu ulaştırmasında önemli rolü bulunan idari kuruluşlar sırası ile;

·Ulaştırma Bakanlığı

·T.C. Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı

·Demir yolları Limanlar Hava Meydanları İnşaat Genel Müdürlüğü

·T.C. Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü

·Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğü

·Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı

·Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’dir

Ülkemizde Milli Gemi Sicili ve Türk Uluslararası Gemi Sicili olmak üzere iki farklı gemi tescil şekli mevcuttur. Milli Gemi Sicili için 18 Gros Ton (GT) ve üzeri, Türk uluslararası Gemi Sicili için ise 50 GT ve üzeri olması şartı aranmaktadır.

Denizde kazanç elde etme maksadına tahsis edilen veya fiilen böyle bir maksat için kullanılan her gemi, kimin tarafından ve kimin nam ve hesabına kullanılırsa kullanılsın ticaret gemisi sayılır. Türk Ticaret Kanunu’nun 823. Maddesine göre ise her Türk gemisi Türk Bayrağı çeker. Yalnız Türk vatandaşlarının malı olan gemi Türk gemisidir. Gemi tasdiknamesi alınmadıkça Türk Bayrağını çekme hakkı kullanılamaz. Gemi tasdiknamesi veya bunun sicil memurluğunca tasdik edilmiş bir hulasası yahut bayrak şahadetnamesi yolculukta daima gemide bulundurulur. Türkiye dışında bulunan bir gemi Türk Bayrağını çekme hakkını elde ederse geminin bulunduğu yerdeki Türk konsolosu tarafından Türk Bayrağını çekme hakkına dair verilecek “Bayrak Şahadetnamesi” gemi tasdiknamesi yerine geçer. 18 GT’ den küçük gemiler gemi tasdiknamesi ve bayrak şahadetnamesi ihtiyaç duymadan Türk Bayrağı çeker.

Denizde çalışanlar, Deniz kanunu hükümlerine tabidirler. AB’ye üye ülkeler, karayolundaki yük yoğunluğunu azaltmak amacıyla çevreye daha az etkisi olan, taşıma maliyeti daha az olan deniz yolu taşımacılığının payını artırmayı hedeflemektedirler. Yüklerin denizlere kaydırılması için Yakın Yol Deniz Taşımacılığı (ShortSeaShipping-SSS) kavramı geliştirilmiştir. Yakın yol deniz taşımacılığı Avrupa limanları arasında ve bu limanlar ile Avrupa ülkesi olmayıp, Avrupa sınırlarındaki kapalı denizlere kıyısı olan ülkeler arasında yapılan yolcu ve yük taşımacılığıdır.

Demir Yolu Taşımacılığı İle İlgili Düzenlemeler:Cumhuriyet döneminde ilk demiryolu idaresi 22 Nisan 1924 yılında kabul edilen 506 numaralı kanun ile kurulmuştur. 23 Mayıs 1927 yılında “Devlet Demiryolları ve Limanları İdare-i Umumiyesi” kurulmuş ve “Devlet Demir Yolları ve Limanları Umum Müdürlüğü“ adını almıştır.

Ana Uluslararası Demiryolu Hatları Üzerine Avrupa Anlaşması (AGC), 1985 yılında 25 ülke tarafından kabul edilmiştir. Türkiye’den geçen E-Demiryolu hatları Trans-Avrupa Demiryolu hatları ile büyük ölçüde örtüşmektedir. Türkiye, Trans-Asya demiryolu güney koridorunun batısında yer almakta ve hattın Türkiye için uzunluğu 4053 km’dir. Trans-Asya Demiryolu Ağı (TAR), 1960’lı yıllarda Singapur ve İstanbul arasında kesintisiz 14.000 km’lik bir demiryolu oluşturulması amacıyla başlatılmıştır.

Demiryolu sektöründe güncel yasa ve kurumsal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Lisanslandırma, altyapı tahsisi ve güvenlik belgelendirmesiyle ilgili hiçbir kurumsal yapılanma bulunmamaktadır. Yasal yönden uyumlaştırmaya, geniş kapsamlı kurumsal bir reforma ve sektöre yönelik önemli yatırımlara ihtiyaç duyulmaktadır. 1960 sonrası planlı kalkınma dönemlerinde, demir yolları için öngörülen hedeflere hiçbir zaman ulaşılamamıştır. Ulaştırma alt sistemleri arasında koordinasyon sağlanamamış ve karayollarına yapılan yatırımlar bütün plan dönemlerinde ağırlığını koymuştur. Politikaların sonucu olarak, 1950-1980 yılları arasında yılda sadece ortalama 30 km yeni hat yapılabilmiştir.

Özellikle yurt içi yük ve yolcu taşımacılığında önemli bir kuruluş olan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın 7 merkezde bölge müdürlükleri bulunmaktadır:

·1. Bölge Müdürlüğü Haydarpaşa

·2. Bölge Müdürlüğü Ankara

·3. Bölge Müdürlüğü Alsancak

·4. Bölge Müdürlüğü Sivas

·5. Bölge Müdürlüğü Malatya

·6. Bölge Müdürlüğü Adana

·7. Bölge Müdürlüğü Afyon

Hava Yolu Taşımacılığı İle İlgili Düzenlemeler:Ülkemizde ilk havacılık çalışmaları, 1912 yılında, bugünkü Atatürk Hava Limanının hemen yakınındaki Sefaköy’de, tesis olarak iki hangar ve küçük bir meydanda başlamıştır. Atatürk’ün “İstikbal Göklerdedir.” sözü doğrultusunda 1925 yılında kurulan ve daha sonraki yıllarda Türk Hava Kurumu adını alan Türk Tayyare Cemiyeti ile Türk Sivil Havacılığın kurumsal temelleri atılmıştır. Bugün ülkemizdeki havacılık faaliyetleri, 2920 Sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu ve bu kapsamda yayımlanmış olan İdari ve Teknik Yönetmelikler ve Havacılık Talimatları çerçevesinde yürütülmektedir. Kanun’un amacı; devamlı ve hızlı bir gelişme gösteren ileri teknolojinin uygulandığı, sivil havacılık sahasındaki faaliyetlerin ulusal çıkarlarımızı ve uluslararası ilişkilerimize uygun bir şekilde düzenlenmesini sağlamaktır.

01 Haziran 2007 Tarihli ve 26539 sayılı resmi Gazete’ de Ticari Hava Taşıma İşletmeleri Yönetmeliği yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin amacı, iç ve dış hatlarda tarifeli veya tarifesiz seferlerle ücret karşılığında yolcu veya yük taşımak üzere kurulmuş veya kurulacak kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzelkişilere ait işletmelerin ticari hava taşımacılık faaliyetleri sırasında uyması gereken teknik, idari ve mali esaslar ile bu işletmelerde bulunacak yönetici ve teknik personelin nitelik ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Türkiye’nin AB hava taşımacılığı mevzuatına uyum sağlaması, hava yolu taşımacılığı faaliyetlerinin sürekliliği açısından önem taşımaktadır. Bu güne kadar uyum sağlanan en somut alan ücret tarifelerinde olmuştur. Onay verme prosedürü kaldırılarak, hava yolu işletmelerini kendi tarifelerini serbestçe belirlemeleri imkanı sağlanmıştır.

Ülkemizde sivil havacılık politikaları Ulaştırma Bakanlığınca kurallarının uygulanması ve yürütülmesinden sorumlu birim, bir kamu kuruluşu olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM)’dür. SHGM aynı zamanda hava yolu taşıyıcılarının lisanslandırılmasından da sorumludur.

Sektörde son 20 yılda hem Türkiye hem de dünya açısından çok hızlı bir büyüme gerçekleşmiştir. Günümüzde AB üyesi 15 ülkede, havaalanlarındaki trafik 1970’li yılların neredeyse beş katına çıkmıştır. İleri teknoloji gerektiren ve sınır tanımaz özelliğe sahip havacılık endüstrisinde ülkemiz, uluslararası havacılık gelişimlerini yakından takip etmek ve çağın gereklerini yerine getirmek için çeşitli uluslararası teşkilatlara üye durumdadır.

Taşımacılıkta Uluslararası Düzenlemeler

AB ulaştırma politikası, karayolu, hava yolu, deniz yolu, demiryolu ulaştırması, çoklu taşıma, daha çevreci bir şehir içi ulaşımı, ulaşım altyapısı ve ücretlendirme politikası gibi alt sektörlerden oluşmaktadır. Avrupa Birliği Komisyonu 12 Eylül 2001 tarihinde ulaştırma hizmetleri ile ilgili ihtiyaçlara çözüm getirmek ve olası sorunları bertaraf edebilmek için Avrupa Ulaştırma Politikası, Karar Verme Zamanı adıyla Beyaz kitap yayınlamıştır. AB’nin genel politikası, toplumsal refahın arttırılabilmesi için dengeli ve sürdürülebilir bir gelişme modeli içinde ekonomik rekabetin korunması, üye ülkelerin tek pazar içerisinde ekonomik ve sosyal bütünleşmesinin kuvvetlendirilmesi üzerine kuruludur. Türkiye’nin AB ile müzakere sürecindeki 31 başlık arasında taşımacılık politikası yer almaktadır.

Avrupa Birliğinde Karayolu Taşımacılığı İle İlgili Düzenlemeler:“Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi (CMR)” gerekli düzenlemeleri tanımlamaktadır. Amacı karayolu güvenliğinin arttırılması, pazarın rasyonel hale getirilmesi ve hizmet kalitesinin arttırılmasıdır. Bu direktifin 5. Maddesinde Taşıma senedinin nüshaları 6. Maddesinde ise taşıma senedinin içeriği tanımlanmaktadır. Madde 5’e göre, taşıma senedi üç nüsha halinde düzenlenerek gönderici ve taşımacı tarafından imzalanır. Birinci suret göndericiye verilir. İkincisi yükle beraber gider. Üçüncüsü ise taşımacı tarafından saklanır. Madde 6’ da ise sevk mektubunun tarihi, düzenleme yeri, gönderici ve taşımacının isim ve adresleri, yük ile ilgili ayrıntılı bilgiler ve gümrük talimatları gibi bilgiler bulunur.

Karayolu ulaşımında ifade edilen en büyük sorunlardan biri trafik kazalarıdır. Taşıma sistemleri içinde en yüksek kaza oranları kara yollarında tespit edilmekte olup ölüm oranları gittikçe artmaktadır. 15 AB ülkesinde trafik kazalarını % 50 azaltmak için bir Avrupa kara yolu güvenliği eylem programı yayınlanmıştır. Bu program, araçların teknik performanslarını geliştirerek araçların daha güvenli seyir etmesini, karayollarının altyapısını geliştirerek tehlikeli noktaları ortadan kaldırmayı amaçlamakta ve sürücüleri var olan kurallara riayet etmeye, daha sorumlu davranmaya ve tehlikeli davranışlardan kaçınmaya teşvik etmektedir.

AB’de karayolu taşımacılığı ile ilgili Tüzük’lere göre izin verilen azami ağırlığı 3,5 tonu geçen araçla yük taşımacılığı yapan bir sürücü, aracı kısa süre için kullansa bile kayıt cihazı kullanmak zorundadır. Tehlikeli eşya taşımaları konusunda AB’de ADR konvansiyonu kurallarına ilişkin direktiflerin Türkiye tarafından benimsenmesi ve ADR konvansiyonunu taşımacılıkta uygulamaları gerekmektedir. ADR konvansiyonuna göre yılda 50 tondan fazla tehlikeli madde taşıyan firmaların mutlaka “ tehlikeli eşya güvenlik danışmanı “ bulundurmaları gerekmektedir.

Avrupa Birliğinde Deniz Yolu Taşımacılığı İle İlgili Düzenlemeler:Avrupa Birliği artan üye sayısıyla birlikte karayolu üzerinde yoğunlaşan yük akışını, demiryolu hatlarına kaydırarak, sürdürülebilir bir ulaştırma politikasını hedeflemektedir. Abi ulaştırma sektörleri arasındaki dengenin sağlanmasına yönelik olarak finansal desteği içeren Marco Polo Programını 2003 yılında kabul etmiştir. Deniz otoyollarının gelişimini sağlamak için TEN-T ve Marco Polo Programı altında mali araçlar oluşturulmuştur.

Avrupa’da bulunan liman sisteminin, deniz taşımacılığının mevcut ve gelecekteki gereksinimlerinin karşılanabilmesi amacına yönelik olarak geliştirilmesi ve daha etkin bir hale getirilmesini sağlamak için yayımlanan Avrupa Limanlar Politikası’ na ilişkin Tebliğ’de; “ Yasal Kılavuz İlkeler”yer almakta ve sera gazı salınımlarının azaltılması gibi sorunların çözüme kavuşturulması için bir “Eylem Planı” sunulmaktadır. Deniz taşımacılığı sektörünün etkin işleyişinin ve rekabet edilebilirliğinin arttırılmasına yönelik olarak, AB’nin deniz taşımacılığına ilişkin idari prosedürlerin basitleştirilmesiiçin“Engellerin Ortadan Kalktığı bir Avrupa Deniz Taşımacılığı Alanı’na Doğru” isimli çalışma belgesi yayınlamıştır.

Avrupa Birliğinde Demiryolu Taşımacılığı İle İlgili Düzenlemeler:Demiryolu taşımacılığı uzun mesafelerde ekonomik ve güvenli bir taşıma şeklidir. Demiryolu taşımacılığının çok büyük altyapı yatırımları gerektirmesinden dolayı, demiryolu işletmeciliği genellikle kamu kesimi tarafından yürütülmektedir.. ABD’deki demir yolları ile yük taşıma oranının yüzde 40 olması demir yollarının öneminin azalmasının kaçınılmaz bir son olmadığının en güzel göstergelerinden biridir. AB’de taşımacılık sektöründe düşüş gösteren tek ulaşım şekli demiryolu taşımacılığı olmuştur.Yani, Avrupa’da demiryolu taşımacılığı gerilerken, ABD’de sanayinin ihtiyaçlarına cevap verebilen demir yollarının taşımacılıktaki payı artmıştır. Bunun nedeni demiryolu taşımacılığının karayolu taşımacılığı kadar rekabetçi olmamasından kaynaklanmaktadır.

Demiryolu taşımacılığı, deniz yolu taşımacılığından sonra en ucuz ulaşım şeklidir. Fakat demiryolu taşımacılığında ülkeden ülkeye göre değişebilen teknolojik farklılıklar farklı yönetim sistemleri, birlikte işlerliğin önündeki en büyük engellerdir.

Hükümetler arası, uluslararası demiryolu taşımacılığı organizasyonu 41 ülke tarafından imzalanan protokolle 2004 yılında kurulmuştur. Bu organizasyonun amacı, üye ülkeler arasında yolcu, bagaj ve yük taşımacılığında demiryolu trafiğini düzenlemektedir.

Avrupa Birliğinde Hava Yolu Taşımacılığı İle İlgili Düzenlemeler:AB Komisyonu serbestleşme sürecini üç aşamada gerçekleştirmeyi planlamıştır. İlk etapta sektörün olumlu gelişmeler yaşanmış ve sektörde etkin olan birkaç hava yolu yerine çeşitlilik artmıştır. Tüketici seçeneklerinde artış imkanı sağlanması halkta büyük ilgi uyandırmış, ücretlerde düşüş olurken iş olanakları, yolcu ve uçuş sıklığında yükselme olmuştur.1990 yılında yayınlanan ikinci liberalleşme paketi ile tüm Avrupa Birliği üyesi ülkelerin taşıyıcılarına, ülkelerinde ve diğer bir Avrupa Birliği ülkesi arasında sınırsız yolcu ve yük taşıma hakkı verilmiştir. 1992 yılında üç idari ölçüt içeren üçüncü paket hazırlanmıştır. Bu pakete göre Avrupa Birliği üyesi ülkelerin hava yollarının işletilmesiyle ilgili düzenlemeler daha uyumlu hale getirilmiştir.

Uluslararası Hava Taşımalarına İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme (Varşova Sözleşmesi), uçak ile ücret karşılığında yapılan bütün uluslararası insan, bagaj veya eşya taşımalarına ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Bu sözleşmenin amacı bakımından “Uluslararası Taşıma“ terimi; taraflar arasında yapılan anlaşmaya göre hareket yeri ve varış yeri, taşımada bir kesilme veya aktarma olsun olmasın, iki Yüksek Sözleşen Ülkesinde bulunan veya bu sözleşmeye taraf olmasa bile bir başka devletin egemenliğini, hükümranlığını, mandası veya otoritesi altındaki bir ülkede olan kararlaştırılmış bir duraklama yeri varsa bir tek yüksek sözleşen taraf ülkesinde bulunan herhangi bir taşıma alanını ifade etmektedir. Hava taşımacılığı diğer taşımacılık türlerine göre son yirmi yılda en hızlı artışı kaydetmiştir. Yolcu/kilometre bazında hava taşımacılığı yıllık ortalama yüzde 7,4 artarken 15 AB ülkesinin havaalanındaki trafik 1970’ten bugüne 5 kat artmıştır. Mevcut hava yollarının daha etkin, hava kontrolünün mümkünse tek elden yapılması yanında yeni havaalanı yatırımlarına ihtiyaç duyulmaktadır.