ULUSLARARASI EKONOMİ POLİTİK - Ünite 5: Küresel Para ve Ekonomi Sistemi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 5: Küresel Para ve Ekonomi Sistemi

Ülke Paralarının Değeri ve Birbirine Dönüştürülmesi

Ülkelerin birbiriyle ticareti ve karşılıklı yatırımları, borçalacak ilişkileri söz konusu olduğu müddetçe ulusal paraların birbirine dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu çerçevede bir ülke parasının başka bir ülke parası cinsinden değerine döviz kuru adı verilir.

Dünya ekonomisinde kayda değer payı olan ülkelerin paraları ile ekonomisi çok büyük olmasa da siyasal ve ekonomik açıdan istikrarlı ülkelerin paralarına daha çok güven duyulur. Bu paraların temsil ettiği ekonomilerin durumu ve paraların değeriyle ilgili risk ve belirsizlikler nispeten az olduğundan diğer ülkeler bu paraları, dış ticaretlerinin finansmanında kullanmak veya olağanüstü hallerde müracaat etmek üzere kasalarında rezerv para olarak bulundurmak isterler. Bu paralara iktisat literatüründe ve uluslararası ekonomik ilişkilerde sağlam para adı verilir. Bugün dünyada en çok müracaat edilen sağlam paralar ABD doları, Euro (AB ortak parası), Japon Yeni ve İsviçre Frangı olarak sıralana-bilir. ABD Doları II. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünya rezerv parası olarak işlev görmektedir.

Döviz kurlarının çeşitli türlerinden söz edilebilir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılan üçü aşağıda sıralanmıştır.

  • Nominal döviz kuru
  • Reel döviz kuru
  • Satın alma gücü paritesi

Nominal döviz kuru; bir ülke parasının başka bir ülke parasıyla bankada, döviz bürosunda değiştirildiği kurdur.

Reel döviz kuru ; iki ülke parası arasındaki kurun ülkeler arasındaki enflasyon farkına göre yeniden ayarlanmış halidir.

Satın alma paritesi ise ülke paralarının birbirine karşı değerinin belirli bir mal ve hizmet sepeti üzerinden satınalma gücü esas alınarak belirlenmiş olan değeri ile oluşur.

Devalüasyon ve Paranın Değer Kaybetmesi/Değersizleşme

Ülkeler birbiriyle dış ticaret yaparken ihracatları ile ithalatları birbirine eşit olmayabilir, dış ticaret açığı verebilirler, buna bağlı olarak cari işlemler açığı verebilirler. Zaman zaman siyasi gelişmelerin etkisiyle ekonomik istikrar sorunu yaşayabilirler. İhracatı teşvik etmek, döviz gelirlerini artırmak isteyebilirler. Bu tür durumlarda dış dengeyi sağlamaya yardımcı olmak üzere döviz kurunu değiştirmek, yerli paranın değerini yabancı paralar karşısında düşürmek isteyebilirler. Bu çerçevede, sabit döviz kuru sistemi uygulayan bir ülkede para otoritesi (genellikle Merkez Bankası) tarafından döviz kurunun yükseltilerek yerli paranın değerinin düşürülmesine devalüasyon denir.

Revalüasyon ve Paranın Değer Kazanması/Değerlenme

Sabit kur sisteminde çeşitli gerekçelerle para otoritesi tarafından yerli paranın değerinin yükseltilmesine ise revalüasyon adı verilir. Ülke dış ticaret fazlası, buna bağlı olarak da cari işlemler fazlası veriyor olabilir; ticaret ortaklarıyla arasında ödemeler dengesi bağlamında sorunlar yaşayabilir; mevcut nominal döviz kuru yerli parayı çok düşük değerli gösteriyor olabilir. Normal şartlarda dış fazla veren bir ülkenin parasının değerlenmesi beklenir. Sabit kur sisteminde böyle durumlarda para otoritesi tarafından yerli paranın değerinin artırılması yoluna gidilebilir. Benzer biçimde esnek kur sisteminde arz ve talep koşullarındaki değişmeler sonucunda yerli paranın değer kazanması, döviz kurunun düşmesi, revalüasyon değil, değerlenme olarak isimlendirilir.

Devalüasyon ile revalüasyonun sabit kur sistemine, paranın değer kaybetmesi veya değerlenmesi kavramlarının ise esnek kur sistemine ait kavramlar oldukları unutulmamalıdır. Devalüasyon ve revalüasyon para otoritesinin kararıdır; oysa paranın değer kaybetmesi veya değerlenmesi arz ve talep koşullarına bağlı olarak piyasanın kararıdır.

Döviz Kurları Niçin Değişir?

Döviz kurlarında değişmeye sebep olabilecek birçok ekonomik ve siyasi faktörden söz etmek mümkündür. Bunların başlıcaları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Paranın değerlenmesi veya değer kaybetmesi
  • Döviz kurunun bilinçli olarak değiştirilmesi (manipülasyon)
  • Bir paranın değerinin başka bir paranınkine sabitlenmiş olup olmaması
  • Faiz oranlarının değişmesi
  • Enflasyon oranında meydana gelen değişmeler
  • Spekülasyon

Paranın değerlenmesi veya değer kaybetmesi : Arz ve talep koşullarında meydana gelen değişmeler bir paraya olan talebi artırabilir veya azaltabilir. Paraya talebin artması o parayı öteki paralar karşısında daha değerli kılar; bu şekilde bir paranın değişim fiyatının artması o paranın değerlenmesi demektir, bu durumda döviz kuru düşer. Tersinden, bir paraya olan talebin azalması ise o parayı yabancı paralar karşısında daha az değerli kılar, değişim değerini düşürür; böylece söz konusu para değer kaybeder, bu durumda döviz kuru yükselir.

Döviz kurunun bilinçli olarak değiştirilmesi : Bazen siyasi otoritenin yönlendirmesi veya doğrudan doğruya kendi inisiyatifiyle para otoritesi tarafından döviz piyasasına bilinçli olarak müdahale edilir; piyasadan döviz çekilerek (döviz arzı daraltılarak) döviz kurunun yükselmesi veya piyasaya döviz sürülerek (döviz arzı artırılarak) döviz kurunun düşmesi sağlanabilir. Bu durum döviz kurunun bilinçli olarak değiştirilmesinin bir örneğidir.

Bir paranın değerinin başka bir paranınkine sabitlenmiş olup olmaması : Bazı ülkeler ise enflasyonla mücadele, fiyat istikrarı, finansal istikrar ya da ekonomik entegrasyon gibi nedenlerle kendi paralarının değerini sağlam bir paranın değerine sabitleyebilmektedir. Böyle bir durumda referans para ya da çıpa olarak kabul edilen paranın öteki paralar karşısında değeri değiştikçe, yerli paranın değeri de buna bağlı olarak değişmekte, referans para dışında kalan paralar ile yerli para arasındaki döviz kuru da otomatikman değişmektedir.

Faiz oranlarının değişmesi : Döviz kurlarını değiştiren faktörlerden biri de faiz oranları ve yatırımların getirisidir. Faiz oranları ile döviz kurları arasında bu anlamda aynı yönlü bir ilişkiden söz edilebilir. Bir ülkede faiz oranları düşünce, o ülkenin parasına talep düşer, zira o ülkenin devlet tahvili, hazine bonosu gibi kıymetli kâğıtlara, faiz getirisi olan yatırım araçlarına olan dış talep azalır.

Enflasyon : Döviz kurları enflasyon farkından etkilenir. Normal şartlar altında, öteki faktörler sabitken, bir ülkede enflasyon o ülkenin ticaret ortağı olan öteki ülkelerden yüksek ise, o ülkenin parası öteki ülke paraları karşısında enflasyon farkı kadar değer kaybeder.

Spekülasyon : İktisadi anlamda spekülasyon, bir mal veya hizmeti ucuza alıp pahalıya satarak kâr etme çabası, paradan para kazanma girişimidir. Daha dar anlamda para ve döviz piyasaları bağlamında spekülasyon ise, ilerde fiyatının artacağı beklentisiyle bugün ucuz olduğu düşünülen dövizden alıp, bir süre bekledikten sonra fiyat beklenen seviyeye geldiğinde satma eylemidir.

Döviz Kuru Sistemleri ve Altın Standardı

Temel olarak iki döviz kuru sisteminden söz edilebilir; sabit kur sistemi ve esnek kur sistemi. Esnek kur sisteminin teorik olarak tam esnek versiyonu da olmakla birlikte, pratikte daha çok “yönetimli dalgalanma,” “kontrollü esnek kur,” ya da “ayarlanabilir dalgalı kur” adıyla anılan çeşitli versiyonlarına rastlanmaktadır. Günümüzde dünyanın hemen her ülkesinde, belki birkaç istisna dışında, uygulanan kur sistemi budur.

Sabit kur sisteminde döviz kurunu para otoritesi (Merkez Bankası) belirler. Sistemin mantığı gereği sabit kur sisteminde belirlediği döviz kurunu desteklemeye hazır bir para otoritesi vardır. Döviz kuru herhangi bir nedenle belirlenen seviyenin üstüne çıkma eğilimi gösterdiğinde para otoritesi piyasaya müdahale eder, döviz satarak kuru destekler. Aksine döviz kuru belirlenen seviyenin altına inme eğilimi gösterirse bu kez piyasadan döviz satın alarak kuru belirlenen düzeyde sabit tutar. Bir başka deyişle, sabit kur sisteminde para otoritesi, belirlenen kurdan isteyene istediği kadar döviz satmaya, isteyenden de istediği kadar döviz satın almaya hazırdır.

Esnek kur sisteminde ise döviz kuru döviz piyasasında günübirlik oluşan döviz arz ve talebi tarafından belirlenir. Dövize aşırı talep varsa döviz kuru yükselir, yabancı paraların değeri artar; aksine piyasada döviz bolluğu varsa bu defa döviz kuru düşer, yabancı paralar değer kaybederken yerli para değer kazanır. Döviz kurunu belirli bir seviyede destekleyen bir Merkez Bankası olmadığından, esnek kur sisteminde belirsizlik ve kur riski daha yüksektir.

Uluslararası ekonomik, ticari ve parasal ilişkilerin günümüzdekini andırır biçimde daha görünür bir boyut kazandığı dönem, 19. yüzyıldır. 19. yüzyıldan bugüne kadar dünyada başlıca üç döviz kuru sistemi kullanılmıştır: Altın standardı, Bretton Woods sistemi, günümüz (kontrollü esnek) kur sistemi.

Altın Standardı

I. Dünya Savaşı öncesi dönemde kullanılan, paranın altın karşılığında piyasaya sürüldüğü, dolayısıyla paranın değerinin altın fiyatına sabitlendiği bir sistemdir. Sabit kur sistemine dayalı klasik altın standardı sisteminde ülkelerin her birinin parasının değeri altın fiyatına endekslidir. Altın standardı karşılıksız para basmayı sınırlaması, dahili para ve maliye politikalarının dış dengeyi gözetecek şekilde uygulanmasını öngörmesi ve ülke paraları arasında altın fiyatı üzerinden sabit bir kuru garanti etmesi gibi özellikleri sayesinde genel küresel finansal sistem üzerinde “istikrar sağlayıcı, eşitleyici, dengeleyici ve güven inşa edici bir etkiye sahiptir.” Altın standardı sistemi I. Dünya Savaşı sonunda çökmüştür. Altın standardından sonra küresel çapta uygulanmış döviz kuru sistemi Bretton Woods sistemi olmuştur. Bu sistemin anahtar kurumlarından biri IMF’dir.

IMF ve Uluslararası Ödemeler Sisteminde IMF’nin Rolü

II. Dünya Savaşının sonlarına doğru, 1944 yılında ABD’nin Bretton Woods kentinde, uluslararası ticaret, para ve finans sistemine yeniden çeki düzen verme amacıyla Bretton Woods müzakereleri adı verilen bir dizi görüşme yapılmıştır. Bretton Woods görüşmeleri sonucunda IMF, Dünya Bankası ve sonradan DTÖ’ye dönüşecek olan GATT sistemi kurulmuştur.

Bunlardan Dünya Bankası’nın görevi yıkılan ekonomilerin yeniden inşası ve kalkınma sorunlarıyla ilgilenmek, 1995 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne dönüşmüş olan GATT’ın görevi ise uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi, bu amaçla gümrük tarifelerinin düşürülmesi ve ticareti engelleyen öteki bariyerlerin kaldırılması ve ülkeler arasında ayrımcı ticaret uygulamalarına son verilmesidir. Sistemin diğer anahtar kurumu IMF’dir.

Uluslararası Para Fonu (IMF)

Bretton Woods müzakereleri sonucunda, Aralık 1945’te kurulup 1 Mart 1947’de faaliyete geçmiş olan IMF’nin kuruluş amacı, yukarda belirtildiği gibi 1930’lu yıllardaki Büyük Buhrana ve onu izleyen dünya savaşına katkıda bulunan yıkıcı ekonomik politikaların tekrarını önleyecek ekonomik işbirliği için bir çerçeve oluşturmaktı. Savaştan sonra kurulan yeni düzenin döviz kuru sistemi ve uluslararası ödemeler bağlamında kilit kurumu olan

IMF’ye verilen görevler, istikrarlı, düzenli işleyen bir uluslararası para ve ödemeler sisteminin tesisi ve dış ödemeler konusunda sıkıntı yaşayacak ülkelere yardım etmek suretiyle uluslararası ticaret ve yatırımların düzgün işlemesini sağlayacak önlemlerin alınmasıydı.

IMF, ekonomik sıkıntı içindeki üyelerine ekonomik ve politik tavsiyeler sunar ve finansman sağlar; aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerle işbirliği yaparak onların makroekonomik istikrara ulaşmalarına ve yoksulluğu azaltmalarına yardım eder. IMF, üyelerine kredi verirken belli bir program dâhilinde ve belirli şartlara bağlı olarak verir. Kredi şartlarını üyelerin birbirinden farklı seviyelerdeki politika ve ekonomik durumlarına göre belirler. Krediler genel olarak program süresince belirli sayıda taksitlere bölünür ve her taksit hedeflerin yerine getirilmesine dayanır. Programlar genelde ülkenin içinde bulunduğu duruma bağlı olarak en fazla 3 yıl sürer, ancak gerektiğinde yeni bir programla takip edilir. Hükümet ekonomik programının detaylarını “niyet mektubu”nda IMF’nin Yönetim Kurulu’na açıklar. Şartlar değişirse bu mektuplar gözden geçirilir.

Ödemeler Bilançosu, Bretton Woods Sistemi ve Esnek Kur Sistemi

Savaştan zaferle çıkan ABD, dünyanın en büyük alacaklı ülkesi olarak II. Dünya Savaşı sonunda dünya ekonomisini yönlendirmeye başlamıştır. Bu çerçevede ulusal paraların birbirine dönüştürülmesinde ayrım gözetmeyen, güven telkin eden ve likidite sağlayan düzenli bir liberal finansal sistem olarak sabit kur sistemine dayalı eski altın standardının biraz değiştirilmiş bir şekli, Bretton Woods sistemi uygulanmaya başlanmıştır.

Yeni sistemin özü, uluslararası ödemeler sisteminin altına ve dolara endekslenerek döviz kurlarının sabitlenmesi olarak ifade edilebilir. Başka bir deyişle Bretton Woods sistemi adı verilen yeni sistem esas itibariyle yine sabit kur sistemine dayalıdır; ancak eskisine kıyasla piyasa güçlerinin etkisine daha açıktır, ama siyasi otoritenin müdahalesinden de tamamen bağımsız değildir. Yeni sistemin merkezinde altın ve ABD Doları vardır. ABD doları 1 ons altın=35$ üzerinden altına sabitlenmiş, öteki bütün ulusal paralar da belirli oranlar üzerinden Dolara sabitlenmiştir. Başka bir deyişle Bretton Woods sisteminde bütün paralar Dolara, Dolar ise altına endekslidir.

Bretton Woods Sistemi 1960’lı yılların sonlarına doğru tıkanmaya başlamış, nihayet 1971 yılında da sona ermiştir. Sistemin yıkılmasını hazırlayan başlıca sebepler; ABD’nin Vietnam savaşının finansmanı, kamu harcamalarını artırması, parasal genişlemeye gitmesi ve bu suretle dışarıya enflasyon ihraç etmesi, Batı Avrupa ve Japonya’nın iktisaden hızla toparlanması ve ellerinde fazla miktarda Dolar birikmesi, ABD’nin elindeki altın rezervlerinin zamanla erimesi ve parasını destekleyemez hale gelmesi olarak sıralanabilir.

1971 yılında Bretton Woods sisteminin sona ermesiyle esnek kur sistemine geçilmiş, bazı ülkeler zaman zaman geçici olarak sabit kur sistemine dönmüşse de, dünya genelinde uygulanan hâkim sistem esnek döviz kuru sistemi olmuştur.