ULUSLARARASI EKONOMİK KURULUŞLAR - Ünite 3: Uluslararası Para Fonu Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Uluslararası Para Fonu

Kuruluşu, Amaçları, Sermayesi ve Üyeleri

Bretton Woods Anlaşması ile kurulan Uluslararası Para Fonu (IMF: International Monetary Fund ) ve Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD: International Bank for Reconstruction and Development), 27 Aralık 1945 tarihinde 29 ülkenin her iki kuruluşun anlaşmalarını onaylamasıyla kurulmuşlardır. IMF Anasözleşmesi 31 madde ve çeşitli eklerden oluşmaktadır. IMF Anasözleşmesi, Fon’un örgütlenmesinden işleyişine, üye ülkelerle ilişkilerden Fon personeline kadar çeşitli hükümleri kapsamaktadır.

IMF finansal işlemlere Mart 1947’de başlamıştır. Fon kaynaklarından ilk yararlanan ülkeler (1947) Fransa, İngiltere ve Meksika olmuştur.

Fon’un amaçları IMF’yi kuran Anasözleşme’nin I. maddesinde belirtilmiştir. Fon’un amaçları; uluslararası parasal işbirliğini geliştirmek, uluslararası ticaretin dengeli bir şekilde büyümesini ve döviz kurlarında istikrarı sağlamak, çok taraflı bir ödemeler sisteminin kurulmasına yardım etmek, ödemeler dengesi finansmanında sorunlar yaşayan üye ülkeleri desteklemektir. Bretton Woods Sistemi’nde oluşturulan ayarlanabilir sabit kur sistemi (bazı çalışmalarda sabit kur sistemi olarak da ifade edilmekte), II. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş sırasındaki rekabetçi devalüasyonları önleyerek kurlarda istikrar sağlamayı hedeflemektedir.

IMF’de kotaları yüksek olan üyeler ile parası en çok talep edilen ülkelerin etkinliği söz konusudur.

14’ncü Genel Kota Gözden Geçirmesi kararı kapsamında %6’dan daha fazla kota payı, yükselen piyasalar ile gelişme yolunda olan ülkelere aktarılacak, %6’dan fazla kota Yönetim Kurulu’nda geniş temsil edilen ülkelerden daha az temsil edilen ülkelere geçecek, toplam kota iki katına (476,8 milyar SDR) çıkacaktır. Gelecekte en fazla oy hakkına sahip 10 üye ABD, Japonya, Çin, Brezilya, Hindistan, Rusya, Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere olacaktır.

Rekabetçi Devalüasyon : Aynı piyasaya mal satan iki ülkeden birisinin parasının değer kaybetmesi (devalüasyon) bu ülkenin mallarının oransal olarak daha ucuz olmasını sağlayacaktır. Bu durumda diğer ülke de rekabet avantajını kaybetmemek için ulusal parasının değerini düşünerek rekabetçi devalüsyona yönelebilir.

Yapısı ve Yönetimi

IMF, üç organ tarafından yönetilir. Bunlar; Guvernörler Kurulu (Konseyi), Yönetim Kurulu ve Başkan’dır. Guvernörler Kurulu (Board of Governers), IMF’nin en yetkili organıdır. Kurulda üye ülkeler ekonomiden sorumlu bakanları ve/veya merkez bankası başkanları tarafından temsil edilir. Guvernörler Kurulu olağan toplantıları, IMF ve Dünya Bankası’nın yıllık toplantıları esnasında yapılır. Kurul, IMF’nin günlük işlerini yürütme ve gözetim yetkisini Yönetim Kurulu’na devretmiştir. İcra Direktörleri Kurulu (Yönetim Kurulu), 24 İcra Direktöründen oluşur. İcra Direktörleri Kurulu (Executive Board) günlük işlerin yürütülmesinden sorumlu daimi karar organıdır. Yönetim Kurulu diğer adıyla İcra Direktörleri Kurulu, Guvernörler Kurulu’nun devretmiş olduğu yetkilerin bir kısmını kullanır. Kurul içerisinde ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya, Çin, Rusya ve Suudi Arabistan kendi atadıkları icra direktörleri tarafından temsil edilirken, diğer üyelerin temsili ise bazı diğer üye ülkelerle oluşturdukları gruplar (constituency) içerisinden seçilen icra direktörleri aracılığıyla sağlanır.

IMF’de Fon’a üye kabulü, kotaların belirlenmesi, SDR tahsisleri ve Fon’un net gelirlerinin dağıtımı konularındaki yetkiler hiçbir zaman devredilemez.

IMF Kota ve Yönetim Reformu kapsamında alınan kararların yürürlüğe girebilmesi için, IMF Ana Sözleşmesi değişikliklerinin üye ülkeler tarafından onaylanması gerekmektedir.

Türkiye, Uluslararası Para Fonu’nun 24 üyeli İcra Direktörleri Kurulu’nda 2012 yılında İcra Direktör Vekili, 2014 yılında ise İcra Direktörü olarak yer almıştır.

Guvernörler ve Yönetim Kurulu’nda kararlar basit oy çoğunluğu ile alınır. Fon kaynaklarının kullanılması karşılığı ödenecek faizler ile SDR faizleri için alınacak kararlarda %70, IMF’nin yapısı, direktörler sayısının değiştirilmesi, kotalarda değişiklik, SDR tahsisi, Fon altınlarının kullanımı konularında alınacak kararlarda %85 oy çoğunluğu aranır.

Üye ülkenin toplam oy sayısının IMF’nin toplam oy sayısına bölünmesiyle üye ülkenin IMF’deki oy gücü bulunur. IMF’de Yönetim Kurulu’na en fazla oya sahip ülke %16.52 ile ABD’dir.

Fonun Yardım Mekanizmasının İleyişi

IMF, elindeki kaynakları Fon politikalarına uygun olarak talepte bulunan üyelerine tahsis ederek, onların karşılaştıkları ödemeler dengesi açıklarını finanse eder. Üye ülkeler, Fon’dan SDR alarak borçlanabilirler. Bu özelliği ile IMF’den kredi almak, normal borç işlemlerinden farklı bir nitelik taşır. IMF, üyelerinin kısa vadeli dış ödeme açıklarını finanse eder. Fon kredileri genelde kısa vadelidir. Fakat dış dengesizliği gidermek için ekonomide yapısal bir değişiklik ve uyum gerektiği zaman Fon, orta vadeli kredi de sağlar. IMF’den kaynak kullanımı (purchase), kredi değildir. Bu sebeple kredi yerine imkân veya kolaylık kelimeleri kullanılır. İmkân kullanımında, üye ülkenin parasının karşılığında diğer bir ülkenin parasının kullanımına yönelik varlık değişimi söz konusudur. Bunun için imkân kullanımına satın alma (yukarıda belirtildiği gibi İngilizce karşılığı “purchase”) denir.

Fon’dan borçlanma, genelde bir ülkenin parasının diğer ülke parasıyla değiştirilmesi veya parası karşılığında diğer bir üye ülkenin parasının satın alınması şeklinde olur.

Günümüzde IMF üyelerini başlıca dört temel borçlanma imkânından yararlandırmaktadır. Bunlar; Destekleme Düzenlemeleri, (1997’de Ek Rezerv İmkanı: Supplemental Reserve Facility) Ek Rezerv Kolaylığı (Extended Fund Facility) ile Yoksulluğu Azaltma ve Büyüme Kolaylığı (Poverty Reduction and Growth Facility) ve Dış Şoklar Kolaylığı’dır. (Exogenous Shocks Facility)

Fon’un üyelerine sağladığı imkânlar Dünya Bankası ve diğer finans kuruluşların sağladığı imkânlar gibi kredi niteliğinde değildir. IMF’nin imkânları, düşük faizli fon, imkân veya kolaylık olarak tanımlamaktadır.

Üye ülkelerin paraları karşılığında IMF’den döviz satın alarak kredi sağlamaları, bu ülkelerin Fon’daki paralarının artmasına yol açar. IMF, alınan kredi karşılığında Fon’daki parası artan ülkelerden de belli oranda bedel alır. 1 Mayıs 1981 tarihinden bu yana Fon tek bir bedel oranı uygulamaktadır. IMF para sattığı ülkeden bir servis ücreti talep eder. Ücreti kota alımının yıllık %0.25’dir. Satın alınan para için de %4.5 faiz talep edilir.

Genel Kaynaklar Hesabı

IMF’ye üye ülkeler, çeşitli kaynaklardan kredi elde edebilirler. Fon’un borç kaynakları başlıca iki departman içinde yer alır. Bunlar; Genel Departman ile SDR Departmanı’dır. Ayrıca, Genel Departman içinde Özel Tahsisler Hesabı yer alır. Bu hesap, Fon’un normal genel kaynaklarından ayrıdır.

IMF’nin normal kredileri (imkân) Genel Departman içinde bulunan Genel Kaynaklar Hesabı’ndan karşılanır. Genel Kaynaklar başlıca üç kalemdir. Bunlar; üye ülkelerin kota ödemeleri, Fon’dan kredi alan ülkelerden tahsil edilen komisyonlar ile Fon’a borçlu üyelerin ödedikleri karşılıklardır. Hesap, Fon’a üye ülkelerin paraları, SDR ve altından oluşur.

Kredi Dilimleri Politikaları

IMF’den borç sağlamada kullanılan ve Genel Kaynaklar Hesabı içinde yer alan kredi dilim imkânları, Fon’un klasik kredi mekanizmalarından en önemlisidir.

Her IMF üyesi, kendisine tahsis edilen kota çerçevesinde Fon’dan kredi sağlayabilir. IMF üyelerinin Fon kaynaklarından kotaları ile sınırlı olmak şartıyla yararlanma politikasına kredi dilimleri politikaları denir.

Üye ülkeler, ödemeler dengesi sorunları ile karşılaştıklarında IMF’den yapabilecekleri kullanımlar arasında hiçbir şarta bağlı olmayan tek imkân, rezerv diliminden çekiş yapmalarıdır. Bu imkân, IMF kaynaklarından kullanım anlamına gelmez.

Bir ülkenin Fon’daki parası, kotasına eşit, kotasından fazla veya kotasından düşük olabilir. Üye ülkenin Fon’daki parası kotasına eşit ise üyenin kullanabileceği rezerv pozisyonu yoktur.

Destekleme Düzenlemesi

Destekleme Düzenlemesi (Stand- By Arrangement) ile üye ülkeye, kısa vadeli ödemeler dengesi sorunlarını aşabilmesi için 36 ayı aşmayacak şekilde genellikle 12-24 aylık süre içinde kotasıyla ilişkilendirilen belli bir miktara kadar kaynak kullanabilme imkânı sağlanmaktadır.

Destekleme düzenlemesi uluslararası bir anlaşma olmadığı için uluslararası hukuk belgesi değildir. Dolayısıyla borç alan ülke açısından program hükümlerinin gerçekleşmemesi durumunda uluslararası yükümlülük doğurmaz. Uzun süreli istikrar programlarının desteklenmesi için genellikle her yıl yenilenir ve süresi üç yıla kadar uzatılabilir.

Fon’a destekleme düzenlemeleri kapsamında verilen ekonomik istikrar programları, ülkenin tüm ekonomik değişkenlerine ilişkin kantitatif hedefleri içerir. Bu kantitatif hedefler ile izlenecek ekonomi politikalarına ilişkin teminatlar, üye ülkenin kredilerden yararlanabilmek için yerine getirmekle yükümlü olduğu performans kriterlerinden oluşur. IMF, üye ülkelere her bir taksiti kullandırırken performans kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğine dikkat eder. Eğer bu konuda bir başarısızlık varsa zamanı gelmiş taksit kullandırılmayabilir.

Şartlılık Politikası

IMF üyelerine kredi verirken, bu kredilerin Fon’un amaçları doğrultusunda kullanılması ve ödemeler dengesi açıklarını gidermesi şartını arar. Fon’un öne sürdüğü şartlar, genel ekonomi politikası ile ilgilidir. Verilen kaynaklar ile belli bir süre içinde ödemeler dengesi sağlanmalı, ekonomik büyüme gerçekleştirilmeli, ticaret ve ödemeler dengesi kısıtlamaları kaldırılmalıdır. Diğer bir deyişle IMF kaynaklarını kullandırırken, üyelerine vermiş olduğu fonların kuruma geri dönmesini sağlayacak politikaların ilgili ülkelerce izlenmesini zorunlu bir şart olarak ileri sürer. IMF’nin bu politikasına şartlılık politikası denir. Üst kredi dilimlerine doğru borçlanma arttıkça, Fon’un öne sürdüğü şartlar da giderek ağırlaşır.

Niyet Mektubu

Fon’dan kaynak talep eden ülke, ödünç süresi içinde izleyeceği ekonomi politikasının içeriğini ve alacağı istikrar önlemlerini açıklayan bir niyet mektubunu (letter of intention) IMF’ye verir. Diğer bir deyişle Fon’dan kaynak talep eden ülke, dış ödemeler dengesini sağlamaya yönelik politikalar konusunda IMF’ye taahhütte bulunur, IMF’ye vermiş olduğu sözleri yazılı hâle getirir. Bu mektup, Fon kaynaklarının nasıl kullandırılacağını ortaya koyan ve üye ülkelerle IMF arasında varılan anlaşma sonucunda hazırlanan bir belgedir.

Performans Kriterleri

Program sürecinde üstlenilmesi gereken faaliyetlerdir. Performans kriterleri, programın öngörüldüğü gibi işlediğine ilişkin en önemli göstergelerdir. Performans kriterleri genelde rakamsal değişkenler üzerinedir: Bütçe fazlası, Merkez Bankası’nın net iç varlıkları veya uluslararası rezervler gibi. Herhangi bir performans kriterine uyulmaması durumunda, programın devamı (ve ilerideki kredi dilimlerinin kullanımı) Yönetim Kurulu’nun onayını gerektirir. Kurul, eğer sapma çok küçük ve hükümet programı tekrar yoluna koymak için iyileştirici önlemleri alabileceğini gösterebilirse onayı verir. Endikatif hedefler, programın başarısı için kritik önemi olan değişkenlerin izlenmesi için kullanılır. Ancak bunlar hükümetin mevcut politika araçlarıyla doğrudan kontrol edebileceği değişkenler değillerdir. Hükümetin genel bütçe açığını kontrol etmesi, bütçe temel fazlasına göre daha zordur. Bu sebeple, endikatif hedef olarak genel bütçe açığının belirlenmesi performans kriterinden daha uygundur. Eğer endikatif bir hedef tutturulmaz ise IMF Yönetim Kurulu’ndan bu hedeften vazgeçilmesinin istenmesine gerek yoktur.

Kısa Vadeli Finansman İmkânı : (Short-Term Facility: SLF) IMF, 2008 yılında ABD’de başlayan tüm dünyayı etkileyen finansal krizden etkilenen gelişme yolunda olan ülkeler için Kısa Vadeli Finansman İmkânını 30 Ekim 2008 tarihinde uygulamaya sokmuştur. Bu imkândan yararlanacak krizden etkilenen gelişme yolunda olan ülkeler, Fon’daki kotalarının 5 katına kadar kısa vadeli bir imkândan yararlanabileceklerdir.

Özel Tahsisler Hesabı

Özel Tahsisler Hesabı, Fon’un Genel Departmanı içinde 30 Haziran 1981’de, Vesayet Fonu’nun gelirlerini alarak Genel Departman’ın bir parçası olarak faaliyete başlamıştır. Bununla birlikte Genel Departman’ın dışında faaliyet göstermekte, varlıkları ve gelirleri Genel Departman’ın diğer hesaplarından ayrı tutulmaktadır.

Esnek Kredi Hattı (Flexible Credit Line-FCL), istikrarlı bir ekonomik yapıya sahip ülkelerin uygunluk kriterlerini (sürdürülebilir dış denge, uluslararası sermaye piyasalarından uygun faiz oranlarında borçlanabilme, uluslararası rezervlerin yeterli seviyede bulunması, sürdürülebilir kamu maliyesi, düşük enflasyon, bankacılık sisteminde ödeme kabiliyetinin bulunması, açıklanan verilerin güvenilirliği) sağlaması durumunda yeterli miktarda Fon kaynağına hızlı bir şekilde ulaşabilmesi ve bu şekilde krizlerin önlenmesi amacıyla uygulamaya konulmuştur. Krizlerle mücadelede esnekliğin sağlanması amacıyla bir sınır öngörülmemiştir. Kullanım süresi 6 ay ya da 1 yıldır. Gerekirse kullanım süresi 2 yıla çıkartılabilmektedir. Ödeme dönemi destekleme düzenlemesi ile aynıdır.

Yüksek Erişimli İhtiyati Düzenlemeler (High Access Precautionary Arrangements-HAPAs), Esnek Kredi Hattı İmkânı için uygunluk kriterini yerine getiremeyen ülkeler için krizlerin önlenmesi amacıyla yaratılmıştır.

Yoksulluğu Azaltma ve Büyüme Güvence Fonu , ödemeler dengesi sorunları bulunan ve ulusal (milli) geliri çok düşük olan ülkelere yardım etmek için oluşturulan uygun koşullu finansman enstrümanlarına ilişkin kredi ve faiz sübvansiyonlardır.

Acil Destek (Yardım) Kolaylığı , ani ve tahmin edilemeyen doğal afetler sebebiyle ödemeler dengesi sorunları yaşayan üye ülkelere hızlı bir şekilde yardım edilebilmek amacıyla yaratılmıştır.

Bu hesapta (Özel Tahsisler Hesabı) ayrıca Bağış (Vesayet) Fonu, Sübvansiyon Hesabı, Ek Finansman Kolaylığı Sübvansiyon Hesabı, Yapısal Uyum Kolaylığı, Güçlendirilmiş Yapısal Uyum Kolaylığı Fonu, Sistemi Yapılandırma Kolaylığı, Ek Rezerv Kolaylığı ve Acil Kredi Hattı (Kredi Zincir Borcu) da yer almaktadır.

Özel Çekme Hakları Hesabı

1960’lı yıllarda IMF kaynaklarının yetersizliğini gidermek amacıyla Fon sermayesine en çok katkıda bulunan 10 ülke (Paris Kulübü), 1967 yılında özel çekme haklarının (special drawing rights: SDR) yaratılmasını sağlamışlardır. Özel Çekme Hakları Hesabı, 1969 yılında resmen yürürlüğe girmiştir. Böylece Fon içinde Genel Departmanın yanında bir SDR Departmanı’nı kurulmuştur. SDR, karşılığı olmayan üye ülkelerin bunları kabul etmesiyle geçerlilik kazanan bir uluslararası likidite olduğu için IMF açısından yeni bir kaynak hâline gelmiştir.

SDR, bir rezerv aracı olarak yaratıldığı için yasal olarak değişim aracı, para veya kredi aracı olarak tanımlanamaz. SDR, elinde bunu bulunduranlar için bir varlıktır fakat kimse için bir yükümlülük değildir. Kendi başına bir değeri yoktur. Bir çeşit açık kredidir.

Özel Çekme Hakkı (SDR ), 1969 yılında Uluslararası Para Fonu tarafından, uluslararası rezervlerin desteklenmesi için yaratılan bir hesap birimidir. Başlangıçta, Özel Çekme Hakkı’nın değeri altına endeksli olarak belirlenmiştir. Günümüzde SDR’nin değeri ABD doları, euro, sterlin, japon yeniden oluşan bir sepete bağlıdır.

SDR’nin Değeri

SDR’nin bugün iki önemli niteliği vardır. Özel Çekme Hakları, hem bir hesap birimi ve hem de bir uluslararası rezerv paradır. 1970 yılında SDR uygulamaya konulduğu zaman hesap birimi olarak değeri doların altın paritesine bağlanmış ve 0.888671 gram saf altın olarak belirlenmiştir. Diğer bir deyişle 1 ons altın=35 $=35 SDR’dir.

IMF, her beş yılda bir SDR’nin değerini belirleyen para sepetini, değişen şartlara göre yeniden düzenleme kararı almıştır.

Dolar cinsinden SDR’nin değerini bulabilmek için önce o günkü cari döviz kuru üzerinden sepette yer alan diğer üç paranın dolar olarak değerinin belirlenmesi gerekir. Her ülkenin dolar cinsinden hesaplanan paraları, SDR içindeki paraların sabit tutarları ile çarpılır. Sepet içindeki paraların dolar olarak değerinin sepetteki tutarları çarpımı sonucunda bulunan paylarının toplamı bize o günkü SDR’nin dolar değerini verir. TL’nin SDR karşısındaki değerini bulmak için SDR’nin dolar ile ifade edilen değerini resmi kur üzerinde TL’ye çevirmek yeterlidir.

Fon Kaynaklarının Oluşumu

IMF, yukarıda özetlenen hesaplardan üyelerine kaynak sağlayabilmek için, yeterli miktarda likiditeye sahip olmak zorundadır. Bu likidite normal ve ödünç alınan kaynaklar olmak üzere iki şekilde oluşur.

Normal Kaynaklar: Kotalar ve Geri Satınalmalar

Normal kaynaklar, IMF Genel Kaynaklar Hesabı’ndaki kullanılabilir dövizler ve SDR’den meydana gelir. Kullanılabilir dövizler, Yönetim Kurulu tarafından ödemeler dengesi ve uluslararası rezervleri güçlü olan üye ülkelerin paraları arasından seçilir. Dövizler genellikle sanayileşmiş ve dünya ticaretinde önemli yer tutan ülkelerin paralarıdır. Fon’un elinde mevcut normal kaynaklar, üye ülkelerin Fon’daki kotalarına karşılık tahsis edilen kaynaklardan meydana gelir.

Diğer Kaynaklar

IMF’nin diğer kaynakları arasında yer alan faaliyet gelirleri başlıca üç kaynaktan oluşmaktadır: Fon kaynaklarını kullanan ülkelerden elde edilen kullanım bedelleri, Fon kredilerini kullanma ile birlikte alınan hizmet bedelleri ve SDR’den sağlanan faiz gelirleri.

Bu gelirlere karşılık, Fon faaliyet giderleri de üç adettir. Fon’a kredi sağlayan ülkelere ödenen karşılıklar, borçlanma faizleri ve Özel Muhtemel Zararlara Karşı Rezerv Hesaba yapılan aktarmalardır.

Ülkelerin Fon Kaynaklarından Yararlanması

IMF ilke olarak, hükümetlerin makroekonomi politikalarını geliştirmeleri ve yapısal reformları uygulamaya koymaları şartına bağlı olarak kısa vadeli kredi sağlasa da uygulamada çok sayıda hükümete yıllarca imkân kullandırmıştır. 70 ülke, 20 yıl veya daha fazla IMF kredilerine bağlı kalmıştır. Bir ülke bir defa IMF kredisi aldı mı, o ülkenin izleyen yılların tamamında olmasa bile çoğunda Fon yardımına bağlı kalması kaçınılmazdır. Fon, kötü ekonomi politikaları izleyen ülkeleri kredi bağımlısı hâline getirdiğini kabul etmemektedir.

Genel kural olarak bir ülke, IMF Genel Kaynaklar Hesabı’ndan destekleme düzenlemesi ile 12 aylık bir dönem içinde en fazla kotasının %200’ü, toplamda ise kotasının %600’ü kadar imkân kullanabilir.

Gözetim ve Konsültasyonlar

IMF Anasözleşmesi, Fon’un üye ülkeler üzerinde, döviz kuru politikalarının uygulanışıyla ilgili olarak sürekli gözetim (surveillance) yapmasını, ulaştığı sonuçları Fon tarafından kabul edilmiş genel kurallara uygunluk açısından değerlendirerek, İcra Direktörleri Kurulu’na sunmasını öngörmektedir.

Krizler ve IMF’de Reform Çalışmaları

Bretton Woods Sistemi’nin çöküşünden sonra uluslararası finansal krizler daha sık ve şiddetli olmaya başlamıştır. Resmi müdahaleler, görünürde krizlerin derinleşmesini önlemesine yardımcı olmak amacıyla yapılmıştır. IMF tarafından öncülük edilen bu tür müdahaleler, doğrudan alacaklı-borçlu pazarlıklarıyla ters düşmüştür. Resmi müdahale, uluslararası finansal sistemin istikrarının sağlanmasında çok şey yapabilecek olan piyasa kurumlarının oluşumunu ve gelişimini baltalamıştır.

Türkiye-IMF İlişkileri

1947 yılında IMF’ye katılan Türkiye Fon’a giren ilk ülkeler arasında yer almıştır. 1961-2005 döneminde Türkiye ortalama her 2.5 yılda Fon ile bir destekleme düzenlemesine gitmiştir. IMF ile en fazla destekleme düzenlemesi yapan ülkeler arasında Türkiye’nin yanında Filipinler, Panama, Uruguay, Ekvator, San Salvador, Fas ve Kosta Rika gibi ülkeler bulunmaktadır. IMF’nin kurulmasından sonra Türkiye bu kuruluş ile birlikte yaşamaya alışmıştır.

Türkiye, 22 Mart 1990 tarihinde IMF Ana Sözleşmesi’nin VIII’nci maddesi (2, 3 ve 4’ncü fıkralar) kapsamına girmiştir. Böylece Türkiye, IMF’ye uluslararası cari işlemlerine sınırlamalar getirmekten kaçınmayı ve ayrımcı parasal uygulamalar yapmamayı ve üye ülkelerin elinde bulunan Türk Liralarını o ülkenin isteği hâlinde satın alacağını taahhüt etmiş ve Türk Lirası IMF kapsamında kısmi konvertibl para olmuştur. Türkiye’nin IMF ile ilişkilerinde mali ajan Hazine Müsteşarlığı, depozitör kuruluş ise T.C. Merkez Bankasıdır.

IMF’de en yüksek paya sahip 20’inci ülke konumuna gelen Türkiye, kota artışından da en fazla faydalanan dördüncü ülke olmuştur.Türkiye’nin Genel Kaynaklar Hesabı’ndan kredi kullanım tutarı yeni kotasının yürürlüğe girmesiyle 27 milyar 952 milyon SDR’ye ulaşmıştır. İhtiyaç duyulması durumunda, IMF İcra Direktörleri Kurulu’nun onayı ile ülkelerin bu limitlerin üzerinde kredi kullanma imkanları da vardır.