ULUSLARARASI HUKUK I - Ünite: 3Uluslararası Antlaşmalar Özeti :
PAYLAŞ:Ünite: 3Uluslararası Antlaşmalar
Ünite: 3Uluslararası Antlaşmalar
Giriş
Uluslararası antlaşma, uluslararası hukukunkendilerine bu alanda yetki tanıdığı kişiler arasında,uluslararası hukuka uygun bir biçimde, hakve yükümlülükler doğuran, bunları değiştiren yada sona erdiren yazılı irade uyuşmasıdır. Uluslararasıantlaşmalar, uluslararası hukukun aslîkaynaklarındandır. Yazılı olmaları ve taraflarınıniradesini ortaya koymaları açısından, uyuşmazlıklardauygulanacak kuralların belirlenmesinde büyüköneme sahiptirler.
Bir metnin uluslararası antlaşma kabul edilebilmesiiçin, en az iki tarafı bulunması gerekir. Dolayısıyladevletlerin tek taraflı irade beyanları antlaşmadeğildir. Bunun yanında antlaşmalar iki devletarasında yapılabileceği gibi bir antlaşmanın ikidenfazla tarafı da olabilir. İki devlet arasında yapılanantlaşmalar iki taraflı antlaşmalar, ikiden fazla tarafıolan antlaşmalar ise çok taraflı antlaşmalar olarak adlandırılır.
Antlaşmalar, taraflar arasında hak ve yükümlülükler doğurur veya varolan yükümlülükleri değiştirir ya da sona erdirir. Uluslararası ilişkilerdezaman zaman rastlanan hak ve yükümlülük doğurmayanirade beyanları bu kapsamda değerlendirilmez.
Devletlerarasında yapılan bir antlaşmanın, taraflarcauluslararası hukuka tabi kılınmaması olanaklıdır.Bu durumda antlaşmanın yürütülmesiyleilgili hükümler, tarafların belirlediği hukuka tabiolur. Uluslararası hukuk hükümleri, uluslararasıhukuka tabi kılınan antlaşmalar açısından geçerlidir. Son olarak, devletlerarasındaki irade uyuşmalarından “yazılı” olanların uluslararası antlaşma sayıldığınıbelirtmek gerekir.
Antlaşma (treaty) kelimesini, uluslararası hukukun kaynağı olan, devletlerarasındaki iradeuyuşmasının genel bir nitelemesi olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte, gerek yabancı dillerde gerekTürkçede, hem bu anlamdaki irade uyuşmalarıhem de uluslararası hukuk kaynağı oluşturmayannitelikteki irade uyuşmaları için kullanılan pek çokisim bulunmaktadır.Bunlara aşağıda yer verilmiştir.
Anlaşma, en az resmi işlem gerektiren antlaşmatürüdür.
Sözleşme (Konvansiyon), genellikle önemli vekural koyucu çok taraflı antlaşmaları bildirmektedir.
Statü, genellikle uluslararası organların çalışmakuralları ve koşullarını kapsayan antlaşmalarıbelirtmektedir.
Genel senet (Umumi senet), genel niteliklihükümler içeren çok taraflı antlaşmalar için kullanılmaktadır.
Son senet (Nihai senet), bir kongre ya da konferanstakabul edilen antlaşmalar ile kimi zamantoplantıya katılan tarafları da sayan antlaşma niteliklibir belgeyi belirtmektedir.
Misak (Pakt), uluslararası ilişkilerin temel düzenineilişkin çok taraflı antlaşmaları bildirmedebaşvurulmaktadır.
Şart, uluslararası yaşamı düzenleyen temel vekurucu nitelikli antlaşmaları belirtmektedir.
Protokol, antlaşmalar hukukundaki anlamıylasınırlı nitelikli antlaşmaları ya da bir ana antlaşmayıtamamlayıcı ve ayrıntıları düzenleyici niteliktekiantlaşmaları belirtmektedir
Antlaşmaların Yapılması veUygulanması
Antlaşmaların yapılması ve uygulanması çoğunluğu devletlerarasındaki uygulamalardankaynaklanan ve büyük oranda Viyana AntlaşmalarHukuku Sözleşmesi’nde de yansıtılan usulleretâbidir.
Antlaşmaların Oluşumu
Taraflar arasında hukuki sonuç doğuran bir uluslararası antlaşma, çeşitli aşamalardan geçerek ortaya çıkar. Bu aşamalar:
·Hazırlıkaşaması,
·Bağlanma aşaması,
·Yürürlük aşaması şeklinde sıralanabilir.
Hazırlık aşaması, bir antlaşma metninin yazılı hâle getirilmesi süreci ile bu metnin taraflarca imzalanarakresmileştirilmesi, genel olarak kullanılanşekliyle tevsik edilmesi anlamına gelir. Antlaşmametninin yazılı hâle getirilmesi süreci açısından,uluslararası hukukun belirlediği özel bir yöntemve şekil yoktur. Antlaşmanın tarafları metnin hazırlanmasıyönteminin belirlenmesi konusunda serbesttir.Çeşitli yöntemlerle metin hazırlandıktansonra, bu metnin resmileştirilmesi (tevsikedilmesi) gerekir. Tevsik işlemi 1969 ViyanaAntlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’ne göre antlaşma metninde öngörülenbir usulle veya antlaşmaya katılan devletlerinmutabık kaldıkları bir usulle tevsik edilir (Madde 10). Ancak böyle bir usul yoksa devletlerin temsilcilerinin antlaşmametnini imzalamaları, ad referandum(hükümete danışma koşullu imza)imzalamalarıveya parafe etmeleriyle antlaşma tevsikedilmiş olur.
Bağlanma Aşaması,devletlerarasında hazırlanmış ve yetkili kişilerceresmileştirilmiş bir antlaşma metninin varlığı,yürürlüğe girmiş, dolayısıyla hak ve yükümlülükdoğuran bir antlaşmanın ortaya çıktığı anlamınagelmez. Bağlayıcı bir metin olarak antlaşmanın varolabilmesi için, “bağlanma” adı verilen bir sürecindaha sonuçlanması gerekir. Bu süreç, devletlerin,metni tevsik edenler devlet başkanı veya hükümetbaşkanı gibi meşru ve en üst düzey temsilcileri bileolsa, uluslararası yükümlülükler altına girmeyi, genelde,iç hukuklarında farklı şekillerde denetlemeyetabi tutmak istemelerinden kaynaklanmaktadır. İmzalanmış ancak henüz bağlayıcı hâle gelmemiş bir metin,imzalayan devlet açısından tamamen hükümsüz değildir. Yani yetkili bir devlet temsilcisibir uluslararası antlaşmayı imzalamış ancak henüzbağlanma süreci tamamlanmamış ise bu devlet sözkonusu antlaşmanın henüz tarafı olmadığı hâlde,bu antlaşmanın konu ve amacını ortadan kaldıracakhareketlerden kaçınmak zorundadır. Bağlanma; basit usulle, onaylamayla ve katılmayla bağlanma şeklinde olabilir.
Bağlanma tarihi, kural olarak, bir tarafın bağlanmairadesinin diğer taraf veya taraflarca resmi olarakbilindiği andır. Bağlanma tarihi bağlanma şekline göre değişiklik gösterir.
·Basit imza ile bağlanma usulü kabuledilmişse, imzaların atılarak imzalı antlaşma nüshasınındiğer tarafa teslim edildiği an; belge değişimikabul edilmişse, ilgili belgelerin değiş-tokuş edildiğian, bağlanma anıdır.
·Onaylama yoluyla bağlanmasöz konusu olduğunda, devletin onay belgesini diğertaraflara veya varsa depo merciine teslim ettiğian, kendisi açısından antlaşmanın bağlayıcı olduğuandır.
·Katılma yolunda da katılma iradesini gösterenbelgenin diğer taraflara veya varsa depo merciine teslimedilmesiyle bağlanılmış olunur.
Yürürlük aşaması,bir antlaşmanınimzayla resmileştirilmiş olması veya taraf devletlerinbağlanma iradelerini belirtmiş olmaları, bu antlaşmanınotomatik olarak yürürlüğe gireceği, yanidevletler açısından hak ve yükümlülük doğuracağı,antlaşma hükümlerine aykırı eylemler durumundatalep ve dava hakkı doğuracağı anlamına gelmez. Busonucun doğması - teknik ifadesiyle “antlaşmalarınhüküm doğurması”- için, antlaşmanın yürürlüğe degirmiş olması gerekir. Antlaşmanın yürürlüğe girmesidemek içeriğin hukuki olarak sonuç doğurmayabaşlaması demektir. Uygulanmaya başlamasıdır.Bir antlaşmanın ne zaman ve nasıl yürürlüğe gireceği,görüşmeci devletler tarafından belirlenebilir.Eğer devletler böyle bir konuda anlaşmamışlarsabu durumda bütün görüşmeci devletler bağlanmairadelerini belirlenen usulde ortaya koymadıkça,antlaşma yürürlüğe girmez. Antlaşmada yürürlük için bütün devletlerin iradelerini bildirmelerini zorunlu kılmayan bir tarz ve tarih belirtilmişse antlaşma, bu tarihten sonra antlaşmayla bağlandığını bildiren devlet için bağlanma iradesini bildirdiği tarihten itibaren yürürlüğe girmiş sayılır. Aksi durumun antlaşmayla belirlenmesi de mümkündür.
Özellikle çok taraflı antlaşmalarda, yürürlüktarz ve tarihi belli koşullara bağlanır. Genelde izlenenyol, belli sayıdaki devletin onay belgesinigöndermesini takip eden belli bir süre içerisindeantlaşmanın yürürlüğe gireceğinin kabul edilmesidir.Bu süreç, uzun bir zaman alabilir. Bir antlaşmanın yürürlüğe girene kadar, tümünün ya da bir kısmının geçici olarak uygulanması damümkündür. Bu durum Viyana Antlaşmalar HukukuSözleşmesi’nde yer almaktadır (Madde 25).
Antlaşmaların Tescil ve İlanı
Klasik antlaşmalar hukukunda antlaşmaların tescil ve ilan edilmesiyle ilgili bir zorunluluk yoktur.Ancak ilk defa Milletler Cemiyeti Misakı’nın8. maddesinde daha sonra Birleşmiş Milletler Antlaşmasının102. maddesinde buna ilişkin düzenlemeyapılmıştır. Bu düzenlemeler gizli antlaşmalarınyapılmasını engellemek içindir.
Türk Hukukunda Uluslararası Antlaşmalar
Uluslararası antlaşmaların iç hukuktaki yeri, devletin iç hukukunun, özellikle de anayasasının antlaşmalara verdiği önemle belirlenir. Bir devletin uluslararası bir antlaşmayla bağlanmış, böyle bir antlaşmanın tarafı olmuş olması, uluslararası bir sorumluluk doğurur. Bu sorumluluk çerçevesinde devlet antlaşmanın hükümleriniihlal ettiği takdirde uluslararası alanda sorumlu olacak, uluslararası hukukun antlaşmaların ihlaline bağladığı sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bir antlaşmanın tarafı olunmasıyla, antlaşmanın iç hukukta hüküm doğurması birbirinden farklıdır.
1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (Madde 90), usul uyarınca yürürlüğe giren uluslararası antlaşmalarınkanun hükmünde olduğunu belirtir. Dolayısıylaiç hukukta hüküm doğurabilecek hükümleriçeren uluslararası antlaşmalar usulüne uygun birşekilde yürürlüğe girmiş ise idare (yürütmenin ilgiligörevlileri) ve yargı, böyle bir antlaşmanın hükümlerini,TBMM tarafından çıkarılmış kanunlar gibigörecek; eylem ve kararlarını bu çerçevede oluşturacaktır.
Türk hukuk sisteminde uluslararası antlaşmalarher ne kadar kanunlarla eş sayılmışsa da Anayasanın90. maddesiyle belli bir ayrıcalığa sahiptirler.Bu ayrıcalık, usulüne göre yürürlüğe girmiş uluslararasıantlaşmaların Anayasaya aykırı olduklarıiddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamamasındankaynaklanır.Uluslararası antlaşmaların kanun sayılması, hukuktekniği açısından bazı sorunlar çıkarabilmektedir.Anayasa her ne kadar uluslararası antlaşmalarınAnayasa Mahkemesine götürülebilme olanağını ortadankaldırmışsa da antlaşmalara kanunlara eş birkonum atfetmiştir. Sorun, aynı konuyu farklı şekillerdedüzenleyen antlaşmalar ile kanunların aynıanda varolması durumunda ortaya çıkar.Uluslararasıantlaşmaların kanun hükmünde olmasının,aynı konumda bulunmak anlamına gelmediği, çatışmadurumunda uluslararası antlaşmalara üstünlük tanınması gerektiği iddiaları bulunmakla beraber,genel kabul, bu iki normu aynı düzeyde kabuletme yönündedir. Dolayısıyla antlaşma hükümleriile kanunların çatışması durumunda, sadece iç hukuktandeğil hukukun genel ilkelerinden kaynaklanançatışma normları uygulanmaktadır. Çatışmanormları,aynı konuyu düzenleyen farklı kuralların aynı anda yürürlükte bulunması durumunda, bunlardan hangisine öncelik verileceğini söyleyen ilkelerdir. Bu durumda ise, devlet biruluslararası antlaşmayla iç hukukta etki doğuracakbazı yükümlülüklerin altına girer, ancak daha sonraçıkardığı bir kanunla bu yükümlülüklere farklıbir içerik kazandırırsa, yürütme ve yargı organları,yakın tarihli olan kanunu uygulamak durumundakalırlar.
Türk Hukukunda Antlaşmalara TarafOlma Süreci
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre antlaşmalarıCumhurbaşkanı onaylar. AncakCumhurbaşkanı’nın onaylamasından önce tamamlanmasıgereken bazı aşamalar vardır. Üstelik uluslararasıantlaşmaların onaylanması usulü, antlaşmanıntürüne göre farklılık gösterir. Anayasa onaylanmausulü açısından antlaşmaları iki gruba ayırır.
·Birinci grup antlaşma için önceTBMM’nin uygun bulma kanunu çıkartması gerekmektedir.
·İkinci grupta belirlenen istisnai durumlardışında uluslararası antlaşmalar, TBMM’ye sunulurve TBMM uygun görürse bu durumu bir “Uygun Bulma Kanunu” ile karara bağlar.
Konuyla ilgiliolarak düzenlenen “Milletlerarası AntlaşmalarınOnaylanmasına İlişkin Usul ve Esaslar HakkındaCumhurbaşkanı Kararnamesi”ne göre, Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle vemilletlerarası kuruluşlarla yapılacak antlaşmalarCumhurbaşkanı kararı ile onaylanır.
Onaylama konusu olan uluslararası antlaşmanınTürkçe metni ile antlaşmada muteber olduğubelirtilen dil veya dillerden biri ile yazılmış metni,onaylamaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararına ekliolarak Resmî Gazete’de yayımlanır. Bir uluslararasıantlaşmanın veya Türkiye Cumhuriyetini bağlayanbir uluslararası antlaşmanın belli hükümlerinin TürkiyeCumhuriyeti bakımından yürürlüğe girdiği, biruluslararası antlaşmanın uygulama alanının değiştiği,uygulanmasının durdurulduğu ve sona erdiğitarihler; Cumhurbaşkanı kararı ile tespit olunarakResmî Gazete’de yayımlanır. Bir uluslararası antlaşma,yürürlük tarihinin tespitine dair Cumhurbaşkanıkararında belirtilen yürürlüğe giriş tarihindekanun hükmünü kazanır.Bunun yanında onaylanması için uygun bulmakanuna gerek olmadan Cumhurbaşkanı tarafındandoğrudan onaylanan istisna grubu antlaşmalar vardırBu gruba giren antlaşmalaraistisna grubu antlaşmalar denir.
Antlaşmaların Geçersizliği
Bazı durumlarda şeklî olarak bir antlaşma bulunmasına rağmen uluslararası hukuk, bazı antlaşmalarıgeçersiz kabul eder. Böyle bir antlaşmanın varlığı durumunda, antlaşmanın geçersizliği iddia edilebilir veantlaşmayla ortaya çıkan yükümlülüklere dayanılarak yapılan talepler geri çevrilebilir. Anlaşmalar aşağıdaki nedenlerle geçersiz sayılabilir:
·Antlaşmanın yetkili kişilerce yapılmaması
·Taraf iradesindeki sakatlık
·JusCogens Kurallara (Emredici Kurallara) aykırılık nedeniyle geçersizlik.
Geçersizlik İddiasında Bulunma Usulü
Geçersizlik nedenlerindenbirinin varlığı durumunda, antlaşma kendiliğindengeçersiz hâle gelmez. Geçersizlik iddiasında bulunmausulüyle ilgili Viyana Antlaşmalar HukukuSözleşmesi’nde düzenlemeler vardır. Geçersizlik iddiasında bulunantaraf, diğer taraf veya tarafları iddiasından haberdaretmeli ve antlaşmayla ilgili alınması gerekenönlemleri bildirmelidir. Üç ay içerisinde herhangibir itiraz gelmezse geçersizlik iddiasında bulunantaraf, bildirdiği önlemleri alabilir. Diğer taraf veyataraflar bu süre içerisinde geçersizlik iddiasına itirazederlerse, barışçıl çözüm yoluyla anlaşmazlığınçözülmesine çalışılır. On iki ayiçerisinde anlaşma sağlanamazsa, Birleşmiş MilletlerGenel Sekreteri aracılığıyla özel bir komisyonu kurulur (Madde 66). Bununla birlikte, geçersizlikiddiası juscogens kurala aykırılığa dayanmış ve oniki ay içinde devletlerarasında bir anlaşma sağlanamamışise uzlaştırma komisyonu yerine doğrudanUluslararası Adalet Divanı’na gidilebilir.
Antlaşmaların Çatışması
Aynı konuda, taraflarından en az birini aynı devletinoluşturduğu birden fazla antlaşma bulunması, antlaşmalarınçatışması olarak adlandırılır. Zira böylebir durumda devlet aynı anda, aynı konuda farklıyükümlülükler altına girmiş demektir.Antlaşmalar bazen, başka antlaşmalara açıkçagönderme yaparak, çatışma durumunda hangiantlaşmanın üstün tutulacağını belirtebilir. Budurumda, sözgelimi, yeni yapılan bir antlaşmanın,eski tarihli bir antlaşmaya tabi olduğu, dolayısıylaçatışan hükümler söz konusu olduğunda eski antlaşmanınüstün tutulacağı belirtilmiş olabilir.Asıl sorun, antlaşmaların başka antlaşmalarlaböyle açık bir ilişki kurmaması durumunda ortayaçıkar. Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, antlaşmanın taraflarının hepsinin aynı olması olasılığı ile tarafların farklı olması olasılığını ayrı ayrı hükme bağlar (Madde 30). Buna göre, eski tarihlibir antlaşma ile yeni tarihli bir antlaşmanın taraflarınınhepsi aynı ise yeni tarihli antlaşma üstün tutulurve eski tarihli antlaşmanın sadece yeni tarihliantlaşmayla çatışmayan hükümleri uygulanmayadevam eder. İki antlaşmanın taraflarının farklı olmasıdurumunda ise eğer iki antlaşmaya da tarafolan devletler var ise bu devletlerarasındaki ilişkideyine yeni tarihli antlaşma hükümleri üstün tutularak,eski tarihli antlaşmanın yeni tarihli antlaşmaylaçatışmayan hükümleri uygulanmaya devameder. Bunun yanında her iki antlaşmaya da tarafolan devlet ile bu iki antlaşmadan sadece birinetaraf olan devlet arasındaki ilişkide, her iki devletintaraf olduğu antlaşma hükümleri geçerli olur.
Antlaşmaların Üçüncü DevletlereEtkisi
Antlaşmalar, kural olarak, sadece tarafları için hak ve yükümlülük yaratır. üçüncü kişiler, antlaşma hükümlerinden etkilenmez.Bununla birlikte bazı antlaşmalar, antlaşmanıntarafı olmayan devletlerle ilgili hak veyükümlülüklerden bahsediyor olabilir. Böyle birantlaşmanın söz konusu hükümlerinin hukukietkisinin bulunabilmesi için;
·Yükümlülük yaratıldığıdurumlarda ilgili devletin bunu açıkça kabuletmiş olması,
·Hak yaratıldığı durumlarda ise durumarıza göstermiş olması gerekir.
İstisnai bazı durumlarda, antlaşmaların, kabulveya rıza aranmaksızın da üçüncü kişiler açısındanda hukuki etkiyaratabileceği kabul edilmektedir. Butür etki yaratan antlaşmalara objektif durum yaratan antlaşmalardenir. Yani bu antlaşmalar sadecetarafları ilgilendirmek açısından sübjektif olmalarınınyanında, herkesi ilgilendiren, dolayısıyla başkadevletlere de yükümlülük getiren objektif nitelikteantlaşmalardır. Herkese karşı(ergaomnes) ifadesiyle de anılan bu etkiye sahip antlaşmalar,
·Devletlerin siyasal statüleriyle,
·Devletlerin silahsızlandırılması,
·Devletlerin askersizleştirilmeleriyle,
·Uluslararasıönem ve niteliğe sahip akarsularla,
·Bazı uluslararasıörgütlerin hukuk kişiliğiyle ilgili olmaları açısındanuluslararası kamu düzeniyle ilişkilendirilir.
Antlaşmaların Yorumu
Antlaşmalar tarafların iradesini yansıtan metinler olmakla birlikte, bu irade metnin yazılışındanaçıkça anlaşılamayabilir. Antlaşma hükümlerininuygulanması sırasında tarafların metne verdiği anlamkonusunda anlaşmazlık ortaya çıkabilir. Yargıorganları antlaşmayı yorumlamak suretiyle, metningetirdiği hak ve yükümlülüklerin kapsamını belirlemekdurumundadırlar. Antlaşmada kullanılanterimlere kendi bağlamları içerisinde veantlaşmanın konu ve amacı ışığı altında verileceknormal anlamlarına uygun bir şekilde, iyi niyetleyorumlanmalıdır. Terimlerin bağlamı, antlaşmanınekleriyle birlikte bu antlaşmayla ilgili yapılmış başkacaantlaşmaları ve ilgili diğer metinleri de kapsar.Antlaşmaya 31. madde uyarınca verilen anlamıdesteklemek için veya yapılan yorum metni muğlakve anlaşılmaz bıraktığı yahut açıkça saçma vekabul edilemez olduğu durumlarda anlamı belirlemekiçin tamamlayıcı yorum araçlarına başvurmakmümkündür. Sözleşmenin 32. maddesi sınırlayıcıbir liste vermemekle birlikte bu araçlardan özellikleikisine yer verir. Buna göre, antlaşma metnininyorumunda, antlaşmanın hazırlanması aşamasındayapılan çalışmalarda tarafların dile getirdikleri görüşlerile antlaşmanın yapılmasıyla ilgili koşullar,metnin yorumlanmasında dikkate alınabilecektir.Antlaşma metni yorumlanırken taraflarca resmileştirilmiş,tevsik edilmiş metin esas alınır.
Çekince
Uluslararası bir antlaşmaya taraf olmak isteyen bir devlet, antlaşmanın bazı hükümlerinin kendisiiçin uygulanmamasını veya farklı uygulamasını isteyebilir.Devletin bu yöndeki isteği, çekince olarakadlandırılır.Çekince, çok taraflı antlaşmalar söz konusu olduğundagündeme gelir. Bazı antlaşmalar, antlaşmayaçekince konulmasına izin vermezken, bazılarıantlaşmanın bir kısım hükmünü çekinceye kapatır.Mümkün olduğunca çok devletin taraf olmasınıhedefleyen antlaşmalar ise çekince koyulmasınaaçıktır. Bir antlaşmada çekince beyanına ilişkinyasak veya sınırlama yoksa bile, antlaşmanın diğertarafları açıkça kabul etmedikçe, antlaşmanın konusuve amacıyla uyumsuz çekinceler geçersizdir.Çekince, antlaşmanın imza, onay veya katılmaaşamasında bildirilir ve yazılı bildirim zorunludur.Antlaşmayla bağlandıktan sonra çekince beyan edilemez.
Çekincenin diğer devletler tarafından kabul edilmesi veya çekinceye itiraz edilmesi mümkündür.Bu durumlar Viyana Antlaşmalar HukukuSözleşmesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir (Madde 20, 21, 22).
Antlaşmaların Sona Ermesi
Bir antlaşmanın sona ermesi için taraflar antlaşmaya belli bir tarihi veya belli koşulların gerçekleşmesini işaret eden bir hükümkoyabilirler. Bunun dışında antlaşmalar taraflardan birinintek taraflı bir eylemle antlaşmayı feshetmesine veya antlaşmadançekilmesine olanak tanıyabilmektedir. Bazı durumlardada, diğer tarafların rızası olmasa bile taraflardan birinin tek taraflıbir eylemle antlaşmayı sona erdirebileceği kabul edilmiştir.Bir antlaşmayı sona erdiren nedenle aşağıdaki gibi sıralanabilir:
·Antlaşma Hükmüyle Sona Erme
·Tarafların İradesiyle Sona Erme
·Fesih veya Çekilmeyle Sona Erme
·Antlaşmanın İhlali Sonucu Sona Erme
·Antlaşmanın Uygulanmasının
·İmkânsızlaşması Sonucu Sona Erme
·Koşulların Değişmesi Sonucu SonaErme
·Sonradan Ortaya Çıkan JusCogens
·Kurallara Aykırılık Nedeniyle SonaErme
Antlaşmaların Sona Ermesinde Usul
Antlaşmaların tarafların rızasıyla sona ermesidurumunda herhangi sorun yaşanmaz. Ancak taraflardanbirisi, yukarıda sayılan tek taraflı fesih,çekilme veya antlaşmanın yürürlüğünü durdurmayollarından birine başvurduğunda, antlaşmalarıngeçersizliğiyle ilgili usule benzer bir şekilde, diğertarafları durumdan haberdar etmeli; diğer taraflardanitiraz gelmezse gerekli önlemleri üç ay sonrauygulayabilir. İtiraz hâlinde belli bir süre içindebarışçıl yollarla çözüm getirilmelidir. Bununla birlikteantlaşmanın sona erdirilmesi sonradan ortayaçıkan bir juscogens kurala aykırılığa dayandırılmışve taraflar on iki ay içinde anlaşamamışlarsa, UluslararasıAdalet Divanı’na gidilebilir.