ULUSLARARASI İKTİSAT POLİTİKASI - Ünite 2: Gümrük Tarifeleri ve Tarife Dışı Kısıtlamalar Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 2: Gümrük Tarifeleri ve Tarife Dışı Kısıtlamalar

Gümrük Tarifeleri

Gümrük tarifesi iki temel kavrama dayanır. Bunlar; vergi ve tarifedir. Gümrük vergileri dış ticaret yapan iki veya daha fazla ülke arasında mal ve hizmetlerin ülkeye girişlerinde alınan vergi ve harçlardır. Gümrük tarifesi ise dış ticarete konu olan mal ve hizmetlere uygulanan vergileri belirleyen listelerdir. Gümrük vergileri, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihte yürürlükte olan gümrük tarifesine göre hesaplanır. Uygulamada başlıca üç tür tarife sistemi vardır. Bunlar, tek kolonlu (single-column) çift kolonlu (double-column) ve üç kolonlu (triplecolumn) tarife sistemleridir. Gümrük vergileri yasa ile konuyorsa böyle tarifelere otonom tarife denir. Eğer vergiler uluslararası anlaşmalar ve karşılıklı görüşmeler sonucunda belirleniyorsa bu tip tariflere sözleşmeli tarife (conventional tariff) adı verilir. Gümrük vergileri uluslararası anlaşmalarla belirlenince, bunların artık tek taraflı kararlarla değiştirilmesi mümkün değildir.

Tek kolonlu tarife sistemleri otonom nitelik taşır ve ayırımcı (discriminatory) özelliği yoktur. Bu sistemde, her mala ülke orijinine bakılmaksızın bir tek vergi uygulanır ve yasal düzenleme yapılmadan karşılıklı görüşmelerle değiştirilemez. Bu tip tarife sistemleri, sadece gelir veya koruma amacı güden ülkeler için yararlıdır. Çift kolonlu tarife sistemlerinde her mal için iki vergi vardır. Eğer her iki vergi de yasa ile konmuş ise burada maksimum-minimum formlu bir otonom tarife sistemi söz konusudur. Eğer sadece yüksek vergiler yasa ile belirlenmiş, buna karşılık düşük olanı uluslararası anlaşmalarla ödün olarak verilmiş ise bu durumda kısmen otonom ve kısmen de sözleşmeli tarife sisteminden söz edilir. Buna genel ve sözleşmeli form adı verilir.

Üç kolonlu tarife sistemlerinde üç ayrı vergi oranı vardır. Sistem çift kolonlu tarife sistemine daha düşük oranlı bir verginin eklenmesiyle oluşur. Bu, tercihli sistem (preferential system) olarak da anılır ve sistemin birçok üyesi arasındaki ticareti teşvik etmek için düzenlenir. İngiliz Uluslar Topluluğu (Commonwealth) bu sistemi uygular. Ayrıca, WTO üyesi olan Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) kaynaklı mallara uyguladığı tarifeler de bu gruba girer.

Günümüzde gümrük vergileri ithalattan alınır. Bununla beraber belli bir malın ihracını kısıtlamak ve gelir sağlamak amacıyla ihracattan da gümrük vergisi alma yoluna gidilmektedir. İthalat ve ihracattan alınan gümrük vergilerinin dışında, ayrıca transit ticaretinden alınan transit gümrükleri de vardır. Fakat günümüzde bütün ülkeler transit işlemlerini kolaylaştırma yoluna gittikleri için transit gümrükleri artık önemini kaybetmiştir.

Dış ticaretin vergilendirilmesi, ticaretin doğuşu ile başlar. Dış ticarete konulan gümrük vergilerinin başlıca iki amacı vardır. Bunlar, devlet hazinesine gelir sağlamak ve yerli sanayi dış rekabete karşı korumaktır. Gümrük vergileri, devletin kolay gelir sağlama yollarından biri olduğu için dış ticaret politikasının en eski aracıdır. Kolay tahsil edilir, kısa sürede istenilen gelir elde edilir. Gümrük vergilerinden etkili gelir sağlayabilmek için bu vergilerin geniş tüketim alanı olan mallara uygulanması ve ticareti kısmayacak şekilde gümrük gelirlerini maksimize eden seviyede olması gerekir. Gümrük vergilerinin iki temel görevinin dışında bir diğer görevi daha vardır. O da ödemeler dengesi etkisidir. Vergilerde meydana gelen bir değişiklik ülkenin dış ticaret ve ödemeler dengesini etkiler. Ödemeler dengesinde meydana gelen değişiklikler ise ülkede fiyatlar genel seviyesi, üretim, gelir ve istihdam üzerinde olumlu ya da olumsuz etkiler yaratır.

Gümrük Vergileri

Gümrük vergileri advalorem ve spesifik olmak üzere ikiye ayrılır. Ayrıca bunların birleşiminden oluşan karma (compound) vergiler de vardır;

  • Advalorem vergiler ithal edilen malın değeri üzerinden yüzde olarak alınır.
  • Spesifik vergiler ise ithâl edilen malın fiziki birimleri başına sabit miktarlarda tahsil edilir. İthal bir otomobilin CIF (Cost, Insurance, Freight) fiyatı üzerinden %50 oranında vergi alınırsa bu advalorem, vergi ithal edilen her bir otomobil başına 5 bin TL olarak tahsil edilirse, bu spesifik gümrük vergisidir.

Advalorem vergiler, yüksek fiyatlı imalat sanayi ürünlerine, spesifik vergilere oranla daha etkili uygulanabilir. Çünkü tek bir advalorem oran yurt içi sanayine özellikle artan fiyatlar karşısında uygun bir koruma sağlayabilir. Fiyatların hızla yükseldiği bir ortamda spesifik vergi tarifesi yürürlükte ise devletin vergi gelirinde artış olmaz. Advalorem vergilerde vergi matrahını oluşturan değerin belirlenmesi çok önemlidir. Uygulamada bu değer FOB (Free on Board) fiyat ve CIF fiyat olarak iki şekilde belirlenmektedir.

Spesifik vergiler, bir malın düşük kalitelerini yüksek kalitelilerine oranla daha fazla vergilendirdiği için sakıncalıdır. Spesifik vergilerin sakıncalarına karşılık uygulanmasının kolay olması, malın fiziki birimi gibi objektif kriterlere dayanması ve anlaşmazlıklara fazla yol açmaması sebebiyle belli tür ithalatlarda tercih edilmektedir.

Karma gümrük vergileri daha çok hammaddesi vergilendirilmiş mamul mallara uygulanır. Spesifik vergi burada telafi edici vergi (compensatory duty) niteliğindedir. Hammadde endüstrilerine vergi ile getirilen korumayı dengeler. Advalorem vergi ise tamamlanmış malları üreten sanayi dalına koruma sağlar.

Ülkeler, üç sebeple advalorem vergiyi tercih etmektedirler. Öncelikle, değer esasına göre belirlenen advalorem vergi, adet ya da ağırlık esasına dayalı olarak belirlenen spesifik vergiye göre toplanabilecek gelirin tahmin edilmesini kolaylaştırır. İkinci olarak advalorem vergi, etkisi bakımından ucuz ürünlerde daha düşük, pahalı ürünlerde daha yüksek olması sebebiyle spesifik vergiye göre adalete daha uygundur. Üçüncü olarak uluslararası müzakerelerde tarife oranlarının karşılaştırılması, gümrüklerin advalorem olarak uygulamaları hâlinde daha kolay olabilmektedir.

Gümrük Tarifelerinin Kısmi Denge Analizinde Ekonomik Etkileri

Bir ülkede tarifenin yaratmış olduğu ekonomik etkiler, bir bütün olarak ekonominin tümü için incelenebileceği gibi sadece bir tek mal veya belli bir piyasa için de analiz edilebilir. Tarifelerin yaratmış olduğu ekonomik etkilerin daha kolay anlaşılması ve ortaya konabilmesi açısından bu ünitede bir tek mal veya piyasa ele alınacak; ekonomide zevklerin, diğer mal fiyatları ile tüketici gelirinin sabit kaldığı varsayılacak, teknolojik gelişme, dışsallıklar ve maliyetler üzerinde etki yapan diğer değişiklikler yok sayılacaktır. Ayrıca iki ülkenin (ABD ve Türkiye) döviz kurları eşit olarak kabul edilecektir (?1 = 1$)

Üretim Etkisi

Gümrük tarifelerinin koruyuculuğunda yurt içi üretimi arttırmak veya ithal ikamesine gitmek kıt kaynakların israfına yol açar. Çünkü her bir birim üretim artışı daha yüksek reel maliyetlerle gerçekleşir. Her ek birimin üretiminde kullanılan kaynakların verimliliği, bir önceki üretim seviyesinden daha düşüktür. Eğer ekonomide atıl kaynak yoksa (tam çalışma varsayımı) ithal ikamesini gerçekleştirmek için gerekli olan kaynaklar, marjinal verimi daha yüksek olan diğer sektörlerden (ihracat sektörü) çekilir. Bunun sonucunda verimi daha düşük olan sektörde üretim yapılır ve ekonomide reel bir kayıp söz konusu olur. Buna gümrük tarifelerinin koruma etkisi (protection effect) ya da üretim etkisi denir.

Tarifelerin kaldırılması veya vergi oranlarının indirilmesi durumunda bu korumadan yararlananlar bundan zarar görebilir. Aşırı koruma, korunan sektörlerin gümrük duvarları arkasına çekilerek, ekonomik etkinlikten uzak, verimli olmayan, tembel ve ağır bir faaliyet sürdürmesine sebep olabilir. Bu durumda tarifelerin kaldırılması rekabeti arttıracağından, verim artışına yol açabilir ve dolayısıyla ekonomiye önemli bir katkı sağlayabilir.

Tüketim Etkisi

Gümrük vergileri fiyatları yükselterek tüketimin kısılmasına yol açar. Tüketimde meydana gelen azalma, ithal malının talep esnekliğinin büyüklüğüne bağlıdır. Esneklik birden büyük ise vergi sebebiyle artan fiyatlar tüketimi daha fazla kısar; tüketici eskisine oranla daha az mal tüketeceği için refahında bir azalma meydana gelir. Buna tüketim etkisi (consumption effect) denir.

Gümrük vergisi sebebiyle tüketimde meydana gelen azalma aynen koruma etkisinde olduğu gibi reel bir kayıptır. Gelişme yolunda olan ülkelerde yeni kurulan sektörlerin belli sürelerle gümrük tarifesi ile korunma sürecinde tüketiciler daha yüksek fiyatlarla mal satın almak zorunda kalabilir ve refah kaybına uğrayabilirler. Fakat uzun dönemde, korunan sektörde üretim maliyetleri ve fiyatlar düşerse, tüketicilerin katlanmış oldukları refah kaybı giderilmiş olur.

Gelir Etkisi

Gümrük tarifeleri devlete önemli gelir sağlar. Gelir, gümrük tarifesi ile ithal edilen ürün miktarının çarpımıyla bulunur. Gelir ülke içinde kullanılacağı için toplum refahını olumlu yönde etkiler ve tüketici artığındaki kaybı kısmen telafi eder.

Yeniden Dağıtım Etkisi

Gümrük vergileri ekonomide gelirin yeniden dağılımına yol açar. Buna yeniden dağıtım etkisi (redistribution effect) denir.

Optimum Tarife

Optimum (en uygun) tarife , ticaret hacmindeki daralmanın olumsuz etkilerine karşılık, ticaret hadlerindeki iyileşmeden doğan net refah artışlarını maksimum yapan gümrük tarifesidir. Gümrük tarifesi büyük ülke refahı açısından iki farklı etki yaratır. Bunlar ticaret hadlerindeki iyileşme (olumlu etki) ve ticaret hacmindeki daralmadır (olumsuz etki) . En uygun tarife aşıldıktan sonra her birim gümrük tarifesi artışı refah kaybına yol açar. Tarife aşırı artarsa bu noktada ticaret hacmi sıfıra düşebilir (yasaklayıcı tarife). Karşılıklı tarife yükseltilmesine dönüşen tarife savaşı sonucunda kimse amacına ulaşamaz. Dünya genelinde daralan ticaret hacmi sebebiyle herkes bu uygulamadan zarar görür. 1930’lu yıllardaki uygulama buna örnektir.

Koruyucu Gümrük Tarifelerine Ekonomik Argüman: Genç Sanayiler ve Etkin Tarife Oranı

Koruma, dünya fiyatlarının üstünde üretim yapan yerli üreticileri ithal mallarının rekabetinden sakınmak için ithal mallarının iç fiyatlarını bir tarife ile yükseltmektir.

Gümrük tarifesinin gerçekleştirdiği korumayı, günümüzde ithal sınırlaması, döviz kontrolleri ve çoklu döviz kuru ile de sağlamak mümkündür. Gümrük tarifeleri ile koruma, malların nispi dünya fiyatları ile onların yurt içi fiyatları arasında ikinciler aleyhine olan farklılığı, gümrük tarifesi ile ortadan kaldırmak ve ekonomi politikanın gereklerine göre bu fiyatlar arasında ikinciler lehine bir farklılık yaratmaktadır. Böylece sübvansiyon ile koruma, tarife ile korumadan ayrılmış olmaktadır.

Genç sanayilerin gerek içsel ve gerekse dışsal ekonomilerden yararlanabilmeleri için belirli bir süre dış rekabete karşı korunmaları gerekmektedir. Başlangıçta kullanılacak üretim tekniği seçilirken, üretimde en ucuz maliyetleri gerçekleştirecek teknik seçilmeyebilir. Bunun başlıca sebebi, üretimin nasıl olsa devamlı korunacağı inancıdır. Aslında firma üretim tekniğini seçerken gelecekteki faktör fiyatlarını da göz önünde tutmalıdır. Geleceğin ne kadarlık bir süreyi kapsayacağı, sermaye malının ekonomik ve teknik amortisman süresi ile sınırlıdır. Bunlardan hangisi daha kısa ise onun esas alınması gerekir. Modası geçmiş bir teknikle üretim yapıldığı sürece, elde edilen ürünler hiçbir zaman diğer ülkelerin ürünleri ile rekabet edemeyecekleri için, sonuçta bu sanayi dalının devamlı korunması zorunluluğu ortaya çıkar. Bu şekilde korumanın sağladığı imkânla, bu sanayi dalında aşırı kazanç elde edilerek ekonomide kaynak kaybına da yol açılmış olur.

Bir ülkede genç (yavru-bebek) sanayilerin korunması için üç ile sekiz yıl arasında değişen süreler gerekeceği düşünülmektedir. Ancak uygulamada korunan sanayi dallarının koruma süreci ülkeden ülkeye ve sektörden sektöre değişmektedir. Genç sanayilerin birinci en iyi politika aracı olduğu gerekçesiyle gümrüklerle korunmasından doğan kaynak dağılımı bozulmalarına Richard Baldwin dikkati çekmiştir. Baldwin’e göre belli sektörlerin korunması, üretken kaynakların yeterince etkili dağılımına engel olur ve toplum refahında azalmalara yol açabilir. Bu sebeple belirli bir zaman diliminde giderek hafifleyen gümrük koruması yerine, ikinci en iyi politika (the second best policy) aracının seçilmesi ve üretim aşamasında bir seferlik dolaysız teşvik (sübvansiyon) verilmesi daha doğrudur.

Gelişme yolunda olan ülkelerde, gümrük tarifelerinin koruyuculuğunda kurulan bir sanayi dalının Mill-Bastable Testi’den başarı ile geçmesi zorunludur. Mill Testi’ne göre bu ülkelerde gümrük tarifesinin korunmasında kurulan sanayi dalı, teknik bilgi ve deneyim bakımından hızlı bir gelişim içinde bulunmalı ve gelişmiş ülkeler ile aralarında bulunan tarihsel engeli en kısa sürede kapatmalıdır. J. S. Mill koruyucu gümrükleri, serbest dış ticaretin bir istisnası olarak görmüştür.

Tarife Dışı Kısıtlamalar

Dış ticaretin hızla büyüdüğü ve karmaşıklaştığı 20’nci yüzyılın ilk yarısında tarife dışı kısıtlamalar önemli bir dış ekonomi politikası aracı hâline gelmiştir. GATT çerçevesinde gerçekleştirilen çok taraflı ticaret görüşmeleri sonucunda çeşitli tarihlerde gümrük tarifelerinde önemli indirimler sağlanmıştır. Tarife dışı kısıtlamaların gümrük vergilerinin yerini almaları ve korumacılık açısından tercih edilmeleri iki sebebe dayanır. Bunlardan ilki, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra GATT’ın yürürlüğe girmesiyle birlikte o tarihe kadar temel koruma aracı olan gümrük vergilerinin eski önemlerini kaybetmeleridir. İkinci olarak gümrük tarifelerine ilişkin kararlar yurt içinde ve uluslararası seviyede zor alınır. Çoğu ülkede tarife artırımı için parlamentoların onayı gereklidir. Ayrıca GATT ve WTO’ya yapılan konsolidasyonlar sebebiyle gümrük vergisinde yapılacak bir artış için diğer üye ülkelerle görüşmeler sonucunda tavizler verilmesi gerekir. Çünkü gümrük vergilerini gizli bir şekilde arttırmak mümkün değildir. Oysa tarife dışı engeller daha kolay ve fazla sorun çıkarmadan uygulanabilir. Tarife dışı kısıtlamalar, gümrük tarifelerinden ayrı olarak dış ticarete müdahale için kullanılan araçların tümünü kapsar. Büyük çoğunluğu ithalat kısıtlamalarına yönelik olmakla beraber, ihracatın ve diğer döviz kazandırıcı işlemlerin teşvik edilmesi amacıyla da kullanılmaktadır.

Günümüzde gümrük tarifeleri ve kotalar dışında çok sayıda ticareti kısıtlayan engeller (nontariff distortions obstacles) vardır. Bu kısıtlamaları başlıca ithal-yönlü (import-directed) ve ihraç-yönlü (export-directed) olmak üzere iki temel gruba ayırmak mümkündür. İthal yönlü tarife dışı kısıtlamalar, ithal mallarının yurt içi fiyatlarını yükselterek ithal ikamesi malları üreten sanayicileri korur. İhraç yönlü tarife dışı kısıtlamalar, suni olarak dış satışları arttırmak için ihracata yapılan yardımlar ile ihracatın kısıtlanması için alınan önlemleri kapsar.

Miktar Kısıtlamaları

Günümüzde gümrük tarifeleri ve kotalar dışında çok sayıda ticareti kısıtlayan engeller (nontariff distortions obstacles) vardır. Bu kısıtlamaları başlıca ithal-yönlü (import-directed) ve ihraçyönlü (export-directed) olmak üzere iki temel gruba ayırmak mümkündür. İthal yönlü tarife dışı kısıtlamalar, ithal mallarının yurt içi fiyatlarını yükselterek ithal ikamesi malları üreten sanayicileri korur. İhraç yönlü tarife dışı kısıtlamalar, suni olarak dış satışları arttırmak için ihracata yapılan yardımlar ile ihracatın kısıtlanması için alınan önlemleri kapsar.

Kotalar, hükûmete gelir sağlayıcı etkiye sahip değildir. Kotalar, iç piyasada mal arzını kısıtlayarak iç fiyatların dünya fiyatlarının üzerine çıkmasına yol açar ve kıtlık rantına sebep olur. İthalatçı ülkenin kota uygulaması sonucunda yükselen mal fiyatları, bazı üreticilerin üretimi arttırmasına yol açacaktır. Üretim artışı her malda aynı ölçüde ve hızda olmayacaktır. Ancak, sonuçta yurt içi üretimin az ya da çok artışından doğan bir üretim etkisi yaşanacaktır.

Diğer Tarife Dışı Kısıtlamalar

Diğer tarife dışı kısıtlamalar, uluslararası ticarete konu olan mallar, hizmetler veya kaynakların potansiyel dünya reel gelirini arttıracak şekilde tahsisine engel olan kamu veya özel kesim tarafından dış ticarete getirilen bütün kısıtlayıcı önlemleri kapsar. Tarifelerden farklı olarak, ihracat ve ithalat üzerinde artan bir risk ve belirsizlik getirir. Bu kısıtlamalar, zaman içinde büyük değişiklikler gösterir, kesinliği yoktur ve geniş ölçüde idari kararlara bağlıdır. GATT döneminde tarife dışı kısıtlamalar kırk farklı kategoride sınıflandırılmıştır. Bunların önemli bir bölümü, sınır kapısında ithal malların ülkeye girişini engellemeye veya sınırlamaya yönelik önlemlerdir. Günümüzde dış ticarete uygulanan diğer tarife dışı kısıtlamaları on iki başlık altında incelemek mümkündür:

  • Dolaylı vergiler
  • İthal teminatları
  • Tarife kotaları ve mevsimlik gümrük vergileri
  • İthalat vergileri ve fonlar
  • Görünmeyen engeller
  • Sübvansiyonlar
  • Emek standartları
  • Teknik engeller ve ürün standartları
  • Yerli parça kullanım zorunluluğu
  • Kamu alımları
  • Fiyat denetimleri
  • Gözetleme ve izleme önlemleri