ULUSLARARASI İKTİSAT TEORİSİ - Ünite 6: Dolaysız Yabancı Sermaye Yatırımları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Dolaysız Yabancı Sermaye Yatırımları

Giriş

Bir firmanın üretimini, kurulu bulunduğu ülkenin sınırlarının ötesine yaymak üzere ana merkezinin bulunduğu ülke dışındaki yörelerde üretim tesisi kurması veya halen mevcut üretim tesislerini satın alması dolaysız bir yabancı sermaye yatırımı olarak adlandırılır. Çok uluslu işletmelerin ana merkezlerine bağlı olarak değişik ülkelerde faaliyet gösteren işletmelere de yabancı sermaye şirketi, bağlı şirket, şube veya yavru şirket gibi isimler verilir.

Dolaysız yabancı sermaye yatırımlarının en önemli özellikleri, yatırımcının yurt dışındaki tesisin mülkiyetine kısmen veya tamamen sahip olması ve aynı zamanda onun yönetim ve denetimini elinde bulundurmasıdır.

Yeni Tesis Yatırımı ve Varolan Tesislerin Satın Alınması

Günümüzde dolaysız sermaye yatırımları çok uluslu şirket adı verilen dev firmalar tarafından yapılır. Yabancı ülkelerde üretim tesisi edinmenin iki yolu vardır:

  • Birincisi, sıfırdan başlayarak tamamen yeni bir fabrika veya sermaye tesisi kurmaktır.
  • İkincisi ise yabancı ülkede halen mevcut bir tesisi devralmak biçiminde olur ve şirket birleşmeleri veya şirket satın alımları biçiminde gerçekleşir.

İki şirket (birisi yabancı) eşit koşullarda birleşerek tek şirket hâline geliyorsa; bu durum, şirket evliliği olarak adlandırılır.

Çok uluslu işletmelerin yabancı bir ülkede tamamen yeni üretim tesisi kurmaları, yatırımın yapıldığı ülkenin sermaye stokunu artırıcı etki doğurur.

Dolaysız Yabancı Sermaye ve Portfolyo (Portföy) Yatırımları

Portfolyo yatırımları tasarruf sahiplerinin hisse senedi ve tahvil satın alımı biçiminde yaptıkları yatırımlardır. Hisse senetleri, temsil ettikleri paylar ölçüsünde, onu çıkartan işletmelerin mülkiyetine ortaklık hakkı sağlar dolayısıyla yatırımcı, şirket kârından bir pay alır. Tahvil sahibi ödünç verdiği fonlar karşılığı bir faiz geliri elde eder.

  • Dolaysız yatırımlarla portfolyo yatırımları arasındaki farklar aşağıdaki biçimde sıralanabilir:
  • Dolaysız yatırımlarda, yurt dışında yeni yapılan veya satın alınan mevcut bir üretim tesisinin yönetimi yabancı şirketin elinde veya denetiminde olur. Portfolyo yatırımlarında ise hisse senedi sahibinin işletme yönetimi üzerinde ancak dolaylı bir denetim hakkı vardır.
  • Portföy yatırımları bir şirketin hisse senetlerinin yabancılar tarafından satın alınmasından ibarettir. Dolaysız yabancı sermaye yatırımları ise maddi ve maddi olmayan kaynaklardan oluşan bir paket durumundadır.
  • Portfolyo yatırımları dolaysız yatırımlara göre çok daha hareketli, değişken ve geçici niteliktedir. Portfolyo yatırımı ülkeyi terk ettikten bir süre sonra, koşullar düzelince tekrar geri dönebilir. Dolaysız yatırımlar için bu çoğu kez söz konusu değildir.
  • Dolaysız yatırımlar ağırlıklı olarak çok uluslu şirketler tarafından yapılır. Portfolyo yatırımlarını yapanlar ise finansal kurumlar, kurumsal yatırımcılar veya doğrudan doğruya bireysel yatırımcılardır.
  • Mali krizlerle portfolyo fonlarının çıkışı arasında yakın bir ilişki vardır. Koşullar yatırımcının beklentilerini karşılamadığında, sıcak para ile birlikte portfolyo fonları da vakit kaybetmeden ülkeyi terk etmeye başlar. Bu çıkışlar ani ve büyük olduğunda ise mali kriz oluşabilir.

Firmaların Dışa Açılma Kararı

İç piyasada faaliyet gösteren ve dış piyasalara açılmayı tasarlayan bir firmanın deneyebileceği yollar aşağıdaki biçimde sıralanabilir:

  • İhracat yoluyla dış piyasaya girebilirler.
  • Doğrudan dış yatırım yoluyla dış piyasaya girebilirler.
  • Lisans anlaşmaları yaparak dış piyasaya girebilirler.

Dolaysız Yabancı Sermaye Yatırımlarının Nedenleri

Dolaysız yabancı sermaye yatırımlarının nedeni olarak ileri sürülen belli başlı etkenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Ham madde kaynakları
  • Üretim faaliyetlerinde dikey veya yatay bütünleşme
  • Aktarılamayan bilgilerin varlığı
  • Şirket unvanının korunması
  • Şirketin marka veya unvanından yararlanmak istemesi
  • Şirket sırlarının korunması
  • Ürünün yaşam dönemlerinde son aşamaya ulaşılmış olması
  • Oligopolcü piyasa yapısı
  • İthalâtçı ülkenin koyduğu tarife ve kotalardan kaçınma
  • Ulusal piyasadaki yasal düzenlemelerden ve kısıtlamalardan kurtulma
  • Firmanın müşterilerini izlemesi
  • Yatırımları uluslararası çeşitlendirme
  • Ucuz yabancı faktör kullanımı

Dolaysız Yabancı Sermaye Yatırımlarını Açıklayan Teoriler

Dolaysız yabancı sermaye konusunda ortaya atılan ve test edilen birçok teori, daha çok belirli bir faktör üzerinde durarak yabancı sermayeyi açıklamaya çalışmakta, o nedenle de dar bir alana yönelik kalmaktadır. Bununla birlikte yabancı sermaye konusunda geliştirilen çok sayıdaki teori genel bir yaklaşımdan hareket edilerek şu dört başlık altında toplanabilir:

  • Tekel üstünlüğü teorisi
  • Oligopolistik tepki teorisi
  • İçselleştirme teorisi
  • OLI modeli

Tekel üstünlüğü teorisi: Tekel üstünlüğü teoremi 1960’larda Stephan Hymer tarafından ortaya atılmıştır. Bu teoriye göre, çok uluslu şirketin yerel şirketler karşısındaki üstünlüğünün nedeni, ona tekel gücü sağlayan etkenlerdir. Dikey bütünleşme, yatay bütünleşme, aktarılmayan bilgiler, şirket unvanından yararlanma, ürünün yaşam dönemleri modeli vs. gibi etkenler tekel üstünlüğü yaratan etkenler arasındadır.

Oligopolistik tepki teorisi: Oligopolcü tepki teoremine göre, birkaç büyük firmanın egemen olduğu bir piyasada firmaların birisinin kâr, fiyat, satış, yatırım vs. gibi kritik konularda aldıkları bir karara, diğerleri de benzer bir kararla tepkide bulunurlar.

İçselleştirme teorisi: Bir firmanın sahip olduğu özel bilgilerden tam olarak yararlanabilmesinin, o yeni bilgilerin başkalarının eline geçerek üretimde kullanılmasını önlemenin en etkin yolu, onu içselleştirmek, yani lisans anlaşmaları yerine bu bilgileri şirketin kendi üretiminde kullanmasıdır.

OLI modeli: OLI modeli, içerdiği kavramların İngilizcedeki baş harferinin bir araya getirilmesinden oluşur. Buna göre O (ownership) sahiplik üstünlüklerini, yani işletmenin yalnız kendisinde bulunan üretim ayrıcalıklarını, L yerle ilgili üstünlükleri (location), yani yatımın yapılacağı piyasa konumuyla ilgili üstünlükleri, I de içselleştirme (internalization) üstünlüklerini, diğer bir deyişle, şirketin bir piyasaya neden başka yollarla değil de doğrudan yatırım biçiminde gireceğini açıklamaktadır.

Dünyadaki Dolaysız Yabancı Sermaye Yatırımları

1980’lerden önce dolaysız yabancı sermaye yatırımlarının en büyük payı Latin Amerika ülkeleri alırdı. 1980 başında çıkan dış borç krizi bölgedeki üretim artışının ciddi biçimde yavaşlamasına sebep olmuştur. Latin Amerika’da bu sıkıntılar yaşanırken, Doğu Asya ülkeleri hızlı biçimde büyüyerek, dünya ekonomisi ile bütünleşmeye başlamıştı. Böylece Doğu Asya ülkeleri dolaysız yabancı sermaye yatırımlarının en çok tercih ettiği bölge durumuna gelmiştir. 1990’lardan sonra ise ekonomisi hızla gelişen Çin, yabancı sermayenin yeni gözdesi olmuştur. Sayfa 135 Tablo 6,1’de dünyadaki dolaysız yabancı sermaye hareketleri giren ve çıkan bölge, ülke grupları ve seçilmiş ülkelere göre gösterilmektedir.

Özel Bazı Dolaysız Yabancı Sermaye Yatırımları

Farklı bazı özelliklere sahip dolaysız yabancı sermaye yatırımları;

  • Montaj sanayi yatırımları
  • Yap-işlet devret modeli
  • Zorunlu yeni yatırımları

olarak sıralanabilir.

Montaj sanayi: Montaj özel bir dolaysız yabancı sermaye yatırımı yöntemidir. Dışarıdaki ana firmadan sağlanan temel nitelikteki ara malları, ev sahibi ülkede yapılan bazı basit parçalarla birleştirilerek üretimin son aşaması ana merkezin dışında gerçekleştirilir. Montaj sanayiinde yabancı sermayedarın amacı az gelişmiş ülkedeki düşük ücretlerden yararlanmak, tüketici piyasasına daha yakın olmak veya taşıma giderlerinden tasarruf sağlamaktır. Ev sahibi durumunda olan az gelişmiş ülkeler ise, montaj yoluyla yabancı sermaye ithalini, çoğunlukla belirli endüstrilerin kurulmasında ilk adım olarak görürler. Ayrıca, montaj sanayii yerli iş gücüne istihdam yaratır. Bu ülkelerde montaj sanayii ile teknoloji transferi sağlanır ve yerli parça oranının artırılmasıyla zamanla tümden yerli üretime geçilir. Montaj sanayiinden beklenilen diğer bir yarar da, ülkede gerçekleştirilen üretimin dışarıya ihraç edilerek döviz gelirlerine katkı sağlamasıdır.

Yap-işlet devret modeli: Bu model, bir ülkede temel alt yapı yatırımlarının yapılmasında, özel kesime açılmayı ve yabancı sermaye katkısını sağlamayı amaçlar. Bu sayede, çok büyük elektrik santralleri, barajlar, hava alanları, metrolar ve bazı kara yollarının yapımı gerçekleştirilir.

Zorunlu yeni yatırım: Eğer yabancı sermaye şirketi kârlarını ana ülkesine transfer edemiyorsa bunları yerel ülkede yeniden yatırıma yöneltebilir. Başka bir deyişle bu fonları kullanarak yeni üretim tesisleri kurabilir veya mevcut tesisleri geliştirici yatırımlar yapar. Ancak bu bir “zorunlu” veya “gönüllü olmayan” yatırım türüdür.

Uluslararası Sermaye Akımlarının Etkileri: Ekonomik Analiz

Uluslararası sermaye akımlarının ilgili ülkelerde üretim, refah, kaynak etkinliği, faktör gelirleri ve dolayısıyla da dünya refahı üzerinde doğurabileceği önemli etkiler vardır. Sayfa 136, Şekil 6 -1de Türkiye ve Almanya iki ülkeli bir model alınarak bu etkiler açıklanmaya çalışılmıştır.

Ev Sahibi Ülkenin Yabancı Sermayeden Kazanç ve Kayıpları

Dolaysız yabancı sermaye yatırımlarının yararları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Ekonominin üretim kapasitesinin artar
  • Üretim artışı ve istihdam yaratılır
  • Yeni teknoloji ve yönetim bilgisi getirir
  • Döviz girişi sağlar
  • İhracat artar
  • İç tekelleri kırar, rekabet ve dinamizm yaratır
  • Ölçek ekonomisi yaratır
  • Devlet hazinesine vergi geliri sağlar

Dolaysız yabancı sermaye yatırımlarının olumsuz etkileri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Ekonomi üzerinde yabancı denetimi artar
  • Yerli şirketler karşısında haksız rekabet üstünlüğü oluşur ve yerel ekonomide tekel kurulur
  • Dış ticaret kısıtlamaları aşılır
  • Yerli yatırımları azaltıcı etki yaratır
  • Döviz giderlerini artırıcı etki yaratır
  • Kur dalgalanmalarına neden olur ve mali kriz ortamı oluşturur
  • İhracatı kısıtlar
  • Teknolojik bağımlılık yaratır
  • Ekonomik bütünlük bozulur ve işsizlik artar
  • Şirket satın almaları biçiminde gelen yabancı sermayenin yararları sınırlıdır
  • Transfer fiyatlandırmasından oluşan olumsuz etkiler