ULUSLARARASI TİCARET - Ünite 3: Faktör Donatımı (Heckscher-Ohlin) Teorisi Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 3: Faktör Donatımı (Heckscher-Ohlin) Teorisi
Giriş
Klasik Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi’nde uluslararası emek verimliliğinde farklılık yaratan etkilerden bahsedilmemiştir. Yani yurtiçi fiyat farklılıklarının nedenleri tam anlamıyla açıklanmamıştır.
İsveçli iktisatçı Eli Hecksher 1919 yılında faktör donatımı teorisi (factor endowment theory) ile karşılaştırmalı üstünlükler teorisinin bu eksikliğini gidermeye çalışmıştır.
Eli Hecksher’in öğrencisi olan Ohlin bu makalenin yayımlanmasından yaklaşıl 10 yıl sonra bu teoriyi yeniden ele alarak bazı kavramları açıklamıştır ve teoriye katkılarda bulunmuştur. Bu yüzden bu teori HecksherOhlin Teorisi adıyla anılmaktadır.
Teorinin Gösterdiği Temel Sonuç
Heckscher-Ohlin Teorisi oldukça açık, basit ve rasyonel bir düşünce sistemine dayanır. Bu teoride, bir ülke hangi üretim faktörüne zengin olarak sahipse, onları daha ucuza üretir ve o alanlarda uzmanlaşır.
Bu teorinin dayandığı iki ana varsayım vardır:
- İki ülkeli modelde bir ülke sermaye, diğeri ise emek bakımından zengindir.
- Bazı mallar sermayeye oranla daha çok emek (emek-yoğun), bazıları ise emeğe oranla daha çok sermaye (sermaye-yoğun) gerektirirler.
Ana varsayımların dışında diğer bazı varsayımlar ise;
- Bir malın üretim yöntemi tüm ülkelerde aynıdır.
- Üretimde ölçeğe göre sabit verim koşulları geçerlidir.
- Ülkelerin talep koşulları birbirinin benzeridir.
Bazı Kavramların Açıklanması
Faktör donatımı fiziki açıdan, arz yönüyle ele alınmıştır. Ülkelerin faktör donatımlarını belirlemek için ülkelerin sermaye stoku/emek stoku oranlarını karşılaştırmak gerekir. Ancak gerçek hayatta ülkelerin faktör stoklarını ölçmek önemli kavramsal ve pratik sorunlar içerir.
Ekonomik açıdan ise faktör donatımı hem arz hem de talep güçlerine dayanan, faktör fiyatları ile tanımlanır.
Faktör yoğunluğu görecelidir yani iki ülkeli modelde bir ülke diğerine göre sermaye açısından üstün ise diğer ülkede bu ülkeden emek açısından üstündür.
Malların üretiminde kullanılan göreceli sermaye/emek oranına faktör yoğunluğu denir. Üretim fonksiyonu (Production function) ise, bir malın üretiminde kullanılan girdiler ile ürün arasındaki teknik ilişkiye denir.
Teknolojik sınırlandırmalar altında, bir maldan aynı miktar üretebilmek için gereken sermaye ve emek bileşenlerini gösteren eğriye eş ürün eğrileri (iso-quant curves) denir.
Değişen faktör fiyatları sayesinde ucuzlayan faktör pahalılaşan faktörün yerine kullanılır. Faktör yoğunlukları malların faktör kullanım özelliklerini, faktör donatımları ise ülkelerin niteliklerini gösterir.
Teorinin Grafikle Kanıtlanması
Faktör donatımı teorisi, toplumsal kayıtsızlık ve üretim olanakları eğrileri kullanılarak kanıtlanabilir. Ülkeler arası talep benzerliği varsayımı sayesinde üretim maliyetleri yapısına uygun bir uzlaşma ortaya çıkar ve her ülke en çok sahip olduğu mallarda karşılaştırmalı üstünlüğe sahiptir önermesi kanıtlanmış olur.
Heckscher-Ohlin Modelinden Çıkartılan Farklı Teoremler
Hecksher-Ohlin modelinden çıkartılan sonuçlar;
- Uluslararası faktör fiyatları eşitliği teoremi,
- Stolper-Samuelson gelir dağılımı teoremidir.
Serbest mal ticareti yoluyla ülkelerarası faktör fiyatları eşitliğinin sağlanması, Heckscher-Ohlin teoreminin bir sonucu olarak açıklanmıştır.
Stolper-Samuelson teorisinde, korumacılıkta ekonomi bir bütün olarak düşünüldüğünde kaybeder fakat ithalata rakip kesimlerde çalışanlar korumacılıktan yararlanırlar.
Bu teori, gümrük tarifeleri, yurtiçi üretici ve tüketiciler açısından ithalata rakip malların fiyatını, ihraç mallarının fiyatına oranla yükselttiği sürece geçerlidir aksi halde ise gümrük tarifeleri, bu fiyat oranını düşürüp ve teorinin geçerliliğini yitirdiği duruma “Metzler paradoksu” adı verilir.
Teorinin Test Edilmesi: Leontief Paradoksu
Heckscher-Ohlin teorisinin iktisatçılara göre çekici yapan yönleri,
- Teori çok sağlam bir mantık yapısına dayanır; konulan varsayımlardan tartışmasız sonuçlara ulaşılır.
- Matematik ve geometrik yöntemlerin uygulanmasına çok elverişlidir.
- Dış ticareti, ülkelerin faktör donatımı ve üretim teknolojisi gibi en yalın özelliklerine bağlar.
- Bu teori yardımıyla kalkınmanın dış ticarete etkileri, uluslararası faktör akımlarının nedenleri, dış ticaretin gelir dağılımına etkileri vs. gibi bir dizi önemli sorun açıklıkla cevaplanabilmektedir.
- Bu teori yalnız “mantıken doğru” teoremlerin elde edilmesine değil, aynı zamanda test edilebilir hipotezlerin kurulmasına da olanak vermesidir.
Teorilerdeki başarı onların gerçek hayata uygulanabilirliği ile alakalıdır. Uzunca yıllar faktör donatımı teorisini test edebilecek teknik geliştirilememiştir. Bu teorinin ilk uygulama testi Amerikan ekonomisi üzerinde Leontief tarafından denenmiştir. Bu test ile Amerika’nın tüm dış ticaretinde toplam bir milyon dolar değerinde “temsili mal balyaları” düzenleyerek bunları üretmek için gerekli olan sermaye ve emek miktarını hesaplamıştır. Ancak sonuçlar Faktör donatımı teorisine göre tamamen ters çıkmıştır dolayısıyla bu sonuca “Leontief Paradoksu” adı verilmektedir.
Bu test ile ilgili olarak, yöntem kısmında hesaplamalarda kullanılan sermaye katsayılarının güvenilir olmadığı ya da bu araştırmada yalnız sermaye ve emek faktörlerini hesaba katmış ancak doğal kaynaklar göz ardı edilmiştir, gibi bir çok eleştiri getirilmiştir. Bu teori başka ülkelerde de test edilmiştir.
Bir çok ülkede test edilen Faktör Donatımı Teorisi sonucunda, bugün teorinin daha çok vasıfsız emek zengin az gelişmiş ülkelerle sermaye zengin gelişmiş ülkeler arasındaki ticareti açıklamakta başarılı olabileceği noktasında bir görüş birliği oluşmuş durumdadır. Ancak bu iki grup ülke arasında faktör donatımı bakımından büyük farklar bulunmaktadır. Nitekim bunların birbirlerinden alıp sattıkları mallar da genellikle farklı endüstrilere aittir.
Leontief Paradoksunun Uluslararası Ticaret Teorisi’nde adeta bir devrim yaratmıştır. Çünkü bu çelişkiyi açıklamak için öne sürülen görüşlerin her birinin ileride ayrı bir teorem durumuna gelmiştir.
Yeni Teoremler
1960’lardan sonra Leonteif çelişkisinden sonra uluslararası dış ticareti açıklamak için yeni teori ve hipotezler geliştirilmiştir. Yeni teoriler;
- Nitelikli işgücü teoremi,
- Teknoloji açığı teoremi,
- Ürün dönemleri teoremi,
- Tercihlerde benzerlik teoremi,
- Ölçek ekonomileri teoremi,
- Monopolcü rekabet teoremidir.
Nitelikli işgücü teoremine göre, belirli türlerdeki mesleki veya nitelikli işgücü bakımından zengin ülkeler, üretimi büyük ölçüde bu faktörlere bağlı olan mallarda uzmanlaşırlar. Diğer taraftan, niteliksiz emeğe bol olarak sahip olan ülkeler ise, yoğun biçimde niteliksiz emeği içeren malların üretiminde üstünlüğe sahiptirler.
Teknoloji açığı teoremine göre, ileri sanayileşmiş ülkelerde kurulan yenilikçi firmalar sayesinde yeni ürünler üretilir. Bu ülkeler malların ilk ihracatçıları olurlar. Ancak zamanla teknoloji taklit yoluyla, ya da serbest bir mal durumuna gelerek diğer emeğin ucuz olduğu yada doğal kaynakların bol olduğu ülkeler bu ürünleri ilk ihracatçıdan daha ucuza üretir ve ilk üreticiler artık ithalatçı durumuna düşer. Örneğin İngiltere bir zamanlar dünyanın en büyük tekstil ihracatçısı idi. Fakat az gelişmiş ülkelerin tekstil üretimine başlamalarından sonra İngiltere’nin üretimi azalmış ve hatta bu ürünlerin dışarıdan ithal edilmesi gerekmiştir. Bu teoremin testi için Amerika’da çok sayıda çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda sonuç olarak, bir endüstrinin net ihracat miktarı ile o endüstrideki araştırma ve geliştirme yatırımları arasında yüksek bir korelasyon olduğunu gösterir. Bu da teknolojik gelişmeye dayalı teoremlere güçlü bir destek sağlar.
Ürün dönemleri teoremi, malın icadı ile onu izleyen aşamalar üzerinde durulur ve teknoloji açığı hipotezinin genelleştirilmiş ve geliştirilmiş halidir. Bu teoriye göre, yeni malın üretimi ufak çapta yapılır ve başlangıçta iç piyasaya sürülür bu ürün ayrıca bu ürünün doğrudan tüketiciye ulaşabilmesi için tüketiciye yakın yerde üretilmesi gerekir. Ürün iç piyasada sorunlarını çözerek gelişir.
Tercihlerde benzerlik teoremine göre, malların ticareti üretim maliyetlerinden çok, ülkeler arasındaki zevk ve tercihlerin benzerliğine yani talep koşullarına bağlıdır. Zevk ve tercihleri belirleyen temel etken de göreceli gelir düzeyleridir. Üretilen mallar tercihleri benzer olan ülkelere ihraç edilir. Yani Uluslararası ticaret kişi başına düşen gelir düzeyi yüksek ülkeler arasında yoğunlaşmıştır. Çünkü, bu ülkelerin tercihleri birbirine benzemektedir.
Ölçek ekonomileri teoremi, Faktör Donatımı Teorisi’nden farklı olarak, artan getirinin ortaya çıktığı durumda ülkeler her bakımdan aynı olsalar bile kârlı dış ticaret yapılabilir. Bu da Heckscher-Ohlin Teoremi’nin açıklayamayacağı bir ticaret şeklidir.
Monopolcü rekabet teoreminde ise, tüketici tercihlerindeki farklılıklar dolayısıyla firmalar farklılaştırılmış mallar üretirler. Her biri kendi farklılaştırılmış malı üzerinde ölçek ekonomisinden yararlanacağı için maliyetlerini düşürme olanağı elde eder.
Yeni Teorilerin Değerlendirilmesi, Genel Uzlaşı ve Sonuç
Yukarıda anlatılan teorilerin geçerliliği konusunda yapılan araştırmada şu genel sonuçlar ortaya çıkmıştır:
Gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler arasındaki ticaretin büyük bir bölümü, Heckscher-Ohlin teorisinde öngörüldüğü biçimde, faktör donatımına dayalı bir endüstriler arası ticaret durumundadır. Sanayileşmiş ülkeler arasındaki ticaretin giderek artan bölümü ise, yeni teoremlerin öngördüğü biçimde, farklılaşan malların doğurduğu endüstri içi ticarete dayanmaktadır.
Bu teorilerin her biri diğerlerinin kapsamadığı uluslararası ticaret alanlarını açıklamaya yöneliktir. Yani bu teoriler birbirinin tamamlayıcısıdır. Önemli olan hangi teorinin hagi koşullar altında uygulanacağını bilmek gerekir.
Faktör Donatımı Teorisi ham maddeler, tarım ürünleri ve emek yoğun sanayi malları üzerindeki ticareti; ölçek ekonomileri ve farklılaştırılmış mallara dayalı yeni teoremler ise yoğun sermaye ve teknoloji içeren sanayi malları üzerindeki endüstri-içi ticareti açıklama yönünden daha uygun bir yapıdadır.
Leontief Paradoksunun yarattığı yoğun tartışmalardan sonra, bugün İktisatçılar, uluslararası ticaretin nedenlerinin açıklanması konusunda uzlaşmışlardır. Buna göre, endüstriler arası ticaret ünlü Faktör Donatımı Teorisi ile, endüstri içi ticaret de Tekelci Rekabet teorisi ile açıklanabilir.