ULUSLARARASI TİCARET HUKUKU - Ünite 5: Taşıma Hukuku Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 5: Taşıma Hukuku

Giriş

Taşıma hukuku, nakil vasıtalarının kullanılmasından dolayı ortaya çıkan veya bu vasıtaların kullanılmasını gerektiren ilişkileri düzenleyen hukuk olarak tanımlanabilir. Günümüzde özellikle ticaretin küresel nitelik kazanması taşıyıcılık faaliyetine daha da önem kazandırmıştır. Taşıyıcılığın gelişmesi beraberinde birçok hukuki sorunun da artmasına sebebiyet verdiğinden yabancılık unsuru içeren hukuki sorunların çözümünde ülkeler arasında farklı uygulamaların önüne geçilmesi amacıyla çeşitli uluslararası sözleşmeler hazırlanmıştır. Böylece tek tip bir hukuk oluşturmak amaçlanmıştır. Taşıyıcılığın kara, hava, deniz ve demiryolu ile yapılması ve her bir taşıma türünün özellikleri sebebiyle farklı hukuki düzenlemeler ortaya çıkmıştır. Türkiye de uluslararası taşımacılığa ilişkin yapılan birçok uluslararası sözleşmeye taraftır.

Taşıma Sözleşmesi ve Temel Bazı Kavramlar

Taşıma sözleşmesi, taşıyıcının bir eşya veya yolcuyu bir yerden diğer bir yere ücret karşılığında taşıması şeklinde tanımlanabilir. Taşıma sözleşmesini taşımanın konusuna göre, “yolcu taşıma – eşya taşıma” olarak ikiye ayırabiliriz. Taşıma sözleşmesinin konusunu taşınır bir malın oluşturduğu hallerde eşya taşıması söz konusu olur. Bununla beraber canlı hayvan ve cenaze taşıması da eşya taşıma olarak nitelendirilmektedir. Taşınan canlı insan “yolcu” olarak tanımlanır. Yolcunun taşınmasının kararlaştırıldığı taşıma sözleşmesine ise “yolcu taşıma sözleşmesi” adı verilir. Taşıma sözleşmesi bakımından şekil serbestisi ilkesi geçerlidir. Yani taşıma sözleşmesi şekle tâbi değildir, sözlü dahi yapılabilir. Ancak mevzuatta taşıma sözleşmesini tevsik edici (belgelendirici), yani sözleşmenin ispatına yarayan, bazı belgelere ilişkin düzenlemeler de yer almaktadır.

Taşıyıcı, taşıma sözleşmesi ile eşya ve/veya yolcu taşıma işini ücret karşılığında üstlenen kişidir. Bununla birlikte taşıma sözleşmelerinde taşıma taahhüdü, genellikle sözleşmenin tarafı olan taşıyıcı tarafından icra edilmekle beraber; taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, taşıma işinin sözleşmenin tarafı olmayan bir üçüncü kişiye bırakılabilmesi mümkündür. Eşya taşıma sözleşmesinde taşıyıcının karşısında bulunan sözleşmenin diğer tarafı gönderendir. Gönderen, taşıyıcının kendisine taşıma taahhüdünde bulunduğu kişidir. Eşya taşıma sözleşmesinin tarafı olmamakla beraber, varma yerinde eşyanın kendisine teslim edileceği kişi ise gönderilendir. Yolcu, taşıma sözleşmesine binaen taşınan canlı insan olarak tanımlanabilir. Yolcu, genellikle taşıma sözleşmesinin tarafı olmakla beraber her zaman sözleşmenin tarafı olmayabilir. Örneğin küçük çocukların taşınmasında sözleşmenin tarafı onun kanuni temsilcisidir.

Karayolu ile Uluslararası Taşımalar

Karayolu ile uluslararası yolcu taşımaya ilişkin ülkemizin taraf olduğu bir uluslararası sözleşme mevcut olmamakla beraber karayolu ile uluslararası eşya taşımaları bakımından kısa adı CMR olan, Karayolunda Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmesi Hakkında Sözleşmeye (Convention Marchandise Routier) Türkiye de taraftır. CMR’nin uygulama alanı 1. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, karayolunda ücret karşılığında taşıtla yapılan taşımalarda, eşyanın teslim alma ve teslim etme yerlerinden en az birisinin CMR’ye taraf ülkelerden birinde olması hâlinde, tarafların ikametgâhı ve milliyetine bakılmaksızın taşıma sözleşmesine CMR hükümleri uygulanmaktadır. CMR’de açıkça cenaze ve taşınma eşyasının taşımasında bu Sözleşmenin uygulanmayacağı belirtilmiştir. CMR kapsamında sadece taşıyıcının zıya, hasar veya gecikmeden doğan sorumluluğu düzenlenmiştir. CMR hükümlerine göre taşıyıcı, eşyanın teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçen süre içerisinde meydana gelen zıya, hasar veya taşıma süresinin aşılmasından (geç teslim) doğan zarardan sorumludur. CMR’de kural olarak taşıyıcının sınırlı sorumluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Zıya veya hasar halinde taşıyıcının ödeyeceği tazminat miktarının üst sınırı, eşyanın eksik brüt ağırlığının kilogramı başına 8,33 SDR olarak belirlenmiştir. Gecikme hâlinde ise talepte bulunan, zararının gecikmeden ileri geldiğini ispatlarsa taşıyıcı, meydana gelen zararı tazminle yükümlüdür; ancak tazminat taşıma ücretini aşamaz.

Havayolu ile Uluslararası Taşımalar

Havayolu taşımaları bakımından ülkemiz açısından da yürürlükte olan iki uluslararası sözleşme bulunmaktadır. Bunlardan ilki, 1929 tarihli Varşova Sözleşmesi ve onu tadil eden Lahey Protokolüdür. Bu nedenle anılan düzenleme Varşova/Lahey Sözleşmesi olarak ifade edilecektir. İkincisi ise; 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi’dir. Hem yolcu hem eşya taşımalarına ilişkin özel hükümler içeren her iki düzenleme ülkemiz açısından da yürürlüktedir. Aşağıda sözü edilen iki sözleşmeye ait ayrıntılı bilgiler sunulmuştur:

Varşova Sözleşmesi: Kısa adı Varşova Sözleşmesi olan, 1929 tarihli Uluslararası Hava Taşımalarına İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme’ye ülkemiz 3 Aralık 1977 tarihinde katılma yolu ile taraf olmuştur. Varşova Sözleşmesi, hava aracı ile ücret karşılığında yapılan bütün uluslararası insan, bagaj veya eşya taşımalarına uygulanır. Ayrıca anılan hüküm uyarınca bu Sözleşme bir hava taşıma işletmesi tarafından hava aracıyla yapılan ücretsiz taşımalara da aynı ölçüde uygulanacaktır. Varşova Sözleşmesi’nin uygulanabilmesi için kalkış ve varış yerlerinin farklı ülkeler olması ve her iki ülkenin de bu Sözleşmeye taraf olması gerekir. Varşova Sözleşmesi ile taşıyıcı, yolcunun ölümü veya bedensel bütünlüğünün ihlali ile geç taşınmasından; bagaj veya yükün zıyaından, hasarından ve geç tesliminden doğan zararlardan sorumlu tutulmuştur. Varşova Sözleşmesi’ne göre; bir yolcunun ölümü veya yaralanması veya herhangi bir bedensel zarara uğraması halinde, bu zararın doğmasına sebep olan kaza, hava aracında veya hava aracına binme veya hava aracından inme tahliyelerinden biri sırasında meydana gelmiş ise, doğan zarardan, taşıyıcı sorumlu olacaktır. Ayrıca yolcunun gecikmesinden de taşıyıcı sorumlu tutulmuştur.

Montreal Sözleşmesi: Montreal Sözleşmesi 28 Mayıs 1999’da elli iki ülkenin kabul edip imzaladığı kısa adı “Montreal Sözleşmesi” olan “Havayolu İle Uluslararası Taşıyıcılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme”, akabindeki yıllarda birçok ülke tarafından imzalanarak yürürlüğe girmiştir. Ülkemiz, bu Sözleşmeye 26 Mart 2011 tarihinde taraf olmuştur. Varşova Sözleşmesini tamamen ortadan kaldırmamakta, hatta Varşova Sözleşmesinin çizdiği temel çerçeveyi korumaktadır. Bununla beraber Montreal Sözleşmesi, protokollerle dağınık bir sistem halini alan Varşova Sözleşmesinin sistemine göre daha sistematik bir düzenlemedir. Sözleşme ücret karşılığında hava aracı ile yapılan bütün uluslararası yolcu, bagaj ya da eşya taşıyıcılığı için geçerlidir. Bir hava işletmesi tarafından üstlenilmiş, hava aracı ile yapılan ücretsiz taşımalar için de aynı Sözleşmenin kapsamındadır. Sözleşmenin uygulanabilmesi için kalkış ve varış yerlerinin farklı ülkeler olması ve her iki ülkenin de Montreal Sözleşmesine taraf olması gerekmektedir. Sözleşmeye göre; bir yolcunun ölümü veya bedensel bütünlüğünün ihlali halinde doğan zarara sebep olan kaza, hava aracında veya hava aracına binme veya hava aracından inme faaliyetlerinden biri sırasında meydana gelmişse, doğan zarardan, taşıyıcı sorumlu olacaktır. Ayrıca yolcunun gecikmesinden de taşıyıcı sorumlu tutulmuştur.

Denizyolu ile Uluslararası Taşımalar

Denizyolu ile taşımalara ilişkin çeşitli uluslararası anlaşmalar bulunmakla beraber ülkemiz sadece 25.08.1924 yılında Brüksel’de imzalanan “Konişmentoya Müteallik Bazı Kaidelerin Tevhidi Hakkında Milletlerarası Sözleşme”yi 1955 yılında onaylayarak yürürlüğe sokmuştur. Bu Sözleşme, hazırlık çalışmaları 1921 yılında Lahey’de başladığından doktrinde 1924 Lahey Sözleşmesi olarak da anılmaktadır. 1924 tarihli Brüksel Sözleşmesi’nin 10. maddesi uyarınca “İşbu sözleşme hükümleri, Âkid Devletlerden biri tarafından tanzim edilen her konişmentoya tatbik olunacaktır.” Anılan hükümden anlaşılacağı üzere bu Sözleşme, bir konişmento kapsamında yapılan taşımalara uygulanmakta olup; konişmento düzenlenmeyen eşya taşımalarına ve haliyle yolcu taşımalarına uygulanmamaktadır. Brüksel Sözleşmesi ile taşıyıcı, eşyanın gemiye yüklenmesinden gemiden boşaltılmasına kadar geçen süre içinde eşyanın zıyaından veya hasara uğramasından doğan zararlardan sorumludur.

Demiryolu ile Uluslararası Taşımalar

Türkiye, Bern’de 1980 yılında imzalanan ve 1985 yılında yürürlüğe giren kısa adı COTIF olan “Demiryolu ile Uluslararası Taşıma Sözleşmesi”ne taraftır. COTIF’in A ve B ekleri bulunmaktadır. A ekinde kısa adı CIV olan “Demiryolu ile Uluslararası Yolcu ve Bagaj Taşıma Sözleşmesi ile İlgili Birleşik Hükümler”; B ekinde ise kısa adı CIM olan “Demiryolu ile Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmesi ile İlgili Birleşik Hükümler” yer almaktadır. Ülkemiz bu eklere de taraftır.

Demiryolu ile Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmesi (COTIF/CIM): CIM, 1. maddesi uyarınca, eşyanın teslim alındığı yer ile teslim edilmesi için öngörülen yerin iki farklı taraf devlette bulunması halinde, bütün ücretli demiryoluyla eşya taşıma sözleşmelerine uygulanır. Taşıma sözleşmesi tarafların merkezi ve milliyeti CIM’in uygulanması açısından bir farklılık doğurmaz. Yükün teslim alındığı yer ile teslim edileceği yerin taraf devletlerden sadece birinin sınırları içinde bulunması durumunda ise tarafların anlaşmasına bağlı olarak CIM hükümleri uygulama alanı bulabilir. Taşıyıcı, eşyanın teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçen sürede meydana gelen zıya ve hasardan, ayrıca kullanılan demiryolu alt yapısı ne olursa olsun teslim süresinin aşılmasından doğan zarardan sorumludur. Zıya, hasar veya teslim süresinin aşılması, hak sahibinin bir kusurundan, hak sahibinin bir talimatından, eşyanın ayıbından (içten bozulma, yolda fire vb.) veya taşıyıcının önleyemeyeceği durumlardan kaynaklanmışsa taşıyıcı sorumluluktan kurtulur.

Demiryolu ile Uluslararası Yolcu Taşıma Sözleşmesi (COTIF/CIV): CIV m. 1 uyarınca bu ek hükümler, hareket ve varış yerleri iki ayrı ülke toprakları üzerinde yer alan demiryolu ile yolcu taşınmasına ilişkin ücret karşılığında yapılan veya ücretsiz olan her sözleşmeye uygulanır. Taşıma sözleşmesindeki tarafların ikameti veya merkezi ve tâbiiyeti ne olursa olsun bu Sözleşme hükümleri geçerlidir. Yolcu Taşımalarında: Taşıyıcı, kullanılan demiryolu altyapısı ne olursa olsun, yolcunun demiryolu aracına binerken, demiryolu aracından inerken veya demiryolu aracında bulunduğu sırada demiryolu işletmesiyle ilgili bir kaza nedeni ile ölmesinden veya bedensel bütünlüğünün ihlalinden doğacak fiziki veya ruhsal zararlardan sorumlu tutulmuştur. Zararın bir nükleer kazadan kaynaklanması ve nükleer enerji alanındaki sorumluluğu düzenleyen bir devletin yasa ve yönetmelikleri uyarınca bir nükleer tesisin işletmecisinin veya ona vekâlet eden başka bir kişinin bu zarardan sorumlu olması halinde taşıyıcı, bu Tektip Kurallar gereğince kendine düşen sorumluluktan kurtulur.