ULUSLARARASI TİCARET HUKUKU - Ünite 5: Taşıma Hukuku Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 5: Taşıma Hukuku
Ünite 5: Taşıma Hukuku
Giriş
Taşımacılık kavramı, uzun bir zamandan beri insanlığın en önemli sorunları arasında yer almıştır. Öncelikle insan ve eşya taşınmasının ardından günümüzde ses, görüntü ve bilginin taşınması ile insanlık tarih sayfasında yeni bir sayfa açmıştır. Taşımacılığın kara, hava, deniz, iç su ve demiryolu ile yapılması sebebiyle her bir konunun ayrı bir hukuki düzenlemesi mevcuttur. Türk Ticaret Kanununun (TTK) dördüncü kitabının birinci kısmı, Türk taşıma hukukunun genel hükümleri niteliğindedir. Bu düzenlemeler çerçevesinde, karayoluyla ve demiryoluyla yapılan ve ilgili milletlerarası sözleşmelerin uygulama alanına girmeyen eşya taşımaları, yolcu taşımaları, taşınma eşyası taşıması, değişik tür araçlar ile yapılan taşımalar ve taşıma isleri komisyoncuları hakkında uygulanacak ortak kurallar tespit edilmiştir. TTK’nin dördüncü kitabında yer alan hükümler, içinde yabancılık unsuru bulunmayan hâllerde uygulanacaktır. Buna karşılık, yabancılık unsuru bulunan uyuşmazlıklarda, öncelikle, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerin hükümleri (örneğin CMR) doğrudan uygulanacaktır. Bu kadar geniş konu hakkında sizlere, bütünü görmenizi ve konular hakkında temel nitelikte fikir sahibi olmanızı sağlayacak bilgiler verilmeye çalışılmıştır.
Temel Kavramlar ve Taşımanın Türleri
Taşıma**, bir eşya veya insanın nakledilmesi için yapılan faaliyetlerin tümüne verilen isimdir. Taşıyıcı,* taşıma sözleşmesiyle eşya veya yolcu taşıma isini veya ikisini birlikte üstlenen kişidir. Eşya her türlü yükü kapsar (TTK m. 850/1). Buna karşılık ulaştırma ise daha geniş bir anlama sahip olup, eşya ve insanın dışında ses, görüntü ve bilgi naklini (haberleşme) de kapsar. Taşıma sözleşmesi* ise, taşıyıcının, yolcu veya eşyayı bir yerden başka bir yere götürmeyi üstlendiği ve bunun karşılığında ücret talep ettiği sözleşmeye verilen isimdir.
Kara Taşımacılığı: Kara taşımacılığı, bir taraftan kara yolu ile yapılırken diğer taraftan demiryolu ile gerçekleştirilmektedir. Karayolu ile taşımacılık öncelikle TTK’de düzenlenmiştir. Bu genel düzenlemenin yanında 4925 sayılı Karayolları Taşıma Kanunu (KTK) bulunmaktadır.
Havayolu Taşımacılığı: Havayollarında yolcu ve eşya taşınması mümkündür. İç hukukta yapılan taşımacılığı düzenleyen 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu hâlen yürürlüktedir. Ayrıca ülkemiz hava yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Montreal Konvansiyonunun da tarafıdır.
Deniz Taşımacılığı: Deniz yolu ile taşımalara ilişkin TTK’nin “Deniz Ticareti ”ne ayrılmış besinci kitabında özel hükümlere yer verilmiştir. Deniz yolu ile taşımalara ilişkin diğer bir düzenleme ise 815 sayılı “Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Kara Suları Dahilinde İcrayı San’at ve Ticaret Hakkında Kanun ”dur.
İç Su Taşımacılığı: Ülkemizde çok fazla yaygın olmamakla beraber buna müsait olan iç sularda taşıma yapıldığı görülmektedir. TTK m. 931’de, 6762 sayılı eski Ticaret Kanununun 816. maddesinden farklı olarak “denizde hareket” yerine, “suda hareket” ifadesi kullanılmıştır.
Genel Olarak Taşıma Hukuku
Taşıma islerinde önem taşıyan hususlardan birisi de ortaya çıkabilecek hukuki sorunların çözümünü sağlamaktır. Çünkü taşıma esnasında eşyada veya yolcuda meydana gelebilecek zararlı olaylar sonucunda tazminat yükümlülüğünün kimde olduğu, meydana gelen zarardan kimin sorumlu olacağı hususlarının tespitinde taşıma hukuku büyük önem taşır. Bir tanım vermek gerekirse, taşıma hukuku, nakil vasıtalarının kullanılmasından dolayı ortaya çıkan veya bu vasıtaların kullanılmasını gerektiren ilişkileri düzenleyen hukuktur. Taşıma hukuku, karma bir hukuk dalı olup içerisinde ticaret hukuku, borçlar hukuku, milletlerarası özel hukuka ilişkin kurallar yer almaktadır.
Taşıma hukuku bir taraftan ulusal hukuku ilgilendirmesine karşılık diğer taraftan uluslararası taşımacılığın yoğun şekilde yaşanması sebebiyle uluslararası hukuku da ilgilendirmektedir. Gerçekten bir Türk tırının İranlı bir firmanın malını Almanya’ya götürürken Bulgaristan’da yaptığı kazada uygulanacak hukuk, varsa uluslararası anlaşmalar, yoksa kanunlar ihtilâfı kuralları ile tespit edilebilecektir.
Türk hukukunda taşımaya ilişkin ortak temel bir düzenleme bulunmamaktadır. Taşımacılığın yapıldığı her alana yönelik ayrı mevzuat bulunmaktadır. Özellikle karayolu ile eşya taşımacılığına yönelik genel düzenleme TTK’nin dördüncü kitabında yer almaktadır. “Taşıma İsleri” başlıklı dördüncü kitabın birinci kısmı “Genel Hükümler”e ayrılmıştır (TTK m. 850855). İkinci kısım “Eşya Taşımaır (TTK m. 856893). Üçüncü Kısım “Taşınma Eşyası Taşıması” (TTK m. 894901), dördüncü kısım “Değişik Tür Araçlar ile Taşıma” (TTK m. 902905), besinci kısım “Yolcu Taşıma” (TTK m.906916), altıncı kısım ise “Taşıma İsleri Komisyoncusu” (TTK m. 917930)’dur.
Taşımacılık faaliyetinin yurt içinde yapılması, yani taşımanın başlangıcının ve bitişinin ülke sınırları içerisinde sona ermesi hâlinde ulusal bir taşımadan söz edilebilir. Bu durumda yapılan taşıma faaliyetinden ortaya çıkan çeşitli hukuki sorunlara ulusal hukuk kuralları uygulanacaktır. Buna karşılık taşıma isinde yabancılık unsuru varsa, bu durumda uluslararası sözleşmeler uygulanabilecektir. Uluslararası taşımacılık ile ilgili Türkiye’nin de taraf olduğu birçok uluslararası sözleşme bulunmaktadır. Uluslararası sözleşme yoksa bu takdirde kanunlar ihtilâfı kurallarına göre uygulanacak hukuk tespit edilir. Örneğin Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 29. maddesinde eşyanın taşınmasına ilişkin sözleşmelere uygulanacak hukuk konusu düzenlenmiştir.
Taşıma Yapılan Alanlardaki Özel Hukuki Düzenlemeler
Karayolları kullanılmak suretiyle yapılan yolcu ve eşya taşımacılığı bu baslık altında incelenecektir. Dünya ölçeğinde bakıldığında en yoğun taşımacılık, kara yollarında yapılmaktadır.
Ulusal Taşımacılık: Ülke çapında yapılan taşımacılık faaliyetine ilişkin iki kanuni düzenleme bulunmaktadır: TTK ve KTK. Ticaret Kanunu m. 850 vd. hükümlerinde düzenlenen eşya ve yolcu taşınmasına ilişkin sözleşmeler ve taşıma isleri komisyonculuğuna ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. TTK’deki genel hükümlerin yanında, karayolu ile yapılan taşımalara uygulanmak üzere 4925 sayılı KTK kabul edilmiştir. Bu kanun, kamuya açık karayolunda motorlu taşıtlarla yapılan yolcu ve eşya taşımalarını, taşımacıları, taşıma acentelerini, taşıma isleri komisyoncularını, nakliyat ambarı ve kargo işletmecilerini, taşıma islerinde çalışanlar ile taşımalarda yararlanılan her türlü taşıt, araç, gereç, yapıları ve benzerlerini düzenlemek amacıyla çıkarılmıştır (KTK m. 2).
Uluslararası Taşımacılık: Karayolu kullanılarak farklı ülkeler arasında mal taşınması günümüzde oldukça sık rastlanan bir durumdur. Bu sebeple taşıma aracının farklı ülke topraklarından geçmesi sebebiyle ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda uygulanmak üzere uluslararası sözleşmeler yapılması gündeme gelmiştir. Bunlar arasında önemli olanları CMR ve TIR Sözleşmeleridir. CMR (Convention Marchandise Routier): CMR, uluslararası karayolu eşya taşımacılığında koşulları standardize ederek taşıyıcının sorumluluklarını belirleyen bir konvansiyondur. Metni, 1978 yılında Cenevre’de yazılmış ve 1979 yılında Birleşmiş Milletler tarafından imzalanması için devletlere gönderilmiştir. Ülkemiz, Konvansiyona 1995 yılında taraf olmuş ve uluslararası karayolu eşya taşımacılığını söz konusu Konvansiyonun yükümlülükleri altında gerçekleştirmeye başlamıştır. Söz konusu düzenleme uygulamada mahkemelerde oldukça sık bir şekilde uygulanmaya başlamıştır.
Taşıma Sözleşmesi
Taşıma isleri, TTK’nin 850 ila 930. maddeleri arasında düzenlenmiştir. TTK m. 850/2’ye göre, taşıma sözleşmesiyle taşıyıcı,
- eşyayı varma yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi veya yolcuyu varma yerine ulaştırmayı;
buna karşılık, eşya taşımada gönderen ve yolcu taşımada yolcu, taşıyıcıya,
- taşıma ücretini ödemeyi borçlanır.
TTK’de yer alan sözleşme unsurlarından yola çıkarak taşıma sözleşmesi su şekilde tanımlanabilir: “Taşıma sözleşmesi, taşıyıcının, eşyayı varma yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi veya yolcuyu varma yerine ulaştırmayı üstlendiği ve bunun karşılığında ücret talep ettiği sözleşmeye verilen isimdir.”
Taşıma sözleşmesi TTK’de düzenlendiğinden, kara, hava, deniz ve iç sularda (nehir ve göller) yolcu ve eşya taşımak ticari bir is niteliğindedir. TTK 850. madde 3. fıkra uyarınca taşıma isleri, ticari işletme faaliyetidir. Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kişi tacir sayıldığından, taşıyıcı da tacir sıfatını haiz olacaktır. Belirtmek gerekir ki, eşya ve yolcu taşımayı sürekli bir faaliyet olarak değil de arızi olarak üstlenen kişiler hakkında da TTK’nin taşıma islerini düzenleyen hükümleri, uygun düştükleri ölçüde uygulanır (TTK m. 851).
Eşya Taşıma Sözleşmesi
Taşıma sözleşmesinin konusunu eşyanın oluşturması hâlinde eşya taşıma sözleşmesinden bahsedilebilir. İnsanlar dışında kalan her şeyin taşınmasına yönelik olarak yapılan sözleşmelere eşya taşıma sözleşmesi adı verilir. Cenazenin taşınması da eşya taşınması olarak kabul edilir. Eşya taşıma sözleşmesinin varlığı için, taşıma konusu eşyanın büyüklüğü, niteliği, ticari olup olmaması önem taşımaz.
Eşya taşıma sözleşmesinin unsurları, gönderen, taşıyıcı, gönderilen, taşıma senedi, yük senedi (taşıma ilmühaberi) olarak sıralanabilir. Gönderen, taşıma sözleşmesinin tarafı ve taşıma konusu olan eşyayı taşıyıcıya teslim eden kimsedir. Gönderilen ise taşıma konusu eşyanın adına gönderildiği ve varma yerinde söz konusu eşyayı teslim alma yetkisine sahip olan kişidir. Taşıyıcı, gönderenin kendisine teslim ettiği eşyayı gönderilene ulaştıran kimsedir.
Taşıma senedi, taşıma sözleşmesinin taraflarından birinin istemi üzerine düzenlenen bir belgedir. Taşıma senedi üç özgün nüsha olarak hazırlanır ve esas itibariyle gönderen tarafından imzalanır. Ancak gönderen, taşıyıcının da taşıma senedini imzalamasını isteyebilir. Bir nüsha gönderene aittir, diğeri eşyaya eşlik eder, üçüncüsü taşıyıcıda kalır (TTK m. 856/1).
Taşıma senedi düzenlenmemiş olsa bile, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeler ile taşıma sözleşmesi kurulur (TTK m. 856/2). Bir başka anlatımla, taşıma senedinin sözleşmenin kurulmasında etkisi yoktur. Taşıma senedi, taşıma sözleşmesinin kurulmasının ön şartı değildir. Senet olmasa da sözleşme kurulur, geçerli bir şekilde hüküm ve sonuçlarını doğurur. Taşıma senedi, bir ispat aracıdır. Dolayısıyla TTK’ye göre taşıma senedinin düzenlenmesi zorunlu değildir. Ayrıca Yeni TTK ile taşıma senedinin kıymetli evrak niteliği ortadan kaldırılmıştır.
Gönderenin Eşya Taşıma Sözleşmesinden Doğan Hak ve Borçları
TTK, gönderen hakkında, eşyanın tesliminden önce, resmî nitelik taşıyan, özellikle gümrük işlemleri için gerekli bulunan bilgileri taşıyıcıya verme ve söz konusu belgeleri taşıyıcının tasarrufuna bırakma yükümlülüğü öngörmüştür (TTK m. 860/1). Adı geçen belgeler, TTK’de “refakat belgeleri” olarak nitelendirilmiştir. Bunlar gümrük beyannameleri gibi gümrük işlemleri ve eşyanın taşınması için gerekli olan resmî nitelikteki belgelerdir. Refakat belgeleri, eşyanın taşınması, resmî işlemlerin yapılabilmesi için gereklidir. Bu sebeple TTK, bu belgeleri zayi eden, hasara uğratan ya da yanlış kullanan taşıyıcı hakkında sorumluluk öngörmüştür. Buna göre eğer taşıyıcı, kendisine verilen belgeleri zayi ederse, hasara uğratırsa veya yanlış kullanırsa, bu eylemlerinden kaynaklanan zararlardan sorumlu olur. Ancak taşıyıcı, zıya, hasar veya yanlış kullanmanın kendisinin kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği durumlardan kaynaklanmış olduğunu ispat ederse, sorumluluktan kurtulur. Taşıyıcının sorumluluğunun, üst sınırı, eşyanın zıyaı hâlinde ödenecek miktar kadardır (bkz. TTK m. 860/2).
Taşıyıcının Eşya Taşıma Sözleşmesinden Doğan Hak ve Borçları
Taşıma sözleşmesinde ücretin, taraflar arasında serbestçe belirlenmesi mümkündür. Ancak sözleşmede ücretin belirlenmesinin unutulması veya bu konuda anlaşılamaması hâlinde, örf ve âdet kuralları devreye girecektir. Aynı bölgede ve aynı eşyanın taşınmasına ilişkin yerleşmiş fiyat belirleme unsurları aracılığıyla taşıma ücreti tespit edilebilecektir. Uyuşmazlık önüne geldiğinde mahkeme, öncelikle sözleşme, ardından örf ve âdet, bunlarda da ücretin belirlenmesi mümkün olmazsa, somut olayın özelliğine göre makul bir ücret tespit edecektir.
Gönderilenin Eşya Taşıma Sözleşmesinden Doğan Hak ve Borçları
Sözleşmeler iki taraflı hukuki işlem olduklarından, kural olarak sadece kendi taraflarına yönelik olarak hak ve borç meydana getirirler. Sözleşmeye taraf olmayan bir kimsenin sözleşmeden dolayı hak sahibi olması ve özellikle borç altına girmesi sık rastlanan bir durum olmadığı gibi sözleşmelerin yapısına da uygun değildir. Ancak taşıma sözleşmesinin yapısındaki bir takım özellikler sebebiyle, sözleşmeye üçüncü bir kişi, gönderilen de dâhil olmaktadır. Gönderen ve taşıyıcı arasında yapılan sözleşmeden dolayı gönderilen lehine haklar ve aleyhine borçlar doğabilmektedir.