VERGİ HUKUKU - Ünite 3: Vergilendirme İşlemleri ve Süreler Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 3: VERGİLENDİRME İŞLEMLERİ VE SÜRELER
Vergiyi Doğuran Olaylar
Vergilendirme, bir tarafında verginin alacaklısı olan devletin, diğer tarafında verginin borçlusu olan mükellef yani yükümlünün yer aldığı mali bir olaydır. Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 19. Maddesi “vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu (meydana gelmesi) veya hukuki durumun tekemmülü (tamamlanması) ile doğar” demektedir. Vergiyi doğuran olay hem vergilendirme işlemlerini başlatan süreci hem de mükellefiyeti başlatır. Vergilendirme işlemleri, Vergi Usul Kanunu (VUK)’nda, vergiyi doğuran olay, tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsil olmak üzere, birbirini izleyen işlemler silsilesidir.
Vergi kanunlarımız;
- Gelir vergisinde gelirin elde edilmesi,
- Kurumlar vergisinde kurum kazancının elde edilmesi,
- Katma değer vergisinde mal teslimi ve hizmet ifasının gerçekleşmesi,
- Gümrük vergilerinde bir malın gümrük bölgesine girmesi,
- Veraset ve intikal vergisinde malların ölüm nedeniyle veya bağış yoluyla bir kişinin mülkiyetinden diğer bir kişinin mülkiyetine geçmesi bir başka ifadeyle bu yolarla intikal eden varlığa hukuken sahip olunması,
- Damga vergisinde bir sözleşmenin imzalanması,
- Özel tüketim vergisinde, mal teslimi veya ilk iktisap hallerinde malın teslimi veya ilk iktisabı,
- Emlak vergisi açısından bir binaya, araziye veya arsaya sahip olunması
hallerini vergiyi doğuran olay olarak tanımlamıştır. Gelir elde etmeyen birinden gelir vergisi alınamayacağı için, arabası olmayan birinden de motorlu taşıtlar vergisi tahsil edilemez.
Vergiyi doğuran olay gerçekleşip vergilendirme işlemi yapılması üç aşamada gerçekleşmektedir:
- Kanunda tanımlanan soyut kuralın belirlenerek anlamlandırılması (soyut hukuk kuralı)
- Günlük hayatta gerçekleşen somut olayın belirlenmesi (somut maddi olay)
- Kanunlardaki soyut norm ile somut normun örtüştüğünün tespiti (Tipiklik)
Bir vergi borcunun doğması için ön koşullar 3 tanedir:
- Bir kanun hükmünün bulunması gerekir: Bir vergi kanunu hükmü olmadan herhangi bir kişi veya olay vergilendirilemez. Bu şart, Anayasanın 73/3. Maddesinde ifade edilen vergilerin kanuniliği ilkesinin doğal bir sonucudur. Yürürlükteki kanun hükmü vergilendirme işleminin hukuki sebebini oluşturur.
- Verginin toplanmasına izin verilmesi gerekir: Bir vergi kanununun belli bir bütçe yılında uygulanabilmesi için, o vergilerle ilgili kanunların isimlerinin açıkça o yıl bütçe kanununun (C) cetvelinde yer alması gerekmektedir. Buna bütçe hukukunda ön izin ilkesi denir.
- Verginin konusu ile yükümlü arasında bir ilişkinin kurulması gerekir: Verginin doğması için belli bir kişinin vergi kanununda belirtilen vergiyi doğuran olayı gerçekleştirmiş olması gerekmektedir. Vergiyi doğuran olay vergilendirme işleminin maddi sebebini oluşturur.
Bir kişinin vergi borçlusu haline gelebilmesi için;
- Vergi idaresinin herhangi bir işlem yapması gerekmemekte, gerçekleşen vergiyi doğuran olay ile vergi borcu hukuksal olarak doğmakta ve vergilendirme süreci başlamaktadır.
- Bir işlem yapmadan önce vergiyi doğuran olayın bilinmesi, yani yürürlükteki bir vergi kanununda açıkça yer alması, hukuki sebep unsurunun diğer bütün unsurlardan önce belirlenmesi gerekmektedir.
Vergilendirme Süreci
Vergiyi doğuran olayın ortaya çıkmasıyla devlet ile yükümlü arasında somut bir vergi ilişkisi başlar. Somut vergi ilişkisinin doğması ve ortadan kalkması süreci çeşitli aşamalardan geçer. Bu aşamaların her biri bir vergilendirme işlemini karşılamaktadır. Bu vergilendirme işlemlerine vergilendirme süreci denir.
Vergiyi doğuran olay gerçekleştikten sonra vergi borcunun sona ermesine kadar sırasıyla geçmesi gereken dört aşama vardır. Vergilendirme sürecinde 4-T olarak bilinen bu aşamalar şunlardır:
- Tarh Aşaması
- Tebliğ Aşaması
- Tahakkuk Aşaması
- Tahsil Aşaması
Tarh Aşaması
Tarh; vergi alacağının kanunlarda gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari işlemdir (VUK Md. 20). Tarh kısaca verginin hesaplanması işlemidir. Tarh, idari bir işlem olup aşağıdaki özellikleri taşır:
- Tarh, idari bir işlemdir.
- Tarh, asli bir işlemdir.
- Tarh bireysel bir işlemdir.
- Tarh, yükümlendirici bir işlemdir.
- Tarh tek tek yükümlüler hakkında hukuki sonuçlar doğuran kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlemdir.
- Tarh işlemi dava konusu yapılabilmekte, ancak hazırlık aşamasında yapılan işlemler, yani matrahın belirlenmesi, yoklama, arama ve vergi incelemesi gibi işlemler dava konusu yapılamamaktadır.
Tarh işleminin unsurları beş tanedir:
Yetki: Tarh işlemi, tarha yetkili olmayan bir vergi dairesince yapılması durumunda yetki unsuru yönünden sakatlık söz konusudur.
Şekil: Vergi dairesi tarafından tarh işlemi yapılırken kanunda belirlenen şekil şartları ve usul kurallarına uygun davranmak zorundadır.
Sebep: İdareyi o işlemi yapmaya sevk eden nedendir. Vergi dairesi tarh işlemini yaparken dayandığı sebep ya da sebepleri göstermek, gösterdiği sebep ya da sebeplerin, gerçek ve hukuka uygun olduğunu ispatlamak zorundadır.
Konu: İdari işlemin hukuk âleminde doğurduğu hukuki sonuç konu unsurunu oluşturmaktadır. Tarh işlemi, vergi türü, vergi miktarı ve yükümlü bakımından kanuna uygun olmak zorundadır.
Amaç: Kamu yararı dışında özel bir yarar için vergi tarh edilmesi halinde, işlem, amaç unsuru bakımından sakattır ve iptali gerekir.
Tarh işlemi için bilinmesi gereken Vergi matrahı ya mükellef tarafından veya idare tarafından saptanmaktadır. Matrah belirleme yöntemleri ise şunlardır:
- Beyana Dayanan Tarh (Ana yöntem): VUK’nun 25. maddesinde beyana dayanan tarhta verginin beyanname üzerinden tarh ve tahakkuk ettirileceği ve tahakkuk fişinin düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Tahakkuk fişi aynı zamanda beyannamenin ilgili vergi dairesine verildiğini/teslim edildiğini ispatlayan bir alındı niteliğindedir.
- İkmalen Vergi Tarhı: Her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiye bağlı olarak ortaya çıkan, defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir (VUK madde 29).
-
Re’sen Vergi Tarhı: Vergi matrahının tamamen veya kısmen, defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir (VUK madde 30). Re’sen Vergi tarhı için;
- Daha önce bir tarhiyatın yapılmasının önemi yoktur.
- Matrah veya matrah farkı defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespit edilememektedir.
- Matrah takdir komisyonları veya vergi inceleme elemanlarınca takdir edilmektedir.
-
İdarece Vergi Tarhı: İkmalen ve re’sen tarh gerektiren haller dışında kalan diğer hallerde, mükellefin verginin tarhı için belirlenmiş zamanlarda vergi idaresine başvurmadığı ya da borcuna ilişkin ödevlerini yerine getirmediği saptandığı durumlarda kullanılacak yöntem verginin kanuni ölçülere dayanılarak idarece tarhıdır. İdarece Tarh Edilen Vergiler;
- Diğer ücretlilerin vergisi
- Emlak Vergisi
- Damga Vergisi
Vergi Tarhına Hazırlık İşlemleri
Vergi tarhı bir hesaplama işlemidir. Vergi tarhına hazırlık işlemleri; “yoklama”, “inceleme”, “arama” ve “bilgi toplama”dır;
Yoklama: Yoklamadan maksat, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmektir.
İnceleme: Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır (VUK.134).
Arama: İhbar ve yapılan incelemeler dolayısıyla bir mükellefin vergi kaçırdığından şüphelenilir ve bu yönde deliller de varsa, bu mükellef veya kaçakçılıkla ilgisi görülen diğer şahıslar nezdinde ve bunların üzerinde arama yapılabilir.
Bilgi Toplama: Kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar. Bilgiler yazı veya sözle istenir.
Tebliğ Aşaması
Vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna önceden belirlenmiş usul ve şekillere göre yazı ile bildirilmesidir (VUK md. 21). Tebliğin amaçları şunlardır:
- Tarh edilen (hesaplanan) vergiden yükümlü ve sorumlunun haberdar edilmesi,
- Tarhiyat hatalı yapılmışsa yükümlü veya sorumlu tarafından düzeltme talep edilebilmesi
- Tarhiyata karşı yükümlü ve sorumluların haklarını kullanmasına imkân verilmesi
VUK’un 93. md. göre; tahakkuk fişi hariç, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bütün vesikalar ve yazılar;
- Adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere e-posta, posta vasıtasıyla iadeli taahhütlü olarak,
- Adresleri bilinmeyenlere ilan yoluyla tebliğ edilir.
- Şu kadar ki, ilgilinin kabul etmesi şartıyla, tebliğ daire veya komisyonda yapılabilir.
Tebligat Kanunu, Türk hukukunda tebliğ işlemlerini düzenleyen genel bir kanun olmasına rağmen, vergilendirme işlemlerinde VUK’nun tebliğ ile ilgili hükümleri uygulanır. İdari Yargılama Usulü Kanunu özellikle Tebligat Kanununa atıfta bulunduğu için, VUK’nun hükümleri değil Tebligat Kanununun hükümleri uygulanmaktadır.
Tebliğ yöntemleri şunlardır;
- Posta yoluyla tebliğ
- Memur eliyle tebliğ
- Daire veya komisyonda tebliğ
- İlan yoluyla tebliğ
- Elektronik ortamda tebliğ
Tebliğin Usulüne Göre Yapılmamasının Sonuçları
Bir tebliğ işleminde; tebliğ edilen belgelerde esası etkileyen eksiklikler varsa veya tebliğ şekillerinde hatalar bulunmuş ise tebligat gerçekleşmemiş sayılacaktır. Vergilendirme süreci bu aşamada durmuş olacaktır. Vergi idaresinin bir sonraki aşamada yapacağı işlemler de örneğin ödeme emri tebliği gibi hukuksuz olacak ve yargı organları tarafından iptal edilebilecektir.
Tebliğ edilen belgelerde esası etkileyen eksiklikler; yükümlünün adının, verginin türü, verginin miktarı, vergi mahkemesinde dava açma süresinin yazılmamış olması, belgelerin görevli veya yetkili makam tarafından düzenlenip imzalanmamasıdır.
- Tebliğ yazılı şekilde ve usulüne uygun olarak yapılmalıdır.
- Usulüne uygun olmakla birlikte, tebliğ edilen belgelerde bazı şekil hataları var ise ve bu şekil hataları esasa ilişkin değil ise tebliğ geçerlidir.
- Esasa etkili şekil hataları var ise belgeler ve tebliğ hukuken hatalıdır.
- Tebliğ edilen evrak kanunda aranan şartları taşımakla birlikte tebliğ, kanunda belirtilen usule uygun yapılmamışsa bu durumda tebligat yapılmamış sayılır.
Tahakkuk Aşaması
VUK’nun 22. maddesine göre verginin tahakkuku, “Tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenecek hale gelmesidir”. Beyana dayalı tarhiyatta ve tahakkuku tahsile bağlı vergilerde (damga vergisi-eğlence vergisi gibi) tarh-tebliğtahakkuk aşamaları aynı anda gerçekleşmekte, diğer tarh türlerinde ise tahakkuk ve kesinleşme süresi uzamaktadır. Çünkü beyana dayalı tarhiyat dışındaki tarhiyatlara karşı tebliği müteakip 30 gün içinde dava açılmamışsa 30. gün; dava açılması durumunda ise yargı organının vereceği kesin karar sonrası tahakkuk gerçekleşmektedir.
İdarenin herhangi bir ek işlem yapmasına gerek kalmadan kendiliğinden gerçekleşme özelliği, tahakkuku bir idari işlem olarak tarh ve tahsil işlemlerinden ayırmaktadır.
Tahsil Aşaması
Tahsil yani ödeme, vergilendirme sürecinin son aşamasıdır. VUK’nun 23. maddesine göre “Verginin Tahsili, kanuna uygun surette ödenmesidir”. Tahakkuk işlemleri tamamlanarak kesinleşen vergi borcu, çoğu kez mükellefin gönüllü ödemesiyle ortadan kalkar.
Ödeme: Tahsil işlemi, tarh işlemi ile kişiye bağlanan özel ve kişisel bir borcun sona ermesini sağladığı için kişisel bir sonuç doğuran sübjektif bir işlemdir. Tahsil, vergi borcunun ortadan kalkması sonucunu doğurduğu için ayrı bir idari işlemdir.
Tahsil işleminin unsurları şu şekilde incelenebilir:
Yetki: Kamu alacağının tahsiline, tahsil dairesi (bağlı olunan vergi dairesi) yetkili olduğundan tahsil işleminin de bu makam tarafından yapılması gerekmektedir. Yetkisiz makam veya görevli tarafından düzenlenmiş ve yapılmış tahsil işlemi yetki unsurundaki sakatlık nedeniyle iptal edilebilmektedir.
Şekil: İdari işlemin belli şekil kurallarına uyularak yapılması gerekmektedir. Aksi halde tahsil işlemi şekil unsurundaki sakatlık gerekçesiyle iptal edilebilmektedir.
Sebep: İdari işlemlerde sebep unsuru idari işlemin yapılmasını gerektiren hukuki işlem ve olay olmaktadır. Tahsil işleminin sebep unsurunu, kanun hükümleri ile kamu borcunun tarh ve tahakkuk aşamasından geçmiş olması oluşturmaktadır.
Konu: İdari işlem ile hukuk düzeninde oluşturulmak istenen sonuçtur. Tahsil işleminin konusunu kamu alacağının kamu borçlusu tarafından kendiliğinden ödenmesi ya da cebren tahsil edilmesi oluşturur.
Amaç: Tahsil işleminin amacını kamu hizmetinin mali kaynağını oluşturan kamu alacağının kısa sürede tahsil edilmesiyle kamu yararının sağlanması oluşturmaktadır. Bunun dışındaki bir amaçla düzenlenen tahsil işleminin amaç unsuru yönünden hukuka aykırı olduğundan iptal edilmesi mümkündür.
Vergi mahkemesinde dava açılması halinde, normal olarak verginin tahsili duracağından, ancak mahkeme kararından sonra ödeme söz konusu olabilir. Vergi dairesince, mahkeme kararına göre bir ihbarname gönderilerek ihbarnamenin tebliğ tarihinden başlayarak bir aylık ödeme süresi içinde verginin ödenmesi istenir.
Ödeme zamanı: İlgili vergi kanunlarında ayrı ayrı ve çoğu kez belli bir dönem olarak gösterilmiştir.
Ödeme şekli: Mükellefler vergi borcunu nakit olarak, nama yazılı çizgili çek ile yetkili bankalarda bulunan vergi dairesi hesabına virman, kredi kartı veya internet bankacılığı ile ödeyebilirler.
Ödeme yeri: Mükellefler vergi borcunu vergi dairesi veznesine veya yetki verilmiş olan Hazine ve Maliye Bakanlığı ile anlaşmalı bankalara yatırarak ödeyebilirler.
Vergi Alacağını Ortadan Kaldıran Haller
Ödeme: Vergi borcunu ortadan kaldıran en doğal yoldur. Vergi en geç vadesinde bağlı bulunulan vergi dairesine ödenir.
Mahsup ve Takas: Bir vergi ödenirken, o vergi için önceden ödenmiş vergilerin indirilmesine mahsup denir. Karşılıklı ve vadesi gelmiş iki borcun, küçük olanı miktarında ortadan kaldırılması işlemine ise takas denir.
Terkin: Mükellefin malvarlığında ciddi bir azalma, vergiden vazgeçme, hataların düzeltilmesi veya mahkeme kararına dayanılarak verginin Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından silinmesine denir.
Af: Devletin çıkardığı bir kanunla vergi ve/veya cezadan tek taraflı olarak feragat etmesi ve vazgeçmesidir.
Vergi Hatalarının Düzeltilmesi: Hesap veya vergilendirme hatalarının Vergi Dairesi Müdürü tarafından (Düzeltme Fişi ile) düzeltilmesi işlemidir.
Zamanaşımı: Belli bir sürenin geçmesiyle vergi borcunun ortadan kalkmasıdır.
Uzlaşma: Vergi uyuşmazlıklarının barışçıl yollardan çözümlenmesi için mükellef ile vergi idaresini temsilen uzlaşma komisyonu arasında serbest pazarlık esasına göre karşılıklı görüşmenin yapılması ve vergi ve/veya cezanın uzlaşılan kısmının kaldırılması işlemidir. Mükellef sadece uzlaşılan kadar vergiyi öder.
Dava Açma: Mükellefin idari işleme karşı yargı yoluna başvurup çözüm aramasıdır. Bireysel İşlemlere karşı 30 gün içinde uyuşmazlığın meydana geldiği yerdeki Vergi Mahkemesine dava açılır.
Vergi Hukukunda Süreler
Süre; Vergilendirme işlemlerinin yapılması ile ilgili belirlenmiş zaman dilimine verilen addır. Süreler aşağıdaki şekilde tasnif edilebilir;
- Kanuni Süreler: Kanunla belirlenmiş sürelere denir. Vergiye ilişkin işlemlerde (örneğin bildirim süreleri, beyan süreleri, ödeme süreleri) süreler kanunlarla belirlenmektedir. Kanuni süreler, doğrudan işlemeye başlamaktadır. Kesindir ve sadece kanunda belirtilen nedenlerle uzatılabilir.
- İdari Süreler: İdare tarafından belirlenen sürelerdir. Kanunla idareye süre belirleme yetkisi verilebilir. İdari süreler, kanunun münasip mühlet olarak tanımladığı 15 günden az olamaz ve idare tarafından uzatılabilir.
- Yargısal Süreler: Yargı organları tarafından belirlenen sürelere denir. İYUK bazı hallerde (örneğin mahkemeye bilgi veya belge verme süresi) süre belirleme yetkisini yargı organına vermiştir. Bu süreler yargı oranı tarafından uzatılabilir.
Hukuki niteliklerine göre süreler şunlardır:
- Hak Düşürücü Süreler
- Zamanaşımı Süreleri
- Vergi Ödevleriyle İlgili Süreler
- Müsamaha (Hoşgörü) Süreleri
- Düzenleyici Süreler
Sürelerin Hesaplanması
Sürelerin hesaplanabilmesi için sürenin başladığı tarihin bilinmesi gerekmektedir. Bu tarih genellikle tebliğ tarihidir.
Sürelerin gün olarak hesaplanması: Süre gün olarak belirlenmişse tebliğ günü hesaba katılmaz, parmak hesabı sayılır ve son günün mesai bitiş saatinde süre sona erer. Son gün resmi tatile rastlarsa takip eden ilk iş gününün mesai bitiş saatinde süre sona erer.
Sürelerin hafta olarak hesaplanması: Süre hafta olarak belirlenmişse sürenin başladığı güne son haftada karşılık gelen günün mesai bitiş saatinde süre sona erer.
Sürelerin ay olarak hesaplanması: Süre ay olarak belirlenmişse sürenin başladığı güne son ayda karşılık gelen günün mesai bitiş saatinde süre sona erer.
Sürelerin yıl olarak hesaplanması: Süre yıl olarak belirlenmişse sürenin başladığı güne son yılda karşılık gelen günün mesai bitiş saatinde süre sona erer.
Sürelerin Uzamasına Yol Açan Haller
Sürelerin uzamasına yol açan haller VUK, İYUK ve 5604 sayılı Mali Tatil Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu haller:
- Mücbir Sebep (VUK md. 15): Kişilerin iradesi dışında meydana gelen, öngörülemeyen ve önlenemeyen olaylardır. Mücbir sebepler nedeniyle vergiye ilişkin ödevlerini yerine getiremeyen mükellefler için süreler işlemez ve uzar (VUK - 15). Mükellef uzayan süre içinde ödevlerini yerine getirirse vergi kabahati işlemiş sayılmaz ve ceza da kesilmez.
- Zor Durum (VUK md. 17): Mücbir sebep halleri kadar ağır olmayan, ancak mükellefin ödevlerini yerine getirmesini engelleyen durumlardır. Zor durumda kalan mükelleflere, kanuni sürenin bir aydan az olması halinde bir aya kadar, bir aydan fazla olması halinde ilgili sürenin bir katına kadar süre verilebilmektedir (VUK - 17).
- Ölüm Hali (VUK md 16): Mükellefin ölmesi halinde, vergilendirme ile ilgili ödevler mirası reddetmemiş mirasçılara geçer. Medeni Kanun md. 606’ya göre, mirasçılar 3 ay içinde sulh hukuk mahkemesine reddi miras dilekçesi vererek mirası reddedebilmektedirler. Bu süre ile uyumlu olarak vergi hukukunda da bildirim ve beyan sürelerini uzatan 3 aylık süre verilmiştir (VUK md. 16).
- Mali Tatil: 5604 sayılı Kanun ile 2007 yılından itibaren Mali Tatil yürürlüğe girmiştir. Mali Tatil her yıl Temmuz ayının birinden yirmisine kadar uygulanır (yirmisi dâhil). Haziran ayının son gününün tatil günü olması halinde, mali tatil Temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden başlar. Örneğin 30 Haziran 2018 cumartesiye rastladığından, Temmuz ayının ilk iş günü de 2 Temmuz 2018 olduğundan, 2018 yılında mali tatil 3 Temmuzda başlamış ve 20 Temmuz mesai saatinde sona ermiştir.
- Diğer nedenler (Adli Tatil, Uzlaşmada süre uzatımı ve Hazine ve Maliye Bakanlığının ödemede süre uzatımı): Bölge idare, idare ve vergi mahkemeleri her yıl 20 Temmuz-31 Ağustos arası çalışmaya ara verirler ki arada geçen bu süreye “Adli Tatil” denilmektedir. Adli Tatile rastlayan dava açma süreleri, adli tatili izleyen günden itibaren 7 gün uzar (İYUK md. 8/3). Adli Tatil ülkemizde 20 Temmuz-31 Ağustos tarihleri arasındadır. Dava açma süresinin son günü adli tatile rastlarsa, dava açma süresi 7 gün uzayarak otomatik olarak 7 Eylül tarihine uzayacaktır. Mali Tatil süresince dava açma süreleri işlemez iken, Adli Tatil dava açma sürelerini uzatmaktadır.
Vergi Hukukunda Zamanaşımı
Zamanaşımı, belirli bir sürenin geçmesi ile idarenin vergiyi tarh ve tebliğ etme yetkisini veya tahakkuk etmiş vergiyi tahsil etme yetkisini ortadan kaldıran bir müessesedir.
Zamanaşımı ile
- Vergi idaresinin, alacaklarını daha özenli takip edeceği,
- Devlet ile mükellef arasındaki alacak-borç ilişkisinin çok uzun zamana yayılmasının çıkarabileceği belirsizliğin giderileceği,
- Mükelleflerin defter ve belgelerini yıllarca saklama külfetinden ve eziyetli vergi incelemelerinden korunacağı,
- Yargı organlarının, gecikmiş davaların aşırı yükünden kurtarılacağı umulmaktadır.
Tarh zamanaşımı, Düzeltme zamanaşımı ve Ceza kesme zamanaşımı VUK’da düzenlenmiş iken, Tahsil zamanaşımı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da hüküm altına alınmıştır.
Zamanaşımı çeşitleri şunlardır:
- Tarh Zamanaşımı (VUK-114)
- Tahsil Zamanaşımı (AATUH-102)
- Ceza Kesme Zamanaşımı (VUK-374)
- Düzeltme Zamanaşımı (VUK-126)
Zamanaşımının Kesilmesi ve Durması
Zamanaşımının Durması; Kanunda belirtilen bir durumun meydana gelmesi üzerine, daha önce işleyen zaman saklı kalmak üzere sürenin işlememesi ve daha sonra zamanaşımının kaldığı yerden devam etmesidir.
Zamanaşımının Kesilmesi; Kanunda belirtilen bir durumun meydana gelmesi halinde, daha önce geçmiş olan zamanın silinmesi ve durumun meydana geldiği takvim yılını takip eden yılın başından itibaren zamanaşımının sıfırdan tekrar işlemeye başlamasıdır.
Tarh zamanaşımını durduran haller şunlardır:
- Takdir Komisyonuna Başvurulması
- Mücbir Sebep.
Tarh zamanaşımını kesen haller: Kanunda tarh zamanaşımını kesen hal yoktur.
Tahsil zamanaşımını durduran haller: Tahsil Zamanaşımının “İşlememesi” Halleri (AATUHK md. 104):
- Kamu borçlusunun yabancı bir ülkede bulunması,
- Hileli iflas etmesi,
- Terekenin tasfiyesi dolayısıyla, hakkında takibat yapılmasına imkân bulunmamasıdır.
Tahsil zamanaşımını kesen haller şunlardır:
- Ödeme (Kısmi ödeme),
- Haciz uygulaması,
- Cebren tahsil ve takip işlemleri sonunda yapılan her çeşit tahsilat,
- Ödeme emri tebliği,
- Mal bildirimi, Mal edinme ve artmalarının bildirilmesi
- Yukarda sayılan işlemlerin kefile veya yabancı kişi ve kurumlar temsilcilerine uygulanması veya yapılması,
- Uyuşmazlık konusu kamu alacaklarında yargı organlarınca bozma kararı verilmesi,
- Yargı organlarınca yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi,
- Kamu alacağının teminata bağlanması,
- İki kamu idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı kamu idaresi tarafından borçlu kamu idaresine borcun ödenmesi için yazı ile başvurulması,
- Kamu alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere başvurulması veya ödeme planına bağlanması,
Ceza kesme zamanaşımını durduran haller şunlardır:
- Takdir Komisyonuna Başvurulması
- Mücbir Sebep.
Ceza kesme zamanaşımını kesen haller: Ceza kesme zamanaşımı içinde Ceza İhbarnamesi tebliğ edilmesiyle zamanaşımı kesilmiş olur.