VERGİ HUKUKU - Ünite 6: Vergi Hukuku Cebri İcra Süreci Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 6: Vergi Hukukunda Cebri İcra Süresi
Cebri İcra Kavramı ve Kapsamı
Vergi kanunun çerçevesinde belirlenen verginin, vergiyi ödemekle yükümlü olan kişi tarafından ödenmemesi durumunda devlet egemenlik hakkını kullanarak icra daireleri eliyle vergi alacağını zorla (cebri) olarak almak için işlemlere başlamasıdır.
Bu alacaklı-borçlu ilişkisinde taraflardan biri devlet olduğu için devlet resen icra yetkisini kullanır. Resen icra yetkisi, idarenin alacağı kararları, başka bir aracı güce başvurmadan kendiliğinden icra edebilme yeteneğidir. Vergi hukukunda cebri icra, devletin kamu gücüne dayanan gelirlerinin zor kullanılarak tahsil edilmesidir.
Vergi icra hukuku, vergi ve vergi gibi kamu gücüne dayanılarak alınan diğer (vergi, harç, resim, şerefiye, katılma payı, idari vergi cezaları ve gecikme zam ve faizleri gibi) gelirleri de kapsamaktadır.
Vergi hukukunda cebri icra süreci iki başlık altında incelenir:
- Güvence önlemleri: teminat, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk, rüçhan hakkı ve bazı tasarrufların iptali işlemleridir. Bunlar vergi alacağını tahsilini güvence altına almak için yapılır.
- Cebren tahsil işlemleri: teminatın paraya çevrilmesi, haciz ve iflastır.
Vergi Alacağı İçin Güvence Önlemleri
Teminat
Kaçakçılık fiillerinin tespiti, vergi ziyaı cezasının kesilme işlemlerine başlanılması hâllerinde istenir. Yükümlünün Türkiye’de yerleşim yerinin olmaması yanında hareketlerinin vergi alacağının tehlikede olduğunu göstermesi hâllerinde idarenin takdiri ile istenebilir.
Teminat olarak gösterilebilecek varlıklar:
- Para,
- Bankalar ve özel finans kurumları tarafından verilen süresiz teminat mektupları,
- Hazine Müsteşarlığı’nca çıkarılan devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler,
- Hükümetçe belli edilecek milli esham (hisse senetleri) ve tahviller (borç senetleri) (bu hisse senedi ve tahviller, teminatın kabul edilmesine en yakın borsa cetvelleri üzerinden %15 noksanıyla değerlendirilir),
- İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü kişiler tarafından gösterilen ve alacaklı kamu idarelerince haciz varakalarına (haciz belgesi) dayanılarak haczedilen menkul ve gayrimenkul mallardır.
Kefalet: Bu sözleşme ile kefil, borçlunun borcuna karşılık olarak alacaklıya borcu ödeyeceğini taahhüt etmektedir.
Vergi icra hukukunda şahsi kefil göstermek şu hallerde gereklidir:
- Vergi borçlusunun teminat göstermesini gerektiren nedenlerden birinin olması,
- Vergi borçlusunun teminat gösterememesi veya gösterdiği teminatın kabul edilmemesidir.
Şahsi kefilin kabulünün koşulları şunlardır:
- Şahsi kefilin toplumda itibarlı kişi olması gerekir,
- Ekonomik gücü ve mali durumunun kefil olmaya elverişli olması gerekir.
Kefil gösterme işlemi kısaca şöyledir: kefil ile borçlu arasında noter huzurunda kefalet sözleşmesi düzenlenir; tarafların kimlik bilgileri ve kefil olunan vergi borcu miktarı belirtilir; Taraflar ve noter tarafından imzalanır; tahsil dairesine müracaat edilir; Kabul edilmesi hâlinde, güvence önlemi olarak kefil gösterilmiş olur.
Rüçhan Hakkı
Haciz ve iflasta kamu alacaklısına alacağın tahsili bakımından bir ayrıcalık tanınmasıdır. Bu maddeye göre üçüncü kişilerin haciz koydurduğu bir mal paraya çevrilmeden önce kamu alacaklısı da takibe geçtiği takdirde hacze iştirak edebilmektedir.
Garameten paylaştırma: borçlunun paraya çevrilen varlıklarının, belli sıradaki alacaklılara yetmemesi durumunda, alacaklıların alacağının toplam alacaklar içerisindeki pay oranında tatmin edilmesidir.
Kamu alacaklısının rüçhan hakkı rehinli alacaklar karşısında geçerli değildir. Buna karşılık haciz konusu mal ile doğrudan ilgili ayni vergilerin tahsili söz konusu olduğunda kamu alacaklısı rehinli alacaklılar karşısında da önceliğe sahiptir. Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hâllerinde kamu alacaklar› imtiyazlı alacak olarak İİK’ nin 206’ncı maddesinin 3’üncü sırasında, bu sıranın önceliği olan alacaklar da dâhil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulur Vergi borçlusunun iflas yoluyla takibinde, kamu alacağının kayda değer bir rüçhan hakkından bahsetmek mümkün değildir.
İhtiyatî Haciz
Kanunda sayılan nedenlerin meydana gelmesi hâlinde vergi dairesi başkanı veya mahallin en büyük memurunun kararı ile borçlunun haczedilebilen malları üzerine tasarruf hakkının sınırlandırılması işlemidir. Şu hallerde bu yola başvurulur:
- Borçludan teminat istenilmesini gerektiren hâller varsa,
- Borçlunun ikametgâhı bilinmiyorsa borçlu kaçmışsa ya da kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapma olasılığı varsa,
- Belli sürelerde teminat veya kefil göstermemiş ya da gösterdiği kefil kabul edilmemişse,
- Mal bildiriminde bulunmamış veya eksik bildirimde bulunmuşsa,
- Borçlu hakkında para cezasını gerektiren fiili dolayısıyla kamu davası açılmışsa,
- İptali istenen işlem ve tasarruf konusu malları elden çıkarmışsa, elden çıkaranın da diğer malları hakkında uygulanmak üzere elden çıkarma işlemlerinin iptalini gerektirecek koşullar varsa ihtiyati haciz yoluna gidilir.
İhtiyatî Tahakkuk
İleride tahakkuk edebilecek vergi borcunun tahsilini güvence altına almak üzere defterdarın veya vergi dairesi başkanının takdiriyle verginin tahakkuk ettirilmesidir. Bu önlem için gerekli olan koşullar şunlardır:
- Teminat istenmesini gerektiren durumların bulunması,
- Borçlunun belli bir ikametgâhının olmaması,
- Borçlunun kaçması, kaçma, mallarını kaçırma ya da hileli yollara sapma ihtimalinin bulunması,
- Borçlunun belli süre içinde mal bildiriminde bulunmaması ya da eksik bildirimde bulunması,
- Borçlunun kamu alacağının tahsiline engel olmaya veya tahsilini zorlaştırmaya yönelik eylemlerde bulunması nedeniyle tatbikata girişilmişse,
- Borçlunun işletmesinin muvazaalı olduğu ve gerçekte başkasına ait olduğu hakkında deliller elde edilmesidir.
İhtiyatî tahakkuk uygulaması ihtiyaridir. İhtiyatî tahakkuk üzerine ihtiyatî haciz tatbik olunanlar, ihtiyatî tahakkuk sebeplerine ve miktarına 15’inci madde gereğince yedi gün içerisinde vergi mahkemesi nezdinde dava açılabilir.
Hükümsüz Sayılan İşlemler
Kamu borçlusunun gerçekleştirdiği bir kısım temlik işlemleriyle borç taahhütlerinin, adli yargıda açılacak davalar ile hükümsüz saydırılması suretiyle kamu alacağının tahsilinin sağlanmasına yönelik düzenlemeleredir. Buna göre; zaman aşımı süresi içinde kalmak koşuluyla, bir işlem şu koşullarda hükümsüz sayılır:
- Kamu borçlusunun yaptığı bağışlar,
- İvazsız tasarruflar,
- Belli yakınlıktaki kimselere temlik edilip (mülkiyetine geçirilip) de bağışlama sayılan tasarruflar,
- Kamu alacağının tahsilini imkânsız kılmak için yapılan işlemler.
Vergi borçlusunun vergi borcunu ödememesine ve mal bildiriminde bulunmamasına rağmen, vade tarihinden önceki iki yıl ve vade tarihinden sonraki bazı tasarrufları da iptal ettirilebilir. Bunlar mevcut borcu için rehin gösterilmesi, üçüncü kişilere olan borcunu alışılmış yöntemlerin dışında ödenmesi hâlleridir.
İptal davası tahsil dairesi tarafından vergi borçlusu ile ilişkide bulunan kişiler ile mirasçılarına ve kötü niyetli üçüncü kişilere karşı açılabilir ve tasarrufun gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılabilir.
Diğer Önlemler
6183 sayılı yasanın çeşitli maddelerine serpiştirilmiş durumdadır. Takas; haciz yoluna başvurma; paylara bölünmemiş şirketlerde şirketin feshi; limited şirketlerde ortakların sermaye payları oranında sorumlu tutulması; topluca ardıllık (külli halefiyet) statüsünün kabulü gibi önlemler de vardır.
Kamu Alacaklarının Cebren Tahsili
Vadesinde ödenmeyen kamu alacağı için ödeme emri çıkarılmaktadır.
Borç 7 gün içinde ödenmez ya da ödeme emrine karşı dava açılmazsa veya borçlu dava açıp davayı kaybederse alacağın cebren tahsili yoluna gidilir. Üç ay içerisinde mal bildiriminde bulunmak durumunda olan borçlu, bu süre içinde mal bildiriminde bulunmadığı takdirde üç ay hapis cezasına çarptırılır. Borçlu, mal bildiriminde bulunmuş olsa bile cebri icra devam eder ve eğer borçlu teminat göstermişse borç 7 gün içinde ödenmediği takdirde, teminat paraya çevrilir; kefalet söz konusu ise kefil takip edilir.
Ödeme Emri
Kamu borcunu vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereği “ödeme emri” ile tebliğ edilmektedir.
Ödeme emri şu bilgileri içermektedir: asıl ve ikincil alacakların mahiyeti ve miktarları, nereye ödeneceği, süresinde ödenmediği veya mal bildiriminde bulunulmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere zorlama amaçlı hapis cezasına hükmedileceği, gerçeğe aykırı bildirimde bulunulduğu takdirde hapis ile cezalandırılacağı.
İtiraz durumunda, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi mahkemesinde üç nedene dayanarak dava açabilmektedir:
- Borcun olmaması (veya ödenmiş olması),
- Borcun kısmen ödenmiş olması,
- Borcun zaman aşımına uğramış olması
Haciz
Vergi borcunu ödemeyen vergi mükellefinin, haczedilebilir taşınır ve taşınmaz malların, alacak veya hakların vergi borcuna yetecek miktarının kamu gücü kullanılmak suretiyle alınıp paraya çevrilmesidir. Haciz şu unsurlardan oluşur:
- Haciz, vergi borcunu usulüne uygun olarak ödemeyen vergi mükellefinin malları üzerine uygulanır.
- Haczedilecek mal, mükellef tarafından beyan edilen mallar olabileceği gibi, idare tarafından tespit edilen mallar da olabilir. Mükellefin beyan ettiği mallar kendi menfaatine en uygun olan mallardır.
- Haczedilecek mallar mükellefin mülkiyetinde olan taşınır veya taşınmaz mal olabileceği gibi, hak veya üçüncü kişilerde bulunan mallar da olabilir.
- Haczedilecek mal miktarı, vergi borcunu karşılamaya yetecek kadar olmalıdır. Vergi borcundan fazla malın haczedilmesi, mükellefin zarar görmesine neden olacağı için kanuni değildir.
- Haczedilecek mallar kamu gücü kullanılmak suretiyle alınabilir. Vergi borçlusunun, haczedilecek mallar konusunda bir direnme göstermemesi gerekir. Direnmiş olsa bile, güvenlik güçleri aracılığı ile zor kullanılarak haciz uygulanacaktır.
İflas
İflas, tacir olan vergi borçlusunun ödeme emrine rağmen borçlarını ödememesi durumunda gidilen bütüncül takip yöntemidir. Verginin tahsilinde doğrudan iflas yoluna gidilmemektedir. Çünkü iflas vergi mükellefi için ağır sonuçlar doğurmaktadır. Ancak özel alacaklılar iflas yoluna gitmişse kamu alacakları da iflas masasına kaydedilir.
Konkordato
Konkordato, borçlunun alacaklılarının çoğunluğu ve alacakların en az 2/3’üne sahip alacaklıların onayı ile yapılan ve icra mahkemesinin tasdiki ile hüküm ifade eden bir anlaşmadır. Konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen herhangi bir borçlu, icra mahkemesine başvurur ve dilekçesinde, konkordato projesini bildirir ve ayrıntılı bir bilançosunu da verir. Bununla imtiyazsız alacaklılar borçluya karşı alacaklarının belirli bir yüzdesinden feragat ederler ve borçlu, borçlarının konkordatoda kabul edilen kısmını (yüzdesini) ödemekle borçlarının tamamından kurtulur.
İcra mahkemesi tarafından tasdiki için konkordatoda şunların bulunması gerekmektedir:
- Borçlu dürüst olmalıdır.
- Asgari yüzde elli ödeme taahhüdünde bulunmalıdır.
- Teklif edilen ödeme, borçlunun malvarlığı ile orantılı olmalıdır.
- Konkordato alacaklıların üçte iki çoğunluğuyla kabul edilmiş olmalıdır.
- Borçlu, konkordatonun tasdik edilmesi hâlinde alacaklılara ödeyeceği miktar için yeterli miktarda teminat vermelidir.
- Yargılama harç ve masraflarını depo etmelidir.
Konkordato tasdik edilse bile kamu alacakları için bağlayıcı değildir. Bu itibarla kamu alacakları, konkordatoya bağlı olmaksızın takip edilebilir.