VERGİ HUKUKU - Ünite 2: Verginin Tarafları, Mükellefin Ödevleri ve Hakları Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: Verginin Tarafları, Mükellefin Ödevleri ve Hakları
Giriş
Vergilendirme işleminin temelde vergi borçlusu ve vergi alacaklısı olmak üzere iki tarafı bulunmaktadır. Vergilendirme ilişkisi bu iki taraf arasında vergi kanunları çerçevesinde kurulur.
Vergi İdaresi
Vergilendirme yetkisi devlet tarafından kullanılır. Ülkemizde genel bütçeye dahil olan vergileri Devlet Hazinesi adına tarh ve tahsil etme yetki ve görevi Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verilmiştir. Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde örgütlenen vergi idaresi teşkilatını, merkez teşkilatı ve taşra teşkilatı olarak iki başlık altında incelemek mümkündür.
Vergi İdaresinin Merkez Teşkilatı: 178 sayılı KHK ile Maliye Bakanlığı’nın teşkilat yapısı ve görevleri düzenlenmiş ve bakanlık, 703 sayılı KHK ile Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak yeniden düzenlenmiş, ardından 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile birimleri, görevleri ve yetkileri yeniden belirlenmiştir.
1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi m.217’ye göre Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın vergilendirme ile doğrudan ilgili olan görevlerini, gelir düzenlemelerine ilişkin çalışmalar yapmak, her türlü gelir işlemlerine ait mevzuatı hazırlamak, her türlü gider işlemlerine ait mevzuatın hazırlanmasına katkı sağlamak, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek, vergi incelemesi ve denetimine ilişkin temel politika ve stratejilerin belirlenmesi amacıyla çalışmalar yapmak ve belirlenen politikaların uygulanmasını sağlamak olarak sıralayabiliriz.
Bakanlığın merkez teşkilatının vergi idaresi ile doğrudan ilgili birimleri şunlardır:
- Gelir İdaresi Başkanlığı: 5345 sayılı Kanun’la kurulan Gelir İdaresi Başkanlığı 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yeniden düzenlenmiştir. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın en önemli görevleri; Devlet gelir politikasını uygulamak, Devlet alacaklarının tahsilini sağlamak, Devlet gelirlerine ilişkin davalarda talep ve savunmalarda bulunmak ve tecil terkin işlemlerini yerine getirmektir.
- Gelir Düzenlemeleri Genel Müdürlüğü: 5452 sayılı Kanun’la Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü olarak kurulan ve 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile adı Gelir Düzenlemeleri Genel Müdürlüğü olarak değiştirilen Bakanlık biriminin vergi alanındaki başlıca görevleri ve yetkileri; Devlet gelirleri politikasının oluşturulmasına ilişkin çalışmalara katkıda bulunmak, Devlet gelirlerine ilişkin mevzuatı hazırlamak, Devlet gelirlerine etkisi olan mevzuatı Devlet gelirleri açısından inceleyerek görüş bildirmek, uluslararası vergi ilişkileri ile ikili ve çok taraflı anlaşmalara ilişkin çalışmaları yürütmek, mahalli idare vergilerinin genel vergi sistemi ile uyumunu sağlayacak çalışmaları yapmak, vergi yükü, gelir dağılımı ve gelir tahminlerine yönelik genel ve sektörel analizler yapmak, Devlet gelirleri ile ilgili istatistikleri toplamak ve değerlendirmek olarak sıralanabilir.
- Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı: 646 sayılı KHK ile kurulan ve 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yeniden düzenlenen Vergi Denetim Kurulu bünyesinde vergi başmüfettişleri, vergi müfettişleri ve vergi müfettiş yardımcıları yer almaktadırlar. Kurul’un başlıca görev ve yetkileri; vergi incelemeleri yapmak, her türlü bilgi ve sayısal veri toplayarak risk analizi sistemi üzerinden mükelleflerin faaliyetlerini analiz etmek, vergi mükelleflerine ilişkin ihbar ve şikayetleri değerlendirmek, denetim sonuçlarını izlemek ve analiz etmek, vergi denetimi ve raporlamaya ilişkin standart, ilke, yöntem ve teknikleri geliştirmek, vergi kaçırma ve vergiden kaçınma konusunda araştırmalar yapmak ve vergi mevzuatı ile ilgili görüş ve önerilerde bulunmak şeklinde sıralanabilir.
Vergi İdaresinin Taşra Teşkilatı: Vergi idaresinin taşra teşkilatı, merkeze bağlı vergi dairesi başkanlıkları, vergi dairesi müdürlükleri ve vergi dairesi şubelerinden oluşur. Bununla birlikte vergi dairesi başkanlığı bulunmayan illerde vergi dairesi müdürlükleri defterdarlıklara bağlı olarak faaliyette bulunurlar. Vergi dairesi bulunmayan yerlerde ise mal müdürlükleri vergilendirmeye ilişkin görev ve yetkileri üstlenirler. Vergi dairesi bünyesinde bir denetim türü olan yoklama, gelir uzmanları ve yoklama memurları tarafından yapılır.
Takdir Komisyonları
Takdir komisyonları, bazı hallerde yapılacak olan tarhiyata esas alınan matrahın tespitinde görev üstelenen komisyonlardır. Vergi Usul Kanunu (VUK) m.74 uyarınca takdir komisyonları, yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak, vergi kanunlarında yazılı fiyat, ücret veya diğer matrah ve kıymetleri takdir etmekle görevlidirler.
Takdir komisyonlarının yanında VUK mük.m.49’a göre emlak vergisine esas olmak üzere arsa ve arazilerin asgari değerin tespitini yapan takdir komisyonları ile VUK m.46 ve VUK m.83 - m.85’e göre zirai kazanç sahibi gelir vergisi mükelleflerinin kazanç ölçülerini belirleyen zirai kazanç merkez ve il komisyonları da bulunmaktadır.
Vergi Mükellefi
Vergi borçlusu olarak da nitelendirilen vergi mükellefi (vergi yükümlüsü), VUK m.8’de “vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır.
Vergi mükellefinin temelde iki niteliğe sahip olduğu ileri sürülebilir. Birincisi vergiyi doğuran olayı gerçekleştiren ve bu nedenle mali güç sahibi olduğu kabul edilen kişi olmasıdır. İkincisi ise vergi borcunu kendi malvarlığından ödemek zorunda olan kişi olmasıdır.
Vergi mükellefi ile vergi yüklenicisi birbirinden farklı kavramlardır. Vergi mükellefi kanunda mükellef olarak tanımlanan kişidir. Vergi yüklenicisi ise vergi yükünü ekonomik olarak yüklenen kişidir.
Vergi Sorumlusu
VUK m.8’e göre vergi sorumlusu, “verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir”. Vergi sorumlusu, kendisi vergi mükellefi olmadığı halde mükellef ile olan ilişkisi nedeniyle gerek vergi ödeme ve gerekse vergiye ilişkin diğer ödevlerin yerine getirilmesi bakımından vergi dairesine muhatap olur. Vergi mükellefi ile sorumlu arasındaki temel fark, vergiyi doğuran olayın mükellefin şahsında gerçekleşmesi ve verginin, mükellefin malvarlığından alınarak ödeniyor olmasıdır.
Vergi Sorumluluğunun Türleri
Her durumda vergi mükellefi yanında bir vergi sorumlusu var olmak zorunda değildir. Şöyle ki bazı hallerde sorumlu tarafından yerine getirilmesi gereken vergi ödevleri, bizzat mükellef tarafından yerine getirildiğinden ayrıca bir vergi sorumlusunun varlığına ihtiyaç yoktur.
Vergi Kesintisi Yapanların Sorumluluğu
VUK m.11’e göre “yaptıkları ve yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bunlarla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar”. İlgili kanunlarda kimlerin vergi kesmek zorunda oldukları belirtilmiştir.
Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu
Vergi hukukunda kanuni temsilcilerin sorumluluğunu “gerçek kişilerde kanuni temsilcilerin sorumluluğu” ve “tüzel kişilerde kanuni temsilcilerin sorumluluğu” olarak ikiye ayırmak mümkündür.
Mirasçıların Sorumluluğu
VUK m.12’a göre ölüm halinde mükelleflerin ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansıp (atanmış) mirasçılara intikal eder. Mirasçıların her biri miras hisseleri oranında vergi aslı, vergi aslına yürütülen gecikme faizi ve gecikme zammı ile tecil faizi ve pişmanlık zammından sorumlu olurlar. Cezalar ile cezalara yürütülen gecikme zammı ise mirasçılara geçmez, ölümle birlikte düşer.
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin Sorumluluğu
VUK mük. m. 227 uyarınca mükelleflerin vergi beyannamelerini imzalamaya yetkili olan serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler ile vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, yeniden değerleme, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılmasını sağlayan tasdik raporunu düzenlemeye yetkili olan yeminli mali müşavirler bu kapsamda yaptıkları işlerden sorumludurlar.
Tasfiye Memurlarının Sorumluluğu
KVK m.17 uyarınca kurumların tasfiye edilmesinde vergi borçlarının ödenmesinden tasfiye memurları sorumludur. Tasfiye memurlarının vergi borçlarını ödemeden diğer alacaklılara ödeme yapması halinde karşılıksız kalan vergi alacakları, rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla kendilerinden talep edilir.
Tapu Sicil Memurlarının Sorumluluğu
Tapu sicil memurları, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu (VİVK) m.19 uyarınca miras yoluyla ve ivazsız (bedelsiz) olarak intikal eden gayrimenkullerden, veraset ve intikal vergisi ödenmemiş olanlarının devri halinde verginin ödenmesinden mirasçılarla beraber müteselsilen sorumludurlar.
Motorlu Araçların Devrinde Sorumluluk
Özel Tüketim Vergisi Kanunu m.13 uyarınca motorlu araçların ilk iktisabını, ithal veya teslimini gerçekleştirenler, öncelikle özel tüketim vergisinin ödendiğini gösteren belgeleri aramak zorundadırlar. Aksi halde ödenmemiş olan vergiden mükellefle birlikte müteselsilen sorumlu olurlar.
Katma Değer Vergisinde Vergi Sorumluluğu
KDVK m.9’a göre mükellefin Türkiye’de ikametgahının, işyerinin, kanuni veya iş merkezinin bulunmaması halinde ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca gerekli görülen diğer hallerde vergi alacağını güvence altına almak için vergiye tabi işlemlere taraf olanlar veya mükellefin temsilcisi, vekili veya mükellef adına hareket edenler vergi alacağını ödemekten sorumlu tutulur.
Mükellefiyet ve Sorumlulukla İlgili Sözleşmeler
VUK m.8/3’e göre vergi kanunlarıyla kabul edilen haller dışında, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmeler vergi dairelerini bağlamaz. Vergi mükellefiyetini veya sorumluluğunu devreden sözleşmeler vergi daireleri bakımından ilke olarak geçerli değildir. Dolayısıyla mükellefin veya vergi sorumlusunun vergiye ilişkin ödevlerini kendi tayin edeceği iradi temsilciye devretmesi olanaklı değildir.
Mükellefin Ödevleri
Mükellefin ödevlerini maddi ve şekli vergi ödevleri olarak ikiye ayırmak mümkündür. Maddi vergi ödevi, vergi borcunun eksiksiz olarak zamanında ödenmesi olarak tanımlanabilir. Şekli ödevler ise VUK’da sayılan ve aşağıda belirtilen ödevlerden oluşmaktadır;
- Bildirim Ödevi: Mükellefler, VUK m.168’e göre işe başlamayı, işe başlama tarihinden itibaren 0n gün içinde, işi bırakmayı ve işle ilgili değişiklikleri ise bir ay içinde vergi dairesine bildirmek zorundadırlar.
- Defter Tutma Ödevi: VUK m.171’e göre mükellefler defter tutmak zorundadırlar. Defter tutmanın amacı temelde gerek defter tutan mükelleflerin ve gerekse üçüncü kişilerin vergi ile ilgili durumlarını incelemek ve tespit etmektir.
- Belge Düzenleme ve Kullanma Ödevi: Mükellefler vergilendirmeye ilişkin işlemlerini belgeye dayandırmak zorundadırlar. VUK m.227 gereğince VUK’a göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan ilişki ve işlemlere ait olan kayıtların vergi hukuku yönünden değer taşıması ve geçerli olabilmesi için belgelerle kanıtlanması gerekir.
- Defter ve Belgeleri Saklama ve İbraz Ödevi: VUK m.253’e göre defter tutmak zorunda olanlarca tutulan defterler ile düzenlenen veya kullanılan belgelerin ilgili bulundukları yılı takip eden yılın başından itibaren beş yıl süre ile saklanması zorunludur. Ayrıca VUK m.254’e göre defter tutmak zorunda olmayanların da almak zorunda oldukları fatura, gider pusulası ve müstahsil makbuzlarını düzenlenme tarihlerini takip eden takvim yılı başından başlayarak beş yıl süre ile saklama ödevleri vardır.
- Beyanname Verme Ödevi: Türk vergi hukukunda vergiler, ilke olarak mükellefin beyanı üzerine tarh edilir. Dolayısıyla mükelleflerin en önemli ödevlerinden biri de beyanname verme ödevidir. Mükellefler ilgili kanunlarda belirtilen vergilere ilişkin beyannamelerini belirlenen sürelerde ve eksiksiz olarak vermek zorundadırlar.
- Diğer Ödevler: VUK mük.m.257 ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na mükelleflerin ödevlerine ilişkin düzenleme yapma yetkisi verilmiştir. Bu çerçevede Bakanlık tarafından belirli tutarı aşan ödemelerin banka veya posta aracılığıyla yapılması ve belirli mükelleflere tahsilatlarını elektronik ödeme araçları ile yapmaları zorunluluğu getirilmiştir. Bunun yanında VUK mük m.242 hükmü kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı belirli mükelleflere, elektronik cihazları kullandırmak suretiyle belge düzenleme ödevi getirmiştir. Ayrıca diğer ödevler kapsamında 3100 sayılı Kanun’a göre ödeme kaydedici cihaz kullanma ödevini saymak mümkündür. Son olarak VUK m.148-152 hükümleri çerçevesinde bilgi verme; VUK m.8’e göre vergi kimlik numarası kullanma ve VUK m.5 uyarınca vergi levhası bulundurma ödevlerini de mükelleflerin diğer ödevleri arasında saymak mümkündür.
Mükellefin Hakları
Mükellef haklarının gelişimini “temsilsiz vergi olmaz” ilkesini içeren ilk metin olan 1215 tarihli Magna Carta’dan başlatmak mümkündür. 1990’lı yıllardan itibaren birçok OECD ülkesinde mükellef haklarına yönelik bildirgeler yayımlanmaya başlanmıştır. Ayrıca İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde de konuya dair hükümlere yer verilmiştir.
Günümüzde mükellef haklarının ülkemizdeki dayanağı olan temel metinler Anayasa, uluslararası anlaşmalar, kanunlar ve Gelir İdaresi Başkanlığı’nca yayınlanan Mükellef Hakları Bildirgesi olarak sıralanabilir.
Adı geçen metinlerde düzenlenen mükellef haklarını genel haklar ve özel haklar olarak iki başlıkta ele almak mümkündür.
Genel Haklar
Genel haklar kapsamında ilk olarak adil ve eşit hizmet alma hakkından söz edilebilir. Mükellefler, vergi idaresinden eşit, adil ve saygılı hizmet talep etme hakkına sahiptirler. Ayrıca Anayasa m.2 ve m.73 hükümleri gereğince hukuki güvenlik ilkesi çerçevesinde vergilendirmeye ilişkin hükümlerin açık ve anlaşılır olmasını ve geriye yürütülmemesini vergilemede belirlilik hakkı kapsamında görmek mümkündür.
Özel Haklar
Özel haklar kapsamında öncelikle vergilendirme işlemleri sırasındaki haklardan söz edilebilir. Bu çerçevede dava açma hakkını korumak amacıyla mükelleflerin ihtirazi kayıtla beyanda bulunma hakkını, VUK m.371’e göre pişmanlık ve ıslah müessesesinden yararlanma hakkını, VUK m.17 ve m.148’e göre vergi ödevleri için süre talep etme hakkını ve VUK m.113’e göre tarh zamanaşımı ileri sürme hakkını saymak mümkündür.