VERGİ YARGILAMASI HUKUKU - Ünite 3: Vergi Yargılaması Usûlü-I Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Vergi Yargılaması Usûlü-I

Vergi Davasının Konusu ve Kapsamı

Genel Açıklama

Dava, bir başkası tarafından sübjektif hakkı ihlâl edilen veya tehlikeye sokulan veya kendisinden haksız bir talepte bulunulan kimsenin, mahkemeden hukukî koruma istemesidir.

Bir sübjektif hakkın mahkemeler aracılığıyla ileri sürülmesi yetkisini dava hakkıdır. Dava hakkı, asıl hakka bağlıdır ve bu sebeple hak devredilmedikçe dava hakkı devredilemez.

Dava hakkı, Anayasa ile güvence altına alınmış ve hukuki yarar ile sınırlanmıştır.

Mahkeme, iki taraf arasındaki uyuşmazlığa ancak davacının dava açması hâlinde bakar ve bu uyuşmazlığı vereceği hüküm ile çözümler. Davacının davası olmadan, mahkemenin kendiliğinden bir davaya bakması mümkün değildir.

Vergi Davasına Konu İşlemler

Vergi Usul Kanunu ve Gümrük Kanunu hükümlerinin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklar vergi davalarının konusunu oluştururlar.

Vergi davası, tarh-tahakkuk aşamasında açılabileceği gibi tahsil aşamasında da açılabilmektedir.

Tarh aşamasında, verginin ikmalen, re’sen ya da idarece tarh edilmesi; vergi dairesince ceza kesilmesi; takdir ve tadilat komisyonu kararlarına dayanarak vergi salınması; tevkif yoluyla vergi alınması hâllerinde vergi davası açılabilir.

Tahsil aşamasında ise, teminat istenilmesi; tahakkuka ve/ya da ihtiyatî tahakkuka dayanan ihtiyatî haciz uygulanması; ödeme emri tebliğ edilmesi; haciz uygulanması ve/ya da malların paraya çevrilmesi; tecil ve/ya da terkin taleplerinin reddedilmesi işlemlerine karşı dava açılabilir.

Vergi davasıyla ulaşılmak istenen sonuç,

  • işlemin iptali,
  • verginin terkini,
  • vergi daha önceden tahsil edilmişse iadesi,
  • ihtiyatî haciz ya da haciz uygulanmışsa bunun kaldırılmasıdır.

Vergi Davasının Niteliği

Vergi uyuşmazlıkları idari yargı içerisinde çözülür. Bu sebeple idari dava türleri açısından nitelendirilmeye çalışılır.

İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda İdari dava türleri;

  • idarî işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları ile
  • idarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarıdır.

İptal davası ile ilgili idari işlemin hukuka aykırı olup olmadığı tespit edilmeye çalışılır. Tam yargı davalarında ise idarenin eylem veya işleminden zarar görenler, zararlarının tazminini isterler.

Vergi davasının genellikle iptal davası niteliği taşıdığı, istisna olarak tam yargı davası şekline de bürünebileceği, bu sebeple özel bir üçüncü kategori oluşturduğu kabul edilmektedir.

Vergi Davasında Taraflar

Taraf Kavramı

Davalarda taraf olmak ya da dava açabilmek için kural olarak, ayrı bir özellik aranmaz. Dava , mahkemeden hukukî koruma talep etmek anlamına gelmektedir. Dava, davacının sübjektif hakkını ihlâl eden veya tehlikeye sokan veya davacıdan haksız bir talepte bulunan kimseye karşı açılır. Vergi davalarında davacı ve davalı olmak üzere iki taraf vardır.

Davacı, sübjektif hakkı ihlâl edildiği veya tehlikeye sokulduğu ya da kendisinden haksız bir talepte bulunulduğu iddiasıyla dava açarak mahkemeden hukukî korunma talep eden kişidir.

Davalı, bir sübjektif hakkı ihlâl ettiği veya tehlikeye soktuğu veya haksız bir talepte bulunduğu gerekçesiyle kendisine karşı hukuki korunma talep edilen kişidir.

Taraf, mahkemeden hukukî korunma talep eden ve/ya da kendisine karşı hukukî korunma talep edilen kişidir.

Taraf Ehliyeti

Davada taraf olabilme; yargılama usûlüne ilişkin hukukî ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyeti, medenî hukuktaki medenî haklardan yararlanma ehliyetinin yargılama hukukunda büründüğü şekildir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan davada taraf ehliyetine de sahiptir. Sadece gerçek ve tüzel kişilerin taraf ehliyeti vardır. Kamu tüzel kişileri taraf ehliyetine sahiptir. Kamu tüzel kişilerinin başında Devlet yer almaktadır. Bakanlıkların Devlet tüzel kişiliğinden ayrı ve bağımsız bir tüzel kişilikleri bulunmamaktadır.

Davada tarafların taraf ehliyetine sahip olmaları dava şartlarındandır. Davanın taraflarından birinin taraf ehliyetine sahip olmadığının mahkeme tarafından kendiliğinden incelenmesi; tarafların da davanın sonuna kadar bunu ileri sürmesi mümkündür.

Dava Ehliyeti

Kişinin kendisinin bizzat veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı, davacı veya davalı olarak takip etme ve usul işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler, dava ehliyetine de sahiptir. Tüzel kişiler fiil ehliyetine sahip olduklarından, dava ehliyetine de sahiptir; dava ehliyetini organları aracılığıyla kullanmaları gerekir.

Taraf Sıfatı (Husumet)

Sıfat, dava konusu sübjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti ve dava ehliyeti, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Taraf sıfatı dava şartı değildir.

İdarî yargılama hukuku, vergi yargılaması hukukunda bir kimsenin açtığı davanın görülebilmesi için, sübjektif ehliyet de denen menfaat ilişkisinin bulunması gerekmektedir. Menfaat ilişkisi, taraf sıfatının (husumet ehliyeti) dayanağını oluşturmaktadır.

Vergi Davasının Tarafları

Davacı: Vergi Usul Kanunu, yükümlülerin ve adına ceza kesilen kişilerin vergi davası açabileceğini belirtmektedir. Bu sayılanlar, gerçek ya da tüzel kişi olabilir. Küçükler, kısıtlılar ve tüzel kişiler adına kanunî temsilcileri dava açar. Vergide ikame mekanizması işlerse, vergi sorumlusu da dava açabilir.

Vergi dairesi başkanlıkları ve vergi daireleri ile il özel idareleri ve belediyeler de dava açabilir. Vergi daireleri, tadilat ve takdir komisyonlarının belirledikleri matrahlara karşı dava açabilmektedir.

Davalı: Vergi davalarında davalı, genellikle idaredir. Kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmadığı durumlarda idare de davacı olabilir.

Vergi yargısında davalı mutlaka idaredir. Davalı, genellikle dava konusu işlemi düzenleyen ve/ya da eylemde bulunan vergi dairesidir. Bazen Hazine ve Maliye Bakanlığı, Valilik ya da Belediye Başkanlığı da davalı olabilir.

Takdir komisyonu kararlarına karşı gerçek kişiler ile vergi idaresi dışındaki idare, kurum ve kuruluşlar tarafından açılan davada davalı konumunda olan takdir komisyonu başkanlığıdır.

Davaya Vekâlet

Vergi hukukuna ilişkin işlemlerde birine vekalet edebilmek, avukat olma şartına bağlı bulunmamaktadır. Ancak vergi uyuşmazlığının vergi yargısı organları önünde temsil edecek kişinin avukat olması gerekir.

Vekilin Avukat Olması Zorunluluğu Olan Hâller: Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalâa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroya kayıtlı avukatlara aittir.

Ancak dava açma ehliyeti olan herkes kendi davasına ait belgeleri düzenleyebilir ve isterse davasını bizzat açarak işlerini takip edebilir.

Avukat Olmayan Vekilin Dava Açması: Vergi yargılamasında hukukunda, davanın avukat olmayan vekil tarafından açılıp açılmadığı, ilk incelemede dikkate alınır. Vergi davaları yalnızca işlemin muhatabı olan gerçek ya da tüzel kişinin tarafından bizzat ya da avukat tarafından açılabilir. Dava, avukat olmayan vekil tarafından açılırsa, otuz gün içinde bizzat veya avukat aracılığıyla dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verilir.

Üçüncü Kişilerin Tarafların Yanında Yer Alması

Davaya Katılma: Başkası tarafından açılmış bir davanın sonucundan etkilenecek olan bir kimsenin, davacı veya davalının yanında yer almasına davaya katılma ya da kısaca müdahale denir.

Katılma şartları: Yalnızca davanın taraflarından olmayan kimseler, yani üçüncü kişiler katılabilir. Katılma yalnızca açılmış bir dava için mümkündür. Yani dava açılmadan önce ya da hüküm verildikten sonra davaya katılma mümkün değildir. Davaya katılan, katıldığı tarafın yardımcısı olur ve farklı bir talepte bulunamaz. Davaya katılacak kişinin, meşrû bir menfaatinin bulunmalıdır.

Katılma yöntemi: Davaya katılma, davanın her aşamasında, ayrı bir dilekçe ile yapılabilir. Taraflar katılma talebine itiraz edebilirler. Katılma talebine taraflar itiraz edebilirler. Yargı organı, katılma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini karara bağlar. Eğer şartlar gerçekleşmiş ise, yargı organı katılma talebinde bulunanın davaya katılmasına karar verir.

Katılmanın sonuçları: Katılma talebi, davanın sona ermesine kadar, herhangi bir aşamada yapılabilir. Temyiz aşamasına kadarki her aşamada davaya katılmak mümkündür. Katılan, yalnız başına temyiz yoluna başvuramaz, duruşma isteyemez. Davaya katılan kimse, davanın tarafı sıfatını kazanamaz. Bu kimse, sadece katıldığı taraf ile birlikte davayı yürütür. Katılan, yardımcı konumunda olduğu için mahkeme kararının katılan lehine ya da aleyhine olması mümkün değildir. Dava sırasında taraflara hangi bildirimler yapılıyorsa aynı bildirimlerin davaya katılan kimseye de yapılması gerekir. Dava sonunda katılan adına hüküm verilemez. Hüküm, davacı ve davalı adına verilir. Çünkü, davaya katılma, davaya katılan kimseyi taraf konumuna getirmemektedir.

Davanın İhbarı: Davanın üçüncü kişiye bildirilmesidir. İhbar yoluyla üçüncü kişinin, ihbarı yapanın yanında yer alması, davaya katılması, ona yardımcı olması, hatta onun yerini alması istenmektedir.

Dava ihbarının şartları;

  • İhbar, üçüncü kişilere yapılabilir.
  • İhbar, ancak açılmış bir dava dolayısıyla yapılabilir. Dava açılmadan ya da dava karara bağladıktan sonra davanın ihbarı yoluna gidilemez.
  • İhbar, davanın her aşamasında yapılabilir. Özel süresi yoktur.
  • • Davanın ihbarı, yargı organı tarafından re’sen (kendiliğinden) yapılır. Tarafın isteğine bağlı değildir.

Davayı ihbar etme yöntemi; Davanın üçüncü kişilere ihbar edilmesinin mahkeme tarafından re’sen yapılması gerekir.

Davanın ihbarının sonuçları; Kendisine ihbar yapılan kimsenin katılma ile yetinmesi durumunda, ihbar yapılan kimse hakkında katılmaya ilişkin kurallar uygulanır. İhbar yapılan kimsenin katılma talebinde bulunması ve talebinin de yargı organınca kabul edilmesi gerekir.

Vergi Yargılaması Hukukunda Görev ve Yetki

Görev

Bir uyuşmazlığa hangi yargı koluna ait mahkemelerin ya da bir yargı kolunda yer alan mahkemelerden hangisinin bakması gerektiğini ifade etmek üzere kullanılan bir kavramdır.

Vergi Mahkemelerinin Görevli Olduğu Davalar: Vergi mahkemeleri;

  • genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları,
  • yukarıda belirtilen konularda Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları,
  • diğer kanunlarla verilen işleri çözümler.

Danıştay’a oranla genel; idare mahkemelerine oranla özel görevli mahkemelerdir. Vergi mahkemeleri kural olarak kurul halinde çalışır.

Danıştay’ın İlk Derece Mahkemesi Olarak Baktığı Davalar: Vergi uyuşmazlıkları bakımından Danıştay, ilk derece mahkemesi olarak;

  • Cumhurbaşkanlığı Kararlarına,
  • Cumhurbaşkanlığı ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere,
  • Birden çok vergi mahkemesinin yetki alanına giren işlere, karşı açılacak iptal ve tam yargı davalarını karara bağlamakla görevlidir.

Görev İtirazlarının Mahkeme Tarafından İncelenmesi: Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olduğu için yargılamanın her safhasında ileri sürülebileceği gibi, mahkeme tarafından kendiliğinden de göz önünde bulundurulması gerekir.

Görev Uyuşmazlığının Giderilmesi: İdari Yargılama Usûlü Kanunu’na göre, vergi mahkemesi, idarî/vergi yargı(sı)nın görev alanına giren bir davada görevsizlik sebebiyle davanın reddine karar verirse, dosyayı Danıştay’a veya görevli idare veya vergi mahkemesine göndermesi gerekir.

Görevsizlik kararı veren mahkemeler;

  • Aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise, görev uyuşmazlığının bölge idare mahkemesi;
  • Ayrı bölge idare mahkemesi yargı çevresinde ise, Danıştay tarafından çözümlenir.

Yetki

Bir uyuşmazlığa görevli mahkemelerden hangi yerdeki mahkemenin bakması gerektiğini ifade etmek için kullanılan kavram yetkidir.

  • Uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükleri tarh ve tahakkuk ettiren, zam ve cezaları kesen;
  • Gümrük Kanunu’na göre alınması gereken vergilerle Vergi Usul Kanunu gereğince şikâyet yoluyla hata düzeltme taleplerinin reddine ilişkin işlemlerde; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümleri tarh ve tahakkuk ettiren;
  • Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanun’un uygulanmasında ödeme emrini düzenleyen;
  • Diğer uyuşmazlıklarda dava konusu işlemi yapan vergi dairesinin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesi yetkilidir.

Yetki İtirazlarının Mahkeme Tarafından İncelenmesi: Yetkiye ilişkin kurallar kamu düzeninden olduğundan, mahkeme yetki konusunu, kendiliğinden ya da tarafların itirazı üzerine yargılamanın her aşamasında inceleyebilir.

Yetki Uyuşmazlığının Giderilmesi: Yetkisizlik sebebiyle gönderilen dosyalarda Danıştay, davayı görevi içinde görmezse dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verir. Yetkisizlik sebebiyle dosyanın gönderildiği mahkeme kendisini yetkisiz gördüğü takdirde, söz konusu mahkeme ile ilk yetkisizlik kararını veren mahkeme aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise, uyuşmazlık bölge idare mahkemesi; aksi hâlde Danıştay tarafından çözümlenir.

Danıştay ile vergi mahkemesi arasında yetki uyuşmazlığı, ancak vergi mahkemesi kendisini yetkisiz görmesi hâlinde söz konusu olmaktadır. Aksi hâlde, Danıştay’ın kendisini yetkili saydığı davada yetki (ve görev), kesinlik kazanmaktadır.

Danıştay ve bölge idare mahkemeleri tarafından verilen kararlar ile yetkili kılınan mahkemeye yeniden dava açılması halinde harç alınmamaktadır (İYUK m43).

Merci Tayini

Merci tayini; bir mahkemenin fiilî ve/ya da hukukî engel sebebiyle davaya bakamaması veya mahkemelerin yargı çevrelerinin tayininde tereddüt olması durumunda genel yetki kuralından ayrılarak davanın tayin edilecek başka yer mahkemesi tarafından görülmesidir.

Davaların Birleştirilmesi

Bağlantılı davalar-davaların birleştirilmesi: Bağlantılı davalar; aynı maddî veya hukukî sebepten doğan ya da biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte olan davalardır.

Bağlantı kararının verilmesinde yetki: Vergi mahkemesi veya Danıştay’a veya birden fazla idare veya vergi mahkemelerine açılmış bulunan davalarda, davaların bağlantılı olup olmadığına, ya taraflardan birinin talebi üzerine veya doğrudan doğruya davalara bakmakta olan mahkeme tarafından karar verilir.

Bağlantılı davalardan birinin Danıştay’da bulunması hâlinde, yetkili yargı organının Danıştay olması nedeniyle dava dosyası Danıştay’a gönderilir.

Bağlantılı davaların, farklı bölge idare mahkemesinin yargı çevrelerindeki mahkemelerde bulunması hâlinde, dosyaların yine Danıştay’a gönderilmesi gerekmektedir.

Bağlantılı davaların aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresindeki mahkemelerde bulunması hâlinde ise, dosyalar o yer bölge idare mahkemesine gönderilir.

Bağlantı konusunun incelenmesi:

Bağlantı konusunun Danıştay’da incelenmesi: Danıştay’ın dava konusu uyuşmazlığı incelemeye yetkili dairesi, bağlantı talebi bulunan dava dosyalarını öncelikle ve ivedilikle inceler ve karar verir.

Bağlantı konusunun bölge idare mahkemesinde incelenmesi: Bölge idare mahkemesi bağlantı talebi olan dava dosyalarını öncelikle ve ivedilikle inceler ve kararını verir:

  • Bölge idare mahkemesi tarafından verilen karar, bağlantının bulunduğu yolunda ise, yetkili mahkeme kararda belirtilmek suretiyle dosyalar yetkili mahkemeye gönderilir. Durum ayrıca diğer mahkemeye de duyurulur. Yetkili kılınan mahkeme durumu ilgililere bildirir.
  • Bölge idare mahkemesi tarafından verilen karar bağlantı olmadığı yolunda ise, dosyalar ilgili mahkemelere geri gönderilir.

Davaların Ayrılması: Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya re’sen (kendiliğinden) karar verebilmektedir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder.

Davaların ayrılmasına karar verildikten sonra, her dava için ayrı dosya açılır. Yeniden dilekçe vermeye gerek yoktur