VERİMLİLİK YÖNETİMİ - Ünite 4: İşbilim ve Verimlilik Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: İşbilim ve Verimlilik

Tanımlar

Amerika Birleşik Devletleri’nde “insan faktörü mühendisliği”, İskandinav ülkelerinde “biyoteknoloji”, Avrupa ve diğer ülkelerde “ergonomi”, Almanlar’da “işbilim” kavramları birbirinin yerine kullanılan kavramlardır. Ancak bazı yerlerde ergonomi yerine kullanılmakla birlikte “işbilim” kavramı, ergonominin ötesinde, insanın çalışmasının ekonomik ve sosyal yönlerini inceleyen bilim dalıdır. “İş süreçlerinin teknik ve sosyal alanlarla olan bağlarını analiz eden ve aşağıda sayılan amaçlara ulaşmayı sağlayacak düzenlemeleri öneren bir bilim dalı” olarak tanımlanan işbilimde de temel olarak amaçlanan, verimliğin arttırılmasıdır. İşbilimin bünyesinde yer alan alt alanlar ise iş fizyolojisi, iş yeri düzenleme, çevre koşulları, organizasyon, iş analizi ve iş etüdüdür. Kısaca işin insana ve insanın işe karşılıklı uyumunu konu alan “ergonomi”, Yunanca ergo (iş, çalışma) ve nomos (doğal yasa- kural) kelimelerinin birleşmesinden oluşmaktadır.

Ergonominin Sınıflandırılması: İşbilimin alt dalı gibi düşünülen ergonomi, endüstriyel psikoloji, iş etüdü, insan biyodinamiği gibi alanları çatısı altında toplayan, disiplinlerarası bir yaklaşımdır. Ergonomi kapsamındaki bilimsel alanlardan bazıları antropometri, fizyoloji, psikoloji, enformasyon, organizasyon ve iş güvenliğidir.

İşbilimin Tarihi

İnsanlar tarih boyunca çevrelerini ve çalışma ortamlarını iyileştirme çabasında olmuşlardır. Omuzlarda dengeli ve simetrik bakraçlarla yük taşınması, evlerde karanlık oda olmamasına dikkat edilmesi vb. gibi çalışmalar bu duruma örnek gösterilebilir ve bunlar çeşitlendirilebilir. Bu anlamda 1633–1714 yılları arasında yaşayan Bernardino Ramazzini’nin mesleki ve endüstriyel tıp alanındaki çalışmalarının işbilim ile yakından ilişkili ilk bilimsel çalışmalar olduğu ifade edilmektedir. 1857 yılında Polonyalı bir bilim adamı olan Wojciech Jastrzebowski “ergonomi” kelimesini bir makalesinde ilk kez kullanmakla birlikte sistematik çalışmalar bu yayından yaklaşık 100 yıl sonra başlamaktadır. Tarihsel anlamda temel gelişmenin İkinci Dünya Savaşı süresince insanmakine ara kesitinde yaşanan sorunların giderilmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmalar olduğu bilinmektedir. Türkiye’de bu konudaki çalışmalar ilk kez Milli Prodüktivite Merkezi (MPM) tarafından 1976 yılındaki bir seminerde ele alınmıştır. İlk kez 1987 yılında düzenlenen “Ulusal Ergonomi Kongresi”, Türkiye’de gerçekleştirilen ergonomik çalışmalar açısından oldukça önemlidir.

İşbilim-Verimlilik İlişkisi

İşbilimin amaçlarından biri verimliliğin arttırılmasıdır. Bunun yanında zararsız, yapılabilir, dayanılabilir iş koşullarını sağlamak; iş içeriği, işin çevre koşulları ile ilgili sorunları incelemek, kuralları belirlemek; işgörene işin özelliğine uygun serbestlik vererek, yeteneğini geliştirmek ve işgörenin yaptığı işten mutlu olmasını sağlamak diğer amaçlar arasında sayılabilir. İşbilim çalışmaları kapsamında çevrenin tasarlanması ve düzenlenmesine geçilmeden önce ilk aşamada insan ve çevresi arasındaki etkileşimin incelenmesi gerekmektedir. Bu inceleme noktasında iş etüdü çalışmaları, kilit öneme sahiptir. İş etüdünün alt dalları olan hareket ve zaman etüdünün temel amaçlarından biri işleri kolaylaştırarak yorgunluğu azaltmaktır. Metot etüdü sonucunda önerilen yeni sistem kısa sürede değerlendirildiğinde başarılı gibi görünse de ergonomik faktörler dikkate alınmadığında uzun dönemde sistemin başarısız olması kaçınılmazdır.

İşin Tanımı

İş temel olarak zihinsel ve bedensel faaliyette bulunarak bir çıktı oluşturmaktır. İşbilime konu olan işin iş, çalışma yeri ve işi yapan kişi olmak üzere üç boyutu bulunmaktadır. İş çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir. Temel olarak işleri “fiziksel” ve “zihinsel” olarak ikiye ayırmak mümkündür.

Fiziksel (Enerjiye Dayanan) İş: Bedensel faaliyetlerle ortaya konan iştir, kaslarda üretilen kuvvetin dışa dönük uygulamasıdır.

Zihinsel (Bilgiye Dayanan/Mental) İş: Bilginin işlenmesi ve üretilmesi şeklinde zihinsel faaliyetlerle ortaya konan iştir.

Antropometri

Yunanca Antrop(o)s (insan) ve metikos (ölçü) (bazı kaynaklarda “metrein” (belirleme)) kelimelerinin birleşmesinden oluşan antropometri “insan vücudu ölçülerini konu edinen bilim dalıdır. İnsan hareketlerinin baş, gövde ve üst taraf ile alt taraf açısından sınırlı oluşu antropometrik çalışmalar açısından önemlidir. İş yerinin doğru düzenlenmesinde antropometrinin yararları şu şekilde sıralanabilir:

  • İnsan vücudunun tümü veya iş açısından baş, kol, ayak, bacak gibi organların boyutları,
  • Vücudun doğal konumu,
  • Eklemlerin hareket alanı, eklemlerle birbirine bağlı elemanların boyutları, ulaşım mesafeleri,
  • Ulaşılabilen hacim içerisinde uygulanabilen kuvvetler
  • Anatomik-optik, bakış ve görüş alanlarının sınır şartlarını ve gözün rahat bakış eksenini de dikkate alarak hacimsel olarak görülebilecek bölgenin belirlenmesi.

İnsanın Enerji Verimliliği

İnsan vücudu bir makineye benzetilirse, tüm kaynakların olduğu gibi enerjinin de verimli kullanılması gerekliliği görülecektir. Enerji tüketimi değerlendirilirken göz önünde bulundurulması gereken faktörler şunlardır:

  • İşin özellikleri,
  • Her hareketin tekrar sayısı,
  • İşin yapıldığı süre,
  • Vücut pozisyonu, duruş ve oturuş şekilleri.

İnsan Vücudunun Doğru Kullanımı: Bir işin yapımında kullanılan ilk ve en önemli araç, dolayısıyla işbilimin en önemli unsuru, insandır. İnsanın vücudunu doğru kullanması sistemin sürekliliği açısından çok önemlidir. Çalışma duruşu, işgörenin çalışma süresince baş, gövde, kol ve bacaklarının aldığı pozisyonu ifade eder. Ramazzini 1713 yılında yaptığı çalışma ile uygun çalışma duruşlarının nemini ortaya koymuştur. Bu çalışmada düzensiz hareketlerin ve doğal olmayan duruşların insan vücuduna zararlı sonuçları gösterilmektedir.

Yorgunluk

Yorgunluk “daha önce zorluk duymadan yapılan işin giderek artan zorlanma duygusu ve azalan verim ile yapılma durumu” veya “kaslarda artık maddelerin birikmesi nedeniyle kasların çalışma kapasitesinin düşmesinin bir sonucu” olarak tanımlanmaktadır. Yorgunluk çeşitleri şunlardır:

  • Kas yorgunluğu
  • Genel bedensel yorgunluk
  • Göz yorgunluğu
  • Zihinsel yorgunluk
  • Sinirsel yorgunluk
  • Monotonluk
  • Kronik yorgunluk
  • Periyodik yorgunluk

Yorgunluğun Nedenleri: Genel anlamda bakıldığında motivasyon eksikliği, işe karşı ilgisizlik, özel beceri gereksinimi, iş hızının çok yavaş olması, çalışma ortamının uygun olmaması, belli bir güne yetiştirilmek zorunda olan faaliyetler, duygusal stresler, yetersiz bilgi ve çok fazla yüklenme, çevre koşulları (ışıl, gürültü, klima vb.), gece-gündüz değişimi, sorumluluk, ast-üst çatışmaları, hastalık hâlleri, beslenme gibi faktörlerin yorgunluğa neden olduğu ifade edilmektedir.

Yorgunluk Belirtileri: Yorgunluk belirtileri fizyolojik ve psikolojik olarak izleyen şekilde sıralanabilir. Fizyolojik belirtiler bedensel ve zihinsel faaliyetlerde performans düşüklüğü, aynı performans için daha fazla enerji harcama, kaslarda ağrı, hatalarda artış, iş kazalarında artış, uyku hâli, koordinasyon bozukluklarıdır. Psikolojik belirtiler ise konsantrasyon ve dikkat azalması, yavaşlayan ve azalan algı, motivasyonda düşüş, can sıkıntısı, çabuk öfkelenme, kolay düşünememe ve sosyal ilişkilerde problem yaşanmasıdır.

Yorgunluğun Azaltılması İçin Öneriler: İşin ağırlığından kaynaklanan yorgunluğun önüne geçilmesi için ağır ve hafif işlerin dönüşümlü olarak yapılması, uzun süren işten sonra daha hafif işe geçilmesi, çalışma koşullarında ve yöntemlerde iyileştirme yapmak çözüm önerileri olarak sayılabilir.

Monotonluk

İşin sürekli tekrar edilmesinin yanında işin işgörenin eğitimi ve yeteneği ile kıyaslandığında, beceri açısından hafif veya orta zorlukta olması da monotonluğa neden olmaktadır. İşin cazibesinin olmayışı ve dar kapsamlı oluşu da diğer nedenlerdendir. Yalnızlık, mola olmaması, bedensel hareket eksikliği, sıcak veya loş ortam, motivasyon eksikliği, işi sevmeme gibi faktörler de monotonluğa dolaylı olarak etki etmektedir. Monotonluğun sonuçlarına bakıldığında iş kazaları, mutsuzluk, his dünyasında basitleşme ve kapasite düşüklüğü görülmektedir.

Stres

Kısaca stres “tehdit edici çevre özelliklerine karşı kişinin gösterdiği tepki” şeklinde tanımlanabilir. Stresin kişinin çevresiyle uyum problemi yaşaması olarak da ifade edildiği görülmektedir. Genel anlamda strese neden olan faktörler beş grupta incelenebilir. Bunlar İşin kendisinden kaynaklanan stres faktörleri, ,işgörenin kendi konumundan kaynaklanan stres faktörleri, maddi çevreden kaynaklanan stres faktörleri, sosyal çevreden kaynaklanan stres faktörleri ve işgörenin kişiliğinden kaynaklanan stres faktörleridir.

İş Sağlığı ve Güvenliği

İnsanın unutkanlığı, beklentiler ile araç-gereçlerin uyumsuzluğu, bilgi işlem yeteneğinin sınırlı olması, risk düzeyini iyi tahmin edememek, değerlendirme hataları, algı organlarının sınırlı kapasitesi, ortam stresleri vb. birçok faktör etkileşim hâlinde kazalara neden olur. Ergonomik yaklaşımlar, iş kazalarının en aza indirilmesinde büyük rol oynamaktadır. Güvenliği sağlama yöntemleri doğrudan, dolaylı ve uyarıcı güvenlik olmak üzere üç bölümde incelenebilir. Bunlar doğrudan güvenlik, dolaylı güvenlik ve uyarıcı güvenliktir.

İklim

İş yerinde iklim, işin yapıldığı ortamda havanın sıcaklığı, nem oranı, hava akımı ve ısıl radyasyon (ışınım) bileşenlerinden oluşan çevre şartlarını ifade etmek için kullanılmaktadır. Çalışanlar ancak kendilerini rahat hissedince verimli çalışabilir. Olumsuz iklim koşulları ergonominin kişiye dönük boyutları olan yorgunluk, stres gibi faktörleri de etkiler. Örneğin sıcak ve nemli hava bir araya geldiğinde ayrı ayrı etkilerinden daha fazla etkiye sahiptir. Bu bağlamda “işgörenin çalıştığı ortamda bulunduğu hacme, giysi ve çalışma düzeyine (dolayısıyla harcadığı enerjiye) ve ortamdaki klima büyüklüğüne bağlı olarak algıladığı termik huzur/rahatsızlık hissi” olarak tanımlanan “termik konfor duygusu” tanımı önemlidir.

Sıcaklık: İşgörenin çalışma ortamının sıcaklığı çok önemlidir. Normalden düşük veya yüksek sıcaklıklar insan sağlığına olumsuz etki etmektedir. İş açısından yaklaşıldığında da her iki durumda verimliliğin azaldığı görülmektedir. Burada önemli olan nokta kişinin kendisini rahat hissettiği sıcaklıktır zira sıcaklık algısı da kişiden kişiye değişiklik göstermektedir.

Nem: İşgörenin çalışma ortamının rahat olması için ortalama nem oranının %50 olması uygun görülmektedir. Bu oran mevsime göre de değişiklik göstermektedir. Kışın nemin %30’un altına düşmemesi beklenirken, yazın nem oranının %40-60 arasında değişebileceği ifade edilmektedir.

Hava Akımı ve Havalandırma: Hava akımı oluşturulmadığı zaman aşırı terleme, yorgunluk ve baş ağrısı gibi sağlık problemlerinin oluşması ve dolayısı ile çalışma hızının yavaşlayarak verimliliğin düşmesi beklenmektedir. Ayrıca söz konusu problemler kazalara da neden olabilir. Bu olumsuz durumların önüne geçmek için, çalışma ortamında uygun hava akımını sağlamak adına en basitinden kapı ve pencereler açılabilir. Ancak her çalışma ortamı için bu bir çözüm olmayabilir. Bu anlamda aspiratör gibi mekanik havalandırıcılar kullanılması alternatifleri değerlendirilebilir.

Gürültü

Çalışma alanlarındaki çevre koşulları içinde gürültü, işgörenin iş yükünü etkileyen en önemli faktör olarak tanımlanmıştır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı meslek hastalıklarının %10’unun gürültü sonucu meydana geldiğini ifade etmektedir ki meslek hastalıklarının çoğu tedavi edilebilmesine karşın işitme kayıplarının tedavi edilememesi çalışma ortamında gürültü kontrolüne önem verilmesi gerektiğini göstermektedir. Gürültünün insan üzerinde birtakım etkileri vardır. Bu etkiler fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik etkiler şeklinde sınıflandırılabilir. Gürültüden korunmak için üç tür önlem alınabilir. Gürültüyü kaynağından yok etmek, birincil önlemler kategorisinde değerlendirilebilir. Ancak bu her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumda ikincil önlemler kategorisinde olan gürültünün yayılmasını önlemeye başvurulabilir. Kişisel koruyucularla gürültünün etkilerinden korunmak ise üçüncül önlemler kapsamında değerlendirilebilir. Tıkaç, kulaklık, özel baret ve özel elbise bu anlamda kullanılan araçlardır.

Aydınlatma

Çalışma ortamındaki insanların göz sağlığını koruyan, işin kalitesini ve hızını arttıran, yansımaya, parlamaya, titreşime neden olmayan, bütün alana yeterli derecede (ne az ne fazla) yayılan aydınlatma iyi bir aydınlatma olarak ifade edilebilir. İyi bir aydınlatma görme keskinliğini arttırması, iş kazalarını azaltması, başarıyı artırması, yorgunluğu azaltması, işi hızlandırması gibi olumlu etkilere sahipken kötü bir aydınlatma baş ağrıları ve moral bozukluklarına yol açar. Çalışma ortamının özelliğine göre, genel (merkezi) aydınlatma veya yerel (bölgesel) aydınlatma kullanma seçenekleri değerlendirilebilir. Merkezi aydınlatma, bir alanın genellikle tavan olmak üzere bir merkezden aydınlatılmasıdır. Genel aydınlatmanın yetmediği, fazla aydınlık olması gereken bölümlerin aydınlatılması içinse yerel aydınlatma tercih edilir. Yerel aydınlatma ile çalışma alanı gölgesiz, net bir şekilde görüleceği için çalışma masalarında da tercih edilebilir.

Titreşim

Titreşim çalışma veriminin yanı sıra, sağlık ve güvenliğe olan etkileri nedeniyle de önemlidir. Örneğin sağlık açısından sinir, dolaşım ve sindirim sistemi üzerinde etkilidir. Bu etkileri göz önünde bulundurulduğunda işbilimin inceleme alanında olduğu görülmektedir.

Zararlı Maddeler

Zararlı maddeler, çalışma ortamında sağlığa zararlı olabilecek nitelikte tüm katı, sıvı ve hava içinde uçuşan maddeler şeklinde tanımlanmaktadır. Hava içerisinde uçuşan maddelerin meydana getirdiği toz, duman, gaz ve buhar en önemli zararlı maddeler olarak ifade edilmektedir. İş ortamındaki zararlı maddelerin neden olduğu hastalıklar meslek hastalıkları içerisinde önemli bir yer tutmakta; rahatsız edici düzeyden başlayıp ölümcül hastalığa kadar artan düzeyde etkileri olabilmektedir. Bu etkilerin en önemlileri kronik solunum sistemi hastalıklarıdır. Radyasyon da önemi son zamanlarda giderek artan zararlı maddelerdendir.

Temizlik ve Bakım

Temizlik ve bakım konusu diğer çevresel ergonomik faktörlerle yakından ilişkili bir konudur. Temizlik ve bakım kazaların önlenmesine katkıda bulunurken verimliliği de arttırıcı bir unsurdur.

Koku

Bir ortamda bulunan insanların vücutlarından yayılan kokuların yanı sıra o ortamda içilen sigara, yenen yemek ile işte kullanılan malzemelerin kokuları birleşip farklı ve rahatsız edici kokular oluşturabilir.

Çalışma Alanının Düzenlenmesi

İş yerinin düzenlenmesi, fiziksel imkânların geliştirilerek işbilimin hedeflerine ulaşması açısından temel öneme sahip bir konudur. Ortamda yer alan makine, araç-gereç ve eşyaları yerleştirmeden önce duvar ve tavanların kirlenmeyi, nemlenmeyi önleyecek ve gürültü iletimini azaltacak şekilde kaplanmaları önemlidir. Aynı şekilde yerler de kaymayı ve titreşimi önleyecek şekilde kaplanmalıdır. Rahatsızlık veren ve tehlikeli işlerin yalıtılmasına özen gösterilmelidir.

Araç- Gereç Ergonomisi

Bir işin verimli bir şekilde yapılmasını sağlayan çevresel faktörler arasında araç-gereçler de önemli bir yer tutar. İşe, işi yapan kişiye ve işin yapılacağı yere uygun araçgereç seçilip kullanılmasının işleri kolaylaştırıcı etkisi bulunmaktadır. Bu özellikler dikkate alındığında yorgunluğun ve zorlanmaların azalmasının yanı sıra kazalar da önlenmiş olacaktır. İnsan vücudunun antropometrik ölçüleri değiştirilemeyeceğine göre araç gereçlerin insana uyumlandırılması ergonominin ilgi alanındadır.

Oturma Araçları Ergonomisi: Her iş yerinde ister ev ortamında olsun oturmak için kullanılan oturma araçlarının ergonomik olması işlerin verimli yapılabilmesi ve sağlık açısından oldukça önemli bir konudur. Yanlış oturma pozisyonu sonucunda boyun, baş ağrısı, kalp-kan dolaşımı, parmak, bilek, tendonlar, ağır bacak kasları,sindirim, sırt, omuz gibi yerlerde rahatsızlıklar oluşabilir. Bu durum özellikle yaşlı ve özürlüler için daha da önemlidir. En iyi oturma aracını bulmak için dikkat edilmesi gereken noktalar dört madde hâlinde özetlenebilir.

  • Aktiviteye uygunluk
  • Boy ve ağırlıklara uygunluk
  • Kişi için en uygun yüksekliğin bulunması
  • Kişi için en uygun duruşun bulunması

Araç-Gereçlerin Depolanması: Bir çalışma ortamında yer alan araç-gereçlerin depolanması ergonomik açıdan önemli bir konudur. Bunun için öncelikle çalışma alanında yeterli depolama alanlarının bulunması gerekmektedir. Araç-gereç depolanmasında da bazı noktalara dikkat edilmesi faydalı olacaktır. Öncelikle araç-gereçlerin ve eşyaların yerleri belirli olmalıdır ve her zaman aynı yerde bulunmalıdır. Araçlar-gereçler nerede kullanılacaksa o bölümün yakınında yer alan depolama alanına yerleştirilmelidir. Bir depolama alanına yerleştirilen araçgereçlerin hangileri daha çok kullanılıyorsa, onlar en kolay erişilebilen noktalara konulmalıdır. Araç-gereç ve eşyalar ayrı ayrı depolanmalıdır. Şüphesiz bu nokta depolama alanının yeterliliği en önemli faktördür. Tehlikeli maddelere ulaşım zorlaştırılmalıdır.

Makine-İnsan Etkileşimi

Bir iş sisteminde birden çok makine ve çok sayıda gösterge ve kontrol mekanizması yer aldığı düşünüldüğünde hataların en aza indirilmesi ve verimliliğin arttırılması amacıyla sistemin bütüncül bir anlamda uyumlu çalışması gerekmektedir. Bu anlamda üç tür uyum sağlanması öngörülmektedir. Bunlar gösterge ile operatör arasında (uyarı-uyarı uyumu), operatör ile kumanda elamanı arasında (reaksiyon-reaksiyon uyumu), gösterge ile kumada elemanı arasında (uyarı-reaksiyon uyumu)dur.

Göstergeler: Birinci ara kesit olarak da adlandırılan göstergeler, kullanıcıya kontrol ettiği makinenin o andaki çalışma durumunu ile ilgili hız, devir sayısı, sıcaklık, basınç, yakıt miktarı vb. bilgileri sunar. Bu noktada göstergelerin ilettiği bilgilerin zaman içerisinde değişen bilgiler olduğunu hatırlatmakta fayda vardır. Bunların yanı sıra arıza durumlarında da uyarır. Sonuç olarak göstergeler bu bilgilerin duyu organları tarafından doğrudan veya dolaylı algılanmasını sağlamaktadır. Bu algılamayı arttırmak için zemin renginin konstrast oluşturacak şekilde seçilmesi gerekmektedir.

Kontrol Mekanizmaları: İkinci ara kesit olarak da adlandırılan kontrol mekanizmaları (kumanda elemanları) göstergeler aracılığıyla elde edilen veriler bilişsel anlamda işlendikten sonra ortaya çıkan sonucun sisteme aktarılmasını sağlayan arakesitlerdir. Bu anlamda makineden insana bilgi akışını sağlayan göstergelerin aksine insandan makineye bilgi akışını sağlamaktadır. Kontrol mekanizmaları yoluyla bir işlem başlatılır, hızlandırılır, yavaşlatılır veya bitirilir. El ve ayak kontrol mekanizmaları şeklinde iki tür kontrol mekanizması olabilir. Kontrol mekanizmaları tasarımında nüfus stereotipleri çok önemlidir. Batı Avrupa’dakiler sağdan, ileri doğru veya saat yönünde olan bir hareketin içgüdüsel olarak çalışmayı başlatacağı ve arttıracağını düşünürler. Amerika’da ışık açma kapama düğmelerinin aşağıda olması kapalı anlamında iken, İngiltere’de açık olması anlamına gelmektedir. Uluslararası anlamda standartlaşmış uygulamalar çok azdır.