VETERİNER MİKROBİYOLOJİ VE EPİDEMİYOLOJİ - Ünite 8: Mikoplazmalar ve Spiroketler Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 8: Mikoplazmalar ve Spiroketler
Mikoplazma
Genel Özellikleri
Mikoplazmalar, Gram belirsiz, hücre duvarı olmayan, pleomorfik şekilli, hareketsiz, sporsuz, kapsülsüz ve fakültatif anaerob bakterilerdir. En sık rastlanan şekli 0.3- 0.8 µm çaplı kokoid hücrelerdir; ayrıca uzun şamentöz, halka, yıldız ve amipsi şekillerde de görülebilirler. Sitoplazmik membranları lipid, karbonhidrat ve protein içeren 3 tabakalı “ünit membran” denilen yapıdan oluşur. Gram yöntemi ile boyanmamalarına rağmen, Giemsa, Castaneda, Machiavello metodlarıyla daha iyi boyanırlar. Bireysel morfolojileri en iyi karanlık saha ve faz kontrast mikroskopta incelenir. Zor üreyen bakterilerdir; bu nedenle besi yerlerine at serumu, maya özeti, DNA, penisilin, talyum asetat gibi özel maddeler eklenerek üremeleri desteklenir. Optimal üreme 7.2-7.8 pH’da, %5- 10’CO2 li ve nemli ortamda, 37°C’de, 5-7 gün inkubasyon ile sağlanır. İnkübasyon sonunda çoğunlukla gözle görülmeyen, ancak stereomikroskop ile görülebilen tipik “sahanda yumurta” veya “ortası düğmeli” şekilde koloniler oluştururlar. Mikoplazmalarda görülen bu koloni şekline L-koloni formu da denir.
Epidemiyoloji
Mikoplazma türlerinin sebep olduğu “sığır bulaşıcı plöropnömonisi”, “bulaşıcı agalaksiya” ve “salgın keçi ciğer ağrısı” Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE)’nün bildirilmesi zorunlu hastalıklar listesinde yer alan önemli infeksiyöz hastalıklardır. Sığırların bulaşıcı plöropnömonisi Asya ve Afrika’da endemik, Türkiye’nin de yer aldığı bazı Akdeniz ülkelerinde sporadik olaylar halinde gözlenmektedir. İnfeksiyon ayrıca yabani ruminantlarda da görülür. Bulaşma, hasta hayvanların öksürük ve burun salgıları ile çıkartılan etkenin hayvanlar tarafından solunum yoluyla alınması ile olur. Koyun ve keçilerde görülen “bulaşıcı agalaksiya” hastalığı dünyada yaygın olarak bulunur. İnfeksiyon Türkiye’de de endemik seyreder. Hastalık etkenleri infekte hayvanlardan süt, göz- burun akıntısı ve eklem akıntıları ile çevreye yayılır. Ayrıca dışkı, idrar ve genital sistem akıntılarında da etkenler bulunabilir. Klinik belirtiler ortadan kalkana kadar sütle en az 12 ay saçılır. Hayvanların iyileşmesinden sonra da bir yıldan fazla süre vücutta kalabilir ve çevreye yayılabilir. Mycoplasma capricolum subsp. capripneumoniae’nin neden olduğu “bulaşıcı keçi ciğer ağrısı” Türkiye’de bazı bölgelerde sporadik veya endemik olarak görülür ve önemli ekonomik kayıplara neden olur. Hastalık başlıca keçileri etkiler, nadiren koyun ve yabani ruminantlarda da görülür, ancak sığırlarda hiç gözlenmez.
Laboratuvar Tanısı
İnfeksiyon yerleşimine göre hasta hayvanların burun akıntısı, göz-burun svabı, bronkoalveoler lavaj sıvısı, eklem sıvısı ve süt; ölen hayvanların ise meme, meme lenf yumruları, lezyonlu akciğer, mediastinal lenf yumruları, plöral sıvı gibi materyalleri laboratuvarda incelenir. Ayrıca serolojik testler ile kan serumları incelenir.
Bakteriyolojik Tanı: Değişken morfolojileri nedeniyle mikoplazma türlerini ayırt etmek mümkün olmadığı için materyallerden direkt bakı yapılmaz. Mikoplazma türlerini izole etmek için at serumu, maya özeti, talyum asetat ve penisilin içeren özel katı ve sıvı besiyerleri kullanılır. Lezyonlu doku ve organlardan hazırlanan homojenat ve solunum sistemi salgıları ve süt gibi sıvı örneklerden 10 katlı dilusyonlar hazırlanır. Bu dilusyonlardan katı ve sıvı besi yerine ekim yapılır. Lezyonlu akciğer ve lenf yumrularından katı besi yerine direkt sürülerek de ekim yapılır. Ekim yapılan katı ve sıvı besi yerleri 37°C’de, %5 CO2’li ve nemli etüvde 5-7 gün bekletilir ve her gün üreme yönünden kontrol edilir. Mikoplazmaların identifikasyonunda ilk aşama L-formlarından ayrımının yapılmasıdır. Bunun için iki yöntem vardır; birincisi elde edilen ortası düğmeli kolonilerin penisilin içermeyen besi yerlerine ekilmesi, ikincisi kolonilerin Dienes boyası ile boyanmasıdır.
Serolojik Tanısı: Direkt ve indirekt florasan antikor testi besilerindeki karışık kültürlerde mikoplazma kolonilerinin ayrılmasında kullanılır. Ayrıca bu teknik ile infekte hayvanların doku ve sıvılarındaki mikoplazmalar da belirlenebilir. ELISA ve komplement fikzasyon testleri hem doku ve sıvılardaki antijenleri, hem de infekte hayvanlarda mikoplazma türlerine karşı oluşan antikorları saptayan oldukça duyarlı testlerdir.
Üreaplazma
Genel Özellikleri
Üreaplazmalar Gram belirsiz, hücre duvarı olmayan, pleomorfik şekilli, hareketsiz, sporsuz, kapsülsüz ve fakültatif anaerob bakterilerdir. Koloni büyüklükleri mikoplazmalardan daha küçüktür ve düğmeli koloni yaygın değildir. Üreme gereksinimleri mikoplazmalar gibidir. Ancak bunlardan farklı olarak besiyerinde üre kullanılırken talyum asetat kullanılmaz. Üreaplazma cinsi içersinde bulunan türlerden Ureaplasma diversum, sığırlarda granüler vulvitis, infertilite, abort, ölü doğum, üriner ve solunum sistemi infeksiyonlarına neden olur. Ureaplasma canigenitalium, köpeklerde genitoüriner sistem infeksiyonları ve infertilite, Ureaplasma cati ve Ureaplasma felinum ise kedilerde solunum ve üriner sistem infeksiyonlarından sorumludur.
Epidemiyoloji
U. diversum, sağlıklı boğaların prepusyum ve uretrasının normal şorasında bulunur. Dişilere çiftleşme ile bulaşır. Ayrıca suni tohumlama gibi uygulamalar sırasında da bulaşma olur. Üreaplazmalar mukozal yüzeylerde fırsatçı patojendirler. Üreyihidrolize ederek amonyak oluşumuna ve konakçı dokusunda hasara sebep olurlar.
Laboratuvar Tanısı
İnfekte hayvanlardan alınan mukozal kazıntı, svap, aborte fetus gibi materyaller laboratuvarda incelenir. Direkt mikroskopik bakının tanıda bir değeri yoktur. Laboratuvarda cins düzeyinde identifikasyon için Mikoplazmalarda uygulanan testler (Dienes boyası, digitonin duyarlılık testi, üreaz testi) uygulanır. Üreaplazmalar üreaz testinin pozitif olması ile Mikoplazmalardan ayrılır.
Erisipelotriks
Genel Özellikleri
Erysipelotriksler Gram pozitif, küçük çomak şeklinde, hareketsiz, sporsuz, kapsülsüz, fakültatif anaerob bakterilerdir. Kan ve serum içeren besiyerlerinde 5- 42°C’ler arasında üreyebilirler. Erysipelothrixrhusiopathiae ve Erysipelothrix tonsillarum olmak üzere iki tür içerir. E. rhusiopathiae, domuzlarda “domuz erisipeli”ni oluşturur. E. Tonsillarum ise sağlıklı domuzların tonsillerinden ve sulardan izole edilir, patojen olarak kabul edilmez.
Epidemiyoloji
Erysipelothrix rhusiopathiae doğada yaygındır, lağım sularında, hayvan dışkıları ile kontamine olmuş toprak, su vb. yüzeylerde, tatlı-tuzlu su balıklarının bağırsaklarında ve deri yüzeylerinde bulunur. Sığır, koyun, domuz gibi birçok hayvan bağırsak ve tonsillerinde bu etkeni taşır. Özellikle hastalığın akut safhasında etken dışkı ile çok miktarda dışarı atılır. Diğer hayvanlara bulaşma genellikle dışkı ile kontamine olmuş yem ve suyun sindirim yoluyla alınması ile meydana gelir. Etken vücuda girdikten sonra yayılımı konakçının immun durumuna göre değişir. Özellikle 3-18 aylık domuzlarda tedavide gecikilirse bakteriyemi sonucu yüksek ölüm oranları görülür.
Laboratuvar Tanısı
Hasta hayvanın kanı, ölmüş hayvanın karaciğer, dalak, kalp ve sinovyal dokuları incelenir. Deri lezyonlarından etkenin izolasyonu nadirdir. Örneklerden preparat hazırlanır ve Gram boyama yapılır. Hastalığın akut formunda alınmış olan örneklerde etken Gram pozitif küçük çomaklar halinde; kronik formda ise uzun-kıvrık çomaklar halinde görülür. Serolojik testlerin teşhiste önemi yoktur.
Leptospira
Genel Özellikleri
Leptospiralar Gram negatif, 0.1-0.2 x 6-12 µm boyutlarında, sarmal şekilli hareketli, sporsuz, kapsülsüz ve aerobik bakterilerdir. Gram negatif olmalarına rağmen Gram yöntemi ile iyi boyanamazlar. Dokularda gümüşleme yöntemleri (Levaditi, Fontana) ve immunoenzimatik boyama teknikleri kullanılır. Spiral yapılarının ortasında boydan boya uzanan “aksial filament” denilen endoşagella niteliğinde hareket organelleri bulunur. Leptospira türleri hayvanlarda ve insanlarda “leptospirozis” hastalığına neden olurlar. Leptospirozis, başlıca anemi, sarılık, hemoglobinuri, hematuri, yüksek ateş semptomlarıyla seyreden, septisemi sonucu abort, ölü doğum, agalaksi, gibi klinik bulgulara da sebep olan zoonoz özellikte bulaşıcı bir infeksiyöz hastalıktır. Leptospira cinsi içersinde iki tür bulunur. Bunlardan L. interrogans patojenik serovarları içerir, L. bişexa ise doğada yaygın olarak bulunan saprofitik serovarları içerir. Leptospiraların genetik tiplendirilmesi sonucu farklı genetik yapıya sahip 13 patojenik tür tanımlanmıştır: L. alexanderi, L. bişexa, L. borgpetersenii, L. fainei, L. inadai, L.interrogans, L. kirschneri, L. meyeri, L. noguchii, L. parva, L. santarosai, L. Weilii ve L. wolbachii.
Epidemiyoloji
Leptospirozis Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’nün bildirilmesi zorunlu hastalıklar listesinde yer alır. Hayvanlarda leptospirozise neden olan leptospira serovarları ülkelere ve bölgelere göre değişiklik gösterir. Sıcak, nemli, yağışlı iklimler, bataklıklar, alkali karakterli organik madde içeren topraklar, gölet ve göller, havuzlar, pirinç tarlaları ve mezbaha suları gibi yerlerde bol miktarda bulunurlar ve uzun süre canlı ve infektif kalırlar.
Laboratuvar Tanısı
Hastalığın laboratuvar tanısı için idrar, antikoagulanlı kan, organ örnekleri, aborte fetus, genital sistem sıvıları, vücut sıvıları ve serum kullanılır. İdrarın asit yapısı nedeniyle leptospiraların ölmesini önlemek için, idrarın laboratuvara çok hızlı ulaştırılması ve incelenmesi gerekir. İdrar, antikoagulanlı kan ve vücut sıvılarından hazırlanan preparatlar karanlık saha mikroskobunda incelenir. Spiral şekilli tipik leptospiralar aranır. Etkenler görülemez ise sıvılar santrifüj edildikten sonra tekrar incelenmelidir. Leptospiraların izolasyonu için kan, idrar ve organ süspansiyonlarından besi yerlerine ekimler yapılır. Leptospirozis tanısında referans serolojik test mikroskobik aglutinasyon testidir. Testte canlı ya da formalinli antijen kullanılır, ancak formalinli antijen kullanımında çapraz reaksiyonlar olması nedeniyle genellikle canlı antijen tercih edilir. DNA hibridizasyon metotları ve direkt PCR metotları doku ve sıvılardaki leptospiraları belirlemekte kültür metoduna alternatif olarak kullanılmaktadır.
Borrelia
Genel Özellikleri
Borrelialar Gram negatif, sarmal şekilli, hareketli, sporsuz, kapsülsüz ve mikroaerofilik bakterilerdir. Leptospiralara göre daha uzun, daha geniş bir yapıları vardır ve kıvrımları daha seyrektir. İn-vitro olarak üretilmeleri çok zordur. Borrelia burgdorferi türü, köpekler başta olmak üzere at, sığır, koyun, kedi ve insanlarda “Lyme hastalığı”na neden olur. B. Burgdorferi dışında 12 borrelia türü daha Lyme hastalığı veya borreliozis olarak nitelenen hastalıklardan sorumludur.
Epidemiyoloji
Evcil hayvanlar arasında en yüksek infeksiyon riskine sahip olanlar köpeklerdir, bununla birlikte geyik, at, sığır ve kedilerde de Lyme hastalığı görülür. Fare, kirpi, kertenkele gibi küçük yabani hayvanlar ve kuşlar hastalığın rezervuarıdır. Keneler ise hastalık etkenini bulaştıran başlıca vektörlerdir.
Laboratuvar Tanısı
Laboratuvar tanısı amacıyla kan, sinovya sıvısı, serebrospinal sıvı, deri biyopsi örnekleri ve ölen hayvanların çeşitli organları incelenebilir. Eklem sıvıları ve diğer vücut sıvılarında karanlık saha mikroskobu ile incelemede büyük spiral yapılı etken görülebilir. Ayrıca doku ve eklem sıvılarından hazırlanan preparatlar Giemsa boyama ya da şorasan antikor tekniği ile incelenebilir. Vücutta etkene karşı oluşmuş antikorları ortaya koymak için indirekt florasan antikor testi ve ELISA en duyarlı metotlardır. Deri örnekleri, kan, serebrospinal sıvı, sinovyal sıvıda etkenin varlığına ortaya koymak için direkt PCR ve DNA hibridizasyon teknikleri uygulanabilir.