VİROLOJİ - Ünite 8: Koyun ve Keçilerin Önemli Viral Hastalıkları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Koyun ve Keçilerin Önemli Viral Hastalıkları

Giriş

Bu bölümde koyun ve keçilerde en sık görülen viral hastalıklar açıklanmıştır. Etken virüsle, etkin konakçı türleri ve oluşturdukları hastalıklar sayfa 139 tablo 8.1 de gösterilmiştir.

Mavidil Hastalığı

Evcil ve yabani ruminantlarn akut veya subklinik seyirli, sokucu sineklerle nakledilen viral bir hastalıktır.

Etiyoloji ve Epidemiyoloji: Etkeni Reoviridae ailesinin Orbivirus genusu içinde yer alan kübik simetrik yapıda ve zarfsız bir RNA virusüdür. Yağ çözücülere karşı dayanıklıdır ve bilinen 25 sterotipi vardır. Embriyolu yumurtalar, deneme hayvanları ve hücre kültürleri virüs üretimi için kullanılmaktadır. Başta koyunlar olmak üzere birçok hayvanda görülür. Direk temas yoluyla değil sokucu sinekler vasıtasıyla bulaşır. Bu sineklerin rüzgarla uzak bölgelere taşınması sonucunda mavidil salgınları ortaya çıkabilir.

Patogenez ve Klinik Bulgular: Kan hücreleri ve kan damarlarının endotel hücrelerinde çoğalır. Koyunlarda viremi 14-28 gün, sığırlarda 10 hafta kadar sürmektedir. Özellikle akciğer, kalp, bağırsaklar ve iskelet kaslarında ödem, hemoraji ve nekrozlara neden olur. Gebe hayvanlarda plasentayı geçen virus yavru atma (abortus) ve fötal anomalilerle sonuçlanan konjenital enfeksiyonlara yol açabilir. Perakut, kronik, hafif bastalık gibi değişik olgularla şekillenir. Ateş, öden, konjesyon önemli bulgulardır. İleri dönemlerde mukozalarda erezyonlar ve ülserler şekillenir. Burun girişindeki ödem ve kabuklanma solunum güçlüğüne neden olur. Dilde aşırı miktarda ödem oluşur ve dil şişip mavi-morumsu bir renk alarak ağızdan dışarı çıkar. Deride oluşan dermatitis nedeniyle yapağı dökülmesi gerçekleşir. Morbidite %80, mortalite %30 dur.

Teşhis: Karakteristik klinik bulgular ve epidemiyolojik gözlemle kolayca teşhis edilebilir. Otopside teşhis edilen ödemler, bağırsaklarda hemorajiler, karın ve göğüs boşluğunda sıvı toplanması, kalp lezyonları ve pnöymoni teşhis için önemli bulgulardır. Kesin teşhis laboratuvar yöntemleri ile yapılabilir. Serolojik teşhiste ELISA ve nötralizasyon testi kullanılabilir.

Korunma ve Kontrol:

  • Endemik bölgelerde koyunların korunması ve aşılama
  • Sokucu sinek mücadelesi
  • Gebe hayvanlar gebeliğin ilk yarısında aşılanmamalıdır
  • Yeni doğan kuzular maternal antikorlarla korunmaları sağlandığı için 4-6 aydan önce aşılanmamalıdır.

Border Disease

Sınır hastalığı (ilk olarak Galler ve İngiltere arasındaki sınır bölgesinde ortaya çıkmıştır) veya hairy shaker sendromu (klinik bulgular nedeniyle Avustralya ve Yeni Zelanda’da bu isimle anılmaktadır) olarak da bilinen border disease, kuzularda konjenital enfeksiyona bağlı olarak gelşen düşük doğum ağırlığı, kıl örtüsü bozuklukları, gelişme bozuklukları (konjenital anomali) ve sinirsel bulgularla ortaya çıkan viral bir enfeksiyondur. Genellikle erişkin koyunlarda hastalık bulguları görülmez.

Etiyoloji ve Epidemiyoloji: Flaviviridae ailesi içinde Pestivirus genusunda sınıflandırılan bir vürüs hastalık etkenidir. Hastalığın bulaştırılmasında temel rol persiste enfekte kuzulara aittir. Persiste enfekte kuzular yaşamları boyunca salgıları ve atıklarıyla virusu etrafa saçarlar. Border disease virusunun sağlıklı bireylere bulaşması ağız-burun yoluyla veya genital yolla gerçekleşebilmektedir. Hastalık tüm dünyada yaygındır.

Patogenez ve Klinik Bulgular: Koyun ve keçilerde sıklıkla görülür, sığırlarda da nadiren görülebilmektedir. Gebelik döneminde fetüsü aşarak plesantayı da enfekte edeblir. Yavrular klinik bulguları taşıyabileceği gibi hiç bir bulgu görülmeyedebilir. Erişgin gebelerde yavru atma, ölü doğum gibi vakalar da görülebilir. Canlı doğumlarda kıl örtüsü, iskelet ve sinir sistemiyle ilgili bulgular sıklıkla görülür.

Teşhis: Sürü bazında görülen tipik klinik bulgular hastalığın ön teşhisi için yönlendiricidir. Kesin teşhis için laboratuvar analizleri gerekir. Bu amaçla virus izolasyonu, ELISA, RTPCR, serum nötralizasyon yöntemleri gibi analizler kullanılmaktadır.

Korunma ve Kontrol: Korunmada izlenen başlıca yol virus taşıyıcısı olan persiste enfekte hayvanların belirlenerek sürüden ayrılmasıdır.

Küçük Ruminant Vebası

Keçi ve koyunların sindirim ve solunum sistemi lezyonlarıyla karakterize akut veya subakut seyirli viral bir hastalığıdır

Etiyoloji ve Epidemiyoloji: Etkeni Paramyxoviridae ailesinin Morbillivirus genusu içinde yer alan helikal simetrik yapıda ve zarflı bir RNA virusüdur. Hastalık Ortadoğu ülkeleri ile batı ve orta Afrika ülkelerinde yaygındır. Enfeksiyona koyunların keçilere oranla daha az duyarlı olduğu kabul edilmektedir.

Patogenez ve Klinik Bulgular: Sindirim sistemi ve üst solunum sistemi mukozalarında nekroz, erozyon, konjesyon ve hemorajilere neden olur. Şiddetli lezyonlar ince bağırsaklardan daha çok ağız, abomasum ve kalın bağırsaklarda yaygındır. Hastalığın geç safhasında öksürükle karakterize bronkopnöymoni gelişebilir. Genellikle 5-10 gün içinde ölüm gerçekleflir. Gebe hayvanlarda yavru atma oluşabilir. Morbidite ve mortalite genç hayvanlarda yetişkinlerden daha yüksektir.

Teşhis: Klinik, patolojik ve epidemiyolojik bulgular hastalığın teşhisine yardımcı olur. Kesin teşhis virüs izolasyonu ve identifikasyonu ile yapılabilir. Aynı amaçla RT-PCR da kullanılmaktadır.

Korunma ve Kontrol: Küçük ruminant vebası ihbar mecburi hastalıklar listesindedir. Hastalığın görülmediği ülkelere diğer ülkelerden hayvan girişine kontrollü olarak izin verilmeli ve şüpheli durumlarda bu ülkelerde eradikasyon (bir hastalığın belirli bir ülke veya bölgeden tamamen elemine edilmesi) programları yürürlüğe sokulmalıdır.

Maedi-Visna

Maedi solunum sistemini Visna ise sinir sistemini enfekte eder. Ülkemizde de görülen bir hastalıktır.

Etiyoloji ve Epidemiyoloji: Hastalık etkeni olan maedivisna virusü Retroviridaeailesinde Lentivirusgenusunda yer alan kübik simetrili ve zarflı bir RNA virüsüdür.

Patogenez ve Klinik Bulgular: Erken yaşlarda vücuda giren viremi yoluyla dağılır. Enfekte olan hayvanlardan virüs elemine edilemez ve yaşam boyu taşıyıcı konumunda olurlar. Akciğer lenf yumruları büyür ve pnöymoni tablosu oluşabilir. Etkilenen hayvanlar sürüden geri kalırlar ve zaman zaman yere yığılıp ayağa kalkamayabilirler. Bu hayvanlarda zayıflama, yüz kasları, dudaklar ve vücut kaslarında titreme, ataksi, hafif veya ağır felç olguları görülür. Bu klinik bulguların geliştiği hayvanlar birkaç yıla kadar yaşayabilir.

Teşhis: Hastalığın uzunca bir süreçte gelişmesi ve tipik bulguların her hayvanda görülememesi nedeniyle klinik bulgular teşhis için yeterli değildir, laboratuvar testleri gereklidir.

Korunma ve Kontrol: Hastalıktan korunma amacıyla uygulanacak en geçerli yöntem sürüye hastalık girişinin engellenmesidir. Bu amaçla hayvan alımlarının maedivisna hastalığından ari sürülerden yapılması tercih edilmelidir.

Keçilerin Artsitis-Ensefalitis Enfeksiyonu

Keçilerde eklem yangıları (poliartritis) oğlaklarda ise merkezi sinir sistemi enfeksiyonu şeklinde görülen bir hastalıktır.

Etiyoloji ve Epidemiyoloji: CAE virusu Retroviridae ailesinde Lentivirus genusunda sınıflandırılmış olan kübik simetrili ve zarflı bir RNA virusudur. Etken maedi-visna virusu ile yapısal benzerlikler göstermektedir. Hastalığın bulaşması çoğunlukla neonatal dönemde virus taşıyan kolostrum ve sütün tüketilmesiyle gerçekleşir.

Patogenez ve Klinik Bulgular: Organizmaya girdikten sonra viremi geçirerek vücutta yayılan virüs akciğerler, eklemler, MSS ve meme dokusunda çoğalarak tipik bulguların ortaya çıkmasına yol açar. Enfeksiyonu alan hayvanlar yaşam boyu taşıyıcı konumundadırlar. Patolojik olarak bu dokularda yangı ve beyinde demyelinizasyon gözlenir. Akciğerlerde intersitisyel pnöymoni ve hafif büyüme saptanabilir. Eklem kapsüllerinde incelme ve sinovyal sıvı artışı vardır.

Teşhis: Vakaların gelişimi ve klinik bulgulara dayanılarak ön teşhis konulabilir. Kesin teşhis için laboratuvara gönderilen kan serumu örneklerinde ELISA ve agar jel immunodiffüzyon testi ile antikor varlığı araştırılır. Seropozitif hayvanlar klinik belirti göstermeseler bile enfekte ve virus taşıyıcısı olarak kabul edilmelidir.

Korunma ve Kontrol: Maedi-visna hastalığında olduğu gibi bu hastalıkta da korunma amacıyla uygulanacak en etkili yöntem sürüye hastalık girişinin engellenmesidir. Süreye ilk defa getirilen hayvanlar mutlaka test edilmeli ve hastalık varsa karantinaya alınmalıdır.

Koyun ve Keçi Çiçeği

Özellikle genç hayvanlarda yüksek mortaliteye neden olan bulaşıcı viral hastalıklardır. Her iki hastalık güneydoğu Avrupa, Afrika ve Asya ülkelerinde endemik olarak görülmektedir.

Etiyoloji ve Epidemiyoloji: Her iki hastalığın da etkeni Poxviridae ailesinin Capripoxvirus genusu içinde yer alan kompleks simetrik yapıda ve zarflı bir DNA virusüdür. Her iki virüs de antijenik ve fizikokimyasal açıdan benzerlik göstermektedir.

Patogenez ve Klinik Bulgular: Virüs viremi sonrası bütün vücuda yayılır. Özellikle epitel dokuda etkilidir. Solunum ve sinir sistemini de etkiler. Her iki hastalıkta benzer klinik belirtiler görülmesine karşın keçilerde klinik belirtiler daha hafif seyreder. Ateş yükselmesi, göz kapaklarında ödem ve mukopurulent burun akıntısı gözlenir. Konjesyon, ödem ve epitel hücrelerinin aşırı çoğalması sonucu vücudun her tarafında deri nodülleri oluşur. Ağız içinde oluşan lezyonlar dil ve diş etlerinde ülserlere neden olur.

Teşhis: Hastalığa özel klinik belirtiler ve epidemiyolojik gözlemler teşhise yardımcı olur. Kesin teşhis hücre kültürlerinde virus izolasyonu, yara kabuklarında elektron mikroskopi yöntemi ile virusun direkt tespiti ve histopatolojik incelemeler ile yapılabilmektedir.

Korunma ve Kontrol: Koyun ve keçi çiçeği bildirimi zorunlu hastalıklar listesindedir. Hastalığın endemik olduğu bölgelerde enfekte sürüler karantinaya alınarak diğer hayvanlarla teması engellenmeli ve bulaşık ağıllar dezenfekte edilmelidir. Hastalıktan korunma amacıyla attenüye virus aşıları kullanılabilir. Aşılama 3 aylık hayvanlara tek doz olarak yapılır. Aşı tekrarı iki yılda bir yapılmalıdır.

Ektima Kontagiozum (ORF)

Özellikle genç koyun ve keçilerin bütün dünyada yaygın olan bulaşıcı viral bir deri hastalığıdır.

Etiyoloji ve Epidemiyoloji: Hastalık etkeni Poxviridae ailesinin Parapoxvirus genusu içinde yer alan kompleks simetrik yapıda ve zarflı bir DNA virusüdür. Hastalığa koyun, keçi ve insanlar duyarlıdır. Koyun ve keçiler arasında oldukça bulaşıcıdır. Orf enfeksiyonunun bulaşması direkt temas ya da indirekt olarak yem, yemlik ve su kapları gibi cansız aracılar vasıtasıyla olmaktadır

Patogenez ve Klinik Bulgular: Orf lezyonları kuzu ve oğlakların özellikle ağız mukozası ve dudak derisinde oluşur. Lezyonlar tırnak, göz kapakları ve meme başı derisinde de görülebilir. Enfeksiyon direkt temas yoluyla insanlara geçer. Genellikle parmak, el, kol ve yüzde sınırlı tek lezyonlar şeklinde görülür. Sekonder bakteriyel enfeksiyonlar oluşmaz ise kendiliğinden iyileşme şekillenir, tedaviye gerek yoktur.

Teşhis: Hastalıkta lezyonlar karakteristik olduğu için teşhis kolaydır. Gerekli durumlarda laboratuvar teşhisi için elektron mikroskopi yöntemi ile virusün direkt tespiti yapılabilir. Ayırıcı tanıda koyun çiçeği, küçük ruminant vebası ve mavi dil hastalığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Korunma ve Kontrol: Hasta kuzu ve oğlaklar sağlıklı olanlardan hemen ayrılmalıdır. Kabuklar temizlenerek lokal yara tedavisi yapılabilir. Sekonder enfeksiyonlara karşı antibiyotik uygulanabilir. Hastalık riski olan sürülerde hücre kültürlerinde hazırlanmış attenüye canlı virus aşıları kullanılabilir. Aşı, doğum sezonu başlamadan birkaç hafta önce gebe koyunlara tek doz olarak uygulanabilir. Aşılama koltuk altı derisine çizme suretiyle yapılır.

Scrapie

Scrapie koyunların progresif sinirsel semptomlarla karakterize ölümcül bir hastalığı olup, zaman zaman keçilerde de hastalık bulguları ortaya çıkmaktadır.

Etiyoloji ve Epidemiyoloji: Hastalık etkeni bir priondur ve scrapie prionu olarak tanımlanır. Prionlar, protein yapısında ve nükleik asit taşımayan enfeksiyöz etkenlerdir. Scrapie hastalığının hayvanlar ve sürüler arasında nasıl yayıldığı tam olarak bilinmemektedir. Özellikle plasenta ve yavru suları aracılığı ile kontamine olan meraların hastalık bulaşmasında birincil role sahip olduğu düşünülmektedir.

Patogenez ve Klinik Bulgular: Hastalık etkeni vücutta ilk olarak tonsiller, lenf yumruları, dalak ve bağırsaklarda saptanır. Scrapie hastalığında inkübasyon süresi 2-5 yıl arasında değişir. Bazı koyun ırklarının bu hastalığa genetik olarak daha duyarlı olduğu bilinmektedir. Etkilenen koyunlar dış uyarılara karşı aşırı derecede duyarlıdır.

Teşhis: Klinik bulgulara dayanılarak hastalığın ön teşhisi yapılabilse de kesin teşhis için laboratuvar incelemeleri gerekir. Canlı hayvanlarda scrapie teşhisi amacıyla kullanılabilecek bir laboratuvar yöntemi bulunmamaktadır. Kesin teşhis için, ölen veya kesilen hayvanların beyin dokusundan alınan örnekler ELISA veya histopatolojik ve immunohistokimyasal yöntemlerle incelenir.

Korunma ve Kontrol: En geçerli yöntem eliminasyondur. Bu amaçla enfekte sürülerin itlaf edilmesi ve kontamine meraların birkaç yıl kullanılmaması uygulanabilecek yöntemlerden birisidir. Bazı ülkelerde sürü oluşturulmadan önce hayvanlar hastalığa genetik yatkınlık yönünden test edilmektedir. Hastalığın bölgeler ve ülkeler arasında hayvan ticaretiyle bulaşma olasılığı oldukça yüksek olduğu için bu yönde tedbirler uygulanmalıdır. Scrapie bildirimi zorunlu olan bir hastalıktır.

Akut Viral Solunum Sistemi Enfeksiyonları

Koyun ve keçilerdeki solunum sistemi enfeksiyonları genellikle alt solunum yollarına yerleşerek pnöymoni oluşumuna neden olmaktadır. Hastalık koyun yetiştiriciliği yapılan bölgelerde yaygın olarak görülebilir.

Etiyoloji ve Epidemiyoloji: Koyun ve keçilerde diğer doku ve sistemlerle birlikte solunum sistemine yerleşen ve enfeksiyon oluşturan değişik virüsler (mavidil, küçük ruminant vebası, IBR, BVD vb) bulunmasına karşın, primer olarak akut solunum sistemi hastalığı oluşturan 3 virus vardır. Bunlar; respiratorik sinsityal virus, parainfluenza-3 virusu (PI-3) ve adenoviruslardır. Sürü halinde yaşamaları nedeniyle solunum sistemi virusları hayvanlar arasında çok kolay bir şekilde bulaşabilir. Hastalık bulguları daha çok kuzularda ve oğlaklarda ortaya çıkmaktadır

Patogenez ve Klinik Bulgular: Burun yoluyla alınan virüslar akciğerlere yerleşip lokal olarak çoğalır ve akut intersitisyel pnöymoni tablosunu oluşturur. Bu olgularda nekropsi yapıldığında akciğer apseleri görülebilir. en yaygın olarak görülenler öksürük, burun akıntısı, yüksek ateş, iştahsızlık, solunum güçlüğü ve solunum sayısındaki artıştır.

Teşhis: Hastalığın teşhisi klinik bulgulara dayanılarak yapılabilir. Etken tespiti için laboratuvar analizleri gereklidir. Canlı hayvanlarda burun svabı örneklerinden ELISA ile viral antijen tespiti, PCR yöntemiyle viral genom tespiti veya virus izolasyonu çalışmaları yapılabilmektedir.

Korunma ve Kontrol: Hasta hayvanlara gerekli destekleyici tedavi ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı uygun tedavi yapılır. Küçük ruminantlarda solunum sistemi hastalıklarından korunma amacıyla kullanılan özel bir aşı bulunmamaktadır. Korunma amacıyla hasta hayvanların ayrılması, genç hayvanların ayrı barındırılması, barınakların fazla sıkışık olmaması ve barınaklarda yeterli hava sirkülasyonunun sağlanması gerekir.