XI-XIII. YÜZYILLAR TÜRK DİLİ - Ünite 8: Harezm Türkçesi Metin İnceleme II: Hüsrev ü Şirin Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 8: Harezm Türkçesi Metin İnceleme II: Hüsrev ü Şirin
?üsrev ü Şirin
- ?üsrev ü Şirin esas olarak, Genceli Nizâmî’nin Selçüklü sultanı Arslanoğlu Rüknü’d- dünyâ ve’d-dîn III. Tuğrul Şah ile Èldenizoğlu Cihân Pehlivân Ebû Ca‘fer Nusretu’d-dîn Muhammed Atabeg ve kardeşi Ebû Ca‘fer Muzafferu’d-dîn Kızıl Arslan Osman Atabeg adlarına 1180 yılında kaleme aldığı manzum romanıdır.
- Harezm Türkçesi dönemine ait olan eserimiz ise, Kutb adlı şairin Altunorda hanı Özibekoğlu Tınıbek Han ve eşi Melike Hatun adına Harezm Türkçesiyle yapılan ilk manzum çevirisinin Büreküzoğlu Berke tarafından kırk iki yıl sonra 1383’de İskenderiye’de Altunbuğa adına çoğaltılan yazmasıdır.
- Bu yazma Bibliothèque Nationale Turc 312. sy.’da bulunmaktadır.
- İlkin Ananiasz Zajaczkowski tarafından çalışılmıştır.
- 1968’de ise Necmeddin Hacıeminoğlu tarafından İstanbul’da yayımlanmıştır.
- Eser 4370 beyitten oluşmaktadır.
- Eserin konusu Sâsânlı hükümdarı Husrev Perviz ve Ermenî hü-kümdarı Mihin Banu’nun kardeşinin kızı Şirin’in âşkıdır.
- İkinci kademede Husrev’in siyasî hayatı anlatılmaktadır.
- Kutb’un eseri Nizami’ninkinden daha kısa olmasına rağmen konu başlıkları aynıdır.
- Kutb’un Hüsrev ü Şirin ’inde doksan konu başlığı yani doksan bölüm vardır. İçeriğinde de Nizamî’den farklılıklar bulunmaktadır.
Metin
kitab nazm kılmakka sebeb beyan ayur
nèçe yıl boldı canım ösker èrdi
köñülde oşbu endişe bar èrdi
nèteg şah tapgıña bir barga-men tèp
bu köñlüm kadgusını targa-men tèp
körüp köñlüm kim asru ragbatım bar
buyurdı kim katıglan èmdi èy yar
revan èy kutb terkin kèç bolur bil
nè bilgeyler sèni sözletmeseñ til
nizami nazmı yañlıg tüz sözüñni
anın belgüt hanıñga bu özüñni
hanım birle melike atıña bir
kitabı kılgukakıl tèdi tedbir
boyum şehrige köñlüm èrdi sultan
canım andın kabul kıldı bu ferman
köñül fermanını can birle tut[t]um
adın sakınçnı bir yolı unut[t]um
kazan tèg kaynap oş sevda bişürdüm
nizami balıdın halva bişürdüm
hanım atınga oşbu parsi tilni
çewürdüm tüzdüm oş nazm üzre kılnı
çıkardım hoş yıdıglık suw bu köldin
köñüller kansu tèp bu safi suwdın
Çeviri
Kitabı nazmetmenin sebebini anlatır
Ne kadar yıl oldu canım özlerdi.
Gönülde bu düşünce vardı.
Padişahın huzuruna bir varayım,
bu gönlümün kaygısını bir dağıtayım, dedim.
Gönlüm aşırı arzumu görünce
Ey dost, haydi hazırlan!
Ey Kutb! Çabuk ol, sonra geç olur, bil.
Dilini söyletmezsen seni nereden bilecekler?
Nizamî’nin şiirini kendi sözünle yeniden düzenle.
Kendini sultanına bu şekilde tanıt.
Sultanım ile Melike adına bir kitap
yazmak için bir şeyler yap, dedi.
Bedenime gönlüm sultan olduğundan
canım bu fermanı ondan ötürü kabul etti.
Gönül fermanını can ile tuttum.
Başka düşünceyi bir an unuttum.
Kazan gibi kaynayıp işte bu sevda hikâyesini pişirdim. Nizamî’nin balından helva pişirdim.
Sultanımın adına Fars dilinde olan bu eseri
çevirip şiir hâlinde yeniden yazdım.
Bu gölden, bu saf sudan gönüller
kansın diye hoş kokulu su çıkardım.
Kelime İzahları
ösker ‘ister, arzular’ : < öske-r
barga-men ‘varayım’ : < bar-ga-men
katıglan ‘sıkıntı çek-’ : < katıg+lan-
sözletmeseñ ‘söyletmezsen, anlatmazsan’ : < söz+le-tme-señ
atıña ‘adına’ : < at+ı+ña
sakınçnı ‘düşünceyi’ : < sakın-ç+nı
(bir) yolı ‘defa’ : < yol+ı
suwdın ‘sudan’ : < suw+dın
Metin
mübarek talici davlat mekanı
yüzinde belgülüg şahlık nişanı
yakin husravlıkın kördi atası
oş andın ötrü pervêz9 boldı atı
zarifluk içre kamil èrdi datı
bu yoldın ötrü pervêz boldı atı
yañakı kün meñiz köz baksa bolmaz
yüzin körgen köñülde kadgu kalmaz
anı şah tapgıña ketrürler èrdi
èl èlge gül meñiz kötrürler èrdi
harirge çulganılmış kin yıpar tèg
tamam dürr daneni kizlep tutar tèg
nèteg-kim çıktı beşikdin cihanka
sewüglük urgın èkti barça canka
yıl aşmışça idi arturdı davlat
bilig taclim alıp ögrendi cizzet
tamam bèş yaşga yètti èrse añlap
körüp köp neñni cibret aldı tañlap
kaçan kim altı yaşka yèt[t]i ol şah
kamug yönlerni añlap boldı agah
yèti yaşka yètip ol serv-kamet
gül üzre müşk saçmak kıldı cadet
anıñ tèg körki boldı èlde meşhur
yüzin körgen bu yusuf tèyü saknur
atası kıldı bir üstad tertib
anıñ roz-garı zayic kèçmesün tèp
bu söz aymışda soñ kèçti bir ança
hünerlig boldı husrav öz halınça
Çeviri
Mübarek devleti kısmet yeridir.
Padişahlık nişanı yüzünde bellidir.
Sultanlığını babası iyice anladı.
İşte o yüzden adı Perviz oldu.
Zatı zariflikte olgundu.
Bu yüzden adı Perviz oldu.
Yanağı güneş gibi, göz bakamaz.
Yüzünü gören gönülde kaygı kalmaz.
Onu padişah huzuruna getirirlerdi.
Elden ele gül gibi götürürlerdi.
İpeğe bürünmüş misk kokusu gibidir.
İnci tanesini gizleyip tutar gibidir.
Nitekim beşikten dünyaya çıktı.
Bütün gönüllere sevgi tohumunu ekti.
Yıl geçtikçe Allah nasibini artırdı.
İlim talim edip izzet öğrendi.
Tam beş yaşına girince
çok şeye bakıp, şaşırarak ibret aldı.
Ne zaman ki o padişah altı yaşına girdi,
çevresinde olup biteni anlayıp bilgili oldu.
O servi boylu yedi yaşına ulaşınca
gül üzerine misk kokusu saçmağı adet etti.
Güzelliği memlekette meşhur oldu.
Yüzünü gören “bu Yusuf” diye düşünür.
Onun zamanı boşa geçmesin diye
babası bir hoca temin etti.
Bu söz anlatıldıktan bir zaman sonra
Husrev kendi hâlince hünerli oldu.
Kelime İzahları
belgülüg ‘belli’ : < bel+gü+lüg
oş andın ‘işte ondan’ : < oş an+dın
baksa bolmaz ‘bakamaz’ : < bak-sa bol-maz
saknur ‘düşünür’ : < sakın-ur
yönlerni ‘etrafını’ : < yön+ler+ni
aşmışça ‘geçtikçe’ : < aş-mış+ça
sewüglük ‘sevgi’ : < sew-üg-lük
urgın ‘tohumunu’ : + < urug+ın