XIV-XV. YÜZYILLAR TÜRK DİLİ - Ünite 7: Çağatay Türkçesi I Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: Çağatay Türkçesi I

Çağatay Türkçesi

11-12. yüzyıllar arasında Doğu ve Batı Türkistan bölgelerinde kullanılan ilk İslami Türk edebi dili olan Karahanlı Türkçesi ve 13-15. Yüzyıllar arasında Harezm ve Sir Deryanın aşağı kesimlerinde kullanılan Türk yazı dili olan Harezm yazı dillerinin devamı olan Çağatay Türkçesi, 15. Yüzyılın başlarından 20. Yüzyıla kadar Orta Asya’da kullanılan Kuzey-Doğu Türkçesidir.

12-13. yüzyıllara kadar ortak bir yazı dili kullanılan Türk dünyasında 15-20. Yüzyıllar arasında iki ayrı yazı dili kullanılmıştır:

  • Karadeniz, Kafkas Dağları e Hazar Denizinin batısında bulunan ve çoğunluğu Oğuzlara dayanan Türk toplulukları Batı Türkçesi / Osmanlı Türkçesini
  • Bu sınırın doğusunda kalan Türk toplulukları ise Doğu Türkçesini yazı dili olarak kullanmışlardır.

Çağatay Türkçesinin Oluşumu

Çağatay terimi Cengiz Han’ın oğlu Çağatay’dan gelmektedir. Önceleri Çağatay Han’ın sülalesini ve bu hanedan tarafından kurulan devleti ifade eden terim daha sonraları Çağatay sülalesi tarafından yönetilen topraklarda yaşayan Türk ve Türkleşmiş topluluklar için de kullanılmaya başlanmıştır.

Çağatay Türkçesi, Çağatayca ve Çağatay Edebiyatı kavramları uzmanlar tarafından faklı şekillerde yorumlanmış ancak Janos Eckmann’ın sınıflaması genellikl kabul görmüştür. Eckmann Çağatayca’yı üç döneme ayırır.

  • Klasik Öncesi Devir
  • Klasik Devir
  • Klasik Sonrası Devir

Çağatay Türkçesinin Dönemleri ve Eserleri

Klasik Öncesi Dönem 15. Yüzyılın başında başlar ve Ali Şir Nevayi’nin ilk divanını yazdığı 1465 yılına kadar devam eder. Bu dönem Klasik Döneme hazırlık dönemidir. Eserlerde Arap ve Fars etkileri görülmektedir. Genellikle gazel ve kaside türünde eserler verilen dönemde yerel ağğız özellikleri ve farklılıklar görülmekte, Oğuzca özellikler de bulunmaktadır.

Çağatay edebi dilinin ilk temsilcilerinden olan Sekk?k? Semerkant’ta yaşamış ve Timurlular’ın saray şairliğini yapmıştır ve günümüze ulaşan tek eseri Divan ’dır. Klasik öncesi dönemin en önemli şairi olan ve Çağatay edebiyatının gelişmesinde çok önemli rol oynayan Lütf? ise gazel, kaside ve tuyuğ türlerinde eserler vermiştir. Klasik öncesi dönemin diğer önemli şairi ise Haydar Tilbe’ dir ve nazım tekniği ve ifade bakımından oldukça başarılı kabul edilir. Yusuf Em?r? bu dönemde eserler veren önemli bir şairdir ve hem Farsça hem Türkçe eserler vermiş, şiir ve düz yazı eserler vermiştir. Seydî Ahmet Mirzâ ise gazel, mesnevi, münacat, na’t, İslam padişahının övgüsü ve aşk şiirlerinden oluşan eserler vermiştir. Gedâyî ise Oğuz Türkçesi özellikleri taşıyan, sade şiirler yazmış; aruz veznini başarılı bir biçimde kullanmış; aşk, sevgilinin güzelliği ve tasavvuf konularında yazmıştır. Atâyî ise halk diline oldukça yakın bir dilin kullanıldığı eserler vermiş ve gazeller yazmıştır. Ahmedî ise dönemin musik? kültürü hakkında bilgi veren “Telli Sazlar Münazarası” olarak adlandırılabilecek eseriyle tanınır. Türkçe ve Farsça şiirler yazan Yakînî Klasik Öncesi Çağatayca’daki nesir türünün gelişmesine katkıda bulunmuştur.

Klasik Çağatay Türkçesi Dönemi 15. Yüzyılın ikinci yarısı ve 16. Yüzyılın ilk yarısını kapsar. Özellikle Herat’ın sanat ve kültür merkezi olmasıyla başlayan dönem Hüseyin Baykara ve Ali Şir Nevâyî’nin katkıları nedeniyle “Nevâyî-Baykara” dönemi olarak adlandırılır.

Uzun süre Horasan tahtında oturan Hüseyin Baykara , bilim ve sanata büyük önem vermiş Ali Şir Nevâyî’den sonra dönemin en önemli ve lirik şairidir ve aşktan ve yaşadığı hayattan söz eden bir divanıyla otobiyografik özellikleri olan bir Risalesi bulunmaktadır. Hüseyin Baykara’nın mühürdarlığını yapan ve Divan Beyi olan Ali Şir Nevâyî ise Çağatay Türkçesi’nin klasikleşmesini sağlamıştır. Farsça’ya oldukça hakim olan ve özgün Farsça eserler de veren Nevâyi, Türkçe’nin de Farsça kadar gelişmiş olduğunu savunmuş ve divan, mesnevi, tarih, tezkire gibitürlerde, musikî, aruz, dil gibi konularda, diğer bir deyişle klasik nazım ve nesrin her türünde ve her seklinde otuza yakın eser vermiştir. Çağatay Türkçesi’nin edebi bir dil olmasını sağlayan Nevâyî, Çağatayca’nın 15 ile 20. yüzyıllar arasında Orta Asya’da ortak bir yazı dili olmasının temellerini atmıştır. Ali Şir Nevâyî’nin Türk diltarihi açısından en önemlieseri Farsça ile Türkçeyi karşılaştırdığı ve Türkçenin Farsçadan üstün olduğunu kanıtlamaya çalıştığı Muhâkemetü’l-lugateyn adlı eseridir. Dönemin diğer bir önemli şairi Hâmidî ise Yusuf ve Züleyhâ mesnevisidir. Dönemin diğer önemli şair ve yazarları arasında Şiban Han, Muhammed Salih, Ubeydî, Babür bulunmaktadır.

Yazım Özellikleri

Resmi yazışmalar için Uygur yazısının da kullanıldığı Çağatay Türkçesi genellikle Arapça ile yazılmıştır; ancak özellikle Arapça Türkçedeki ünlüleri göstermekte yetersiz kalmıştır. Ünsüzler konusunda ise Arap alfabesinde ünsüzleri belirtmek için yeterli harf olmasına rağmen bazı durumlarda iki farklı Türkçe ses için tek harf kullanılmıştır.

Ses Özellikleri

Ses geçidinde boğumlanma yerlerine ve boğumlanma özelliklerine göre sesler ünlüler ve ünsüzler olarak ikiye ayrılmaktadır.

Ünlüler

Ünlüler oluşumları sırasında ses geçidinde herhangi bir yere takılmazlar. Çağatay Türkçesinde a, e, ı, i, o, ö, u, ü ünlüleri bulunmaktadır ve kapalı e (é) ünlüsü için ayrı bir ses kullanılmamıştır. Türkçenin en önemli ses özelliklerinden biri olan kalınlık incelik uyumu Çağatay Türkçesinde verilen eserlerde Türkçe sözcüklerde genellikle korunmuştur. Yabancı kökenli kelimelerde ise bu kelimeler genellikle kalın ünlülü ekler almaları nedeniyle ince ünlülü alıntı sözcüklerde Türkçe ekler getirildiğinde bu uyum bozulmuştur.

Düzlük yuvarlaklık uyumu ilk hecede düz ünlü (a, e, ı, i) varsa diğer hecelerde de düz ünlülerin olması, ilk hecede yuvarlak ünlü (o, ö, u, ü) varsa sonraki hecelerde ya düz geniş (a, e) ya da yuvarlak dar ünlü (u, ü) bulunması anlamına gelmektedir. Daha geç dönemlerde oluşan düzlük yuvarlaklık uyumu, kalınlık-incelik uyumu kadar gelişmemiştir. Yine de bazı örneklerde düzlük yuvarlaklık uyumu gözlenmektedir. Çağatay Türkçesinde bazı eklerin yalnızca düz şekilleri, bazı eklerin de yalnızca yuvarlak şekilleri oldugu için düzlük yuvarlaklık uyumu sağlam değildir.

Ünlü değişmesi bir kelimedeki ünlülerin çeşitli nedenlerle bir başka ünlüye dönüşmesidir ve Çağatay Türkçesi metinlerinde de görülmektedir:

  • Ünlülerde darlaşma: a, e, o, ö geniş ünlülerinin ı,i, u, ü dar ünlülerine dönüşmesi(ör. men›min)
  • Ünlülerde genişleme : ı, i, u, ü dar ünlülerinin sırasıyla a, e, o, ö geniş ünlülerine dönüşmesi (ör. kölige›kölege)
  • Ünlülerde düzleşme: o, ö, u, ü yuvarlak ünlülerinin a, e, ı, i düz ünlülerine dönüşmesi (ör. uşol›uşal)
  • Ünlülerde yuvarlaklaşma: a, e, ı, i düz ünlülerinin sırasıyla o, ö, u, ü yuvarlak ünlülerine dönüşmesi (ör. acun›ocun)
  • Ünlü incelmesi: Kalın ünlülerin ince ünlüye dönüşmesi (Ör. bıçıl›biçil)
  • Ünlü türemesi: Söyleyişi kolaylaştırmak amacıyla iki ünsüz arasında hece oluşturabilecek şekilde bir ünlünün türemesi (Ör. hükm›hüküm)
  • Ünlü düşmesi: Genellikle ikiden fazla heceli sözcüklerde sonunda ünsüz olmayan orta hece ünlüsünün düşmesi (Ör. köñülüm ›köñlüm

Ünsüzler

Ünsüz uyumu Türkçe kökenli sözlerin kök veya gövdeleri ile çekimlenmiş şekillerinde; alıntı sözlerin ise Türkçe ek almış şekillerinde yan yana gelen ve ötümlü / ötümsüz karşılıkları bulunan ünsüzler arasında görülen uyumdur ve Çağatay Türkçesi ile yazılan eserlerde bu uyumun tam olarak bulunmadığı görülmektedir.

Ünsüz değişmeleri düzenli olmayan ünsüz değişmeleridir ve Çağatay Türkçesinde örnekleri bulunmaktadır:

  • Ünsüz ötümlüleşmesi: Oluşumları sırasında ses tellerititreşmeyen ötümsüz ünsüzlerin ses telleri titreşerek oluşan ve karşılıkları olan ötümlü ünsüzlere (p›b, t›d, v›f, g›k, ğ›k, s›j, ç›c, s›z) dönüşmesi (Ör. takı›dagı)
  • Ünsüz ötümsüzleşmesi: Oluşumları sırasında ses tellerititreşen ötümlü ünsüzlerin ses telleri titreşmeden oluşan ve karşılıkları olan ötümsüz ünsüzlere dönüşmesi (Ör. bilmez›bilmes)
  • Ünsüz sızıcılaşması: Kapantılı ünsüzlerin genellikle ünlü seslerin etkisiyle sızıcı ünsüzlere dönüşmesidir ve ağatay Türkçesinin karakteristik özelliklerindendir (Ör. kagun›kavun)
  • Ünsüz akıcılaşması: Ötümlü kapantılı ünsüzlerin genellikle ünlü seslerin etkisiyle akıcı ünsüzlere dönüşmesi (Ör. kadgu › kaygu)
  • Ünsüz genizsileşmesi: Ses boğumlanması için gerekli hava akımının ağızdan çıkmasıyla oluşan ağızsı ünsüzün, hava akımın burundan çıkmasıyla oluşan bir geniz ünsüzüne dönüşmesi (Ör. beñ ›meñ)
  • Ünsüz düşmesi: Kelime başında, ortasında veya sonunda bir ünsüzün düşmesiyle ortaya çıkan bir ses olayı (Ör. kulgak ›kulak)
  • Ünsüz türemesi: Kelime başında veya ortasında bir ünsüzün türemesiyle ortaya çıkan bir ses olayı (Ör. igne › yigne)
  • Göçüşme: Kelime içinde yan yana veya uzak seslerin yer değiştirmesi (Ör. yagmur ›yamgur)
  • İkizleşme: İki ünlü arasında kalan bir ünsüzün ikizleşmesidir ve Çağatay Türkçesinde özellikle sayı isimlerinde çok yaygındır (Ör. sekiz›sikkiz)