XVI-XIX. YÜZYILLAR TÜRK DİLİ - Ünite 3: İmla, Fonoloji ve Morfonoloji Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 3: İmla, Fonoloji ve Morfonoloji
İmla
Türkçeyi yazıya geçirmede en uzun sure kullanılan alfabe, Arap kökenli Türk alfabesidir. Yaklaşık olarak bin yıl boyunca Türkçeyi kaydetmede bu alfabe, Türkçenin asli seslerini göstermekte oldukça yetersiz kalmıştır. Türkçenin morfonolojisinde önemli olan ünlülülerin “onluk/artlık, genişlik/darlık” gibi özellikleri Arap kökenli Türk alfabesinde açıkça görülmez. Arap alfabesinin kullanıldığı zamanlarda imla ve telaffuz arasındaki farklılık Türkçe için daha büyük boyutlara ulaşmıştır.
Türkçe ise, ses yapısı bakımından Arapçanın aksine ünlüler üzerine kurulmuştur. Arap imlasında kısa ünlüler gösterilmez, sadece uzun ünlüler gösterilir. Ünlülerin çoğu kez yazılmaması veya yazılışlarında genellikle birliğin bulunmaması Türkçe kelimelerin okunuşlarını güçleştirmiştir. Bu sorunu bir nebze olsun çözmek için kullanılan harekeler de Türkçenin ünlülerini tam olarak karşılamamıştır. Ünlülerin yazılmaması kelimenin morfonolojisini tespite imkân vermez.
Arap harfli metinlerde değişik telaffuzlardan doğan farklı yazılışlar, bazen aynı metinde, hatta aynı satırda/mısrada bile görülmektedir. Telaffuzdaki kararsızlık ve farklılıklar, aynı metindeki değişik yazılışların asıl sebebidir. Bu durumun en çok Türkçe kelime ve ekler için geçerli olduğu da unutulmamalıdır.
Arap alfabesi fonetik bir alfabe değildir ve bu alfabe ile Türkçenin sesleri tam olarak gösterilememiştir. Değişmeye başlayan şekiller ve telaffuz özellikleri ya Seyahatname gibi konuşmayı yansıtan eserlerde ya da yabancılar tarafından Latin, Grek ve Ermeni alfabeleri ile yazılan çeviriyazılı eserler denilen gramer ve sözlüklerde görülebilir. Çeviriyazılı metinler Latin, Grek ve Ermeni gibi Arap alfabesinden farklı alfabelerle yazıldıkları için Arap harfli imlada açıkça görünmeyen bazı sesleri bu metinlerde görmek mümkündür. Bu eserlerin en önemlileri –yazarlarının adlarıyla- şunlardır:
Molino (Mol.): Latin harfleri ile 1641 yılında basılan eser İtalyanca-Türkçe sözlüktür. Hem Türkçe kelimeler hem de Arapça ve Farsça kelimelerin konuşma dilindeki şekillerini gösteren önemli bir eserdir.
Parigi (Par.): Harekeli Arap harfleri ile 1665 yılında yayımlanan eser İtalyanca-Türkçe bir sözlüktür.
Meninski (Men.): Hem Latin hem de Arap harfleri ile 1680 yılında yayımlanmış bir sözlüktür. Madde başları Arap alfabesi ile verilmiş, sonra yanlarında Latin harfleri ile telaffuzu gösterilmiştir. Kelimelerin konuşmadaki şekilleri açıkça kaydedilmiştir.
Viguier (Vig.): Latin harfleri ile 1790 yılında Fransızca yazılmış ayrıntılı bir gramer kitabıdır.
Carbognano (Car.): Hem Latin hem de Arap harfleri ile 1794 yılında yazılmış bir gramer kitabıdır. Telaffuzda meydana gelen değişmeler Latin harfleri ile gösterilmiştir.
Binachi (Bia.): Hem Latin hem de Arap harfleri ile 1843 yılında yazılmış Fransızca- Türkçe sözlüktür. Latin harfleri ile Türkçe ve alınma kelimelerin telaffuzları gösterilmiştir.
Fonoloji
Osmanlı Türkçesinde dil uyumu büyük oranda vardır. Dudak uyumu ise XVII. yüzyıla kadar Eski Anadolu Türkçesindeki gibi yoktur.
Türkçenin bütün ünlülerini göstermeyen Arap harfli imlada dil uyumunu tespit edebilmek çok güçtür. Dil uyumu ancak artlık ve önlük özelliği taşıyan bazı harfler sayesinde tespit edilebilmektedir.
Klasik Osmanlı Türkçesi döneminde Türkçe kelimelerde dil uyumu esas olarak vardır, fakat tıpkı Türkiye Türkçesinde olduğu gibi uyuma aykırı örnekler de bu dönem metinlerinde görülmektedir.
Alınma kelimeler özellikle ses yapısı bakımından dil uyumuna uygun hâle gelirler. Fakat alınma kelimelerin imlada alındıkları dildeki şekli ile yazılmasının bir gelenek hâline gelmesi, özellikle Arap harfli metinlerde bu kelimelerdeki dil uyumunun tespitini güçleştirmektedir.
Klasik Osmanlı Türkçesinde alınma kelimelerin hem asli hem de dil uyumuna bağlanmış şekilleri ile yan yana kullanılmakta olduğunu görülür. Bu kelimelerin asli şekilleri okumuş kişiler tarafından, dil uyumuna bağlanmış şekilleri ise halk arasında kullanılan şekillerdir. Bu uyumlu kelimelerin bir kısmı Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde de dil uyumuna bağlı olarak karşımıza çıkar.
Klasik Osmanlı Türkçesi döneminde eklerin büyük bir kısmı dil uyumuna bağlı iken bazı ekler uyumsuzdur. Bazı eklerin kelimelere dil uyumuna aykırı olarak gelmesi Türkiye Türkçesi ağızlarında da karşılaşılan bir durumdur.
Klasik Osmanlı Türkçesinde önceleri kelime tabanlarında dudak uyumu yoktu. XVII. yüzyıldan itibaren ise bazı kelimeler uyumlu ve uyumsuz olarak metinlerde yer alır. XVII. Yüzyılda, bazı kelimelerde dudak uyumunun bulunduğunu görülür.
ETT’de dudak uyumu yoktu. Bu uyum, Osmanlı Türkçesi döneminde bazı eklerde XVI. bazılarında XVII. yüzyılda tekrar gelişmeye başlamış ve XVIII. yüzyılda büyük oranda tamamlanmıştır.
XVII. yüzyıl, eklerin büyük bir kısmının hem düz hem de yuvarlak ünlülü tabanlardan sonra uyumlu şekillerinin görülmeye başladığı dönemdir. Eklerde dudak uyumu eklerin düz ve yuvarlak ünlülü olmalarına göre iki ana başlıkta incelenebilir.
Arap harfli imla belirli kurallara dayanır ve bu imla konuşmadaki bütün sesleri göstermez. Bu sebeple hem kelime kökleri hem de eklerde ünsüz uyumunu tespit etmek zordur. Metinlerde kelime içi ve eklenmede genellikle tonlu ünsüzler yazılır. Çoğu zaman tonsuz ünsüzler yazılmaz. Bu da ünsüz uyumunu gizleyen bir yazım özelliğidir. İmlanın el verdiği ölçüde Arap harfli metinlerde kelime tabanlarında ve eklerde ünsüz benzeşmeleri şöyle incelenebilir:
Kelime Tabanlarında: Tonlu ünsüzlerden sonra ve Tonsuz ünsüzlerden sonra
Eklerde: Arap harfli metinlerde ünsüz uyumuna konu olan ekler ilk ünsüzlerine göre C, D ve G sınıfı olmak üzere üç başlıkta incelenebilir
Ses Olayları
Osmanlı Türkçesinde ünlü düşmesi hem Türkçe hem de alınma kelimelerde görülür. Bu olay esasen öncelikle konuşma dilinde başlar. Sonra bu düşmelerin bir kısmı yazıya yansır. Ünlü düşmesinin en büyük sebebi ünlünün vurgusuz olmasıdır. Ön seste ünlü düşmesi Türkçe kelimelerde az görülür.
Morfonoloji
Morfonoloji (ek seslilenlemesi) veya biçimbilimsel sesbilim, ekleri oluşturan ünlü ve ünsüzlerin kelime tabanına göre değişmesini ele alır. Türkçenin Arap harfleri ile yazıldığı dönemlerde morfonolojik çalışmalar yapmak zordur. Osmanlı imlası da XVI. Yüzyıldan itibaren kalıplaşmaya başladığı için bazı ünsüzleri ve özellikle ünlülerin önlük-artlık ve düzlük-yuvarlaklık gibi niteliklerini tam olarak göstermez.
Arap harfli metinlerde eklerde dil uyumu içinde kaf, kef, gayın gibi önlük-artlık özelliği taşıyan ünsüzler sayesinde tespit edilebilir. Bir ekte bu ünsüzler yoksa ekteki dil uyumu sadece çeviriyazılı metinlerden çıkarılabilir.
Morfonoloji dil uyumu, dudak uyumu ve ünsüz benzeşmeleri bakımından incelenir.
Yapım ekleri:
{+cı, +ci, +cu, +cü, +çı, +çi, +çu, +çü} isimden isim yapma eki
Ekin imlası genellikle جى + şeklindedir: bekci, yalancı.
{-dır-, -dir-, -dur-, -dür-; -tır-, -tir-, -tur-, -tür-} fiilden fiil yapma eki
Ekin imlası , در-دور - şeklindedir: indüren, yazdurdı, yidürdi.
{+(ı)ncı, +(i)nci, +(u)ncu, +(ü)ncü} isimden isim yapma eki
Ekin imlası genellikle نجى + şeklindedir: ikinci, yedinci, altıncı; üçinci.
{-ıcı, -ici, -ucu, -ücü} fiilden isim yapma eki
Ekin imlası genellikle یجى + şeklindedir: işidici, kesici, yırtıcı.
{-(ı)k, -(i)k, -(u)k, -(ü)k} fiilden isim yapma eki
Ekin imlası , ك ,-ق ,-وك-وق ,- şeklindedir: açuk, kesük, kırkuk.
{-ır, -ir, -ur, -ür} fiilden fiil yapma eki
Ekin imlası ور - şeklindedir: bitürmez, geçürüp, içürdi.
{+lı, +li, +lu, +lü} isimden isim yapma eki
Ekin imlası لو + şeklindedir: datlu, boynuzlu, delüklü, otlu
{+lık, +lik, +luk, +lük} isimden isim yapma eki
Ekin imlası لق ,+لك + şeklindedir. Ayrıca ekin لوق +لیق ,+لیك ,+لوك + şekillerinde de yazıldığı görülür: eksüklük, eyülük, kandaluk.
Çekim Ekleri:
{+ı, +i, +u, +ü; +sı, +si, +su, +sü} teklik 3. şahıs iyelik eki
İyelik eki ünsüzle biten kelimelerden sonra ى ;+ünlü biten kelimelerden sonra +سى şeklindedir: emri, resmi; demüri, yüzi.
{+(ı)m, +(i)m, +(u)m, +(ü)m} teklik 1. şahıs iyelik eki
Ekin imlası م +şeklindedir, harekeli metinlerde ötre ( ُ ile) ـ gösterilmesi düz ünlülü tabanlardan sonra dudak uyumuna bağlı olmadığını gösterir: emrüm, özüm, yanum; dostum, özüm.
{+ı, +i, +u, +ü} yükleme hâli eki
Yükleme hâli ekinin imlası ى +şeklindedir: elmayı, erkegi, inekleri.
{+(n)ıŋ, +(n)iŋ, +(n)uŋ, +(n)üŋ} ilgi hâli eki
Ekin imlası ك ,+نك + şeklindedir, harekeli metinlerde ötre ( ُ ـ (ile gösterilmesi düz ünlülü tabanlardan sonra dudak uyumuna bağlı olmadığını gösterir: çayuŋ, meclisüŋ, vahdetüŋ.
{+arı, +eri, +aru, +erü} yön eki
Ekin imlası روە+, ارو + şeklindedir: içerü, ilerü; yukaru.
{-dı, -di, -du, -dü; -tı, -ti, tu, -tü} görülen geçmiş zaman eki
Ekin imlası دى - şeklindedir: açdı, gitdi, yazdı; buldı, gördi.
{-mış, -miş, -muş, -müş} öğrenilen geçmiş zaman eki
Ekin imlası مش - şeklindedir. Ek ünlüsü ancak harekeli Arap harfli metinlerde ötre veya esre sayesinde belli olmaktadır ve bu metinlerin genelinde ek düz ünlülüdür: dönmiş, göçmiş, ölmiş. {
-sın, -sin, -sun, -sün} teklik 3. şahıs emir eki
Ekin imlası سون - şeklindedir: girsün, kılsun, sevsün; görsün, dolsun.
{-dık, -dik, -duk, -dük; -tık, -tik, -tuk, -tük} sıfat-fiil eki
Ekin imlası , دوق-دوك - şeklindedir: didükleri, sıdugı, virdügi. Az sayıdaki örnekte ise , دیق-دیك - olarak yazılır: akdıgı, geçdigi.
{-ınca, -ince, -unca, -ünce} zarf-fiil eki
Ekin imlası , نجھ-ینجھ - şeklindedir: gelince, varınca; görince, ölince.
{-ıp, -ip, -up, -üp} zarf-fiil eki
Ekin imlası وب - şeklindedir: alup, bilüp, gidüp; durup, sorup.