YARGI ÖRGÜTÜ VE TEBLİGAT HUKUKU - Ünite 5: Tebligat Hukuku ile İlgili Genel Bilgiler ve Tebligatın Yapılabileceği Kişiler Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 5: Tebligat Hukuku ile İlgili Genel Bilgiler ve Tebligatın Yapılabileceği Kişiler

Tebligat Kavramı

Tebligat, bir yargılamaya ilişkin olan işlemleri, o yargılamayla ilgili kişilere, kanunda belirtilen usule uygun olarak bildirmek için yapılan belgelendirme işlemidir.

Tebligat, resmî bir işlemdir. Tebligat Kanunu’nda belirtilen merciler, şartlar ve kurallar dışında resmî tebligat işlemi yapılamaz.

Yargılamada birçok işlemin geçerli olması veya hüküm ifade edebilmesi için, tebliğ edilmesi, yani muhatabın öğrenmesine yönelik olarak, tebligat hukuku çerçevesinde bildirilmesi ve bu bildirimin belgelendirilmesi gerekir. Tebligattan söz edebilmek için bildirme ve bu bildirmenin belgelendirilmesi unsurunun bulunması gerekir. Tebligatı, diğer posta ve bildirme faaliyetlerinden ayıran en temel özellik, bildirimin resmî şekilde belgelendirilmiş olmasıdır. Bildirim, tebligatın amacı; belgelendirme, bu amaç bakımından usulüdür. Yani, tebligatın maddî yönü bildirim, şeklî yönü ise belgelendirmedir.

Tebligatın Önemi

Tarafların veya ilgililerin adlî ve yargılama faaliyeti içinde yer almaları, yapılacak veya yapılmış işlemleri öğrenmeleri, bunun sonucu olarak, kendilerine tanınan hakları kullanabilmeleri tebligat veya davetiyeye bağlıdır.

Tebligat Kanunu (TebK), Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik (TebY) ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile tebligat hakkında düzenleme yapılmıştır.

Tebligatın sağlıklı bir şekilde yapılabilmesinde adrese bağlı sorunların giderilmesi için 2006 yılında kabul edilen 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu (NüfHK) ile düzenlemeler getirilmiştir. MERNİS olarak kısaltılan, Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi çerçevesinde adres hareketleri düzenlenerek takip edilmektedir ve MERNİS adreslerinin gerçeğe uygunluğu önem taşımaktadır.

Bir ülkenin gelişmişliği ve sağlıklı ve iyi organize olmuş bir devlet yapısına sahip olup olmadığı, tebligat işlemlerindeki başarısıyla paraleldir denilebilir. Tebligatın egemenlikle doğrudan bağlantılı bir husus olduğu, özellikle yurt dışı tebligatlarda karşımıza çıkmaktadır.

Tebligatın, yargısal faaliyet bakımından da çok önemli bir işlevi söz konusudur. Zira, tebligat yargılamadaki en temel haklardan biri olan, adil yargılama (AY m. 36) hakkının temel unsurlarından hukukî dinlenilme hakkı (HMK m. 27) ile doğrudan ilgilidir. Hukukî dinlenilme hakkının üç unsuru, bilgilenme hakkı, açıklama hakkı ve yargı organlarının bu açıklamaları dikkate alıp değerlendirmesidir.

Tebligatın, yargılamada, özellikle süreler ve usul işlemleri bakımından ayrı bir önemi bulunmaktadır. Özellikle işlemeye başlaması bakımından sürelerin birçoğu tebligata bağlanmıştır. Yani, böyle bir durumda geçerli bir tebligat olmadıkça süre de işlemeye başlamaz; süreler işlemedikçe usul işlemlerinin gecikmesi, yargılamanın usul ekonomisine aykırı uzaması da söz konusu olacaktır.

Tebligat Hukukunun Kaynakları

Tebligat hukukunun en önemli kaynağı 7201 sayılı Tebligat Kanunudur (RG, 19.02.1959, 10139). Tebligat Kanunu’nda 19.03.2003 tarih, 4829 sayılı Kanunla ve yakın zamanda 11.01.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanunla önemli değişiklikler yapılmıştır.

Tebligat Kanunu dört babtan ve bablar da fasıllardan oluşmaktadır.

Tebligat hukukunun diğer önemli bir kaynağı TebK m. 60’a göre çıkarılan Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliktir (RG, 25.01.2012, 28184).

Tebligat Kanunu bakımından bu genel Yönetmelik dışında, ayrıca Elektronik Tebligat Yönetmeliği çıkartılmıştır (TebK m. 7a). Elektronik tebligatın bu Yönetmeliğe uygun şekilde yapılması gerekir (RG, 19.01.2013, S. 28533).

Tebligatla ilgili bu temel hukuki düzenlemeler dışında, PTT işletmesinin de kendi iç düzenlemeleri mevcuttur. Bu konuda özellikle, Tebligat İşletme Esasları (Esaslar) tebligat bakımından önemli bir düzenlemedir.

Tebligat Kanunu sadece ülke içinde zorla ve yaptırıma bağlanarak uygulanabilir. Bu sebeple, gerek Tebligat Kanunu’na yurtdışına tebligat hakkında özel hükümler konulması gerek iki taraflı ve çok taraflı anlaşmalarda tebligatla ilgili hususlara yer verilmesi sebebiyle, bu uluslararası anlaşmalara da ayrıca dikkat edilmelidir. Bu sözleşmeler de tebligat hukukunun kaynaklarından biridir.

Tebligatın Temel Aşamaları

Tebligatın temel aşamalarını şu şekilde sıralanabilir:

  1. Tebligat çıkarılması talebi,
  2. Tebligatı çıkaracak makamın tebliğ evrakını hazırlaması,
  3. Tebligatı yapacak merci (veya kişi) tarafından tebligatın usulüne uygun şekilde,
  4. Tebligatın muhatabına (veya onun yerine tebellüğe yetkili kimseye) ulaştırılması.

Bir tebligatın tekemmül etmesi, yani tam olarak gerçekleşmesi için, yukarıdaki aşamalara ilişkin, tebligat hukukunun gereklerinin yerine getirilmesi gerekir. Tebligat, birbirine bağlı şeklî işlemlerden oluşmaktadır. Bildirimin belgelendirilmiş sayılması için, bu işlemler usulünce yapılmalıdır; aksi halde, tebligat usulsüz sayılıp geçersiz hale gelecektir. Tebligat önemi sebebiyle, bir takım sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır.

Bazen bu aşamalar bir arada olabilir. Bu aşamaların birleşmiş olması, bu aşamalara ilişkin işlemlerin kanun dışında yapılacağı anlamına gelmez. Böyle bir durumda da her bir aşamanın gerektirdiği işlem tebligat hukuku kurallarına uygun yerine getirilmelidir.

Tebligat Çıkaracak ve Tebligatı Yapacak Merciler

Tebligat çıkaracak merciler: Tebligat Kanunu’nun 1. maddesinde (ayrıca TebY m. 2) tebligat çıkaracak merciler tek tek belirtilmiştir.

Bu hükme göre, tebligat çıkaracak merciler şunlardır:

  • Yargı mercileri,
  • Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri,
  • Özel bütçeli idareler,
  • Düzenleyici ve denetleyici kurumlar,
  • Sosyal güvenlik kurumları,
  • Vakıf yükseköğretim kurumları
  • İl özel idareleri,
  • Belediyeler,
  • Köy tüzel kişilikleri,
  • Barolar,
  • Noterler.

Yukarıda sayılanlar dışında kendi özel düzenlemelerinde Tebligat Kanunu çerçevesinde yetkili kılınan merciler de tebligat çıkarmaya yetkilidir.

Tebligat yapacak merciler: Tebligat, PTT işletmesi tarafından, memur veya kolluk kuvvetleri vasıtasıyla ya da doğrudan yapılmaktadır.

Tebligatlar kural olarak PTT işletmesi tarafından yapılır.

Yargı mercileri, kendiliğinden veya talep üzerine, işin niteliğine göre kendi memuru aracılığıyla tebligat yapılmasına da karar verebilir (TebK m. 41, TebY m. 64).

Tebligat Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen memur (veya zabıta) vasıtasıyla tebligatla 41. maddesinde düzenlenen memur vasıtasıyla tebligat arasında bazı farklılıklar vardır. Düzenleniş yeri de dikkate alındığında, 41. madde, 2. maddede sayılan şartlardan bağımsız olarak, adlî makamın kararıyla memur vasıtasıyla tebligat yapılmasını mümkün hale getirmiştir. 2. maddeye göre (adlî işler dışında) memur vasıtasıyla tebligat yapılabilmesi için, maddede belirtilen şartların oluşması ve bu konudaki gerekçenin, ilgili evrakta gösterilmesi gerekir (TebY m. 5/2).

Kural olarak, tebligatı çıkaran merci, tebligat için ya PTT işletmesini veya memuru ya da kolluk kuvvetlerini aracı kılmaktadır. Kanun bazı durumlarda, araya başka bir kurum veya kişi girmeden, tebligatların doğrudan yapılmasını mümkün kılmaktadır. Böylece, tebligat işlemi kolaylaştırılmış ve basitleştirilmiştir. Bu çerçevede doğrudan tebligat yapılabilecek haller şunlardır:

  • Duruşma sırasında, davaya ilişkin belgelerin taraflara, müdahile veya vekile verilmesi tebliğ hükmünde olduğu gibi (TebK m. 36, TebY m. 58), duruşma sırasında, mahkemece sıfatları tespit edilen avukat sekreterlerine ve stajyerlerine, bir sonraki duruşma gününün bildirilmesi avukata tebliğ yerine geçer (TebK m. 37, TebY m. 59).
  • Avukatlar, takip ettikleri davalarda, makbuz karşılığında birbirlerine tebligat yapabilirler (TebK m. 38, TebY m. 60) ve mahkemenin kararı olmaksızın diğer tarafa adlî kâğıt ve belge tebliğ edebilirler (AvK m. 56/4).
  • Mahkeme kararları, yazı işleri müdürleri tarafından makbuz karşılığında taraflara doğrudan verilebilir (HMK m. 301/1).

Yurt dışı tebligatlarda durum: Yabancı ülkeye yapılacak veya yabancı bir ülkeden Türkiye’ye yapılacak tebligatlarda, Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin yanında, ikili ve çok taraflı anlaşmaların hükümlerine de uygun davranılmalıdır. Ayrıca, bu tür tebligatlarda, yurt içi tebligat sırasında görevli olan tebligatla ilgili merci ve kişiler dışında, başka makamların da araya girmesi söz konusudur. Bu çerçevede, tebligat çıkaran merciin bulunduğu ve tebligat yapılacak ülkenin kanunları ile anlaşma hükümlerine göre, tebligat yapılacak ülke makamları tarafından tebligat işlemleri gerçekleştirilebileceği gibi, tebligatı çıkaran ülkenin temsilcilikleri aracılığıyla da tebligat yapılabilir. Ancak, ikinci ihtimal sürekli uygulama alanı bulmayan bir durumdur ve tebligat yapılacak ülkenin bu konudaki açık ya da zımni iznine bağlıdır.

Tebligatı Yapacak Kişiler

Tebligat muhataba, muhatap yerine geçenlere, kanuni temsilciye veya vekile yapılabilir. Ayrıca tüzel kişiler ile ticarethanelere ve askeri kişilere, okul, hastane gibi yerlere, cezaevlerine yapılacak tebligata ilişkin düzenlemeler de vardır.

Muhatap: Tebligat hukuku bakımından tebligat yapılacak kişi, “muhatap” olarak adlandırılır. Tebligatta muhatap, bir davadaki veya yargısal işteki durumundan bağımsız olarak belirlenir.

Tebligat, kural olarak muhatabın kendisine yapılır. Muhatap gerçek veya tüzel kişi olabilir. Gerçek kişi ise, muhatap kişinin kendisidir. Tüzel kişilerde tebligat, tüzel kişi adına onun yetkili temsilcisine, temsilciler birden fazla ise, bunlardan yalnız birine yapılır (TebK m. 12, TebY m. 20). Tüzel kişilerin yetkili temsilcileri, ilgili kanuna veya statülerine göre belirlenir (TebY m. 20/2).

Muhatap yerine, ancak Kanunda belirtilen hallerde ve belirtilen kişilere tebligatın yapılması mümkündür. Bunun dışında başkasına yapılan tebligat usulsüz ve kural olarak geçersizdir.

Muhatap yerine tebligat yapılabilecek kişiler: Muhatap, tebliğ adresinde (TebK m.9/1-1) bulunmaz ve hemen bulundurulması mümkün olmazsa, kanunda öngörülen durumlarda, kanunda belirtilen muhatap yerine tebellüğe ehil bir kimseye de tebligat yapılabilir.

Muhatap yerine tebligat yapılabilecek kimseler temelde iki gruba ayrılarak düzenlenmiştir:

  • Kendisine tebligat yapılacak kimse (yani muhatap) adresinde bulunamazsa, tebligat, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerine yapılabilir (TebK m. 16; TebY m. 25).
  • Belirli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlerin kendisi yoksa, o yerde sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur veya müstahdemlerinden biri bulunmadığında aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine tebligat yapılabilir (TebK m. 17; TebY m. 26).

Muhatap yerine tebligat yapılacak kimselerin, görünüşleri itibariyle on sekiz yaşından aşağı olmaması ve açık şekilde ehliyetsiz bulunmaması gerekir (TebK m. 22; TebY m. 34).

Tebligat Kanunu hükümlerine göre, muhatap adına kendilerine tebliğ yapılması mümkün olan kimselerin, o yargılamayla hasım olarak ilgileri varsa, muhatap adına kendilerine tebligat yapılması mümkün değildir (TebK m. 39, TebY m. 62).

Kanuni temsilciye tebligat: Muhatabın medenî hakları kullanma ehliyeti bulunmuyorsa, tebligat, kanunî temsilcisine yapılmalıdır.

Kanunî temsilci atanan durumlarda dahi, muhatabın bizzat kendisine tebligat yapılması söz konusu ise, artık kanunî temsilciye tebligat yapılmaz (TebY m. 19/2).

Vekile tebligat: Vekil aracılığıyla takip edilen dava ve işlerde tebligatın mutlaka vekile yapılması gerekir, vekil varken asıl tarafa (müvekkile) yapılan tebligat usulsüzdür.

Bir kimsenin birden fazla vekili varsa, tebligatın sadece bunlardan birine yapılması yeterlidir. Buna rağmen tebligat birden fazla vekile yapılırsa, bunlardan ilkine yapılan tebligat esas alınır (TebK 11/1).

Vekil atanmış olmasına rağmen, yargılamada mutlaka asılın (müvekkilin kendisinin) bulunması ve tebligatın asıla (müvekkile) yapılması gereken durumlarda, vekile tebligat yapılmaz.

Vekille takip edilen işlerde vekillerin birbirlerine doğrudan tebligat yapmaları da mümkündür (TebK m. 38, TebY m. 60; AvK m. 56).

Vekilin avukat olması durumunda, avukatın bürosunda yapılacak tebligatların resmî çalışma gün ve saatlerinde yapılması gerekir.

Tüzel kişilere ve ticarethanelere tebligat: Tüzel kişi adına tebligat yapılacak temsilcisi (veya temsilcileri), mutad iş saatlerinde orada bulunmuyorsa ya da o sırada evrakı alamayacak durumdaysa, tebligat o yerde bulunan memur veya müstahdemlerden birine yapılır.

Ticarethanelerle ilgili olarak tebligata ilişkin özel düzenleme yapılmıştır. Gerçek veya tüzel kişiye ait bir ticarethanenin işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda, yetkili ticarî mümessile yapılan tebligat geçerlidir.

Askeri kişilere tebligat: Askerî kişilere yapılacak tebligat bakımından Kanun’da ve Yönetmelikte ikili bir ayrım yapılmış, erata (er ve erbaşa) yapılan tebligatla bunların dışında kalan astsubay, subay, askerî memur vb. yapılan tebligat farklı düzenlenmiştir. Bu ayrımın dışında, sefer halindeki birliklerde görev yapan askerî kişilere nasıl tebligat yapılacağı da ayrıca düzenlenmiştir.

Erata tebligat yapılması gereken durumlarda, kıta komutanı veya müessese amiri gibi en yakın üste tebligat yapılmalıdır.

Erat dışında astsubay, subay, askerî memur gibi kimselere, oturdukları adreste tebligat yapılabileceği gibi, birlik veya kurumlarında da tebligat yapılması söz konusu olabilir.

Sefer halinde olan birlik veya kurumdaki askerî kişilere tebligat yapılması gerekirse, yukarıdaki ayrım dikkate alınmadan, muhatabın bağlı olduğu kuvvet komutanlıkları aracılığıyla tebligat işlemi gerçekleştirilir.

Otel, Hastane, Fabrika, Okul Gibi Yerlerde Tebligat: Tebliğ yapılacak kişi, otel, hastane, tedavi veya istirahat evi, fabrika, okul, öğrenci yurdu gibi içine serbestçe girilemeyen veya arananın kolayca bulunması mümkün olmayan bir yerde ise, tebliğin yapılmasını o yeri idare eden veya muhatabın bulunduğu kısmın amiri temin eder. Muhatap bulunursa, tebligat doğrudan muhataba yapılır.

Tutuklu ve hükümlülere tebligat: Tutuklu veya hükümlülere ait tebliğlerin yapılmasını, bunların bulunduğu kurum müdürü, müdür yoksa orayı idare eden memur temin eder.

Tebellüğ edecek kişinin hasım olmaması: Tebligat Kanunu hükümlerine göre, kendilerine tebliğ yapılması mümkün olan kimselerin, o yargılamada hasım olarak ilgileri varsa, muhatap adına kendilerine tebligat yapılamaz.