YAŞAM BOYU BÜYÜME VE GELİŞİM - Ünite 3: Bebeklik Dönemi Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 3: Bebeklik Dönemi
Giriş
Yaşam süreci genellikle;
- Çocuk gelişimi,
- Ergen gelişimi ve
- Yetişkin gelişimi olmak üzere üç ana gelişim dönemine ayrılmaktadır.
Çocuk gelişimi;
- Doğum öncesi dönem,
- Bebeklik,
- İlk çocukluk (okul öncesi) ve
- Orta çocukluk (okul dönemi) dönemlerini kapsar.
Ergen gelişimi ise
- • Ön ergenlik ve
- • Geç ergenlik dönemlerini içermektedir.
Çocuğun eğitimi açısından 0-2 yaş döneminin önemi büyüktür. Bu dönemde motor yetenekler ve koordinasyon, dil becerisi, duyusal beceri gibi çeşitli açılardan gelişim gösteren bebekler, aile üyelerine ve diğer bakıcılara bağlılık duygusu geliştirir; güvenmeyi ya da güvenmemeyi, sevgilerini ya da başka duygularını göstermeyi ya da göstermemeyi öğrenir, kendilik duygusu ile bağımsızlık duygusunu kazanır. Bu dönemde bebekler kişilik ve mizaç açısından belirgin farklılık gösterir. Bebek aşağıda kısaca verilen beceriler ile birlikte doğar:
- Görme duyumu oldukça gelişmiştir.
- Yenidoğan bebeklerin kulağı çok geniş bir ses bandına tepkide (spektrum) bulunabilir.
- Bebekler, koklama ve tat alma duyu organları da oldukça gelişmiş olarak dünyaya gelirler. Birbirinden farklı kokuları ve temel tatları kolaylıkla ayırt edebilirler.
- Yapılan araştırmalar yenidoğan bebeğin hem operant (sebep-sonuç ilişkisine dayanan) koşullanma hem de klasik koşullanma yoluyla öğrenebildiğini göstermiştir.
- Bebek duyu organlarının doğuştan itibaren hemen hemen mükemmel bir biçimde isleyişinin yanı sıra, kendisini besleme konusunda son derece yararlı bazı refleksleri de beraberinde getirir.
Bebeklik Döneminde Bedensel Büyüme ve Gelişim
Bedensel gelişim; bedeni oluşturan tüm organların gelişmesi, boyun uzaması, kilonun artışı, kemiklerin gelişimi, dişlerin çıkması ve değişmesi, kas, beyin ve tüm sistemler (sinir, sindirim, dolaşım, solunum, boşaltım) ile duyu organlarının gelişimidir. Bedensel gelişimin, insan hayatının neredeyse tamamını etkilediği bilinmektedir. Bebeklik döneminde bedensel büyüme ve gelişim şu başlıklar altında incelenebilir:
- Vücut oranlarındaki değişim,
- İskelet ve dişlerin gelişimi,
- Uzunluk ve ağırlık,
- Kafatasının gelişimi,
- Beyin gelişimi,
- Sinir sistemi,
- Sindirim sisteminin gelişimi,
- Solunum sisteminin gelişimi,
- Dolaşım sistemi gelişimi,
- Boşaltım sisteminin gelişimi,
- Motor gelişimi,
- Uyku.
Vücut Oranlarındaki Değişim
Çocuğun genel büyüklüğü arttıkça, vücut parçaları farklı oranlarda büyür. Bu değişiklikleri iki büyüme düzeni tanımlar:
- “Baştan ayağa” olarak ifade edilen sefalokaudal eğilimdir. Sefalokaudal eğilim (cephalocaudal gradient), gelişim eğilimi bebek ve çocukların baş ve beyinlerinin bacakları ve ayaklarından daha hızlı gelişmesini sağlayan insan gelişimindeki baştan ayağa ilerleyen eğilimdir.
- “Yakından uzağa” doğru ifade edilen proximodistal eğilimdir. Proksimodistal eğilim (proximodistal trend): Gelişmenin merkezden dışarıya doğru bir yön izlemesi. Örneğin, önce omuz kasları sonra kol kasları gelişir.
İskelet ve Dişlerin Gelişimi
Bir çocuğun fiziksel olgunluğunu ölçmenin en ideal yolu vücuttaki kemiklerin gelişimini ölçen iskelet yaşı yöntemini kullanmaktır. İskelet, ilk olarak kıkırdak denilen yumuşak ve esnek bir dokudan oluşmaktadır. Hamileliğin ilk altı ha asında, kıkırdak hücreler sertleşerek kemiğe dönüşmeye başlar. Bu süreç, çocukluk ve ergenlik dönemine kadar devam eder. Kıkırdak hücreleri, sayısı çocukluk boyunca artan, büyüme devam ettikçe incelen ve sonrasında kaybolan epifizlerin büyüme plağında üretilir. İskelet yaşı, kemiklerin röntgeni çekilerek görülebilecek olan epifizlerin sayısı ve onların ne kadar kaynaştığına bakılarak bulunabilir.
Diş tabakalarının gelişimi doğum öncesi dönemde başlar. Olgunlaşmasını tamamlayan dişler, doğumdan sonra belli bir sırayla diş etlerini delerek çıkar. İlk dişler yaklaşık olarak 6-10. ayda çıkmaktadır. Bazı bebeklerde dişin ilk çıkışı 12. aya kadar olabilmektedir. Dört yaşına doğru çocuğun tamamlanan bu dişlerine “süt dişleri” adı verilir. Süt dişleri 20 adet olup 2-2.5 yaşına kadar tamamlanır. Süt dişlerini tamamlayan çocuk yedi yaşına geldiğinde süt dişleri çıkış sırasına göre düşmeye başlar ve yerini kalıcı dişlere bırakır. On iki yaşına geldiğinde ise çocuğun ağzında 28 adet kalıcı diş bulunur.
Uzunluk ve Ağırlık
Yaklaşık olarak ilk iki yılı kapsayan birinci safhada bebek, çok hızlı bir şekilde kilo alır. Birinci yılda boyu 25 cm-30 cm uzar ve aynı sürede kilosu üç katına çıkar. İki yaşını dolduran çocuk, ergenlik dönemine dek daha yavaş ancak düzenli bir şekilde yılda 5 cm-7 cm uzar ve 2,5 kg alır. Yeni doğmuş bir bebeğin ortalama boy uzunluğu 50 cm, kilosu ise yaklaşık 2,5-5 kilo arasındadır.
Kafatasının Gelişimi
Yeni doğan bebeğin başı vücuduna oranla daha büyük olup bu oran 1/4 kadardır. Yeni doğanın baş çevresi ise yaklaşık olarak 35 cm’dir. Başın büyümesi beyin büyümesini yansıttığı için tüm çocuklarda dikkatle izlenmelidir.
Beyin Gelişimi
Tek bir hücre olarak başlayan bebeğin, doğduğu zaman yaklaşık olarak 100 milyar sinir hücresi (nöron) barındıran bir beyne sahip olduğu tahmin edilmektedir. Kapsamlı beyin büyümesi doğumdan sonra, bebeklik ve izleyen dönemler boyunca devam eder. Bebeklikte beyin hâlâ çok hızlı büyüdüğünden dolayı, bebeğin başı düşmelerden ve diğer hasarlardan korunmalıdır. Bebeğin beyninin doğumda ağırlığı, beynin yetişkinliğindeki ağırlığının yaklaşık olarak %25’idir.İkinci doğum gününde, bu oran yaklaşık %75 olur. Fakat beynin bölgeleri homojen bir biçimde olgunlaşmaz.
Sinir Sistemi
İskelet sitemi gibi sinir sistemi de bebek doğmadan tamamlanmıştır. Ancak zamanla sinir hücrelerinin boyutları büyür ve sinir liflerinin bazıları filizlenerek çoğalır. Liflerin üzerinde yer alan ve sinirsel iletilerin sinir hücreleri tarafından beyine aktarılamasını ve beyinden ilgili organlara iletilmesini hızlandıran miyelin kılıfları, bebek doğduğunda henüz tam olarak olgunlaşmamıştır. Miyelinleşme aracılığıyla beyin ve duyu organları arasında patikalar oluşur. Sinirlerin ördüğü bu yollarla beyin, iskelet, kas sistemlerinin birbiriyle iletişimi sağlanır ve çocuk hareket eder.
Sindirim Sisteminin Gelişimi
Bebek 2-3 aylık olana kadar tükürük bezi fonksiyon görmez ancak ağız suyu akar. İlk birkaç ay pankreas organındaki enzimler yetersiz olduğundan bazı karbonhidratları ve yağları sindiremez. Doğduğunda mide kapasitesi 30-60 cc’dir. Ancak yaşla birlikte mide kapasitesi de büyüdüğünden alınması gereken besin miktarı da bu oranda artar.
Solunum Sisteminin Gelişimi
Bebeklerin solunum yolları daha dar ve kısadır. Bu nedenle daha fazla nefes alıp verirler. İlerleyen yaşlarda çocuğun solunumu, gelişimiyle birlikte ilerler ve yetişkin solunumuna yaklaşır.
Dolaşım Sistemi Gelişimi
Bir bebeğin kanında bebeği mikroplara kaşı koruyan antikorlar bulunur. Bu antikorlar bebeğe plesanta aracılığıyla geçer. Bu antikorlar üçüncü aydan sonra etkisini yitirdiği için gerekli olan aşıların zamanında yapılması gerekir. Besinler ile alınan temel maddeler ve solunum ile alınan oksijen, hücre düzeyine kadar kan sayesinde iletilir. Bu anlamda kan hayati önem taşır.
Boşaltım Sisteminin Gelişimi
Bebeğin idrar yapma sayısı beslenme ve çevre koşullarına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Bebek günde 20 defadan fazla idrar yapar. İdrar yapması yeterli sıvı aldığının bir göstergesidir
Motor Gelişimi
Motor gelişim hem kaba motor becerileri hem de ince motor becerileri uygulayabilme yeteneğindeki ilerleme ve değişimi ifade etmektedir. Bebekler algı ve eylemle motor becerilerini birleştirir. Motor becerilerini geliştirmek için bebekler çevrelerinde bazı şeyleri algılamalıdırlar; böylece eylem için güdülenmeli ve algılamalarını ince-ahenkli hareketler için kullanabilmelidir. Motor becerileri, bebeklerin yönelişlerinin çözümünü temsil etmektedir.
Uyku
Genellikle yeterli kabul edilen uyku süresi; 2-5 yaş için 13-15 saat, 6-8 yaş için 12 saat, 8-10 yaş için 11 saat ve 10 yaştan ergenlik dönemine kadar 10-11 saattir.
Algısal Gelişim
Algılama, hissedilenlerin yorumlanmasıdır. Algı, insanları çevre ile etkileşim ve uyum sağlamak için temasa geçirir. Bireyler hareket etmek için algılar, algılamak için hareket eder:
- Görme keskinliği: Doğumdan hemen sonra parlaklıktaki değişime duyarlıdırlar ve bu duyarlılık iki ay içerisinde hızla gelişir.
- Şekil algısı: 5-7 ha a arasındaki bebeklerin daha çok gözlere baktığı belirlenmiştir.
- Algısal değişmezlik: İki aylık bebeklerin şeklin değişmezliği algısına, dört aylık bebeklerin ise rengin değişmezlik algısına ulaşmış oldukları görülmüştür.
- Derinlik algısı: Derinlik algısının bebeklerde 1- 1,5 ay sonra geliştiği düşünülmektedir.
- Yeni doğmuş bebeklerin yetişkinlere yakın bir keskinlikle duyabildikleri belirlenmiştir.
- Konuşma algısı: Çok küçük bebekler konuşma seslerini algılayabilir ve onları seslerinden ayırt edebilir.
- Yeni doğmuş bebekler kokuları ayırt edebilse de koku duyusu ancak 6 yaşına kadar tamamlanır.
Bilişsel Gelişim
Bilişsellik; bilgiyi edinme, işleme, depolama ve sonunda gerektiği yerde kullanma yetilerini içerir. Çocuğun dünya hakkındaki bilgisi şekillendikçe birbirine bağlı zihinsel gelişim evrelerinden geçtiği savunulur. Yaşamın ilk 18 ayında bebeğin öğrenmesi, algı ve hareketlerini organize etme, düzenleme ve geliştirmeden ibarettir.
Çocuk, içine doğduğu dünyayı anlama çabasını sürekli bir biçimde sürdürür ve basitten başlayarak gittikçe karmaşıklaşan bir bilişsel düzen geliştirir. Çevresine uyum sağlamayı becerir.
Piaget’in Bebek Gelişimi Kuramı
En fazla tanınan bilişsel kuramcı Jean Piaget’dir. Piaget’in Bebek Gelişimi Kuramı’nda, hemen tüm insanların nasıl düşüneceğini aynı aşamalardan geçerek öğrendiğini kabul edilmektedir. Bebeklik ve erken çocukluk aşamasında, düşünme son derece basit ve somuttur. Çocuklar geliştikçe, düşünme ilerler, daha karmaşık ve soyut hâle gelir. Bilişsel gelişimin her aşaması, bir bireyin düşünmesinin belirli ilke ve yolları ile karakterize olur.
Vygotsky Sosyo Kültürel Bilişsel Gelişim
Lev Vygotsky ise Piaget tarafından geliştirilen kurama alternatif sosyokültürel bilişsel gelişim kuramı öngörmüştür. Vygotsky’nin kuramında birçok ilke vardır:
- Çocuğun gelişimi etrafında neler olup bittiğine göre farklılaşacaktır.
- Çocuklar çeşitli toplumsal durumlara ve değişimlere maruz kaldıklarında gelişirler.
- Gelişim çocukların grup aktivitelerindeki etkileşimlerinin bir parçası olarak gelişir.
- Çocuklar diğerlerini gözlemleyerek, onlardan etkinlikleri öğrenerek ve etrafındakilere göre performans sergileyerek gelişirler.
- Çocukların gördüğü ve öğrendiği becerileri işleyebilmesi için bir semboller şeması kullanması gerekir.
- Çocuklar etrafındaki kişilerle etkileşim yoluyla kültürel değerleri öğrenirler.
Bilişsel Gelişimde Bireysel Farklılıklar
Her bireyin bilişsel gelişimlerinde farklılıklar görülmektedir. Ancak bireylerin bilişsel gelişimlerini doğrudan ölçmek oldukça zordur. Bu alandaki ilk çalışma Alfred Binet’e aittir. Fransız psikolog ilk başarılı zekâ testini tasarlamış ve bu test okul başarısını yordalayabilmiştir. Bu test çok erken yaşlarda zekâyı ölçen başka birçok testin tasarlanmasına ilham olmuştur. Bebeklerin zekâsını doğru bir biçimde ölçmek oldukça zordur çünkü bebekler sorulara cevap veremez ya da talimatları takip edemez. Bebek testlerinin çoğu, algısal ve motor tepkileri vurgular. Bunun yanında yaşça büyük olan bebeklerin erken bilişsel ve sosyal davranışlarına yönelik testlerin geliştirilmesi de yaygınlık kazanmaktadır.
Dil Gelişimi
Konuşmayı öğrenmek uzun ve karmaşık bir olgudur. 0 ile 12-15 ay arası çocuk, iletişimini mimiklerle ağlama biçimleriyle ve anlamsız mırıldanmalarla dile hazırlık şeklinde yapar. İlk sözcükler genellikle birinci yılın sonlarında kullanılmaya başlar. 9-18 aylar arasında iki sözcükle farklı anlamların ifade edildiği cümlelerin kurulduğu dönem başlar. Çocuğun ilk konuşmaları öncelikle günlük yaşamlarında yakından ilgilendikleri ve onlar için işlevi olan objelerle ilgilidir. Sesli uyarıcıları çok olan çevrede yetişen bebek, daha fazla seslendirme etkinliğinde bulunmakta ve daha çeşitli sesler çıkarabilmektedir.
Sosyo-Duygusal Gelişim
Çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi duyusal, hareketsel ve bilişsel gelişime paralel olarak oluşur ve değişik aşamalardan geçerek onun topluma girmesini hazırlar. Çocuğun ilk iki yıl içinde geçtiği duygusal ve sosyal aşamalar üç temel basamakta toplanabilir:
- Doğum-5 ay: Çocuk henüz kimseye bağlılık geliştirmiş değildir. Bu aşamada, çocuk yabancılara ve kendini besleyen herkese gülümser. Beş ay civarına doğru çocuk kendisine bakan annesiyle özel bir bağlantı kurmaya başlar; bağlılık dereceli olarak gelişir.
- 5-10 ay: Özel bağlılık devresi. Çocuk kendisine bakan kimseye, çoğunlukla anneye özel bir bağlılık geliştirir, ona daha çok gülümser, o yanından ayrıldığı zaman huzursuz olur, aşina olmayan sosyal durumlarda sığınılacak bir kucak olarak onu görür.
- 10-24 ay: Çocuk yavaş yavaş diğer kimselere, anneye olduğu kadar kuvvetli olmasa da, bağlılık geliştirmeye başlar.
Çocuğun ilk yıllarındaki sosyo-duygusal gelişimi, bireyin daha sonraki yıllarda sosyal ve duygusal davranışlarının temelini oluşturur. Araştırmalar, bağlanma güvenliğini dört önemli faktörün etkilediğini ortaya koymuştur:
- Erken dönemde tutarlı bir bakım veren kişinin varlığı,
- Bakımın kalitesi,
- Bebeğin özellikleri,
- Ebeveynin içsel çalışma modellerini de kapsayan aile koşulları.
Benlik gelişimi, doğumda bebeklerin çevrelerinden fiziksel olarak ayrı olduklarını dolaylı olarak duyumsamaları ile başlar ve ilk aylar boyunca gelişir. İkinci yılın sonunda, çocuklar benliğin fiziksel özelliklerinin açık bir şekilde farkına vardıkça kendini tanıma ortaya çıkar. Buna rağmen, bu dönemde çocuklar kendi beden ölçülerine dair objektif bir anlayıştan yoksundurlar. Benlik gelişimi, çaba gerektiren kontrole ve 12-18 ay arasında uyma davranışına da katkıda bulunur. 1,5 ve 3 yaşları arasında doyumun ertelenmesi güçlenir. Ebeveynin çocuğa karşı sıcaklığı ve onun, çocuğu ılımlı ve anlayışlı tavırlar ile cesaretlendirmesi çocuğun benlik gelişmesini sağlar.
Ahlak Gelişimi
Ahlak, kişinin doğuştan getirdiği gizil güçler ile toplumda var olan iyi-kötü ya da doğru-yanlış gibi kavramların, kişinin kendisi tarafından oluşturulan “huy”, “inanç”, “tutum” ve “âdet” gibi, özellikle manevi varlığını belirleyen davranışların tümü olarak ifade edilir.
Çocuğun ahlaki gelişimini ele alan üç büyük felsefe öğretisi vardır:
- St. Augustine gibi teologlar tarafından ortaya konulmuş olup bireyin doğuştan günahkâr olduğunu savunan öğreti,
- John Locke’ın başlattığı, çocuğun nötr olarak doğduğunu ancak süreç içinde çocuğun eğitim ve yaşantısından etkilenerek doğru ya da yanlış bir yaşam oluşturduğunu savunan öğreti,
- Jean Jaques Rousseau’nun temsilcisi olduğu, çocukların doğuştan saf ve temiz olduklarını, ancak yetişkinlerin müdahalesi sonucu ahlak dışı davranışları öğrendiklerini savunan öğreti.