YAŞAYAN DÜNYA DİNLERİ - Ünite 10: İslâm Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 10: İslâm
Ünite 10: İslâm
Giriş
Miladi 7.yy.’ın başında Hz. Muhammed tarafından tebliğ edilen dinin adı İslâm’dır. İslâm, daha ilk yıllarından itibaren Hz. Muhammed’in gayretiyle Arap Yarımadası’nda yayılmış ve kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim bizzat kendi gözetiminde kayda geçirilmiştir. Daha sonra, Hz. Peygamber’in sözleri ve davranışları Hadis kitaplarında derlenmiş ve dinin temel kaynakları ortaya çıkmıştır. İslâm, çeşitli coğrafyalarda yayıldıkça temel prensiplerden ayrılmadan yeni yorumlar kazanmış ve bunun sonucunda hem inanç hem de uygulamada çeşitli mezhepler ortaya çıkmıştır.
İslâm'ın Tarihsel Gelişimi
İslâm, Hz. İbrahim’in kurduğu Kâbe’nin de içinde yer aldığı Mekke’de 610 yılında Hz. Muhammed’in tebliğ faaliyeti ile ortaya çıkmıştır. Hz. Muhammed’in 23 yıllık peygamberlik döneminde İslâm, Mekke’den Medine’ye oradan Kuzey’e ve Güney’e doğru yayılmıştır. Hz. Peygamber’in vefatından sonra, hayatta iken ona inanan sahabiler, İslâm’ı çeşitli ülkelere yaymışlardır. Birkaç asır içinde, İslâm’ın kutsal kitabı olan Kur’an çoğaltılıp farklı coğrafyalara ulaştırılmıştır.
İslâm dinini tebliğ eden Hz. Muhammed, 571 yılında Arabistan Yarımadası’nda Mekke şehrinde dünyaya geldi. Babasının adı Abdullah, annesinin adı Amine’dir. Babası, Hz. Muhammed’in doğumundan birkaç hafta önce ölmüş, ailenin bakımını dedesi Abdülmuttalib üstlenmiştir. Yıllar sonra, Mekke’ye döndüğünde, annesi dayılarını ve babası Abdullah’ın kabrini ziyaret etmek için onu Medine’ye götürür. Mekke’ye dönüş yolunda annesi vefat eder. Bu defa onun bakımını amcası Ebu Talip üstlenir. Kalabalık bir aileye sahip olan Ebu Talip’le birlikte yaşayan Hz. Muhammed’in, aileye maddi katkıda bulunmak için çalışması gerekiyordu. Önce komşularına ait sürülerin çobanlığını yapar. On yaşından itibaren, ticaretle uğraşan amcasının kervanıyla ona yardım etmek için Suriye’ye gider. Ticaretle başlayan bu tanışması peygamber olmasından bir kaç sene öncesine kadar devam eder. Bu arada eşi Hatice'yle evlenir.
Kaynaklar, Araplar arasında putperestliğin yaygın olmasına rağmen, Hz. Muhammed’in hiçbir zaman putlara tapmadığını kaydetmektedir. Bununla birlikte, Hz. Muhammed’in 35 yaşına kadarki dini hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur.
Hz. Muhammed'e ilk vahiy 40 yaşında iken gelir. Beş sene boyunca Ramazan aylarında Hira mağarasında kendini ibadete vermekte olan Hz. Muhammed’e 40 yaşında ilk vahiy gelir, ilk vahiy Alak Suresinin ilk beş ayetidir. Hz. Peygamber, kendisine gelen vahiyde belirtilen mesajı öncelikle kendi yakın arkadaşlarına, kendi kabilesine, daha sonra Mekkelilere ve civarda oturanlara, nihayet Mekke’ye dışarıdan gelenlere tebliğ etmeye başlar
Kur’an 23 yıllık peygamberlik görevi boyunca Hz. Peygamber tarafından bu iş ile görevlendirilmiş kâtiplere yazdırılmıştır. Hz. Muhammed, 622 yılında Hz. Ebu Bekir ile birlikte Medine’ye hicret eder. Hicretten sonra Hz. Muhammed 10 yıl peygamberlik yapacaktır.
Hicretin 2. yılında Mekkeli müşrikler, güçlü bir ordu ile Bedir’de Müslümanlarla savaştılar. Bir yıl sonra Bedir’in intikamını almak için Mekkeli müşrikler Uhud'da tekrar Müslümanlara saldırırlar. Bir sonraki savaş ise Medine kuşatması yani Hendek savaşıdır. Sonunda Hudeybiye Barış Anlaşması yapılmıştır. Bizans ordusuyla Mute'de savaşılır, bu esnada Hudeybiye anlaşmasını tanımadığını ilan eden Mekke'li kabilelerin savaş hazırlıklarını öğrenen Hz. Muhammed on bin kişilik orduyla Mekke'ye doğru yürür ve şehri kan dökmeden alır. Mekke'den sonra Taifliler de savaş ilan eder, Huneyn vadisindeki savaşı Müslümanlar güçlükle de olsa kazanır, Taif kuşatma altına alınır ve 1 yıl sonra Müslüman olarak teslim olur. Hicretten 10 yıl sonra, Arap Yarımadası’nın tamamı İslâm’ı kabul etmiştir. Dinlerinde ısrar eden Hristiyanlara, Yahudilere ve Zerdüştlere her türlü din özgürlüğü tanınmıştır. Hicretin 10. yılında ‘Veda Haccı’ olarak da bilinen Hac ibadeti için Mekke’ye giden Hz. Muhammed’i orada ona eşlik etmek isteyen 140 bin Müslüman karşılar. Hz. Muhammed, ünlü Veda Hutbesi’ni burada gerçekleştirir. Hz. Muhammed, hac ibadetinden sonra Medine’ye döndüğünde hastalanır ve birkaç hafta sonra 632 yılında vefat eder.
Kutsal Metinler
İslâm’ın iki temel kaynağı vardır. Bunlar Kur’an ve Hz. Peygamber’in sözlerinin yer aldığı hadis kitaplarıdır.
Kur’an, Hz. Peygamber’e 23 yıllık peygamberliği süresi boyunca parça parça vahyedilmiştir. Kur’an’ın dili, Hz Peygamber’in konuştuğu dil olan Arapça’dır. Hz. Muhammed’in sağlığında tespit edilen Kur’an, birinci halife Hz. Ebu Bekir zamanında vahiy katiplerinden Zeyd b. Sabit başkanlığındaki bir komisyon tarafından derlenmiş ve kitap haline getirilmiştir. Üçüncü halife olan Hz. Osman zamanında ise, bu asli nüshanın kopyaları çıkarılarak çoğaltılmış ve Müslümanların yaşadıkları belli başlı şehirlere gönderilmiştir. Bugün Müslümanların kullandıkları Kur’an metinleri, söz konusu asli nüshanın kopyalarıdır. Böylece, mevcut Kur’an nüshalarının hiçbirinde farklılık bulunmamaktadır. Kur’an’da 114 ‘sûre’ bulunmaktadır.
Hz. Muhammed’in söz, fiil ve davranışlarını anlatan ifadelere hadis denmektedir. Hadisler, İslâm’da Kur’an’dan sonra en önemli dini kaynaktır. Hz. Peygamber’in vefatından sonra, sahabiler tarafından nakledilen hadisler küçük defterlerde toplanmıştır. Zamanla bu metinler ve nakiller hadis uzmanları tarafından derlenmiş ve başta Kütüb-i Sitte adıyla bilinen 6 kitap koleksiyonu ile birlikte birçok kitapta toplanmıştır. Kütüb-i Sitte’de yer alan kitaplar; Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Nesai, Sünen-i Ebi Davud ve Sünen-i İbn Mâce’dir.
İnanç Esasları
İslâm’da inanç esaslarına ‘iman esasları’ da denmektedir. İman, kelime olarak inanmak ve itimat etmek anlamına gelmektedir. İmanın terim anlamı ‘mutlak tasdik’tir. Mutlak tasdikin üç mertebesi vardır. Bunlar: kalp, dil ve fiil ile tasdiktir. İslâm’da iman edilecek temel hususlar 6 başlık altında toplanmaktadır. Bunlar: Allah’a iman, meleklere iman, kitaplara iman, peygamberlere iman, ahiret gününe iman ve kadere imandır.
İbadetler
İslâm’da ibadet, belirli zamanlarda, belirli şekil ve düzen içerisinde yapılan uygulamaları ifade etmektedir. Belirli şekil ve zamanlarda yerine getirilen ibadetler Namaz, Oruç, Hac ve Zekât ibadetleridir. Bu ibadetler, ‘Kelime-i Şehadet’i söylemekle birlikte İslâm’ın ‘beş temel şartı’nı oluşturmaktadır. Bunlar, aklı başında olup belli bir yaşa gelmiş ve gerekli şartları taşıyan her Müslümanın yerine getirmesi gereken ‘farz’ ibadetlerdir. Farz ibadetin dışında yapılan ibadetlere ise, ‘nafile’ ibadetler denmektedir.
Namaz; Kur’an’da sıkça hatırlatılan ibadetlerin başında namaz gelmektedir. Namaz, Mekke döneminde Hz. Peygamber’in yaşadığı Miraç hadisesinde Müslümanlara farz kılınmıştır. Namaz; sabah, öğlen, ikindi, akşam ve yatsı olmak üzere günün belli zamanlarında 5 ayrı vakitte kılınır. Müslümanlar, namazda Hz. Peygamber’in yaşamış olduğu miracı sembolik olarak yeniden yaşamaktadırlar. Günlük namazların dışında, haftada bir kez öğle namazı vaktinde kılınan Cuma namazı vardır. Yılda iki defa yani Ramazan ve Kurban bayramlarında kılınan Bayram namazları vardır. Belli bir zamana bağlı olmayan bir de Cenaze namazı vardır. Namaza başlamadan önce yerine getirilmesi gereken bazı şartlar vardır. Bunlar, abdest almak (hadesten taharet), elbisenin ve namaz kılınacak yerin temiz olması (necasetten taharet), erkek ve kadınların uygun şekilde kapanması (setri avret), kıbleye yönelmek, namaz vaktinin girmesi ve namaz için niyet etmektir.
Oruç; Ramazan orucu, hicretin ikinci yılında farz kılındı. Buna göre, hicri takvime göre Ramazan ayı boyunca akıl sahibi belli yaşa gelmiş kadın ve erkek tüm yetişkin Müslümanlar oruç tutarlar. Ramazan ayında Müslümanlar toplu olarak manevi arınma gerçekleştirirler. Bir günlük oruç, ‘İmsak vakti’ de denen sabah tan yerinin ağarmasıyla başlar ve güneşin batışı ile ‘Akşam vakti’nde sona erer. Bu zaman dilimi içerisinde oruç tutan kimse, yemekten içmekten ve her türlü cinsel zevklerden ve ilişkiden uzak durmak zorundadır.
Hac; İslâm’ın 5 şartından biri olan Hac ibadeti, maddi imkânı olan ve sağlıklı olan her Müslümanın ömründe bir defa Mekke’ye giderek Kâbe’yi tavaf etmesi ve belli bir vakitte Arafat’ta durmasıdır. Hac, hem mali hem de bedenle yapılan bir ibadettir. Ergenlik yaşına gelen ve zengin olan her Müslüman kadın ve erkeğin ömründe bir defa hac ibadetini yapması farzdır.
Zekat; İslâm’ın 5 temel ibadetinden biri de Zekat’tır. Zekat ibadeti, Hicretin 2. yılında farz kılınmıştır. Kur’an’da namaz ibadeti ile birlikte en çok zikredilen ibadetlerden biri de zekat ibadetidir. Zekat, belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların yerine getirmekle mükellef oldukları malî bir ibadetir.
Müslümanların yılda kutladıkları iki bayram vardır. Bunlar, Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı’dır. Ramazan Bayramı, Ramazan ayında tutulan bir aylık orucun sonunda kutlanan ve Allah’a karşı şükrün ifadesi olan bir bayramdır. Kurban Bayramı’nda ise yeterli maddi imkanı olan Müslümanlar kurban keserler. Kurban, Hz. İbrahim’den beri var olan bir ibadetin devamı olarak İslâm’da yerini almıştır.
Mezhepler
Müslümanlar, genel olarak iki farklı mezhebe veya akıma mensupturlar. Bunlar, Sünnîlik ve Şiilik’tir. Bu mezheplerden Sünnilik dört farklı fıkhi mezhebe ayrılmıştır. Bunlar: 1. Hanefi Mezhebi, 2. Şafii Mezhebi, 3. Maliki Mezhebi ve 4. Hanbeli Mezhebidir. Bu mezheplerin ortak özellikleri, Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas’ı fıkhî konularda delil kabul etmeleridir.
Şiilik; Hz. Ali ile Muaviye arasında cereyan eden tartışmada Ali taraftarı olduklarını iddia edenlere Şiî denmektedir. Şiîlik mezhebi içerisinde farklı mezhepler ve ekoller yer almaktadır. Bunlardan Caferîlik ya da İmamiyye ve Zeydiyye gibi akımlar, Ehl-i Sünnet akımlarına en yakın mezheplerdir. Bunların dışında, Hz. Ali’yi ve diğer bazı kimseleri tanrılaştıran mezhepler de vardır. Onlar, bu yönleri ile İslâm’ın temel inançlarının dışında yer almaktadırlar. Şiîlik içerisindeki bu tür mezheplere genel olarak Gâliyye denmektedir. Şiiliği en meşhur mezhepleri immaiye ve zeydiyye mezhepleridir. İsna aşeriyye veya oniki imamcılar, ismailiyye ve zeydilik diğer mezheplerdir.
İslâmın Diğer Dinlere Bakışı
İslâm kaynakları, diğer dinleri ve onların müntesiplerini tanımlamak için çeşitli kavramlar kullanmaktadır. Bunlar: ehl-i kitap (kitap sahibi), kafir, mütraf, fâsık, ehl-i zimmet (korunmuş halk), ehl-i fetret gibi kavramlardır. Başlangıçta sadece Yahudi ve Hıristiyanları kapsayan ‘ehl-i kitap’ kavramı, zamanla Zerdüştleri ve nihayet Kur’an’da adı zikredilmeyen diğer din mensuplarını da kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Bu nedenle İslâm, Müslüman olmayanların dini inançlarına saygısızlık yapmayı kesinlikle yasaklamaktadır. Kur’an, ‘her topluma bir elçi gönderildiğini’ (Yunus, 10/47) belirtir. Aynı şekilde Kur’an’da, ‘İnananlar, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiîler’den Allah’a ve ahiret gününe iman eden ve insanlara faydalı olanlar, Rablerinin katında yaptıklarının karşılığını mutlaka göreceklerdir. Ve onlar için ne korku ne de hüzün vardır’ (Bakara, 2/62) ifadesi yer almaktadır. Sonuç itibariyle, ahirette insanlara yaptıklarının karşılığını verecek olan Allah’tır.