YAŞLILARDA ÇATIŞMA VE STRES YÖNETİMİ II - Ünite 3: Yaşlı Yakınları ve Bakıcılarının Stresle Baş Etme Stratejileri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Yaşlı Yakınları ve Bakıcılarının Stresle Baş Etme Stratejileri

Giriş

Belli bir yaşla birlikte yaşlılar, fiziksel, zihinsel, duygusal sorunlarla ve tedavi edilmesi zor hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalabilmektedirler. Bu süreçte yaşlıların bakımı, yaşadıkları sorunun türüne ya da olanaklara bağlı olarak evde ya da yaşlı bakım merkezlerinde yapılabilmektedir. Bazen de yaşlı evde bakılırken yarı zamanlı rehabilitasyon merkezlerinden de yardım alabilmektedirler. Türk toplumunun kültürel yapısı ve olanakları nedeniyle hastaların ve yaşlıların evde bakılması kabul gören bir durumdur. Toplumumuzda aile bağlarının daha güçlü olması nedeniyle bireylerin ihtiyaç duydukları desteği daha çok ailelerinden aldıkları düşünülmektedir. Bununla birlikte hem kültürümüzde hem de dünyada evde yaşlıların bakımıyla daha çok kadınların ilgilendiği göze çarpmaktadır.

Farklı sebeplerden dolayı yaşlı bakımı evde yapılamadığı durumlarda, yaşlı bakım merkezleri, rehabilitasyon merkezleri, huzurevleri gibi farklı kurumlardan yardım alınmaktadır. Evde ya da ev dışında bir sağlık merkezinde yaşlıların bakılması, aile üyeleri ve bakıcıların yaşamını pek çok açıdan etkilemektedir. Yaşlılara bakım vermekle ilgilenen bu kişiler, zaman zaman fiziksel, psikolojik, duygusal, ekonomik pek çok alanda sıkıntılar yaşamaktadırlar.

Psikoloji bilim dalında strese ilişkin en tanınmış ve birçok çalışmaya temel oluşturmuş yaklaşımlardan biri Lazarus’a aittir. Lazarus’un geliştirdiği Etkileşim Kuramı’na göre stres; birey tarafından onun kaynaklarını aşan ve zorlayan, iyilik durumunu tehlikeye sokan bir durum olarak değerlendirilen çevre ve birey arasındaki ilişki olarak tanımlanmıştır.

Yaşlı Yakınları ve Bakıcılarının Karşılaştıkları Stres Kaynakları

Yaşlının evdeki bakımı aile üyeleri veya bakıcılar ile yapılırken, sağlık kuruluşlarındaki bakımı ise profesyonel bakıcılar tarafından yapılmaktadır. Evde ya da yaşlı bakım merkezlerinde verilen bakım yaşlıya hem olumlu hem de olumsuz getiriler sunarken bu durum aile üyeleri ve bakıcıların iş yükünü artırarak genellikle stres, kaygı ve depresyon gibi olumsuz getirileri olmaktadır.

Yaşlıyla ilgilenen aile üyeleri ve bakıcılar, bakım verirken pek çok stres faktöründen etkilenmektedirler. GallagherThompson ve diğerleri (2000), bakıcıların, bakım verme sürecinde bakım verilen fiziksel çevre, bakım alan yaşlının özellikleri, bakıcının güçlü ya da zayıf yönleri, ailevi ve sosyal destek kaynakları, sosyokültürel faktörler olmak üzere pek çok faktörden etkilendiğini belirtmektedirler.

Bakım verilen fiziksel çevreden kaynaklanan stres faktörleri, bakım alanın yaşadığı yerin fiziksel özellikleri, bakıcının yaşadığı yerin fiziksel özellikleri, yaşlı ile kalıp kalmaması ve bakıcının çalışma koşullarından oluşmaktadır. Bakım alan yaşlının özelliklerinden kaynaklanan stres faktörleri ise yaşlının bilişsel, fonksiyonel ve davranışsal bozuklukları, bakıcıyla önceki ilişki kalitesi ve dışarıdan profesyonel destek alıp almadığı gibi fakörlerden oluşur. Bakıcının özelliklerinden kaynaklı stres faktörleri ise bakıcının ruhsal ve fiziksel geçmişi ve şimdiki durumu, kişilik özellikleri ve başa çıkma tepkileri, rolleri, finansal kaynakları, bakıcılık konusundaki bilgisi, yaşlıyla önceki ilişkilerinden oluşmaktadır. Ailevi ve sosyal destek ağlarından kaynaklı stres faktörleri ise bakıcının başka kişilerden somut, bilişsel ve duygusal destek alıp almamalarıdır. Sosyokültürel içerikle ilgili stres kaynakları ise bakıcılıkla ilgili inançlar ve beklentiler, ulaşılabilen kaynaklar, programlar, engeller, erişimler ve fırsatlar diğer stres kaynaklarıdır. Yukarıda verilen stres faktörleri birincil stres faktörleri ve ikincil stres faktörleri olarak ikiye ayrılmaktadır (Yaşlı yakınları ve bakıcılarının karşılaştıkları stres faktörleri için bakınız, Şekil 3.1., S. 64), (Birincil ve ikincil stres kaynakları için bakınız, Şekil 3.2., S. 64).

Yaşlı Yakınları ve Bakıcılarının Karşılaştıkları Birincil Stres Kaynakları

Birincil stres faktörleri, yaşlı bakım koşullarını içeren objektif koşulları ve bu objektif koşulların bakım veren tarafından algılanmasını içeren subjektif koşulları içerir. Birincil stres faktörleri objektif ve subjektif stres kaynakları olarak ikiye ayrılır.

Objektif Stres Kaynakları: Yaşlıya bakım veren kişilerin, yaşlının özellikleri ve bakıcı koşullarından nasıl etkilendiği objektif stres faktörleri olarak adlandırılır.

Yaşlının bilişsel bozukluğu ; bakım verilen yaşlının bilişsel bozukluğa sahip olup olmaması, eğer bilişsel bozukluk varsa bozukluğun derecesi bakıcıları en çok etkileyen stres kaynaklarından biridir. Demans, Alzheimer gibi yaşlılara bakım vermek, aile içindeki sorumlulukların ve ilişkinin değişecebileceği, aile içinde fikir ayrılıkları çıkabileceği, bakım verenin kendisini yorgun, bitkin, cesaretsiz, terk edilmiş, kızgın hissedebileceği veya depresyona girebileceği anlamına gelir. Ayrıca bu durum, sevilen bir kişinin artık hiç bir zaman eskisi gibi olamayacağı gerçeğini kabul etmek anlamını da taşır. Örneğin Alzheimer ve demans hastalarına verilen bakım, hiçbir getirisi olmaksızın çok zorlayıcı bir süreç olarak algılanmakta olup aileye çoğunlukla gündelik, duygusal, ekonomik ve sosyal yükler getirmektedir. Yaşlının hafıza kaybı, konuşma bozukluğu ve tanıma işlevlerindeki düşüş gibi bozuk işlevlerini yönetebilme ve üstesinden gelebilme yeterliliği ve bakım veren aile üyeleri ve bakıcının yaşlı ile olan ilişkisi, verilen bakımın kalitesini ve bakım veren kişilerin stresini belirlemektedir.

Yaşlının problemli davranışları; yaşlının tükürmesi, küfürlü konuşması, etrafa yönelik öfkeli davranışları, vurma, yumruklama, uygunsuz ve zamansız cinsel davranışlarda bulunma gibi davranışlar yaşlının problemli davranışlarıdır. Bu tür sorunu olan yaşlılara bakım veren aile üyeleri ve bakıcıların, yaşlının ne kendisine ne de başkasına zarar vermemesi için daha dikkatli olması ve zamanının çoğunu yaşlıyı gözeterek geçirmesi gerekmektedir.

Günlük yaşam etkinliklerinde bağımlılık ve hasta direnci; yaşlının yemek yeme, banyo yapma, elini yüzünü yıkama, dişlerini fırçlama, tuvalete gitme, elbisesini giyme gibi günlük aktivitelerinin ne kadarını yaşlı bakımıyla ilgilenen kişilerin yardımıyla gerçekleştirirse bakım verenlerin stresi de o kadar artmaktadır.

Subjektif Stres Kaynakları: Bazen yaşlının özelliklerinden kaynaklı koşullar stres faktörü olabilirken bazen de bu koşulları aile üyelerinin nasıl değerlendirdiği strese neden olabilmektedir. Yaşlının durumundan ve bakım koşullarından kaynaklı, somut durum ve aktivitelerin bakıcının ve aile üyelerinin nasıl algıladığı, içsel tepkileri ve bu durumlara verdikleri kişisel anlamlar subjektif stres faktörlerini oluşturmaktadır. Subjektif stres kaynakları; rol yüklemesi, rol esareti, yakınlığın kaybı olarak isimler alır. Kısacası subjektif stres kaynakları, yaşlının özellikleri ve bakıcı koşullarını bakıcının nasıl algıladığı ile doğru orantılıdır.

Bakım verenlerin rol yüklenmesi, bakım vermeyle ilgili görev ve sorumlulukların yaşlı bakımıyla ilgilenen kişiler tarafından aşırı yüklenmesi sonucu hissedilen içsel yaşantılardır. Yaşlılara bakım veren aile üyeleri, günlük yaşam rollerine ilaveten yaşlı bakımının rol ve sorumluluklarının da eklenmesinden dolayı aşırı rol yüklemesi yaşayabilir. Yaşlı bakımıyla ilgilenen kişiler sadece bakım işinin getirdiği sorumluluklarla ilgilenmezler. Bakım veren kişilerde, diğer rollerin sorumluluğu ile bakıcı rolünün sorumluluğu çatışabilmekte ve kişinin rollerinin gerekliliklerini tam anlamıyla yerine getirmesini engellemektedir. Bu konuda yapılan çalışmalar, çalışan rolünün yaşlı bakımı veren aile üyelerinin stres düzeylerini artırırken bazı çalışmalarda da evdeki stresten günün bir bölümünde kurtulmasını sağladığı için stres düzeylerini azalttığı ifade edilmektedir.

Bakım verenlerin rol esareti; yaşlı bakımıyla ilgilenen aile üyelerinin yaşlı bakım rolünü gönülsüz yapmaları sonucu hoş olmayan duygular hissetmeleridir. Bu duygu, aile üyesinin başka bir şeyi yapmayı tercih ederken yaşlıya bakmak zorunda kalması sonucu yaşanır.

Yakınlığın kaybı; yaşlının bilişsel bozukluğu nedeniyle yakınlarını hatırlamaması sonucu oluşur. Bilişsel bozukluğu olan hastalarda hafıza kayıplarıyla birlikte kişilik ve davranışlarda da değişim gerçekleşir. Yaşlının çevresindekileri tanımamasıyla birlikte aile üyeleri ile yaşlı arasındaki ilişki de değişmeye başlar. Aile üyeleri bir taraftan eş ya da anne-babasına bakım verirken bir taraftan da yabancı birine bakıyormuş gibi hissedebilir ve bu durum hissedilen stres düzeyini artırmaktadır.

Yaşlı Yakınları ve Bakıcılarının Karşılaştıkları İkincil Stres Kaynakları

Bakım verenlerin stresi sadece bakım verme koşullarıyla değil, sahip oldukları diğer rollerinden de kaynaklanmaktadır. İkincil stres kaynakları, bakım verenlerin sahip olduğu çoklu rol yaşantılarından ve bu rollere yeterince zaman ayıramamalarından kaynaklanmaktadır. Bakım veren aile üyesinin hayatında sahip olduğu roller kadar stres faktörleri vardır. Bakım veren aile üyesi, yaşlı bakımıyla uğraşırken diğer aile üyelerine ayıracak daha az enerjisi kalmakta ya da bakım verme ile ilgili sorumlulukların paylaşımında sorunlar çıkabilmektedir. Bu durumlar ise aile içi anlaşmazlıklara yol açmaktadır. Aile üyeleri için bakıcılık, anne-babaya olan görevleri yerine getirmeyi sağladığı için diğer rollerden daha önemli olarak görülmektedir. Ancak bakıcılıktan dolayı diğer roller arasında çatışmalar çıktığında bakım veren aile üyeleri kendilerini daha değersiz, daha yetersiz, yaşamını daha az kontrol edebilen ve geleceğe yönelik daha karamsar hissedebilmektedirler.

Aile ilişkilerinin bozulması; yaşlı bakımı sonucu gelişebilir. Yaşlı bakımı ile ilgili stres kaynakları, sadece yaşlı ile bakıcı arasındaki ilişkiyi etkilemekle kalmaz, aynı zamanda diğer aile üyeleri ile ilişkileri de etkiler.

Bu anlaşmazlıklardan ilki, yaşlının bozukluğu hakkındaki inançları, onun ciddiyeti ve baş etmek için uygun stratejilerin kullanımı konularında gerçekleşmektedir. Yaşlının bakımını üstlenen aile üyesi ve diğer aile üyeleri arasındaki ikinci çatışma, onların yaşlının bakımına yeterince katkı getirip getirmedikleri ile ilgili kaygılardır. Üçüncü çatışma ise, yaşlıya hangi aile üyesinin/üyelerinin bakım vereceği ile ilgilidir.

İş çatışması; aile üyelerinin yaşlı bakımı rolü ile iş rolllerinin çatışmasından kaynaklanmaktadır. Yaşlılara bakım vermek sadece aile üyeleri ile değil, ailenin dışındaki rollerle de çatışma yaşanmasına neden olabilir. Bakıcılık yapan bazı yetişkin çocukların aynı zamanda çalışan rolleri de vardır. Her ne kadar bakıcıların çalışan rolünün onu zorlayacağı düşünülse de yapılan çalışmalarda hem çalışıp hem de yaşlı bakımıyla ilgilenen kişilerin psikolojilerinin daha iyi olduğu görülmüştür. Moen, Robison ve Fields’in yaptıkları araştırmada, çalışmanın kadınların bakım verme rolünü etkilemeyeceğini, kadınların eski rolleri azaltmak ya da değiştirmek yerine yeni rollere daha kolay uyum sağlayabileceğini belirtmektedirler.

İş kaybı; aile üyesinin, yaşlı bakımına daha fazla zaman ayırmak zorunda kalmasından dolayı işte çatışmalar yaşanması ve işini bırakması sonucu yaşanabilmektedir. Bakıcı çalışan sorumluluklarını zamanında yerine getirmekte zorlandığı için bazen kendi isteğiyle bazen de işverenin zorunluluğuyla işi bırakabilmektedir. Sebep ne olursa olsun işin bırakılması ailede maddi zorluklar yaşanmasına yol açmaktadır.

Mali sorunlar, yaşlıların sağlık harcamalarının artması sonucu yaşanabilmektedir. Yaşlılara bakım vermek, harcamaları da beraberinde getirdiği için aile bütçesini olumsuz etkilemektedir. Yaşlıların genellikle demans, alzheimer, kanser, felç gibi uzun süreli hastalıkları ya da tansiyon, şeker gibi sistemik hastalıkları olduğu için bakım harcamaları artmaktadır. Bundan dolayı aile, gelir azaldığı için sadece önceliklerini karşılamak ve eğlence vs. harcamalarını kısıtlamak için plan yapmak zorunda kalmaktadır. Bu durum ailenin yaşam standardını olumsuz etkilediği için stres kaynağı oluşturmaktadır.

İntrapsişik Stres Kaynakları: İntrapsişik stres kaynakları bakım verme sorumluluklarının aile üyelerinin içsel süreçlerini etkilemesiyle ilgili bir kavramdır. Bazen bakım verme koşulları ve zorlukları yaşlı bakımıyla ilgilenen kişilerin benlik kavramında hasara yol açabilir ve bu durum oluştuğunda duygusal stres yaşanabilir. Bu kişiler stres faktörlerine daha duyarlı hâle gelmektedir.

Benlik kaybı, bakım verilen yaşlının kişiliği bulanık ve parçalanmış olduğunda bakıcı ile arasındaki akrabalık ilişkisinin de eskisi gibi hissedilmediği durumda gelişir. Benlik kavramı kişinin hayatındaki önemli olan bireyler tarafından belirlenen sosyo-psikolojik bir kavramdır.

Yaşlının kişiliği bulanık ve parçalanmış olduğunda bakıcı ile arasındaki akrabalık ilişkisi de eskisi gibi hissedilmez. Dolayısıyla bakım veren aile üyesi ve yaşlı ile karşılıklı ilişki eksikliğinden, yaşlının bakıcıyı tanımaması ve aralarında sıcak iletişimin olmaması nedeniyle bakıcının benliği de zedelenir.

Bakıcılık yeterliliğinin olmayışı, bakıcılıkla ilgili görevleri bilmediği için yaşlıya bakım verenin yaşadığı duygulardır. Yaşlı bakımıyla ilgilenen aile üyeleri, hayatlarında ilk kez bu rolü üstlenmiş olabilirler. Bu nedenle bakıcılık görev ve sorumluluklarını yeterince bilmiyor olabilirler. Bu durum bakım veren aile üyelerinin kaygı yaşamasına neden olabilir.

Yaşlı Bakımının Yaşlı Yakınları ile Bakıcılarının Yaşamlarına Etkisi: Yaşlı bakımının uzun süreli olduğu ve günün büyük bölümünü kapladığı düşünülürse bakım verenler genellikle olumsuz sonuçlarla karşılaşabilirler. Genel olarak, bakım vermenin olumsuz etkileri, zamanında yaşam tarzının ihlali, bakıcı / bakım alıcının ilişkisi, ruh sağlığı ve fiziksel sağlığı olmak üzere dört genel başlık altında toplanabilir.

  • Zamanında yaşam tarzının kısıtlanması , yaşlılara bakım verme sonucu bakım veren aile üyeleri ve bakıcının yaşam stilinin ve etkinliklerinin kısıtlanmasıdır. Bakım veren aile üyesinin aktivitelerinin kısıtlanması sonradan yaşlı bakımıyla ilgilenen aile üyeleri ve bakıcı depresyonuna zemin hazırlamaktadır.
  • Aile üyelerinin bakım alan yaşlı ile ilişkilerinin bozulması ; yaşlının gelişimsel rahatsızlıkları, bilişsel ve fiziksel fonksiyonlarında düşüş nedeniyle gerçekleşir. Yaşlının demans, Alzheimer gibi hastalıklardan dolayı bilişsel fonksiyonlarında kayıplar yaşaması, asabi ya da uygunsuz davranışları kendisine bakan aile üyeleriyle karşılıklı ilişkinin azalmasına neden olur.
  • Fiziksel sağlıkta bozulmalar , bakım verenlerin uzun süreli yaşlı bakımından sonra tansiyon, şeker ve bağışıklık fonksiyonlarında işlevsizlikle gerçekleşir. Bakım veren aile üyeleri, uzun süreli yaşlı bakımından dolayı yetersiz beslenme ve azalan fiziksel aktiviteye bağlı olarak fiziksel sorunlar yaşamaktadırlar.
  • Ruh sağlığının bozulması , bakım alan yaşlının fonksiyonel düzeyi ve bakım veren kişinin özelliklerinden kaynaklanır. Yaşlının kişisel bakım talepleri, problemli davranışlarıyla baş etme ve sürekli stres dolu denetim ihtiyacı, bakım veren aile üyesinin kendisine ve sosyal etkinliklere zaman ayıramaması bakım vermeye ilişkin olumsuz duyguların yaşanmasına ve strese neden olmaktadır.

Yaşlı Yakınları ve Bakıcılarına Yönelik Stres ve Başa Çıkma Modelleri

  • Schulz ve Salthouse’un Stres ve Başa Çıkma Modeli: Bu stres modeli Schulz ve Salthouse tarafından bakıcılara yönelik olarak geliştirilmiştir. Bu stres modeli, bakım ihtiyacını ortaya çıkaran stresli durumlarda ardışık ve döngüsel bir model sunmaktadır. Bu modele göre potansiyel bakıcı öncelikle durumu değerlendirmektedir. Bu stres modelinde stres faktörleri ve sonuçları arasında potansiyel bakıcının değerlendirmesi etkilidir. Potansiyel bakıcı, durumu olumlu bakış açısıyla değerlendirirse stres faktörleri olumsuz sonuçlara yol açmamakta, olumsuz bakış açısıyla değerlendirirse stres faktörleri olumsuz sonuçlara yol açmaktadır (Schulz ve Salthouse’un Stres ve Başa Çıkma Modeli için bakınız, Şekil 3.3., S. 73).
  • Pearlin ve Diğerlerinin Geliştirdiği Bakıcı Stresi ve Başa Çıkma Modeli: Bakım verenlerin stres modeli Pearlin ve meslektaşları tarafından, demanslı hastalara bakan bakıcılar için geliştirilmiş olmakla birlikte, tüm bakım verenlerin stres sürecine yönelik kavramsal bir model sunmaktadır. Model, stres ve başa çıkma sürecinin, stresin geçmişi ve bağlamsal faktörleri, stres yapıcılar, aracılar ve sonuçları olmak üzere dört faktörden etkilendiğini göstermektedir (Pearlin ve diğerlerinin geliştirdiği Bakıcı Stresi ve Başa Çıkma Modeli için bakınız, Şekil 3.4., S.74).
  • ABC-X Stres ve Başa Çıkma Modeli: Reuben Hill (1949) tarafından geliştirilmiş Stres ve Başa çıkma Modeli dört faktörü içermektedir. A, stres içeren olayı; B, kaynaklar veya güçlü yönleri; C, algı ve strese verilen anlamı ve X ise stres sonucunu içermektedir (ABC-X Stres ve Başa Çıkma Modeli için bakınız, Şekil 3.5., S. 74).
  • Lazarus ve Diğerlerinin Stresle Başa Çıkma Modeli: Lazarus ve Folkman (1984), DeLongis ve O’Brien (1990) ve Ramsey’in (1990) geliştirdikleri Genel Stresle Başa Çıkma Modeli sonradan bakıcıların stresle başa çıkma modeli olarak düzenlenmiştir. Düzenlenen modelde stres faktörleri, hasta-yaşlı özellikleri ve kaynakları, hasta ve yaşlıyla daha önceki ve şimdiki ilişkinin kalitesi ve bakıcının özellikleri ve sahip olduğu kaynaklar gibi birçok faktörü içermektedir (Lazarus ve diğerlerinin geliştirdiği Bakıcı Stresi ve Başa Çıkma Modeli için bakınız, Şekil 3.6., S. 75), (Lazarus ve diğerlerinin geliştirdiği Bakıcı Stresi ve Başa Çıkma Modelinin revize edilmiş hali için bakınız, Şekil 3.7., S. 76).

Yaşlı Yakınları ve Bakıcılarının Kullandıkları Başa Çıkma Tepkileri

Yaşlılara bakım vermenin ne kadar stresli bir yaşantı olduğu bilinmektedir. Yaşlı aile üyelerine bakım veren kişiler, stresleriyle başa çıkmak için bazen uyum sağlayıcı bazen de uyumu bozan başa çıkma tepkileri kullanmaktadırlar. Lazaruz ve Folkman (1984), stresin bireyler üzerindeki olumsuz etkilerinin, onların durumu değerlendirme tarzları, başa çıkma stilleri ve sosyal destek faktörleriyle ilişkili olduğunu belirtmişlerdir.

Osterkamp (1989) yaşlı bakımıyla ilgilenen kişilerin, sağlıklı olabilmeleri ve sağlıklarını sürdürebilmeleri için bazı özelliklere sahip olmaları gerektiğini belirtmektedir. Bu özellikler:

  1. Bakıcının bakım alan yaşlının bakış açısından bakabilmeyi, bakım alanla empati kurarak, onun yaşadığı zorlukları görebilmeyi ve anlayabilmeyi sağlayan stratejiler kullanması,
  2. Bakıcının yaptığı işi doyumlu ve anlamlı bulması,
  3. Bakıcının başarılarını tanımlayabilmesi, problemleri etkili şekilde çözebilme yeteneğini, yaşlılara yardım etme davranışını ifade edebilmesi,
  4. Bakıcılığın kişisel yararlarını keşfetmesi,
  5. Bakıcının kendi sınırlarını kabul etmesi.

Uzmanlar yaşlı bakımıyla ilgilenen kişilere, stresin zararlı etkilerini kontrol etmek için beş öneride bulunmuşlardır. Bunlar:

  1. Gerçekçi amaçlar ve beklentiler belirleyin,
  2. Sınırlarınızı oluşturun,
  3. Yardım isteyin ve yardım kabul edin,
  4. Kendinizle ilgilenin,
  5. Diğer insanlarla bir arada olun.