YAŞLILARDA ÇATIŞMA VE STRES YÖNETİMİ II - Ünite 5: Yaşlının Yakınları ve Bakıcılarının Yaşadıkları Tükenmişlik ve Tükenmişlikle Baş Etme Yolları Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 5: Yaşlının Yakınları ve Bakıcılarının Yaşadıkları Tükenmişlik ve Tükenmişlikle Baş Etme Yolları
Giriş
Yaşlının bakım süresi uzadıkça çoğunlukla hastalıkları da artmakta ve çocuklarına bağımlı hâle gelmektedir. Bağımlı bir yaşlıyla ilgilenme bakım veren kişide hem bedensel hem duygusal hastalıkların ortaya çıkışını da kolaylaştırmaktadır.
Tükenmişlik
Tükenmişlik 1970’lerin ortalarında Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılmaya başlanmış bir kavramdır. İlk ortaya çıktığından günümüze kadar çalışan insanların yaşadığı önemli bir olgu olarak değerlendirilmiş ve günümüze kadar da bu özelliğini korumuştur.
Bu kavramı ilk tanımlayanlardan birisi olan Herbert Freudenberger, bir psikiyatrist olarak çalıştığı klinikte, gönüllü çalışan bireylerde gözlediği iş yerine ait olma duygusunun, yani bağlılığın azalması, çalışmaya karşı isteğin kaybolması ve hizmet götürdüğü kişilere karşı duyarsızlaşma şeklinde gözlenen belirtileri adlandırmak için bu kavramı kullanmıştır.
Maslach tükenmişlik kavramını üç bileşene dayalı olarak açıklamıştır. Bu üç bileşen duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarının azalması dır.
Maslach Tükenmislik Modeli: ‘Üç Boyutlu veya Çok Boyutlu Tükenmişlik’ modeli olarak da adlandırılan bu modelde tükenmişlik duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı duygusunda azalma şeklinde üç boyutlu olarak ele alınmıştır. Başka bir deyişle, birey süregen (kronik) bir yorgunluk hisseder, işinden uzaklaşır ve işinde kendisini başarısız ve yetersiz olarak algılar.
Duygusal tükenme , tükenmişliğin en kritik ve belirleyici boyutu olarak ifade edilmektedir. Aynı zamanda tükenmişliğin içsel boyutudur. Duygusal tükenme, hizmet verdiği kişilerin duygusal talepleri altında ezilmesi ve iş yükünün fazla olması karşısında ortaya çıkan bir tepkidir.
Duyarsızlaşma , hizmet götürülen kişilere karşı katı, soğuk, ilgisiz ve olumsuz bir tutum sergilemeyle kendini gösterir. Yaşlılara bir nesne gibi davranabilir, yani ilişkide bulunduğu kişilerin isimlerini kullanmaz ve oda numarası vb. tanımlamalarla yaşlıları tanımlar.
Üçüncü boyut olan kişisel başarı boyutu , kişinin işinde duyduğu başarı ve yeterlilik duygusunu gösterir. Kişisel başarı duygusunun azalması tükenmişliğin bir parçasını oluşturur. Kendini başarılı görmeyen ve yetersiz hisseden kişi iş yerinden gelen taleplerle baş etmekte zorlanmaktadır.
Tükenmişliğin hem kişi hem de iş yeri için önemli sonuçları söz konusudur. İş yerindeki performans ve tükenmişlik bağlantısı çok incelenen bir konudur. Üzerinde çalışılan bir diğer konu ise tükenmişliğin çalışanın sağlığı üzerindeki etkileridir.
Yaşlı Yakınlarının Tükenmişliği
Bakım veren kişi de çoğunlukla ailedeki kadınlardan (eş, çocuklar ve gelinler) oluşmaktadır. Yaşlıların bakım sorununun çözümü genellikle kadın merkezli olmakta; eşler, kız çocuklar, gelinler olarak kadınlar sorumlu tutulmakta, bu da kadınlara yeni yükler getirmektedir.
Tükenmişlik genellikle iş yerinde yaşanan bir durum olarak düşünülür. Oysa evde de meydana gelebilir. Yaşlı yakınlarına, özellikle Alzheimerlı hastalara bakım verenler tükenmişliğe daha çok maruz kalırlar. Alzheimerlı hastaların yakınları eve mahkûmdur ve kendi kişisel gereksinimlerine zaman ayırmakta çok güçlük çekerler.
Yaşlılara bakım veren birincil derece yakınların tükenmişlikleri konusunda yapılan araştırmaların sonuçlarına göre bireysel, çevresel ve kişiler arası faktörler tükenmişliği açıklamaktadır.
Bireysel Faktörler: Kadın ve erkeklerin tükenmişlikleri konusunda yapılan araştırmaların sonuçları çelişkili sonuçlar vermektedir. Ancak ülkemizde de dünyada da bakım işini üstlenenler daha önce de bahsedildiği gibi kadınlardır . Bakım veren gelinlerin, kadın eşlerin ve kız çocuklarının tükenmişliği yüksek düzeyde yaşadığı kabul edilmektedir.
Bireysel Faktörler;
- Cinsiyet,
- Yaş,
- Yaşanan stres.
Kisiler Arası Faktörler: Kişiler arası faktörler deyince bakım veren kişinin yaşamındaki diğer bireylerle ilişkileri,yaşlı ile ilgili faktörler akla gelmektedir. Sosyal desteğin tükenmişlikle ilişkisinin önemli olduğu görülmektedir.
Tükenmişliği etkileyen diğer bir faktör bakım verilen yaşlının özellikleridir. Yaşlının işlevsellik düzeyi, yani kendi kendine bakması ve zihinsel işlevleri azaldıkça bakım verenlerin duygusal tükenmişlik düzeyleri artmaktadır.
Bakım verilen yıl sayısı da tükenmişlikle doğrudan ilişkilidir. Yaşlıya bakılan yıl sayısı arttıkça duygusal tükenme ve kişisel başarısızlık duygusu da artmaktadır. Bakım süresi arttıkça yaşlının hastalıkları ve bakımı giderek daha çok zorlaşmakta, bakım veren kişinin sabrı ve şefkat duygusu azalmakta ve beraberinde tükenmişlik yaşanabilmektedir.
Yaşlılara Bakım Veren Profesyonelin Tükenmişliği
Yaşlılara bakım veren profesyoneller deyince hemşireler ve bakıcılık işini üstlenen elemanlar anlaşılmaktadır. Duquette, Kérouac, Sandhu and Beaudet (1994) profesyonel bakım verenler üzerinde yapılmış tükenmişlikle ilgili araştırmaları inceleyerek, üç kategorinin etkili olduğunu belirlemiştir. İlk kategori bireyin duygusal tükenmesiyle ilişkili olan örgütten kaynaklanan stres yaratan faktörlerdir. İkinci kategori birinci kategoriyle de etkileşen yaş, eğitim, çalışma durumu, cinsiyet gibi sosyodemografik değişkenlerdir.
Üçüncü kategori koruyucu faktörler olarak adlandırılan profesyonel elemanların sosyal destek ya da baş etme biçimleri gibi faktörlerdir. Koruyucu faktörler bireyi tükenmişlikten korur ve stres yaratan faktörlerin etkisini düzenler.
Profesyonel bakım verenlerin öz yeterlik duygusu ile tükenmişlikleri arasında da ilişki saptanmıştır. Öz yeterlik var olan bilgi ve becerileri yardımıyla bireyin zor durumlarla başarılı bir şekilde baş edebileceğine inanmasıdır. Başarı duygusu ve öz yeterlik duygusu tükenmişliğin kişisel başarı boyutunu etkilemektedir.
Çalışanların bireysel özellikleri dışında iş yerindeki çok değişik faktörler de tükenmişliği etkilemektedir. İşyerlerinde tükenmişlik stresin bir türü olarak tanımlandığı için iş yükünün artması, rollerdeki belirsizlik, rol çatışmaları, zaman baskısı, iş yerindeki kaynakların yetersizliği, yönetimin çalışanları desteklememesi gibi faktörlerin çalışanların stresini ve tükenmişliğini arttırdığı ileri sürülmektedir.
Profesyonel Bakım Verenlerin Tükenmişliğinin Azaltılmasına Yönelik Müdahaleler
Tükenmişliğin ilk belirtilerini farketmek çok kolay değildir. Tükenmişlik yaşayan bireyler genellikle çok çalışırlar ve bir süre sonra verimlilikleri düşer. Enerjileri azalır, diğer çalışanlardan uzaklaşırlar. Bir başka belirtisi ise profesyonellerin iş yerinde kendi kişisel başarılarını engelleyecek şekilde uygunsuz tepkiler vermeleridir. Çalışanlar, tükenmişliğin ilk belirtilerini fark edemezlerse ondan kaçınmaları da çoğunlukla mümkün olmayacaktır.
Tükenmişliği önleme programları bireyi temele alabilir, örgüt yönelimli veya her ikisini içerecek şekilde planlanabilir. Kişiyi merkez alan programlar çalışanların işte yeterliğini arttırma, kişisel baş etme becerileri kazandırma, sosyal destek almanın önemini benimsetme ve gevşeme-rahatlamalarını geliştirmeyi amaçlamaktadır.
Tükenmişliğin önlenmesinde veya ortaya çıkmışsa azaltılmasında yöneticilerin rolünün önemli olduğu görülmektedir. Yöneticiler personelin, çalışanların kendine özen göstermesi; uyku, beslenme gibi kişisel gereksinimlerini karşılaması için gerekli olan düzenlemeleri önemsemelidirler. Personeller arasındaki ilişkilerin gelişmesi ve birbirlerine destek sağlaması konusunda duyarlı olmalı ve gerekli teşvikleri yapmalıdır.
Personelin eğlenceli saatler geçirdiği gündelik düzenlemeler, iş yerindeki başarıların konuşulduğu toplantılar planlanmalıdır, yani yöneticiler çalışanlarının hem birbirleriyle uyumlu hem de birbirlerine destek sağlayacak şekilde çalışmalarını kolaylaştıracak önlemleri almalıdır.
Kişinin iş yaşamına ilişkin amaçlarının olması onu tükenmişlikten korur. Hemşireler ve yaşlıya bakım veren görevlilerin meslek yaşamlarına ilişkin amaç ve hedefler belirlemesi önemlidir. Böylece kişi kendisi için önemli olan bir şeye ulaşmak için çaba harcar ve güdülenir.
Kişinin yaşlılara yönelik davranışları veya olaylara yönelik tepkileri kendi düşünme biçimleri veya olayları değerlendirme biçimiyle de yakından ilişkilidir. Psikolojik danışma oturumlarında çalışanın olaylara ve yaşlılara yönelik değerlendirmelerinin ele alınması yararlı olabilir.
Üzerinde çalışılması gereken bir başka düşünce hatası da ya hep ya hiç tarzı olabilir. ‘ya hep ya da hiç’ düşünenler siyah ya da beyaz şeklinde uçlarda gidip gelirler. İş yerindeki olanakları ya hep ya hiç tarzı düşünceyle değerlendirdiklerinde olumlu hiçbir şey olmadığını dile getirebilirler. Başkalarının kendisine yönelik olarak söylediklerini de bu bakış açısıyla değerlendirebilir.
İş yerinde yapılan destek grupları tükenmişliğin önlenmesinde etkilidir. Sosyal destek gruplarının amacı bireye yardım etmek ve bireyde değişiklik meydana getirmektir. Sosyal destek grubu sürecinde bilgi verme, deneyimleri paylaşma ve baş etme becerilerini geliştirme ön plandadır. Bu gruplarda çalışan personel, psikoloji eğitimi almış ve grup çalışması konusunda deneyimli bir liderin eşliğinde yapıcı bir şekilde duygu ve düşüncelerini paylaşır ve iş yeri sorunlarını ele alabilirler.
İncelenen deneysel çalışmalarda en sık kullanılan müdahale çeşitleri davranışların pekiştireçlerle sürdürüldüğünü ileri süren davranıssal yaklasım , davranış problemleriyle baş etmek için iletişim stratejilerinin öğretilmesine dayalı iletişim yaklaşımı , bireysel gereksinim ve yeteneklere odaklaşan kişi merkezli yaklaşım ve bakım elemanlarının yaşlıların duygularını anlama ve onaylamasına dayalı duygu odaklı yaklaşımdır . Bu yaklaşımların yararlarına ilişkin sonuçlar birbiriyle tutarlı değildir. Bir kısmında müdahalelerin yararlı olduğu, bir kısmında tükenmişliğin aynı kaldığı saptanmıştır. Eğitimin (psikolojik danışman, psikolog ve sosyal hizmet uzmanları gibi) uzmanlar tarafından verilmesi programların etkisini ve yararını arttırmaktadır.