YAŞLILARDA DAVRANIŞ SORUNLARI VE UYUM - Ünite 7: Yaşlılıkta Kişilik Zemininde Gelişen Psikolojik Sorunlar ve Yaşlıya Yaklaşım Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 7: Yaşlılıkta Kişilik Zemininde Gelişen Psikolojik Sorunlar ve Yaşlıya Yaklaşım
Giriş
Kişilik özellikleri bireylerin olaylar karşısında sergiledikleri tutum ve davranışlar üzerinde etkili olmaktadır. Bununla birlikte stresli yaşam olayları, doğal afetler, savaş, göç ve büyük siyasi olaylar kişilik özelliklerine bağlı olarak bireylerin verdikleri tepkiler üzerinde değişiklik yaratabilmektedir.
Kişilik ve İlişkili Kavramlar
Mizaç, huy ve karakter kavramları birbirine karışabilmektedir:
- Mizaç/huy: Kişiliğin duygusal davranış kalıplarının ve psikolojik yapının oluşmasında temel oluşturur. Hayatın ilk yıllarında oluşur.
- Karakter: Bireyin anne-baba gibi yakın çevresiyle yaşadığı deneyimler sonucunda sosyal ortamda geliştirdiği özelliklere karakter denilmektedir. Soyutlama, mantık yürütme, analiz yapma gibi zihinsel süreçlerin devreye girmesi ve kişinin huylarının çevresiyle işlevsel uyumuna bağlı olarak karakter gelişimi gerçekleşmektedir.
- Kişilik: Kişilik kavramı bireyleri harekete geçiren motifleri, duygu ve düşünceleri, tutumları, davranış örüntüleri ve psikolojik işlevselliklerini ve bunların bütününü ifade etmektedir. Karakter ve huyun bileşkesinde bireyin zekâsı da rol oynamaktadır.
Kişilik özellikleri genellikle kararlılık ve tutarlılık özellikleri gösterir. Bir kişilik özelliğinin bir bireyin kişilik özelliği olabilmesi için uzun süreli olarak bireyin davranışlarında görülmesi ve başka bireylerden ayıracak biçimde olması gerekmektedir. Bu kişilik özellikleri sayılamayacak kadar çoktur. En çok bilinenleri sinirlilik, yumuşak başlılık, açıklık, utangaçlık, sakinlik, vicdanlılık, bağımlılık, hantallık vb. şeklinde sıralanabilir. Araştırmalar bu kişilik özelliklerinin gruplanıp gruplanamayacağı üzerinde durmuştur. Bu gruplaşmalara aşağıda yer verilmiştir.
Yukarıda bahsedilen kişilik özelliklerinin bireyin aktivite düzeyine göre gruplanabileceği üzerinde durulur. Bu yöndeki araştırmalarda A-Tipi ve B-Tipi olmak üzere iki tip kişilik örüntüsü kümelenmeler meydana gelmiştir. Rekabet etme, kendiliğinden çalışma, zamana karşı yarışma, başarı ve kazanmaya odaklı olma A tipi kişilik özellikleri grubuna girmektedir. Rahat ve aceleci olmayan bir tarzda çalışma, rekabetten uzaklık ve işleri ertelemeye yatkınlık ise B tipi kişilik özellikleri grubuna girmektedir. Bununla birlikte insanlar A tipi ve B tipi şeklinde ikiye ayırmak doğru değildir. A tipi ile B tipi özellikler bir cetvele benzetilerek her insanda bu özelliklerden belli derecede gözlenebildiği belirtilmektedir.
Duygusallık, kişilik özelliklerinin gruplanmasında önemlidir. Duyguları ifade etmede kullanılan sözcük ve deyimler oldukça zengindir. Bazı insanlar kendilerini ifade ederken düşüncelerinden çok duygularını ön planı çıkarır, bazı insanlarda tam tersini yapar. Bireylerin hangi boyutta yer aldığına ilişkin bireysel farklılığını duygusal etkilenirlik belirlemektedir.
İnsanların duygularını yaşama derecesi duyuş şiddeti olarak adlandırılır. Bazı insanlar olaylara hafif tepkiler verirken bazıları güçlü tepkiler verirler. Bu tepkilerin yanında bazı insanlarda duygusal anlamda dibe vurma ve zirve yapma eğilimleri görülür. Duyuş şiddeti hem olumlu hem de olumsuz olabilmekle birlikte yoğunluk anlamında kişiye göre farklılık gösterebilmektedir.
Hans J. Eysenck kişilik özellikleri araştırmalarında önemli bir isimdir. Bireylerin sosyalleşme ve nevrotizmi incelenmektedir. Sosyalleşmenin bir ucunda içe dönüklük diğer ucunda dışa dönüklük bulunur. Nevrotizm bireylerin kolay heyecanlanmaları, öfkelenmeleri, depresyona girmeleri ve kararsızlık göstermeleri şeklinde ortaya çıkan kişilik özelliğidir. Nevrotizmin bir ucunda uyumluluk, güvenilirlik, sakinlik, canlılık, vicdanlılık /düşüncelilik gibi dengelilik özellikleri bulunurken diğer ucunda değişkenlik, kaygılılık, saldırganlık, alınganlık, dikkafalılık, huzursuzluk gibi dengesizlik özellikleri bulunur. Eysenck kişilik boyutuna psikotiklik özelliğini de eklemiştir. Psikotiklik kişilik benmerkezci, bencil, anlayışsız, saldırgan, mesafeli, soğuk, başkalarına karşı ilgisiz, başkalarının haklarına ve iyiliğine karşı kayıtsızlık eğilimi gösterir. Psikotiklik kavramı psikiyatrik hastalık tanısı olan psikoz ile karıştırılmamalıdır. Costa ve McCrea, Eysenck’in çalışmalarını genişleterek “büyük beşli” olarak adlandırılan çalışmalarını ortaya koymuşlardır. Büyük beşli vicdanlılık/düşüncelilik, deneyime açıklık, dışadönüklük, yumuşak başlılık/kolay geçimlilik ve nevrotizmden oluşmaktadır.
Yaşlılık ve Kişilik
Her gelişim döneminde olduğu gibi yaşlılık döneminde de gelişim görevleri vardır. Yaşlılık döneminde fiziksel, duyusal ve bedensel kayıplara, eş veya yakınlarını kaybetmeye uyum sağlama, yaşla birlikte gelen zorlukların üstesinden gelme, emekliliğe uyum sağlama gibi gelişim görevleri bulunmaktadır. Yaşlıların karşı karşıya kaldıkları gelişim görevlerinin üstesinden gelmek için birçok beceri gerekmektedir. İnsanlar benzer durumlara sahip oldukları kişilik özelliklerine bağlı olarak farklı tepkiler gösterebilmektedirler. Aşağıda yaşlılık döneminde kişilerin sahip olabilecekleri kişilik özellikleri anlatılacaktır.
Yaşlılık, fiziksel sağlık sorunları, bellek zayıflaması, ailedeki rollerin değişmesi, emeklilik ve yakınların kaybının gerçekleştiği oldukça zorlayıcı bir dönemdir. Her birey eşsiz olduğu için yaşanan olaylara verdikleri tepkilerde çeşitlilik göstermektedir. Recihard, Livson ve Peterson’ın kişilik tipleri sınıflandırması önemlidir. Naugarten 1980’li yıllarda, yaşlı bireylerin yaşamlarındaki aktiflikleri/etkinliklerini ve yaşam doyumlarını odak noktası alarak sınıflandırma yapmıştır. Yapılan sınıflandırmalar bireylerin yaşlılık durumuna verdikleri tepkileri ve tutumlarını yansıtmaktadır. Yaşlılık durumuna verdikleri tepki uyum düzeylerini de etkilemektedir. Aşağıda yaşlılık döneminde yaşanan uyumsuzluklar ve kişilik bozukluklarına yer verilecektir.
Amerikan Psikologlar Birliği yaşlılık döneminde bireylerin kişilik özelliklerinde olumlu gelişmelerin olduğunu belirtmektedir. Fakat bu gelişkinliğin sadece yaşlılıkla ilgili olmadığı aynı zamanda hayat tecrübesinin sonucu olduğu düşünülmektedir.
Kişilik özelliklerinin en belirgin özelliği yaşam boyu kararlılık göstermesidir. Yaşlılık döneminde kişilik özelliklerini inceleyen araştırma sonuçları yaşlı bireylerin bağımlı, talepkar ve güvensiz özellikler gösterdiklerini ortaya çıkarmıştır. Fakat yaşlıların ihtiyaçlarını karşılamak ve bir başkasına muhtaç olma durumlarına bağlı olarak yaşlıların bu özellikleri gösterdikleri, dolayısıyla bu durumun kişilik özelliklerine bağlanmaması gerektiğine dikkat çekilmiştir. Bununla birlikte kişilerin yaşlılıkla birlikte kişilik özelliklerinin değiştiğini gösteren araştırmalar da bulunmaktadır.
Duygusal dengesizlik yaşlılıkta yalnızlık ve korkuya sebep olmakta ve kişilik özelliklerinde iyi oluş halini olumsuz yönde etkilemektedir. Kişilik bozukluğu kişiler arası ilişkilerde sorunlara yol açabilmekte, katı, yoğun ve değişime dirençli olarak bilişsel, duygusal ve dürtüsel kontrolün sağlanamadığı uyumsuz davranışlarla kendisini göstermektedir. Kişilik bozuklukları suça karışma, alkolizm, madde kullanımı, intihar, kazaya uğrama, hastanelerin acil servisine başvurma, evlilik sorunları yaşama, işsizlik ve psikosomatik hastalıklarla karşılaşma olasılığı nedeniyle bireye ve topluma maliyeti yüksek olmaktadır. Yaşlılarda kişilik bozukluğu %10 görülebilmektedir. Kaygılı kişilik bozuklukları grubunda olan kaçınmacı, bağımlı ve takıntılı düşünce/davranış tipleri, antisosyal ve sınır durum kişilik bozukluğunun kişilik bozukluğu olan yaşlılarda daha çok görüldüğü belirtilmektedir. Bu olumsuzlukların üstesinden gelebilmek için yaşlı bireylerin destekleyici psikoterapiler, aile terapileri ve nidoterapiler (bireyin yatılı bakım altında ortamının bir ruh sağlığı çalışanı tarafından sistematik bir biçimde fiziksel ve sosyal anlamda psikolojik işlevlerini iyileştirmesini sağlamak üzere düzenlenmesi) yoluyla desteklenmeleri uygun görülmektedir. Yaşlı bireylerde kişilik bozukluğuna müdahalede psikiyatrik ilaç tedavisi de uygun görülmektedir.
Kişilikteki işlevsel bozukluklar yaşlılığa özgü durumlar olmayıp geçmişten gelebilmektedir. Fakat yaşlılıkta görülen psikolojik uyum sorunları kişilik özellikleri özellikleriyle ilgili olabilmektedir. Bu bağlamda kişilik özellikleri üç ana grupta değerlendirilmektedir:
- A kümesi, tuhaf/ekzantrik kişilik özellikleri
- B kümesi, dramatik/dengesiz kişilik özellikleri
- C kümesi, kaygılılığın egemen olduğu kişilik özellikleri
Araştırmalara göre yaşlılık döneminde işlev bozucu kişilik özelliklerin görülmesi, kendini ihmal davranışları sergilemeleriyle birlikte alkol ve madde kullanımı varsa psikiyatrik yardım almaları önerilmektedir.
Kişilik Özellikleri Bağlamında Yaşlıya Yaklaşım
Yaşlılık döneminde meydana gelen kayıplar kişilik özellikleri bağlamında hafif ya da şiddetli bir şekilde yaşanabilmektedir. Bireyin kişisel özelliklerini değiştirmek mümkün olmadığından kişilik özelliklerine göre yaşlıya yaklaşım sergilemek gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken, yaşlı bireyin rahatlamasını sağlamak ve olası çatışmaların en aza indirgenmesine yönelik stratejiler izlenmesidir. Yaşlıların kişilik özelliklerine göre hassasiyet gösterildiğinde hem yaşlının hem de bakıcısının hayatının kolaylaşması beklenmektedir.
Yaşlı bireylerin yaşam doyumlarının düşük olması, bu bireylerin kaygı, stres ve depresyondan korunmaları için desteklenmelerini gerektirmektedir. Bu durum yaşlı bakım hizmetlerini meydana getirmektedir. Psikolojik ve sosyal destek veya rehabilitasyon kullanılabilecek yöntemler bulunmaktadır:
- Fiziksel egzersizler
- Umut yönetimi
Yürüyüş, bisiklete binme, yüzme, dans etme, vücut geliştirme gibi egzersizlerin yaşlılık döneminde yapılması hem fiziki sağlığı hem de yaşam kalitesini olumlu yönde etkiler. Bu tip aktiviteler bireylerin günlük yaşamdaki motivasyonlarını ve kendine güvenlerini desteklemektedir. Bu nedenle yaşlı bakım merkezlerinde çalışan yaşlı bakım elemanlarının bu tip aktivitelere yer vermeleri tavsiye edilmektedir.
Yaşlılarda yaşama arzusunun zayıflaması ve umutsuzluk görülebilmektedir. Umut yönetimi olan bu yaklaşımda yaşlıların geri kalan hayatlarının kötü geçeceğine inanması ve yaşlılıkla ortaya çıkan yetersizlikler nedeniyle umudun desteklenmesi, önleyici ve iyileştirici olması yönünde psikolojik hizmetlerin sağlanması amaçlanmaktadır. Yaşlılıkta umutsuzluk, belirsizlik ve gelecekten korkma ile ilişkilidir. Yaşlıları umutsuzluğa iten başlıca faktörlerin başında otonominin (bağımsız iş yapabilme gücü) azalması, yardım alamama, düşük sosyo-ekonomik seviye, fiziksel sağlığın bozulması, alıştığı ev ortamından ayrılma ve aile/çevre desteğinin azalması gelmektedir.
Yaşlı bireylerin bakımını üstelenen kişiler veya yaşlı bireylerle çalışan elemanlar için yaşlı bireylere yaklaşım ve tutum açısından belli iletişim ilkeleri bulunmaktadır. Bunlar kısaca aşağıdaki gibi özetlenebilir:
- Şefkatli ve sevecen tavırlar sergilemek,
- Bireye bilgi verirken iyimserlik yansıtmak,
- Saygı ve nezaket çerçevesinde bireyi dinlemek,
- Gülümseme, dokunma, sarılma ve uygun beden dili kullanımıyla umutlandırmak,
- Mahremiyete özen göstermek,
- Yanında olduğuna dair mesaj vermek,
- Bireyin ilişkilerini desteklemek.
Umutsuzluk hem olumlu hem de olumsuz kişilik özelliklerine sahip olan yaşlı bireylerde görülebilmektedir. Bu nedenle yaşlı bireylerde umudun desteklenmesi önemlidir. Yaşlı kişilerin umudunun beslenmesine yönelik şu öneriler verilmektedir:
- Bakım verme ve kişiler arası ilişkilerin aynı hemşire tarafından sürdürülmesi,
- Umut edilebilecekler, umut ve umutsuzluk ayrımı ve normal yaşlanma süreci konusunda yaşlıya bilgi verilmesi,
- Aidiyet duygusunu güçlendirmeye yönelik olarak aile bireyleriyle, arkadaşlarla ve sağlık hizmeti verenlerle yakınlığın teşvik edilmesi,
- Çevrenin ve kaynakların inanç ve ibadetler için elverişli şekilde düzenlenmesi,
- İletişim sırasında sınırlılıkların değil olanakların vurgulanması,
- Mümkün olduğunca kendisiyle ilgili kararları kendi başına vermeye olanak sağlanması, güzel anıları hatırlamanın teşvik edilmesi,
- Stres kaynaklarını belirleme yöntemlerinin öğrenilmesi ve etkili problem çözme becerisinin kazandırılması,
- Dinlenme dönemlerinin özel aktivitelerle değerlendirmesinin sağlanması,
- İçinde bulunulan durumda çevredeki umut kaynaklarını keşfetmeyi sağlayacak bir bakış açısının ve değerlendirme yeteneğinin kazandırılması,
- Amaçların ve planların içinde bulunulan koşullar göz önüne alınarak gerçekçi bir şekilde yeniden biçimlendirilmesinin sağlanması,
- Anlamlı etkinliklere aktif ya da pasif olarak katılımın teşvik edilmesi ve küçük mutluluklardan zevk alma alışkanlığının kazandırılması,
- Zihnin canlılığını korumak amacıyla kavramsalbilişsel taktikler kullanma konusunda bilgi ve cesaret verilmesi,
- Gönül ferahlığı sağlayacak bir mizah duygusunun geliştirilmesinin desteklenmesi.
Sonuç
Yaşlılık döneminde görülen fizyolojik ve psikolojik sorunlar gelişim dönemlerinin doğal sonuçlarıdır. Yaşanan olaylara verilen tepkiler kişisel özelliklerine bağlı değişiklik göstermektedir. Yaşlılara bakım veren kişilerin yaşlı bireylerin kişisel özelliklerini göz önünde bulundurarak tutum ve yaklaşım sergilemeleri önerilmektedir. Ciddi kişilik bozuklukları durumunda tıbbi yardım alınması tavsiye edilir.