YAŞLILARLA SOSYAL HİZMET - Ünite 4: Yaşlıların Kişisel Bakımı ve Beslenmesi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Yaşlıların Kişisel Bakımı ve Beslenmesi

Ünite 4: Yaşlıların Kişisel Bakımı ve Beslenmesi

Giriş

Yaşın ilerlemesiyle birlikte fizyolojik, psikolojik, emosyonel (duygusal), bilişsel, sosyal alanlarda değişiklikler oluşabilmekte, bireyin fonksiyonel kapasitesi azalırken kronik hastalıklar artmaktadır. Yaşlılık döneminde kronik hastalıkların bulunması bireylerin yaşamlarını olumsuz etkilemekte, günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmede yetersizlik, fonksiyonel güçsüzlük, hastalık semptomları (belirti) ve fiziksel iyilik hâlinin bozulması tedaviye uyumu zorlaştırmakta ve öz bakım gücü yetersizliğine neden olmaktadır. Yaşlılık döneminin sağlık açısından en önemli gereksinimlerinden birisi sağlığın bu denli geniş kapsamlı belirleyicilerinin önemli bir bileşeni olan sağlıklı beslenmedir. Temel bir sağlık hizmeti ve aynı zamanda da temel bir insan hakkı olarak kabul edilen sağlıklı beslenmenin sağlanması da yaşlılık döneminde iyilik hâlinin sürdürülebilmesi, süreğen hastalıklardan korunabilmek, nitelikli ve bağımsız bir yaşam anlamı da taşımaktadır. Günümüzde eksikliği her geçen gün hissedilen ve değeri her geçen gün artan sosyal hizmet uzmanı, yaşlı bakımında önemli bir yere sahiptir. Sosyal hizmet uzmanı yaşlıyı değerlendirirken kişilerin sorun çözme kapasitelerini geliştirmelerine yardımcı olmayı, yaşlıların toplumda var olan kaynaklara ulaşmalarını sağlamayı, yaşlı ve çevresi arasındaki etkileşimi kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.

Kişisel Bakımla İlgili Tanımlar

Her yaşlının bakım ihtiyacı farklıdır. Kronolojik yaş bakım ihtiyacının belirlenmesinde tek başına bir anlam ifade etmemektedir. Önemli olan yaşlının bağımsızlık derecesidir. Bunun anlaşılması da her yaşlının bireysel gereksinim ve ihtiyaçlarının belirlenmesi ile olmaktadır. Hijyen (Bakım): Sağlığın yükseltilmesi, korunması ve sürdürülmesi ile ilgili uygulamaları içerir. Kişisel bakım: Bireylerin sağlıklarını korudukları ve devam ettirdikleri bir bakım olarak tanımlanır. Kişisel Hijyen: Bireyin sağlıklı olması ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi bireysel temizliğine dikkat edilmesi ile gerçekleşir.

Kişisel Bakımın Amacı

  • Bireyin hem fiziksel hem de psiko-sosyal ihtiyaçlarına cevap vermek

  • Vücuttan salgı, atık ve geçici mikroorganizmaları uzaklaştırarak temizliği sağlamak

  • Bireyin rahatlamasını sağlamak

  • Kas gerilimini azaltmak

  • Kötü kokuları gidermek

  • Bireyin genel görünümünü olumlu hâle getirmek ve benlik imgesini geliştirmek

  • Deri sağlığını geliştirmek ve sürdürmektir.

Kişisel Bakımda Önemli Noktalar

Bireyin anksiyetesi, kızgınlık, öfke gibi tepkilerinin farkında olunmalı ve bunlar anlayışla karşılanmalıdır. Anksiyete (endişe), canlıların kaygı, korku, gerilim, sıkıntı hâlidir. Bireyin mahremiyeti korunmalıdır. Bakım sırasında yaşlı veya hastanın yapabileceği her işlemi bireyin kendisine yaptırılarak bağımsızlığı en üst seviyede tutulmalıdır. Bakım, yaşlı veya hasta ile birlikte planlanmalı, bireyin bağımsızlık ve kontrol duygusu güçlendirilmelidir. İşleme başlamadan önce neyin ne amaçla yapılacağı açıklanmalıdır. Böylece yaşlının veya bakım alan kişinin anksiyetesi azalacaktır.

Kişisel Bakım Türleri

Her yaşlı veya hastanın bakım ihtiyacı farklıdır. Bireyin yaşı, cinsiyeti, ek herhangi bir hastalığının olup olmaması, nerede yaşadığı ve kiminle yaşadığı gibi konular son derece önemlidir. Yine bireyin eğitim durumu ve sosyoekonomik durumu, bireysel gereksinimler konusunda belirleyicidir. Bakım öncesinde bireyin hijyenik bakım ihtiyacı, beslenme, boşaltım, hareket, ekonomik durumu, giyinme, yardımcı cihaz kullanımı ve ilaç kullanımının düzenlenmesi gibi tüm olası gereksinimler tespit edilmelidir.

Kahvaltı Öncesi Bakım (06:00-08:00 saatleri): Bakım ihtiyacı olan bireyin rahatlatılması, temizliğinin sağlanması, kahvaltı ve güne hazırlanması amacıyla yapılır. Bireyin boşaltım ihtiyacının giderilmesi, el-yüz temizliği ve ağız bakımını içerir.

Sabah Bakımı: Kahvaltı sonrası yapılan günlük bakımdır. Bakım ihtiyacı olan bireyin;

  • Boşaltım ihtiyacı giderilir,

  • El-yüz-ağız bakımı yapılır,

  • Ayak- tırnak-saç bakımı yapılır,

  • İhtiyaca göre banyo yaptırılır veya yatak banyosu verilir (yatağa bağımlı ise),

  • Masaj yapılır,

  • Giysi ve yatak takımları değiştirilir.

Öğleden Sonra Bakımı: Öğle yemeğinden sonra yapılır. Bakım ihtiyacı olan bireyin;

  • Boşaltım ihtiyacı giderilir,

  • El-yüz ve ağız bakımı sağlanır.

Gece Bakımı: Gece yatmadan önce bakım ihtiyacı olan bireyin geceyi rahat geçirmesi amacıyla verilir. Bakım ihtiyacı olan bireyin;

  • Boşaltım ihtiyacı giderilir,

  • El-yüz-ağız bakımı yapılır,

  • Masaj yapılır.

Elbette ki hijyenik bakım bu zaman dilimleriyle sınırlı değildir. Gün boyu bireyin ihtiyacı oldukça bakım hizmeti verilebilir.

İhtiyaca Göre Bakım: Örnek olarak bazı şuuru yerinde olmayan yaşlı hastalarda 2-4 saatte bir göz bakımı veya ihtiyaca göre 2 saatte bir ağız bakımı gerekebilir. Kaşıntısı olan yaşlı hastalarda ekstra deri bakımı gerekebilir. Kişinin hastalık ve özel ihtiyaçlarına göre bakım çeşitleri ve sıklıkları değişmektedir.

Yaşlı Bakımında Temel Bakım Uygulamaları

Deri vücudun tüm yüzeyini saran en büyük organdır. Kalınlığı vücudun çeşitli yerlerinde değişiklik gösterir. Deri kalınlığı el ve ayak bölgelerde en kalın, dudak ve göz çevresinde en incedir. Yaşlılık döneminde derideki ter-yağ bezlerinin aktivitesi azalmıştır. Hücre yenilenmesi yetersizdir. Deri incedir, daha kolay yaralanır. Terleme azalmıştır, deri kurudur, kaşıntı oluşur. Herhangi bir hücre hasarında iyileşme zamanı uzar. Bu nedenle deri, sağlığın sürdürülmesinde önem arz eder. Saçta beyazlaşma olur ve deride düzensiz pigmantasyon olabilir. Pigmantasyon, bir organ veya organizmada renk veren maddelerin toplanması durumudur. Renk: Normal deri, fildişi renginden koyu kahverengi ya da kırmızımsı pembeden açık pembeye kadar değişik tonlarda olabilir. Nemlilik: Derinin nemliliği, ıslaklığını ve yağlılık durumunu ifade eder. Sıvı alma seviyesi ve derideki yağ miktarı ile yakın ilişkilidir. Konjektiva, göz kapaklarının iç kısmını ve gözlerin beyaz kısmını (sklera) kaplayan, ince ve şeffaf bir zardır. Bilirübin, kansızlık durumlarında ya da safra yollarının tıkanmasında yükselen, safra boya maddesidir. Sıcaklık: Derinin sıcaklığı derideki kan akımına (periferik dolaşım) bağlıdır. Periferik dolaşım, kişinin kardiyovasküler durumunu yansıtır ve deri sıcaklığındaki artma ya da azalma, deriye olan kan akımının arttığını ya da azaldığını gösterir. Derinin yapısı: Derinin yapısı parmak uçları ile palpe edilerek incelenir. Derinin pürüzlü olup olmadığı, inceliği-kalınlığı, esnekliği-gerginliği, yumuşaklığı-sertliği değerlendirilir. Yaşlılarda deri sert ve buruşuktur. Turgor: Derinin elastikiyetini gösterir. Deri turgoru, başparmak ve işaret parmağı ile elin sırtı ya da sternum (iman tahtası) üzerinde deri ve altındaki dokular çimdikleme gibi kavranıp sonra bırakılarak değerlendirilir. Boyun bölgesinin alt tarafında bulunan, büyüme ve metabolizmada önemli görevleri olan hormonları salgılayan tiroid bezinin, yetersiz çalışmasına hipotiroidizm denir. Damarlanma: Derideki kan dolaşımını gösterir. Bu yüzden derinin rengini ve yüzeysel damarların görünümünü etkiler. Ödem: Hücrelerarası boşlukta sıvı toplanmasıdır. Ödemli bölgenin rengi, ödemin yerleşimi, bölgenin sıcaklığı değerlendirilmelidir. Lezyonlar: Normal deride herhangi bir lezyon (yara) yoktur. İyi aydınlatılmış bir ortamda lezyonun rengi, yerleşim yeri, büyüklüğü ve tipi belirlenmelidir. Hareketsizlik, duyusal değişiklikler, beslenme ve sıvı alımında değişiklik, deride vücut salgıları ve atıklarının olması, kan dolaşımındaki değişiklik, mekanik araçlar, kimyasal ya da fiziksel madde ile temas deri bütünlüğünü bozan faktörler arasında sayılabilir.

Deri bütünlüğü korunmalıdır. Bütünlüğü bozulmamış sağlam deri, vücudun birinci savunma hattını oluşturur. Derinin koruyucu görev yapması; hücrelerin sağlıklı olmasına, subkutan (deri altı) dokunun miktarına ve derinin özelliğine bağlıdır. Deri ıslak kalmamalı, atık maddeler bulaşmış olmamalıdır. Bakterilerin üremesi engellenmelidir. Hijyene dikkat edilmelidir. Aksi takdirde vücut koku oluşturur. Deri duyarlılığı bireyden bireye farklılık gösterir. Deri bakımında kullanılan maddeler dikkatle seçilmelidir.

Banyo genel hijyenik bakımın bir parçasıdır. Bireyin temizliğini sağlar. Banyo yapılmasında temel ilkeler;

  • Hastanın mahremiyeti korunmalıdır.

  • Hastanın güvenliği sağlanmalıdır.

  • Hasta üşütülmemelidir.

  • Hastanın bağımsızlık duygusu geliştirilmelidir.

  • Hasta fiziksel ve psikososyal yönden değerlendirmelidir.

Amaçlarına göre banyolar ikiye ayrılır; Temizleyici Banyolar: Tam yatak banyosu, hasta bakıcı yardımı ile hastanın kendisinin gerçekleştirdiği yatak banyosu, kısmi yatak banyosu, küvet banyosu ve duş biçiminde banyo olabilir. Tedavi Edici Banyolar: Hekim istemi ile gerçekleştirilir. Banyo suyuna çeşitli ilaçlar eklenir. Bunlar ısı banyoları veya ilaçlı banyolardır. Sindirim sisteminin başlangıcı olan ağız ve dişlerin sağlığı önemlidir. Tüm besinler ağızdan alınır, dişlerle parçalanır, sindirime hazırlanır. Bu nedenle, ağız ve dişlerin temiz olması gerekir. Dişlerin çürümesine karbonhidrat adı verilen şekerli yiyecekler neden olur. Günümüzde, ruhsatlı diş fırçası ve diş macunları her türlü gereksinimleri karşılayacak kalite ve niteliktedir. Diş fırçaları sık sık değiştirilmelidir. Genelde altı ayda bir değiştirilir. Aile bireylerinin her birinin ayrı bir diş fırçası olmalı ve temiz saklanmalıdır. Ağız ve diş bakımının bir alışkanlık durumuna getirilmesi şarttır. Dişler, günde sabah ve akşam olmak üzere iki kez ve üç dakika fırçalanmalıdır. Saçların bakımı önemlidir. Saçların durumuna göre haftada bir iki kez yıkanmalıdır. Saçlara cinsine göre bakım verilir. Eğer saç kuru ise yıkamadan önce sert bir fırça ile fırçalanmalıdır. Fırçalama işlemi saç aralarını temizleyerek saç diplerinin kan akımını hızlandırarak saç köklerini besler. Saçları taramak için kullanılan taraklar saçları kırmayacak şekilde ve kişiyle özel olmalıdır. Koltuk altındaki kıllar periyodik olarak temizlenmelidir. Kulak kepçesi, kıvrımlı yapısı nedeniyle çabuk toz tutarak kirlenir. Ayrıca kulak yolundaki salgılar, kulak yolu girişinde birikerek kirli bir görünüm oluşturur. Yüz ve boynu yıkarken bu bölge de temizlenmelidir. Her sabah yüz yıkanırken kulaklar da yıkanmalıdır. Genital bölgenin terlemesi ve bu bölgedeki kıllar rahatsız edici kokular oluşturur. Bu bölgeye bakım yapılmazsa, mantar ve bakteriyel enfeksiyonlar görülebilir. Günlük tuvaletten sonra bu bölgenin yıkanıp, temizlemesi ve kurutulması gerekir. Vücutta istenmeyen kıllar özel yöntemlerle yok edilir. Genital ve koltuk altındaki bölgedeki kıllar, terleme ile birlikte doğal deri artıkları ile kirlenerek rahatsız edici kokulara neden olur. Bu bölgedeki kıllar, periyodik olarak temizlenmelidir. El temizliği kişisel temizlik ve bakımda çok önemli bir davranıştır. El temizliği zaman almayan, herkes tarafından bilinen, su ve sabunla yıkamadan ibarettir. Eğer ortak sabun kullanılıyorsa, sabun elde köpürtüldükten sonra üzerindeki köpükler yıkanarak yerine konulur. Her banyodan sonra ve gerekli durumlarda iç çamaşırı değiştirilmelidir. İç çamaşırlarının yüksek sıcaklıkta makinede yıkanması, kaynatılması, çamaşır suyu kullanılması ya da yüksek ısıda ütülenmesi işlemlerinin, mikroorganizmaları öldürücü etkisi vardır. Sık kirlenip değiştirilen yatak odası takımları ile gecelik, pijama gibi gece giyilen giysilerin de sık sık yıkanması ve ütülenmesi gerekir.

Beslenmeyle İlgili Tanımlar

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre yaşlılık, 65 yaş ve üzeri dönem olarak kabul edilmektedir. “Yaşlı” toplum: Birleşmiş Milletler toplumların yaşlılık açısından sınıflandırmasını 60 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfus içindeki payına göre yapmaktadır. Bu sınıflamaya göre pay %4 ve altında ise toplum “genç”, %4-7 arasında ise “olgun” ve %7 ve üzerinde ise “yaşlı/ yaşlanan” olarak kabul edilmektedir. Beslenme: Büyüme, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için gerekli olan besin öğelerinin alınıp, vücut tarafından kullanılmasıdır. Yeterli ve Dengeli Beslenme: Yeterli beslenme, enerjinin gereksinim kadar sağlanması, dengeli beslenme ise enerjinin yanında bütün besin öğelerinin gereksinim kadar sağlanmasıdır. Besin grubu: Yeterli ve dengeli beslenme için vücudun gereksinim duyduğu besinlerin gruplanmış şeklidir. Besin ögesi: Besinlerin bileşiminde bulunan değişik miktarlarda kimyasal moleküllerdir. Vücut için elzem olan besin öğeleri karbonhidratlar, proteinler, yağlar, mineraller, vitaminler ve sudur. Gıda güvenliği: Tarladan (çiftlikten) sofraya kadar, çevre ve insan sağlığına zarar vermeyen, üretimin her aşamasında gerekli kontrolleri yapılmış, sağlıklı ve güvenilir ürünlerin temin edilme süreci olarak tanımlanmaktadır. Gıda güvencesi: İnsanların güvenilir, uygun fiyat karşılığında, sağlıklı beslenme olanaklarına ulaşımının sürdürülebilir olması anlamını taşımaktadır.

Besin Grupları

Bireylerin gereksinimi olan besin öğeleri, besinlerden sağlanır. Ülkemizde kullanılan ve günlük alınması gereken temel besinler “Dört Yapraklı Yonca” ile şematize edilmiştir. Yeterli ve dengeli beslenmeyi simgeleyen yoncada, kalp sağlığının önemini ifade etmek için yapraklar kalp biçimindedir. Yaprakları çevreleyen zeytin dalları, zeytinyağını simgeler. Ayrıca yoncanın 4 yaprağında, içerdikleri besin öğelerine göre ayrılmış besin grupları bulunur. Özellikle toplumun risk grupları (çocuk, gebe, emzikli, yaşlı) süt ve ürünlerini az tükettiklerinden dolayı, süt ve ürünlerinin önemini vurgulamak için, bu grup üst yaprakta gösterilmiştir. Sağ yaprakta et-yumurta-kuru baklagiller grubu, alt yaprakta sebze ve meyve grubu, sol yaprakta ise ekmek ve tahıl grubu yer almaktadır. Bu gruplarda bulunan besinlerin, besin öğesi içerikleri aşağıda verilmiştir. Yoğurt, peynir, çökelek, ayran, kefir, süt tozu gibi yiyecek ve içecekler süt yerine geçen besinlerdir. Süt grubu protein, kalsiyum, fosfor ve B2 (riboflavin) vitamininden zengindir. Et, tavuk, balık, yumurta, mercimek, kuru fasulye, nohut bu grupta yer alan besinlerdir. Bu grup protein, demir, çinko, magnezyum, B6 (pridoksin), B12 (kobalamin), B1 (tiamin), A vitamini ve posa (kuru baklagiller) içerir. Bu besin grubunun en önemli bileşeni su olmakla birlikte önemli miktarlarda folik asit, A vitamini öncüsü olan beta-karoten, E, C, B2 (riboflavin) vitamini, potasyum, kalsiyum, demir, magnezyum, posa ve antioksidan özellikte bileşikler (karotenoid, flavonoid) içerirler. Buğday, pirinç, mısır, çavdar ve yulaf gibi taneler tahıl grubu içerisinde yer alırken; bunlardan yapılan un, bulgur, makarna, şehriye, nişasta, pasta, bisküvi ve ekmek ise tahıl ürünleridir. Tahıllar daha çok karbonhidrat içermeleri nedeniyle günlük enerji gereksiniminin karşılanmasında önemli bir kaynaktır ve B12 vitamini hariç diğer B grubu vitamin-leri, özellikle de B1 vitamini (tiamin) yönünden zengindir.

Yaşlılıkta Beslenmenin Önemi

Yaşlanmayla birlikte günlük enerji, karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineral gereksinimleri değişmektedir. Değişen gereksinimler karşılanmadığı takdirde yetersiz beslenme sorunlarını kapsayan “Protein-Enerji Malnutrisyonu (PEM)” ortaya çıkabilir. Malnutrisyon sıklığının, kendi evinde yaşayan ve sağlam olan yaşlılar arasında %2-32, hastanede yatan yaşlılar arasında %30-65, herhangi bir kurumda (huzurevi, yaşlı bakım evi) yaşayan yaşlılar arasında %25-60 olduğu, yapılan çalışmalarda bildirilmiştir. Bunun tam tersi olarak yaşlılık döneminde fazla besin tüketimi sonucu obezite gelişebilir. Obezitenin yanı sıra diabetes mellitus (şeker hastalığı), kanser, kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon, böbrek hastalığı da görülebilir. Ancak en önemli dengesiz beslenme sorunu obezitedir. Bu nedenle yaşlıların beslenme durumları bir hekim veya diyetisyen tarafından değerlendirilmelidir. Hastalık ve beslenme sorunu varlığında gerekli özel diyet uygulamaları yapılmalıdır.

Yaşlılıkta Besin Ögesi Gereksinimleri

Sağlıklı bir yaşlının besin gereksinimleri; Enerji: Enerji alımı vücut ağırlığını dengede tutacak şekilde olmalıdır. Zira gereksinimin üstünde enerji alımı obeziteye yol açarken, yetersiz enerji alımı zayıflamaya neden olur. Yaşlılıkta enerji gereksinimi, azalan fiziksel aktiviteye bağlı olarak azalır. Özel bir durumu olmayan, normal ağırlıkta, sağlıklı ve hafif fiziksel aktivitesi olan yaşlılar için her bir vücut ağırlığı başına 30 kalori alması önerilir. Protein: Doku onarımı, bağışıklık sisteminin desteklenmesi ve kas dokunun korunmasında görev alır. Enfeksiyon, ameliyat ve yaralanma durumlarında vücudun protein ihyacı artar. Ancak bazı böbrek ve karaciğer hastalıklarında uzmanlar tarafından protein kısıtlaması yapılabilir. Yağ: Sağlıklı bir yaşlının günlük enerji gereksiniminin %25-30’u yağlardan sağlanmalıdır. Bir gram yağ 9 kaloridir. Buna göre 2000 kalori enerji gereksinimi olan sağlıklı bir yaşlının günlük yaklaşık 55-65 g yağ tüketmesi gerekir. Karbonhidrat: Sağlıklı bir yaşlının günlük enerji gereksiniminin %60’ı karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Bunun için tam taneli tahıl ürünleri, kuru baklagiller, sebze ve meyveler gibi sağlıklı karbonhidrat kaynakları tercih edilmelidir. Vitaminler: Yaşlılık döneminde B6 ve B12 vitamin gereksinimlerinin arttığı bildirilmiştir. Kronik hastalıklara karşı koruyucu etki gösteren antioksidan vitaminlerin (E ve C vitamini), karotenoid, flavonoid ve folik asit (B9 vitamini) alımının artırılmasının yarar sağladığı bilinmektedir. Mineraller: Yaşlılık döneminde osteoporozun önlenmesi için beslenmede kalsiyumun artırılması, hipertansiyonun önlenmesi için de sodyumun azaltılması önerilmektedir. Posa: Yaşlılık döneminde posa gereksinimi 25-30 gr’dır. Tahıllar, kuru baklagiller, sebzeler ve meyveler posanın iyi kaynaklarıdır. Su: Besinlerin sindirim, emilim ve hücrelere taşınmasında, metabolizma sonucu oluşan artık maddelerin akciğer ve böbreklere taşınıp dışarı atılmasında ve vücut ısısının denetiminde görev alır. Osteoporoz, genellikle yaşlılarda görülen kemik erimesidir. Raşitizm, özellikle süt çocuklarında D vitamini ve kalsiyum eksikliğine bağlı olarak görülen kemik erimesi hastalığıdır. Osteomalasiya, genellikle yetişkin kadınlarda kemik mineral yoğunluğunun azalmasına bağlı olarak görülen kemik hastalığıdır. İskemi, vücuttaki dokulara kan sağlayan damarların tıkanması sonucu dokuya kan akışının azalmasıdır. İnsülin direnci, pankreas tarafından üretilen normal miktarda insülinin vücut hücrelerinde gerekli veya yeterli tepkiyi oluşturamaması durumudur.

Yaşlılar İçin Beslenme Önerileri

  • Az az, sık sık yemek yenmeli.

  • Sıvı (çorba, ayran, hoşaf, komposto vb.) alımı artırılmalı ve tuz tüketimi azaltılmalı.

  • Her öğünde 4 besin grubu (süt grubu, et-yumurta-kurubaklagil grubu, sebze-meyve grubu, ekmek-tahıl grubu) yeterli ve dengeli miktarlarda tüketilmelidir.

  • Fazladan kalori içeren besinlerin (kızartma gibi) tüketiminden kaçınılmalıdır. Ayrıca süt ve süt ürünlerinin az yağlı olanı tercih edilmelidir.

  • Posa içeren besinler (örneğin; kuru baklagiller, tam buğday ekmeği, bulgur, sebze, meyve…) yeterli ve dengeli miktarlarda tüketilmelidir.

  • Kalp damar hastalıklarından korunmak için omega 3 yağ asitlerinin en iyi kaynaklarından olan balık, haftada 2 kez tüketilmelidir. Doymamış yağlardan olan zeytinyağına günlük beslenmede yer verilmelidir. Doymuş yağlardan zengin hayvansal yağlar sınırlanmalıdır.

  • Ağır tatlılar (baklava, hanımgöbeği, tulumba, kadayıf vb.) azaltılarak, yerine sütlü tatlılar (muhallebi, sütlaç, güllaç vb.) tercih edilmelidir. Ancak şeker hastalığı olan bireyler tatlandırıcıyla yapılmış ürünleri tercih etmelidir.

  • Günde 2-3 kez çay ve kahve tüketilebilir. Ancak kontrollü olarak tüketilmesinde fayda vardır.

  • Yaşlıların haftada en az 150 dakika orta şiddette (hızlı yürüme, ev temizliği, çim biçme, dans etme, yüzme, bisiklete binme, bahçe işleri, tenis, futbol, basketbol vb.) fiziksel aktivite yapmaları önerilmektedir. Aktivite yaparken hava sıcaklığının çok yüksek olduğu saatlerde, gölge veya kapalı alanlar tercih edilmelidir. Sıvı kaybı olacağından bol sıvı tüketilmelidir.