YENİ TEKNOLOJİLER VE ÇALIŞMA HAYATI - Ünite 3: Bilgi Toplumunun Doğuşu ve Anlamı Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Bilgi Toplumunun Doğuşu ve Anlamı

Giriş

Uygarlık ve insanlık, son 50 yıldaki teknolojik ve son 30 yıldaki toplumsal değişim ve dönüşümlerle yeni bir çağ ve yeni bir toplumsal yapılanma sürecine girdi. Teknolojik açıdan mekanik çağı, toplumsal yapılanma açısından sanayi toplumunu geride bıraktı. Gelen yeniçağ, teknolojik açıdan kuantum dünya görüşü ve bilim anlayışına dayalı teknolojik donanımları; toplumsal işleyiş açısından bilgi toplumunu şekillendirdi ve yapılandırdı. Nasıl ki uygarlık, tarım toplumundan sanayi toplumuna evrilirken, değişim ve uyum açısından ülkeler arasında büyük bir yarış ve sonrasında büyük bir farklılaşma yaşanmış ise şimdi de yeni bir sistemleşme, yapılaşma ve işleyiş içinde yeniden bir büyük yarış içinde bilgi toplumu olma uğraşı veriyorlar.

Bilgi Toplumunun Doğuşu

Teknoloji ve toplum olguları birbirlerini etkileyerek ve birbirlerinden etkilenerek gelişirler. Toplum olgusu da en az teknoloji kadar köklü ve büyük dönüşümler geçirebilir. Teknolojideki ilerlemeler toplumu etkiler ancak tek başına toplumu belirlemez aynı şekilde toplum da teknolojik ilerlemelerin yönünü belirleyemez ancak farklı belirleyenleriyle şekillendirebilir. Bu sebeple toplumsal değişimi, belirleyicisi olan teknolojik gelişmelerden soyutlayarak inceleyemeyiz. Bahsedilen bu toplumsal bütünü, tüm yönleriyle analiz etme amacına sahip genç bilim dalına “Yeni Ekonomi Sosyolojisi” denir.

Geçmişten günümüze birçok devrim yaşanmış ve bu paradigmal devrimler toplumun bilgi birikimine katkı sağlamışlardır. İlk bilimsel devrim olan Newtongil Mekanik Paradigmadan sonra, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde ikinci bilimsel değerler dizisi olan Kuantum Düşünce Sistemi ve Devrimi yaşandı. Bu bilimsel devrim zamanla teknolojik uygulamalar olarak yaşamımıza girdi.

Mikro elektronikte yaşanan gelişme enformasyon ve iletişimde; mikro biyolojideki gelişmelerle DNA şifrelerinin çözülmesi ise genetikte yeni uygulamalar ile hayatımıza girdi. Bu gelişmeler yaşanırken çoğu araştırmacı “enformasyon toplumu” terimini kullandı. Daha sonra insanın doğa algısı ve dünya görüşündeki değişimlerden dolayı “Bilgi Toplumu” olarak anıldı.

Bilgi ve Bilgi Toplumunun Tanımı

Bilgi toplumu, bilginin temel üretim faktörü durumuna gelmesiyle toplumsal bütünün organizasyon, yapılanış ve işleyiş süreçlerinin bilginin işlev ve özelliklerine göre şekillendiği yeni toplum biçimidir. Aynı zamanda; bilgiyi ve bilgiye sahip olan insanı merkez alan bir toplumsal yapılanmadır.

Bilgi, bilimsel bilgi ile desteklenmiş, kurumlarda uygulanabilir olan ve değer yaratan Nasıl’ın bilgisi olarak ortaya çıkar. Bilgiye uzanan yolda önce sinyaller ve duyumlar yer alır. Bunların toparlanması verileri oluşturur ve veriler potansiyel enformasyonlardır. Kullanılabilir olan bilgi, işe yarar olan ve harekete geçen bilgidir.

Enformasyon, bilişsel içerik kazanarak değer yaratma özelliği kazanır.

Bilişim Ağlarında Bilginin Yaratılması

Tiwana’ya göre bilgi yaratma (üretme) süreci örtük bilginin açık bilgiye dönüştürülmesi süreci olarak; kişiye özgü bilginin dışsallaşma süreci olarak gerçekleşmektedir. Örtük bilginin açık bilgiye dönüşmesi ancak uygun ekip ve ortamın varlığı ile mümkündür. Örtük bilgi, sahibinin zihninde birtakım inanç, ideal, tutku ve değerlerle iç içe olduğu örtük bilginin açık bilgiye dönüşüp dışsallaşması kolay olmamaktadır. Örtük bilgi insanlarda içerilmiş olduğu için açık bilgiye dönüşüm sürecinde sosyalleşme önemli bir yer tutmaktadır. Örtük bilginin dışsallaşması, içselleşmesi ve sosyalleşmesinin her birinde insanlar arası sosyal ilişkiler devrededir.

Teknoloji, bilginin uygulamaya yönelik olarak belli bir format ve biçim kazanmış şeklidir.

Bilgi Toplumuna Geçiş: Kuantum Temelli Düşünce Paradigmalarına Kayıştır

Bilginin insanla ilgili olması ve teknolojinin de bunun uzantısı olması nedeniyle toplumsal gelişmelerin temelinde insanların sahip olduğu düşünce sistemleri yatmaktadır. Bu yüzden bilgi toplumuna geçişin teknolojik temeli, geleneksel ve mekanik düşünsel paradigmalardan kuantum paradigmasına geçiş şeklinde gerçekleşen düşünsel ve bilimsel devrimle yani paradigmal kayma ile gerçekleşti. Sanayi Toplumundan, Bilgi Toplumuna doğru yaşanan dönüşümün net olarak anlaşılabilmesi için teknolojik paradigmal kaymalardan yola çıkmak gerekmektedir. Geçmişin ilkel toplumlarından günümüz Bilgi Toplumuna uzanan süreçte insanların düşünce, dünya görüşü, bilgi birikimi ve teknoloji algılarında köklü değişim ve paradigmal sıçramalar yaşanmıştır. İlkel toplumda, doğanın verdikleri ile yetinen insanlık, tarım toplumunda ekip biçerek daha çok üretmeyi başardı. Tarım toplumunda toprağın sahipleri olan aristokrat sınıflar ile sanayi toplumunda sermayenin sahibi olan sosyal sınıflar, toplumun egemen sınıflarıydı. Tarım toplumunda, uzun yıllar içinde gelenekleşmiş değerler sisteminin belirlediği durağan bir dünya görüşü egemendi.

Sanayi toplumu döneminde, toprağın yerine sermaye malları, yani makineler ikame edilmiştir. Mekanik düşünce ve mekanik teknolojinin ürünü olan makineler, sanayi toplumunun temel belirleyeni olmuştur. Tarım ve sanayi toplumlarında zenginlik ve refah artışı maddî kaynakların çoğaltılmasına dayanıyordu. Sanayi toplumu, Rönesans, Reform ve Aydınlanma Çağı’nın birikimleri içinde şekillenen yeni düşünce ve bilgi birikimlerinin sonucu olarak şekillenen bir paradigmal kayma ile geleneksel düşünceden mekanik düşünceye geçiş yapmıştır.

Sanayi toplumu döneminde, toprağın yerine sermaye malları, yani makineler ikame edildi. Sanayi toplumunda yaşanan bilimsel gelişeler ise yeni bilimsel değerler dizisinin yani kuantum mekaniğinin doğuşunu müjdeliyordu.

Bilgi Toplumu Ağ Örgütlenmesine Dayalı Toplumsal Yapılanmadır

Yeni Çağın gündeme taşıdığı yeni toplumsal örgütlenme, ağ sistemlerine dayalı ağ toplumu oldu. 20. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle de son çeyreğine yaklaşırken uygarlık önce şu olgularla karşılaştı:

  • Enformasyon teknolojisi devrimi ve bunu izleyen süreçte genetik devriminin ortaya çıkması,
  • 1973 Petrol Krizi arkasından kapitalizm ve sosyalizm krize sürüklendi.
  • Bu olgular sonrasında doğu ve batı bloklarının her ikisinde de farklı yoğunlukta olmak üzere yeniden yapılanmalar gündeme gelmesi,
  • Bu gelişmeler, insan hakları, çevre sorunları ve feminizm başta olmak üzere yeni konuları insanlığın gündemine taşınması.

Ağ yapılanması, toplumların sosyal, politik, kültürel, ekonomik ve teknolojik sistemlerinin yeniden yapılanıp şekillenmesine yol açtı. Ağ sistemi toplumsal bütünün her alanında ve toplumsal yapılanmanın her kademesinde gündeme geldi.

Ağ Örgütlenmesini Bilişim Teknolojileri ve Bilgi Otoyolları Şekillendirir

Mikro elektronik alanındaki ilk teknolojiler, mikro işlemcilerin 1960’lı yıllarda üretilmesiyle yaşamımıza girdi. Mikro işlemciler öncellikle telefon ve bilgisayarlarda hızlı ve yoğun kullanım alanı buldu. Daha sonra zamanla bilgisayarların, onları birbirine bağlayan ağlarda bütünleşmesi, bilişim teknolojisinin inanılmaz bir hızla gelişmesine yol açtı.

Bilişim ve iletişim teknolojileri ağ donanımlarının, altyapı özelliği göstermesi nedeniyle bunlar genellikle kamu yatırımları şeklinde veya onun kontrol ve denetiminde gerçekleşmektedir.

Bilgi Toplumunun Yapılanışı

Bilgi toplumunun merkezi unsuru insan zihni, temel üretim faktörü ise bilgidir. Toplum ise genel anlamda toplumu oluşturan insanların ilişkilerine ve insanların ihtiyaçlarına göre şekillenir. Biyolojik sistemlerin aksine, toplumsal sistemlerin amaç ve işlevleri vardır ve bunlar toplumsal sistemlerin varoluş gerekçeleridir. İnsanın bilgi birikimi ile bağlantılı olan teknolojik sistemlerdeki köklü dönüşüm ve sıçramalar toplumsal yapının her seferinde daha üst toplumsal platformda yeniden örgütlenme ve yapılanmasına yol açar.

Düşünce Sisteminde Yapılanma ve Etkin İnsan

Bilgi, insanın kendinde ve zihninde yerleşiktir ve ondan ayrı düşünülemez. Kişinin öğrenme ve beceri düzeyi arttıkça daha çok bilgi üretmesi söz konusu olmaktadır.

Bu nedenle insan-bilgi ilişkisi, eğitim ve öğretimle yakından ilgilidir.

Bilgi çağının etkin insanı; entelektüel, esneklik, çeşitlilik ve interaktif etkileşim mantığı içinde bilgi birikimi kazanma uğraşındadır (Vedral, 2010). Bilgi toplumunun etkin insanla entelektüel birikimi yüksek, sürekli öğrenen kişilik yapısı yanında, sadece mekanik zekâsını değil, sezgisel zekâsını da etkin kullanan, bütüncül beynini bilişsel öğrenme yönünde kullanan bir kişilik yapısına sahiptir.

Bilgi Ekonomisinin Yapılanışı

Bir yandan toplumsal talepleri, diğer yandan ekonominin iç dinamiğine bağlı olarak sürekli yenilenmeyi beraberinde getirmek durumunda olan bilgi çağının ekonomisi, bilgi üretiminin kendi kendini yenilediği yenilikçi bir ekonomi olmalıdır. Aynı zamanda bu ekonomi, bireycilik yerine ekip çalışmasının işbirliği özelliklerine de sahip olmalıdır.

Bilgi çağının köklü yeniden yapılanma ve dönüşüm sürecinde; ekonominin tüm alanlarında verimlilik, hız, kalite, esneklik, çeşitlenme, farklılaşma sağlarken; yerel ve küresel rekabet avantajlarının yeniden yapılanmasına yol açmıştır.

Sosyal Ağların Sinerjik Yapılanışı

Bilgi toplumunun ekip çalışması ve ortak amaçlar doğrultusunda örgütlenmesi, grup değerleri ve ideolojilerin öne çıkmasına yol açmaktadır. Bu durum, bilgi toplumunda toplumsal düzeydeki sınıfsal çıkar ilişkilerinden çok, grup düzeyinde çıkar ve ideolojilere ağırlık kazandırmaktadır. Grupların çok sayıda olması gruplar arası gerilim ve çelişkilere yol açabileceği gibi bilinçli gruplarda, çatışma yerine uzlaşma bilincini öne çıkarabilmektedir.

Katılımcı Demokrasinin Yapılanışı

Demokrasi; günlük yaşamın işleyişinde, evde, işyerinde, okulda ve sokakta sürekli kullanılması gerekli bir yöntemdir. Demokrasinin yalnızca belli yönlerinin öne çıkarılması onun eksik algılanmasına yol açmaktadır. Bilgi toplumunda demokrasi, temsili parlamenter demokrasiden, katılımcı demokrasiye dönüşmüştür.

Küresel Ağlarda Kültürel Yapılanma

Bilgi toplumu ile birlikte maddî değerlerden çok bilgi ve insan merkezli değerlere yönelme olmuştur. Bu gelişme insanî değerlerle, insanın iç dünyası ile duygusal ve psikolojik yönlerinin daha yoğun biçimde öne çıkmasına yol açmıştır.

Gelenekler, normlar, alışkanlıklar ve yaşamın her alanının işleyişini düzenleyen hukuk kuralları ve bunların getirdiği yaptırım ve yönlendirmeler yoluyla toplumsal işleyişi düzenlemektedir. Farklı değerleri birlikte ve bir arada yaşatmanın yöntemi hoşgörü olmakla birlikte, bilgi çağındaki sürekli yeniliklerin gündeme getirdiği, “yeniliğin yaratıcı yıkım sürecinde” mağdur olan ve yeni gelişmelere ayak uyduramayan sosyal kesimler, giderek muhafazakâr ideoloji ve değerlere sığınabilirler.

Toplumsal Bütündeki Yapılanmanın Birlikteliği

Bilgi toplumuna geçiş sürecinde bulunan her farklı kültürel ortamda, sanal ağlar içinde şekillenen yeni örgütsel yapılar söz konusudur. Toplumsal bütünü oluşturan etkin insanın kişisel yapılanmasının yanı sıra ekonomi, politika, sosyal ve kültürel alanların her birinde enformasyon teknolojileri yeni sanal örgütlenme biçimleri ortaya çıkarmıştır. Bu yeni sanal örgütlenme biçimi içinde gerçekleşen sistemleşmeler ve yapılanmalar ile bunlara bağlı olarak ortaya çıkan akış ve işleyişler, birbirinden kopuk değildir.

Bilgi toplumuna Geçiş Sürecinin Bunalımları: Yeni Kimlik Arayışı

Toplumlar geçiş dönemleri arasında zorlu bir süreçten geçerler. Bilgi toplumuna geçişte, yeni toplumsal yapılanmanın tüm sosyal dengeleri etkilemesi ve bu değişime uyum süreçleri değişik kesimleri, yeni bir kimlik arayışına itebilir.

Küreselleşme, bilginin gücü ve yeni ağ örgütlenmesinin getirdiği toplumsal yatay yapılanma ve bunun işleyişi merkezi yönetim anlayışı ve devleti tahtından indirip; onun sadece organizatör ve koordinatör olma işlevini daha bir öne çıkardı.

Özelleştirme, refah devletinden geri dönüş, çalışma sisteminin esnekleşmesi gibi süreçler devreye girdi. Sanayi toplumunun yarattığı eski toplumsal yapılar çözülüp, ağ sistemleri oluşturan esnek ve yatay işleyen yapıların oluşumu köklü değişim ve dönüşümlere yol açtı. Liberalizm ve sosyalizm ideolojileri, sanayi toplumunun iki temel sınıfsal yapılanışından ve onların çıkarlarının temsilinden kaynaklanıyordu.

Ağ sistemindeki ikili sınıf yapısından değil; en çok örgütlü grupların temsil edildiği birimler öne çıktı ve örgütlü grupsal çıkarlar öne geçti. İdeolojiler, makro inanç sistemleridir. Makro ideolojilerdeki çözülme, mikro grupların inanç sistemleri olarak onların grupsal kültürel değerlerini öne çıkardı. Bu nedenle makro ideolojiler, büyük ölçüde grupsal, kültürel değer ve inanç sistemleriyle ikame edildi.

Castells’e göre bilgi çağında ağ toplumunun katmanlarına; küresel ağlar ve bencil bireyler yanında yeni bir unsur olarak direniş kimlikleri eklendi.

Bugünün bilgi toplumunda iktidar devlet kurumlarını, kapitalist şirketlerin veya medya ve kilise gibi sembolik denetçilerin elinde toplanmış değildir. Bu yeni iktidarın mekânı insanların zihinlerinde bulunan tanımlanabilir yaygın, bilinen ancak yakalanamayan bir yapıdadır.

Castells’e göre bilgi çağında toplumsal kontrolü yeniden kuracak aktörler; küreselleşmeye, kapitalist yeniden yapılanmaya, örgütsel ağlar oluşturmaya, kontrolsüz bilgilendirmeye ve ataerkilliğe karşı cemaatçi direnişten doğan toplumsal hareketler oluyor.