YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER - Ünite 7: Barış Hareketleri Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 7: Barış Hareketleri
Ünite 7: Barış Hareketleri
Giriş
Barış hareketi, savaşların durdurulması, savaş çıkma tehlikesinin ortadan kaldırılması ve genel olarak şiddet kullanımının en aza indirilerek barış halinin sağlanması ve kalıcı kılınması gibi amaçlarla örgütlenen çeşitli grup ve bireylerin seferberliklerine verilen genel addır.
Batı’daki Barış Hareketinin Tarihçesi
Ulus Devletlerin Ortaya Çıkışı
Modern devlet, siyasi otoritenin merkezileşmesiyle devlet sınırların netleşmesi için devletlerin diğer devlet “adaylarıyla” yaptığı savaşlar sonucunda meydana çıkmıştır. Siyasi otorite gücünü sadece savaşlardan değil aynı zamanda meşruiyet zemininden de alır. Ulus devletler egemenlik kurdukları halkın otoriteye bağımlılığını sağlamak için çeşitli vaatlerde bulunarak meşruiyet kazanmaya çalışmışlardır. Böylece vatandaşların da haklarını savunabilecekleri bir alan oluşmuştur. Yirminci yüzyıla gelindiğinde ise vatandaşların, devletlerin savaşlara katılması karşılığında çeşitli hakları genişletilmiştir.
Modern Toplumsal Hareketlerin Ortaya Çıkışı
Toplumsal hareketler ilk olarak Avrupa’da moderniteyle beraber meydana gelmiş bir olgudur. Modernite öncesinde de çatışmalar mevcuttur, fakat modernite ile çatışmalar farklı özelliklerde meydana gelmiştir. Modernite öncesi Feodal Avrupa’da merkezi otorite zayıftır. Nüfusun çoğunluğu derebeylerinin toprakları üzerinde birbirinden kopuk yaşamaktadır. Bölgelerin birbirleriyle iletişimi zayıftır. Yerel cemaatler, bir haksızlık karşısında yerel ayaklanmalara girişmişlerdir. Ayaklanmaların sebebi genelde, vergilerin artışı, açlık, haksız ölümler ve benzerleridir. Modernleşmeyle otorite tek bir yerde toplanmaya başladıkça iktidar sahipleri, vergi, asker toplama, adaleti uygulama gibi faaliyetleri kontrolüne almıştır. Dolayısıyla toplumlar, haksızlığa uğradığında doğrudan otoriteye, yani devlete karşı durmaya başlamışlardır. Toplumsal grupların kendi aralarında çatışması halinde ise devlete başvurulmuştur. Okuma-yazma oranının artışıyla ve teknolojik gelişmelerle yerel topluluklar birbirleriyle iletişim geçmeye başlamış, bu yüzden eylemler veya hareketler farklı zamanlarda farklı yerlerde gerçekleştirilebilmiştir. 17. yüzyılda başlayan toplumsal hareketlerin oluşma süreci, 20. yüzyıla gelindiğinde tamamlanmış ve toplumsal hareketler modern siyasal ve toplumsal hayatın ayrılmaz parçası olmuşlardır.
Modern Barış Girişimlerinin Başlangıcı
Barış fikri tarih boyunca var olmuştur. Ancak barışın ve savaş karşıtlığının modern toplumsal hareket olarak tanımlanması ulus devletin ortaya çıkışına rastlar. Barış hareketleri 17. yüzyılda bazı dini oluşumların savaş faaliyetine ahlaki anlamda karşı bakışlarından doğar. Hiçbir alanda şiddetin kullanılmaması gerektiğini savunurlar. Seküler barış girişimleri ise 18. yüzyıldan itibaren şekillenir. İlk barış cemiyetleri Amerika ve Britanya’da 1815 itibariyle, geniş kapsamlı cemiyet olarak ise ilk kez 1828’de Amerika Barış Cemiyeti kurulmuştur. 1850’den Birinci Dünya Savaşı’na kadarki dönemde barış kongreleri düzenlenen kongreler 1889 itibariyle Avrupa’da, 1982’den itibaren ise dünya genelinde düzenli olarak her yıl yapılmaya başlanmıştır. 1900 yılında çeşitli ülkelerin toplam barış örgütü sayısı 362’dir. Farklı yaklaşımlar sergileseler de ortak amaç devletlerarası anlaşmazlıkların çözülmesi için uzlaşma mekanizmaları oluşturmaktır. Bu amaçla Milletler Cemiyeti kurulmuştur.
ABD’de ve Avrupa’da Barış Hareketi
Barış hareketi, çatışma döngüleri/protesto dalgaları halinde ilerler. Hareket esnasında ya da sonrasında harekete desteğin artmasıyla veya farklı alanlarda güç kazanmasıyla hükümet değişikliği gibi olaylar meydana gelebilir. Bazı gruplar bu değişiklikleri “siyasi fırsatlar” olarak değerlendirir. Kazanım elde edebileceğini düşünen “öncü” gruplar eylemlerine başlar. Harekete katılan başka gruplarla beraber protesto dalgasının en üst noktasına yerleşilir. Ancak devlet baskısı olduğunda veya gruplar arası ayrışmalar çıktığında kampanyalar ve seferberlik hali düşüşe geçer. En dibe gelindiğinde gruplar bekleme haline geçer ve bir sonraki hareket için çalışmalar başlar.
İkinci Dünya Savaşı Sırasında Nükleer Silahlanma Karşıtı Girişimler
Amerika’da barış hareketinin ilk kapsamlı kampanyası 1936-37 yıllarında Acil Barış Kampanyası (EPC) adı altında gerçekleşmiş, 1700 civarında yerel ofisi bulunan örgüt, iç anlaşmazlıklardan dolayı 1937 sona ermiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarına kadar pasif kalan barış hareketi, 1942 yılında Amerika’nın Manhattan Projesi kapsamında nükleer başlıklı silah geliştirip 1945 yılında Japonya’nın Nagasaki ve Osaka şehirlerinde kullanmasıyla aktifleşmeye başlamıştır. Projeye dâhil olan bilim adamlarının, bu tür çalışmaların örgütler tarafından denetlenmesi gerektiğini savunmasıyla Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar) bilim adamlarının kararına destek vermiş ve yeniden barış hareketinin temelleri atılmıştır.
Soğuk Savaş Dönemi
İkinci Dünya Savaşı sonunda nükleer silahların kullanılmasıyla “nükleer çağ”a girilmiştir. Sonrasında bir yandan dünya iki kutba ayrılıp devletler silahlanma yarışına girerken diğer yandan Birleşmiş Milletler gibi uluslararası organizasyonlar, gerilimi azaltmaya, devletlerarası diyalog sağlamaya, savaşları durdurmaya çalışmıştır. Bu dönemlerde üzerinde durulan iki önemli konu Vietnam Savaşı ve nükleer savaş tehditleridir.
Nükleer Silahların Denenmesine Karşı Kampanyalar
Atom bombasının ardından ABD, 1954’te hidrojen bombasının denemelerini yapmış ve atom bombasından daha etkili olduğunu keşfetmiştir. Bunun üzerine 1958 yılında Londra merkezli Nükleer Silahsızlanma Kampanyası toplantıları yapılmaya başlanmıştır. Bu toplantı ve ardından yapılan bilgilendirmeler ile barış hareketlerinin tepkisel olduğu şeylere karşı kamuoyu oluşturulmuş, Bertrand Russell ve Albert Einstein’ın 1955 yılında “Russell-Einstein Manifestosu” çağrısını yapmasıyla nükleer silah denemeleri ve silahlanma yarışına karşı duruş sergilenerek kamuoyunun konuyla daha ilgili olması sağlanmıştır. Kamuoyunun yarattığı baskı sonucunda ABD, Sovyetler Birliği ve Bileşik Krallık 5 Ağustos 1963 tarihinde Sınırlandırılmış Nükleer Denemeleri Yasaklama Antlaşmasını imzalamıştır.
Vietnam Savaşı Karşıtı Hareket
1960’lardaki önemli kampanyalardan biri de Vietnam Savaşı karşıtı hareketlerdir. 1968-72 arasında şekillenen hareket, Vietnam’a gönderilen askerlerin sayısının artması ve muhtemel nükleer silahların kullanılması riski gibi konular sebebiyle daha çok eylemcinin dikkatini çekmiştir. Çeşitli sivil itaatsizlikler ile savaşın maliyetinin artması, kamuoyunun barış hareketi sayesinde bilinçlenmesi gibi durumların da etkili olması sonucu 1972 yılında Amerikan Kongresi savaşı sona erdirmiştir.
1970’lerde Savaş Karşıtı Kampanyalar
Kamuoyunun ilgisinin Vietnam Savaşı üzerinde olması sebebiyle nükleer silah karşıtı barış hareketi zayıflamıştır. Ancak farklı ülkelerin de nükleer silahlar edinmesiyle hareket canlanmaya başlamış ve devletler, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’nı 1 Temmuz 1968 tarihinde imzalanmıştır. Ayrıca Birinci Stratejik Silahları Sınırlama Antlaşması (SALT 1) 1972 yılında imzalanmıştır. SALT 2 ise 1979 yılında görüşmeler başlasa da Sovyet Birliğinin aynı yıl Afganistan’a saldırmasıyla müzakere sonlandırılmıştır.
1980’li Yıllarda Nükleer Silahsızlanma Hareketleri
Bu dönemin başından itibaren ABD yönetimine geçen Ronald Reagan ile Sovyetler Birliği arasındaki gerilim artmıştır. 1979 ve 1986’da Three Mile Island ve Çernobil kazalarıyla kamuoyunda nükleer silahlara karşı kaygılar artmıştır. 1980’ler boyunca Nükleer Silahlanmanın Dondurulması Kampanyası çalışmaları yapılmış, önemli bir örgüt olan SANE, konunun siyaset alanındaki etkinliğini arttırmıştır. Amerikan kamuoyunun yüzde 60 ila 80 arası bir kesimi nükleer silahların dondurulması talebini desteklemiştir. Ancak 2,3 milyon imzanın toplanarak BM’ye sunulmasına rağmen Başkan Reagan 1983 yılında bir tür savunma kalkanı yaratmak için balistik füzeleri uzayda tutmayı amaçlayan Stratejik Savunma Girişimi veya diğer adıyla “Yıldız Savaşları” projesini ortaya atmıştır. Bu durumun Sovyet Birliği ile gerilimi artıracağını düşünen kamuoyu nükleer silahsızlanma konusunda baskı yapmıştır.
Avrupa’da ise ülke topraklarına yerleştirilmeye çalışılan Orta Menzilli Nükleer Füzelerin (INF) engellenmesi çalışmaları vardır. Avrupalıların talebi, tüm nükleer silahların tamamen kaldırılması yönündedir. Barış hareketlerinin artan baskısı ve Amerikan Kongresinde yükselen muhalefet sonucunda, Reagan Sovyet Birliği ile 1987’de INF Antlaşmasını imzalayarak ortaya attığı projeyi sonlandırmıştır.
Soğuk Savaş Sonrası Dönem
Soğuk Savaş’ın bitişiyle ulus ötesi kuruluşlar önem kazanmış, ulus devletlerin gücü arka planda kalmıştır. 1970’lerde temelleri atılan ve gün geçtikçe gelişen küreselleşme ile iletişim, ulaşım ağları da yaygınlaşmış mesafeler arası engeller bertaraf edilmiştir. Bu dönemde “Küresel Sivil Toplum” ortaya çıkmıştır. Barış hareketi de küreselleşmeye başlayan dönemin özelliğinden ötürü küresel sistem içinde düşünülmelidir.
Birinci Körfez Savaşı Karşıtı Eylemler
90’lı yılların başından beri söz konusu olan Birinci Körfez Savaşı Karşıtı Eylemler, Kuveyt’in Irak tarafından işgalinin kurtarılması amacıyla Irak’a askeri müdahale gerçekleştirilmesi ile temellenir. Bu savaşın iki önemli özelliği, 28 ülkenin onayıyla alınan karar ile savaş açıldığından küresel savaş olma niteliğini taşıması ve televizyondan yayınlanan ilk savaş olmasıdır. Bu sebeplerle savaş karşıtı protesto hareketleri de uluslararası olarak gerçekleşir.
Irak Savaşı Karşıtı Kampanya
11 Eylül 2001’de New York şehrindeki İkiz Kulelere düzenlenen saldırı sonrasında Bush yönetimi, saldırıyı gerçekleştiren El-Kaide örgütünün destekçisi olarak Saddam Hüseyin Yönetimini suçlamıştır. ABD, Afganistan’ı işgal ederek Usama Bin Laden ile ilişkileri olan Taliban rejimini devirmiştir. Britanya Başbakanı Tony Blair’in Irak yönetiminin kimyasal ve biyolojik silahlara sahip olduğunu öne sürmesiyle ABD ve Britanya 2002 yılının Eylül ayında Irak’ı bombalamıştır. BM’den Irak’a askeri müdahalede bulunma yetkisi alan Bush yönetimi, BM’nin 1441 sayılı Irak’taki kitle imha silahlarının toplanarak yok edilmesi kararını öne sürerek 20 Mart 2003’te Irak’a karşı saldırıyı başlatmıştır. Aynı zamanda yükselen savaş karşıtı hareketler, 15 Şubat 2003 tarihinde insanlık tarihinin bugüne kadarki en büyük ve geniş kapsamlı gösterisi ile zirveyi bulmuştur.
Bu hareketin güçlü ve kalabalık olmasının iki sebebi vardır;
Sosyal forumlar ve
Elektronik medya.
Küresel Adalet Hareketi (KAH) kapitalist küreselleşmeye karşı olarak hareketlerini başlatmışlar, çeşitli e-mail grupları veya sosyal forumlarla yoğunluğa ulaşmışlardır. Bu savaşa küresel ölçekte karşı çıkılması fikri Kasım 2002’de Floransa’da yapılan bir toplantıda ortaya atılmıştır. İnternet, barış hareketine daha geniş ölçekte ve esnek bir yapıda örgütlenebilme şansını vermiştir. Seferberliğin yaygın ve çok olması savaşı önleyememiş, ABD Mayıs 2003 tarihinde Irak İşgali ve Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesiyle sonlanmıştır. Savaş karşıtı koalisyonların zayıf noktası, savaş olmadığı durumda neyin alternatif olacağı sorusuna cevap verememesi, Saddam Hüseyin rejiminin baskıcı tutumda olduğunun kabul edilmesi gibi sebepler ile ayrışmaları olmuştur.
Uluslararası Anti-Personel Mayınların Yasaklanması Kampanyası
Soğuk Savaş sonrası diğer önemli barış hareketi anti-personel mayınların yasaklanması amacıyla gerçekleştirilmiştir. Ülke sınırlarına yerleştirilen bu mayınlar sayesinde, dünya genelinde her ay, çoğu sivil olmak üzere 2000 civarında insan hayatını kaybetmiştir. 1992 yılında Amerika ve Avrupa merkezli grup ve STK’lar bir araya gelerek Uluslararası Anti-Personel Mayınların Yasaklanması Kampanyası’nı (ICBL) başlatmıştır. 1997 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen ICBL, 1999 yılında yürürlüğe konan ve hala geçerli olan bir antlaşmadır. Ayrıca bu antlaşmada STK’ların diplomatik süreçte etkin aktör olması, “yeni diplomasi” oluşumuna katkı sağlamıştır.
Balkanlarda Barış Hareketlerine Örnek
Eski Yugoslavya Cumhuriyetleri’nde Savaş Karşıtı Hareketler Örneği
Etnik-milliyetçilik üzerinden yürütülen eski Yugoslavya topraklarındaki savaşlar yüzünden milyonlarca insan topraklarından sürülmüş, yaralanmış ya da hayatını kaybetmiştir. Savaş sebebinin genelde etnik anlaşmazlıklar olduğu öne sürülürken barış hareketi temsilcileri söz konusu etnik nefretin sonradan “üretildiğini” savunmuşlardır. 1991 yılının ortalarında çok kültürlülük ve hoşgörüye vurgu yapmak amacıyla Sarayevo’da düzenlenen yürüyüşe 50 bin kişi katılmış, çatışmaların ilerleyişine rağmen STK’lar suçluların araştırılması ve afişe edilmesi faaliyetleri üzerine yoğunlaşmıştır. Sırbistanlı savaş karşıtları “Sarayevo’da Yaşamak” isimli bir kampanya için yiyecek ve giyecek yardımında bulunmaya çalışmışlardır. İletişim altyapısının neredeyse yok edilmesiyle kampanyalar zayıflamıştır. Diğer küresel aktörlerden Helsinki Yurttaşlar Derneği 1991 yılında “barış karavanı” eylemini gerçekleştirerek Yugoslavya Cumhuriyeti’ni otobüsle dolaşmışlardır. Süren çatışmalar esnasında göstericilerin, ateşe hedef olması sebebiyle Sarayevo’daki gösteri, son kitlesel barış eylemi olmuştur. Bu eylemlerin en önemli iki sonucu, çok kültürlülük fikrinin canlı tutulması ve savaş suçlarının belirlenmesidir.
Türkiye’de Barış Hareketi
1980 Öncesi Barış Hareketinin Durumu
1950’lerde Türkiye’nin Kore Savaşı’na dâhil olmasıyla toplumun hareketlenmesi, 60’larda yükselen sol hareketle savaş karşıtı eylemlerin artması, 1968’de ABD Altıncı Filosuna ait savaş gemilerinin protesto edilmesi, az sayıda da olsa nükleer savaş karşıtı söylemlerin olması gibi hareketler Türkiye’deki barış hareketlerinden olmuştur. Bu dönemlerde Batı’daki barış hareketi konularından ziyade antiemperyalizm ve ABD karşıtlığı temelinde anti militarizm yaklaşımları yükselmiştir. Sosyalist Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) genel başkanı Mehmet Ali Aybar önde gelen barışseverlerdendir. 1967’de Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ne yargıcı olarak seçilmiştir. Bunların dışında önemli olan diğer bir anekdot, Türkiye’de iki önemli barış örgütlenmesinin oluşmuş olmasıdır:
1.İlk örgütlenme 1950 yılındaki Barışperverler Cemiyeti olmakla birlikte kurulmasından 15 gün sonrasında kapatılmıştır.
2.1977’de kurulan ikinci dernek Barış Derneği’dir. 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle kapatılmış, 2003 yılında tekrar açılmıştır.
2000’li Yıllarda Yükselen Barış Hareketi
Türkiye’de yeni toplumsal hareketler 1980 sonrasında görülmeye başlamıştır. Bu hareketler daha esnek, gevşek ve açıktır. Böylece birçok kişi gösterilere dâhil olma şansı elde etmektedir. Ütopik projeler yerine kısmi dönüşümlere yönelirler. 2000’li yıllardan sonra genişlemiş uluslararası ve ulusal olmak üzere seferber olmuşlardır. Irak, Afganistan ve Filistin gibi Türkiye dışındaki savaşların durdurulmasını isterken aynı zamanda Kürt sorunu ile ilgili barışçıl çözümlere yönelmişlerdir. Platformlar şöyle sıralanabilir:
Irak Savaşı’yla ilgili olarak 2002 yılının sonunda Barış Girişimi oluşturulmuştur. Kaynak ve organizasyon problemlerinden ötürü kitleselleşememiştir.
Savaşa Hayır Platformu (SaHP), 4 Nisan 2002’de örgütlenmiş, İnsan Hakları Derneği, Greenpeace gibi organizasyonlardan katılanlar olmuştur. Kapitalist küreselleşmeye karşı çıkarak barış hareketinin bir parçası olmuştur.
100’ler Meclisi, 20 meslek grubunun 100’er temsilcisinden oluşmuş ve ulus ötesi bir özellik kazanmıştır.
Sonuç olarak bu hareketlerin etkisiyle Türkiye’nin Irak’taki savaşa girmemesi sağlanmış, tezkere meclisten geçememiştir.
Barış Hareketinin Genel Değerlendirmesi
Barış hareketi genel anlamda 19. Yüzyıl itibariyle görülse de 1960’lardan sonra yeni toplumsal hareketlerin ana kollarından biridir. Hareketin eylemi iki ana gruba ayrılabilir:
1.Alışılagelmiş eylemler, kamusal bilinçlendirme, bilimsel bulguları kullanma ve imza toplamaktır.
2.Engelleyici eylemler, gösteri, yürüyüş ve oturma eylemleri en çok bilinenleridir. Bu eylem tarzını kullanmanın üç sebebi vardır:
a.İktidara savaş karşıtlığı fikrinin yaygınlığını göstermek,
b.Hareketin aktörlerinin mücadelelerine olan bağlılıklarını gösterir,
c.Hareketin medyada yerini alması isteğidir. Bu hareketler alışılagelmiş hareketlere göre daha risklidir.
Bir diğer çeşidini de ayırmak gerekirse sembolik eylemler başlığı altında uzun yürüyüşler, fener alayları, sokak tiyatroları olarak sıralanabilir.
Son zamanlarda görülen “yenilikçi” eylem medyanın dolayısıyla kamuoyunun ilgilini kolaylıkla çekebilen çarpıcı eylemlerdir. Örneğin, savaş karşıtları, yenilikçi hareket adı altında askeri üslerin yanında “barış kampları” kurmuşlardır. 1981 yılında Britanya’da kadın aktivistler tarafından kurulan barış kampı (Greenham Common) ilk modern “barış kampı” sayılır. Bu kamplar sayesinde gruplar arası dayanışma sağlanmış, güçlenmiş ve işbölümü oluşturulmuştur. Diğer bir yenilikçi eylem aktivistlerin varlıklarıyla bombardımanı önlemeye çalıştığı “canlı kalkan” eylemidir. Ancak bu eyleme, içerdiği risklerden dolayı geniş kitleler pek katılmaz.
Barış hareketi bazı dönemlerde diğer gruplarla koalisyon kurarak ilerler. Böylece harekete daha çok kişi katılır ve işbölümü daha rahat ayarlanır. Ancak anlaşmazlıkların çıkması dolayısıyla koalisyon ömürleri kısa olur. Bunun dışında hareketler arası geçişler yaşandığı için, örneğin feminist bir hareketin aktivisti barış hareketine geçebilir, böylece hareketler birbirini güçlendirir.
Hareketin amacı savaşların engellenmesi ve savaş olasılığının ortadan kaldırılmasıdır. Ancak bu amaca kısmi şekilde ulaşabilmişlerdir. Örneğin, Vietnam Savaşı karşıtı kampanya başarılı olurken Irak için aynı engelleme söz konusu olamamıştır. Savaş karşıtı eylemlerin etkin olduğu kollar şu şekilde sıralanabilir:
Kamuoyunun düşüncelerini etkileme,
Hükümetlerin savaşla ilgili politikalarını etkileme,
Savaşla ilgili siyasi ve kurumsal altyapıyı zayıflatma.
Barış hareketinin önemini vurgulayan özellikleri,
1.Devletlerin silahlanma girişimlerini kısıtlaması,
2.Barış fikrini sürekli canlı tutarak kamuoyunda yer edinebilmesi ve iktidar sahiplerinin savaş karşıtı muhalefeti dikkate almaya zorlaması,
3.Demokrasilerin gelişimine katkı sağlaması,
4.Özellikle küreselleşmeyle birlikte toplumsal hareketlerin küresel olarak örgütlenebileceğini ve kitleselleşebileceğini göstermiş olmasıdır.