YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI - Ünite 2: Biyokütle Enerjisi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 2: Biyokütle Enerjisi

Biyokütle ve Biyokütle Enerjisi

Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde biyokütle; enerji açısından önemli bir yere sahiptir. Biyolojik kökenli, fosil olmayan, 100 yıllık periyottan daha kısa zamanda yenilenebilen organik maddeler biyokütle olarak tanımlanmaktadır. Biyokütle enerjisi ise, yeşil bitkilerin güneş enerjisini fotosentez yoluyla kimyasal enerjiye dönüştürerek depolaması sonucu oluşan biyolojik kütle ve buna bağlı olarak organik madde kaynaklarından üretilen enerji olarak tanımlanmaktadır.

Fotosentez: Biyokütle, iklim sisteminde önemli bir role sahiptir. Biyokütlenin büyümesinde fotosentez en önemli adımdır ve şu eşitlik ile verilir:

CO 2 + H 2 O + güneş ışını + klorofil › (CH 2 O) + O 2

Karbondioksit (CO 2 ), fotosentez yoluyla organik maddeye dönüştürülür ve güneş enerjisi biyokütle içinde sabit karbon biçiminde alıkonur. İnorganik maddeler, CO 2 ve su organik kimyasallara dönüştürülür ve oksijen açığa çıkar. Günümüzde dünya enerji ihtiyacının %15’lik kısmı biyokütleden sağlanmaktadır. Bunlar içerisinde en büyük payı, çoğunluğu gelişmekte olan ülkeler ısınma ve yakacak amaçlı kullanarak almaktadır; fakat son yıllarda endüstrileşmiş ülkelerde büyük çaplı modern biyokütle enerji üretim tesisleri kurulmakta ve işletilmektedir.

Biyokütle Enerjisinin Diğer Enerji Türlerine Göre Avantajları: Biyokütle enerjisi sürdürülebilir, çevresel açıdan dost ve ekonomik güvenirliğe sahiptir.

  • Tükeniyor gerçeği ile karşı karşıya olan fosil yakıt kullanımını azaltır.
  • Küresel ısınmanın en önemli nedeni sera gazları olup bunlar arasında da küresel ısınmaya en çok neden olan gaz CO²’dır. Sera gazları kızılötesi radyasyonu tutar ve yeryüzünün ısınmasına neden olurlar.
  • Güneş ve rüzgâr enerjisinin elektrik, güç ve ısı üretiminde kullanımında bazı sınırlamaları olduğu bilinmektedir. Biyokütle yakıtları ise çok çeşitlidir. Biyokütle kaynaklı ham maddeler kullanarak gaz yakıt (yakmak için), sıvı yakıt (taşıtlara yakıt amaçlı ya da kimyasal ham madde amaçlı) ve katı yakıt (odun kömürü) elde etmek mümkündür.
  • Biyokütle enerjisi aynı zamanda kırsal alanda sosyoekonomik gelişmelere yardımcı olarak iş imkânı yaratmaktadır. Böylelikle kırsal alandan kentlere göç önlenebilir.
  • Enerji ithalatı bağımlılığı azaltır.
  • Uluslararası alanda rekabet sağlar.
  • Biyokütle kaynaklı enerji yatırımlarının fosil kaynaklı enerji yatırımlarına kıyasla ilk yatırım ve işletme maliyetleri oldukça düşüktür.

Biyokütle Enerjisinin Kullanım Çeşitleri: Biyokütle enerjisinin beş temel kullanım alanı bulunmaktadır.

  1. Gelişmekte olan ülkelerde geleneksel evsel kullanım: Bu amaçla; yakacak odun, odun kömürü ve tarımsal atıklar başlıca evsel pişirme (kuzine gibi), aydınlatma ve ortam ısıtması amacıyla kullanılmaktadır.
  2. Geleneksel endüstriyel kullanım: Pik demir, tuğla ve kiremit üretimi gibi proseslerde biyokütle kaynağının bedava enerji kaynağı olarak düşünülen kullanımı.
  3. Modern endüstriyel kullanım: Özellikle gelişmiş ülkelerde endüstriler biyokütleyi ısıl dönüşüm teknikleri ile yararlı ürünlere dönüştürmektedirler.
  4. Daha yeni bir dönüşüm prosesi olan kimyasal dönüşüm prosesleri (“yakıt hücresi”)
  5. Biyolojik dönüşüm prosesleri: Biyogaz üretimi için anaerobik (havasız ortam) bozundurma ve alkol üretimi için fermantasyon

Biyokütle Kaynakları: Yenilenebilirler arasında büyük gelecek vadeden biyokütlenin de pek çok çeşidi bulunmaktadır. Başlıca biyokütle çeşitleri şunlardır:

İşlenmemiş ve Atık Olmayan Biyokütle

Çimen: Çimenler; park, bahçe ve benzeri yerlerden elde edilirler. Çim biçme makinelerinden toplanan çimenler taze yetiştiği tat ve kokularını kaybettikleri için hayvanlar tarafından da pek tüketilmezler.

Enerji Ormancılığı: Enerji ormancılığı birim zamanla ve verimle birebir ilişkilidir. Yani diğerleri ile kıyaslandığında en kısa sürede odun temelli ham maddelerin üretilmesi, kesildikten sonra ise kendiliğinden tekrar yetiştirilebilen bu ham maddelerden oluşan orman yaratma yöntemine enerji ormancılığı denir. Enerji ormancılığı; birim alanda, mümkün olan kısa bir sürede odunsu ham maddeler üretilmesi, kesimden sonra herhangi bir dikime gerek duyulmadan sürgünden yetişebilen türlerden oluşan bu ham maddelerin enerji üretiminde kullanılmasını amaçlayan orman yetiştirme yöntemidir.

Atık Biyokütle: Atık biyokütle kaynakları çok çeşitlidir. Bunlar;

  • Kentsel katı atıklar
  • Kanalizasyon atıkları
  • Hayvansal atıklar
  • Tarımsal ürün atıkları
  • Orman atıkları, çevre düzenleme ve ağaç budama atıkları ve
  • Su bitkilerini içerir.

Kentsel Katı Atıklar: Modernleşmeyle birlikte şehirleşme artıp nüfus arttıkça kentsel katı atıkların üretimi de artmaktadır. Her yıl belediyelerin çöplüklerinde milyon ton mertebesinde evsel atık toplanmaktadır. Çöpler; çok çeşitli atıklardan oluşmaktadır. Çöplerin biyokütle kaynağı olarak kullanılabilecek kısmının %80 olduğu bilinmektedir ve çöplerin enerjiye dönüştürülebilecek kısımlarını ise kâğıt, odun parçaları ve plastikler oluşturmakla birlikte en yüksek pay kâğıt atıklarındadır. Organik olmayan cam, metal gibi maddelerin ayrıştırılmasından sonra bu atıklar dönüşüme hazır hâle getirilebilir.

Kanalizasyon Atıkları: Şehir kanalizasyonu çevreyi kirletici bir unsur değil de besleyici mineralleri yüksek bir doğal kaynak, doğal gübre olarak kabul edilmektedir. Bu tip atıklar da hayvansal atıklar gibi biyogaz üretiminde (atıkların havasız ortamda bozundurulması ile yakıt gazı üretimi) değerlendirilmektedir. Kanalizasyon atıklarının değerlendirildiği diğer alan ise piroliz (havasız ortamda bozundurma) yöntemidir.

Hayvansal Atıklar: Hayvansal atıklar biyokütle potansiyeli olarak kullanılabilen potansiyel atıklardan olmasına rağmen toplam biyokütle enerjisinin küçük bir bölümünü oluşturur. Köylerde samanla karıştırılıp kurutularak katı yakıt olarak kullanılmaktadır. En önemlileri tavuk, inek gibi hayvanların pislikleridir.

Tarımsal Atıklar: Bu tür atıklar hasat sırasında tarlada kalan ya da ayırma ve temizleme sırasında biriken atıklardır. Bu atıkların büyük kısmını soya fasulyesi, buğday, yulaf ve arpa samanları, mısır koçanı gibi tarla atıkları ile yerfıstığı ve fındık kabukları, pamuk atıkları, şeker kamışı gibi değişik atıklar oluşturmaktadır.

Orman Atıkları: Bu tür atıklar ağaç kesme sırasındaki dal, gövde, kütük, yapraklar gibi atıkları, pazarlanabilir değeri olmayan hasarlı ağaçları, kereste üretimi sırasında oluşan odun atıklarını içermektedir.

Su Bitkileri: Tek ve çok hücreli yosunlar, su yüzeyindeki bitkiler enerji kaynağı olarak düşünülebilirler. Bu grubun en göze çarpan üyesi alglerdir.

Biyokütlenin Yapısı ve Özellikleri: Biyokütlenin yapısında; ekstarktifler, selüloz, hemiselüloz ve lignin, lipitler, protein, nişasta, esterler, trigliseridler bulunur. Ekstraktifler biyokütlenin yapısında bulunan ve uygun çözücüler yardımıyla alınabilen bileşenlerdir. Ekstraktiflere örnek olarak şekerler, tanenler, nişastalar, zamk, reçine verilebilir. Ekstraktif bileşenler birçok biyokütlenin çürüme ve böceklere karşı direnç kazanma özelliğinden sorumludur. Pek çok biyokütle kuru temelde yaklaşık %50 selüloz içerir. Diğer bileşenler düşük yüzdeli bulunurlar. Selüloz altı karbonlu ve oldukça yoğun bir karbonhidrattır. Polimer zincirinde ß-glukozidik birimlerinden oluşur. Sulu alkalilerde ve asitlerde erimezler. Selüloz, bitkilerin azotlu olmayan iskeletini oluştururlar ve genellikle mumlarla, yağlarla, boyar maddelerle, tanenlerle birleşik olarak bulunur. Nişastalar, ?-glukozidik birimlerden oluşur. Proteinler, doğal aminoasitlerden oluşan polimerlerdir. Lipidler ise triol, gliserol ve uzun zincirli yağ asitlerinin esterleridir. Esterler çok çeşitli yağlı tohumlar, yeşil bitkiler ve bazı mikroalglerde oluşurlar. Örneğin; soya fasulyesi, pamuk tohumu, mısır yağlarıdır. Biyokütle, yoğun bir madde olmadığı için taşınması, değerlendirilmesi ve kullanımı zor ve maliyetlidir. Biyokütlenin içermiş olduğu enerjiyi daha konsantre elde etmek ve kolay taşınır enerji türlerine dönüştürmek gerekmektedir.

Fiziksel Dönüşüm Prosesleri

Fiziksel dönüşüm yöntemleri; nem giderme ve kurutma, boyut küçültme, yoğunlaştırma, briketleme ve pelletleme ile ayırmadır.

Nem Giderme ve Kurutma: Nem giderme; biyokütlenin içermiş olduğu tüm nemin sıvı olarak uzaklaştırılmasıdır. Kurutma da benzer bir prosestir. Nem giderme ile kurutma arasındaki temel fark; kurutma işleminde nem, buhar olarak uzaklaştırılmaktadır.

Boyut Küçültme: Biyokütlenin direkt yakıt olarak kullanımı ya da dönüşüm prosesleri için yakıt pelletleri, biriketler hâlinde hazırlanması amacıyla ilk adım olarak uygulanır. Daha küçük boyutlu biyokütle demek; depolama hacminin azalması ve taşıma kolaylığı demektir. Örneğin kurutma işlemlerinde biyokütlenin parçacık boyutu önem taşımaktadır. Çünkü biyokütlenin hava ile temas ettiği yüzey alanı önemlidir. Bu durum dönüşüm prosesleri için de önemlidir.

Yoğunlaştırma: Yüksek yoğunluklu biyokütleler; taşıma ve depolamayı kolaylaştırır, biyokütle kararlılığı sağlar, fırınlara biyokütleyi yakıt kaynağı ve reaktörlere de ham madde olarak beslemeyi kolaylaştırır, yüksek enerji yoğunluğu sunarken daha temiz yanan bir yakıt kaynağı olarak karşımıza çıkar.

Biriketleme ve Pelletleme: Biyokütlenin basınç altında sıkıştırılarak aralarındaki hava boşluklarının en aza indirilmesiyle en küçük alana en fazla ürün yerleştirilmesidir.

Ayırma: Bazı durumlarda farklı uygulamalar için biyokütle ham maddesini fiziksel olarak iki ya da daha fazla bileşene ayırmak gerekebilir. Örneğin; şehir katı katıları inorganik ve organik maddeler içerir. Bu atıkların özel uygulamaları için ayrılmaları gerekmektedir. Özütleme de ayırma prosesi kapsamında düşünülebilir. Yağlı tohumlar gibi biyokütle kaynaklarından çözücü ile özütleme prosesi ile özündeki yağlar ayrılabilir. Yağlı tohumlara en güzel örnekler; ayçiçek, pamuk, soya, kolza, aspir, mısır yağlı tohumlarıdır.

Biyokimyasal Dönüşüm Prosesleri

Biyokimyasal dönüşüm prosesleri ham maddenin mikroorganizmalar yardımı ile değerli sıvı ve gaz ürünlere dönüştürülmesidir. Sıvı ürünler için etanol ve metanol, gaz ürünlere de biyogaz örnek olarak verilmektedir. İki önemli uygulaması bulunmaktadır: havasız ortamda biyokimyasal parçalanma ile biyogaz eldesi ve fermantasyon ile alkol eldesi.

Havasız Ortamda Biyokimyasal Parçalanma ile Biyogaz Eldesi: Organik maddelerin anaerobik (havasız) ortamda, farklı mikroorganizma gruplarının varlığında bozundurulması ile biyogaz denilen ve içeriğinde %60-70 metan (CH) , %30-40 karbondioksit (CO) ve az miktarda hidrojen sülfür (HS) , karbonmonoksit (CO) ve azot (N) içeren renksiz ve yanıcı bir gaz karışımı ürün elde edilir. Bu amaçla nemli ve yeşil biyokütleler; endüstriyel ve kentsel atıklar, hayvan atıkları, tarımsal atıklar, çim ve suda yetişen bitki atıkları, sebze ve meyve atıkları değerlendirilebilir. Bu yöntemle biyogaz elde edilirken atıklar gübre kaynağı olarak kullanılabilmektedir. Gübre ise kırsal yörelerde verimli şekilde kullanılmaktadır. Biyogaz eldesi; ortam sıcaklığı, uygun pH, besin ve katkı maddeleri, alıkonma süresi ve karıştırma gibi parametrelere bağlıdır. Düşük sıcaklıklarda metan üretimi azalmaktadır.

Fermantasyon ile Alkol Eldesi: Ham maddenin mikroorganizmalarla birlikte enzimatik yolla değerli ürünlere dönüştürüldüğü prosese fermantasyon denir. Fermantasyon içerdiği sulu bulamacın mikroorganizmalarla etkileşime girerek enzimatik olayla diğer ürünlere dönüştürüldüğü biyolojik bir süreçtir. Fermantasyonla alkol eldesinde en sık kullanılan ham maddeler nişasta ve selülozdur. Nişasta içeren atıklar arasında şeker pancarı, şeker kamışı, mısır, patates ve pirinç yer almaktadır. Biyodizel Eldesi: Yağlı tohum bitkilerinden elde edilen yağlar, atık kızartma yağları veya hayvansal yağların kısa zincirli bir alkol ile bir katalizör ortamında reaksiyona girmesi ile oluşan C16-C18 yağ asidi zincirlerinden oluşan yakıta biyodizel denir. Biyodizel farklı yöntemlerle üretilebileceği gibi en yaygın kullanılanı transesterifikasyondur.

Isıl (Termokimyasal) Dönüşüm Prosesleri

Isıl dönüşüm prosesleri; biyokütlenin içermiş olduğu kimyasal enerjinin ısıl işlemlerle ürünlere aktarılmasıdır. Bu yolla üretilen ürünler enerji içeriği ve kolay kullanım açısından biyokütleye üstünlük sağlamaktadır. Biyokütlenin daha değerli ürünlere dönüştürüldüğü başlıca dört termokimyasal proses vardır: yanma, piroliz, gazlaştırma ve sıvılaştırma.

Yanma: Yanma; bir yakıtın oksijen ile tepkimeye girerek yanma ürünlerine dönüştüğü prosese denir. Yanmada amaç, biyokütlenin doğrudan yakıt kaynağı olarak kullanılmasıyla ısı elde etmektir. Bu yüzden yanma, bir dönüşüm süreci olarak kabul edilmemektedir. Yanma, biyokütleden enerji eldesinde kullanılan en eski, geleneksel ve en çok kullanılan yöntemdir. Biyokütlenin yanma sistemleri, elektrik enerjisi eldesinde kullanılır ve bu alanda bazı üstünlüklere sahiptir. Biyokütle bir fırında yakılır, ısı suya transfer edilir, kızgın buhar üretilir. Üretilen kızgın buhar, buhar türbin jeneratörlerinde elektrik enerjisine dönüştürülür.

Gazlaştırma: Gazlaştırma, karbon içeren yakıtların yanabilir gaz yakıta dönüştürülmesi prosesidir. Gazlaştırma; teknolojisi otuz beş yılı aşkın süredir kapsamlı olarak araştırılan bir teknolojidir. Gazlaştırma katı karbonlu yakıtın kısmi yanma ile yanabilir gaz yakıta dönüştürülmesi prosesidir. Gazlaştırma prosesi ile düşük ya da orta enerjili yakıt gazları üretmek, sentez gazı üretmek (CO ve H 2 gazlarının karışımı) ya da hidrojen üretmek mümkündür. Üretilen gazlar ile ısı ve buhar ya da gaz türbinlerinde elektrik üretilebilmektedir.

Piroliz: Piroliz mekanizmasının şu şekilde özetlenmesi mümkündür;

  • Piroliz için istenilen sıcaklık reaktörde ayarlandıktan sonra ilk ısı transferi reaktörün önce dış sonra da iç yüzeylerine doğru olmaktadır.
  • Reaktör içinde ve havasız ortamda ısı, biyokütlenin önce dış yüzeyine temas eder. Daha sonra ısı, artan sıcaklıkla birlikte ham maddenin içine nüfuz eder ve bozunma reaksiyonları başlar.
  • Bu sırada ham madde içerisinde tepkime ile oluşan uçucu bileşenler ham maddeyi terk etmeye başlar. Biyokütleyi ilk terk eden nemdir. Uçucu bileşenler; sıvı ve gaz ürünü oluşturmaktadır. Sıvı ürünler, sıvı hidrokarbon yakıt veya kimyasallar olarak değerlendirilen ve reaksiyon sonrasında yoğuşarak toplanan ürünlerdir.
  • Uçucu ürünler ham maddeyi terk ettikten sonra kalan ürün katı üründür (char). Katı ürünler uçucuların biyokütleyi terk etmesi nedeniyle gözenekli bir yapıya sahiptir ve sıcaklık arttıkça uçucuların daha fazla terk etmesiyle birlikte gözenekler daha da açılır.

Piroliz Yöntemleri: İşleme şartlarına bağlı olarak piroliz başlıca üç gruba ayrılabilir:

  • Yavaş piroliz (geleneksel piroliz veya karbonizasyon prosesi)
  • Hızlı piroliz
  • Flash piroliz

Yavaş piroliz (Geleneksel Piroliz ya da Karbonizasyon): Yavaş ısıtma şartlarında işletilen prosestir. Amaç, katı ürünü (char) maksizimize etmek ise uygulanan prosesin adı karbonizasyondur.

Hızlı piroliz: Karbonizasyon ile flash piroliz arasında yer alır. Amaç değerli sıvı ürün verimini maksimize etmektir. Hızlı piroliz, ham maddenin hızlı ısıtılması ve kısa alıkonma zamanı ile bilinen ısıl yöntemlere göre avantaj sağlamaktadır.

Flash piroliz: Amaç sıvı ve gaz ürünü maksimize etmektir. Karbonizasyon ve hızlı pirolizle karşılaştırıldığında çok hızlı ısıtma hızlarına sahiptir (<700ºC/s) ve daha düşük katı alıkonma süresine sahiptir (<0,5 s). 650 ºC ve daha yüksek çalışma sıcaklıklarında çalışılır.

Piroliz Prosesleri: Pirolizde başlıca üç tip proses kullanılır.

Isı soğuran piroliz prosesleri: Tüm bu proseslerde biyokütle parçacıkları sıcak metal bir yüzey ile temas ettirilir.

Akışkan yatak prosesleri: Biyokütle parçacıkları sıcak parçacıkların oluşturduğu akışkan yatak içerisine gönderilir. Pek çok durumda akışkanlaştırıcı parçacıklar kum ya da katalizör gibi inert bir maddedir. Akışkan yataklar biyokütle parçacıkları arasında çok iyi ısı transferi sağladıkları için çok avantajlı proseslerdir. Tıpkı gazlaştırma prosesinde olduğu gibi biyokütle pirolizinde de kullanılan iki tip akışkan yatak vardır: kabarcık yatak ve dolaşımlı yatak. Çalışma prensipleri gazlaştırma prosesi içerisinde açıklanmıştır.

Diğer piroliz prosesleri: Diğer prosesleri de şu şekilde sınıflandırmak mümkündür.

  • Vakum piroliz
  • Vidalı beslemeli piroliz
  • Püskürtme yataklı piroliz

Pirolize Etki Eden Faktörler

Pirolize etki eden ve piroliz ürün dağılımlarını değiştiren bazı faktörler bulunmaktadır. Bunlar;

  • Biyokütle bileşimi
  • Parçacık boyutu
  • Sıcaklık
  • Isıtma hızı
  • Basınç
  • Piroliz ortamı
  • Katalizör olarak sıralanabilir.

Pirolizden Elde Edilen Ürünler

Katı ürün (Char): Piroliz prosesi esnasında oluşan uçucu ürünler ham maddeden koparak ayrılırlar. Geriye gözeneklerden oluşan katı yapı kalır. Bu yapı, karbonca zengindir. Aktif karbon, chara benzeyen bir üründür. Aktif karbonun chardan farkı, ürünün aktiflenmiş olmasıdır. Fiziksel ve kimyasal aktivasyon yöntemiyle pirolizden elde edilen katı üründür.

Char uygulama alanları: Üretilen katı ürünün enerji değeri yüksek ise (yaklaşık 30 GJ/ton) ürünler yakıt olarak endüstriyel amaçlı kullanılabilirler. Bu ürünlerin yakıt olarak kullanılmasının bir diğer avantajı ise düşük miktarda metal içermesidir. Bu amaçla kullanıldığı yerlerin başında metalurji endüstrisi gelir.

Sıvı ürün (Bio-oil): Piroliz sıvı ürünleri çok karmaşık ve çok fazlı karışımlardır. Düşükten yükseğe değişen molekül ağırlıkları vardır, %10-20 su içeriğine sahiptir, oldukça asidiktir, kararsız yapıya sahiptir, Bio-oil yüksek verimle değişik prosesler kullanılarak üretilebilir. Bu prosesler içerisinde piroliz, polimerik yapının hızla bozunmasıyla son yıllarda hızla yükselişe geçmiştir. Pirolizin en yeni üç tekniği: hızlı, flaş ve vakum pirolizdir.

Sıvı ürün uygulama alanları: Pirolizden elde edilen sıvı ürünler yakıt ve değerli kimyasallar olarak değerlendirilebilir; fakat bunu yapabilmek için pirolizden elde edilen ilk ürünlerin iyileştirilmesi gerekmektedir. Yakıt olarak değerlendirilecek sıvı ürünler iyileştirildikten sonra kazan ve taşıtlar için yakıt kaynağı olarak türbinlerde ise elektrik üretmek amacı ile kullanılmaktadır.

Piroliz Sıvı Ürünlerinin İncelenmesinde Kullanılan Başlıca Kromotografik ve Spektroskopik Yöntemler: Piroliz sıvı ürünlerin incelenmesinde kullanılan başlıca yöntemler şunlardır: Sütun kromotografisi, elementel analiz, kalorimetrik bomba, SEC (Boyut seçicilik kromotografisi), HPLC (Yüksek performanslı sıvı kromatografisi), GC/MS (Gaz kromotografi/Kütle spektrometre), Gc (Gaz Kromotografisi), FTIR (Fourier transform infrared spektroskopi), H-NMR, CNMR,

Gaz ürün: Pirolizden elde edilen gaz ürün CH 2 , C 2 H 6 , CO, CO 2 , H 2 karışımından oluşmaktadır; fakat özellikle H 2 gibi değerli gazların verimi minimal düzeydedir.

Sıvılaştırma: Sıvılaştırmada amaç; yüksek ısıl değerli, düşük oksijen içerikli maksimum verimli sıvı ürün elde etmektir. Sıvılaştırmaya ilgi diğer ısıl dönüşüm sistemleri ile karşılaştırıldığında daha düşüktür, çünkü reaktörler ve yakıt besleme sistemleri daha karmaşık olup piroliz prosesine kıyasla daha maliyetlidir. Sıvı üründe H/C oranı artırılırken O/C oranı azaltılmaktadır. Proses sonucunda ana ürün; ağırlıkça oksijen içeriği %12-20 olan ve atomik H/C oranı 1–1,3 ve ortalama molekül ağırlığı 300 olan sıvı üründür. Oluşan yan ürünler ise asetik asit, aseton ve diğer bileşiklerdir.