YURTTAŞLIK VE ÇEVRE BİLGİSİ - Ünite 6: Kamu Yönetiminin Yapısı: Merkezi Yönetim Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 6: Kamu Yönetiminin Yapısı: Merkezi Yönetim
Ünite 6: Kamu Yönetiminin Yapısı: Merkezi Yönetim
Giriş
Kamu hizmetleri ve yönetsel faaliyetlerin ülke genelinde yürütülebilmesi için kamu örgütlerine ihtiyaç vardır. Bu örgütlerin kurulmasına temel olacak örgütlenme ilkeleri ise her ülkenin kendine özgü siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel ve tarihsel koşullarının etkisi altında şekillenir ve gelişir. Anayasamız, idarenin kuruluş ve görevlerinin merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayandığını açıkça belirtmiştir (AY md. 123/2). Dolayısıyla, kamu hizmetleri merkezî yönetim ve yerinden yönetim kuruluşlarınca yerine getirilir. Bu ünitede Türk kamu yönetim yapısı içindeki merkezi yönetim kuruluşları üzerinde durulacaktır. Merkezden yönetim, kamu yönetimi literatüründe, kamu hizmetlerinin merkezde toplanması ve bu hizmetlerin merkez ve merkez hiyerarşisi içinde yer alan kuruluşlarca yürütülmesi anlamına gelir (Aktan, 1989: 75). Kamu hizmetlerine ilişkin politikaların belirlenmesi, bu politikaların uygulanmasına yönelik karar alma ve uygulama yetkisinin merkezde toplanması ve bu hizmetlerin merkez ve merkezin hiyerarşik denetimi altında bulunan örgütlerce yürütülmesidir.
Merkezden yönetim ilkesinin dört temel özelliği vardır. Bunlar:
Tüm yönetsel hizmet ve faaliyetler bir merkezde toplanmıştır. Yurttaşlara sunulacak kamu hizmetlerine ilişkin karar alma ve uygulama yetkisi merkezdedir.
Merkezî yönetimin kendi hiyerarşisi içinde yer alan bir taşra örgütü vardır.
Merkezî yönetimin üstlendiği kamu hizmetleri hem merkezde hem de taşrada merkez görevlileri tarafından yerine getirilir.
Kamu hizmetlerinin yürütülmesi için gerekli gelir ve giderler de merkezde toplanmıştır (Eryılmaz, 2015).
Merkezî yönetime “genel yönetim” de denir. Merkezî yönetim kendi içinde merkez ve taşra örgütü olmak üzere ikiye ayrılır. Türk kamu yönetiminin merkez örgütünde Cumhurbaşkanı ve bakanlıklar yer alır. Ayrıca merkezî yönetime önerilerde bulunmak, danışmanlık yapmak ya da denetimde bulunmak amacıyla kurulmuş yardımcı kuruluşlar da merkez örgütü içinde değerlendirilmektedir.
Merkez örgütüne “başkent örgütü” de denilmektedir. Merkezî yönetimin taşra örgütü ise il yönetimi, ilçe yönetimi ve bölge müdürlüklerinden oluşmaktadır.
Merkez (Başkent) Örgütü
Merkez örgütü Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve merkezi yönetime önerilerde bulunmak ve danışmanlık yapmak amacıyla kurulmuş yardımcı kuruluşlardan oluşur. Şimdi bunları sırasıyla ele alalım.
Cumhurbaşkanı;
Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir. Devletin başı olan Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. 1924 ve 1961 Anayasalarından farklı olarak, 1982 Anayasası Cumhurbaşkanının yetkilerini güçlendirmiştir.
Cumhurbaşkanının Seçimi;
1982 Anayasası’nın ilk biçiminde, 1924 ve 1961 Anayasalarının geleneği sürdürülerek Cumhurbaşkanının TBMM tarafından seçilmesi kabul edilmişti. Ancak 2007 yılında Anayasa’da yapılan değişiklikle Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi öngörülmüştür. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanlığına kimlerin seçileceği Anayasanın 101. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre
Cumhurbaşkanı olabilmenin şartları şunlardır:
Kırk yaşını doldurmuş olmak,
Yükseköğrenim yapmış olmak,
Milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmak,
Türk vatandaşı olmak.
Cumhurbaşkanı olabilme koşulunu taşıyanların kimler tarafından aday gösterilebileceği anayasada düzenlenmiştir. Buna göre;
Siyasi parti grupları,
En son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan siyasi partiler ile
En az yüz bin seçmen aday gösterebilir.
Cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer. 2017 yılında Anayasada yapılan değişiklikten önce Cumhurbaşkanının partiler üstü konumunu sağlamak amacıyla Cumhurbaşkanı seçilen kişinin varsa partisi ile ilişiğinin kesilmesi hükmü yer almaktaydı. 16 Nisan 2017 tarihli halkoylaması ile kabul edilen anayasa değişikliğinde bu kural kaldırılarak serbestlik ilkesi getirilmiştir.
Cumhurbaşkanı seçilebilmek için genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alma zorunluluğu vardır. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir
Cumhurbaşkanının Görev ve Yetkileri
Anayasa’nın 104. maddesi Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenlemiştir. Buna göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri şöyle sıralanabilir:
Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapar.
Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise mesaj verir.
Kanunları yayımlar.
Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir.
Kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinde iptal davası açar.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir.
Üst kademe kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler.
Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin temsilcilerini gönderir, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul eder.
Milletlerarası antlaşmaları onaylar ve yayımlar.
Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunar.
Milli güvenlik politikalarını belirler ve gerekli tedbirleri alır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil eder.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verir.
Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.
Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.
Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması ile Cumhurbaşkanının geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır (AY md. 106)
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez. Bunun dışında Anayasada yalnız kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda ve kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda ise Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir. Ayrıca, Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi dışında kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir.
Cumhurbaşkanının Sorumluluğu
Cumhurbaşkanının sorumluluğu konusunun temelde siyasal ve cezai olmak üzere iki yönü vardır.
Siyasi Sorumluluk
Parlamenter sistemde siyasal sorumluluk, Cumhurbaşkanının işlemlerinden dolayı yasama organına karşı sorumlu olmasıdır. Siyasal sorumluluğun yaptırımı ise siyasal gerekçelerle Cumhurbaşkanının görevden alınması veya istifa ettirilmesidir. Parlamenter hükümet sisteminde Cumhurbaşkanı sembolik yetkilere sahiptir. Buna karşılık Başbakan ve bakanlar (Bakanlar Kurulu) yürütme yetkisinin gerçek sahibi durumundadırlar. Dolayısıyla, kamu hukukundaki yetki ve sorumluluğun paralelliği ilkesinin bir gereği olarak, siyasal sorumluluğu üstlenen taraf Bakanlar Kurulu’dur. Cumhurbaşkanının yaptığı işlemlerden dolayı TBMM’ye karşı sorumlu olan işlemde imzası bulunan Başbakan ve ilgili bakandır. Parlamenter sistemde, Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin karşı-imza kuralına tabi olması genel bir ilkedir. Böyle bir durumda, Cumhurbaşkanının işleminde imzası bulunan Başbakan ve bakan sorumludur.
Bilindiği gibi 16 Nisan 2017 tarihinde kabul edilen anayasa değişikliği ile parlamenter hükümet sistemi uygulamasına son verilerek Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildi. Bu sistem değişikliğiyle Başbakan ve Bakanlar Kurulu kaldırılarak yürütme yetkisi tek bir organda, Cumhurbaşkanında toplandı. Yeni hükümet sisteminde Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçildiği için siyasi sorumluluğu da halka karşıdır. Siyasi sorumluluğun sağlanmasında vatandaşların elindeki en önemli yaptırım aracı seçimlerdir.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde TBMM’nin güvensizlik oyuyla ve gensoru önergesiyle Cumhurbaşkanını görevden uzaklaştırma yetkisi bulunmamaktadır. Ancak, yeni düzenlemede Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu durumda Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır. Bu yolla, TBMM, kendi seçimlerini de yenilemek kaydıyla Cumhurbaşkanının görevine son verme imkânına sahiptir.
Cezai Sorumluluk
Cumhurbaşkanının sorumluluğunun bir diğer boyutunu da cezai sorumluluk oluşturmaktadır. 2017 yılındaki değişiklikten önce Cumhurbaşkanının görevleriyle ilgili olarak işlediği suçlardan, vatana ihanet suçu dışında, cezai sorumluluğu yoktu. 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan değişiklikle Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu genişletilmiştir. Anayasanın değişen 105. maddesi Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunu düzenlemektedir. Buna göre;
Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının (600) salt çoğunluğunun (301) vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir.
Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün (360) gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir.
Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasi partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her siyasi parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak on beş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclis Başkanlığına sunar.
Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on gün içinde dağıtılır, dağıtımından itibaren on gün içinde Genel Kurulda görüşülür. Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının üçte ikisinin (400) gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir. Yüce Divan yargılaması üç ay içinde tamamlanır, bu sürede tamamlanamazsa bir defaya mahsus olmak üzere üç aylık ek süre verilir, yargılama bu sürede kesin olarak tamamlanır.
Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen Cumhurbaşkanı, seçim kararı alamaz.
- Yüce Divanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm edilen Cumhurbaşkanının görevi sona erer.
Cumhurbaşkanının görevde bulunduğu sürede işlediği iddia edilen suçlar için görevi bittikten sonra da bu madde hükmü uygulanır.
Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar
Cumhurbaşkanı yürütme görevini, kendi atayacağı Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar ile yerine getirir. Cumhurbaşkanı, bir veya daha fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilir. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve görevden alınır. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde andiçerler. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan olarak atanırlarsa milletvekillikleri sona erer (AY md. 106).
Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanların Sorumluluğu
Bakanlar, Cumhurbaşkanına karşı sorumludur. Aynı şekilde, Cumhurbaşkanı yardımcıları da Cumhurbaşkanına karşı sorumludur. Ancak, milletvekilleri, en geç on beş gün içinde cevaplanmak üzere Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara yazılı soru önergesi verebilirler. Cezai sorumluluk ise Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların görevleriyle ilgili suçlarından dolayı Yüce Divan olarak Anayasa Mahkemesinde yargılanmasıdır. Cezai sorumluluk, meclis soruşturması yoluyla ortaya çıkar. Anayasanın 106. maddesine göre Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında görevleriyle ilgili suç işledikleri iddiasıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir. Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde on beş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyonun hazırladığı Rapor Genel Kurulda görüşülür. Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir. Yüce Divanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm edilen Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakanın görevi sona erer. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, görevleriyle ilgili olmayan suçlarda ise yasama dokunulmazlığına ilişkin hükümlerden yararlanır (AY. md. 106).
Bakanlıklar
Ülkemizde devletin üstlendiği temel kamu hizmetleri bakanlık örgütlenmesiyle yürütülmektedir. Kamu hizmetlerinin yürütülmesinde bakanlıklar işbölümünü gösterir. Her bakanlık belirli bir kamu hizmetini veya hizmetleri yerine getirmekle görevlendirilmiş ve yetkili kılınmıştır.
Anayasada 2017 yılında yapılan değişiklik ile bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulmasının Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği hükmü yer almıştır (AY md. 106). Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulmasının Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği hükmü yer almıştır (AY md. 106).
1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan bakanlıklar şunlardır:
Yeni kurulan veya ismi değiştirilen bakanlıklar şunlardır:
1.Adalet Bakanlığı
2.Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
3.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
4.Dışişleri Bakanlığı
5.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
6.Gençlik ve Spor Bakanlığı
7.Hazine ve Maliye Bakanlığı
8.İçişleri Bakanlığı
9.Kültür ve Turizm Bakanlığı
10.Milli Eğitim Bakanlığı
11.Milli Savunma Bakanlığı
12.Sağlık Bakanlığı
13.Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
14.Tarım ve Orman Bakanlığı
15.Ticaret Bakanlığı
16.Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
Bakanların Görev ve Yetkileri
Her bakanlığın başında bir bakan bulunur. Bakanlık kuruluşunun en üst amiri olup, bakanlık icraatından ve emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden sorumlu, bakanlık merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların faaliyetlerini, işlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkilidir. Bakanlar, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımı amacıyla, bakanlık hizmetlerini mevzuata, Cumhurbaşkanının genel siyasetine, Cumhurbaşkanı karar ve talimatlarına, kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle, bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevli ve Cumhurbaşkanına karşı sorumludur (CK-1/503).
Bakanlık Merkez Örgütü
Bakanlıklar, merkez teşkilatı ile ihtiyaca göre kurulan taşra ve yurtdışı teşkilatından ve bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlardan oluşur. Bakanlık merkez teşkilatı, bakanlığın sorumlu olduğu hizmetlerin yürütülmesi, bu hizmetlerle ilgili amaç ve politika tayini, planlama, kaynakları düzenleme ve sağlama, koordinasyon, gözetim ve takip, idareyi geliştirme ve denetim gibi görevleri yerine getirmek üzere gerekli birimlerden meydana gelir (CK-1/509). Bakanlık merkez örgütünde Cumhurbaşkanı kararıyla atanan Bakan Yardımcıları bulunur. Bakan Yardımcıları, bakanın emrinde ve onun yardımcısı olup bakanlık hizmetlerini bakan adına ve bakanın direktif ve emirleri yönünde, bakanlığın amaç ve politikalarına, kalkınma planlarına ve yıllık programlara, stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine, mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenler ve yürütür. Bu amaçla bakanlık teftiş kurulu hariç bakanlık kuruluşlarına gereken emirleri verir ve bunların uygulanmasını gözetir ve sağlar. Bakan Yardımcıları yukarıda belirtilen hizmetlerin yürütülmesinden Bakana karşı sorumludur (CK-1/504). Bakanlıklarda sayısı onbeşi geçmemek üzere Bakan Müşaviri istihdam edilebilir.
Bakanlık Bağlı ve İlgili Kuruluşları
Bakanlıkların yapısında “bağlı” ve “ilgili” olarak nitelenen, bakanlık merkez örgütünden farklı statüleri olan kuruluşlar da yer almaktadır. Bakanlığa bağlı kuruluşlar, 3046 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde “bakanlığın hizmet ve görev alanına giren ana hizmetleri yürütmek üzere, bakanlığa bağlı olarak özel kanunla kurulan, genel bütçe içinde ayrı bütçeli veya katma bütçeli veya özel bütçeli kuruluşlar” olarak tanımlanmışlardır. Bağlı kuruluşların bir kısmının tüzel kişiliği yokken bir kısmının da vardır. Söz konusu Yasa’ya göre, bakanlık ilgili kuruluşlar “özel kanun veya statü ile kurulan, iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları ile bunların müessese ortaklık ve iştirakleri veya özel hukuki, mali ve idari statüye tabi, hizmet bakımından yerinden yönetim kuruluşlarıdır” (md.11). İlgili kuruluşların hepsinin tüzel kişiliği bulunmaktadır. Dolayısıyla, ilgili kuruluşla bakanlık arasında hiyerarşik bir bağ yoktur. Bakanlığın bu ilgili kuruluş üzerinde, yasanın öngördüğü ölçüde, vesayet denetimi söz konusudur.
Merkezdeki Yardımcı Kuruluşlar.
Merkezî yönetimin başkent örgütünde Cumhurbaşkanına ve bakanlıklara görüş bildirme ve önerilerde bulunmak suretiyle yardımcı olmak için oluşturulan birçok kuruluş vardır. Geniş bir kümeyi kapsayan bu kuruluşlar merkez örgütü içerisinde yer almakta ve “merkezdeki yardımcı kuruluşlar” olarak nitelendirilmektedir. Bunların pek çoğu “yüksek kurul” olarak örgütlenmiştir. Kurulların yapıları bazı durumlarda yalnız bakanlardan oluşmasına karşın bazen de bakanlarla üst düzey kamu görevlilerinden oluşmaktadır.
Bu kuruluşların ortak özellikleri şunlardır:
Tüzel kişilikleri yoktur.
Merkezîn hiyerarşisi dışındadırlar.
Belli ölçüde özerktirler.
Kurul hâlinde çalışırlar.
Uzmanlaşmış kuruluşlardır.
Bazıları anayasada düzenlendiği için “anayasal kuruluş” niteliğindedir.
Temel işlevleri arasında kamu politikalarının oluşturulmasında merkezi yönetime yardımcı olmak, örgütler arası eş güdüm ve iş birliğini sağlamak, önerilerde bulunmak, danışmanlık yapmak, inceleme ve denetim yapmak vardır.
Millî Güvenlik Kurulu
Millî Güvenlik Kurulu (MGK), ülkenin ulusal güvenlikle ilgili konuları üzerinde ortak görüş belirlemek amacıyla sivil ve askerî otoriteleri bir araya getiren, Cumhurbaşkanına yardımcı olan anayasal bir kuruldur. MGK, 1961 Anayasası’nda öngörülmüş,1982Anayasası’nda da varlığını sürdürmüştür.1982 Anayasası’nın 118. maddesi MGK’nin oluşumunu ve görevlerini düzenlemiştir. Buna göre MGK, “Cumhurbaşkanının başkanlığında, Cumhurbaşkanı yardımcıları, Adalet, Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri komutanlarından kurulur.”.Kurul toplantılarına üyeler dışında, gündemin özelliğine göre ilgili bakan ve kişiler de çağrılarak bilgi ve görüş alınabilir. Millî Güvenlik Kurulunun gündemi; Cumhurbaşkanı yardımcıları ve Genelkurmay Başkanının önerileri dikkate alınarak Cumhurbaşkanınca düzenlenir. Cumhurbaşkanı katılamadığı zamanlar Millî Güvenlik Kurulu Cumhurbaşkanı yardımcısının başkanlığında toplanır.
Millî Güvenlik Kurulunun temel görevi; Devletin millî güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili alınan tavsiye kararları ve gerekli koordinasyonun sağlanması konusundaki görüşlerini Cumhurbaşkanına bildirmektir. Ayrıca, Kurulun, Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve güvenliğinin korunması hususunda alınmasını zorunlu gördüğü tedbirlere ait kararlar Cumhurbaşkanınca değerlendirilir. Millî Güvenlik Kurulu iki ayda bir toplanır. Kurul toplantıları Cumhurbaşkanının başkanlığında yapılır. Cumhurbaşkanının katılamadığı durumlarda MGK’ye Cumhurbaşkanı yardımcısı başkanlık eder. Millî Güvenlik Kurulunun gündemi; Cumhurbaşkanı yardımcıları ve Genelkurmay Başkanının önerileri dikkate alınarak Cumhurbaşkanınca düzenlenir. Kurul kararları oy çokluğuyla alınır. Millî Güvenlik Kurulunun sekreterlik hizmetlerini yürütmek için MGK Genel Sekreterliği örgütü kurulmuştur. Genel Sekreterliğin teşkilatı ve görevleri Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir. Millî Güvenlik Kurulunun kararları, anayasadaki ifadelerden de anlaşılacağı üzere, “öneri” niteliğindedir. MGK kararları ancak yürütme organınca benimsendiği ölçüde hukuksal değer kazanır. Demokrasinin temel kurallarından bir tanesi de askerî makamların sivil otoriteye bağlı olmasıdır. Millî Güvenlik Kurulunun görevleri esas olarak “ulusal güvenlik” kavramıyla ilgilidir. Ulusal güvenlik kavramıyla ilgili olmayan bir konuda MGK’nin görüş belirtme yetkisi yoktur (Gözler, 2006: 63). Ancak, ulusal güvenlik kavramı oldukça geniş kapsamlıdır; iç ve dış güvenlik konularının yanında, ulusal güvenlikle ilgili olan toplumsal ve ekonomik konuları da içerir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kamu Yönetimi İçindeki Konumu;
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) kamu yönetimi içinde kendine özgü bir konumu vardır. Anayasa’nın 117. maddesi, TSK’nin merkezî yönetim içindeki yerini düzenlemiştir. Buna göre:
Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur.
Millî güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı, Cumhurbaşkanı sorumludur.
Genelkurmay Başkanı, Silahlı Kuvvetlerin komutanı olup, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanı adına yerine getirir.
Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanınca atanır.
Genelkurmay Başkanı Silahlı Kuvvetlerin komutanı olup, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı namına yerine getirir.
Merkezî Yönetimin Taşra Örgütü
Merkezî yönetimin üstlendiği tüm hizmetleri sadece başkentte örgütlenerek ülke genelinde yürütebilmesi mümkün değildir. Bu nedenle merkezî yönetim taşrada, merkez dışında da örgütlenmiştir. Merkezî yönetimin taşra örgütü, yerinden yönetim kuruluşları gibi ayrı bir kamu tüzel kişiliğine sahip değildir; merkezî örgüte hiyerarşik olarak bağlıdır. Bu kuruluşlar merkezî örgütün taşradaki uzantısı olarak kabul edilir. Merkezî yönetimin taşra örgütü il, ilçe ve bölgesel kuruluşlardan oluşur.
İl Yönetimi;
Merkezî yönetimin taşra örgütlenmesinin temel birimi ve mülki idare bölümlerinden birincisi ildir. Anayasa’mıza göre illerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. İllerin kurulması, kaldırılması, isim, merkez ve sınırlarının belirtilmesi ve değiştirilmesi yasayla olur. Ayrıca, bir ilçenin bir ilden alınıp diğer bir ile bağlanması da yasal düzenlemeyi gerektirir. İllerin hangi ölçütlere göre kurulacağı Anayasa’mızın 126. maddesinde belirlenmiştir. Buna göre, illerin kuruluşunda coğrafya durumu, ekonomik şartlar ve kamu hizmetlerinin gerekleri dikkate alınır. Ancak, Türkiye’de illerin kurulmasında Anayasa’da öngörülen bu ölçütlerden daha çok tarihsel faktörler ve siyasal düşünceler belirleyici olmuştur.
İl yönetiminin organları Vali, İl Müdürleri (İl İdare Şube Başkanları) ve İl İdare Kuruludur.
Vali
Vali, il genel yönetiminin başıdır. Vali ilde devletin, hükümetin ve ayrı ayrı her bakanın temsilcisi ve bunların idari ve siyasi yürütme aracıdır. İlin genel yönetiminden vali sorumludur. Görüldüğü gibi valinin yönetsel olduğu kadar siyasal nitelik taşıyan görevleri de vardır. Valiler, Cumhurbaşkanı kararıyla atanırlar. Vali olabilmek için yasalarda özel nitelikler öngörülmemiştir. Genel olarak hükümetler güvendikleri kişileri vali olarak atamaktadırlar (Gözübüyük, 2006a:101). Valiler gerektiğinde atanmalarındaki usule göre kadro aylığı ile merkez emrine alınarak (merkez valiliği) İçişleri Bakanı’nın vereceği işlerde görevlendirilebilirler. Valilerin ildeki görev ve yetkileri 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nda ayrıntılı olarak sayılmıştır. Bunlardan belli başlı olanları şunlardır:
Yasa, tüzük, yönetmelik ve hükümet kararlarının ilanını ve uygulanmasını sağlamak; bakanlıkların talimat ve emirlerini yürütmek,
Yasa, tüzük, yönetmelik ve hükümet emirlerini uygulamak için genel emirler çıkarmak,
İl yönetimi içinde yer alan devlet dairelerinde teftiş ve denetimlerde bulunmak,
İldeki kamu görevlilerinin hiyerarşik amiri olarak onlar üzerinde atama, sicil raporu düzenleme, görev yerini değiştirme gibi hiyerarşik yetkileri kullanmak,
İlde suç işlenmesini önlemek, kamu düzenini ve güvenliği sağlamak,
Devletin temsilcisi olarak ildeki resmî törenlere başkanlık etmek.
Adalet ve askerî kuruluşlar valinin yönetimi dışındadır. Valinin bu kuruluşlar üzerinde hiyerarşik yetkisi yoktur.
İl Müdürleri (İl İdare Şube Başkanları)
Her ilde bakanlıkların kendi il örgütleri vardır. Bunlara “il müdürlükleri” denilmektedir. Bakanlık il müdürlüklerinin başındaki üst yöneticilere de “il müdürleri” denir. Bunların sayısı ve adı bakanlıkların sayısı ve adıyla yakından ilgilidir. İlde bulunan il müdürlerine örnek olarak defterdar, il millî eğitim müdürü, il sağlık müdürü, il çevre ve şehircilik müdürü, il emniyet müdürü, il tarım müdürü, il kültür ve turizm müdürü verilebilir. İl müdürleri, Cumhurbaşkanı onayı ile atanırlar ve valinin emri altında görev yaparlar. İl müdürleri, görev alanlarına giren işlerin yapılmasından valiye karşı sorumludurlar. Vali, il müdürleri arasında işbirliğini ve eşgüdümü sağlar. İl müdürlüklerinin kendi bakanlıklarıyla ilgili yazışmalar da vali aracılığıyla yapılır.
İl İdare Kurulu
İl İdare Kurulu, il genel yönetiminde valiye yardımcı olan bir kuruldur. İl İdare Kurulu, valinin başkanlığında, hukuk işleri müdürü, defterdar, millî eğitim müdürü, çevre ve şehircilik müdürü, sağlık müdürü ile tarım müdüründen oluşmaktadır. Vali, bu kurula başkanlık etmek üzere bir vali yardımcısını da görevlendirebilir.
İlçe Yönetimi
Mülki idare bölümlerinden ikincisi ilçe yönetimidir. İller gibi ilçeler de yasayla kurulur. İlçe yönetiminin organları il yönetimiyle benzerlik göstermektedir. Bunlar kaymakam, ilçe müdürleri ve ilçe idare kuruludur.
Kaymakam
İlçe yönetiminin başı olan kaymakam, Cumhurbaşkanı onayı ile atanır. Kaymakamlık bir meslek memurluğu olduğu için kaymakam olabilmenin öğrenim ve sınav gibi özel koşulları vardır; bunlar yasayla düzenlenmiştir. İlçenin genel idaresinden kaymakam sorumludur. Bu sorumluluğun bir gereği olarak kaymakam ilçedeki merkezî yönetim kuruluşlarının hiyerarşik amiridir. İlçede bulunan adli ve askerî kuruluşlar kaymakamın yönetimi dışında tutulmuştur. Kaymakam, ilçe sınırları içinde yasaların uygulanmasından ve kamu düzeninin sağlanmasından sorumludur. Kolluk güçleri kaymakamın emri altındadır.
İlçe Müdürleri (İlçe İdare Şube Başkanları)
Bakanlıkların ilçelerde ilçe emniyet müdürlüğü, ilçe millî eğitim müdürlüğü, ilçe tarım ve köy İşleri müdürlüğü gibi örgütleri vardır. Bunların başında yönetici olarak ilçe müdürleri bulunur. İlçe müdürleri kaymakamın emri altında görev yaparlar ve görevleriyle ilgili işlerin yürütülmesinden kaymakama karşı sorumludurlar. İlçe müdürleri yazışmalarını kaymakam aracılığıyla yaparlar.
İlçe İdare Kurulu
İlde olduğu gibi, ilçe yönetiminde kaymakama yardımcı olmak üzere ilçe idare kurulu vardır. Bu kurul, kaymakamın başkanlığında yazı işleri mü- dürü, mal müdürü, hükümet tabibi, millî eğitim müdürü ve tarım müdüründen oluşur.
Bölge Müdürlükleri
1924 Anayasası ve 1949 tarihli İl İdaresi Kanunu’nda bölgesel örgütlenme düzenlenme konusu yapılmamasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk bölge örgütleri 1950’li yıllarda ortaya çıktı. 1961 Anayasası, 1924 Anayasası’ndan farklı olarak bölge düzeyinde örgütlenmeyi olanaklı kıldı. Bu düzenlemeden sonra merkezî yönetim kuruluşlarının bölgesel örgütlerinde hızlı bir artış yaşanmıştır (Polatoğlu, 2001:112). 1982 Anayasası da merkezî yönetim kuruluşlarının bölge düzeyinde örgütlenmesini kabul etmiştir. 1982 Anayasası’nın 126. maddesi kamu hizmetlerinin görülmesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla, birden çok ili içine alan merkezî idare örgütünün kurulabileceğini öngörmüştür. Bölge örgütünün görev ve yetkileri yasayla düzenlenir(AY md. 126/3). Hemen belirtelim ki merkezî yönetimin taşra örgütlenmesinde birden fazla ili içine alan bir bölge valiliği kurulmuş değildir. Bilindiği gibi 1982 Anayasası merkezî yönetimin taşrada il esasına göre örgütlenmesini öngörmüştür. Dolayısıyla, 1982 Anayasası’nın il yönetimi üzerinde, bölge valiliği biçiminde, yeni bir mülki idare kademesi oluşturulmasına olanak vermediği ileri sürülmektedir (Eryılmaz, 2006:109). 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun, bakanlıkların ve bakanlıklara bağlı kuruluşların birden çok ili içine alan bölgesel örgütler kurabileceklerini belirtmiştir. Ancak bölge düzeyinde örgütlenmeye gidebilmek için bunun kuruluş yasasında öngörülmüş olması gerekmektedir. Bu yasal izne dayanarak bakanlıklar ve bağlı kuruluşları bölge kuruluşları kurabilirler (Günday, 2006:201). Yönetim sistemimizde bölgesel düzeyde örgütlenen merkezî yönetim kuruluşu “Bölge Müdürlüğü”, başındaki yöneticisi de “Bölge Müdürü” olarak adlandırılmaktadır. Uygulamaya baktığımızda bakanlıklardan çok bakanlıklara bağlı kuruluşların bölgesel örgütlenmeye daha sık gittiği görülmektedir. Bugün bakanlıklardan sadece Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme yerine Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Ulaştırma Bölge Müdürlükleri adı altında bölge düzeyinde örgütlenmiştir. Buna karşılık bölge düzeyinde örgütlenmeye daha çok tüzel kişiliği bulunan bakanlığa bağlı kuruluşların gittiği görülmektedir (Günday, 2006:201). Bunlara örnek olarak Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Tapu ve Kadastro Genel müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü verilebilir.