Uluslararası piyasada satışa sunulan programların olması, ticari kazanç beklentilerinin diğer hedeflerden öncelikli olması, pazar ürünlerinin yerli üretim maliyetlerinden daha düşük olması ve daha az izlemenin olduğu saatler için dolgu programlara ihtiyaç olması uluslararası pazardan yayınlamak üzere program satın alan yayın kuruluşlarının tercih sebepleridir. Çok sayıda kanaldan yapılan yayınların izleyicileri çoklu parçalara bölmesi uluslararası düzleme kayan yayıncılığın güçlenmesi ile belirginleşen yayın karakteristiklerinden biridir. Doğru cevap C'dir.

Uluslar arası Telekomünikasyon Birliği (ITU)

Lee De Frost, Eyfel kulesinden radyo yayını yaparak sesi ilk yayınlayan kişidir. John Barden, Walter Brattain ve William Schockley, transistörü icat etmişlerdir. Farklı programların başlama ve bitşinin dinleyici tarafından anlaşılmasını sağlayacak izler olması gerektiği ancak Orson Welles’in radyoda sahnelediği “Dünyalar Savaşı” adlı oyunun dinleyici kitlesi ve ardından toplumda yarattığı panikten sonra düşünülebildi. Doğru cevap A'dır.

1960’lı yıllarda geliştirilen uydu teknolojisiyle, radyo televizyon yayınlarının, ekonomik olarak da toplumsal kullanıma uygun hale gelmesi ve uydu aracılığıyla yayınların başlaması geleneksel yayın sistemlerinin sonunun gelmekte olduğunu göstermiştir.

Radyoda sunulan bir oyun veya televizyonda yayınlanan bir çizgi filmin reel dünyada hiçbir karşılığının olmaması sanallık; içeriklerin tüketimi genellikle bir defalık bir durum olduğundan ilk olmak; yeniyi, farklıyı sunabilmek yenilik; her yaş ve kültür düzeyinden insanların ilgisini çekebilecek içeriklerin program konusu yapılmasına dikkat edilmesi dışlamama; içerik talebi bitmeyen doymak bilmez izleyici için yenilik üretme gereksinimi hızlı ürün yenileme özelliğidir. Dünya Ticaret Örgütü’nün merkezi olan ikiz kulelerin uçakla vurulduğu terörist eylemin dünyaya canlı yayında izletilmesi” radyo ve televizyonu diğer kitle iletişim araçlarından ayıran karakteristik özelliklerden “anında yeniden üretim”e verilebilecek dünyaca ünlü örnektir. Doğru cevap B'dir.

Deprem sırasında bütün iletişim hatları çökmüş, insanlar çaresiz kalmıştır. Ancak bölge radyolarından bazılarının sesi kesilmemiştir. Radyolar "sesimi duyan var mı?" cümlesini zihinlere kazıyarak, kitle iletişim aracı olarak radyonun önemini vurgulamıştır.

Maliyetlerin iç pazarda karşılanmış olması

Tele On, Show, BRT ve HBB yayına başlayan ilk televizyon kanallarından olmakla beraber Magic Box Star1, Almanya üzerinden Türkiye’ye yönelik olarak yayına başlayarak Türkiye’de devlet yayıncılığı tekelini sonlandıran televizyon kanalıdır. Doğru cevap C'dir.

Almanya, TRT kurumuna 5 KW.lık bir verici hediye etmiş ve süreç beklenmedik biçimde hızlandırılmıştır.

1927 yılına kadar radyo ile ilgili yürürlükte yalnızca gemiden gemiye radyo yayıncılığını düzenleyen bir kanun bulunmaktadır. Radyo kuruluşlarının yayıncılıkla ilgili aralarındaki sorunları çözememeleri üzerine FCC (Federal Communication Comission / Federal İletişim Komisyonu) kurulmuştur ve 1934 yılında çıkarılan bir kanunla radyo yayıncılığı federal devlet eliyle düzenlenir hale getirilmiştir. Cevap E’dir.

TRT televizyonlarında sigara ve içki reklamları yayınlanmamıştır. TRT'nin yayınlarda kullanılması yasak sözcükler, yasak müzik türleri, sanatçılara ekran yasağı koyma gibi uygulamaları özel yayıncılık fikrini akla getirmiştir. Birinci Körfez Savaşı'nı simultane tercümanlar kullanarak CNN'den aktardığı görüntülerle naklen yayınlaması Star1 televizyonuna büyük prestij sağlamıştır. İncirlikten kalkan Amerikan savaş uçaklarının bombardımana katıldığı şeklinde CNN televizyonundan yayınlanan haberleri TRT sansürlerken, Star1 eksiksiz yayınlayarak TRT haberlerine güvenin ciddi biçimde sarsılmasına yol açmıştır. 

Radyo ve televizyon programlarının gelir kaynağı reklamlar olduğu için, olabildiğince fazla dinleyiciye ve izleyiciye ulaşılması hedeflenmektedir. Dolayısıyla program içeriklerinin kolay anlaşılır ve basit bir dille sunumuna dikkat edilmektedir. Her yaş, cinsiyet, gelir grubu, eğitim ve kültür seviyesine yönlenmektedir.

John Baird 1924 yılında ilk televizyon görüntüsünü laboratuarında aktarmıştır.

Bir görüşe göre, medyanın d.rdüncü gü. olarak konumlandırılması, Anglo Saxon modeli olarak 17. Yüzyılın ilk yarısında İngiltere’de ortaya çıkmıştır ve günümüzde de referans olarak kabul edilmektedir. Model; toplumdaki ekonomik güçlerle iletişim araçları arasında yakın ilişki ve devletle sürekli gerilim üzerine kuruludur. Ona yakıştırılan “dördüncü güç” kavramı, iletişim araçlarının yasama, yürütme ve yargının aşırılıklarını sınırlama ve denetim gücü olduğunu açıklamaktadır. Doğru cevap A'dir. 

Veri gücünün düşüklüğü sebebiyle yayınların kapsama alanının sınırlı oluşu, radyo alıcı cihazlarının kısıtlı ithalat olanakları ve yüksek fiyatları dinleyici kitlesinin gelişmesinin önünde engel teşkil etmektedir. Yayıncılık konusunda profesyonel eleman yokluğu ve düşük yayın kalitesi izleyici kitlesini yeterince çekememektedir. Avrupa ülkelerinde radyo yayıncılığının giderek devlet kontrolüne geçmesi de Türkiye'de radyonun devlet kontrolüne geçmesinde önemli rol oynamıştır.  

A, B, D ve E seçenekleri 3984 sayılı yasada yer alan yükümlülüklerdir. Yaşanan gelişmeler sonucunda bu yükümlülükler 6112 sayılı kanunla değiştirilmiştir. Korsan olarak tanımlanan çanak anten ve belediyelerin yeniden iletim ile uydu yayınlarını topluma ulaştırılmasının önüne geçilemeyeceğinin anlaşılmasıyla sistemin yasallaştırılması çalışmaları başlamıştır. Doğru cevap C'dir.

Goebbels, Hitler’in “Kavgam” adlı kitabından bir cümleyi diline dolamıştır. “Savaş zamanı sözcükler birer silahtır”. Gerçekten de savaş yılları boyunca radyoyu etkili bir propaganda aracı olarak kullanan Goebbels, Almanya savaşı kaybetse de bir propaganda uzmanı olarak kayıtlara geçmiştir. Radyonun etkili bir propaganda aracı işlevini başarıyla gerçekleştirdiğini gören diğer ülkeler de radyoyu, benzer şekilde kullanma yoluna gitmişlerdir. Böylece radyo yayıncılığı savaş öncesi düşünülmeyen bir boyut kazanmıştır.

Özel yayıncılığın önündeki yasal sınırların kaldırılmasıyla zaten yapım şirketleriyle alanda yer alan özel girişim, ürünlerini kendi yayın kuruluşlarında yayınlama fırsatı bulmuştur. Ayrıca, çok sayıda radyo televizyon yayın kuruluşunun varlığı, katlanarak artan program üretimiyle gelişen sektör anlamına gelmektedir. Reklam ve pazarlama faaliyetlerinin de benzer şekilde büyüyüp gelişmesi artan kanal sayısıyla doğrudan ilişkilidir. Radyo televizyon yayıncılığı alanında yayın kuruluşlarının doğrudan temas halinde olduğu ticari gelişime ilişkin örneklerin yanı sıra, radyo televizyon yayıncılığıyla daha dolaylı ilişkileri olan, ancak bu yayınlar sayesinde gelişip genişleyen iş alanlarından da söz edilebilir. Günlük yaşamın sunucusu, yansıtıcısı, hatta kısmen de üreticisi konumundaki radyo ve televizyon sayesinde moda daha geniş kitleler tarafından izlenip uygulanmakta, markalaşarak sektörde yer edinmek veya marka olup iş hacmini büyütmek isteyen girişimciler radyo ve televizyon kuruluşlarıyla daha yoğun işbirliğine yönelmektedirler. Doğru cevap D’dir.

Matbuat Umum Müdürlüğü’nünyetki ve sorumluluğuna 1936 yılında devredilmiştir.

1980 yılında UNESCO genel kurulunda kabul edilen MacBride raporu tespit ettiği sorunlara çözüm önerileri sunmakta ve devletler düzeyinde işbirliğinin gereğine vurgu yapmaktadır. Kitle iletişim araçlarının kamusal işlevlerinin tanımlanması ve bu bağlamda görevlendirilmeleri, uluslararası iletişim etkinliklerinde özgün kültürlerin korunması ve desteklenmesi gibi önerilerde bulunmaktadır. Ticari yayıncılık anlayışının desteklenmesi çözüm önerilerinden biri değildir. Doğru cevap C'dir.