SORU: 20. yüzyılın başlarında etik, ona verilen önem bakımından ne durumdaydı?
CEVAP: O günün koşullarında bir bilgi alanı olarak etiğin sağladığı bilgiye fazlasıyla gereksinim olduğu halde, bu alan, felsefenin dışında tutulmuştur. Dönemin, toplumsal, siyasal ve ekonomik koşullarını ayrı tutarak felsefeyle bağlantısında söylenirse, bu dışlamanın başlıca iki etkenden dolayı olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, 19. yüzyılda doğa bilimlerine bağlı bir bilme ve araştırma anlayışıyla öne çıkan bilimlerin benimsettiği insan ve yaşam anlayışıdır. Bu anlayışla nerdeyse tümüyle örtüşen Viyana Çevresi düşünürlerinin benimsediği yeni felsefe anlayışı, etiği felsefe içinde bir bilgi alanı olarak görmenin yolunu kapatmıştır. Bu anlayışın etkisiyle insan, yaşama dünyasında apayrı bir yeri ve işlevi olan önemli bir bilgi alanından uzak kalmıştır. Öte yandan, daha çok ekonomik kalkınmaya dayalı bir ilerleme anlayışı içinde insanın, kendine ilişkin bilgi yönünden gelişmesi gerekliliğinin unutulması, bu eski ve köklü bilgi alanının ihmal edilmesini daha da kolaylaştırmıştır.