ANAYASA HUKUKU Dersi Yargı Organı ve Anayasa Yargısı soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Anayasa yargısı kavramı ve tarihsel gelişimi anlatınız.


CEVAP:

Geniş anlamda anayasa yargısı, doğrudan doğruya anayasaya uyulmasını sağlamak ama- cını güden her türlü yargı işlemini veya anayasa hukuku sorunlarının yargısal usuller içe- risinde bir karara bağlanması sürecini ifade eder. Dar anlamda ise anayasa yargısından, kanunların ve diğer bazı yasama işlemlerinin anayasaya uygunluğunun yargısal merciler tarafından denetimi anlaşılır. Anayasa yargısı, hukuk devletinin gelişiminde son ve en önemli merhale olarak tanımlanabilir. Gerçekten, yakın denilebilecek zamanlara kadar, hukuk devleti deyiminden esas itibarıyla yürütme organının kanunlara bağlılığını sağla- yacak yargısal denetim anlaşılmıştır. Fransız ‹htilali’nden gelen bölünmez, devredilmez, yanılmaz ve temsil edilmez genel irade anlayışının etkisiyle, millet temsilcilerinden olu- şan yasama organının, kişi haklarına tecavüz edebileceği; kişi haklarının sadece yürüme organı karşısında değil, yasama organı karşısında da korunması gerekeceği pek düşünül- memiştir. Yazılı ve sert anayasalar 18. yüzyıl sonlarından itibaren ortaya çıkmaya başla- dığı hâlde, ABD bir yana bırakılırsa, kanunların anayasaya uygunluğunun yargısal dene- timi sisteminin yaygınlaşması için 21. yüzyıl ortalarına kadar beklemek gerekmiştir.

Kanunların anayasaya uygunluğunun denetlenmesi konusunda bir temel ayrım, si- yasal ve yargısal denetim sistemleri arasındadır. Siyasal denetim sistemini seçmiş olan ülkeler, bu denetimi çeşitli siyasal organlardan bir veya birkaçına bırakabilirler. Bunlar arasında, kanunlar üzerindeki veto yetkisi dolayısıyla devlet başkanı, ikinci meclis, ya- sama meclisinin bir komisyonu veya siyasal organlar tarafından seçilmiş özel bir kurul sayılabilir. Siyasal ve yargısal denetim sistemleri arasındaki ayrım, denetimin zamanı açı- sından yapılan başka bir ayrımla da çakışmaktadır. Denetimin yapıldığı zamana göre, denetim sistemleri önleyici denetim ve düzeltici denetim olarak ikiye ayrılır. Önleyici denetim, normun yürürlüğe girmesinden önce yapılan denetimdir ki, bu, kural olarak siyasal organlar tarafından gerçekleştirilir. Normun kesinleşip yürürlüğe girmesinden sonra yapılan düzeltici denetim ise yargı organlarınca gerçekleştirilir.

Siyasal organlarca yapılacak denetimin, kişi hakları yönünden yeterli teminat sağlayamayacağı açıktır. Bu sebeple, zaman içinde yargısal denetim sistemi yay- gınlık ve üstünlük kazanmıştır. Bu sistem, kanunların anayasaya uygunluğunun, yargı mercileri tarafından ve yargısal usuller içerisinde denetlenmesi olarak tanım- lanabilir. fiüphesiz, yargısal denetim sistemini kabul eden ülkeler arasında da de- netimi yapan mahkemenin niteliği (genel mahkemeler veya özel bir mahkeme), konunun mahkemeye intikal ettiriliş tarzı (soyut norm denetimi veya somut norm denetimi) ve mahkeme kararının kapsam ve sonuçları (herkes için iptal veya yal- nız taraşarı bağlayıcı karar) bakımlarından önemli farklar mevcuttur.

Türk anayasa hukukunda, 1876 Kânûn-i Esâsîsi, sert anayasa sistemini benim- semiş olmakla beraber, yargısal denetime yer vermemişti. Kanunların anayasaya uygunluğu sorunu hakkında hiçbir hükme yer vermeyen 1921 Anayasası’ndan sonra, 1924 Anayasası da sert anayasa sistemini benimsemişti (m. 102). Buna kar- şılık 1924 Anayasası’nda, kanunların anayasaya uygunluğunun mahkemelerce de- netlenip denetlenemeyeceği hakkında herhangi bir hüküm yoktu. Bu durumda, anayasanın sertliğine ve hiçbir kanunun anayasaya aykırı olamayacağı hükmüne dayanılarak mahkemelerce somut norm denetimini gerçekleştirmenin mümkün olup olmadığı 1924 Anayasası döneminde Türk doktrininde ciddi tartışmalara yol açtı. Doktrindeki bu tereddüt mahkeme içtihatlarına da yansımış, bazı yerel mah- kemelerin yargısal denetim lehinde karar vermelerine rağmen, yüksek mahkeme- lerin bu görüşü benimsememeleri sebebiyle, kanunların anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi sistemi içtihat yoluyla yerleşememiştir.

Anayasaya uygunluk denetiminin yokluğu, özellikle çok partili hayata geçilme- sinden sonra daha da ciddi sorunlar yaratmaya başlamış, bunun etkisiyle 1961 Anayasası, kanunların anayasaya uygunluğunun yargısal denetimine geniş kap- samlı biçimde yer vermiştir.