OSMANLI TÜRKÇESİNE GİRİŞ I Dersi Alfabe İşaretlerinin Ses Değerleri I: Ünlüler soru detayı:
SORU:
Arapça uzun a'nın özellikleri ve yazımını açıklayınız.
CEVAP:
Uzun a. Arapça konuşanlar tarafından dar
ve incelmiş, e’ye yakın uzun bir ses gibi söylenir.
Türkçe’de söyleyişçe halklılaştırılmış ve ortalama
açıklığa sahip niteliğiyle söylenmiştir. Bununla
birlikte Kur’an okuma eğitimi alanlar Arapça’daki
sesleri kendi nitelikleriyle çıkarma becerisi kazandıklarından bu sesi de Araplar gibi söyleyebilirler.
İşte eskiden medrese eğitimi sırasında bu beceriyi
kazanmış olanların Türkçe bir metni (şiir ya da düz
yazı) okurken de Arapça kelimelerdeki bu uzun a’yı
e’ye yakın söyledikleri, özellikle XVII. ve XVIII.
yüzyıl Osmanlıcası üzerine yabancılar tarafından
yazılmış gramerlerde belirtilmiştir.
Öte yandan a ünlüsünün uzunluğu edebiyat dilinde özellikle ve özenle korunmuştur. Bu korumayı besleyen, eski şiirde kullanılmış olan aruz vezni
olmuştur. Şehirli okumuşların diline de bulaşmış
olan uzun söyleyişin açık hecelerde tutunup yerleştiği bugün bile birçok kelimede varlığını korumasından kolayca anlaşılabilir:
şikâyet, rivâyet, nâmus, nâme, hâsılat, siyâset gibi.
Kapalı hecelerdeki uzunlukların ise hecenin kapalı kaldığı durumlarda korunduğunu ileri sürmek
oldukça zordur:
deccal, fettan, hisar, kitap, silah, meydan gibi.
Hece ekleşme ile açıldığında, yukarıdaki örnek kelimelerde olduğu gibi, kaybolan uzunluk geri gelmez:
deccalı, fettanı, hisarı, kitabı, silahı, meydanı gibi.
Kimi kelimelerde ise uzunluk yeniden varlık kazanır:
civar, ama: civârı, etraf, ama etrâfa, karar, ama
karâra, misal, ama misâli gibi.
Osmanlı Türkçesi döneminin ortak konuşma
dilinde bu sesin açık hecelerde bile kısalarak söyleyişte büyük ölçüde halklılaştığı söylenebilir:
kabâhat değil kabahat, nebâhat değil nebahat,
cerâhat değil cerahat gibi.
Ağızlardaki halklılaşmış örnekler daha eski ve
halklılaştırmada daha ileri bir seviyeyi yansıtır.
Bunlar işleyen sürecin ortak kullanıma giren ilk
örnekleridirler:
câhillik yerine cahıllık, zâlimlik yerine zalımlık gibi.
Arap yazısında a sesinin uzunluğunu göstermek
için elif harfi kullanılır. Bütün ünsüz harfleri yanındaki ? elif Arapça’da her zaman uzun bir a olarak okunur:
???? bâtıl (batıl), ???? tâcir (tacir), ???? câhil (cahil), ???? hâkim, ???? hâlık, ???? dâhî (dâhi), ????
zâtî (zatî), ???? râzî (razı), ????? zâviye (zaviye), ????
sâkin (sakin), ???? şâkir (şakir), ???? Sâlih, ??? kazâ
(kaza), ???? tâli‘ (talih), ???? zâlim (zalim), ???? âlim,
???? gâfil (gafil), ???? fâtih (fatih), ???? kâtib (kâtip),
???? lâyık (lâyık), ????? mâcerâ (macera), ???? nâdir
(nadir), ???? vâlî (vali), ????? diyânet (diyanet).
Arapça’da ? elif’ten başka, yalnızca kelime sonlarında bulunabilen ikinci bir uzunluk işareti daha
vardır: üstünle okunan bir ünsüz harfin önüne gelen ? ye. Buna kısaltılmış elif denir:? da‘vâ, ???? ma‘nâ, ???? fetvâ gibi.
Böyle adlandırılmasının sebebi Arapça’da bu
a’nın kısa sayılmasıdır. Bununla birlikte söyleyişte
bu ses Türkçe a’dan uzundur. Türkçe okuyuşta bu
? ye’nin ? elif ’ten farkı yoktur.
• Kelime başında ? medli elif ile yazılır. Bu
elife uzatılmış elif denir: ??? âdem, ??? âlet,
??? âmir “buyurucu” gibi. • Kelime içinde ünsüz harfin önüne konan ?
elif ile gösterilir:
???? âdâb, ???? âmâl “emeller”, ???? âfâk
“ufuklar”, ????? kerâmet, ????? selâmet gibi.
• Kelime sonunda kalan elifler de uzun
a değerindedir; ancak bunlar çoğu kez
hecenin iç sesidirler ve önlerinde kelimenin
bir ünsüz sesi olan ? hemze yer alır. Türkçe
yazımda bunlar düşürüldüğünden elif
sonda kalmış olmaktadır:
.gibi cefâ ??? - ???? ,binâ ??? - ???? Arapça’da kelime sonundaki bu ünlü sesi gösteren harf ise, yukarıda a’nın kelime sonundaki
yazılışıyla ilgili açıklamamızda yer alan ? ? he’dir.
İşte aslı yuvarlak te (? ? (olan bu işaret üstteki örneklerde bulunan ünsüz harflerinin üstünü yerine
geçer ve bu harflerden sonra eklenir. Aynı zamanda
ünsüz harfi olması yüzünden, bu gibi yerlerde kullanıldığında bu işarete biçimce he denmiştir:desîse ????? ,hikâye ????? ,kıble ???? ,harâbe ?????
???? kahve, ????? câ’ize gibi.
Örneklerin Latin harfli yazılışlarında da görüldüğü gibi, Arapça’nın bu e’ye yakın söylenen a
ünlüsü Türkçe’de söyleyişçe halklılaştırılmış ve söz
konusu ünsüz harflerinin önünde kendi olağan e
sesine dönüştürülmüştür.