SORU: Aşağıdaki şiiri dili bakımından çözümleyiniz. BAHAR-I MÜNKESİR Müteverrim gibi bu yerde bahar Eriyor pür melâl, bî-hande Hüzn-i vahşetle ağlayan dağlar Müncemid bir figâna benzemede. Bu mulût-ı kesîf içinde bütün Bu hazârat siyah olup gidiyor, Hüzn-i vahşetle ağlayan her gün Ömrümüzdür tebâh olup gidiyor. Ruhlar neşreder havâ-yı bahâr, Feyz ü tâb-ı rebiî ile ezhar İnkisâf eyledikçe mestâne, Mest ü sâkit durur hayat fakat Bu sükût-ı kesîf ile hilkat Beşerin ağlayan sefâletine
CEVAP: Edebiyat-ı Cedide’nin benimsediği zihniyet kendi şiir dilinin oluşmasında da etkilidir. Onlar baharın melâl içinde gülümsemeden eridiğini söyleyebilmek için dil göstergelerini alışılmışın dışında kullanmak zorunda kalırlar. Dağların vahşet hüznüyle ağlaması, dağların donmuş bir figana benzemesi; yoğun bir muhitte var olanların siyah olup gitmesi, hayatın mest ve sessiz durması, hilkatin beşerin sefaletine ağlaması gibi söz gruplarında ifade edilenlerin dönemin diliyle dikkatlere sunulması, alışılmamış bir şiir dilinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu, şiir dilinin gelişmesinde son derece önemli bir aşama olarak düşünülmelidir. Zamanla, sadeleşme yoluyla kelimeler değişse de şiir dilinin oluşmasında önemli rolü ve değeri olan imgeler Türkçenin söz ve söyleyişinde varlığını sürdürür. Bu bakımdan Edebiyat-ı Cedide şiir dili, daha sonraki dönemlerde kullanılacak olan sanat dilini hazırlamıştır demek yerinde olacaktır.