MAHALLİ İDARELER MALİYESİ Dersi Mahalli İdarelerin Sorunları ve Çözüm Önerileri soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Belediye gelirlerinin haciz edilebilmesi ile ilgili sorunlar nelerdir, anlatınız.


CEVAP:

Zaman zaman medya organlarında, bir belediyenin borcuna karşılık, hizmet verdiği bina ve/veya araçlarına ve diğer gelirlerine haciz konulduğuna ilişkin haberler görülmektedir.
Belediyelerin mali yapısı ile ilgili ünitede, bu konuyla ilgili olarak son ünitede değerlendirme yapılacağı belirtilmişti.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nda “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez. İcra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediyeden borca yeter miktarda haczedilebilecek mal göstermesi istenir. On gün içinde yeterli mal beyan edilmemesi durumunda yapılacak haciz işlemi, alacak miktarını aşacak şekilde yapılamaz” hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilenler dışında kalan, örneğin; belediyeleri en önemli gelir kaynağı olan, genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden aktarılan paylar haczedilebilir gözükmektedir.
Ancak, yukarıdaki düzenlemeden yaklaşık üç yıl sonra 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’un 7.maddesinde “....il özel idareleri ve belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından ayrılacak paylar ile bu Kanunda ve diğer Kanunlarda bu idarelere verilmesi öngörülen paylar vergi hükmündedir.” denilmiştir. Bu hükümle, belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından ayrılacak paylar ile diğer kanunlarla belediyelere verilmesi öngörülen her çeşit paylar da haciz yasağının kapsamına alınmıştır.
Buna göre, belediyeden alacağı olan gerçek veya tüzel kişinin, hukuken haklı da olsa alacağını elde edebilmesi için icra olanağından yararlanabilmesi büyük ölçüde olanaksız hâle getirilmiştir. Büyük ölçüde dememizin nedeni de, belediye gelirlerinin önemli bir kısmının yukarıda belirtildiği şekilde haczedilemez oluşundandır. Bunların dışında gelirlerinin olmaması veya azlığı söz konusu olduğunda belediyeden alacaklı olan kişilerin haklarına kavuşması olanaksız olacaktır.
İlamlı takip konusu alacağın tahsili amacıyla, borçlu bir belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan araçları ile bankadaki hesabına konulan haczin iptali için belediye dava açmış, açılan davada itiraz konusu haczedilemezlik ile ilgili kuralın Anayasaya aykırı olduğu kanısına varan Malatya İcra Hukuk Mahkemesi iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur. 6 Temmuz 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi Kararına göre; iptali istenen Kanun hükmünün Anayasaya aykırı olmadığına, üyenin altısının karşı oyu ile oy çokluğuyla karar verilmiştir. Konu gerçekten hassas bir yapıdadır.

Ancak, Belediye Kanunu’nda getirilen kısmi haczedilemezlik kuralının yaklaşık üç yıl sonra, genel bütçeden pay verilmesi ile ilgili Kanun’la sınırlarının genişletildiği de bir gerçektir. Getirilen haciz yasağının çoğu belediye gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturması sonucu, bireyin yasal haklarının korunmaması anlamına geleceği de açıktır. Kamu yararıyla, birey hakkının bir arada gözetileceği bir çözümü yasalarda yapılacak değişiklikle bulmak mümkündür. Bu çözümde, ya genel bütçeden ayrılan payları ya da belediye vergilerini haczedilebilir hâle getirmekle bulunabilir. Merkezî idarenin, belediyenin borçlarına karşılık katkısı veya borcu üstlenmesi gibi öneriler de kanımızca doğru değildir. Böyle bir durumda; merkezî yönetimi arkasında bulan bazı mahalli idareler, gelir-gider dengesini hiç düşünmeden borçlanma yapabilecektir. Bu durumun takip edilen ekonomi politikalarını olumsuz etkileyeceği açıktır. Bozulan ekonomik dengelerde yine bireyleri olumsuz etkileyecektir.