SORU: Birleşmiş Milletler bünyesindeki farklı birimler ile
bağımsız uluslararası kuruluşların, yemek kültürünü kaç
boyutta koruduğu düşünülebilir lütfen örneklerle
açıklayınız.
CEVAP: • Yemek kültürünün farklı boyutlarıyla korunması:
a. Yiyecek ve içeceklerin yaratıldıkları
toplumsal uygulamalar bağlamı: Örneğin,
UNESCO, 2003 yılında somut olmayan
kültürel mirası (SOKÜM) koruma
sözleşmesini oluşturmuş, miras unsurlarını
da 5 alanda gruplamıştır. Bunlar, Sözlü
gelenekler ve ifadeler; gösteri sanatları;
toplumsal uygulamalar, ayinler ve festival
olayları; doğa ve evrenle ilgili bilgi ve
uygulamalar; geleneksel el sanatlarıdır. Halk
kültürü ürünleri, farklı toplumsal bilgi ve
pratiklerle iç içe geçmiş olarak icra edilirler.
Bu nedenle unsurun anlamı, eylem
bütünlüğü (parçası olan diğer uygulama,
bilgi ve unsurlarla beraber) ve bağlamla
(eylemin gerçekleştirildiği tarihsel dönem ile
toplumsal koşullar) birlikte
anlaşılabilmektedir. SOKÜM sözleşmesinde
geleneksel yemekler ve içecekler için ayrı bir
başlık açılmamıştır. Yemek kültürüyle
ilişkili unsurlar, ağırlıklı olarak toplumsal
uygulamalar, ayinler ve festival olayları ile
doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar
gruplarında sunulmaktadır. Bu sayede,
yemek kültürü bu bütüncü yaklaşımla
tanıtılıp korunmakta ve yaşatılmasına
aracılık edilmektedir. Bu şekilde sunulup
kabul edilmiş dört yemek kültürüne ilişkin
unsur, SOKÜM temsili listesindedir: Fransız
gastronomik yemeği (2010); geleneksel
Meksika mutfağı - atasal devam eden
topluluk kültürü, Michoacán paradigması
(2010); Akdeniz diyeti (2010) ve Tören
keşkeği (2011). Bu miras unsurların
ayrıntısına bakıldığında sadece yemek
tariflerinin değil, yemeğin simgesel
anlamının (yapıldığı tören, ziyafet vb.
bağlamında yüklenilmiş), farklı geleneksel
bilgi ve uygulamalar (sağlık, cinsiyete bağlı
roller, besinlerin niteliği, pişirme teknikleri
vb.), tarım bilgisi (toprak sürme, ekim
zamanı, hasat vb.), yemek yeme düzeni ve
tekniklerinin de korunduğu anlaşılmaktadır.
b. Besin maddelerinin ekiminden
yetiştirilmesine, hasadına kadar çok farklı
boyutlarıyla korunması: Örneğin, UN
Yiyecek ve Tarım Organizasyonu ile
Yiyecek ve Tarım İçin Bitki Genetiği
Kaynakları Üzerine Anlaşma gibi böylesi
uluslararası kuruluşlardır. Bunlar
aracılığıyla, özellikle yerli halkların yaşadığı
bölgelerdeki biyolojik farklılıklar, bu
biyolojik unsurlarla ilişkili tarım bilgisi ve
tohumlar da korunmaktadır. Söz konusu
anlaşma ve kuruluşlar, yemek tariflerinden
önce onların yapıldığı bitkilere, yerel ve yerli
tohumlara dikkat çeker. Bu sayede de yaşam
çevresiyle uyumlu, sürdürülebilir, geleneksel
tekniklerle üretim yapan küçük halk
gruplarının tarımcılığı da desteklenmektedir.
Bu konuda, alan araştırmalarında derlediğim
iki yerel örnek şöyledir: -Ankara
Beypazarı’nda geçimlik değil, ulusal boyutta
ticari tarımsal üretim yapılmaktadır. Bu da
üreticilerin pazar beklentilerini karşılama
kaygısını doyurmuştur. Bu kaygıyı gidermek
için de havuç üretiminde yerli değil,
Hollanda tohumu kullanılmaktadır. Yerli
tohum üretimi kalmamıştır. -Benzer şekilde,
Eskişehir Sarıcakaya ilçesi Dağküplü
köyünde, tarihsel olarak bu topraklara ait
olmasa da özelleşerek yerelleşmiş bir
domates üretilirdi. Ama 1996’dan beri, pazar
talepleri doğrultusunda İsrail domatesi olarak
bilinen genetiği değiştirilmiş tohumlar
kullanılmaktadır (Kara 2010a: 104-105).
Yerli tohumu ekmeye devam eden bir köy
sakini, yıllar içinde yerli tohumdan elde
ettiği ürünlerin değiştiğini fark etmiş. Bunun
gerekçesinin de tozlaşma olduğunu
öğrenmiş. Bu iki örnek ticari açıdan başarı
ve gereklilik olarak yorumlanabilir. Ama
yerel bitki çeşitliliğinin yok olması anlamına
geldiği gibi, bir damak tadının ve bu zevki
betimleyici sözlü ifadelerin de yok olması
demektir.
• Ulus devletler içinde kalmış farklı etnik, yerli,
yerel grupların da görünürlük kazanması: Sadece
UNESCO değil, farklı bağımsız kuruluşlar da
sadece devletlerin resmî kültürel unsurlarının
korunması yönünde hareket etmemekte, yerli,
yerel halklar, etnik gruplar ve azınlıkların
kültürel farklılıklarına dikkat çekmekte,
farkındalık yaratma ve bunları yaşatarak koruma
koşulları, politikalar geliştirme amacındadırlar.
Başka bir deyişle koruma çalışmaları, baskın
kültür içinde gözden kaçan ve kültürel unsurlarını
değiştirmek ya da terk etmek zorunda kalan farklı
topluluklara ait tarım tekniklerinin, besinlerinin,
pişirme tekniklerinin ve anlam kalıplarının
sürdürülmesine aracılık etmektedir. Yani
çeşitlilik korunmaktadır. Yemek kültürümüz,
kültürel miras açısından yeniden düşünülürse,
korunması gereken katmanların çokluğu ilk
dikkati çeken şey olacaktır: Ana besin
maddelerimiz ve bunları elde etme stratejilerimiz;
yerel tohumlar ve hayvan türleri; yiyecek
hazırlama-saklama dönemleri ve teknikleri;
pişirme teknikleri; yemek sunum ve tüketim
tarzları, araçları; simgesel tüketimler; yeme
biçimleri. Yukarıda sıralanan koruma
kapsamında düşünülmesi gereken yemek
kültürünü oluşturan tüm bu katmanlar, bölgesel
ve etnik farklıklara bağlı olarak geliştirilip
kullanılmaktadır. Kısaca, yemek kültürümüz
büyük bir çeşitliliği barındırmaktadır. Bu ünite
kapsamında hepsinden söz etmek mümkün
değildir. Ancak ileri okuma ve araştırmalarda bu
katmanlı yapı ile yukarıda sözü edilen
insanoğlunun yemekle olan temel ilişki tipleri ve
yemek kültürünün boyutları göz ardı
edilmemelidir. Ünitenin ilerleyen kısımları,
yemek kültürümüzü bu çeşitlilik ve boyutlarıyla
aktarma kaygısı ile yazılmıştır.